Evliliğe, yeni bir şehre alışamama

yagmuraydnn

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
11 Ağustos 2019
84
66
88
29
Herkese merhaba
Olumlu-olumsuz yorumlarınıza ihtiyacım var.
3 yıllık bir ilişkinin ardından 8 ay önce eşim ile evlendik. Eşim istanbula okumaya gelmişti biz tanıştık ve sevgili olduk. İyi kötü güzel bir ilişkimiz vardı. Beni gerçekten çok sevdiğini biliyorum. Kötü kelimesini kullanmamım sebebi hayat tarzlarımızın çok farklı olması ve onun bana karışmasından dolayı. ( giyinme tarzı, eve geç gitme vs. ) bu süreçte oldukça çok tartışma yaşadık ve ben oldukça fedakarlık yaptım. 8 ay önce daha küçük, tek düze benim hayat görüşümle uyuşmayan insanların olduğu yobaz bir şehire geldim. Buraya hala alışmaya çalışıyorum. İstanbuldayken çok sosyal biriydim. Çalışıyordum, hafta içi en az 2 gün dışarıda , hafta sonu hiç evde oturmayan biriydim. Evlendikten sonra pandeminin de etkisiyle şu an sosyal hayatım hiç yok ve bu beni gerçekten çok zorluyor. Eşimin ailesi çok iyi insanlar. Maddi manevi her zaman yanımızdalar, beni burada yalnız bırakmamaya çalışıyorlar. Fakat burada alıştıkları bir düzen var haftanın 3 4 günü görüşmek gibi. Ve bunu bizden de bekliyorlar. Hafta içi 1-2 akşam birlikteyiz. Hafta sonu hep birlikte yazlıklarında kalıyoruz. Diğer akrabalarıyla da ev oturmalarını pek sık yapıyoruz. Koloni gibi hep birlikte hareket ediliyor. Bayanlar toplanıyor yufka açılıyor, sarma sarılıyor sabahtan akşama kadar. İlk başlarda beni yalnız kalmayayım diye aralarına alıyorlar gibi düşünüyordum ama artık biraz da kullanıldığımı hissediyorum. Yeni gelinim kendimi yanlarında rahat hissetmiyorum. Yazlıkta kalırken kayınpederimle, ablasının eşiyle rahat edemiyorum. Evimde şortla dolaşırken burada rahat bile oturamıyorum. Konuştukları konulara uzak kalıyorum, sürekli aynı konuların (köyleri, akrabaları vs.) sıkılıyorum. Ruhen kendimi iyi hissetmiyorum. Hemen hemen her gece ağlayarak uyuyorum. Dışarıya karşı mutluymuş gibi görünmek çok zor geliyor artık ve bunu başaramıyorum. Onların yanındayken de ağlayasım geliyor haliyle suratım modum düşüyor. İyi misin, uzan istersen gibi şeyler söylüyorlar. Onları da huzursuz ettiğimi farkettim artık. Ailemi ablamı, yeğenimi 3 aydır göremezken sürekli onlarla olmak biraz da koyuyo bana. Hayatımızın çok içerisindeler, kendi düzenleri, kendi yaşayış şekilleri gibi yaşamımızı istiyorlar. Her şeye müdahil oluyorlar. Üst komşumla birlikte onun arkadaşına gitmiştik bunu bile çok irdelediler. Tanıyor musun, neden gittin gibi. Kötü bir niyetleri asla yok biliyorum. Ama ben böyle bir yaşantıya alışık değilim ve alışabileceğimi düşünmüyorum. Kayınvalidemin bizde kaldığı bir gün eşim telefonumdan kv için yazdığım bir kaç şeyi görmüş. Terbiyesizlik yapmıştım. Bunun için bayağı bi tartıştık, onu çok şaşırttığımı iki yüzlü olduğumu benden beklemediğini söyledi. Şimdi her tartışmamızda bu gündem oluyor. Aslında ailesinin baskıncılığının o da farkında ve bunalıyor. Birbirimizi anlayamıyoruz. bana çok ılımlı yaklaşıyor ama problemlerimizi bir türlü çözemiyoruz. İlk defa iş hayatına atıldı bu konuda büyük sıkıntı çekiyor, kendi işi olduğundan maddi olarak da sıkıntıya giriyor. O da evlilik hayatına alışmaya çalışıyor. Hem iş, hem ben, hem ailesi o da ruhen iyi değil. Her gün ağlamalarım, çözümsüzlüğümüz onu da yıpratıyo. Artık aynı sıkıntılarımı tekrar tekrar ona anlatmak daha fazla dert yapmasını istemiyorum. Sarılıp her şey düzelecek diyoruz sadece. Kendimi buraya ait gibi hissetmiyorum. Her şey o kadar zıt ki bana. Hiçbir anımın olmadığı bana bir şey ifade etmeyen bu şehirde yaşamak her geçen gün beni daha kötü yapıyor. Ailemin özlemine dayanamıyorum artık. Kendimi çok yalnız, mutsuz , çaresiz hissediyorum..
 
Son düzenleme:
Kendinizi ifade etme tarzınızdan gayet akıllı bir kadın olduğunuzu anlıyorum keşke evlenmeden önce şartlarınızı biraz sorgulasaydınız. Çünkü ya ne olacağıdı..
Teşekkür ederim. Sanırım evlilik bana göre değilmiş ya da bu tarz bir evlilik değilmiş. O zamanlar biraz daha toz pembeymiş hayat meğer
 
onun bana karışmasından dolayı. ( giyinme tarzı, eve geç gitme vs.

Hafta sonu hep birlikte yazlıklarında kalıyoruz.

Koloni gibi hep birlikte hareket ediliyor.

Hayatımızın çok içerisindeler, kendi düzenleri, kendi yaşayış şekilleri gibi yaşamımızı istiyorlar.

Üst komşumla birlikte onun arkadaşına gitmiştik bunu bile çok irdelediler. Tanıyor musun, neden gittin gibi.
Şu yazdıklarınız aslında evlilik için ciddi sorunlar. Evliliginizin sorunlu başladığının farkında bile değilsiniz. Sürekli eşinizi ve ailesini "aslında iyi insanlar" diye aklamaya çalışırken asıl amacinızın kendinizii buna ikna etmeye çalışmak olduğunu hissettim ben.

Eşiniz sizin arkanizda duracak basirete ve duruşa sahip olsaydı istemediğiniz şeyleri yapmak zorunda hissetmezdiniz. Zorunluluklarla başladığınız bu yeni hayata nasıl alısabilirsiniz ki zaten?


Terbiyesizlik yapmıştım. Bunun için bayağı bi tartıştık, onu çok şaşırttığımı iki yüzlü olduğumu benden beklemediğini söyledi. Şimdi her tartışmamızda bu gündem oluyor
Bundan sonra da her tartışmanızda gündem olacak.

Her tartismada bunu gündem yapması olgun bir davranış mı sizce? Geçinmeye niyeti olan bir insan bu sekilde mi yaklaşmalı olaya?


Eşinizin bu tavrından anlıyoruz ki annesi ile sizinn aranızda çıkacak bi ihtilaf durumunda eşiniz sebep ve sonuçları göz ardı edip daima annesinden yana olacak. Çok büyük geçmiş olsun.

bana çok ılımlı yaklaşıyor ama problemlerimizi bir türlü çözemiyoruz.
Her tartışmanızda sizin hatanızı yüzünüze vurarak ılımlı yaklaştığını mı düşünüyorsunuz.

Sizin yaşınız küçük bence. Bu konunun ve bu konunun içindeki yorumlarınız ancak 27 den küçük bir kiza ait olabilir.

Zira ben eşinizin ılımlı bir tarafını göremedim.

Arzu ederseniz her haftasonu yazlığa gitmeyi reddetmeye kalkışın da o zaman bi bakalım ne kadar ılımlıymış eşiniz ?
 
Son düzenleme:
Ailenizi özlemişsiniz gelin yanlarına biraz onlarla vakit geçirin arkadaşlarınızı da görmüş olursunuz iyi gelir size
 
Farkındaysanız orta yolu bulmak adına fedakarlık yapan hatta kendinden ödün veren hep siz olmuşsunuz.

eşinizin herhangi bir huyunu, düşüncesini törpülediğini okuduğumu hatırlamıyorum.

sorun da burada. size hiç uygun olmayan bir hayatı kabul etmek fedakarlık yapmak veya alttan almak değildir, bu bildiğin kendinden ödün verip karşındaki insanın size biçtiği hayatı ve rolü yaşamaktır.

siz istediğiniz hayatı değil, sizin için uygun görülen bir hayatı yaşıyorsunuz. Üzgünüm. En başından bu kadar taviz vererek yapmışsınız hatayı.
 
Evlilik zaten başlı başına zor bir olayken sizinki 2-3 kat zor hale gelmiş. Evet yeni evli olmak, yeni bir şehre alışmak zordur; ama sizin durumunuzda mutlu olmayı beklemek biraz hayalcilik, kusura bakmayın. Eşinizin ailesinin kendine ait bir düzenleri var ve doğal olarak bunu sürdürüyorlar. Sizin yaşam tarzınız ve hayattan beklentileriniz ise bambaşka. Hele şu sarma ve yufka olayı içime fenalık getirdi. İnş bir orta yol bulursunuz.
 
Bunu bem de yasadim ama bilerek kabul ettik .O yuzden bunu sorun ilarak esinize yansitmak ne kadar doğru. Uzaklik ve aile ozlemi hakkinda konusuyirum yanlis anlamayın. Ben gurbette tek başıma kaldim kimsem yoktu ve zor surecti malesed tedavi gördüm. Inanin kimsenin olmamasi daha da kötü duvarlara bakip konusmak.Bayram bilmemek.Ben bebegim oldugunda rahatlamistim.Ikilemde kalursaniz yapamazsiniz.Bir de ben ailemle gunluk goruntulu konuşuyordum iyi geliyordu.Calisma imkaniniz varsa calisabilir ya da evden is yapabilur hobi olarak bunlar da faydali olabilir.Yibaz konusuna gelince anlattiklarinizdan o insanlarin yobaz olmadiklarini dusunuyorum.Kiyafet olarak kapalı insanlara yobaz degil mutahasip deniliyor.
 
Ailesinden bagimsiz yasayamayan kadin da erkek de evlenmemeli. Ozlemekten bahsetmiyorum aile illa ki ozlenir ama surekli gitgel hergun gorus cok bunaltici. En iyisi iki tarafa da uzak bir sehirde yasamak.
Yobaz sehir ne demek? Yobaz sehir yoktur yobaz insanlar vardir. Yobaz da kime gore neye gore degisir tabi.
 
Esinizde sizin ailenizle ayni seyi yasamali. 3 ay aynı evde kalırsa sizi anlar diye düşünüyorum.
 
Sorununuzu doğru tanımladığınıza emin misiniz?

Başlığı okuyunca "evli olmaya, ev işine alışamadım, bu şehirde çok sıkılıyorum" falan okuyacağım sandım.

Sizin olayınız başka bir şey. Tam anlamıyla "gelin alınmışsınız". Yani adamın ve ailesinin süregelen düzeninin içinde, sofraya sizin için de bir tabak konmuş gibi bir şey anladım durumunuzu. Üstelik eşiniz kendi işini yapacakmış, yani tamamen kurulu ve yerleşik bir düzen kuruyorsunuz, taşınmak zor bir ihtimal.

Her hafta sonu gitmek nedir, kusura bakmayın "eşim de bunaldı, sıkılıyor" falan diyorsunuz ama bence kesinlikle bunalmıyor çünkü kendisinin de normali bu. Hadi sizin için sürprizdi bu yaşantı, kendisi her şeyi bilerek getirdi sizi bu düzenin içine. Olacakları tahmin edememiştir derseniz çok safsınız diyebilirim sadece. Kendisi çok rahatsız olsa hiç dönmez, kurmaya çalıştığı işi İstanbul'da da deneyebilirdi. Hatta "yağmur bizim oralarda yapamaz, mutlu olmaz" deyip ona göre bir şeyler yapardı.

Bana büyük taklaya gelmişsiniz gibi geldi. Yerinizde olsam çocuk sahibi olmayı uzunca bir süre ertelerdim. Geçmiş olsun.
 
Seni çok iyi anlıyorum ben de 22 senedir yaşadığım İstanbul'dan Karadeniz'in küçük bir şehrine geldim. Eşimin ailesi 6 ay köyde kalıyor 6 ay Bursa'da kalıyorlar. Geçenlerde köye gittik bekar kaynım da gelmişti. Eşim lavaboya girdi benden önce ayıptır söylemesi biraz kokmuş ben de bahçeye çalışmaya gideceğiz diye hemen arkasından girdim. Köy tuvaleti küçücük bir şey. Ben çıkarken kayınvalidem gördü. Neyse biz eşimle bahçeye gittik. Evin yakınlarına doğru geldik sonra. Kayınvalidem içerde kaynıma Ayşe sıçtı Ayşe sıçtı diyor o an eşimle baktık birbirimize Ayşe sıçtı diyor dedim, seslendi annesine, annesi fırladı hemen napıyosunuz falan konuşmaya çalışıyor. Eşime sonradan konuşup anlatmasını söyledim. Kayınvalidem diyor ki kızım sen yanlış anladın, ben Ayşe çıktı dedim. Çıktı ve sıçtı birbirine benziyor zaten saygısızlık olmasın diye alttan alıyorum, hareketlerine söylediklerine takılmamaya çalışıyorum ama ben böyle yaptıkça iyice aptal yerine koymaya başladı Daha yaptığı birkaç şey daha var ama bu kadar rahat yalan söylemesi, çok konuşması, her şeye karışması, sürekli dedikodu yapması beni çok soğuttu. Geçen komşularının oğlunun nikahına gittik. Bu kız gelinin arkadaşı mı çingeneye benzemiş dedi, kız duymuş mudur diye o kadar utandım ki. Gelin papatyadan buket yaptırmış onları bahçeden mi topladınız diyor kızın yüzü düştü yoo çiçekçide yaptırdık dedi. Komşularının evine gittik nikahtan sonra kadın sarma yapmış, Sarman güzel olmamış benim sardığım gibi değil diyor. Ben de tüm bunlardan dolayı ona artık yakınlık duyamıyorum bir arada bulunmayı hiç istemiyorum
 
Bu ne ayol gamlı baykuş gibi. Kime yaklaşsa moral çöküntüsü. Dangalak galiba biraz.
 
1. Bakış açınızın/Hayat tarzınızı uymadığı bir birliktelik dahilindesiniz. Ama bunu bilerek evlenmişsiniz

2. Bir şehir yobaz olmaz.

3. Onlar senden kendi yaptıkları gelinliği bekliyorlar, yalnız bırakmamak değil görgüsü göreneği o. Akrabalarla oturmak. Neden çünkü başka sosyal hayatları yok. E sizin de olmayınca dahil ediyorlar. Demek ki kendinize bir meşguliyet elde ederseniz meşgulüm diyebilirsiniz.

4. Evliliğin ilk yılı zaten alışma sürecidir. Bu alışma sürecinde bir takım sorunlar aşılır yada dibine batılır. Eşinizle konuşun akrabalara, her hafta sonu yazlığa vs ayırmak yerine birlikte başbaşa vakit geçirme isteğinizi söyleyin. Eşinize abes gelen bir durum yoktur annesinden, akrabalarından gördüğü bu olunca garipsemez. Evlendik bizde öyle akraba oturması vs yok. Eşim tarafı çok oturur kalkar dedim yok gidemem o kadar sık işim gücüm hayatım uykum var, kocam var diye her gün gidemem öyle ki biz çok yakın oturuyoruz 1 yıldan sonra oturmaya başladı düzenimiz
 
Bence oncelijle okadar ic ice olmayi birakin neden her haftasonu birlikte kaliyorsunuz bu cok sıkıcı surekli gütmeyin haftada bir yeter bunlari esinle konusup halledin belki is bulursunuz ozaman bakin hersey daha guzel olacak arkadas ediniz onlarla vakit gecirin surekli ailesiyle degil
 
ilk evlendiğim aylarda cumartesi pazar sabahın erken saatinde , yada öğle olmadan birbirlerine gidip akşama kadar oturuyorlardı , benı 1 aradılar dışarıdayım dedim , 2 aradılar annemdeyim dedim 3 aradılar sana gelecez evdeysen dediler ,
şimdi çıktık sahile gidiyoruz dedim veeee böylece haftasonu saçma sapan oturmalarından kurtuldum ,

hefataiçi çalışıp haftasonu evden hiç çıkmadna işe giderdi , biz bekarken hiç evde durmazdık ,

15 sene oldu eşimde alıştı şimdi hiç işimiz yoksa bile sahile yürüşe çıkıyoruz genede çıkıyoruz yanii,

senın hatan ilk başlarda belki hoşuna gitti onlarla vakit geçrimek ama abarmışsın , çalışmıyorsan kendine bir meşgale bul ,
ve işim var demeyi ögren , eşinde çok istiyorsa kendi gitsin
 
Yobaz bir şehir derken? Bu tabirinizi hiç beğenmedim. Ayrıca eşin ve ailesi çok iyiymiş, fakat yaşadığın şehirden ziyade evlilik bekar hayatı gibi zaten olamaz. Sorumlulukların oluyor, mesela eşin işten eve dönmeden yemek hazırlamak gibi, temizlik gibi, aile ilişkilerini iyi tutmaya çalışmak gibi.... Malesef bırakın ben sadece eşimle yiyip içip gezeyim gibi, her istediğimi yapayım gibi bir hayat söz konusu olmuyor çoğu evlilikte. Önce kendi sınırlarınızı saygı çerçevesinde çizmelisiniz, tabi bunun için eşinde sana destek olmalı aksi takdirde

Ya bu düzene alışacaksın yada burada yapamıyorum diyip eşinin eşinin tepkisine göre yolunu çizeceksin. Bu hayatı ne kendine, ne eşine, ne de kv ve kp gibi yaşını almış insanlara zehir etmene gerek yok.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…