- 3 Şubat 2018
- 25.203
- 108.450
-
- Konu Sahibi izmirimizmir
- #361
Bunu bende anlamıyorum ama vardır devletin bir bildiği
Geçen sokak röportajında iki kadın kendini yırttı. Ama nasıl bağırıyorlar
Almanyada sürünüyorlarmış. Burada insanlar çok şanslıymış. Kiloyla meyve sebze alabiliyormuşuz, herkeste akıllı telefın varmış.
E dön türkiyeye. Dön diyince dönmüyorlar bende bunu anlamıyorum. Sonuçta anavatanın. Vatandaşısın. İzin vs gibi uğraşların yok. Bin uçağa dön, rahatla, niye sürünüyorsun almanyada bacım
ha bir de hep benzini 50 liralık alanlar var :/ allah yardımcımız olsun, bu ülkenin bu hale gelmesinde parmagı bulunan bu haksız duzeni alkıslayan kimseye uzulmuyorum, zaten onlar da kendi hallerine uzulmuyorlardır gerci dolarla maas almıyoruz ya sonucta
Ben Bursada dogdum,merkezde yasadik hep. Hayatimda köyü ilk defa annemin gorev yaptigi sirada gordum. Annem de hep merkezde dogmus buyumus,babam sadece cocuklugunda koy hayati yasamis. Kucuk sehir de degil yani hep buyuk sehirde yasadilar,dolayisiyla ben de. Annem babam ogretmendi,ben hep yalniz buyudum sahsen. Sobali ev hic bilmem,kirada oturduk hep. Bilenler bilir 80li yillarda kiralik ev bulmak bile buyuk meseleydi,hele ki sehir merkezinde. Bu yuzden masraflarimiz coktu. Annem hep anlatir 80lerde zorlukla yasadik iki takim elbisemiz vardi biri yazlik digeri kislik diye. Bir cantaya bir ayakkabiya bir maas oder alirdik der. Evde dikilmis,orulmus kiyafet giymezlerdi bizimkiler. Bu tarz yasadiklari icin aliskanliklari da ona gore. Buna ragmen hic tatil yuzu gormedi annem babam. Ben 23 yasinda ise basladigimda ilk maasimla annemi tatile goturdum,babam rahmetli olmustu bile coktan.belki siz büyükşehirde yaşıyorduysanız? aynı yaştayız.
ben küçük bir şehirde yaşıyordum.
babamın çalıştığı kurumda zaten çalışan kadın yoktu :) kira veren de yoktu pek çünkü lojman diye bir şey vardı. lojmanlar çok uygundu. bahçeliydi.
ama mutfak tüpü senede 1 kere değişirdi (çünkü bahçede odun ateşinde pişerdi tüm yemekler ve ekmekler, + çamaşırlar da orada kaynatılırdı, banyoda da soba vardı, çalı çırpı toplanır yakılırdı). herkes okula işe yürüyerek giderdi. ben servis diye bir şey olduğunu ankaraya taşınınca öğrendim... ya da yoğurdun markette satılan ambalajlı bir şey olduğunu! marketten sadece belli şeyleri alırdık biz.
yani biz memurduk ama taşra hayatı yaşadık: sadece bayramdan bayrama kıyafet alınırdı herkesin 3-4 çocuğu vardı. buna göre de mesela kışa girerken 15 litrelik bidonlara turşu kurulur 50şer kilo 2 çuval patates alınırdı. un filan çuvalla alınırdı. kışın portakal elma 5'er 7'şer kilo alınırdı. boğazdan hiç kısılmazdı yani. bizim gibi yapmayan memur aileleri -mesela günlük bakkaldan alışveriş yapanlar ve herşeyini bakkaldan alanlar, içki sigara kullananlar vs.- rahat geçinemezdi net hatırlıyorum. anneme ekmek parası borç istemeye gelirdi komşular. ki biz ekmeği nadiren satın alırdık...(e kredi kartı yoktu o zamanlar)
şimdi bu şekilde yaşayacak bir memur ailesi yok..."memurların durumu iyiydi" algısı bence biraz o zamanlar bizim gibi taşra hayatı yaşayan çooook memur olmasından kaynaklanıyor. başka masraf yoktu, boğaza bakım çok iyiydi. o zamanlar için bunlar mükemmel görülüyordu. (yani bizde başka masraf yoktu; sizin gibi ev kirası yol parası veren yoktu).
şimdi ise herkes sizin o zamanlar yaşadığınız gibi yaşıyor üstüne başka masraflar da geldi zaman gereği..mesela internet, mesela çocuk bakıcısı, mesela kuru temizleme.
neyse işte bu aileler sadece babanın emekli ikramiyesi-maaşıyla 90'larda ev aldı üstüne de ya oğlana küçük bir dükkan açtı ya da kızının çeyizini (e kızları da çalışmıyordu 90'larda) kesme bardağından fiskos masasına kadar aldı.
benim babam bu yıl emekli oldu 200 bin lira aldı ikramiye. evin ancak bi odasını alır...
bi kere sizinkiler öğretmenmişBen Bursada dogdum,merkezde yasadik hep. Hayatimda köyü ilk defa annemin gorev yaptigi sirada gordum. Annem de hep merkezde dogmus buyumus,babam sadece cocuklugunda koy hayati yasamis. Kucuk sehir de degil yani hep buyuk sehirde yasadilar,dolayisiyla ben de. Annem babam ogretmendi,ben hep yalniz buyudum sahsen. Sobali ev hic bilmem,kirada oturduk hep. Bilenler bilir 80li yillarda kiralik ev bulmak bile buyuk meseleydi,hele ki sehir merkezinde. Bu yuzden masraflarimiz coktu. Annem hep anlatir 80lerde zorlukla yasadik iki takim elbisemiz vardi biri yazlik digeri kislik diye. Bir cantaya bir ayakkabiya bir maas oder alirdik der. Evde dikilmis,orulmus kiyafet giymezlerdi bizimkiler. Bu tarz yasadiklari icin aliskanliklari da ona gore. Buna ragmen hic tatil yuzu gormedi annem babam. Ben 23 yasinda ise basladigimda ilk maasimla annemi tatile goturdum,babam rahmetli olmustu bile coktan.
Bence dunya genelinde rahat yasamak 2000li yillarda basladi. 2019daki kriz donemine kadar iyi kotu idare edebildi herkes kendisini. Artik son 3 yildir giderek alim gucu ve yasam standartlarimiz dusuyor. Ben 23 yasindayken 750 lira maasla ise basladigimda annemi tatile goturebiliyordum. Ustune param kaliyordu anneme verebiliyordum. Ayni otelin 1 haftalik tatilinin fiyatina baktim,su anki maasim yetmiyor
Evet iste tam da bu noktalar onemli.bi kere sizinkiler öğretmenmiş
o zamanlar öğretmenler gerçekten az para alıyordu... babam 1.5 ek görevi olursa 2 öğretmen maaşı alıyordu, oradan biliyorum. e bir de lojman farkı var. üstüne benim annemin ev hanımı olup herşeyi kendi örmesi, dikmesi (annem sadece kendimize değil tüm kuzenlerimin çeyizlerini de ördü, beceriklidir). üstüne köy bağlantısı. üstüne beni okumam ama mesela hep burslu okumam...ben hayatımda 1 kere olsun harçlık almadım. 1 kere olsun okul kantininden bir simit olsun yemedim. ama sadece bizim değil etrafımızda çoğu ailenin böyleydi. hatta biz içki sigara kuaför kumar (at yarışı filan çok meşhurdu o zamanlar) şu bu bilmediğinden bizimkiler, iyiydik bile. o kadar ki biz 4-5 çocuk üstüne 3-4 de kuzenim okuduk. (çünkü okumak kurtulmak demekti, nasıl hevesle okuduk hemen hepimiz!) tek maaşla. çok erken yaşta çalışmaya başladım 18 yaşında ilk reşit yaşımda yurtdışına gittim :) filan . sizinki gibi yaşamak istesek yaşayamazdık elbette. ama biz öyle bir hayatı bilmiyorduk zaten.
demem o ki...ben tek gözlü kerpiç bir köy evinde doğmuştum. ailemde imkan sınırlıydı ama ufkumuz genişti. meslek seçimi olsun, yurtdışı tecrübeleri olsun. şimdi maaşım (daha doğrusu gelirim) yine yeter gitmeye, annemi gezdirmeye, sorun o değil, zaten her sene tatile gideriz.
sorun benim maaşımın yetmesi değil.
biz hep "okuyacağız, çok güzel işler yapacağız, ülkemiz kalkınacak, gelişecek, müreffeh bir ülke olacak, çünkü çalışırsak neden olmasın?"
diye bir mottoyla büyümüştük.
ben buna gerçekten inanıyordum!
çok kızgınım şimdi.
bizden inancımızı, umudumuzu, köklerimizi çalmışlar gibi hissediyorum.
babamla konuşuyorum (babam emekli ama hala çalışıyor, geçinemediğinden değil gerçi boş duramadığından), babamda büyük bir hayalkırıklığı var.
yurtdışında çok güzel işleri varken sadece ülkesinde bir şeyler yapmak için dönmüş onlarca kişi tanıyorum (sektörüm öyle benim)
bizimkiler "böyle giderse biz tekrar kurtuluş savaşı vereceğiz herhalde" diyorlar
ben bu yüzden çok kızgınım. çok çalıştık. çok güzel okullar okuduk. çok güzel işler yaptık. biz hep fakir aile çocuklarıydık. yokluk da yoksulluk da bildik ama mesela kitabımız eksik hiç olmadık. eğitimimiz 4 4 lüktü. tertemizdik.
biz yarından umutluyduk. biz hep " daha da iyi olacak çünkü çalışırsak olur neden olmasın" diyorduk....
şimdi çalışıyorum. ama hiç bir umudum yok. hiç hevesim yok. haksızlığa uğramış gibi hissediyorum.
markete gidiyorum, para düşünmüyorum ama asla savurgan olamam ben mesela... internetten de söylüyorum. zaten alışkanlıklarım bellidir, karbon ayakizi düşünen atık üretimi düşünen bir insanım. ama biliyorum buralar çoook uzak çoğu kişi için, ki kendi memleketimde aç yatan insanlar var. biliyorum, tanıyorum. vallahi ben çocukken yoktu aç yatan! bu muydu? buraya mı gelecektik? sanki döndük dolaştık 90'lara geri döndük; üstelik daha kırgın, daha kalabalık, daha adaletsiz, daha umutsuz....
Her cana kıyma haberi aldığımda benim de canım yanıyor. Kendimi suçluyorum, ya bana bir şekilde yolu düşmüşse ve ben görememişsem, hiç mi kimse yoktu bu insanlar ölüm karanlığına bürünene dek bir ümit ışığı yakacak... Diye. Vicdan kaldırmıyor. Ailesi, eşi, çocukları... İntihar etmeden önce kimbilir neler duydu o insanlar? Parasızlık yüzünden ne ümitsizliklere düştüler kim bilir? Her gün zenginleşen bir kesim var ve onların umrunda bile değil bunlarDaha dün 5 intihar haberi okudum. Can kıymetlidir, cana kıymak için bir damlacık umudu kalmamalı insanın. Bu insanlar birilerinin babası, abisi, evladı.
Bir iaf var, "baban öldüğünde uyursun ama açken uyuyamazsın" diye. İnsanımız hangi ara bu kadar acımasız oldu anlamak mümkün değil.
Ben çok ama çok üzülüyorum çaresizlik içinde kıvranan insanlar için.
Kimbilir şuan nefes alan ama kafasından ölümü geçiren kaç kişi vardır. İki gün sonra aramızda olmayacak kaç insan vardır. Bunları düşünmek bile hayat enerjisini aliyor insanın.
Ortalık yangın yeri olmuş, hala inatla particilik yapan insanlar var. Bütün partiler toplansa benim evlatlarımın bir damla gözyaşı kadar kıymeti yok gözümde.
O nedenle anlamiyorum, anlayamıyorum.
İnanın o aşamaya bende geldim aylar önce. Hangi şekilde garanti olur diye intihar fikirleri geçiyordu aklımdan. Üstelik çocuklarımı da yanımda götürmeyi düşünüyordum, Allah affetsin.Her cana kıyma haberi aldığımda benim de canım yanıyor. Kendimi suçluyorum, ya bana bir şekilde yolu düşmüşse ve ben görememişsem, hiç mi kimse yoktu bu insanlar ölüm karanlığına bürünene dek bir ümit ışığı yakacak... Diye. Vicdan kaldırmıyor. Ailesi, eşi, çocukları... İntihar etmeden önce kimbilir neler duydu o insanlar? Parasızlık yüzünden ne ümitsizliklere düştüler kim bilir? Her gün zenginleşen bir kesim var ve onların umrunda bile değil bunlar
Luksu birak temel ihtiyaclarimizi bile alamiyoruz.malesef ulkemiz sert bir kapitalizme girdi.zenginler gittikce zenginlesiyor fakirler gittikce fakirlesiyor.cok aci bi durum ama herkes bu halde.eskiden et falan luks sayilirdi suan ekmek domates luks hale geldi.daha kemerleri ne kadar sikacagiz bilmiyorum.
O kadar zor bir dönem ki... Allah herkesin yardımcısı olsun diyorum her marketten vs çıktığımda.
Kur artışı desek kur düşüyor fiyatlar düşmüyor. Üstüne arttıkça yine zamlanıyor.
Yeni evlenme hazırlığında olan biriyim aynı zamanda aileme de yardım ediyorum Allah'a şükür bir şekilde geçiniyoruz tabi ki ama bir gecekondu mahallesinde oturuyorum ve neredeyse her yemek yiyişimde kapı komşumun çocuğunu düşünüyorum.
Hele bu pandemi dönemi çok daha zor.
Soylenecek cok sey var ama soylemeye korkar hale geldik.Daha da zenginleşenler ve daha da fakirleşenler seçim zamanı aynı adrese yöneldikçe bu durum devam edecek.
Bakıcam hafta sonu..a101 de ulker kelogs gevrek var onun fıyatı uygun mıgrosda pahalı sanıyodumOluyir yine de ana gida maddelerinde ve temizlik urunlerinde a101de haftasnu baslayan indirimler oluyor baya guzel
Aılenlemı oturuyorsunEvet bu konuyu okuduktan sonra Online marketten ayıptır söylemesi sadece 5-6 parça abur cubur söyledim. Ve 80 TL tuttu yapacak bir şey yok galiba. Ailem elimden kuruş almıyor ama aylık 5000 ile kıt kanaat geçiniyorum
Ben sureklı pınar yogurt 2 kg a101 den alıyodumSon bir yıldır farkettiğimden beri dikkat ettiğim birşey var belki birilerinizin işine yarar. Benim aldığım yoğurdun peynirin yumurtanın sucuğun vs marketi farklıdır. O yüzden ayda bir kez farklı marketlere girdiğimden fiyat karşılaştırması yapmak kolay oluyor. Ben kaliteli ürünlerle beslenmeye dikkat ederim. İçim veya pınarın organik sütü Migros gibi büyük marketlerde 8.90 dan başlıyor. Aynı süt A101 veya Şok markette 5.90, yahut 6 küsür gibi fiyatlara satılıyor. A101 de cumhuriyet sucuk 33 lirayken getir de aynı sucuk 45 liradan fazla. Ben getir ve Migros’u çok kullanan biri olarak diğer marketlerle aralarındaki uçurumu farkettiğimden beri gerçekten tasarruf yapabiliyorum.
Evet. :)Aılenlemı oturuyorsun