Uykusuzluktan kimse ölmüyor ama uykusuzluk insani o gün yıprattığı genele yayarsak da yaşlandiriyor sürekli halsiz bırakıyor. Ben izinlerde geç yatmaya alışınca ise başladıktan sonra bir hafta düzen oturtamiyorum mesela ve o 1 hafta bitik geçiyor benim için. Ben gece 2de ertesi günün yemeğini yapıp yatan kadın da görmedim kendi cevremde saçlarını süpürge niyetine kullanan kadın yok. Ve evet kadın o erkeği yok her insanın uyuması gereken süre vardır bazısına 3 saat yeter- bunu gördüm üniversitede hocamdı- bazısına 10 saat yeter. Her gün bu duzeni tabii ki sağlayamazsın ama dikkat de etmelisin.
Sorumluluklarını yerine getirmek saçlarını süpürge etmek değildir.
Bu sorumluluklara hayatta görebileceğiniz her şey dahildir.
Ne kadar yoğun çalışmış olursa olsun birey, ailesine vakit ayırmalı, sohbeti gezmesi birlikte paylaşım yapması, sosyalleşmesi vs hepsi dahildir.
Her gün 10 saat uyuyan bir insanın hayatı da boşa gider zaten.
Beni bırakın değil 10, 20 saat uyuyabilirim ama sorumluluklarım buna izin vermiyor, değil mi?
Kısaca, yok yaşlanma yok ertesi günü düşünme, stres, kaygı vs.
Hayatın sadece şu andan ibaret olduğunu görecek kadar küçüklüğümden beri kayıp yaşadım ve aile değil, küçücük gencecik arkadaşlarımdı.
Belki de o yüzdendir ki geleceğe yönelik yaşamak yerine anın doyasıya tadını çıkarabiliyorum, birkaç saat sonrası olamayacağını biliyorum.
Ağzıma pelesenk olmuştur şu ‘tik tak geri sayım devam ediyor, niye erteliyorsun niye yarını düşünüyor şuanı kaçırıyorsun ki’ diye.
Anormal olduğum hissettirilse bile bir son var, bunun farkına varıp dünyevi sıkıntıları gözardı edip yaşayabilen herkes, hakkını vermiştir nefesinin.
Benim gibilerin tek derdi, aynı hakkı onlar da versin, nefes alışları hazza dönüşsün diyedir.
Yoksa romantizm ya da duygusallık işin bambaşka boyutu.