Gerçekten merak ediyorum..

Merhaba.
Söyledikleriniz sadece "normal" ilişkiler ya da "az hastalıklı" ilişkiler için doğru.
Babasından, kocasından ve cümle aile fertlerinden dayak yiyen bir kadına söyleyin şu cümlenizi:


Bakalım ne cevap verecek.

Size tavsiyem, küçük şehirlerdeki dertli kadınlarla konuşmanız. Hayat bizim gördüğümüz kadar genel değil maalesef.
:KK5:
 
Wooooowwwww iyi guzel hos bir paylasimdaa, insanin dunyasi sevdiklerile, deger verdikleriyle ve tabii ugrasi, yetenek vs anlam kazaniyor..

Hepsi hayatin ahengi..misal calisir insanoglu para kazanir,tek basina yedikten sonra benim icin o kazandigimin anlami yok..yada kazanirken ailemi ihmal ediyorsamda mantigi yok..

herkesin oncelikleri farkli, benim onceligim etrafimdaki sevdiklerim..onlarla varim onlar yoksa yokmuyum??olmasalar cok uzulurum evet ama yine ben olurumm, yokluklarinida imtahanim olarak değerlendiririm..velhasil burdada dünya gorusu giriyor devreye..derdi verene baglilik..tevekkul..herkese gore degisir tabii..

Son olarak bu derde su kadar saat uzulebilirim limiti koymakta ilginc bir sartlanma..
 
Gördüğü iki üç erkekle tüm erkekleri aynı kefeye koyan.
Burda gördüğü konularlada tüm kadınları aynı kefeye koyan.
Hayat tecrübesi sadece bulunduğu ortamla ve kitapla sınırlı olan arkadaş. Ben zibilyon tane kitap okudum, spor yapıyorum v.s ama dert edilicek mevzular varsa istemesemde kafam benimle geliyo ve ben dert etmeye devam ediyorum.
Bende yaklaşık 10 senedir sürekli erkeklerle muhatabım ama, gel gelelim kaynanasından yakınanıda gördüm ,
dedikodusunu yapanıda bence sizin birkaç tavsiyeye ihtiyacınız var .

Hayatı kitaplarda değil dışarıda tecrübe edersiniz, yaşadıkça tecrübe edersiniz.Ayrıca burası bdv den ibaret değil bilmem kaç tane herkesin ihtiyacı olan topikler var, sadece burdakileri görüp sitede başka yer yokmuş gibi davranmayın.
 
Merhaba,
Yaklaşık, birkaç aydır takip etmeme karşın foruma yeni üye oldum. Gerçekten, her yönüyle beni hayretler içinde bırakan bir forum oldu. Yıllardır takip ettiğim, hatta ilk üyelerinden sayılarak pro üye seviyesine yükseldiğim birkaç forum olmuştu, fakat bu forum içlerinden en ilginci oldu.
Doğrusu forumların, "dertleşmek" için kullanılabileceğini ilk defa burada öğrendim. Çünkü, birkaç istisnayı es geçerek gennelleme yapacak olursak, burada herkesin bir sorunu ve daha da önemlisi bir arayışı var.
Oysa şimdiye değin, yeni çıkan telefon modelleri ya da elektrikli cihazlarda meydana gelen arızalar haricinde hiç konu açmamıştım.
Sizleri izleme sürecinde, ilk başlarda uçuk derecede şaşırıyor, inanmıyor ya da gün boyu kafamda bir film senaryosu gibi anlatılanları yeniden yaşıyordum.
Tuhaf ve açıklaması yetersiz olması halinde hepinize anlamsız gelecek bir ayrıntıyı fark ettim. Sorunlar, dertler ortaya dökülüyor ve hemen ardından yığınla cevap sıralanıyordu başlık altına. Buraya kadar her şey normal. Tuhaf olan, genel olarak açılan (özellikle bir derdim var başlığı altına) tüm konulara, tek tek değinmek yerine, topyekün bir açıklamanın sannımca yeterli olacağı gerçeğiydi. Öyle ki, bir kitap ismi bile tüm psikolojik yönden dertli insanların derdi olabilirdi.
Forumun aşırı derecede üyesi var ve sanırım hepsi de kadın. Dile gelen dertlerin merkezini ise "ilişkiler" oluşturuyor. Ve benim ulaştığım dertlerin devası çözümüde aslında açıklamış bulunuyorum. İlişkiler ile kafa yorulduğu müddetçe, dertler bitmez.
Edindiğim kabataslak özellikleri sıralamak istiyorum.
Öncelikle, hayatınızın merkezini ilişkiler oluşturuyor. En büyük sorunda bu. Bu eşiniz, arkadaşlarınız ya da aileniz olabilir. Hayatınızı onlara göre şekillendirmişsiniz. Bundan, onların isteklerine boyun eğdiğiniz sonucunu çıkarmayın. Tersine, onları yönetmek ya da en azından sizi rahatsız etmemelerini sağlamak istiyorsunuz fakat "onlar" diye bahsettiğimiz kişilerin, aslında çok daha farklı şeyleri dert ettiğini, ilişkilerden öte bir hayatlarının olduğunu unutuyorsunuz.
Sürekli ilişkilerden şikayet etmenizin nedeni, "insanlardan" öte bir kazancınızın, bakarak gururlanacağınız bir uğraşınızın olmaması. Bir futbol takımına ya da arabaya değer verseydiniz, böylece size sorun yaratmayacak, şekilden şekle girmeyecek, elle tutulur bir sevdanız olurdu. Fakat sizler, değer verdiğiniz ya da ilişki içinde olduğunuz insanın size verdiği değer kadar kendinizi önemli,değerli hissediyorsunuz. Bunun sebebi dediğim gibi, onları aslında bir nevi kötülük ya da iyilik tanrısı konumuna çıkarmanız. Eğer, dokunmaya kıyamadığınız arabanız, kendinize has zevk ve yalnız başına eğlenme tecrübeniz olsaydı, eşinizin ya da onun ailesinin söylediklerini, 120km hıza çıkarak veyahut patika yollarda şöyle bir tur atarak unutabilirdiniz.
Kendinize ilişkilerden daha öte zevkler belirlemelisiniz. Sadece size has ve kimsenin de onun seviyesine çıkamayacağı bir şeyler. Böylece eşiniz ya da arkadaşınız, bir başkasıyla gizli bir görüşme yaptığında veyahut sizi gerçekten kıracak eylemlerde bulunduğunda, "neyse artık, ben biraz basket oynayayım. Eğlenceliydin, şimdi yeni oyunlar bulmaz zamanı" diyebilirdiniz.
Üzülüyor, hatta belki asla tahmin edemeyeceğim derecede hastalanıyorsunuz çünkü, onu kaybetmeniz halinde elinizde kalacak hiçbir şey yok. İyi bir iş ve maaşınız varsa bile cesaretiniz, yalnız yaşamdan zevk alma bilginiz yok.
Sürekli üzgün olmanızın bir diğer sebebi de, bir gün kabul edip, hatta zevk aldığınız hayattan bir başka gün sıkılmanız. Bu dünyanın sanırım sarsılmaz kuralıdır. Bu yüzdendir ki, gönüllü esaret altına girmeniz hayatınızın hatası olacaktır. Yaşınız ya da gerçekleşme olasılığı kaç olursa olsun, insan uçuk şeyler ister, en azından geçmişe özlem duyup "ne için yaşıyorum, kazancım ne" diye düşünür. Böyle zamanlarda aklınıza Bruce Lee filminde gördüğünüz bir sahneyi canlandırma hissi doğduğunda, gidip bir uzakdoğu spor kulübüne yazılmanıza engel olmayac bir hayat yaşamalısınız. Bu engel eşinizde, ailenizde ya da bana göre dertlerin ve kendini hiçe saymanın en büyük nedeni olan bebekte olabilir. Kim 70 yıl boyunca bulaşık yıkadıktan sonra aynı yüze bakmaktan, gece yarısı ağlayan bir bebeğin 20 yıl sonra hiç sorunu kalmayacağını düşünerek saatlerce ayakta durmaktan yorulmaz, sıkılmaz ki? İnsansınız, kutsal bir ruh, Tanrının vücut bulmuş hali değil.
Kendiniz için yaşamayı bıraktığınız gün, kutsal bir anne ya da eş değil, içten içe tükenen, psikolojik sorunlar ile boğuşan, hayatı zindanda geçen, hayalleri bile bir süre sonra tutsak olan bir kimse oluyorsunuz.
Değer vermek noktasında da gördüğüm kadarıyla epeyce bir dengesizlik söz konusu. Piramitin en üstünü kendinize ayırmaz, ya da yanınıza birkaç kişiyi daha sıkıştırma çabasına girerseniz, hüsrana uğrarsınız. Ay'da bir buluşmaktan öte bir arkadaşlık ilişkisi yaşamamış olmama karşın, ben bile bunu tecrübe edinmiş durumdayım. Cidden, bir kişiyle aynı eve girmek, süresiz bir yaşantının altına imza atmak akla yatkın bir iş değil. Neden bir başkasına "eş" diyerek kendinizle denk tutmak için adeta yarış yapıyorsunuz?
Son olarak işim gereği çokça tecrübe etme şansı yakaladığım ilişki noktasında karşı tarafın düşüncelerine yer vereceğim.
Ben elektrikçiyim. Çok uzun yıllar sanayi ve benzeri yerlerde çalıştım. Ve bildiğim bir şey varsa o da, asla oğlanların sizler kadar olaylar üzerinde durmadığıdır. Onların, senden ya da ötekinden daha önemli dertleri, istekleri var. Merkezde kendisi, hemen ardında da bilgisayarı, tamir işi, kitapları vb yer alıyor. Sizin insan olduğunuzu çok şey beklememesi gerektiğini biliyor. Umrundada değil zaten. Sizden istediğini alıp, geri kalan zamanında zevk aldığı diğer işlerle uğraşmak istiyor. Dertlerinizle, kafasını bir an önce dinlendirebilmek için uğraşıyor. Eşinizin ailesiyle sıkça sorun yaşamanızın sebebide bu, onlarda sizinle aynı yoldan geçmiş ve sizden başka işi, derdi yok. Ben, oğlanların karşı tarafın ailesiyle uğraşmaktan yakındığını hiç duymadım. Sorun yaşasalar bile asla dert etmezler, çünkü kendilerine ait bir hayatları, kafalarında kurdukları bir dünya, özel zevkleri ve her ne yaparsanız yapın geçemeyeceğiniz değerleri var.
Bir de, güçlü olmaktan çok uzak olmanız diğer bir sorun. Güçsüzlüğü kendi hakkınızmış gibi görüyorsunuz. Bu yolla bir şeyleri kontrol etmek istiyorsunuz. Oysa, kimse ağlayan bir kişiyi görünce " ahh ne üzücü bir görüntü" diye düşünmez, tersine" hmm, bu kadar kolaymış yani, güç bende, otorite benim" diye geçirir içinden, "tamam, özüür" diye haykırmasına karşın. Karşı tarafın zayıf yönlerini sonradan kullanmak üzere, hepimiz hafızamıza kaydediyoruz. Onlardada aynı mantık geçerli. Oğlan olmaları zayıf, aciz olana karşı sempati duyduklarını göstermez. Zayıf olan tarih boyunca ezilmiştir. Bu devletler için de aileler içinde böyledir.
Çok fazla uzattım.
Simone'nin kitaplarını okuyun. Gerçekten sizi bir özgürlük sevdalısı, ormanların çocuğu yapacaktır.
Saygılarımla.
Efsane biii yazı olmuşş ne kadar da haklsınnnn ..
 
Siz bize sorunlardan kaçmayı anlatmışsınız, nasıl başedeceğimizi değil. Keşke kitaplarda ki gibi olsa. Güvendiğim adamın beni nasıl aptsl yerine koyduğunu öğrendikten iki saat sonra basketboll mu oynayayım? Bunu gerçekten temiz bir zihinle yapabilen var mıdır? Sanmıyorum..
 
bu hayat dersı veren konusmalar sonucunda kısının hayatını hep merak etmısımdır :KK70:
zıra kısı hayatında neler yasadı kı bukadar akıl ve ders dagıtabılıyor
gercekden kocası aldatmıs olmalı akabınde ormana gıtmıs olmalı ozgurlesmek ıcın kı cıddıye alım
:KK70:
 
Son düzenleme:
Allah kadını ve erkeği farklı yaratmış. Bir erkek bir kadin gibi hassas ve ince dusunemeyecegi gibi bir kadinda bir erkek gibi dusunemez. Yaratilisimiz boyle. Bunu kabullenmek zaten cogu sorunu ortadan kaldiriyo. Soyledigin seyler kisa sureli gecerli olabilir. Ama kadin en fazla bir iki ay sonra aslina döner.
 
yine kendini, haddini hududunu bilmez, hayatin anlamini cozdugunu sanip aslinda hicbir sey anlamamis olan bi hanim hatunla karsi karsiyayiz :KK14: sakin olun kizlar, aliskiniz biz dmi :KK53: gerci bizim KK'nin akilli, realist, bi o kadar insan duygularini anlayan hatunlari konu sahibini 29 sayfa boyunca bi guzel silkelemistir ama ben de bi iki cumle kurayim..
bi kere 'sannımca' degil 'zannımca'dir o, hatta zannımca bile degil 'kanımca'dir.. bak KV gorumce degilmis benim derdim, Turkce kurallariymis; bi nebze gozune girebilmisimdir umarim..
ikincisi, verdigin ve gunluk hayatta/normal olmayan, sıkıntılı insan iliskilerinde hicbir ise yaramayan zırva tavsiyelerinle, sandigin gibi nirvanaya ulasmis olmak bi yana, insanlarin acilarindan zerre kadar anladigin bir sey yok..
ucuncusu, diyelim ki harika bi hayatin var, insanlari anlayacak kadar empati duygun da gelismedi, biz acili olgun kadinlar buna hosgoru gosterebiliriz; ama bu senin bilgisiz tecrubesiz fikir sahibi olmaktan ileri gelen kustahligini ortmez ne yazik ki..
dorduncusu, insan insanlarla yasayan bi varliktir, iliskiler giriftlerle doludur, ve makina olmadigimizdan, sevgi duydugumuz insanlarin en ufacik kirici hareketi hepimizde farkli izler birakabilir, bu etki herkesin kisiligine, duygusalligina gore degisir.. muhim olan altindan kalkmak icin cabalamaktir, Allah'tan yardim istemektir.. yani bi kadin esinden buyuk bi darbe gordugunde senin onerdigin gibi kalkip 'ay bi arabamla gezineyim' diyerek terapi alip her seyi unutamaz; İNSANİZ BİZ, İNSAN! senin onerilerin olsa olsa istedigi elbisenin bedenini bulamayan biri icin ise yarayabilir; belki ona da yaramaz, bu onun derdidir..
ve son olarak, simdi Turkce dedim diye yorumumu didik didik edip hata arayabilirsin, yorulma tatlim, arabayla bi tur at ne dert kalir ne keder :KK53:
haydi selâmetle..
 
Bende şuan burada bulunma amacınızı merak ediyorum bu ne yav böyle roman gibi:KK53:

bu kadar öğütü nasıl kafamızda tutacağız biz şimdi insan değil de makinelerden bahseder gibi bir haliniz var da

herşey sizin için çocuk oyuncağı adeta
sus themis konusma daha fazla! dağa cikacagim, geliyor musun gelmiyor musun?! kararini ver!
 
Hayat siyah ve beyaz değildir , aslına bakarsan oldukça gridir . Kendimiz için yaşamalıyız tabi ki ; Zevklerimiz ,tutkularımız ,uğraşlarımız olmalı . Ama hayat gridir işte ; Eşler ,çoçuklar ,anneler de olacak ,olmalı . Ölçü biziz .Bize kalan da grinin en sevdiğimiz tonunu yaşamak .
 
Deneyelim. Mesela istisnasız tüm ilişkilerden üstün tuttukları bir değerleri, tutkuları olsaydı acaba yine bu zilyon kadın bu kadar dertli olurmuydu... Vallahi, bir futbol takımına verilen değer bile hayatı yaşanır kılar. Şahsen on yıllık arkadaşım beni sattığında, bilgisayarımda altın edasıyla sakladığım oyunu birkaç saat oynamam halinde, ne satıldığım aklımda kalır ne de arkadaşıma ait anılar.

Değer verdiğin biri seni satınca kıytırık bir oyunla bunu unutuyorsan birşey kullanıyorsun, neyse söyle biz de kullanalım.

İnsanların karakteri, zaafları, umursadıkları, korktukları, sevdikleri, zayıf noktaları vardır ve herkesin çeşit çeşittir. Herkesin derdini tek bir kılıfa sokup hobi edin derdin kalmasın demek cidden mantıklı bir tespit değil.

Belki iyi niyetli ve yardımı olur diye yazdınız belki de insanları ve dertlerini fazlasıyla küçük görüyorsunuz. Umarım ilkidir.
 
Güzel yazmıssında sen çook özgürsün sanırım. Hada hayatın zorluklarını görmemiş acı çekmemissin. İnsan dünya basına yıkılınca çıkıp basket oynayamıyor maalesef, yada ibreyi tavan yaptırcak arabası yok ki çoğunluğun ehliyeti bile yok... ailen karısır, hayattan çalarak yasarsın, evlenirsin kavga gürültü dar kalıplara girersin.. isyan etsen kabullenmesen ne fayda... kırk kocayamı geçsin millet... ayrılmak cözümmü zihniyet aynı... ülkenin tekbi bölgesinden bakıp yazmıssınız ama her yerden insan var burada...
 
X