• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Evlat Edinme Evlat Edinenler Lütfen Duygularınızı Bizimle Paylaşın

Evlat edinen annelerin paylaşım alanı. Prosedürler neler ? Neler yaşadık ? Neler yaşıyoruz ?
netere bende oğlum 2 aylık oldu 1 ay erken doğumlu duzeltilmiş aylığı 1 aymı oluo
Hem yeni doğan uzmanları hem çocuk doktorumuz hemde nefroloji doktorumuz hepsi aynı şekilde hesaplıyor. Sizin oğlunuzunda kimlik yaşı 2 ay düzeltilmiş yaşı 1 ay oluyor bu durumda.
 
Her bu liste paylasildiginda kavuşan annelere bakıyorum ne zaman müracaat etmiş kız mı erkek mi ne zaman kavuşmuş. ... hesap yapıyorum kendi kendime bir umut şu zamanda gelir ben gelene kadar yapacaklarimi yapim hahahahahahahah daha ne planlar. ..Bide diyorum Allah ayarlamıştır tır vaktini saatini ama illaaaa şu listeyi baştan aşağı süzücem:):KK66:
Aynen aynen.her seferinde sanki yeni gormusum gibi inceliyorum.akil edenden Allah razi olsun.yoksa nekadar bekleriz hic bilmeden zor olurdu.en azindan uc asagi bes yukari hesap yapabiliyoruz
 
Merhaba arkadaşlar :)

Biraz geç oldu ne olur kusura bakmayın ama fırsat bulmak öyle zor ki :)

Minik kızıma şükür kavuştum. Darısı tüm bekleyenlerin başına olsun inşallah, ve hala aklında soru işareti olan varsa silsin o soruları koşup gidip hemen başvursun. Böyle güzel bir duygu olamaz...

Size yazdıktan sonra tahmin edersiniz ki sabah olmadı, ne bir damla uyku ne başka bir düşünce. Sabaha kadar evde dört döndüm. Sababh erkenden çıktık yola, Allah'tan yakın bir şehirdi. Yol boyunca milyonlarca düşünce, kah ağladım, kah merak ettim acaba nasıl diye, kah nasıl olacak yapabilir miyim diye korktum.

Bakanlıktan içeri girdik, bizi yönlendirdikleri kişinin yanına gittik. Şansımıza çok güler yüzlü ve ilgili bir bayandı. Kızımın dosyasını anlattı, sorularımıza cevap verdi, notlar almamıza yardımcı oldu. Sonra bebeği getirelim mi diye sordu. Ah hayır denir mi hiç, ölüyorum heyecandan meraktan. Eşim de ben de durup durup ağlıyoruz, elimizi kolumuzu koyacak yerimiz yok. Kızımızı beklerken sözleşmemizi de imzaladık, vakit kaybı olmasın diye. Ben camda bbekleyip duruyorum, oda binanın 4. katında. bildiğiniz binaya yanaşan arabaları görebilmek için başım cama yapışık vaizyette zıp zıp zıplıyorum. derken bir araba yanaştı. arabanın içinde mavi bir battaniyeye sarılmış bir bebek gördüm. O an film koptu bende, nasıl bir ağlama, yerimde duramıyorum kızım geldi diye.

Az sonra kapıdan içeri girdi battaniye içinde sarılı vaziyette. elerim titreye titreye açtım örtüsünü. uyuyordu... O minnacık ağzını, nokta burnunu gördüm... Annem ben geldim dedim. Aldım kucağıma kızımı, kokladım, göğsüme yatırdım. Ben ağladım, eşim ağladı, uzman ağladı, bebeği getiren bayanlar ağladı, yan odadan gelip kavuşmamıza tanık olanlar ağladı. Yazarken bile ağlıyorum. Ömrümün sonuna kadar unutumam sanırım o anı. Rabbim hepinize yaşatsın tez zamnda inşallah.

İşlemlerimiz çabuk bitti ve öğleden sonra evimiie döndük. Cuartesi günü hemen bir doktora götürüp genel kontrolünü yaptırdık. Şükür bir sıkıntısı yok, gelişimi vs normal. Klasik hırıltı ve burun tıkanıklığı var ama önemli birşey değil.

Kızım çok uslu teyzeleri, zaten minnacık tüm vaktini neredeyse uyuyarak geçiriyor, uyanıyor altı değişiyor, mama yerken geri uyuyor. Öyle gazlı bir bebek de değil şükür. Dr.Browns'ın gaz önleyici biberonunun etkisi var mı bilmiyorum ama mama yedikten sonra hemen gazını çıkarıyor ve sıkıntısı olmuyor. bir de netere netere cim önermişti almıştım acı elma yağı, ayağının altına ve karnına sürüyorum her alt değişiminde :)

10 haftalık oldu bugün itibariyle ve birlikte geçirdiğimiz 4. gün. Ama beni tanımaya başladı. Uykusundan uyanıyor, günaydın annecim diyorum suratında kocaman bir gülümseme beliriyor, dil çıkıyor ağzından. eller ayaklar hemen hareketleniyor. O anın mutluluğunu yaşamak gibisi yok. herşeye, tüm beklemelere değer o minnacık gülüş yemin ederim.

geceleri uyanmıyor, uyurken yediriyorum mamasını, sonrasında göğsümde uyuyor bir sonraki mamaya kadar. nefes alıp verişini dinlemek öyle huzur verici ki :) üstüm başım bebek kokuyor. mutfakta tencerede kaynayan biberonlar, tepside kuruyan biberonlar, plastik boxta hijyenik hale gelmiş biberonlar emzikler var. termoslar, kaynayıp dinlenmeye bırakılmış sular, ıslak mendiller, minnacık eldivenler çoraplar heryerde. salonun baş köşesinde bebek arabası var :) bir de ütü masası, çünkü habire çamaşır yıkanıp ütü yapılıyor. ben de günde beş kere üst değiştiriyorum, sıcağa çok gelemeyen biri olarak, dışarı 25 derece iken evde kalorifer yakınca terden sürekli yapış yapışım ve zırt pırt üst değiştiriyorum. Sırf kızın değil benim de dünya çamaşırım çıkıyor haliyle, kızımı temiz temiz alayım kucağıma diyorum :)

İnsan uykusuzluğu tahmininden daha fazla dayanabiliyormuş, davul çalsalar uyanmam derken bir vık sesi yerinizden fırlatıyormuş sizi, açlık hissetmiyor, öyle kan şekeriniz falan da oynamıyormuş yerinden. su içmeyi unutabiliyor hatta tuvalete girmek bile aklınıza gelmiyormuş gün boyu. tek bir odak noktanız oluyor artık, o güne kadar zevk aldığınız, yaptığınız herşeyi unutturan ve hepsinden çok çok daha büyülü bir mucizeyi izlemek ve yaşamak dışında hiçbirşey yapmak istemiyormuşsunuz meğerse...

Sevgi... bu sevgi falan değil, aşk değil, bağlılık değil... hiçbiri anlatamaz sanırım ona baktığımda yaşadığım şeyleri. burnumun direği sızlıyor koklarken, kulağına seni seviyorum derken ağlamadan duramıyorum. böyle içerden dışarı taşan kocaman duygular var, kıpır kıpır sığmıyor hiç bir yere hisleriniz. avaz avaz bağırmak istiyorsunuz işte bu benim kızım, benim evladım diye.

Ve son söz... Madem evlat edinme de bir doğum şekli diyoruz... Canım kızım benim, iyi ki de doğurmuşum seni, iyi ki kalbimde döllenmiş can bağımız, iyi ki hayatımızdasın. Binlerce miyonlarca şükürler olsun
Sizin mutlulugunuz bizim mutlulugumuz, Allah sağlıklı uzun ömürler nasib etsin inşallah. Mis kokulu bebeginizi bizim için de opun lütfen.
 
Merhaba arkadaşlar :)

Biraz geç oldu ne olur kusura bakmayın ama fırsat bulmak öyle zor ki :)

Minik kızıma şükür kavuştum. Darısı tüm bekleyenlerin başına olsun inşallah, ve hala aklında soru işareti olan varsa silsin o soruları koşup gidip hemen başvursun. Böyle güzel bir duygu olamaz...

Size yazdıktan sonra tahmin edersiniz ki sabah olmadı, ne bir damla uyku ne başka bir düşünce. Sabaha kadar evde dört döndüm. Sababh erkenden çıktık yola, Allah'tan yakın bir şehirdi. Yol boyunca milyonlarca düşünce, kah ağladım, kah merak ettim acaba nasıl diye, kah nasıl olacak yapabilir miyim diye korktum.

Bakanlıktan içeri girdik, bizi yönlendirdikleri kişinin yanına gittik. Şansımıza çok güler yüzlü ve ilgili bir bayandı. Kızımın dosyasını anlattı, sorularımıza cevap verdi, notlar almamıza yardımcı oldu. Sonra bebeği getirelim mi diye sordu. Ah hayır denir mi hiç, ölüyorum heyecandan meraktan. Eşim de ben de durup durup ağlıyoruz, elimizi kolumuzu koyacak yerimiz yok. Kızımızı beklerken sözleşmemizi de imzaladık, vakit kaybı olmasın diye. Ben camda bbekleyip duruyorum, oda binanın 4. katında. bildiğiniz binaya yanaşan arabaları görebilmek için başım cama yapışık vaizyette zıp zıp zıplıyorum. derken bir araba yanaştı. arabanın içinde mavi bir battaniyeye sarılmış bir bebek gördüm. O an film koptu bende, nasıl bir ağlama, yerimde duramıyorum kızım geldi diye.

Az sonra kapıdan içeri girdi battaniye içinde sarılı vaziyette. elerim titreye titreye açtım örtüsünü. uyuyordu... O minnacık ağzını, nokta burnunu gördüm... Annem ben geldim dedim. Aldım kucağıma kızımı, kokladım, göğsüme yatırdım. Ben ağladım, eşim ağladı, uzman ağladı, bebeği getiren bayanlar ağladı, yan odadan gelip kavuşmamıza tanık olanlar ağladı. Yazarken bile ağlıyorum. Ömrümün sonuna kadar unutumam sanırım o anı. Rabbim hepinize yaşatsın tez zamnda inşallah.

İşlemlerimiz çabuk bitti ve öğleden sonra evimiie döndük. Cuartesi günü hemen bir doktora götürüp genel kontrolünü yaptırdık. Şükür bir sıkıntısı yok, gelişimi vs normal. Klasik hırıltı ve burun tıkanıklığı var ama önemli birşey değil.

Kızım çok uslu teyzeleri, zaten minnacık tüm vaktini neredeyse uyuyarak geçiriyor, uyanıyor altı değişiyor, mama yerken geri uyuyor. Öyle gazlı bir bebek de değil şükür. Dr.Browns'ın gaz önleyici biberonunun etkisi var mı bilmiyorum ama mama yedikten sonra hemen gazını çıkarıyor ve sıkıntısı olmuyor. bir de netere netere cim önermişti almıştım acı elma yağı, ayağının altına ve karnına sürüyorum her alt değişiminde :)

10 haftalık oldu bugün itibariyle ve birlikte geçirdiğimiz 4. gün. Ama beni tanımaya başladı. Uykusundan uyanıyor, günaydın annecim diyorum suratında kocaman bir gülümseme beliriyor, dil çıkıyor ağzından. eller ayaklar hemen hareketleniyor. O anın mutluluğunu yaşamak gibisi yok. herşeye, tüm beklemelere değer o minnacık gülüş yemin ederim.

geceleri uyanmıyor, uyurken yediriyorum mamasını, sonrasında göğsümde uyuyor bir sonraki mamaya kadar. nefes alıp verişini dinlemek öyle huzur verici ki :) üstüm başım bebek kokuyor. mutfakta tencerede kaynayan biberonlar, tepside kuruyan biberonlar, plastik boxta hijyenik hale gelmiş biberonlar emzikler var. termoslar, kaynayıp dinlenmeye bırakılmış sular, ıslak mendiller, minnacık eldivenler çoraplar heryerde. salonun baş köşesinde bebek arabası var :) bir de ütü masası, çünkü habire çamaşır yıkanıp ütü yapılıyor. ben de günde beş kere üst değiştiriyorum, sıcağa çok gelemeyen biri olarak, dışarı 25 derece iken evde kalorifer yakınca terden sürekli yapış yapışım ve zırt pırt üst değiştiriyorum. Sırf kızın değil benim de dünya çamaşırım çıkıyor haliyle, kızımı temiz temiz alayım kucağıma diyorum :)

İnsan uykusuzluğu tahmininden daha fazla dayanabiliyormuş, davul çalsalar uyanmam derken bir vık sesi yerinizden fırlatıyormuş sizi, açlık hissetmiyor, öyle kan şekeriniz falan da oynamıyormuş yerinden. su içmeyi unutabiliyor hatta tuvalete girmek bile aklınıza gelmiyormuş gün boyu. tek bir odak noktanız oluyor artık, o güne kadar zevk aldığınız, yaptığınız herşeyi unutturan ve hepsinden çok çok daha büyülü bir mucizeyi izlemek ve yaşamak dışında hiçbirşey yapmak istemiyormuşsunuz meğerse...

Sevgi... bu sevgi falan değil, aşk değil, bağlılık değil... hiçbiri anlatamaz sanırım ona baktığımda yaşadığım şeyleri. burnumun direği sızlıyor koklarken, kulağına seni seviyorum derken ağlamadan duramıyorum. böyle içerden dışarı taşan kocaman duygular var, kıpır kıpır sığmıyor hiç bir yere hisleriniz. avaz avaz bağırmak istiyorsunuz işte bu benim kızım, benim evladım diye.

Ve son söz... Madem evlat edinme de bir doğum şekli diyoruz... Canım kızım benim, iyi ki de doğurmuşum seni, iyi ki kalbimde döllenmiş can bağımız, iyi ki hayatımızdasın. Binlerce miyonlarca şükürler olsun

Çok mutlu olduk, Rabbim birlikte güzel ömür nasip etsin
 
Şu an 3,5 yaşında henüz söylemedik, fakat ufak ufak meraklar başladı.. Geçen gün bir arkadaşımın bebeği annesini emerken, bende böyle yaptım mı diye sordu hemde herkesin içinde, bende gayet rahat bir şekilde hayır annecim seni ben biberonla besledim, bazı bebekler biberonla beslenir dedim.. Devamı gelmedi.. Bu yaz yavaş yavaş başlarız.. Bende bu konuşmaları yapmış olan annelerin tecrübelerini merak ediyorum.. Paylaşırlar ise sevinirim..

biberon muhabbeti bizde de var :) dün akşam "bazı çocuklar biberondan süt içer bazı çocuklar annesinin memesinden süt içer" diyordu yine :) bir soru sorup verdiğiniz tepkiye göre tatmin olursa uzunca bir dönem suskunluk yaşanabiliyor. ne kadar doğal tepkiler verirseniz o kadar doğal karşılıyorlar.

Merhaba,
Kızınız ana okuna mı gidiyor, aşı kartını nereden istediler merak ettim, ayrıca bu konuya değinmeniz güzel olmuş..
Kızınızla konuşmalarınız nasıl gidiyor, Ayrıca okula ve kızınıza ne dediniz sakıncası yok ise paylaşırsanız sevinirim..


Sevgiler..

kızım 4,5 yaşında ve anaokuluna gidiyor. anaokulu kaydında aşı kartını istemişlerdi.
kızım 2 yaşındaydı bir araya geldiğimizde.. uzmanımızın önerisiyle onunla karşılaşmamızı, ilk buluşmamızı, onu ilk görüşte nasıl sevdiğimizi masallaştırarak anlattık. "iyi ki geldin, iyi ki bizim kızımız oldun" diyoruz.. diğer ezberlediği masallar gibi canı istediği zaman kızım bize anlatabiliyor hikayesini.. sonunda "iyi ki geldim ben, sizi seçtim" diyor:)
kızım geldiği yıl, evimizin yakınında bir kreşe gitmişti. kreş sahipleri ve müdürü öncesinden tanıdığımız için bir açıklama yapmamız gerekmedi. daha sonra özel bir anaokuluna başladı. yeni okulumuzun müdürü de durumumuzu biliyor ve destekliyordu. nüfus kağıdımız henüz değişmemişti. okul müdürü kaydı kendi yaptı. sınıf listesinde eski soyadının geçmemesini, sadece bizim soyadımızın bilinmesini sağladı.sınıf öğretmenimizle ve okul psikoloğuyla okul açıldıktan bir süre sonra kısa bir konuşma yaptık. aldığımız tepki "ama size çok benziyor" olmuştu..bu yıl sınıf öğretmenimiz ve psikolog değişti. psikologla durumumuzu paylaşıp soru sorma döneminin yakın olduğunu, o dönem yardıma ihtiyacımız olabileceğini söylemiştim. öğretmenimize de kızım doğuma ilişkin ilk akıl yürütmelere başladığı zaman açıklama yaptım. okulda da benim verdiğim yanıtlar verilsin, kafa karışıklığı olmasın diye.. bu yaş grubunun ne zaman nerde ne söyleyeceği belli olmuyor :) okulda takip ediyorlar, hala bir şey söylemedi..
evet okullarda bir takım özel kalması gereken bilgiler çok çabuk yayılıyor. biz okulu seçerken sektörün içinde olmanın kazandırdığı gözlem bilgisiyle biraz daha profesyonel davranacaklarına inandığımız bir okul seçtik. benim çevremdeki herkes biliyor zaten kızımın "doğum" şeklini...ama bu sadece bana özel bir bilgi değil. asıl kızımın özeli.. ben mesela arkadaşlarımın çoğunun normal doğumla mı sezaryenle mi doğduğunu,evde mi hastanede mi dünyaya geldiklerini bilmiyorum.. kızım ileride büyüdüğünde istediği arkadaşına söyler istemediğine söylemez.. istediğim şey bu mevzunun normal ya da sezeryenle doğum gibi bir ayrıntı olarak kalması. asıl önemli konunun anne-babasının kendisine duyduğu sevgi ve gösterdiği ilgi olması. ben okuldakilerle konuşurken buna özellikle değindim. mahkememizin tamamlandığı gün bizim paylaştığımız kişiler dışında okulda kimsenin konuyla ilgili bilgisinin olmadığını görmek hoştu :) biz pastayla gidince şaşırıp"sizin doğumgününüz olmamış mıydı" dediler. "güzel bir gün pastası bu" dedik :)
kızımın okulda iki arkadaşının kardeşi oldu. yazdan bu yana ısrarla kardeş istiyor. bebeklerle çok ilgileniyor. kendi bebekliğinden örnekler veriyor.. böyle mi yapıyordum şöyle mi diye.. biz ne yazık ki bebekken bir arada değildik. geldiği zamanı bebeklik kabul ediyoruz, öyle cevaplar veriyoruz. iki kez yaptı doğumla ilgili akıl yürütmesini, en son merak ettiği "bazı çocuklar annesinin karnında büyüyor ya, ordan nasıl çıkıyolar onu bulamadım anne" dedi mesela :) doktorlar yardım ediyor dedim :)
sevgiler...
 
Merhaba arkadaşlar :)

Biraz geç oldu ne olur kusura bakmayın ama fırsat bulmak öyle zor ki :)

Minik kızıma şükür kavuştum. Darısı tüm bekleyenlerin başına olsun inşallah, ve hala aklında soru işareti olan varsa silsin o soruları koşup gidip hemen başvursun. Böyle güzel bir duygu olamaz...

Size yazdıktan sonra tahmin edersiniz ki sabah olmadı, ne bir damla uyku ne başka bir düşünce. Sabaha kadar evde dört döndüm. Sababh erkenden çıktık yola, Allah'tan yakın bir şehirdi. Yol boyunca milyonlarca düşünce, kah ağladım, kah merak ettim acaba nasıl diye, kah nasıl olacak yapabilir miyim diye korktum.

Bakanlıktan içeri girdik, bizi yönlendirdikleri kişinin yanına gittik. Şansımıza çok güler yüzlü ve ilgili bir bayandı. Kızımın dosyasını anlattı, sorularımıza cevap verdi, notlar almamıza yardımcı oldu. Sonra bebeği getirelim mi diye sordu. Ah hayır denir mi hiç, ölüyorum heyecandan meraktan. Eşim de ben de durup durup ağlıyoruz, elimizi kolumuzu koyacak yerimiz yok. Kızımızı beklerken sözleşmemizi de imzaladık, vakit kaybı olmasın diye. Ben camda bbekleyip duruyorum, oda binanın 4. katında. bildiğiniz binaya yanaşan arabaları görebilmek için başım cama yapışık vaizyette zıp zıp zıplıyorum. derken bir araba yanaştı. arabanın içinde mavi bir battaniyeye sarılmış bir bebek gördüm. O an film koptu bende, nasıl bir ağlama, yerimde duramıyorum kızım geldi diye.

Az sonra kapıdan içeri girdi battaniye içinde sarılı vaziyette. elerim titreye titreye açtım örtüsünü. uyuyordu... O minnacık ağzını, nokta burnunu gördüm... Annem ben geldim dedim. Aldım kucağıma kızımı, kokladım, göğsüme yatırdım. Ben ağladım, eşim ağladı, uzman ağladı, bebeği getiren bayanlar ağladı, yan odadan gelip kavuşmamıza tanık olanlar ağladı. Yazarken bile ağlıyorum. Ömrümün sonuna kadar unutumam sanırım o anı. Rabbim hepinize yaşatsın tez zamnda inşallah.

İşlemlerimiz çabuk bitti ve öğleden sonra evimiie döndük. Cuartesi günü hemen bir doktora götürüp genel kontrolünü yaptırdık. Şükür bir sıkıntısı yok, gelişimi vs normal. Klasik hırıltı ve burun tıkanıklığı var ama önemli birşey değil.

Kızım çok uslu teyzeleri, zaten minnacık tüm vaktini neredeyse uyuyarak geçiriyor, uyanıyor altı değişiyor, mama yerken geri uyuyor. Öyle gazlı bir bebek de değil şükür. Dr.Browns'ın gaz önleyici biberonunun etkisi var mı bilmiyorum ama mama yedikten sonra hemen gazını çıkarıyor ve sıkıntısı olmuyor. bir de netere netere cim önermişti almıştım acı elma yağı, ayağının altına ve karnına sürüyorum her alt değişiminde :)

10 haftalık oldu bugün itibariyle ve birlikte geçirdiğimiz 4. gün. Ama beni tanımaya başladı. Uykusundan uyanıyor, günaydın annecim diyorum suratında kocaman bir gülümseme beliriyor, dil çıkıyor ağzından. eller ayaklar hemen hareketleniyor. O anın mutluluğunu yaşamak gibisi yok. herşeye, tüm beklemelere değer o minnacık gülüş yemin ederim.

geceleri uyanmıyor, uyurken yediriyorum mamasını, sonrasında göğsümde uyuyor bir sonraki mamaya kadar. nefes alıp verişini dinlemek öyle huzur verici ki :) üstüm başım bebek kokuyor. mutfakta tencerede kaynayan biberonlar, tepside kuruyan biberonlar, plastik boxta hijyenik hale gelmiş biberonlar emzikler var. termoslar, kaynayıp dinlenmeye bırakılmış sular, ıslak mendiller, minnacık eldivenler çoraplar heryerde. salonun baş köşesinde bebek arabası var :) bir de ütü masası, çünkü habire çamaşır yıkanıp ütü yapılıyor. ben de günde beş kere üst değiştiriyorum, sıcağa çok gelemeyen biri olarak, dışarı 25 derece iken evde kalorifer yakınca terden sürekli yapış yapışım ve zırt pırt üst değiştiriyorum. Sırf kızın değil benim de dünya çamaşırım çıkıyor haliyle, kızımı temiz temiz alayım kucağıma diyorum :)

İnsan uykusuzluğu tahmininden daha fazla dayanabiliyormuş, davul çalsalar uyanmam derken bir vık sesi yerinizden fırlatıyormuş sizi, açlık hissetmiyor, öyle kan şekeriniz falan da oynamıyormuş yerinden. su içmeyi unutabiliyor hatta tuvalete girmek bile aklınıza gelmiyormuş gün boyu. tek bir odak noktanız oluyor artık, o güne kadar zevk aldığınız, yaptığınız herşeyi unutturan ve hepsinden çok çok daha büyülü bir mucizeyi izlemek ve yaşamak dışında hiçbirşey yapmak istemiyormuşsunuz meğerse...

Sevgi... bu sevgi falan değil, aşk değil, bağlılık değil... hiçbiri anlatamaz sanırım ona baktığımda yaşadığım şeyleri. burnumun direği sızlıyor koklarken, kulağına seni seviyorum derken ağlamadan duramıyorum. böyle içerden dışarı taşan kocaman duygular var, kıpır kıpır sığmıyor hiç bir yere hisleriniz. avaz avaz bağırmak istiyorsunuz işte bu benim kızım, benim evladım diye.

Ve son söz... Madem evlat edinme de bir doğum şekli diyoruz... Canım kızım benim, iyi ki de doğurmuşum seni, iyi ki kalbimde döllenmiş can bağımız, iyi ki hayatımızdasın. Binlerce miyonlarca şükürler olsun
Allah sizle birlikte uzun ömurler versin bebeğinize canım acı elma yağını tek başına ağır geliyormuş badem yağıla yada zeytin yağıyla karıştırıp vermeni tavsiye ederim birde öyle her bezini değiştikten sonra değil sabah akşam yapmalısın 1 damla bir ayak 1 damla diğer ayak 1 damla göbek şeklinde olucak fazlası cildde yara yapabiliormş ..
 
evladına kavuşan anneler emzirebilen varmı aranızda.. bu konuyla ilgili önceden yazılar yazılmış ama net ben emzirdim geldi diye göremedim bir yazı o sebeple soruyorum.. şahsen ben ankaradaki o emzirme birimine de başvurmayı düşünüyorum.. en azından soru sordugunda kızım emzirebildim seni demek istiyorum..
 
Kızlar oğlumun gelmesi yakın galiba kurumla görüştüm sıramız 1 e düşmüş ansızım bir tekefon gelebilir gelin diye öyle mutlu oldumki anlatamam
bursa galiba sizin.. maşallah ya.. bursanın çalışanlarımı çok aktif anlamadım hemen geliyor anneler çok beklemiyor.. sizin adınıza çok sevindim :)
 
Merhaba arkadaşlar :)

Biraz geç oldu ne olur kusura bakmayın ama fırsat bulmak öyle zor ki :)

Minik kızıma şükür kavuştum. Darısı tüm bekleyenlerin başına olsun inşallah, ve hala aklında soru işareti olan varsa silsin o soruları koşup gidip hemen başvursun. Böyle güzel bir duygu olamaz...

Size yazdıktan sonra tahmin edersiniz ki sabah olmadı, ne bir damla uyku ne başka bir düşünce. Sabaha kadar evde dört döndüm. Sababh erkenden çıktık yola, Allah'tan yakın bir şehirdi. Yol boyunca milyonlarca düşünce, kah ağladım, kah merak ettim acaba nasıl diye, kah nasıl olacak yapabilir miyim diye korktum.

Bakanlıktan içeri girdik, bizi yönlendirdikleri kişinin yanına gittik. Şansımıza çok güler yüzlü ve ilgili bir bayandı. Kızımın dosyasını anlattı, sorularımıza cevap verdi, notlar almamıza yardımcı oldu. Sonra bebeği getirelim mi diye sordu. Ah hayır denir mi hiç, ölüyorum heyecandan meraktan. Eşim de ben de durup durup ağlıyoruz, elimizi kolumuzu koyacak yerimiz yok. Kızımızı beklerken sözleşmemizi de imzaladık, vakit kaybı olmasın diye. Ben camda bbekleyip duruyorum, oda binanın 4. katında. bildiğiniz binaya yanaşan arabaları görebilmek için başım cama yapışık vaizyette zıp zıp zıplıyorum. derken bir araba yanaştı. arabanın içinde mavi bir battaniyeye sarılmış bir bebek gördüm. O an film koptu bende, nasıl bir ağlama, yerimde duramıyorum kızım geldi diye.

Az sonra kapıdan içeri girdi battaniye içinde sarılı vaziyette. elerim titreye titreye açtım örtüsünü. uyuyordu... O minnacık ağzını, nokta burnunu gördüm... Annem ben geldim dedim. Aldım kucağıma kızımı, kokladım, göğsüme yatırdım. Ben ağladım, eşim ağladı, uzman ağladı, bebeği getiren bayanlar ağladı, yan odadan gelip kavuşmamıza tanık olanlar ağladı. Yazarken bile ağlıyorum. Ömrümün sonuna kadar unutumam sanırım o anı. Rabbim hepinize yaşatsın tez zamnda inşallah.

İşlemlerimiz çabuk bitti ve öğleden sonra evimiie döndük. Cuartesi günü hemen bir doktora götürüp genel kontrolünü yaptırdık. Şükür bir sıkıntısı yok, gelişimi vs normal. Klasik hırıltı ve burun tıkanıklığı var ama önemli birşey değil.

Kızım çok uslu teyzeleri, zaten minnacık tüm vaktini neredeyse uyuyarak geçiriyor, uyanıyor altı değişiyor, mama yerken geri uyuyor. Öyle gazlı bir bebek de değil şükür. Dr.Browns'ın gaz önleyici biberonunun etkisi var mı bilmiyorum ama mama yedikten sonra hemen gazını çıkarıyor ve sıkıntısı olmuyor. bir de netere netere cim önermişti almıştım acı elma yağı, ayağının altına ve karnına sürüyorum her alt değişiminde :)

10 haftalık oldu bugün itibariyle ve birlikte geçirdiğimiz 4. gün. Ama beni tanımaya başladı. Uykusundan uyanıyor, günaydın annecim diyorum suratında kocaman bir gülümseme beliriyor, dil çıkıyor ağzından. eller ayaklar hemen hareketleniyor. O anın mutluluğunu yaşamak gibisi yok. herşeye, tüm beklemelere değer o minnacık gülüş yemin ederim.

geceleri uyanmıyor, uyurken yediriyorum mamasını, sonrasında göğsümde uyuyor bir sonraki mamaya kadar. nefes alıp verişini dinlemek öyle huzur verici ki :) üstüm başım bebek kokuyor. mutfakta tencerede kaynayan biberonlar, tepside kuruyan biberonlar, plastik boxta hijyenik hale gelmiş biberonlar emzikler var. termoslar, kaynayıp dinlenmeye bırakılmış sular, ıslak mendiller, minnacık eldivenler çoraplar heryerde. salonun baş köşesinde bebek arabası var :) bir de ütü masası, çünkü habire çamaşır yıkanıp ütü yapılıyor. ben de günde beş kere üst değiştiriyorum, sıcağa çok gelemeyen biri olarak, dışarı 25 derece iken evde kalorifer yakınca terden sürekli yapış yapışım ve zırt pırt üst değiştiriyorum. Sırf kızın değil benim de dünya çamaşırım çıkıyor haliyle, kızımı temiz temiz alayım kucağıma diyorum :)

İnsan uykusuzluğu tahmininden daha fazla dayanabiliyormuş, davul çalsalar uyanmam derken bir vık sesi yerinizden fırlatıyormuş sizi, açlık hissetmiyor, öyle kan şekeriniz falan da oynamıyormuş yerinden. su içmeyi unutabiliyor hatta tuvalete girmek bile aklınıza gelmiyormuş gün boyu. tek bir odak noktanız oluyor artık, o güne kadar zevk aldığınız, yaptığınız herşeyi unutturan ve hepsinden çok çok daha büyülü bir mucizeyi izlemek ve yaşamak dışında hiçbirşey yapmak istemiyormuşsunuz meğerse...

Sevgi... bu sevgi falan değil, aşk değil, bağlılık değil... hiçbiri anlatamaz sanırım ona baktığımda yaşadığım şeyleri. burnumun direği sızlıyor koklarken, kulağına seni seviyorum derken ağlamadan duramıyorum. böyle içerden dışarı taşan kocaman duygular var, kıpır kıpır sığmıyor hiç bir yere hisleriniz. avaz avaz bağırmak istiyorsunuz işte bu benim kızım, benim evladım diye.

Ve son söz... Madem evlat edinme de bir doğum şekli diyoruz... Canım kızım benim, iyi ki de doğurmuşum seni, iyi ki kalbimde döllenmiş can bağımız, iyi ki hayatımızdasın. Binlerce miyonlarca şükürler olsun
ağlayarak okudum ... ve ağlayarak yazıyorum ....rabbim bi ömür kuzunla sağlıklı mutlu bir hayat nasip etsin... Allahım bizde görecekmiyiz bugünleri ...bu duyguları en yakın zamanda bizde tadarız inşallah... ne güzel anlatmışsınız duygularınızı okuyup sizinle birlikte bizlerde sevindik .... artık şimdi hayatın tadını çıkarmanın vakti kuzunuzla
 
Kızlar oğlumun gelmesi yakın galiba kurumla görüştüm sıramız 1 e düşmüş ansızım bir tekefon gelebilir gelin diye öyle mutlu oldumki anlatamam
ayyy ne güzel peşpeşe güzel haberler kavuşmalar...çok sevindim...darısı başımıza inşallahhh....tez zamanda telefon gelir kavuşursun inşallahhh
 
Kızlar oğlumun gelmesi yakın galiba kurumla görüştüm sıramız 1 e düşmüş ansızım bir tekefon gelebilir gelin diye öyle mutlu oldumki anlatamam
Pzt işe geldiğimde liste ye baktım sizi kavuşmuş mu aa dedim kavusmamis rüyamda sizin isminizi görmüştüm ..Hatta burayada yazicaktım siraniz kac diye :) hadi hayırlısı olsun... saatler gecermi bilmem ama ne mutlu size .... ÇOK sevindim mutlaka paylaşın bizimle sevgiler
 
evlatlık isteyen eşleri rıza gösteren kendilerine güvenen herkes evlat edinsin bir yavru bile kurtulsa ne mutlu dünya sınav alemi dört dörtlük melekler ne kendi evladına nede başkasına olabiliriz ne yaşancaksa ne olcaksa o olur zaten onu kimse engelleyemez herşeyin olumsuzluklarından bakarsak bir adım bile ilerliyemeyiz kız olursa baba elini tutatamaz erkekse anne evlatlığı boşverin hayatta hiçkimseye el verilmiyomu hiçbir yabancıyla aynı odada kalınmıyomu bunlar bana sadece abartı kendine ve eşine güveniyosan sıkıntı yok eşine veya kendine güvenmezseniz evlatlığa değil herkeste yanlış düşünceye kapılabilir öyle bir eş olursa varsa zaten olmaz olsun ahirete kadar yalnız kalıyım ben evlatlık alamam çünkü eşimin bir kızı var ilk evliliğinden o yüzden istemiyor galiba bende ısrar etmiyorum ancak isteseydi aklımdan zerre şöyle olursa böyle olursa falan geçmiyor eşimin kızına elimden geldiğince doğru olmaya çalıştım çokda seviyorum benim benim kendi evladımla aynı kırmadımmı oldu yapcak bişey yok hayatta herşey var gülmek kadar ağlamakda var aynen öyle anne babası kemiklerini kırsın öldürsün sokağa atsın hiçbirşey değişmiyor ama sizin en ufak hatanız ki hata dahi olmasada bir volkan gibi büyüyüp patlayabiliyo burda bazen çelik gibi sinirlere sahip olmak gerek...ama şuna karar verin önce o zaman doğru kararı verceksiniz evlatlığı kendi annelik babalık duygusunu bastırmak içinmi alıyorsunuz yoksa bunlarla beraber Allah rızası içinmi alıyorsunuz bu ikisi çok farklıdır çünkü mesela ilkinde sadece kendi annelik babalık duygularınızı törpülemek için alırsanız o çocuğu yanlış sahiplenebilirsinizki genelde böyle olur nedir bu yanlış sahiplenme şöyle açıklıyım bana göre o çocuğu kendi malın gibi sahiplenirsin ve bir gün gerçek ailesi biyolojik aile çıkınca gereken olgunluğu gösteremezsin kabullenemezsin anlayışlı gibi gözükürken bir taraftan ezeli düşman rakip gibi görerek biyolojiği alttan alttannazikçe karalarsın bunu bilerek yaparsın farkettirmeden anlayışlı iyi melek anne rolüyle çünkü biyolojiği asla kabul edemezsin hayatın boyunca veya çocuğa karşın bazı tutum davranışlar konuşmalar düşünceler yanlış olabilir yanlış sahiplenmede çünkü verilen emek sevgi vs.çocuğun tapusunu aldığı zannedilir yanlış ikinci seçenekte annelik babalık=Allah rızası burda hiçbir problem olamaz ilerde biyolojiğimi çıktı herşeye hazırdır ve kabuldür bilir zorla bişey olmaz sevgi herşeyin üstesinden gelir tevekkül eder çocuğa doğru yanlış bilgileri sevgiyi adabı usulu veriri ve onu ona bırakır çünkü bilir o elinden geleni yapmıştır gerisi Allah'ın takdiridir çok detaylı ince düşünmeyi doğru bulmuyorum eğer çok ince düşünmek gerekiyorsa ben evlatlık alabilseydim şöyle düşünrdüm eşime ve kendime ince detaylar hariç güveniyorsam şunu düşünürdüm bir evlat bile alsam bir evalat kurtulmuş demektir çünkü ordaki yavrular sokaklara düşüyor kötü yola düşüyor aç susuz işssiz güçsüz kalabiliyor bunları düşününce yapacağım hayır beyindeki ince düşünceler benim için gereksiz kalabalıktan başka bir ifadesi olamaz bana göre tabi olumsuzlukları düşünürksek zayıf karakter bozuk kötü düşüncelilere evlatlığa gerek kalmıyor haberlerde orda burda hiç duymadınızmı kendi evladına kardeşine yeğenine vs...Allah korusun insanın sütü kanı bozuk olmasın merhamet vicdanınızı dinleyin insanlık için bir evlat kurtarabiliyosanız ne mutlu hepinize hepiniz Allah'a emanet olun (kendi şahsi fikirlerimi yazdım kimseye özel değil kimse üzerine alınmasın genel bağlamda yani) farklı düşüncelere sahipler hep var olacaktır bunlarda benim fikrim bugün yanımdaki mesai hemşire arkadaşım ingilterede yapılan bilimsel araştırma sonucunda o çocuklar kötü ailelerin genetiği bozukların çocukları olduğundan bir aile çok kültürlü en iyi eğitimleri vs verildiği halde yine hırsızlık yapmış ve hepsi genelde böyle oluyor çıkıyor bu ve benzeri durumlar ingiltere bilim adamlarının araştırması yorum katılma katılmama kişiye kalır bana sorulursa ordan harika insanlarda çıkar normal iyi ailelerin çocuklarının hepsi çokmu iyi bu bana göre o kurumdaki ve o tarz durumdaki çocukları insanları damgalamak dışlamak soyutlamaktan başka birşey değil dedimya her düşünceden insan var benim düşüncelerimde beni bağlar bana göre onlar yanlış onlara göre ben ama bana göre onlar yanlış ahirete kadar bu fikirdeyim çok yanlış düşünceler...neyse üzüldüğümden bir türlü noktalayamadım tekrar iyi günler Allah'a emanet olalım hepimiz inşallah takdiri ilahi hakkımızda hayırlısı olsun inşallah amiinn...
 
bir düzeltme yapıyım kimsenin kırılmaması incinmemesi adına evlat edinme yazının başı yanlış yazım olmuş işte nöbtteyken aceleyle yazdım başkada birşey yazmak istemiyorum hepiniz Allah'a emanet olun...
 
Merhaba arkadaşlar :)

Biraz geç oldu ne olur kusura bakmayın ama fırsat bulmak öyle zor ki :)

Minik kızıma şükür kavuştum. Darısı tüm bekleyenlerin başına olsun inşallah, ve hala aklında soru işareti olan varsa silsin o soruları koşup gidip hemen başvursun. Böyle güzel bir duygu olamaz...

Size yazdıktan sonra tahmin edersiniz ki sabah olmadı, ne bir damla uyku ne başka bir düşünce. Sabaha kadar evde dört döndüm. Sababh erkenden çıktık yola, Allah'tan yakın bir şehirdi. Yol boyunca milyonlarca düşünce, kah ağladım, kah merak ettim acaba nasıl diye, kah nasıl olacak yapabilir miyim diye korktum.

Bakanlıktan içeri girdik, bizi yönlendirdikleri kişinin yanına gittik. Şansımıza çok güler yüzlü ve ilgili bir bayandı. Kızımın dosyasını anlattı, sorularımıza cevap verdi, notlar almamıza yardımcı oldu. Sonra bebeği getirelim mi diye sordu. Ah hayır denir mi hiç, ölüyorum heyecandan meraktan. Eşim de ben de durup durup ağlıyoruz, elimizi kolumuzu koyacak yerimiz yok. Kızımızı beklerken sözleşmemizi de imzaladık, vakit kaybı olmasın diye. Ben camda bbekleyip duruyorum, oda binanın 4. katında. bildiğiniz binaya yanaşan arabaları görebilmek için başım cama yapışık vaizyette zıp zıp zıplıyorum. derken bir araba yanaştı. arabanın içinde mavi bir battaniyeye sarılmış bir bebek gördüm. O an film koptu bende, nasıl bir ağlama, yerimde duramıyorum kızım geldi diye.

Az sonra kapıdan içeri girdi battaniye içinde sarılı vaziyette. elerim titreye titreye açtım örtüsünü. uyuyordu... O minnacık ağzını, nokta burnunu gördüm... Annem ben geldim dedim. Aldım kucağıma kızımı, kokladım, göğsüme yatırdım. Ben ağladım, eşim ağladı, uzman ağladı, bebeği getiren bayanlar ağladı, yan odadan gelip kavuşmamıza tanık olanlar ağladı. Yazarken bile ağlıyorum. Ömrümün sonuna kadar unutumam sanırım o anı. Rabbim hepinize yaşatsın tez zamnda inşallah.

İşlemlerimiz çabuk bitti ve öğleden sonra evimiie döndük. Cuartesi günü hemen bir doktora götürüp genel kontrolünü yaptırdık. Şükür bir sıkıntısı yok, gelişimi vs normal. Klasik hırıltı ve burun tıkanıklığı var ama önemli birşey değil.

Kızım çok uslu teyzeleri, zaten minnacık tüm vaktini neredeyse uyuyarak geçiriyor, uyanıyor altı değişiyor, mama yerken geri uyuyor. Öyle gazlı bir bebek de değil şükür. Dr.Browns'ın gaz önleyici biberonunun etkisi var mı bilmiyorum ama mama yedikten sonra hemen gazını çıkarıyor ve sıkıntısı olmuyor. bir de netere netere cim önermişti almıştım acı elma yağı, ayağının altına ve karnına sürüyorum her alt değişiminde :)

10 haftalık oldu bugün itibariyle ve birlikte geçirdiğimiz 4. gün. Ama beni tanımaya başladı. Uykusundan uyanıyor, günaydın annecim diyorum suratında kocaman bir gülümseme beliriyor, dil çıkıyor ağzından. eller ayaklar hemen hareketleniyor. O anın mutluluğunu yaşamak gibisi yok. herşeye, tüm beklemelere değer o minnacık gülüş yemin ederim.

geceleri uyanmıyor, uyurken yediriyorum mamasını, sonrasında göğsümde uyuyor bir sonraki mamaya kadar. nefes alıp verişini dinlemek öyle huzur verici ki :) üstüm başım bebek kokuyor. mutfakta tencerede kaynayan biberonlar, tepside kuruyan biberonlar, plastik boxta hijyenik hale gelmiş biberonlar emzikler var. termoslar, kaynayıp dinlenmeye bırakılmış sular, ıslak mendiller, minnacık eldivenler çoraplar heryerde. salonun baş köşesinde bebek arabası var :) bir de ütü masası, çünkü habire çamaşır yıkanıp ütü yapılıyor. ben de günde beş kere üst değiştiriyorum, sıcağa çok gelemeyen biri olarak, dışarı 25 derece iken evde kalorifer yakınca terden sürekli yapış yapışım ve zırt pırt üst değiştiriyorum. Sırf kızın değil benim de dünya çamaşırım çıkıyor haliyle, kızımı temiz temiz alayım kucağıma diyorum :)

İnsan uykusuzluğu tahmininden daha fazla dayanabiliyormuş, davul çalsalar uyanmam derken bir vık sesi yerinizden fırlatıyormuş sizi, açlık hissetmiyor, öyle kan şekeriniz falan da oynamıyormuş yerinden. su içmeyi unutabiliyor hatta tuvalete girmek bile aklınıza gelmiyormuş gün boyu. tek bir odak noktanız oluyor artık, o güne kadar zevk aldığınız, yaptığınız herşeyi unutturan ve hepsinden çok çok daha büyülü bir mucizeyi izlemek ve yaşamak dışında hiçbirşey yapmak istemiyormuşsunuz meğerse...

Sevgi... bu sevgi falan değil, aşk değil, bağlılık değil... hiçbiri anlatamaz sanırım ona baktığımda yaşadığım şeyleri. burnumun direği sızlıyor koklarken, kulağına seni seviyorum derken ağlamadan duramıyorum. böyle içerden dışarı taşan kocaman duygular var, kıpır kıpır sığmıyor hiç bir yere hisleriniz. avaz avaz bağırmak istiyorsunuz işte bu benim kızım, benim evladım diye.

Ve son söz... Madem evlat edinme de bir doğum şekli diyoruz... Canım kızım benim, iyi ki de doğurmuşum seni, iyi ki kalbimde döllenmiş can bağımız, iyi ki hayatımızdasın. Binlerce miyonlarca şükürler olsun
Hayatınızın ışıltısı gelmiş çok sevindik eşimle beraber ağlayarak okuduk. Allahım bu güzel dıyguyu bizlere de yaşatır inşallah.
Allahım güzel günler yaşamanızı nasip etsin...
Sevgiler yeni anne :)
 
evlatlık isteyen eşleri rıza gösteren kendilerine güvenen herkes evlat edinsin bir yavru bile kurtulsa ne mutlu dünya sınav alemi dört dörtlük melekler ne kendi evladına nede başkasına olabiliriz ne yaşancaksa ne olcaksa o olur zaten onu kimse engelleyemez herşeyin olumsuzluklarından bakarsak bir adım bile ilerliyemeyiz kız olursa baba elini tutatamaz erkekse anne evlatlığı boşverin hayatta hiçkimseye el verilmiyomu hiçbir yabancıyla aynı odada kalınmıyomu bunlar bana sadece abartı kendine ve eşine güveniyosan sıkıntı yok eşine veya kendine güvenmezseniz evlatlığa değil herkeste yanlış düşünceye kapılabilir öyle bir eş olursa varsa zaten olmaz olsun ahirete kadar yalnız kalıyım ben evlatlık alamam çünkü eşimin bir kızı var ilk evliliğinden o yüzden istemiyor galiba bende ısrar etmiyorum ancak isteseydi aklımdan zerre şöyle olursa böyle olursa falan geçmiyor eşimin kızına elimden geldiğince doğru olmaya çalıştım çokda seviyorum benim benim kendi evladımla aynı kırmadımmı oldu yapcak bişey yok hayatta herşey var gülmek kadar ağlamakda var aynen öyle anne babası kemiklerini kırsın öldürsün sokağa atsın hiçbirşey değişmiyor ama sizin en ufak hatanız ki hata dahi olmasada bir volkan gibi büyüyüp patlayabiliyo burda bazen çelik gibi sinirlere sahip olmak gerek...ama şuna karar verin önce o zaman doğru kararı verceksiniz evlatlığı kendi annelik babalık duygusunu bastırmak içinmi alıyorsunuz yoksa bunlarla beraber Allah rızası içinmi alıyorsunuz bu ikisi çok farklıdır çünkü mesela ilkinde sadece kendi annelik babalık duygularınızı törpülemek için alırsanız o çocuğu yanlış sahiplenebilirsinizki genelde böyle olur nedir bu yanlış sahiplenme şöyle açıklıyım bana göre o çocuğu kendi malın gibi sahiplenirsin ve bir gün gerçek ailesi biyolojik aile çıkınca gereken olgunluğu gösteremezsin kabullenemezsin anlayışlı gibi gözükürken bir taraftan ezeli düşman rakip gibi görerek biyolojiği alttan alttannazikçe karalarsın bunu bilerek yaparsın farkettirmeden anlayışlı iyi melek anne rolüyle çünkü biyolojiği asla kabul edemezsin hayatın boyunca veya çocuğa karşın bazı tutum davranışlar konuşmalar düşünceler yanlış olabilir yanlış sahiplenmede çünkü verilen emek sevgi vs.çocuğun tapusunu aldığı zannedilir yanlış ikinci seçenekte annelik babalık=Allah rızası burda hiçbir problem olamaz ilerde biyolojiğimi çıktı herşeye hazırdır ve kabuldür bilir zorla bişey olmaz sevgi herşeyin üstesinden gelir tevekkül eder çocuğa doğru yanlış bilgileri sevgiyi adabı usulu veriri ve onu ona bırakır çünkü bilir o elinden geleni yapmıştır gerisi Allah'ın takdiridir çok detaylı ince düşünmeyi doğru bulmuyorum eğer çok ince düşünmek gerekiyorsa ben evlatlık alabilseydim şöyle düşünrdüm eşime ve kendime ince detaylar hariç güveniyorsam şunu düşünürdüm bir evlat bile alsam bir evalat kurtulmuş demektir çünkü ordaki yavrular sokaklara düşüyor kötü yola düşüyor aç susuz işssiz güçsüz kalabiliyor bunları düşününce yapacağım hayır beyindeki ince düşünceler benim için gereksiz kalabalıktan başka bir ifadesi olamaz bana göre tabi olumsuzlukları düşünürksek zayıf karakter bozuk kötü düşüncelilere evlatlığa gerek kalmıyor haberlerde orda burda hiç duymadınızmı kendi evladına kardeşine yeğenine vs...Allah korusun insanın sütü kanı bozuk olmasın merhamet vicdanınızı dinleyin insanlık için bir evlat kurtarabiliyosanız ne mutlu hepinize hepiniz Allah'a emanet olun (kendi şahsi fikirlerimi yazdım kimseye özel değil kimse üzerine alınmasın genel bağlamda yani) farklı düşüncelere sahipler hep var olacaktır bunlarda benim fikrim bugün yanımdaki mesai hemşire arkadaşım ingilterede yapılan bilimsel araştırma sonucunda o çocuklar kötü ailelerin genetiği bozukların çocukları olduğundan bir aile çok kültürlü en iyi eğitimleri vs verildiği halde yine hırsızlık yapmış ve hepsi genelde böyle oluyor çıkıyor bu ve benzeri durumlar ingiltere bilim adamlarının araştırması yorum katılma katılmama kişiye kalır bana sorulursa ordan harika insanlarda çıkar normal iyi ailelerin çocuklarının hepsi çokmu iyi bu bana göre o kurumdaki ve o tarz durumdaki çocukları insanları damgalamak dışlamak soyutlamaktan başka birşey değil dedimya her düşünceden insan var benim düşüncelerimde beni bağlar bana göre onlar yanlış onlara göre ben ama bana göre onlar yanlış ahirete kadar bu fikirdeyim çok yanlış düşünceler...neyse üzüldüğümden bir türlü noktalayamadım tekrar iyi günler Allah'a emanet olalım hepimiz inşallah takdiri ilahi hakkımızda hayırlısı olsun inşallah amiinn...
 
H hayal1617 yazınızı okudum biraz ordan burdan karmaşık gibi gelsede anlamaya çalıştım.niye bilmiyorum ama cevap yazmak istedim...anladığım kadarı ile evlat edinemiyorsunuz eşiniz sebebi ile... o sebeple aklınız ve duygularınız biraz karışmış gibi geldi bana galiba nacizane fikrim tabi.. öncelikle elbetteki buradaki hemen hemen hiçbirimiz biyolojik olarak çocuk sahibi olamadığımızdan bu yola eğildik..yoksa ne yalan söyleyeyim aklımdan bile geçmezdi evlat edinme.. kendi adıma konuşayım ilk bu içimdeki annelik duygusunu bir bebekle yaşamak için eşiminde desteği ve hatta ilk onun isteği ile evlat edinmek istedim... elbetteki sonra sonra bir çocuğa sahip çıkma sevapları geldi aklıma.. Ha bu sonra geldi diye Allah bu sevaplardan bizi yoksul tutacak diye bir saçma düşünce olamaz tabiki.. daha sonra dedimki kendi kendime ben bebeğim geldiğinde her anımı doya doya yaşayıp Allah ıma şükredeceğim...herşey ALLAHtan bugun varız yarın yokuz sonuçta..olamaz şeyler gelmedimi hep başımıza..biyolojık ailenin gelip geri çocuğu istemesi meselesine geleyim;ilk zamanlar eğer biyolojik aile gelirse bebeği geri veririm insanlık hali olmuştur mecbur kalmıştır bırakmıştır yoksa annesinden bir evladı ayıracağım bunu nasıl yapabilirim? hele bir evlat sahibi olmayı bu kadar isterken onu evlatsız nasıl bırakabilirim diyordum ama şimdi kararım tamamen ters yöne.. düşündüm ki benim bir evladım olsa şartlar ne olursa olsun ondan asla ve asla vazgeçmem...ve böyle evladından vazgeçen aileye ben evladımı neden vereyim en ufak bir zor durumda yine bırakmayacağını nereden bilebilirim...birde hani sanki dinimizin evlat edinmeye karsıymıs gibi gösterilmesine de acayip sinir oluyorum.. sanki herkes dört dörtlük dinimizi yaşıyorda bir evlat edinme eksik kalsın! aksine bir sahipsiz ihtiyac halindeki bebeğe yuvanı sevgini açıyorsun bundan daha büyük sevap olabilir mi.. kaldıki peygamber efendimizin himayesinde büyüyen çocukların haddi hesabi yok ha şimdi biz o dönemdeki gibi şeriate mahrumiyete dikkat etmiyoruz o ayrı.. bu sebeple de bazı şartları yerine getirirsek dini yönden kafamızı kurcalayanlarıda halletmiş oluruz..ben kendi adımada bunları çözdüm..ve birde soy meselesi hani hırsızsa geninde vardır hikayesi yada yapılan saçma araştırmalar.. kişi kimi severse ona benzermiş her haliyle.. biz yeterki sevelim sadece sevelim bize benzeyecektir.. bir başka düşüncem ise kendisinin doğurmasına rağmen evladına sahip çıkamayan yürekler varken; bizim doğuramamıza rağmen sahip çıktığımız bebekler varsa Allah bu imtihanı boşuna bizim gibi yüreğe sahip olanlara vermemiştir vardır bir hikmeti..
 
Back