Günaydın şekerim. Kırmızı elbisemi giydim aynada şöyle bir baktım veeeeee dedim ki kendime;
-Güzelimmm azıcık bakar mısın ben kalbimiz kaybettim çantana bakar mısın
Bugün 3.günüm. Market alışverişi yaptım süzme yoğurt, yulaf, hurma bir kase hazırladım kahvaltı yapıcam. Saat 2-3 gibi 3 yumurta yemeyi planlıyorum. Arada kahve ve bitki çayı. Kafi.
Bugün sizinle daha önce paylaşmış mıydım emin olmamakla birlikte bir kitap tavsiyesi vermek istiyorum:
Mark Wolynn-Seninle Başlamadı
Sanıyoruz ki herşey bizimle ilgili. Halbuki değil. Annemiz, babamız, öğretmenlerimiz, arkadaşlarımız, atalarımız. Hepimiz biriz ve tahmin edildiğinden çok daha empat insanlarız. Görünmez ağlarla bağlıyız. Muhakkak bir farkındalık kazandıracaktır bu kitap. Örnekler insanı uyandırıyor. Diyorsun ki bunların hiçbiri bana ait değil..
Bu arada dün akşamki 10 haftalık eğitimin ilk haftası bitti. Ne anlıyorum şuan biliyor musunuz, işin özü kendini sevmek ve barışmak. Hayatla geriye kalan herşeyle, herkesle. Bu kadar. Kavgayı bitirip işine bakacaksın. Hayatla, annenle, babanla, kocanla, iş arkadaşınla. Bugün düşündüm, dedim ki Zere annen de baban da bir kurban değil, zorba değil, kurtarıcı değil. Hayatında kızdığın öfkelendiğin kimse de suçlu değil. Sen de masum değilsin.
Oooooooooooooh!
Gerçekten! Şuan bile nasıl iyi geldi bu dökülme. Masumu değilim bu hayatın. Çok hata yaptım, çok kıvrandım, çok burun kıvırdım, çok nankörlük ettim. Çok mutsuz kaldım. Çok hırpalandım- hırpaladım.. Ama hepsi geçti. Hepsi gitti be!
BURDAYIM.. Bütün savunmasızlığım ve tüm çıplaklığımla.
Beni görüyor musunuz?
Teslimim artık bu hale.
Çok samimi bir itiraf. Yıllarca kendimi düşmana vurur gibi dövdüm. Neden yaşadığımı neden bu hayatta var olduğumu anlamaya çalıştım. Anlayamadım daha çok kustum- küstüm.. Hala anlamış değilim yanlış anlamayın. Ama benim bu hayatta var olmamın bir sebebi olmalı;
Tanrı benimle neyi kast etmiş olabilir?
Dün hoca dedi ki bu eğitimi neden almak istediniz; çitin öteki tarafına geçmek bütün sınırlardan özgürleşmek istiyorum dedim. Dilediğimce avaz avaz (döküle döküle belki) ve şimdiye kadar hiç kimsenin sahibi olmadığı bir sahne yaratmak istiyorum ben. Lütfen!
Şimdi kahvemi yudumlarken, çalışma arkadaşlarıma, tam lezzetiyle damağımda buluşan bu tada yürekten teşekkür ediyorum. Geçmişi görüyorum. İçimdeki yavrucak artık tepinmesin çünkü güvende. Seni de görüyorum evlat. Öpüyorum kirpiğinin karasından.
Beni şuana kadar okuduysan sana da teşekkür. Yalnız olmadığımı biliyordum çünkü.
Sesimi duyabilen herkese sevgiler. Zira bu yalnızca kalben hissedilebilecek bir sesti.
Keyifle dolu bir gün olsun, iyi ki varsınız.
Zere.