Evliliğimdeki sorunlar çözülmez hale geldi. Ne yapmalıyım?

Biz baya terapi aldik.Esim hani terapiye sicak bakan da bir insan ayni zamanda.Olmadi biz evlilikte kalsaydik eger onun sartlari gecerli olacakti ben de susup oturan sadece mutluyu oynayan bir karakter olarak sonup gidecektim.Kosede oturmayi tercih etseydim surerdi evliligim.Kocam evine bakan,bonkor ,gezmeyi,yemeyi de seven bir adamdi.Ama kok ailesiyle ilgili asla asamayacagi,degistiremeyecegi kaliplari vardi.Bunlar da beni ofkeli ,lanet bir kadin yapti.Ailem sana ne yapti dedi.Ailem bu eve rahat gelemeyecekse ne anladim bu isten dedi.Dedi de dedi ....
Terapiler ona cok sey farkettirdi,farketti aslinda ama birakamadi bagimliligini.Benimki sizden farkli durumlar da iceriyordur ,her iliski kendine ozel.
Ben sadece suna yogunlastim.Ben ne istiyorum?? Ben buradan yurudum.Siz de stratejilerinizi gelistirip yol cizin.odak noktaniz ailesi olmasin ,yoksa oradaki batakliktan cikamazsiniz.
Siz ne istiyorsunuz?en onemli soru b.
es ailesi fazla mudahil olmasin isti yor
Çekirdek aile olmak istiyor
 
Biz baya terapi aldik.Esim hani terapiye sicak bakan da bir insan ayni zamanda.Olmadi biz evlilikte kalsaydik eger onun sartlari gecerli olacakti ben de susup oturan sadece mutluyu oynayan bir karakter olarak sonup gidecektim.Kosede oturmayi tercih etseydim surerdi evliligim.Kocam evine bakan,bonkor ,gezmeyi,yemeyi de seven bir adamdi.Ama kok ailesiyle ilgili asla asamayacagi,degistiremeyecegi kaliplari vardi.Bunlar da beni ofkeli ,lanet bir kadin yapti.Ailem sana ne yapti dedi.Ailem bu eve rahat gelemeyecekse ne anladim bu isten dedi.Dedi de dedi ....
Terapiler ona cok sey farkettirdi,farketti aslinda ama birakamadi bagimliligini.Benimki sizden farkli durumlar da iceriyordur ,her iliski kendine ozel.
Ben sadece suna yogunlastim.Ben ne istiyorum?? Ben buradan yurudum.Siz de stratejilerinizi gelistirip yol cizin.odak noktaniz ailesi olmasin ,yoksa oradaki batakliktan cikamazsiniz.
Siz ne istiyorsunuz?en onemli soru bu.
Geçmiş olsun. Bağımlılığı geçmedi ama farkındalığı oluştu mu? En azından bir denge kurabiliyor mu şu an? Ben ne istediğim konusunda şu an netim. Buraya da bu yüzden konu açtım. Bir yıl önce de yazacaktım ama gelen yorumları kaldıramam iyice kuyuya düşerim diye yazmamıştım.
 
Geçmiş olsun. Bağımlılığı geçmedi ama farkındalığı oluştu mu? En azından bir denge kurabiliyor mu şu an? Ben ne istediğim konusunda şu an netim. Buraya da bu yüzden konu açtım. Bir yıl önce de yazacaktım ama gelen yorumları kaldıramam iyice kuyuya düşerim diye yazmamıştım.
Biz bosaniyoruz.Bosaniyor olusumuza ragmen farkindaligi olustu evet ama bana faydasi olmadi.
Siz ertelemeden terapiye baslayin.Esinizin niyeti varsa gecinmeye gonullu olacak duzeltecektir.Siz de takmazsiniz diger konulara bence.
 
Biz bosaniyoruz.Bosaniyor olusumuza ragmen farkindaligi olustu evet ama bana faydasi olmadi.
Siz ertelemeden terapiye baslayin.Esinizin niyeti varsa gecinmeye gonullu olacak duzeltecektir.Siz de takmazsiniz diger konulara bence.
Sizin için sevineyim mi üzüleyim mi bilemedim. Umarım bundan sonra daha mutlu olursunuz. Dediğiniz gibi düzelirse sorunlar çözülür. Yani dışarıdan müdahale olmayınca kapını kapatıyorsun her şey dışarıda kalıyor. Aslında bunu eşim de söylüyor ama uygulayamıyor.
 
Sizin için sevineyim mi üzüleyim mi bilemedim. Umarım bundan sonra daha mutlu olursunuz. Dediğiniz gibi düzelirse sorunlar çözülür. Yani dışarıdan müdahale olmayınca kapını kapatıyorsun her şey dışarıda kalıyor. Aslında bunu eşim de söylüyor ama uygulayamıyor.
Benim icim kanayan yara :) Biraktim onu oldugu yerde kanayip kanayip gecicek baska yapacak biseyim kalmadi.Evliligi kurtarmaya calisirken kendimi kaybediyordum az kalsin :)
Benim esim de soyluyordu ailem soz konusu olmayinca ne guzel geciniyoruz diye.Kotu kadin gibi de anlasilmayayim ben kaynanamla da hic sorun yasamamistim tatli yapar goturur saatlerce sohbet ederdik.Boyle yazinca da yahu biz neden bosaniyoruz sorusu geliyor aklima :) Anne -ogul aski ,ben ikinci kadindim.Biz bir olamadik.Anne esimi koca olarak goruyordu ve kisaca ben ikinci kadindim.Ben esimle kendi aile soframa oturup rahatca yemek yiyemedik hic esimin annesi tacizlerinden dolayi.Allah mutlu mesut etsin kayinvalidemi :)

Konuyu kendime getirmeyi nasil basardim yine.

Siz terapiye baslayin bir an once.
 
Merhaba, uzun süredir buraya yazmak istiyordum; ancak içimdeki problemleri daha fazla büyütüp üzülürüm diye yazmıyordum. Ancak artık paylaşmam gerek. Evliliğimin süresi 2 yılı geçti. Onun öncesinde de 12 yıllık sevgililik dönemimiz oldu. Eşimin ailesiyle problemleri vardı; ancak bunlar münakaşa şeklinde değildi. Benim gözlemlediğim daha çok geçmişe dair kırgınlıklardı. Bazen buluştuğumuzda annesiyle konuştuğunu ve onlardan bir şey beklemediğini söylediğini, söylüyordu. Ben de neden öyle diyorsun ki ailen olarak az da olsa katkı sağlamak isterler belki diyordum. İstemiyorum, diyordu hep. Ben de açıkçası çoğunda bu konuları didiklemiyordum. 12 yıl uzun değil mi vs diye sorabilirsiniz. 10 yılı geçtiğinde bir gün artık ayrılmayı düşündüğümü söyledim ama onu sevdiğim için bunun bana zor geldiğini ancak uzun süredir de bu düşünceden kurtulamadığımı... Bir şekilde bunun üzerine günlerce konuştuk. Birbirimizi sevdiğimiz için ayrılamadık. Bir baharda evlenelim, dedi, oturduk hesap kitap yaptık. Kararımızı verdik, ben sadece bu ailelerin tanışması vs için yazı beklemeyi önerdim. Yaz geldi, sonbahar başlangıcı oldu. Ne gelen, ne arayan ne de bir açıklama. Zaten yıllardır sinirimi bozan bu konu (yani ailesinin bir girişimde bulunmayışı) yine yanıbaşımdaydı. Ben ailesi haber versin, diye beklerken sevgilim bana bazı anlatacağı şeyler olduğunu söyledi ve geçmişine dair merkezinde babasının olduğu bazı sırlar açıkladı. Bunun üzerine dedim gelip tanışsınlar yine de aileler, yaşananlarda senin suçun yok. Bu arada niyetimiz aileler tanışacak ve biz sonbaharda evlenecektik. Sonrasında işimize gücümüze bakmak istiyorduk. Bu merasimleri de sevmeyen karakterlerdik. İşi hızlıca çözüp evimize girmek istiyorduk. 1 - 2 gün içinde ailesi geldi. Ama babam anlatıyor, bunlar dinliyor. Babası zaten hiç konuşmuyor. Eşimin gözü babasında sürekli. Herkes bir gergin. Sonrasında günlerce buluştuk. O anlattı, ben dinledim. En sonunda onun yaşını yanlış bildiğimi öğrendim. Anlattıklarında bana yanlış gelen 1 - 2 şey oldu ama her şey ailesiyle ilgiliydi ve onu suçlayamazdım. Zor bir hayat yaşamıştı. Ama yaşını bana söylememiş olması? Yalan söylememişti ama gizlemesi de bir yalan değil mi? Çok çatıştık, sinirlendim, ağladım, o ara hem doktoraya başladım hem de bir işe girdim. O kadar yoğunum ki her gün koşturuyorum. Bir taraftan da odaklanamıyorum. Gündüz iş-okul, akşam onunla oturup saatlerce dinleme seansları. Sonunda dedim tamam evlenelim. Aileme her şeyi anlattım. Dediler eşimle konuşalım mı, ben de o zaten mahvolmuş, daha fazla üzmeye gerek yok dedim. Babam bana sevip sevmediğimi sordu. Sevdiğimi söyleyince tamam, dediler. Önceden eşim bize gelip gidiyordu, tamamen olmasa da biraz tanıyorlardı. Sonra yılın ilk günleri yüzük takıldı. 2 ay içinde de evlendik. Ama ne koşturma! İşten çıkmıştım. Amacımız şu: Evimize gireceğiz, ben okula o işine odaklanacak. İkimiz de olduğumuzdan daha iyi bir yerde olmak, gelişmek istiyoruz. Tabi bu hazırlanma sürecinde de bazı sorunlarımız oldu, ben koşturmacadan durup sorgulayamadım falan filan...

Evlendik... İlk gün akşam üzeri kayınvalidem eşimi aradı, eşim açmadı. Sonra dedim neden arıyorlar? (Bu arada o kadar uzun sevgililik olunca bazı şeyler biliyorsunuz... Onların memleketinde hâlâ ilk gece hakkında konuşulduğunu, söylemişti). O da cevap olarak ben evdeki düğün yemeğinden yemedim herhalde ondan getirelim diyecek, dedi. Bana pek inandırıcı gelmedi ama sorgulamadım. Sonra bu aramızda sorun oldu. Üçüncü günümüzde görümcem ve kayınpederim arabayla bize yiyecek ve erzak getirdi. Sadece görümcem eve girdi ve oturmadan gitti. Beşinci gün eşimin ailesiyle kahvaltıya gittik. Bunlarda böyle bir adet varmış ama eşim her türlü gelenek ve göreneği eleştirirdi, bizim bunu yapacağımız söylememişti. Meğer aile büyükleri de düğünden beri bekliyormuş kahvaltı için. Sonra dedi bize kahvaltıya gidelim ertesi gün de size kahvaltı ya da yemek ne istersen gidelim. Ben kabul etmek zorunda kaldım. Çünkü ne arama bitecek ne eve erzak getirme. Onlar da biz de rahatlayalım istedim. Aslında kendi aileme bile gitmekte gözüm yok. Çünkü 2 ay çok yoruldum, çok kilo verdim. En son çocukluğumda gördüğüm kilodaydım. Şöyle uzanıp tavanı izlemek istiyordum sadece. Son bu 5. gün kahvaltıya giderken evde eşimle tartıştık, konu benim babamla ilgili söylediği bir şeydi. Ben de buna taviz vermeyince bozuştuk. Ailesine mutlu gitmedi. Babası sofrada benden bahsederken "uyuz" dedi. Kahvaltı yetmedi tüm gün orda kaldık bir de yemek yedik öyle döndük. Ertesi gün bize kahvaltıya gittik. Öğlen olunca eşim bir arkadaşının bizimle buluşmak istediğini gidip gidemeyeceğimizi sordu ben de gidebiliriz, dedim. 10 gün sonunda falandı herhalde baya mutsuzduk biz. Ben bunları açıkladım. Tüm gün onlarda oturup işte bizde oturmaması falan... Sonra görümcem annesinin yaptığı yemeklerden bize getirmeye başladı. 10. gün, 2. hafta. 3. hafta geldiğinde annesi börek yapmış erken git, kahvaltıya, beraber yaparsınız diyormuş. Neyse görümcem kaçta kalktıklarını bilmiyorum, gidemem demiş. Bu arada eşim evden çalışıyor. Ben de haftanın 3 günü okula gidiyorum. Onun dışında hep evdeyiz. Çünkü o ara işi çok yoğun kafasını kaldırmıyor. Annesi arıyor, kardeşin bir şeyler getirecek, bi yarım gün görümcemi bekliyoruz; ev yakın değil. Mesela yoğurt mayalamış, onu gönderiyor. Biz de evimizde mayalardık. Baktım olmayacak anneme dedim süt alınca bana haber verin (Benim önceki evimle yeni evim yakın). Ben de kendim mayalamaya başladım. Ama kayınvalidem hala yoğurt gönderiyordu. Bu arada bir detay vereyim bazen benim kardeşim de iş çıkışı gelip 1 saat falan oturuyordu. İşini değiştirecekti ve eşimin fikrine de en az benimki kadar güvendiği için fikir danışmaya geliyordu.

Okul tatile girecekti, iş yüküm biraz azalmıştı. İki aileyi de yemeğe çağırdım. Herkes evimize davetli olarak ilk kez gelmiş oldu. Bundan 2- 3 hafta sonra eşim evlendiğimizden beri ilk kez serbest bir gün geçirecekti, ben de evimizdeki eksikleri tamamlamak için onu bekliyordum. Kayınvalidem ve görümcem yine bir şey getireceklermiş, kahve içmeye gelecekler eşim de tamam, demiş. O gece beni uyku tutmadı. Ağlarken eşim uyandı, dedi neyin var. Söyleyince dedi ki arayım sonra gelin deyim. Dedim artık tamam demişsin sadece öğleden sonraya al biz de sabah işimizi halledelim. Ben bu görümcemin bir şeyler getirmesi ve bu kahve içmeye gelme, olayından sıkılmıştım. Çünkü evdeyiz diye tatildeymişiz gibi mi algılıyorlar diye düşünüyordum. Bir de eşya eksiğimiz bitmemişti. Eşim işinin arasında onlarla uğraşıyor ve titiz olduğunu için günlerce araştırıyordu. O ara bize alınan TV, süpürge gibi şeylerden kayınvalide me de alındı. Bu süreçte eşim annesinin eve gelip bizim süpürgeyi denemesini talep etti, ben istemedim. Bu arada 3 ayımız doldu ama bizde aileler dışında sosyalleşme yok. Annesi sürekli bizi yemeğe çağırıyor. Bazılarına gidiyoruz, bazılarını geri çeviriyoruz. Tüm evin işi, pazarı, marketi benim üzerimde. Tek beklediğim elim dolu eve geldiğimde eşimin kapıda hoşgeldin deyip elimden poşetleri alması ama kapının önünden geçerken bakmıyor bile. Akşam yemeğe oturuyoruz. Sessizce yemeğini yiyip tabağını makineye koyup kalkıp gidiyor. Bir güler yüz görmüyorum.

Sonbahar geldiğinde (yazları birkaç ay ailesi köye gidiyor) kasa kasa konserveler ve kuru bakliyatla çıkıp geldiler. Daha önce bakliyatla ilgili konuşulmuş. Ben de biz her birinden 1 bilemediniz 2 kilo yeriz demiştim. Ama hepsinden 4'er 5'er kilo geldi (Eşim sonradan bunun kendi isteği olduğunu söyledi). Geldikleri gün biraz rahatsızdım ama onlar gittikten 2-3 gün sonra hastalandım, ateş vs. Acile gittik. 2 hafta eşimin yardımıyla yürüyordum evin içinde. 2 ay sürdü normal yaşantıma dönmem. Sonra yeniden işe girdim. Evin işi yine bende ama artık söylenmelerim karşısında eşim pazar ve marketi üstlendi. 4 ay kadar çalıştım sonradan analadım gibi eşim o günlerde pek de çalışmıyormuş ama bir gün bile evi süpürmedi. Birlikte yapalım dediğimde de birlikte yapmayı sevmediğini söylüyordu. Şimdilerde bir hafta o bir hafta ben yapıyoruz. Diyor ki ne rahatmış 2 saat sürüyor, üstlendim kurtuldum. Ancak bilmiyor ki ben süpürgeyi yapıyordum ardından yemek vs başka işler de oluyor. Hiç iş olmasa yemek oluyor.

Bu arada eşimin bana anlattığı sırrından ailesi hiç bahsetmedi ve birlikte buluşmalarda da ailesi komşuyu, akrabaları falan anlatıyor, sohbet böyle ilerliyor. Daha sonra kardeşim de evlendi. Kardeşimin düğününe kayınpederimin arabasıyla gidecektik. Ben arabaya bindiğimde göğüs dekoltemden dolayı bana öyle bir laf söyledi ki ben daha önce ne bir akrabam, ne arkadaşım ne de sokakta sözlü tacizde böyle bir laf duymadım. Sonra eşim ne diyorsun dedi babasına, o da hiç oğlum falan diyerek geçiştirdi. Sonradan eşim tam olarak ne söylediğini anlamadığını söylüyor.

Çok uzattım kusura bakmayın ama eşimin ailesine karşı herhangi bir insana göstereceğim saygıdan fazlası yok. Ve ben zamanla bunu da kaybetmeye başladım. Bu kışlık erzak konusunda fazla getiriyorlar ve ben bozulmasın diye uğraşıp kafa yoruyorum. Bir sonraki seneye kalıyor. Bayat yiyoruz. Ben beslenmeme dikkat eden biriyim. Yaşımızı başımızı almış insanlarız. İşlerimize odaklanıp bir an önce çocuk sahibi olmak istiyorduk ancak şu an her şey geriye gidiyor. Eşimin işi kötü durumda. Ben tezimi yazamıyorum. Kayınvalideme biz bunları yiyemiyoruz, kendinizi bu kadar yormayın diyorum ben yapamayı seviyorum diyor. Çok getiriyorsunuz daha önceki bitmedi diyorum onu çöpe at kızın diyor. Neden atıyım günah değil i hem emeğinize yazık diyorum annene ver kardeşine ver diyor. Her dediğime başka cevap veriyor. Birine bir şeyler getirmenin, erzağın vs.'nin de sınırı olduğunu düşünüyorum. Bu aşırılık ne anlama geliyor bilmiyorum. Eşim de sözde ailesinden bir şey istemediğin sürekli vurguluyordu. Bu arada pandemiden önce annemin önerisiyle psikiyatra gittim. O bana çift terapisi önerdi. Sorun seninle ilgili değil. Senin tek başına çözebileceğin bir şey değil dedi. Sonra pandemi geldi, erteledik. Ama pandemide aramız düzeldi. Neden? Çünkü aileler gelip gitmedi, biz de gelip gitmedi. Bu arada benim ailem ilk sene belki 2 kez geldi. O da çağırınca... Onun dışında nadiren geldiler. Ama eşim hala kendi ailesini düzgün ağırlayamadığından falan yakınıyor. Bu yaz ortasında ailesi geldi (pandemide köydeydiler, yasaklar kalkınca geldiler). Tama boş kavanozları, kasaları verip kurtulacağım derken 2 katı yükle gelmişler. Yaz ortasında kuru fasulye falan getirmişler. Bunlar yine bizim aramızda soruna yol açtı. Artık ikimizin de psikolojisi iyi değil. Bu arada çift terapisi bulma işini eşim üstlenmişti ama şu an tüm gün TV izlemekten başka bir şey yapmıyor. Ben araştırdım. Üniversitelerde yok. Sanırım İzmir'de devletin böyle bir hizmeti yokmuş. Özele de sürekli gitmeye gücümüz yetmez. Ben şu an eşimde başka psikolojik problemler olduğunu düşünüyorum. Bir yandan beni üzdüğü için artık devam etmek istemiyorum ve tezimle ilgilenmek istiyorum. Çünkü hayat hep erteleniyor. Diğer yandan da sevdiğim insanı bu halde bırakamıyorum. Üstüne de düşmek istemiyorum sanki ilgi çekmek için birtakım davranışlar yapıyor gibi geliyor.

eşinin yaşı konusunda yalan söylemesi hariç ne problemi var ben anlamadım?
ailesi erzak getiriyormuş diye celallenmişsin? eeee? getirsinler ne var bunda?
çok yorucu geldin bana.
 
Dediğinizin neredeyse tümüne katılıyorum. Ancak birini çok sevdiğinizde bazen sadece ilişkiyi değil onu da kurtarmak istiyorsunuz. Çünkü arada doğrudan saygısızlık ya da evliliklerdeki şiddet yok. Eşimin de beni sevdiğini biliyorum ancak çözemediği sorunlar var. Bunları da dile getiremiyor. Zaten dile getirmiş olsaydı rahatlardı çoktan. Yani ya bana ya da bir başkasına. Artık zaten çift terapisinde ben uzmanın onunla daha çok zaman geçirmek isteyeceğinden eminim. Sadece bu süreçte benim de dengem bozuluyor ve ben tabi ki de kendimi de düşünüyorum. Bir şey bittiğinde ben sonunda enkaz olarak kalmak istemiyorum. Hayatta en istemediğim şey kendime acımak ve kendim için ağlamak. Bunlar şu an bir aile nasıl olunur bunu bilmiyor. En büyük sorunları da bu.

Bu yorumunuzu gozden kacirmisim.Bakin acilan konuda yazdiklariniz aslinda temel sorunun ustune sus niyetine ustune dikilen tuy misali sorun haline gelmis detaylar.Asil sorununuz su kurdugunuz cumlede gizli.

ilişkiyi değil onu da kurtarmak istiyorsunuz. Çünkü arada doğrudan saygısızlık ya da evliliklerdeki şiddet yok. Eşimin de beni sevdiğini biliyorum ancak çözemediği sorunlar var.

iliskiyi belki kurtarirsiniz ama onu kurtarmaya calisarak onun alanini isgal etmeyin suclu olursunuz.kendimden biliyorum ve hangi danismana sorsaniz aynisini soyleyecektir.

Onu kurtarmaya calisarak kendinizi kaybedeceksiniz...
 
Bu yorumunuzu gozden kacirmisim.Bakin acilan konuda yazdiklariniz aslinda temel sorunun ustune sus niyetine ustune dikilen tuy misali sorun haline gelmis detaylar.Asil sorununuz su kurdugunuz cumlede gizli.

ilişkiyi değil onu da kurtarmak istiyorsunuz. Çünkü arada doğrudan saygısızlık ya da evliliklerdeki şiddet yok. Eşimin de beni sevdiğini biliyorum ancak çözemediği sorunlar var.

iliskiyi belki kurtarirsiniz ama onu kurtarmaya calisarak onun alanini isgal etmeyin suclu olursunuz.kendimden biliyorum ve hangi danismana sorsaniz aynisini soyleyecektir.

Onu kurtarmaya calisarak kendinizi kaybedeceksiniz...
Ben aslında şunu demek istiyorum. Bence basitçe bazı sorunlar var. İletişim güçlü biri olsaydı bunu bir arkadaşıyla dahi paylaşsa çözebilirdi. Ama bunu benim dile getirmem sanki tek taraflı bir bakış açısı oluyor onun için. Zaten ben bu alana başından beri girmemeye özen gösteriyorum. Özellikle büyük problemleri olan insanlar en sonunda "Sen ne çok şey biliyorsun, önce kendine bak" gibi sizi hedef alan başka bir savunmaya geçer. Buna mahal vermemeye çalışıyorum. Ama onların söylemediğini, görmediğini de gördüğümü düşünüyorum. Ama bunu da düşünmemeye çalışıyorum çünkü fazla yorum yapmak da insanı yanlışa yönlendiriyor.
 
Neresi anlaşılmıyor?
Açıkçası konuyy biraz dağınık ve karmaşık anlatmışsınız, yer yer gereksiz ayrıntılar var. Asıl bilinip üzerine yorum yapılması gerekn şeyleri de sır deyir üzeri kapalı geçmişsiniz.
Konunuzda aklımda kalan erzak meselesi ki bu çözümü olmayan evliliği bitirmeyi gerektirecek bir problem değil, bir de size vakitsiz gelen gitmek isteyen eş ailesi. Bu konu da son zamanlarda seyrekleşti diye belirttiniz, bu durumda evliliğinizdeki tek problem eşinizle arnızdaki iletişim sorunu gibi görünüyor. Bana göre bu da çözülemeyecek bir mesele değil karşılıklı sevgi ve saygı varsa tabi.
Eşinizin babasının “sır” olan suçunu bilmeden yorum yapmam gerekirse densiz ve lafını bilmeyen biri gibi görünüyor bu durumda olabildiğince seyrek görüşmeniz sizin yararınıza, eşiniz de zamanla bu duruma alışır.
 
Ben aslında şunu demek istiyorum. Bence basitçe bazı sorunlar var. İletişim güçlü biri olsaydı bunu bir arkadaşıyla dahi paylaşsa çözebilirdi. Ama bunu benim dile getirmem sanki tek taraflı bir bakış açısı oluyor onun için. Zaten ben bu alana başından beri girmemeye özen gösteriyorum. Özellikle büyük problemleri olan insanlar en sonunda "Sen ne çok şey biliyorsun, önce kendine bak" gibi sizi hedef alan başka bir savunmaya geçer. Buna mahal vermemeye çalışıyorum. Ama onların söylemediğini, görmediğini de gördüğümü düşünüyorum. Ama bunu da düşünmemeye çalışıyorum çünkü fazla yorum yapmak da insanı yanlışa yönlendiriyor.
Bence gayet herseyin farkinda bir kadinsiniz.sadece karsinizda cocukluk yaralari cok fazla olan biri var.Bu yaralara girmeden terapistle cozmeye calisin.Hatta ilk isiniz randevu almak olsun.Cunku siz bu evliligi kurtarmak istiyorsunuz.Elinizdeki tum kartlari kullanin.Ama diger taraftan da zamani tasarruflu kullanin.
 
Ya herkes aynı şeyi yazdı hemen hemen.. Ve herkese aynı cevapları verdiniz.. Eşimin haberi olmadan onları dağıtsam benim yaptığımın adı ne olur gibi birşey söylemişsiniz..
Eşinizden habersiz konserve, erzak falan dağıtmayı ne olarak görüyorsunuz? Eşinizden mal kaçırmak gibi mi geliyor size?? Bende evliyim evimde ne atarım ne satarım dolabıma ne koyarım neyi çöpe atarım eşimden çok bendedir bu kararlar her ne kadar ikimizde çalışıp ev işlerini ortak yapsak da ister istemez bu konularda kadının bir ağırlığı oluyor ki çevremde de böyle gördüm.. Banada mesela bazen bize fazla gelecek birşey getiriyor kayınvalidem veya babaannen köyden bunu yapmış size diyor yolladı diyor getiriyor bazı şeyler kendim yiyeceğimden çoksa veya bizim sevmediğimiz şeylerse paketleyip bir arkadaşıma veriyorum hemen.. Ya da bazen anneme götürüyorum giderken eşimin çoğu zaman bunlardan haberi bile olmuyor ve ona açıklama yapma gereksinimi de duymuyorum çünkü adı üstünde İHTİYAÇ FAZLASI..Onu çöpe atmaktan hep daha iyidir onu yiyebilecek birilerine vermek.. Eşiniz de ne derse desin yani o zaman sürekli önüne onları koyup yemesi için zorlayın bunaltın onu ki bana göre hiç gerek yok karışmasına müsade etmem ben.. Mantıklı şeyler söyler başım üstüne ama saçmalık bu.. Ayrıca para verip size bunları fazla fazla yapmasına takılıyorsunuz tabi ki az yapsa daha iyi para vermese daha iyi katılıyorum size ama bunu çok da dert etmezdim yani kendi istiyor kendi yapıyor ne yapacaksınız söz geçmez ki kaç yaşında kadına ne denir.. Ayrıca sık sık size gelme meselesini de bırakmışlar onu başlarda yapıyorlarmış e daha ne??? Ne bileyim sıkmayın canınızı boşuna çok gereksiz bunlar.. Siz doktora yaptığınızı söylediniz yüksek lisansı bitirmiş dil sınavlarını vermiş bilmem neler yapmış bir kadın olarak okyanusları geçip derelerde boğuluyorsunuz.. Saçma şeyleri kafanıza takıp kendinize dert ediniyorsunuz.. Bana öyle geldi kusura bakmayın..
 
Erzak konusunda size hak veriyorum. Yenmedğini bile bile israf ettiriyor kayınvalide. Herkesin kendi düzeni var, bir kapasitesi var. İyiliğin bile fazlası zarar. Ayrıca dağıtmak da mesele. Nereye kime dağıtacaksın. Hem mecbur musun. Saygısızlık bu ısrar, haklısınız konu sahibi.

Ama ben kayınpederinizin size uyuz demesine, dekoltenize aşırı bir laf etmesine de tepki vermenizi beklerdim. Onları kısa kesmişsiniz. Bence dev sorun bunlar.

Diğer sır mevzularını anlamadım. İşte geçmiş geçmiyor bazen. Adam ya aydınlanma yaşadı, ya geçmişte yaşadığı bazı şeyleri aşamadı sizle aile olamadı.
Fazla dramatize etmeyin, ya çift terapisi alın, önerilen bazı kitapları okuyun, birbirinize şeffaf olun. Başbaşa kalın ve aşmaya çalışın. Çözümlenemeyecek birşey yok anlattıklarınızda.
Hayırlısı
 
Evlenmeden önce ailesi yazları köyde olduğunda gündüzleri giderdim. Film izlerdik yemek yerdik. Görümcemle eşimin arası bozuktu epey uzunca bir süre. Bazen biz salondayken görümcem dışarıdan gelirdi, abisiyle konuşmadığı için bana hoş geldin bile demezdi. Anne pazardan gelir eşim apartman kapısından karşılar işini bırakıp. Ama görümce hiçbir şey yapmaz. Ekmek almaya eşim gider. O görümcem gitti biz evlenince "ablacım" başladı. Sonra buraya kadar toplu taşımayla yemek ve ev yoğurdu getirme vs...
Bir yolunu bulursun umarım. Çok üzüldüm. Sende komşularına falan ver çok getirdikleri şeyleri. İhtiyaç sahiplerine falan. Hem sevap işlersiniz hem siz depo gibi bitiktirmezsiniz. Eşim pazarcı herşeyi çok getiriyor. Ben pek yemek yemem eşimde evde yemiyor geç geliyor hep kötü oluyordu insanlara vermeye çekinirdim. Bir iki defa komşularım laf arasında söyledim. Tabi ki kullanırız çöpe atma günah dediler. Şimdi eşimin bizim eve aldığı sebze meyveyle 2 komşum pazara gitmiyor artık. Napıyım az almıyor bende böyle çözüm buldum.
 
Merhaba, uzun süredir buraya yazmak istiyordum; ancak içimdeki problemleri daha fazla büyütüp üzülürüm diye yazmıyordum. Ancak artık paylaşmam gerek. Evliliğimin süresi 2 yılı geçti. Onun öncesinde de 12 yıllık sevgililik dönemimiz oldu. Eşimin ailesiyle problemleri vardı; ancak bunlar münakaşa şeklinde değildi. Benim gözlemlediğim daha çok geçmişe dair kırgınlıklardı. Bazen buluştuğumuzda annesiyle konuştuğunu ve onlardan bir şey beklemediğini söylediğini, söylüyordu. Ben de neden öyle diyorsun ki ailen olarak az da olsa katkı sağlamak isterler belki diyordum. İstemiyorum, diyordu hep. Ben de açıkçası çoğunda bu konuları didiklemiyordum. 12 yıl uzun değil mi vs diye sorabilirsiniz. 10 yılı geçtiğinde bir gün artık ayrılmayı düşündüğümü söyledim ama onu sevdiğim için bunun bana zor geldiğini ancak uzun süredir de bu düşünceden kurtulamadığımı... Bir şekilde bunun üzerine günlerce konuştuk. Birbirimizi sevdiğimiz için ayrılamadık. Bir baharda evlenelim, dedi, oturduk hesap kitap yaptık. Kararımızı verdik, ben sadece bu ailelerin tanışması vs için yazı beklemeyi önerdim. Yaz geldi, sonbahar başlangıcı oldu. Ne gelen, ne arayan ne de bir açıklama. Zaten yıllardır sinirimi bozan bu konu (yani ailesinin bir girişimde bulunmayışı) yine yanıbaşımdaydı. Ben ailesi haber versin, diye beklerken sevgilim bana bazı anlatacağı şeyler olduğunu söyledi ve geçmişine dair merkezinde babasının olduğu bazı sırlar açıkladı. Bunun üzerine dedim gelip tanışsınlar yine de aileler, yaşananlarda senin suçun yok. Bu arada niyetimiz aileler tanışacak ve biz sonbaharda evlenecektik. Sonrasında işimize gücümüze bakmak istiyorduk. Bu merasimleri de sevmeyen karakterlerdik. İşi hızlıca çözüp evimize girmek istiyorduk. 1 - 2 gün içinde ailesi geldi. Ama babam anlatıyor, bunlar dinliyor. Babası zaten hiç konuşmuyor. Eşimin gözü babasında sürekli. Herkes bir gergin. Sonrasında günlerce buluştuk. O anlattı, ben dinledim. En sonunda onun yaşını yanlış bildiğimi öğrendim. Anlattıklarında bana yanlış gelen 1 - 2 şey oldu ama her şey ailesiyle ilgiliydi ve onu suçlayamazdım. Zor bir hayat yaşamıştı. Ama yaşını bana söylememiş olması? Yalan söylememişti ama gizlemesi de bir yalan değil mi? Çok çatıştık, sinirlendim, ağladım, o ara hem doktoraya başladım hem de bir işe girdim. O kadar yoğunum ki her gün koşturuyorum. Bir taraftan da odaklanamıyorum. Gündüz iş-okul, akşam onunla oturup saatlerce dinleme seansları. Sonunda dedim tamam evlenelim. Aileme her şeyi anlattım. Dediler eşimle konuşalım mı, ben de o zaten mahvolmuş, daha fazla üzmeye gerek yok dedim. Babam bana sevip sevmediğimi sordu. Sevdiğimi söyleyince tamam, dediler. Önceden eşim bize gelip gidiyordu, tamamen olmasa da biraz tanıyorlardı. Sonra yılın ilk günleri yüzük takıldı. 2 ay içinde de evlendik. Ama ne koşturma! İşten çıkmıştım. Amacımız şu: Evimize gireceğiz, ben okula o işine odaklanacak. İkimiz de olduğumuzdan daha iyi bir yerde olmak, gelişmek istiyoruz. Tabi bu hazırlanma sürecinde de bazı sorunlarımız oldu, ben koşturmacadan durup sorgulayamadım falan filan...

Evlendik... İlk gün akşam üzeri kayınvalidem eşimi aradı, eşim açmadı. Sonra dedim neden arıyorlar? (Bu arada o kadar uzun sevgililik olunca bazı şeyler biliyorsunuz... Onların memleketinde hâlâ ilk gece hakkında konuşulduğunu, söylemişti). O da cevap olarak ben evdeki düğün yemeğinden yemedim herhalde ondan getirelim diyecek, dedi. Bana pek inandırıcı gelmedi ama sorgulamadım. Sonra bu aramızda sorun oldu. Üçüncü günümüzde görümcem ve kayınpederim arabayla bize yiyecek ve erzak getirdi. Sadece görümcem eve girdi ve oturmadan gitti. Beşinci gün eşimin ailesiyle kahvaltıya gittik. Bunlarda böyle bir adet varmış ama eşim her türlü gelenek ve göreneği eleştirirdi, bizim bunu yapacağımız söylememişti. Meğer aile büyükleri de düğünden beri bekliyormuş kahvaltı için. Sonra dedi bize kahvaltıya gidelim ertesi gün de size kahvaltı ya da yemek ne istersen gidelim. Ben kabul etmek zorunda kaldım. Çünkü ne arama bitecek ne eve erzak getirme. Onlar da biz de rahatlayalım istedim. Aslında kendi aileme bile gitmekte gözüm yok. Çünkü 2 ay çok yoruldum, çok kilo verdim. En son çocukluğumda gördüğüm kilodaydım. Şöyle uzanıp tavanı izlemek istiyordum sadece. Son bu 5. gün kahvaltıya giderken evde eşimle tartıştık, konu benim babamla ilgili söylediği bir şeydi. Ben de buna taviz vermeyince bozuştuk. Ailesine mutlu gitmedi. Babası sofrada benden bahsederken "uyuz" dedi. Kahvaltı yetmedi tüm gün orda kaldık bir de yemek yedik öyle döndük. Ertesi gün bize kahvaltıya gittik. Öğlen olunca eşim bir arkadaşının bizimle buluşmak istediğini gidip gidemeyeceğimizi sordu ben de gidebiliriz, dedim. 10 gün sonunda falandı herhalde baya mutsuzduk biz. Ben bunları açıkladım. Tüm gün onlarda oturup işte bizde oturmaması falan... Sonra görümcem annesinin yaptığı yemeklerden bize getirmeye başladı. 10. gün, 2. hafta. 3. hafta geldiğinde annesi börek yapmış erken git, kahvaltıya, beraber yaparsınız diyormuş. Neyse görümcem kaçta kalktıklarını bilmiyorum, gidemem demiş. Bu arada eşim evden çalışıyor. Ben de haftanın 3 günü okula gidiyorum. Onun dışında hep evdeyiz. Çünkü o ara işi çok yoğun kafasını kaldırmıyor. Annesi arıyor, kardeşin bir şeyler getirecek, bi yarım gün görümcemi bekliyoruz; ev yakın değil. Mesela yoğurt mayalamış, onu gönderiyor. Biz de evimizde mayalardık. Baktım olmayacak anneme dedim süt alınca bana haber verin (Benim önceki evimle yeni evim yakın). Ben de kendim mayalamaya başladım. Ama kayınvalidem hala yoğurt gönderiyordu. Bu arada bir detay vereyim bazen benim kardeşim de iş çıkışı gelip 1 saat falan oturuyordu. İşini değiştirecekti ve eşimin fikrine de en az benimki kadar güvendiği için fikir danışmaya geliyordu.

Okul tatile girecekti, iş yüküm biraz azalmıştı. İki aileyi de yemeğe çağırdım. Herkes evimize davetli olarak ilk kez gelmiş oldu. Bundan 2- 3 hafta sonra eşim evlendiğimizden beri ilk kez serbest bir gün geçirecekti, ben de evimizdeki eksikleri tamamlamak için onu bekliyordum. Kayınvalidem ve görümcem yine bir şey getireceklermiş, kahve içmeye gelecekler eşim de tamam, demiş. O gece beni uyku tutmadı. Ağlarken eşim uyandı, dedi neyin var. Söyleyince dedi ki arayım sonra gelin deyim. Dedim artık tamam demişsin sadece öğleden sonraya al biz de sabah işimizi halledelim. Ben bu görümcemin bir şeyler getirmesi ve bu kahve içmeye gelme, olayından sıkılmıştım. Çünkü evdeyiz diye tatildeymişiz gibi mi algılıyorlar diye düşünüyordum. Bir de eşya eksiğimiz bitmemişti. Eşim işinin arasında onlarla uğraşıyor ve titiz olduğunu için günlerce araştırıyordu. O ara bize alınan TV, süpürge gibi şeylerden kayınvalide me de alındı. Bu süreçte eşim annesinin eve gelip bizim süpürgeyi denemesini talep etti, ben istemedim. Bu arada 3 ayımız doldu ama bizde aileler dışında sosyalleşme yok. Annesi sürekli bizi yemeğe çağırıyor. Bazılarına gidiyoruz, bazılarını geri çeviriyoruz. Tüm evin işi, pazarı, marketi benim üzerimde. Tek beklediğim elim dolu eve geldiğimde eşimin kapıda hoşgeldin deyip elimden poşetleri alması ama kapının önünden geçerken bakmıyor bile. Akşam yemeğe oturuyoruz. Sessizce yemeğini yiyip tabağını makineye koyup kalkıp gidiyor. Bir güler yüz görmüyorum.

Sonbahar geldiğinde (yazları birkaç ay ailesi köye gidiyor) kasa kasa konserveler ve kuru bakliyatla çıkıp geldiler. Daha önce bakliyatla ilgili konuşulmuş. Ben de biz her birinden 1 bilemediniz 2 kilo yeriz demiştim. Ama hepsinden 4'er 5'er kilo geldi (Eşim sonradan bunun kendi isteği olduğunu söyledi). Geldikleri gün biraz rahatsızdım ama onlar gittikten 2-3 gün sonra hastalandım, ateş vs. Acile gittik. 2 hafta eşimin yardımıyla yürüyordum evin içinde. 2 ay sürdü normal yaşantıma dönmem. Sonra yeniden işe girdim. Evin işi yine bende ama artık söylenmelerim karşısında eşim pazar ve marketi üstlendi. 4 ay kadar çalıştım sonradan analadım gibi eşim o günlerde pek de çalışmıyormuş ama bir gün bile evi süpürmedi. Birlikte yapalım dediğimde de birlikte yapmayı sevmediğini söylüyordu. Şimdilerde bir hafta o bir hafta ben yapıyoruz. Diyor ki ne rahatmış 2 saat sürüyor, üstlendim kurtuldum. Ancak bilmiyor ki ben süpürgeyi yapıyordum ardından yemek vs başka işler de oluyor. Hiç iş olmasa yemek oluyor.

Bu arada eşimin bana anlattığı sırrından ailesi hiç bahsetmedi ve birlikte buluşmalarda da ailesi komşuyu, akrabaları falan anlatıyor, sohbet böyle ilerliyor. Daha sonra kardeşim de evlendi. Kardeşimin düğününe kayınpederimin arabasıyla gidecektik. Ben arabaya bindiğimde göğüs dekoltemden dolayı bana öyle bir laf söyledi ki ben daha önce ne bir akrabam, ne arkadaşım ne de sokakta sözlü tacizde böyle bir laf duymadım. Sonra eşim ne diyorsun dedi babasına, o da hiç oğlum falan diyerek geçiştirdi. Sonradan eşim tam olarak ne söylediğini anlamadığını söylüyor.

Çok uzattım kusura bakmayın ama eşimin ailesine karşı herhangi bir insana göstereceğim saygıdan fazlası yok. Ve ben zamanla bunu da kaybetmeye başladım. Bu kışlık erzak konusunda fazla getiriyorlar ve ben bozulmasın diye uğraşıp kafa yoruyorum. Bir sonraki seneye kalıyor. Bayat yiyoruz. Ben beslenmeme dikkat eden biriyim. Yaşımızı başımızı almış insanlarız. İşlerimize odaklanıp bir an önce çocuk sahibi olmak istiyorduk ancak şu an her şey geriye gidiyor. Eşimin işi kötü durumda. Ben tezimi yazamıyorum. Kayınvalideme biz bunları yiyemiyoruz, kendinizi bu kadar yormayın diyorum ben yapamayı seviyorum diyor. Çok getiriyorsunuz daha önceki bitmedi diyorum onu çöpe at kızın diyor. Neden atıyım günah değil i hem emeğinize yazık diyorum annene ver kardeşine ver diyor. Her dediğime başka cevap veriyor. Birine bir şeyler getirmenin, erzağın vs.'nin de sınırı olduğunu düşünüyorum. Bu aşırılık ne anlama geliyor bilmiyorum. Eşim de sözde ailesinden bir şey istemediğin sürekli vurguluyordu. Bu arada pandemiden önce annemin önerisiyle psikiyatra gittim. O bana çift terapisi önerdi. Sorun seninle ilgili değil. Senin tek başına çözebileceğin bir şey değil dedi. Sonra pandemi geldi, erteledik. Ama pandemide aramız düzeldi. Neden? Çünkü aileler gelip gitmedi, biz de gelip gitmedi. Bu arada benim ailem ilk sene belki 2 kez geldi. O da çağırınca... Onun dışında nadiren geldiler. Ama eşim hala kendi ailesini düzgün ağırlayamadığından falan yakınıyor. Bu yaz ortasında ailesi geldi (pandemide köydeydiler, yasaklar kalkınca geldiler). Tama boş kavanozları, kasaları verip kurtulacağım derken 2 katı yükle gelmişler. Yaz ortasında kuru fasulye falan getirmişler. Bunlar yine bizim aramızda soruna yol açtı. Artık ikimizin de psikolojisi iyi değil. Bu arada çift terapisi bulma işini eşim üstlenmişti ama şu an tüm gün TV izlemekten başka bir şey yapmıyor. Ben araştırdım. Üniversitelerde yok. Sanırım İzmir'de devletin böyle bir hizmeti yokmuş. Özele de sürekli gitmeye gücümüz yetmez. Ben şu an eşimde başka psikolojik problemler olduğunu düşünüyorum. Bir yandan beni üzdüğü için artık devam etmek istemiyorum ve tezimle ilgilenmek istiyorum. Çünkü hayat hep erteleniyor. Diğer yandan da sevdiğim insanı bu halde bırakamıyorum. Üstüne de düşmek istemiyorum sanki ilgi çekmek için birtakım davranışlar yapıyor gibi geliyor.
bence cocuk yapıp bı de o sorumlulukla tek basına kalmayın derım.. bu kadar yıl ılıskıyle zar zor evlenmıs. hala bı gun yuzu bı guler yuz kahkaha sohbet gormemıssıniz .. yazık guneh size de.. neden evlenmeyı bu kadar ıstedıgınızı anlamadım. neydı bu cok sevdıgınız ozellıgı. evlenmeden oncesınden cok mu farklı sımdı 10 yılda tanıyamamak cok kotu bı problem. sonunu dusunmeden mı hareket ettınız. ben cok da zorlamayın derım. hayat bayaa bayaa hızlı akıyor sonucta.
 
Yazılan her şeyi okudum, düşündüğüm bazı şeyler yazılmış, biraz tekrar olacak ama ben de düşüncelerimi yazmak istedim belki farklı bir bakis acısı olur.

Belli bir eğitim seviyesiniz ve kariyeriniz var; esinizinde iyi bir eğitimi var, eşiniz tırnaklarıyla cabalayarak gelmiş, hem iyi bir okul hemde okurken calismis; yani sorumluluk sahibi, tabiri caizse tuttuğunu koparan yapıda. Ama aklıma takılan 12 sene sonuna evlenmeniz, sorumlulugunu bilen ve sizi seven insan 12 yıl beklemiş. Bu beklemenin nedeni; kayinpederin suç konusu, eşin ve eşin ailesi üzerine 'travma' olarak kalmış, bu yüzden evlilik ertelenmiş. Sorumluluklarını bilen insanın, ev işlerinde hiç sorumluluk almayıp tüm işleri size bırakması çok sinirlendiriyor.

Konu sahibini kimi yönlerden kendime benzettim. Kişisel alan konu sahibi için çok önemli ve -bende de oyle- belli saygı kuralları var. Toplumun normal karşıladığı kimi şeyler, saygi sınırlarımızın dışında. Erzak konusunda, çoğu uyelerin düşündüğü şeyle benim düşündüğüm şey farklı oldu. Önemli olan erzagin dağıtılması değil bence, kayinailenin erzak bahanesiyle iç işlere karışması ya da erzakla eşin okulu birakip aileye yardım ettiği zamanlardaki karşılığı. Konu sahibi kayinvalidenin muhabbet konularının; klasik, çocuklarının küçüklük konuları olmadığını söylemişti ve eklemişti; eş ve gorumcenin çocuklarından bahsederlerse sohbet bir şekilde 'hapishane ve kayinpederin sucuna' bağlanacak. Erzak konusunda son olarak aklıma şu geliyor; hani film,dizi veya kitaplarda olur ya çok büyük acı,kayıp, felaket vb durumunda yaşayan kişi kendini apayrı bir olaya verir. Atıyorum, titizlik hastası gibi davranir, evde tozun t'si olmaz, tencerelerce yemek yapar falan. Kayinailenin de unutma yolu bu erzak işi.

Konu sahibiyle kendimi bagdastirmistim; yara bandı, merhem olmaya çalışmak, düşeni yerden kaldırmak için düşünden daha aşağı seviyeye almak kötü şeyler gibi gelmiyor gözümüze. Düzenle ayağa kalkmak içinde elinden gelen her şeyi ama her şeyi yapıyor.

Manas destanı oldu, şunu yazıp gidiyorum. konuyu ilk okumaya basladigimda, gri- siyah ve soluk renklerin kullanıldığı, altta hep bir gerilim ve gizemin olduğu dram filmi seyrettigim zaman oluşan hisler oluştu bence. İnşallah en kısa zamanda sorunlar hallolur.
 
Sürekli gelen erzak işine takılmanızı anlamsız buldum, ihtiyacınız kadarını tutup kalanı annenize kardeşinize verin, boşalan kavanozları alın sonrasında. Erkekler evlendikten sonra hep aynı hale geliyor ben çok tuhaf bir şey göremedim. Yardım etmeyi sevmiyorum diye bir şey yok evdeyse ev işinin ucundan tutacak, yemeği yapmayabilir ama ben süpürüyorsam o silecek, ben ütü yapıyorsam o çamaşırı asacak (ki yaptırıyorum boşa konuştuğumu düşünmeyin), ben işimi bitirip senin yanında oturmak, seninle film izlemek istiyorum ama vaktim kalmıyor bir ucundan da sen tutarsan bize vakit kalır deyin (bizde işe yaramıştı) . Arada tutun kolundan yürüyüşe çıkarın, ailesinin gidip gelmesini çok da sorun etmeyin nifak tohumu saçmıyorlarsa, gelsin gitsinler sorun olmamalı, geçmişte yapmıyorlarmış ama şu an yapıyorlar böyle kabullenin gitsin. Patavatsız bir kayınpeder dünyanın sonu değil, sürekli yapmıyorsa duymazdan gelin gitsin.
 
Neresi anlaşılmıyor?
Çoğu şey anlaşılmıyor farklı bir anlatım tarzınız var ne desem bilemedim. Birşey anlatıyor gibi ama anlatmıyor. Detay verir gibi ama değil böyle değişik bir konu olmuş. Cümleler düzgün ama bütünlük yok sanki anadiliniz Türkçe değil gibi anlamadım.
 
X