Gerçekten merak ediyorum..

yine kendini, haddini hududunu bilmez, hayatin anlamini cozdugunu sanip aslinda hicbir sey anlamamis olan bi hanim hatunla karsi karsiyayiz :KK14: sakin olun kizlar, aliskiniz biz dmi :KK53: gerci bizim KK'nin akilli, realist, bi o kadar insan duygularini anlayan hatunlari konu sahibini 29 sayfa boyunca bi guzel silkelemistir ama ben de bi iki cumle kurayim..
bi kere 'sannımca' degil 'zannımca'dir o, hatta zannımca bile degil 'kanımca'dir.. bak KV gorumce degilmis benim derdim, Turkce kurallariymis; bi nebze gozune girebilmisimdir umarim..
ikincisi, verdigin ve gunluk hayatta/normal olmayan, sıkıntılı insan iliskilerinde hicbir ise yaramayan zırva tavsiyelerinle, sandigin gibi nirvanaya ulasmis olmak bi yana, insanlarin acilarindan zerre kadar anladigin bir sey yok..
ucuncusu, diyelim ki harika bi hayatin var, insanlari anlayacak kadar empati duygun da gelismedi, biz acili olgun kadinlar buna hosgoru gosterebiliriz; ama bu senin bilgisiz tecrubesiz fikir sahibi olmaktan ileri gelen kustahligini ortmez ne yazik ki..
dorduncusu, insan insanlarla yasayan bi varliktir, iliskiler giriftlerle doludur, ve makina olmadigimizdan, sevgi duydugumuz insanlarin en ufacik kirici hareketi hepimizde farkli izler birakabilir, bu etki herkesin kisiligine, duygusalligina gore degisir.. muhim olan altindan kalkmak icin cabalamaktir, Allah'tan yardim istemektir.. yani bi kadin esinden buyuk bi darbe gordugunde senin onerdigin gibi kalkip 'ay bi arabamla gezineyim' diyerek terapi alip her seyi unutamaz; İNSANİZ BİZ, İNSAN! senin onerilerin olsa olsa istedigi elbisenin bedenini bulamayan biri icin ise yarayabilir; belki ona da yaramaz, bu onun derdidir..
ve son olarak, simdi Turkce dedim diye yorumumu didik didik edip hata arayabilirsin, yorulma tatlim, arabayla bi tur at ne dert kalir ne keder :KK53:
haydi selâmetle..
:KK9::KK9::KK9::KK9::KK9:
:KK60:
 
Bazı konularda haklısınız.insanları hayatın merkezine koymak yanlış amaaaaaa sanırım siz evli değilsiniz ve bu kadar basit konuşabiliyorsunuz.
Olaya gerilip gerilip uzaktan baktığınızı,sosyal deneylerinizi ve sorularınızı çözüme ulaştırdığınızı falan düşünüyorsunuz sanırım.doğru...sorun söyleniyor be yorumlar yapılıyor...bu kadar basit.buraya yazan insanları da kitap tanımını "okumalık" diye yapabilecek,konuşmasını bilmeyen,Ortaköy'de tek başına kahve keyfi yapmayan insanlar olarak görüyorsunuz belli:) incelemişsiniz kendinizce burayı.yalnız o özgürlük hissi beyinde biten birşey,hissettiğin kadar olan birşey.sizin aileniz Afrikada safari turundayken siz kendi kendinize büyüdünüz sanırım.kadın olmak,anne olmak çocuğunla eşinle Özgür olmaktır.istersen merkeze koyduğun o insanlarla birlikte de Özgür olabilirsin.unuttuğunuz şey,hiçbir anne kafasına kaynanayı:) taktığında birinin kapısına gidip " sen şu çocuğu tut ben bi pes oynayıp gelcem" demez:) saydığınız hobiler evde onunla oyun oynamayı bekleyen bir çocuğun yerini tutamaz.
Çok aşağılayıcı bir tavrınız var.okuduğunuz kitaplar işe yaramamış kusura bakmayın.o sayfalarla burda kayınpederiyle aynı evde yaşamak zorunda olan,şiddet gören vs sorunlar yaşayan insanları dövmeye kalkmışsınız.bence elektrik işi sizi materyalist yapmış ama bu ego ile eminim mutlusunuzdur.yorumlarımızı aşağılar bir Gülümsemeyle okuduğunuzu hayal eder gibiyim.sizin gibi olmak isterdim,megolomanlık mutluluk verir.
 
"En bilge üye" Sanırım bu bilgeliğin, komik resim paylaşmaktan geliyor. Güzel yetenek.
yok kiz ondan degil :KK53: sen kadar olmasa da @Bilgece'miz de nirvanaya yaklasmistir.. hatta onun verdigi tavsiyelerin ici doludur, bos konusmaz; farkiniz bu :KK66:
(kavgaya kostum resmen @Bilgece ya :KK53: sen onun avukati misin derse, evet avukatiyim diycem :KK48:)
 
Kimsenin derdi kimseden daha önemli ya da daha önemsiz değil. Elektrikçi Ahmet kabloları dert edebilir ya da ampulleri, ev hanımı Ayşe kayınvalidesini dert edebilir ya da öğretmen Arzu ekonomik olarak bulunduğu durumu dert edebilir. Bunun nedeni her birimizin farklı sosyal gruplar içinde yer almamızdır. Dertlerimiz farklıdır fakat hislerimiz aynıdır. Öfkeyi üzüntüyü kırgınlığı mutluluğu aynı şekilde yaşarız. Birbirinden farklı binlerce kadını birleştiren şey farklı olaylara karşı verdiğimiz benzer tepkilerdir. Elektrikçi Ahmet kayınvalide elti görümce dert etmiyor olabilir ama bunları dert edenlere neden diye hesap soramaz. Eğer soruyorsa gereksiz gördüğü ve saçma bulduğu için eleştirdiği bizlerle aynı duruma düşer. Yoksa burada ne işi var değil mi? Kısaca herkesin derdi kendine canım ama varsa paylaşmak istediğiniz bir sıkıntınız söyleyin yardımcı olmaya çalışalım. Çaktırmadan aşağıladığınız kadın beynini de hafife almayın derim. Bu arada keşke bizi tahlil etmekle vakit harcayacağınıza evde atom parçalamaya devam etseydiniz.
 
Merhaba,
Yaklaşık, birkaç aydır takip etmeme karşın foruma yeni üye oldum. Gerçekten, her yönüyle beni hayretler içinde bırakan bir forum oldu. Yıllardır takip ettiğim, hatta ilk üyelerinden sayılarak pro üye seviyesine yükseldiğim birkaç forum olmuştu, fakat bu forum içlerinden en ilginci oldu.
Doğrusu forumların, "dertleşmek" için kullanılabileceğini ilk defa burada öğrendim. Çünkü, birkaç istisnayı es geçerek gennelleme yapacak olursak, burada herkesin bir sorunu ve daha da önemlisi bir arayışı var.
Oysa şimdiye değin, yeni çıkan telefon modelleri ya da elektrikli cihazlarda meydana gelen arızalar haricinde hiç konu açmamıştım.
Sizleri izleme sürecinde, ilk başlarda uçuk derecede şaşırıyor, inanmıyor ya da gün boyu kafamda bir film senaryosu gibi anlatılanları yeniden yaşıyordum.
Tuhaf ve açıklaması yetersiz olması halinde hepinize anlamsız gelecek bir ayrıntıyı fark ettim. Sorunlar, dertler ortaya dökülüyor ve hemen ardından yığınla cevap sıralanıyordu başlık altına. Buraya kadar her şey normal. Tuhaf olan, genel olarak açılan (özellikle bir derdim var başlığı altına) tüm konulara, tek tek değinmek yerine, topyekün bir açıklamanın sannımca yeterli olacağı gerçeğiydi. Öyle ki, bir kitap ismi bile tüm psikolojik yönden dertli insanların derdi olabilirdi.
Forumun aşırı derecede üyesi var ve sanırım hepsi de kadın. Dile gelen dertlerin merkezini ise "ilişkiler" oluşturuyor. Ve benim ulaştığım dertlerin devası çözümüde aslında açıklamış bulunuyorum. İlişkiler ile kafa yorulduğu müddetçe, dertler bitmez.
Edindiğim kabataslak özellikleri sıralamak istiyorum.
Öncelikle, hayatınızın merkezini ilişkiler oluşturuyor. En büyük sorunda bu. Bu eşiniz, arkadaşlarınız ya da aileniz olabilir. Hayatınızı onlara göre şekillendirmişsiniz. Bundan, onların isteklerine boyun eğdiğiniz sonucunu çıkarmayın. Tersine, onları yönetmek ya da en azından sizi rahatsız etmemelerini sağlamak istiyorsunuz fakat "onlar" diye bahsettiğimiz kişilerin, aslında çok daha farklı şeyleri dert ettiğini, ilişkilerden öte bir hayatlarının olduğunu unutuyorsunuz.
Sürekli ilişkilerden şikayet etmenizin nedeni, "insanlardan" öte bir kazancınızın, bakarak gururlanacağınız bir uğraşınızın olmaması. Bir futbol takımına ya da arabaya değer verseydiniz, böylece size sorun yaratmayacak, şekilden şekle girmeyecek, elle tutulur bir sevdanız olurdu. Fakat sizler, değer verdiğiniz ya da ilişki içinde olduğunuz insanın size verdiği değer kadar kendinizi önemli,değerli hissediyorsunuz. Bunun sebebi dediğim gibi, onları aslında bir nevi kötülük ya da iyilik tanrısı konumuna çıkarmanız. Eğer, dokunmaya kıyamadığınız arabanız, kendinize has zevk ve yalnız başına eğlenme tecrübeniz olsaydı, eşinizin ya da onun ailesinin söylediklerini, 120km hıza çıkarak veyahut patika yollarda şöyle bir tur atarak unutabilirdiniz.
Kendinize ilişkilerden daha öte zevkler belirlemelisiniz. Sadece size has ve kimsenin de onun seviyesine çıkamayacağı bir şeyler. Böylece eşiniz ya da arkadaşınız, bir başkasıyla gizli bir görüşme yaptığında veyahut sizi gerçekten kıracak eylemlerde bulunduğunda, "neyse artık, ben biraz basket oynayayım. Eğlenceliydin, şimdi yeni oyunlar bulmaz zamanı" diyebilirdiniz.
Üzülüyor, hatta belki asla tahmin edemeyeceğim derecede hastalanıyorsunuz çünkü, onu kaybetmeniz halinde elinizde kalacak hiçbir şey yok. İyi bir iş ve maaşınız varsa bile cesaretiniz, yalnız yaşamdan zevk alma bilginiz yok.
Sürekli üzgün olmanızın bir diğer sebebi de, bir gün kabul edip, hatta zevk aldığınız hayattan bir başka gün sıkılmanız. Bu dünyanın sanırım sarsılmaz kuralıdır. Bu yüzdendir ki, gönüllü esaret altına girmeniz hayatınızın hatası olacaktır. Yaşınız ya da gerçekleşme olasılığı kaç olursa olsun, insan uçuk şeyler ister, en azından geçmişe özlem duyup "ne için yaşıyorum, kazancım ne" diye düşünür. Böyle zamanlarda aklınıza Bruce Lee filminde gördüğünüz bir sahneyi canlandırma hissi doğduğunda, gidip bir uzakdoğu spor kulübüne yazılmanıza engel olmayac bir hayat yaşamalısınız. Bu engel eşinizde, ailenizde ya da bana göre dertlerin ve kendini hiçe saymanın en büyük nedeni olan bebekte olabilir. Kim 70 yıl boyunca bulaşık yıkadıktan sonra aynı yüze bakmaktan, gece yarısı ağlayan bir bebeğin 20 yıl sonra hiç sorunu kalmayacağını düşünerek saatlerce ayakta durmaktan yorulmaz, sıkılmaz ki? İnsansınız, kutsal bir ruh, Tanrının vücut bulmuş hali değil.
Kendiniz için yaşamayı bıraktığınız gün, kutsal bir anne ya da eş değil, içten içe tükenen, psikolojik sorunlar ile boğuşan, hayatı zindanda geçen, hayalleri bile bir süre sonra tutsak olan bir kimse oluyorsunuz.
Değer vermek noktasında da gördüğüm kadarıyla epeyce bir dengesizlik söz konusu. Piramitin en üstünü kendinize ayırmaz, ya da yanınıza birkaç kişiyi daha sıkıştırma çabasına girerseniz, hüsrana uğrarsınız. Ay'da bir buluşmaktan öte bir arkadaşlık ilişkisi yaşamamış olmama karşın, ben bile bunu tecrübe edinmiş durumdayım. Cidden, bir kişiyle aynı eve girmek, süresiz bir yaşantının altına imza atmak akla yatkın bir iş değil. Neden bir başkasına "eş" diyerek kendinizle denk tutmak için adeta yarış yapıyorsunuz?
Son olarak işim gereği çokça tecrübe etme şansı yakaladığım ilişki noktasında karşı tarafın düşüncelerine yer vereceğim.
Ben elektrikçiyim. Çok uzun yıllar sanayi ve benzeri yerlerde çalıştım. Ve bildiğim bir şey varsa o da, asla oğlanların sizler kadar olaylar üzerinde durmadığıdır. Onların, senden ya da ötekinden daha önemli dertleri, istekleri var. Merkezde kendisi, hemen ardında da bilgisayarı, tamir işi, kitapları vb yer alıyor. Sizin insan olduğunuzu çok şey beklememesi gerektiğini biliyor. Umrundada değil zaten. Sizden istediğini alıp, geri kalan zamanında zevk aldığı diğer işlerle uğraşmak istiyor. Dertlerinizle, kafasını bir an önce dinlendirebilmek için uğraşıyor. Eşinizin ailesiyle sıkça sorun yaşamanızın sebebide bu, onlarda sizinle aynı yoldan geçmiş ve sizden başka işi, derdi yok. Ben, oğlanların karşı tarafın ailesiyle uğraşmaktan yakındığını hiç duymadım. Sorun yaşasalar bile asla dert etmezler, çünkü kendilerine ait bir hayatları, kafalarında kurdukları bir dünya, özel zevkleri ve her ne yaparsanız yapın geçemeyeceğiniz değerleri var.
Bir de, güçlü olmaktan çok uzak olmanız diğer bir sorun. Güçsüzlüğü kendi hakkınızmış gibi görüyorsunuz. Bu yolla bir şeyleri kontrol etmek istiyorsunuz. Oysa, kimse ağlayan bir kişiyi görünce " ahh ne üzücü bir görüntü" diye düşünmez, tersine" hmm, bu kadar kolaymış yani, güç bende, otorite benim" diye geçirir içinden, "tamam, özüür" diye haykırmasına karşın. Karşı tarafın zayıf yönlerini sonradan kullanmak üzere, hepimiz hafızamıza kaydediyoruz. Onlardada aynı mantık geçerli. Oğlan olmaları zayıf, aciz olana karşı sempati duyduklarını göstermez. Zayıf olan tarih boyunca ezilmiştir. Bu devletler için de aileler içinde böyledir.
Çok fazla uzattım.
Simone'nin kitaplarını okuyun. Gerçekten sizi bir özgürlük sevdalısı, ormanların çocuğu yapacaktır.
Saygılarımla.
Uzun zamandır okuduğum en guzel yazı olmus peki siz hep boylemiydiniz yani nasıl edindiniz bu deneyimleri biraz bahsedermisiniz cok ihtiyacım var da
 
Arkadaş kaynanana sinirlenince basket oynamaya git diyo yaa:KK70::KK70::KK70:
Aynı toprak parçası üzerinde mi yaşıyoruz biz bunla acaba???:KK67:
 
Yaklaşık 3 yıllık gözlemim sonucu şun söyleyebilirimki; Buradaki, özellikle de bdv topiğindeki arkadaşların bir bölümü mutsuz olan veya hayatta mutlu olma yönünde bir ışık göremeyen kişilerden oluştuğu için sürekli olarak etrafına da negatif bakmasını salık veriyor, bazen en ufak bir olayda dahi "hala neyi bekliyorsun boşnmadın mı daha" modunda yorumlarıyla yeryüzündeki tüm insanların da kendileri gibi mutsuz olmasını istiyorlar sanki. Ailesiyle biraz problem yaşayan ve bu siteyi sürekli takip eden birisi, buradaki her problemden kendine pay çıkarır ve yukarıda tarif ettiğim kişiler yüzünden problerini ve ailevi sorunlarını gözünde daha da büyütür. Biraz psikolojik sorun yaşayan birisinin kesinlikle takip etmemesi gereken zararlı bir site bence burası, özellikle de BDV topiği... Siz mutsuzssunuz diye tüm dünyanın hayata küsmesi gerekmiyor, biraz yapıcı olalım lütfen...
 
Bacım sen kitap okuyun diyosun da , ben kendimi bildim bileli okurum evimde yedi yüz kitaplik bir de kutuphanem var ama bu kv ve gorumce gercegini degistirmiyor. Ben dostoyevski okurken yada angela nin kullerinde irlanda sokaklarinda gezinirken gorumcenin soktugu laf aklimdan cikmiyo onu napicaz.
nokta atışı oldu:)
 
Sen de o saçma kitapları yavaşça bırak şimdi :KK70: yahu o kendini sev. pozitif enerji gönder kitapları yüzyılın yalanıdır. Sen nerde yaşadığının farkında mısın? Kadına kadın denmeyen, erkeğin malı olarak gördüğü evlenene kadar babasının yada abisinin malı evlendikten sonra kocasının namusu, evlenmeden önce sevişirse kaşar sevişmezse kezban, makyaj yapsa kokoş, kocadan ayrılsa toplumun bakışında "dul" , cinsellik açısından ne okulda ne başka yerde bilgi alabilen bu yüzden kendine yabancı, tecavüze uğrasa hatta bu kişi babası/abisi/amcası... dahi olsa susturulan ve suçu hep onda aranan, bu yüzden de hep suçlu görünen bir yer burası.
Şimdi git biraz gerçek kitap oku. KADININ TOPLUM KARŞISINDA KENETLENMESİNİ ÖĞRETEN KİTAPLAR.
bir nokta atışı daha..
 
X