Bence olaya Annelerimizin/annanelerimizin/babaannelerimizin/halalarımızın/teyzelerimizin yüzde kaçına eğitim şansı verildi de okuyup, çalışmayı tercih etmedi diye bakmak lazım. Eski kadınların çoğuna tek bir yol gösterildi ve o yoldan ilerlediler. Gördükleri bu idi, bunu uyguladılar. Çoğu zaman da terk etme gibi bir lüksleri olmadığı için hoşlanmadıkları davranışları sineye çekmek zorunda kaldılar. Yoksa “erkekler mertti” diye olmadı bu. Zaten, kadın yumuşak başlı olduktan sonra, erkeğin her zorbalığına ok dedikten sonra, o evde huzur(!) olur.
Küçükken hiçbir erkek gördünüz mü ben büyüyünce ev erkeği olacağım diyen. Göremezsiniz. Görmemelisiniz de. Ama aynısı kadınlar için de geçerli olmalı. Bir erkek nasıl çalışmanın olmadığı bir hayat düşünemiyorsa, kadının da düşünmemesi lazım. Mantalitenin bu şekilde değişmesi lazım. Kadın, baba evinden başka bir erkeğin evine geçmemeli. Önce kendi ayakları üzerinde durabilmeli ki, daha sonra ölene kadar birlikte olacağını düşündüğü adam, istediği gibi çıkmazsa bulunduğu ortamı terk etme lüksü olsun. Diğer deyişle hayatta kalabilmek için ya mevcut erkeğin ya da bulabildiği başka bir erkeğin ihtiyaçlarını karşılamasına gerek duymasın.
Evet kadın, başka şekillerde de hayata/aileye katma değer sağlıyor ama yaşadığımız kapitalist toplumda o katma değer ile ekmek alamıyor, elektrik faturamızı ödeyemiyoruz. Bu nedenle işler kötüye gittiği zaman, bunları kendin kadın olarak yapamıyorsan, yapabilecek başka birine ihtiyaç duyuyorsun. O yüzden burda sorgulanması gereken, parasal olarak değersiz bütün yükleri neden biz kadınların omuzladığı (pardon eve bakan mert erkekler vardı). Bu da bizi, kadının çalışmama özgürlüğüne değil de, görece değersiz işlerin paylaşılması konusunda enerji harcanmamız gerektiğine getiriyor.
Yukarıdaki düşünce şeklinin en yanlış tarafı da bence bu kısım: Bir erkeği sevmem için neden onun güçlü olduğunu hissetmem gerekiyor. Niye güçlü olsun, taş devrinde mi yaşıyoruz. Allah şükür ben güçlüyüm, kimsenin gücüne ihtiyacım yok. Bana değer veren, ortak zevklerimiz ve ten uyumum olan, samimi, iyi niyetli, akıllı bir erkeği seviyorum, o da beni seviyor. Bunlar benim için yeterli.
Ayrıca eve daha fazla paranın girmesinin istenmesi neden garip anlamıyorum. Yani kadının örnek olarak asgari ücretli özel sektör çalışanı değil de işi garanti daha yüksek maaşlı memur istemesi uygun oluyor da, bir erkeğin eve bir maaş daha girsin istemesi olmuyor mu? Eve fazla para gelmesi demek hayat standartlarınızın siz ve çevrenizdekiler için yükselmesi demektir. Kim bunu istemez. “Yok ben yurtdışı tatilini değil de şurda çadırda tatil yapmayı tercih ederim” mi kaç kişi der allah aşkına. E bunun için de belli bir kazanç sınırına ulaşmanız gerekir. Bu da çift maaşla daha mümkün.