Arkadaşlar merhaba,
Sorun şu ki ben aileme katlanamıyorum. Annem, ablam özellikle... Babama da bir yandan kızıyorum yine de en iyi anlaştığım kişi aileden.
Biz varlık içinde yokluk çekiyoruz. 20 yaşındayım diyelim benim 20 senedir bir tane yatağım, bazam bile yok hep çekyatlarda sürünüyorum, üç kardeş aynı odada kalıyorduk. Üç insanın tabii ki her şeyi tutmaz ama insan saygılı olur değil mi? Ben uyuyorum üzerime sürekli lamba açılıyor, lambanın ışığı da tam gözüme giriyor uyanıyorum, zaten rahat bir yerde yatmıyorum. 13-14 yaşına kadar da annemle babamın yatak odasına yattım ayrı bir çekyatta. Özel bir masam hiç olmadı, odada bir tane masa vardı. Ben üzerine kitaplarımı, kalemleri koyardım. Her zaman eve geldiğimde okuldan, o masanın üzerinde kirli peçeteler, makyaj artıkları, takılar, hatta iç çamaşırları olurdu -ablamın eşyaları- ben hep onları temizlemek zorunda kalırdım. Yani ders çalışmaya başlamam için en az bir yarım saatim gidiyordu. Ev halkı desen en ufak şeyde bile ses yükseltiyor. Onun stresi var hep, acaba bir şey mi oldu, kavga mı edecekler gibi hep aklımdan sorular geçiyordu ki halen geçiyor. Babamın sürekli işte olup evde olmaması da bunda büyük bir etken. Uzun uzun anlatmayacağım ama şunu söyleyeyim bizi tanıyan herkes yazık onlara o kadar da eve para gidiyor neden orada yaşıyorlar diyor. Çok haklı bir soru, 90m2 evde yaşam mücadelesi veriyorum ben resmen. 3 çocuk ve ebeveynler... Olmuyor işte her yer rutubet olmuş sürekli bir arıza çıkıyor evden, geçen su bastı tüm evi vesaire... Hep çile yani. Neyse daha uzun anlatmadan kopuş noktalarımı anlatacağım.
Üniversite hazırlık yılım online oldu o bir şekilde gitti asıl mesele normalleşmeye gidilince patlak verdi. 1. Sınıftaydım üniversite ve ders çalışmam gerekiyor haliyle bakıyorum çalışma masası gitmiş, üzerinde ablamın kremleri, her şeyi var bulamayınca kavga çıkartıyor ben de kullanmıyorum o, onun oldu. Gardırobum zaten yok, elbiselerimi o eskiden soğanlık denilirmiş onun içine sığdırmaya çalışıyorum, sığmayanları da katlayıp çekyatın üzerine koyuyorum. Salondaki koltukta yatmaya başlamıştım. Evde çalışmaya çalıştım, kürsü ve zigon sehpayı aldım annemle babamın odasında dizlerimin üzerine çöke çöke ayaklarım uyuşa uyuşa çalışmaya başladım. Kitap düşüyor sonra laptop sığmıyor baktım ayaklarım her seferinde acıyor kalkınca. Bunu gören babam “ne güzel kızım imkan yaratmış kendine” diyor ben de “bu doğru bir şey değil” diyorum sinir oluyorum. Gece 11 gibi yatmak istiyordum dersimi bitirip, salonda yattığım için onların çıkmasını bekliyorum sonuçta lamba, televizyon her şey açık, salondaki masada da Ablam işlerini hallediyor ayrı bir dağınık orası. Bakıyorum gece 2 gibi herkes dağılıyor ben de öyle yatırıyorum hâl böyle olunca uykusuz kalıyorum uyanamıyorum. Bir de bana gelip “neden sabahki dersine gitmedin” demezler mi ben gıcık kapıyorum. 1-2 ay böyle geçti tam kış ayları geldi. Dedim bu böyle olmayacak ev zaten eski tam ısınmıyor ev. Bizim apartmanın en üst katı boş, ama nasıl eski nasıl her yeri bitmiş mecbur ders çalışmaya oraya gittim. 1 aya yakın orada çalıştım ama ev ısınmıyor tam eski olduğu için, kimse de yok. Battaniyelere sarıla sarıla çalıştım. Baktım ben hasta oldum. Hemen Ablam “gelme bizim bulunduğumuz ortama, maskeni tak, git oturma burda” falan demeye başladı. Ben dedim ki içimden ya ben hastayım bana moral vereceğine yaptığı şu tavırlara bak. Ben o üst katta çalıştım diye ciğerlerim soğuk almış bir de boğazım acayip mikrop kapmış. Doktora gittim ilacımı aldım, hasta halimle bana “gel sen salonda az da olsa rahat et” diyeceklerine bana hiçbir şey yapmıyorlar ben orda Boğaz ağrısından uyuyamıyorum. Annemle babamın odasında yere yorgan serdim, bazı derslere online katıldım öyle sırtım koptu. 2-3 haftada iyileştim ama bana bu yaptıkları çok dokundu. Demiyorlar ki bu kız bizim yüzümüzden gitti oralarda çalıştı hasta oldu tam tersine “niye hasta oldun şimdi sen, korona mısın” diyerek moralimi bozdular. Sonra zaten vizeler geldi, vizeleri bir şekilde verdim... Sonra baktım bu böyle olmayacak çözüm yolu aramaya başladım, sabah 8-9 gibi otobüse biniyordum okula gidiyordum akşam 10 gibi eve geliyordum artık. Sürekli kütüphanede kalıyordum. Ama her gün git gel, yemek parası, yol parası derken benim enerjim bitiyordu. Saat gece 1 babam geldi eve herkes salonda, ben Çekyatı açtım artık, uyumak istiyorum diye mesaj verdim yani. Babam diyor ki “hemen uyuyacak mısın kızım” o kadar sinirlendim ki içimden. Bunlar beni yavaş yavaş sinir hastası ediyor zaten. Ya ben ne ev yemeği yiyorum ne evin içindeyim doğru dürüst sadece uyumaya geliyorum onu da tam yapamıyorum bu evde. Finallere 1,5 ay kalmıştı. Ben artık yorgun düştüm vücudum bu tempoyu kaldıramadı derslerde baktım uyumaya başladım farkında olmadan. Amcama gittim, onların bir odası boştu yatak da vardı. Orada kaldım vizeler bitene kadar.vizeleri de bir şekil verdim. Sonra zaten tatil... Bu sefer o evde tıkılıp kaldım, ne bir saygı var ne bir düzen var ne başka bir şey. Arkadaşımla buluşacağım değil mi? Annem hemen, sen nereye gidiyorsun, kiminle gidiyorsun, onu nereden tanıyorsun sorgu da sorgu. Sinirlenip çıkıyorum evden. Neyse,
bahar dönemi geldi ben dedim yukarıdaki üst kat şimdi iyidir orada da yatarım koltukta dedim. Öyle de yaptım. Yine sabah 9 akşam 10 gelip orada yatmaya çalışıyordum. Şimdi tatildeyiz, artık her haraketleri bana daha çok batmaya başladı. Zaten evdeki kavgaları üst katta olsam bile duyuyordum, moralim bozuluyordu. Bütün mahalleye rezil olduk zaten. Evde baktım herkes birbirine karışıyor, ben evde bile giyinik, bakımlı dururum. Annem diyor ki sen nereye gideceksin hele onu bi söyle bana. ya da atıyorum markete gideceğim söylemeye gerek duymuyorum, gidip geleceğim yani. Annem hemen diyor ki sinirli sinirli sen nereye gideceksin bu saatte. Bana insan gibi söylese ben zaten derim ama böyle olunca sinirleniyorum söylemiyorum gidiyorum, işimi halledip geliyorum. hepimiz illa aynı anda hareket etmeliyiz aynı anda aynı yerlere gitmeliyiz. Ben başka zaman gideceğim dediğimde “neden başka ne işin var ki senin” hemen sorgu hemen yargılama. Bütün planlarını öğrenmek istiyorlar öyle düşün. Nerede nasıl kiminle saat kaçta neden... daha anlatamayacağım çünkü bu kadar negatiflik yeter. Ablamların kavgaları, babamın pasifliği, annemin cahilliği... ben dayanamıyorum.
Çözümü evden ayrılmakta buldum. Kiracılarla konuştum birçoğuna gücüm yetmiyor yani part-time çalışsam bile yetmiyor. Oda-apart- kiralayanlarla konuştum işte 5 oda var diyor. Odanın kirası 2.500. Arkadaş buldum 2-3 tane okuldan onlar da yabancı olduğu için kiracılar kefil istiyor vesaire. Olmadı yani. Yurtları araştırdım 4 kişilik odalar 40bin lira falan. En son cemaat yurtlarını bile aradım. Maalesef birçoğunda yer kalmamış olanlar da okuluma çok uzak. Bir tane yurt var okuluma yakın o da yıllık 30m civarı. Taksit yapıyorlar, en son onu düşündüm büyük ihtimalle o olacak. 4 kişilik odalar, yemek falan dahil değil okuluma çok yakın. Sadece yurt ortamından biraz korkuyorum bana bir şey yaparlar diye. Belki kıskanç biri gelecek gece ben uyurken kremlerime tutkal, çamaşır suyu falan koyacak bilmiyorum. Ama en azından aileden uzak, güvenlikli bir yerde olacağım bu kesin. Yurt ortamında olan var mı? Nasıl oluyor o işler, içerdekilere anlaşabiliyor musunuz? Yılda 1 kere oda değiştirme hakkımız varmış.
Ve en önemlisi bunlar sadece buz dağının görünen kısmı. Siz benim yerimde olsanız be yapardınız?
Sorun şu ki ben aileme katlanamıyorum. Annem, ablam özellikle... Babama da bir yandan kızıyorum yine de en iyi anlaştığım kişi aileden.
Biz varlık içinde yokluk çekiyoruz. 20 yaşındayım diyelim benim 20 senedir bir tane yatağım, bazam bile yok hep çekyatlarda sürünüyorum, üç kardeş aynı odada kalıyorduk. Üç insanın tabii ki her şeyi tutmaz ama insan saygılı olur değil mi? Ben uyuyorum üzerime sürekli lamba açılıyor, lambanın ışığı da tam gözüme giriyor uyanıyorum, zaten rahat bir yerde yatmıyorum. 13-14 yaşına kadar da annemle babamın yatak odasına yattım ayrı bir çekyatta. Özel bir masam hiç olmadı, odada bir tane masa vardı. Ben üzerine kitaplarımı, kalemleri koyardım. Her zaman eve geldiğimde okuldan, o masanın üzerinde kirli peçeteler, makyaj artıkları, takılar, hatta iç çamaşırları olurdu -ablamın eşyaları- ben hep onları temizlemek zorunda kalırdım. Yani ders çalışmaya başlamam için en az bir yarım saatim gidiyordu. Ev halkı desen en ufak şeyde bile ses yükseltiyor. Onun stresi var hep, acaba bir şey mi oldu, kavga mı edecekler gibi hep aklımdan sorular geçiyordu ki halen geçiyor. Babamın sürekli işte olup evde olmaması da bunda büyük bir etken. Uzun uzun anlatmayacağım ama şunu söyleyeyim bizi tanıyan herkes yazık onlara o kadar da eve para gidiyor neden orada yaşıyorlar diyor. Çok haklı bir soru, 90m2 evde yaşam mücadelesi veriyorum ben resmen. 3 çocuk ve ebeveynler... Olmuyor işte her yer rutubet olmuş sürekli bir arıza çıkıyor evden, geçen su bastı tüm evi vesaire... Hep çile yani. Neyse daha uzun anlatmadan kopuş noktalarımı anlatacağım.
Üniversite hazırlık yılım online oldu o bir şekilde gitti asıl mesele normalleşmeye gidilince patlak verdi. 1. Sınıftaydım üniversite ve ders çalışmam gerekiyor haliyle bakıyorum çalışma masası gitmiş, üzerinde ablamın kremleri, her şeyi var bulamayınca kavga çıkartıyor ben de kullanmıyorum o, onun oldu. Gardırobum zaten yok, elbiselerimi o eskiden soğanlık denilirmiş onun içine sığdırmaya çalışıyorum, sığmayanları da katlayıp çekyatın üzerine koyuyorum. Salondaki koltukta yatmaya başlamıştım. Evde çalışmaya çalıştım, kürsü ve zigon sehpayı aldım annemle babamın odasında dizlerimin üzerine çöke çöke ayaklarım uyuşa uyuşa çalışmaya başladım. Kitap düşüyor sonra laptop sığmıyor baktım ayaklarım her seferinde acıyor kalkınca. Bunu gören babam “ne güzel kızım imkan yaratmış kendine” diyor ben de “bu doğru bir şey değil” diyorum sinir oluyorum. Gece 11 gibi yatmak istiyordum dersimi bitirip, salonda yattığım için onların çıkmasını bekliyorum sonuçta lamba, televizyon her şey açık, salondaki masada da Ablam işlerini hallediyor ayrı bir dağınık orası. Bakıyorum gece 2 gibi herkes dağılıyor ben de öyle yatırıyorum hâl böyle olunca uykusuz kalıyorum uyanamıyorum. Bir de bana gelip “neden sabahki dersine gitmedin” demezler mi ben gıcık kapıyorum. 1-2 ay böyle geçti tam kış ayları geldi. Dedim bu böyle olmayacak ev zaten eski tam ısınmıyor ev. Bizim apartmanın en üst katı boş, ama nasıl eski nasıl her yeri bitmiş mecbur ders çalışmaya oraya gittim. 1 aya yakın orada çalıştım ama ev ısınmıyor tam eski olduğu için, kimse de yok. Battaniyelere sarıla sarıla çalıştım. Baktım ben hasta oldum. Hemen Ablam “gelme bizim bulunduğumuz ortama, maskeni tak, git oturma burda” falan demeye başladı. Ben dedim ki içimden ya ben hastayım bana moral vereceğine yaptığı şu tavırlara bak. Ben o üst katta çalıştım diye ciğerlerim soğuk almış bir de boğazım acayip mikrop kapmış. Doktora gittim ilacımı aldım, hasta halimle bana “gel sen salonda az da olsa rahat et” diyeceklerine bana hiçbir şey yapmıyorlar ben orda Boğaz ağrısından uyuyamıyorum. Annemle babamın odasında yere yorgan serdim, bazı derslere online katıldım öyle sırtım koptu. 2-3 haftada iyileştim ama bana bu yaptıkları çok dokundu. Demiyorlar ki bu kız bizim yüzümüzden gitti oralarda çalıştı hasta oldu tam tersine “niye hasta oldun şimdi sen, korona mısın” diyerek moralimi bozdular. Sonra zaten vizeler geldi, vizeleri bir şekilde verdim... Sonra baktım bu böyle olmayacak çözüm yolu aramaya başladım, sabah 8-9 gibi otobüse biniyordum okula gidiyordum akşam 10 gibi eve geliyordum artık. Sürekli kütüphanede kalıyordum. Ama her gün git gel, yemek parası, yol parası derken benim enerjim bitiyordu. Saat gece 1 babam geldi eve herkes salonda, ben Çekyatı açtım artık, uyumak istiyorum diye mesaj verdim yani. Babam diyor ki “hemen uyuyacak mısın kızım” o kadar sinirlendim ki içimden. Bunlar beni yavaş yavaş sinir hastası ediyor zaten. Ya ben ne ev yemeği yiyorum ne evin içindeyim doğru dürüst sadece uyumaya geliyorum onu da tam yapamıyorum bu evde. Finallere 1,5 ay kalmıştı. Ben artık yorgun düştüm vücudum bu tempoyu kaldıramadı derslerde baktım uyumaya başladım farkında olmadan. Amcama gittim, onların bir odası boştu yatak da vardı. Orada kaldım vizeler bitene kadar.vizeleri de bir şekil verdim. Sonra zaten tatil... Bu sefer o evde tıkılıp kaldım, ne bir saygı var ne bir düzen var ne başka bir şey. Arkadaşımla buluşacağım değil mi? Annem hemen, sen nereye gidiyorsun, kiminle gidiyorsun, onu nereden tanıyorsun sorgu da sorgu. Sinirlenip çıkıyorum evden. Neyse,
bahar dönemi geldi ben dedim yukarıdaki üst kat şimdi iyidir orada da yatarım koltukta dedim. Öyle de yaptım. Yine sabah 9 akşam 10 gelip orada yatmaya çalışıyordum. Şimdi tatildeyiz, artık her haraketleri bana daha çok batmaya başladı. Zaten evdeki kavgaları üst katta olsam bile duyuyordum, moralim bozuluyordu. Bütün mahalleye rezil olduk zaten. Evde baktım herkes birbirine karışıyor, ben evde bile giyinik, bakımlı dururum. Annem diyor ki sen nereye gideceksin hele onu bi söyle bana. ya da atıyorum markete gideceğim söylemeye gerek duymuyorum, gidip geleceğim yani. Annem hemen diyor ki sinirli sinirli sen nereye gideceksin bu saatte. Bana insan gibi söylese ben zaten derim ama böyle olunca sinirleniyorum söylemiyorum gidiyorum, işimi halledip geliyorum. hepimiz illa aynı anda hareket etmeliyiz aynı anda aynı yerlere gitmeliyiz. Ben başka zaman gideceğim dediğimde “neden başka ne işin var ki senin” hemen sorgu hemen yargılama. Bütün planlarını öğrenmek istiyorlar öyle düşün. Nerede nasıl kiminle saat kaçta neden... daha anlatamayacağım çünkü bu kadar negatiflik yeter. Ablamların kavgaları, babamın pasifliği, annemin cahilliği... ben dayanamıyorum.
Çözümü evden ayrılmakta buldum. Kiracılarla konuştum birçoğuna gücüm yetmiyor yani part-time çalışsam bile yetmiyor. Oda-apart- kiralayanlarla konuştum işte 5 oda var diyor. Odanın kirası 2.500. Arkadaş buldum 2-3 tane okuldan onlar da yabancı olduğu için kiracılar kefil istiyor vesaire. Olmadı yani. Yurtları araştırdım 4 kişilik odalar 40bin lira falan. En son cemaat yurtlarını bile aradım. Maalesef birçoğunda yer kalmamış olanlar da okuluma çok uzak. Bir tane yurt var okuluma yakın o da yıllık 30m civarı. Taksit yapıyorlar, en son onu düşündüm büyük ihtimalle o olacak. 4 kişilik odalar, yemek falan dahil değil okuluma çok yakın. Sadece yurt ortamından biraz korkuyorum bana bir şey yaparlar diye. Belki kıskanç biri gelecek gece ben uyurken kremlerime tutkal, çamaşır suyu falan koyacak bilmiyorum. Ama en azından aileden uzak, güvenlikli bir yerde olacağım bu kesin. Yurt ortamında olan var mı? Nasıl oluyor o işler, içerdekilere anlaşabiliyor musunuz? Yılda 1 kere oda değiştirme hakkımız varmış.
Ve en önemlisi bunlar sadece buz dağının görünen kısmı. Siz benim yerimde olsanız be yapardınız?