Web uygulamasını kur
How to install the app on iOS
Follow along with the video below to see how to install our site as a web app on your home screen.
Not: This feature may not be available in some browsers.
- Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.
Son kullanma tarihi geçmiş, bayatlamış bir tarayıcı kullanıyorsanız. Mercedes kullanmak yerine tosbaya binmek gibi... Websiteleri düzgün görüntüleyemiyorsanız eh, bi zahmet tarayıcınızı güncelleyiniz.
Modern Web standartlarını karşılayan bir tarayıcı alternatifine göz atın.
Modern Web standartlarını karşılayan bir tarayıcı alternatifine göz atın.
eşimin kalbi allahtan nefret ediyormuş :(
- Konu Sahibi eymenix
- Başlangıç Tarihi
Ayrıntılı Düzenleme
Kimler kimler yazdı?- 31 Ağustos 2011
- 1.921
- 6
- 66
Ya ne alakası var arkadaşlar bur da o soruların cevaplarını istememiş ki kadın yardım istemiş bizden nerelere çekiyorsunuz...
Bence eşinizi psikaytra götürmeyi deneyin muhakkak sanıyorum ki eşiniz de vesvese var Allah yardımcısı olsun ama zamanında eşinize baskı yapmanızı yanlış buldum şimdide baskı yapmadan idare etmeye çalışın derim..Eşiniz fazla vermiş kendini sanırım:26:
herkesin düsüncecsine elbet saygım var ama biraz arastırdığında doğru olduğunu görüceksiniz
Arkadaşın konusunda anlattığı eşinin sorduğu sorular insanların çoğu gibi benim daha önce aklıma gelmedi, bunlar vesvese kafa karıştıran şeyler, bu kadar insanın okuduğu bir forumda bunlardan bahsedip kafa karıştırmak doğru değil.Ya ne alakası var arkadaşlar bur da o soruların cevaplarını istememiş ki kadın yardım istemiş bizden nerelere çekiyorsunuz...
Bence eşinizi psikaytra götürmeyi deneyin muhakkak sanıyorum ki eşiniz de vesvese var Allah yardımcısı olsun ama zamanında eşinize baskı yapmanızı yanlış buldum şimdide baskı yapmadan idare etmeye çalışın derim..Eşiniz fazla vermiş kendini sanırım:26:
Bu tür konular hakkında çok güzel kitaplar var, onları okuyabilir ya da gidip yaşadığı ilin müftülüğünden yardım alabilir.
Biraz araştırırsak o kadar saçma sorular var ki, bunları düşünmek kimseye bir yarar sağlamaz aksine akıl sağlığını bozar.
Yardım istiyorsa eşimin kafası dini konularda çok karışık, sürekli değişiyor, cevaplayamadığımız bir sürü soru soruyor, ne yapabilirim diye sorabilirdi.
Ayrıca konu başlığı konuyla ne kadar alakalı o da ayrı bir konu, dikkat çekmek için yazıldığını düşünüyorum.
Açıkcası ben bu başlığı okuduğumda direk dikkatimi çekti, konu kapatılır ama bir okuyayım diye düşündüm.
Ben de böyle düşünüyorum üniversitede bir kitap okumuştum bu konularla alakalı ki yazarı da ünlü biri, kafam çok karışmıştı, okuduktan sonra etkisinden bir süre kurtulamadım. Herşeyi sorgulamak gerekir ama insanların o kadar adaletsizliği varken Allahın adaletini sorgulamak ne kadar doğru.herkesin düsüncecsine elbet saygım var ama biraz arastırdığında doğru olduğunu görüceksiniz
Bu hiç çalışmayıp sonra üniversite sınavını sorgulayan, hayatımız 3 saatlik sınavla mı ölçülecek diyen öğrencinin durumuna benziyor, ki istatistiklere bakıldığında başarılı olup kazanamayan öğrenciler çok nadirdir, sistemli çalışan, başarılı öğrencilerin dereceye girmesi bir tesadüf mü o gün çok zinde mi kalktılar birden bütün konuları hatırladılar mı? Çalışan ile çalışmayan insanları aynı kefeye koymak adalet mi?
- 25 Aralık 2010
- 1.969
- 1.973
- 333
inşallah eşiniz bu vesveselerden kurtulur. zor gerçekten.
sosyalistler meselesine falan hiç girmiyorum zaten,herkesin siyasi görüşü de dini görüşü de kendinedir.genelleme yapmak yanlıştır ozaman insan çok büyük hatalara düşer.
eşiniz başta din konusunda bilgi sahibi değilken,bir şeyleri kendi kendine çözerek ve içinde sorgulayarak bu duruma gelmiş anladığım kadarıyla.başlangıçta hiçbir bilgisi yokken doğal olarak sizden daha bakımlı,açık bir kadın olmanızı beklerken öğrendikçe size dini gereklilikleri yerinize getirmeniz konusunda uyarı vermeye başlamış. ardından ise öğrendiklerini sorgulamaya başlamış ve işin içinden çıkamamış.eşinizin psikolojisi normal değil kesinlikle buna eminim.doktora gitmesi gerekiyor.çünkü bu konuları sorgulamak insanı dipsiz bir kuyuya çeker.
şöyle söyleyeyim çevremde gördüğüm felsefecilerin büyükçe bir kısmı dini konularda hep zayıftı bu liseden beri dikkatimi çeken bir durumdu zaten.hatta çoğu kişide aynı sosyalistlere karşı olduğu gibi felsefecilere karşıda o genellemeleri yaparlar ama benim gördüğüm canlı örneklerdi,hepsi değildi tabiki,kişisel tercihlerdi. benim abimde bir felsefeci ve bir gün dayanamadım sordum ( ki abim inançlı ve yerine göre,imkan buldukça ibadetini yapan bir insandır) dedim neden böyle? yada sen neden öyle değilsin? nedir bunun kopma noktası? eğer onları sorgulamaya kalkarsam işin içinden çıkamam aklımı kaçırırım demişti.okadar uçsuz bucaksız ki,içinde kaybolursun demişti.
zaten dini konular hani ''dogma'' dediğimiz sorgulanamaz konulardır. ama bu insan aklı değil mi? elbette ki her şey gibi onu da sorgular.ama bunun belli bir ölçüsü olmalı sanırım.o ölçüyü tutturamayan yada aldığı cevaplardan memnun olmayan kalp,o vesveseye giren kalp giderek kararmaya başlar. hani bir sorgulamak var merak etmek,öğrenmeye aç olarak sorgulamak,birde şeytanın verdiği vesvese ile sorgulamak.
neyse bunlar karışık mevzular,umarım eşinizin sorununa bir çözüm bulabilirsiniz. Allah yardımcınız olsun.
sosyalistler meselesine falan hiç girmiyorum zaten,herkesin siyasi görüşü de dini görüşü de kendinedir.genelleme yapmak yanlıştır ozaman insan çok büyük hatalara düşer.
eşiniz başta din konusunda bilgi sahibi değilken,bir şeyleri kendi kendine çözerek ve içinde sorgulayarak bu duruma gelmiş anladığım kadarıyla.başlangıçta hiçbir bilgisi yokken doğal olarak sizden daha bakımlı,açık bir kadın olmanızı beklerken öğrendikçe size dini gereklilikleri yerinize getirmeniz konusunda uyarı vermeye başlamış. ardından ise öğrendiklerini sorgulamaya başlamış ve işin içinden çıkamamış.eşinizin psikolojisi normal değil kesinlikle buna eminim.doktora gitmesi gerekiyor.çünkü bu konuları sorgulamak insanı dipsiz bir kuyuya çeker.
şöyle söyleyeyim çevremde gördüğüm felsefecilerin büyükçe bir kısmı dini konularda hep zayıftı bu liseden beri dikkatimi çeken bir durumdu zaten.hatta çoğu kişide aynı sosyalistlere karşı olduğu gibi felsefecilere karşıda o genellemeleri yaparlar ama benim gördüğüm canlı örneklerdi,hepsi değildi tabiki,kişisel tercihlerdi. benim abimde bir felsefeci ve bir gün dayanamadım sordum ( ki abim inançlı ve yerine göre,imkan buldukça ibadetini yapan bir insandır) dedim neden böyle? yada sen neden öyle değilsin? nedir bunun kopma noktası? eğer onları sorgulamaya kalkarsam işin içinden çıkamam aklımı kaçırırım demişti.okadar uçsuz bucaksız ki,içinde kaybolursun demişti.
zaten dini konular hani ''dogma'' dediğimiz sorgulanamaz konulardır. ama bu insan aklı değil mi? elbette ki her şey gibi onu da sorgular.ama bunun belli bir ölçüsü olmalı sanırım.o ölçüyü tutturamayan yada aldığı cevaplardan memnun olmayan kalp,o vesveseye giren kalp giderek kararmaya başlar. hani bir sorgulamak var merak etmek,öğrenmeye aç olarak sorgulamak,birde şeytanın verdiği vesvese ile sorgulamak.
neyse bunlar karışık mevzular,umarım eşinizin sorununa bir çözüm bulabilirsiniz. Allah yardımcınız olsun.
başlarda yaptığınız sosyalist tanımına koptum yani... sosyalist nedir?sosyalist içki içen namaz kılmayan kimselere denir gbi ilkokul çocuklarının yapacağı bir tanım olmuş.bence bir ne nedir ne değildir açın okuyun sonra tanım yapmaya girişin.bir de eşiniz bu şekilde davranarak daha çok günaha giriyor.nedir yani bu önce inanmıyorum sonra inanıyorum şimdi yine inanmıyorum.çocuk oyuncağı mı bu?sizin için de aynı şey geçerli.önce namazında niyazında örtülüsünüz sonra kocam kızdı açıldım saçıldım makyajlı saçım fönlü gezdim diyorsunuz.hani öyle bi yazmışsınki kapalı kadın nmazını kılar dini bütün bir insandır.başı açık makyajlı kadının dinine bağlı olmadığını yada namaz kılmadığını nerden biliyosun sen?bu nedir ben anlamıyorum siz dininizi psikolojik sorunları olduğu çok belli bir insan olan eşinizin kararlarına göre mi yaşıyorsunuz?ikiniz de bi psikoloğa görünün
başlarda değindiğiniz bi kısım var sosyalistmiş namaz kılmaşmış içki içermiş falan gibi sanki sosyalisltler böyle gibi bi anlatım tarzı var belirtiyim dedim!
konunuza gelecek olursak eşinizin inançlarına fazla karışıyosunuz onu durumdan duruma sürüklemişsiniz, tabi oda sizin inançlarınıza karışmış bunlar hoş değil yaradanla yaradılan arasına kimse giremez!
anladığım kadarıyla eşiniz fazla okuyor araştırıyor buda onu düşünme sevk ediyo ve kafası karışıyo! birilerine sorularını yanıtlattırmak yerine bi süre kendi inançlarınızı kendi içinizde yaşamayı teklif edin
bunu belirtmenize gerek yok, sosyalizmin ne olduğunu biliyorum, siz yanlış anlamışsınız, ben genel bir açıklama yaptım sadece, artı şunu da belirtmek isterimki sosyalizmle islam aslında paralel giden düşünce yapılarına sahip, eşimin inancına karıştığım izlenimini nereden edindiniz acaba, namaz kıl mı dediğimi mi söylemişim yazdıklarımda, sadece onun bu durumundan mutlu olduğumu söyledim, yanlış anlaşılmışım kanımca
- 6 Mayıs 2011
- 2.774
- 39
- 358
bir de labellevie arkadaşımıza katılıorum bunları konuşmanız gereken yer bu değil. bir de eşinizin yaptıklarını bize anlatarak bizi de otak ediyorsunuz. ( Allah bilir ) ama yine de onun günahlarını bize yüklemeye hakkınız yok
Arkadaşım neden böyle düşündün anlamadım, bir derdim var bölümünde hemen herkes 3. şahısların yaptıklarını anlatıyor ama kaynı ama kayınvalidesi ama ailesi ama eşi.O zaman burada olmanın mantığı nedir ki?:44:
canım uzgunum ama esın kafayı baya bı bozmus tehlıkelı gordum acıkcası sızorfren belırtılerı sezdım pekı hayal falan gorurmu yada sıddete eylımı varmı canım senın adına cok uzuldum mutlaka tedavı gormesı gerekır ya umarım yanılıyorumdur ya sureklı bır ole bır bole olmak nedemek ya adam zaman gelıyor gunlerce kuran okuyup namaz kılıyor zaman gelıyor kalbım ALLAHTAN NEFRET EDIYOR DIYOR ISIN COK ZOR CANIM ALLAH YARDIMCIN OLSUN CANIM AİLE BUYUKLERIYLE ONUN HABERI OLMADAN MUTLAKA KONUS ONU TEDAVIYE IKNA ETSINLER YADA ZORLASINLAR AMA SAKIN KENDISINI HASTAYMIS GIBI HISSETMESINE IZIN VERMEYIN TEDAVIYI REDDEDER YOKSA
hayır canım şiddet eğilimi yok, diyrumya eşim iyi biri aslında, ama neyin neden nasıl olduğnu kavrayamıyorum, neden böyle olduğunu bir türlü anlayamıyorum, bazı arkadaşlar inancına karışıyorsun filan demişler, ben ona şöyle et böyle olacak vs hiçbişey dememişimdir, karşıdan herşey normal gibi görünüyor, ama detaylı bi konuşmaya başladığımızda hiçi de öyle olmadığını görüyorum, kendini ibadete verdiği ilk zamanlarda bana normal gelmişti, ama sonra iş çığrından çıkınca ben de buna itiraz edince bana geceleri kalp çarpıntısıyla uyandığını kanter içinde kaldığını ölümü hissettiğini falan anlatmıştı
Kelimesi kelimesine katılıyorum.
Söyleyeceğim her şeye değinmişsiniz.
Şu beğen butonu geri gelmeli bence.
malesef ne anlatmaya çalıştığım anlaşılmamış, ben orda eski halinden yeni haline genelleme yaparak açıkladım sadece, sosyalistler inançsız olur gibi bişey mi söylemişim acaba, aksine size kendi fikrimi söyleyiyim, biraz önce de yazdım, sosyalizmin ana temasıyla islamın ana teması birbirine paraleldir, ikisi de hemen hemen aynı şeyleri savunur, neden acaba ben sosyalizm şöyle böyle dememişken siz bana demişim gibi konuşuyorsunuz, artı benim derdim bu değil, ben orada bir sorundan bahsetim, eşimin sürekli değişkenliğinden ve benim buna ayak uyduramamamdan bahsettim,anlatmak istediğim başka birşeydi, siz sadece orda bi detaya takılıp kaldınız, ben sizden yardım istedim sadece, kelime hatalarını bulup çıkarmanızı değil
Forumda dini içerikli konu açmak yasak, konunuz her ne kadar eşinizle alakalı gibi görünse de bol bol dini düşünceler sorular var, bu soruları biz cevaplayamayız ve bu soruları okuyup eğer yeterli bilgisi yoksa kafası karışan insanlar olabilir. O yüzden bu kadar ayrıntıya girmeniz hoş olmamış.
Konuya gelirsek bu forumda derdinizin çaresini bulmanız çok zor, bir söz var cennet ucuz değil cehennem lüzumsuz değil diye, o kadar kötülük yapan, insanlara zarar veren, öldüren, insanların yıllarca çalışıp kazandığını çalan, düşünün kendi çıkarı için liselere kadar gidip küçücük çocukları uyuşturucuya alıştıran hayatlarını mahveden insanları diğer masum insanlarla aynı yere koymak ne kadar adaletli bir davranış olurdu.
evet doğruyu söylüyorsunuz, en güzeli hiç ağzımı açmamaktı, sadece değişik fikirleri alıp daha ne yapabilirimin kaygısını yaşıyorum, konumun da dinle hiçbir alakası yok, ne dinle ne siyasetle ne de başka bişeyle, ben eşimin bu durumuyla ilgili sizlerden görüş almak yardım istemek için açtım bu konuyu,
bir de labellevie arkadaşımıza katılıorum bunları konuşmanız gereken yer bu değil. bir de eşinizin yaptıklarını bize anlatarak bizi de otak ediyorsunuz. ( Allah bilir ) ama yine de onun günahlarını bize yüklemeye hakkınız yok
neden burası bir derdim var köşesi değil mi, benim de derdim bu, ha bu günahsa sizi de günaha sokuyorsam özür dilerim ne diyiym
Ya ne alakası var arkadaşlar bur da o soruların cevaplarını istememiş ki kadın yardım istemiş bizden nerelere çekiyorsunuz...
Bence eşinizi psikaytra götürmeyi deneyin muhakkak sanıyorum ki eşiniz de vesvese var Allah yardımcısı olsun ama zamanında eşinize baskı yapmanızı yanlış buldum şimdide baskı yapmadan idare etmeye çalışın derim..Eşiniz fazla vermiş kendini sanırım:26:
ha yaşa canım benim ya, ben derdimi anlatmaya çalışıyorum sadece, kimseye siyasi veya dini en ufak bi soru sorduğum falan yok, ben mi yanlış anlattım bilemiyorumki
eymenix şu cümle hiç hoş olmamış ''sosyalizmi savunan solcu biriymiş eşim, namaz vs kılmazmış, içki içermiş falan,''
sende haklısın, sende en güzel şekliyle beni anlamışsın, ben eskiden bu güne eşimdeki değişiklikleri anlattım, siz cümlenin hoş olmadığına takılmışsınız ne diyim
Arkadaşın konusunda anlattığı eşinin sorduğu sorular insanların çoğu gibi benim daha önce aklıma gelmedi, bunlar vesvese kafa karıştıran şeyler, bu kadar insanın okuduğu bir forumda bunlardan bahsedip kafa karıştırmak doğru değil.
Bu tür konular hakkında çok güzel kitaplar var, onları okuyabilir ya da gidip yaşadığı ilin müftülüğünden yardım alabilir.
Biraz araştırırsak o kadar saçma sorular var ki, bunları düşünmek kimseye bir yarar sağlamaz aksine akıl sağlığını bozar.
Yardım istiyorsa eşimin kafası dini konularda çok karışık, sürekli değişiyor, cevaplayamadığımız bir sürü soru soruyor, ne yapabilirim diye sorabilirdi.
Ayrıca konu başlığı konuyla ne kadar alakalı o da ayrı bir konu, dikkat çekmek için yazıldığını düşünüyorum.
Açıkcası ben bu başlığı okuduğumda direk dikkatimi çekti, konu kapatılır ama bir okuyayım diye düşündüm.
Ben de böyle düşünüyorum üniversitede bir kitap okumuştum bu konularla alakalı ki yazarı da ünlü biri, kafam çok karışmıştı, okuduktan sonra etkisinden bir süre kurtulamadım. Herşeyi sorgulamak gerekir ama insanların o kadar adaletsizliği varken Allahın adaletini sorgulamak ne kadar doğru.
Bu hiç çalışmayıp sonra üniversite sınavını sorgulayan, hayatımız 3 saatlik sınavla mı ölçülecek diyen öğrencinin durumuna benziyor, ki istatistiklere bakıldığında başarılı olup kazanamayan öğrenciler çok nadirdir, sistemli çalışan, başarılı öğrencilerin dereceye girmesi bir tesadüf mü o gün çok zinde mi kalktılar birden bütün konuları hatırladılar mı? Çalışan ile çalışmayan insanları aynı kefeye koymak adalet mi?
ben de ne yapabilirim diye sormuştum sadece, anlatmak istediğim eşimin bu durumuna üzüldüğüm ve onun için birşeyler yapmaya çalıştığımdı, neden anlatamadıysam artık bilmiyorum, dikkat çekmek için yazdığımı düşünüyorsanız da takdir sizin, ben kendimi biliyorum, kimsenin dikkatini çekmek için de böyle bişeye kalkışmam, en azından böyle konularla karşınıza gelmem, keşke bu konuyu hiç açmasaydım, el birliğiyle beni pişman ettiniz teşekkür ederim,
teşekkür ederim arkadaşıminşallah eşiniz bu vesveselerden kurtulur. zor gerçekten.
sosyalistler meselesine falan hiç girmiyorum zaten,herkesin siyasi görüşü de dini görüşü de kendinedir.genelleme yapmak yanlıştır ozaman insan çok büyük hatalara düşer.
eşiniz başta din konusunda bilgi sahibi değilken,bir şeyleri kendi kendine çözerek ve içinde sorgulayarak bu duruma gelmiş anladığım kadarıyla.başlangıçta hiçbir bilgisi yokken doğal olarak sizden daha bakımlı,açık bir kadın olmanızı beklerken öğrendikçe size dini gereklilikleri yerinize getirmeniz konusunda uyarı vermeye başlamış. ardından ise öğrendiklerini sorgulamaya başlamış ve işin içinden çıkamamış.eşinizin psikolojisi normal değil kesinlikle buna eminim.doktora gitmesi gerekiyor.çünkü bu konuları sorgulamak insanı dipsiz bir kuyuya çeker.
şöyle söyleyeyim çevremde gördüğüm felsefecilerin büyükçe bir kısmı dini konularda hep zayıftı bu liseden beri dikkatimi çeken bir durumdu zaten.hatta çoğu kişide aynı sosyalistlere karşı olduğu gibi felsefecilere karşıda o genellemeleri yaparlar ama benim gördüğüm canlı örneklerdi,hepsi değildi tabiki,kişisel tercihlerdi. benim abimde bir felsefeci ve bir gün dayanamadım sordum ( ki abim inançlı ve yerine göre,imkan buldukça ibadetini yapan bir insandır) dedim neden böyle? yada sen neden öyle değilsin? nedir bunun kopma noktası? eğer onları sorgulamaya kalkarsam işin içinden çıkamam aklımı kaçırırım demişti.okadar uçsuz bucaksız ki,içinde kaybolursun demişti.
zaten dini konular hani ''dogma'' dediğimiz sorgulanamaz konulardır. ama bu insan aklı değil mi? elbette ki her şey gibi onu da sorgular.ama bunun belli bir ölçüsü olmalı sanırım.o ölçüyü tutturamayan yada aldığı cevaplardan memnun olmayan kalp,o vesveseye giren kalp giderek kararmaya başlar. hani bir sorgulamak var merak etmek,öğrenmeye aç olarak sorgulamak,birde şeytanın verdiği vesvese ile sorgulamak.
neyse bunlar karışık mevzular,umarım eşinizin sorununa bir çözüm bulabilirsiniz. Allah yardımcınız olsun.
başlarda yaptığınız sosyalist tanımına koptum yani... sosyalist nedir?sosyalist içki içen namaz kılmayan kimselere denir gbi ilkokul çocuklarının yapacağı bir tanım olmuş.bence bir ne nedir ne değildir açın okuyun sonra tanım yapmaya girişin.bir de eşiniz bu şekilde davranarak daha çok günaha giriyor.nedir yani bu önce inanmıyorum sonra inanıyorum şimdi yine inanmıyorum.çocuk oyuncağı mı bu?sizin için de aynı şey geçerli.önce namazında niyazında örtülüsünüz sonra kocam kızdı açıldım saçıldım makyajlı saçım fönlü gezdim diyorsunuz.hani öyle bi yazmışsınki kapalı kadın nmazını kılar dini bütün bir insandır.başı açık makyajlı kadının dinine bağlı olmadığını yada namaz kılmadığını nerden biliyosun sen?bu nedir ben anlamıyorum siz dininizi psikolojik sorunları olduğu çok belli bir insan olan eşinizin kararlarına göre mi yaşıyorsunuz?ikiniz de bi psikoloğa görünün
bunun açıklamasını yaptım yukarıda, tekrar açıklamaya ne mecalim ne de kelimem var, gerçekten aldığım eleştirilere çok üzüldüm, benim sıkıntım bambaşkayken nelerden bahsedilmiş, ne din ne başka bişeyden bahsetmek değil amacım, sadece ve sadece eşimdeki uç değişiklikleri anlatmaya çalıştım, hata ben de ki yardım bekledim, burada çözüm olurdu veya olmazdı, en azından belki de birilerinden olumlu bişeyler alır bunu uygulamaya koyarım diye düşündüm, ama öyle kırıldımki yazılan yorumlara, dikkat çekmeye çalışmamdan tutun çocukca bir tanım yaptığıma kadar, söyleyebileceğim hiçbirşey kalmadı inanın ki, derdim bana ağır gelmiş ki sizlerden yardım istemişim, dışarıdan bir gözlem başka fikirler verebilir diye düşünmüşüm, çok ama çok üzüldüm, söyleyecek söz bulamıyorum, vurun abalıya misali yapmış birçok arkadaş , ama bunu hakettiğimi hiç sanmıyorum, ama hatam şu, yardım bekledim sizlerden, keşke bu konuyu hiç açmasaydım, yüzlerce binlerce kez pişman oldum konuyu açtığıma, artı son kez şunu belirtmek istiyorum, ben esasen bu sitenin eski müdavimlerindenim, ama önceki nickim banlanmış, ben de yeni bi nick almıştım sadece, size eskilerden olduğumu da istediğiniz şekilde kanıtlayabilirim, kimseyle ne alay etmek ne de vaktini çalmak gibi bi derdim vardı, hepiniz sağolun varolun, admin eğer beni duyuyorsan konuyu kapatırmısın, herkese teşekkürler
hayır canım şiddet eğilimi yok, diyrumya eşim iyi biri aslında, ama neyin neden nasıl olduğnu kavrayamıyorum, neden böyle olduğunu bir türlü anlayamıyorum, bazı arkadaşlar inancına karışıyorsun filan demişler, ben ona şöyle et böyle olacak vs hiçbişey dememişimdir, karşıdan herşey normal gibi görünüyor, ama detaylı bi konuşmaya başladığımızda hiçi de öyle olmadığını görüyorum, kendini ibadete verdiği ilk zamanlarda bana normal gelmişti, ama sonra iş çığrından çıkınca ben de buna itiraz edince bana geceleri kalp çarpıntısıyla uyandığını kanter içinde kaldığını ölümü hissettiğini falan anlatmıştı
malesef ne anlatmaya çalıştığım anlaşılmamış, ben orda eski halinden yeni haline genelleme yaparak açıkladım sadece, sosyalistler inançsız olur gibi bişey mi söylemişim acaba, aksine size kendi fikrimi söyleyiyim, biraz önce de yazdım, sosyalizmin ana temasıyla islamın ana teması birbirine paraleldir, ikisi de hemen hemen aynı şeyleri savunur, neden acaba ben sosyalizm şöyle böyle dememişken siz bana demişim gibi konuşuyorsunuz, artı benim derdim bu değil, ben orada bir sorundan bahsetim, eşimin sürekli değişkenliğinden ve benim buna ayak uyduramamamdan bahsettim,anlatmak istediğim başka birşeydi, siz sadece orda bi detaya takılıp kaldınız, ben sizden yardım istedim sadece, kelime hatalarını bulup çıkarmanızı değil
evet doğruyu söylüyorsunuz, en güzeli hiç ağzımı açmamaktı, sadece değişik fikirleri alıp daha ne yapabilirimin kaygısını yaşıyorum, konumun da dinle hiçbir alakası yok, ne dinle ne siyasetle ne de başka bişeyle, ben eşimin bu durumuyla ilgili sizlerden görüş almak yardım istemek için açtım bu konuyu,
neden burası bir derdim var köşesi değil mi, benim de derdim bu, ha bu günahsa sizi de günaha sokuyorsam özür dilerim ne diyiym
ha yaşa canım benim ya, ben derdimi anlatmaya çalışıyorum sadece, kimseye siyasi veya dini en ufak bi soru sorduğum falan yok, ben mi yanlış anlattım bilemiyorumki
sende haklısın, sende en güzel şekliyle beni anlamışsın, ben eskiden bu güne eşimdeki değişiklikleri anlattım, siz cümlenin hoş olmadığına takılmışsınız ne diyim
ben de ne yapabilirim diye sormuştum sadece, anlatmak istediğim eşimin bu durumuna üzüldüğüm ve onun için birşeyler yapmaya çalıştığımdı, neden anlatamadıysam artık bilmiyorum, dikkat çekmek için yazdığımı düşünüyorsanız da takdir sizin, ben kendimi biliyorum, kimsenin dikkatini çekmek için de böyle bişeye kalkışmam, en azından böyle konularla karşınıza gelmem, keşke bu konuyu hiç açmasaydım, el birliğiyle beni pişman ettiniz teşekkür ederim,
teşekkür ederim arkadaşım
bunun açıklamasını yaptım yukarıda, tekrar açıklamaya ne mecalim ne de kelimem var, gerçekten aldığım eleştirilere çok üzüldüm, benim sıkıntım bambaşkayken nelerden bahsedilmiş, ne din ne başka bişeyden bahsetmek değil amacım, sadece ve sadece eşimdeki uç değişiklikleri anlatmaya çalıştım, hata ben de ki yardım bekledim, burada çözüm olurdu veya olmazdı, en azından belki de birilerinden olumlu bişeyler alır bunu uygulamaya koyarım diye düşündüm, ama öyle kırıldımki yazılan yorumlara, dikkat çekmeye çalışmamdan tutun çocukca bir tanım yaptığıma kadar, söyleyebileceğim hiçbirşey kalmadı inanın ki, derdim bana ağır gelmiş ki sizlerden yardım istemişim, dışarıdan bir gözlem başka fikirler verebilir diye düşünmüşüm, çok ama çok üzüldüm, söyleyecek söz bulamıyorum, vurun abalıya misali yapmış birçok arkadaş , ama bunu hakettiğimi hiç sanmıyorum, ama hatam şu, yardım bekledim sizlerden, keşke bu konuyu hiç açmasaydım, yüzlerce binlerce kez pişman oldum konuyu açtığıma, artı son kez şunu belirtmek istiyorum, ben esasen bu sitenin eski müdavimlerindenim, ama önceki nickim banlanmış, ben de yeni bi nick almıştım sadece, size eskilerden olduğumu da istediğiniz şekilde kanıtlayabilirim, kimseyle ne alay etmek ne de vaktini çalmak gibi bi derdim vardı, hepiniz sağolun varolun, admin eğer beni duyuyorsan konuyu kapatırmısın, herkese teşekkürler
biz sizi neden durup dururken kıralımki bir kere bunu söyleyen tek ben değilim ilk sosyalistlerle ilgili yazdığınız cümle çok çirkin.sırf bu düşünce tarzı yüzünden aa onlar komünist diye kaç tane masum insan sürgün edildi öldürüldü bu ülkede.siz kalkmış hala namaz kılmayan içki içen sosyalist bi insandı yazıyorsunuz.tamam derdinize çare arayabilirsiniz ama kelimelerinizi cümlelerinizi dikkatli seçin o zaman.önceden örtülüydüm eşim istemedi diye açıldım makyaj yaptım biraz dinimden uzaklaştım demeye getirmişsiniz.ben başı açık makyaj yapan bi insan olarak bu cümleye alınırım hanımefendi.parayla imanın kimde olduğu anlaşılmazmış derler.neyse daha yazacak çok şey var da uzatmayalım zaten konunuz da kapanır merak etmeyin
başlarda değindiğiniz bi kısım var sosyalistmiş namaz kılmaşmış içki içermiş falan gibi sanki sosyalisltler böyle gibi bi anlatım tarzı var belirtiyim dedim!
konunuza gelecek olursak eşinizin inançlarına fazla karışıyosunuz onu durumdan duruma sürüklemişsiniz, tabi oda sizin inançlarınıza karışmış bunlar hoş değil yaradanla yaradılan arasına kimse giremez!
anladığım kadarıyla eşiniz fazla okuyor araştırıyor buda onu düşünme sevk ediyo ve kafası karışıyo! birilerine sorularını yanıtlattırmak yerine bi süre kendi inançlarınızı kendi içinizde yaşamayı teklif edin
Her kelimesine katılıyorum,bana söyleyecek bir söz kalmamış neredeyse...Benim eşim ister namaz kılar,ister ateist olur o allahla onun arasındadır ben karışamam ki..
geçmiç olsu canim ve Allah sabir versin, bence oturup e$inle bri konu$ ve onu hocaya gitmeye ikna et, zaten en iyi bilgiyi hoca verir, benim sana tavsiyem , birde dedinki Allah iyimi kötümü diye soruyormu$, buna en iyi cevap $u olur heralde, Allah insanlari iyi olsunlar diye, onlara cennet vaad ediyor, iyiliklerin kar$iliginda cennete girecekler ve yanmayacaklar, ancak kötü insanlar gerçek dünyada nasil hatalarinin bedelini ödüyorlarsa ( hapis gibi mesela) Allah'ta yaptiklari hatalar için onlari yakacak, ama iyi insanlarda yanacak diye bir$ey yok, e$ine $unu söyleyebilirsin, sen iyi bir insansin, Allah seni neden yaksinki? Allah hepimize merhamet eder ve küçük hatalarimizi affeder, bizlere kiyamaz de, belki o zaman içi rahatlar
biz sizi neden durup dururken kıralımki bir kere bunu söyleyen tek ben değilim ilk sosyalistlerle ilgili yazdığınız cümle çok çirkin.sırf bu düşünce tarzı yüzünden aa onlar komünist diye kaç tane masum insan sürgün edildi öldürüldü bu ülkede.siz kalkmış hala namaz kılmayan içki içen sosyalist bi insandı yazıyorsunuz.tamam derdinize çare arayabilirsiniz ama kelimelerinizi cümlelerinizi dikkatli seçin o zaman.önceden örtülüydüm eşim istemedi diye açıldım makyaj yaptım biraz dinimden uzaklaştım demeye getirmişsiniz.ben başı açık makyaj yapan bi insan olarak bu cümleye alınırım hanımefendi.parayla imanın kimde olduğu anlaşılmazmış derler.neyse daha yazacak çok şey var da uzatmayalım zaten konunuz da kapanır merak etmeyin
hiçbirşey yazmıycaktım ama yazmak zorundayım. cümle yanlış yazılmış olabilir evet genelleme yapmak zaten gunahtır da aynı zamanda etik de değildir ama arkadaşımız gelip de sosyalistler içer namaz kılmaz şöyledir böyledir dememiş.. bir kere konu bu değil başka birşey.. benim çok fazla sosyalist tanıdıgım insan var ve geneli de ateistler.. ancak ''geneli'' diyorum ve bu sadece ''benim tanıdıklarım''. tamamı böyledir diyemem .. arkadaş ta sadece bunlardan biri oldugunu söyluyor eşinin eskiden.. bu kadar abartılacak birşey yok.. dini tartışma yapılmasın denilen yerde siyasi tartışma da yapılamaz.. ayrıca dini tartışma da yok bunu ima eden arkadaşlara söyluyorum.. bu gunah mıdır bu caiz midir vesaire demiyor.. derdi var ve yardım istiyor.. gönlune su serpin istiyor daraltın üstüne gidin değil. kimbilir belki de bu durum birçok dertten daha zor bir durumdur.. allah kimseyi böyle zor bir duruma düşürmesin.. insanlar burda yorum yapabiliyor evet ama bunu suistimal edip kalp kırmayın..benim de yazacak çok şeylerim var ama sizlerden tek istedigim azıcık insaflı olun ve herşeyi üzerinize alınmayın..
- 19 Aralık 2010
- 912
- 1.268
- 303
Yazan arkadaş çok iyi niyetlerle yazmış bana kalırsa ve değişik bakış açıları istemiş ama kimi üyeler her zamanki gibi çöreğe bakmış.Kimisi de çöreğin ortasındaki deliğe...
Benim düşünceme gelince.Okurken şu söz geldi aklıma:İfrada düşen tefride kaçar.Herşeyin aşırısı zararlı.Çok okuyup araştırmak cidden de insana kafayı yedirtebiliyor.Bizzat denedim.Bunun arkasında yatan şey boşluk olabilir.Eşinizde eğer ruhsal bir rahatsızlık yoksa boşluğa düşmüş ve tutunacak bir dal arıyor olabilir.Her insanın kişiliği aynı değil.Kimisi hayatın getirdikleriyle tatmin olurken kimisi çok daha derinlerde bir şeye ihtiyaç duyabilir.Bence onu anladığınızı hissettirin ve yargılamadan neyin boşluğunu yaşadığını sorun.Yargılamadan dinlediğinizi anlarsa kendini olduğu gibi anlatabilir.
Bu herhangi bir rahatsızlığı yoksa geçerli tabiki.Varsa da Allah şifa versin.Size de bol sabır.
Benim düşünceme gelince.Okurken şu söz geldi aklıma:İfrada düşen tefride kaçar.Herşeyin aşırısı zararlı.Çok okuyup araştırmak cidden de insana kafayı yedirtebiliyor.Bizzat denedim.Bunun arkasında yatan şey boşluk olabilir.Eşinizde eğer ruhsal bir rahatsızlık yoksa boşluğa düşmüş ve tutunacak bir dal arıyor olabilir.Her insanın kişiliği aynı değil.Kimisi hayatın getirdikleriyle tatmin olurken kimisi çok daha derinlerde bir şeye ihtiyaç duyabilir.Bence onu anladığınızı hissettirin ve yargılamadan neyin boşluğunu yaşadığını sorun.Yargılamadan dinlediğinizi anlarsa kendini olduğu gibi anlatabilir.
Bu herhangi bir rahatsızlığı yoksa geçerli tabiki.Varsa da Allah şifa versin.Size de bol sabır.
hiçbirşey yazmıycaktım ama yazmak zorundayım. cümle yanlış yazılmış olabilir evet genelleme yapmak zaten gunahtır da aynı zamanda etik de değildir ama arkadaşımız gelip de sosyalistler içer namaz kılmaz şöyledir böyledir dememiş.. bir kere konu bu değil başka birşey.. benim çok fazla sosyalist tanıdıgım insan var ve geneli de ateistler.. ancak ''geneli'' diyorum ve bu sadece ''benim tanıdıklarım''. tamamı böyledir diyemem .. arkadaş ta sadece bunlardan biri oldugunu söyluyor eşinin eskiden.. bu kadar abartılacak birşey yok.. dini tartışma yapılmasın denilen yerde siyasi tartışma da yapılamaz.. ayrıca dini tartışma da yok bunu ima eden arkadaşlara söyluyorum.. bu gunah mıdır bu caiz midir vesaire demiyor.. derdi var ve yardım istiyor.. gönlune su serpin istiyor daraltın üstüne gidin değil. kimbilir belki de bu durum birçok dertten daha zor bir durumdur.. allah kimseyi böyle zor bir duruma düşürmesin.. insanlar burda yorum yapabiliyor evet ama bunu suistimal edip kalp kırmayın..benim de yazacak çok şeylerim var ama sizlerden tek istedigim azıcık insaflı olun ve herşeyi üzerinize alınmayın..
aynen katiliyorum, mesela orada , "içki içermi$ namaz kilmazmi$, izmirliymi$ " yazsaymi$ bu demek olmuyorki tüm izmirliler böyle diye
lütfen arkada$lar, hemen yanli$ anlamaya veya tarti$maya hazir olmayalim, belki kizcagiz ne yazdigini bile billiyordur bu durumdayken, lütfen birbirimizi bo$ $eyler için ve yanli$ anlamalar için kirmayalim
- 7 Mart 2010
- 28.022
- 14.080
- 498
- 47
arkadaşım bende 9 yıllık evli 34 yaşında bir bayanım...
anlatıklarınız depresyon belirtileri....depresyonu iyileşmeye başladığında düşüncelari sakinleşicek....
bazen böyle şeyler olabiliyor çok bağlıdır yaradanımıza...hayatında üst üste terslikler aksilikler olduğunda...depresyona girer ve kahretmeye başlar...
tedavisi kesinlikle..psikiyatri...psikolog...tedavi..kendiliğinden asla çözemezsiniz...
hacı hoca meselesi değil bu mesele...sadece şu serotonin denilen hormon beyinde az salgılanabiliyormuş..ve depresyon belirtileri...dediğim dedik inantçı ve ters biri olma....ağır depresyona benziyor birde..makul olsaydı tedaviyi kabul ederdi...
eşimde bende inançlı insanlarız..ben beş vakit namazımı kılmaya çabalıyorum..hiç bir nedenide yok..sadece şükür ediyorum..ve bu bizim görevimiz..başımız secdeye ölmeden sadece bir defa bile olsa değmeli diye düşünüyorum...
bu arada başım açık ama sade biriyim...
eşinize yaklaşımınız yumuşak olmalı iyi ve kötü günde diyerek evleniyoruz değilmi...
ona zaman ayırmaya çalışın fazla eleştirmeyin...kendiniz için dr a gitmek istediğinizi ama dr ikinizide çağırdığını söyleyin olmazsa...
anlatıklarınız depresyon belirtileri....depresyonu iyileşmeye başladığında düşüncelari sakinleşicek....
bazen böyle şeyler olabiliyor çok bağlıdır yaradanımıza...hayatında üst üste terslikler aksilikler olduğunda...depresyona girer ve kahretmeye başlar...
tedavisi kesinlikle..psikiyatri...psikolog...tedavi..kendiliğinden asla çözemezsiniz...
hacı hoca meselesi değil bu mesele...sadece şu serotonin denilen hormon beyinde az salgılanabiliyormuş..ve depresyon belirtileri...dediğim dedik inantçı ve ters biri olma....ağır depresyona benziyor birde..makul olsaydı tedaviyi kabul ederdi...
eşimde bende inançlı insanlarız..ben beş vakit namazımı kılmaya çabalıyorum..hiç bir nedenide yok..sadece şükür ediyorum..ve bu bizim görevimiz..başımız secdeye ölmeden sadece bir defa bile olsa değmeli diye düşünüyorum...
bu arada başım açık ama sade biriyim...
eşinize yaklaşımınız yumuşak olmalı iyi ve kötü günde diyerek evleniyoruz değilmi...
ona zaman ayırmaya çalışın fazla eleştirmeyin...kendiniz için dr a gitmek istediğinizi ama dr ikinizide çağırdığını söyleyin olmazsa...
kainatı ayakta tutan duadır.. koca kainatı... naçizane bir tavsiyem olucak.. şu an burayı okumanız belki de bir tesadüf değildir.. arkadaşımızın eşi için dua edebilirsiniz.. 1 kaç dakikanızı bile almaz.. belki sadece ve sadece sizin duanızı Rabbimiz kabul eder ve arkadaşın eşinin kalbi durulur huzur bulur.. tavsiye sadece..
- 24 Ocak 2011
- 21.772
- 35.585
- 798
evet haklısın, ama evliliğin ilk gününden bu yana sürekli değişmezki bir insan, bi aç süslen püslen bi kapat namaz kıl, bi allah aşkı bi allaha nefret, nasıl ayak uydurabilirimki ben bunlara
Eğer siz kendinizde ve yaşadıklarınızda tutarlı olsaydınız belki bu tutarlılığı eşinizede yansıtabilirsiniz.
Ama siz eşinizin bi lafıyla örtünüzden vazgeçmişsiniz..
Sonrasında işe gelip giderken bile mp3'te kuran dinliyordu diye yazmışsınız.Bunun neresi abartılı bir durum ki..İnsanların kulaklarından müzik eksik olmuyor,kulaklığı takılı olmayan çok az insanla rastlaşıyoruz.
Yani hepsini ayrı ayrı yazmaya gerek yok ama sizdede az hata var..Önce siz sağlam durum ki o da sağlam durabilsin.
Sağlıklı olmadığını yazmışsınız.Bu kolay bir durum değil sizin için.Allah kolaylık versin.
Zor bir durum fakat arkadaşım eşinizden bahsederken adeta "Obsesif Kompulsif Bozukluk rahatsızlığının belirtilerini saymış gibisiniz. Size tavsiyem eşinizi bu duruma sokan şeylerden uzak tutmanız. Benim kuzenim de öyle ilaç kullanıyor. Eşiniz kullanmıyorsa ezip yemeklerine de koyabilirsiniz (dr tavsiyesi).Değinmeden geçemeyeceğim bazı arkadaşların ilaçla tedaviyle ilgili akıl almaz yorumları var ilaç uyuşturur böyle tedavi olmaz gibi şeyler okudum. Arkadaşım beyin kimyası denen bir olay vardır. Bu kimya bozulduğu zaman arkadaşımın eşinde olan rahatsızlıklar ortaya çıkar. Yani tamamen fizyolojik bir şey nasıl ki hastalanırız ateşimiz çıkar o da bu kadar fizyolojik yani. Konu sahibi arkadaşım sizin değişim dediğiniz şey de saplantılar, takıntılardır. Yani bu rahatsızlıkta takıntılar değişebilir o yüzden eşiniz bir gün sosyalist olmuş bir gün başka bir şey.... Ona kitap falan okutursanız sohbetlere sokarsanız çok büyük kötülük etmiş olursunuz. Bence doktor tavsiyesi dışına çıkmayın derim. Bununla ilgili bir yazıyı da sizinle paylaşmak isterim. Unutmayın ki eşinizin rahatsızlığı grip gibi romatizma gibi fizyolojik, psikolojik değil. Umarım eşinizi kazanırsınız.....
OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK
(SAPLANTI ZORLANTI BOZUKLUĞU,OKB)
OKB anksiyete bozuklukları içinde gruplanır. Günlük hayatta batıl inancı olan, en ufak şeylerden kaygı duyan veya şüphelenen insanlar çoktur. Bu gibi belirtileri gösteren herkes hasta olarak kabul edilemez, ancak bu düşünce ve davranışlar aşırıya kaçtığında obsesif kompulsif bozukluktan söz edilir.
Bazı kişiler aklına kötü bir şey geldiğinde bir tahtaya vurarak allah korusun der veya evden çıkarken dış kapının kilitli olup olmadığını bir kaç defa kontrol eden sıktır, bu tür davranışları obsesif kompulsif bozukluk olarak değerlendirmek yanlış olur. Bu hastalığın en önemli özelliği kişilerin takıntılı düşüncelerinin ve davranışlarının farkında olmasıdır. Bu kişilerde akla takılan düşünceler istemli olarak uzaklaştırılamaz veya saçma olduğunu bile bile aynı davranış çok defa tekrar edilir(uzun süre el yıkamak veya kapının kilitli olduğunu bilerek tekrar tekrar kontrol etmek gibi). Bu hastalığa yakalanmış kişilerin günlük işlevlerini yerine getirmesi güçleşir, iş hayatı ve sosyal ilişkileri genelde bozulur.
OKB bir hastalık olarak tek başına görülebileceği gibi bir belirti olarak başka psikiyatrik hastalıklara eşlik edebilir. OKB sıklıkla depresyonla bir arada görülür. Hastanın değerlendirmesinde buna dikkat etmek gerekir.
Yapılan araştırmalarda bu hastalığın toplumda %2-3 oranında görüldüğü tespit edilmiştir. Ancak tahmin edilen değerler bunun çok üstündedir.Bu hastalık herhangi bir yaşta başlayabilir. Okul öncesi çocukluk döneminde veya yaşlılıkta ortaya çıkabilir, ortalama çıkış yaşı 40dır.
Çeşitli nedenlerle hastaların OKB tanısı alması gecikebilir. Bunun değişik nedenleri olabilir; hastaların yaşadıklarının hastalık olduğunun farkında olmaması veya hekimler ayırt edici tanıda bu hastalığı düşünmemeleri bu nedenlerden bazılarıdır. Bazen depresyon, iş ve aile sorunları gibi başka tanılarında bu hastalıkla bir arada bulunması OKB tanısını güçleştirebilmektedir. Tedavide gecikmenin en büyük sakıncası depresyonun veya iş ve aile sorunlarının ortaya çıkma riskinin artmasıdır.
OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK BELİRTİLERİ NELERDİR?
Genelde obsesyon ve kompulsiyonlarla karakterizedir, ancak sadece obsesyon veya kompulsiyon yakınmaları olan hastalar da olabilir. Obsesyonlarda kompulsiyonlarda düşünce şeklinde olabilir. Ancak genelde obsesyonlar düşünce kompulsiyonlarda davranış şeklindedir.
Obsesyon (takıntı): kişinin kontrolü dışında tekrarlayan düşünce ve uyaranlardır. Hastalar bunun çok anlamsız olduğunu, kendilerini çok rahatsız ettiğini ancak bu düşüncelerden kurtulamadıklarını belirtirler. Bu takıntılar hastada iğrenme, korkma, şüphelenme veya anksiyete gibi duyguları da beraberinde getirir. Hastalar bu düşüncelerin kendi beyinlerinin ürünü olduğunun farkındadır. Sık görülen obsesyonlar şunlardır:
Kirlilik : çevreden kan, tükrük, mikrop veya semen gibi kir bulaşması veya kişinin çevreye kir bulaştırması
Kendi başına veya yakınlarının başına bir kötülük geleceği düşüncesi
Kontrolünü kaybetme ve saldırgan davranışta bulunma korkusu
Tekrarlayan ve kontrol edilemeyen cinsel düşünceler
Dinle ve ahlaki değerlerla aşırı uğraşma v.b.
Kompulsiyon (tekrarlayan davranışlar): hastalar takıntılı düşüncelerden kurtulmak için akıllarına başka düşünceleri getirirler veya bazı davranışlarda bulunurlar bu tür düşünce ve davranışlara kompulsiyon denir. Takıntılı düşünceler anksiyete artışına neden olurken kompulsiyonlar anksiyeteyi azaltır. Ağır OKB hastalarında bazen bu kompulsiyonlar tüm günü alabilir. Sık görülen kompulsiyonlar şunlardır:
Temizlik: saatlerce el yıkama, banyo yapma veya tekrar tekrar ev temizleme gibi. Bu şekilde el yıkayarak günde bir kalıp sabun bitiren veya çamaşır suyu ile elini yıkayan hastalar sıktır.
Tekrarlama: takıntılı düşünce ile oluşan sıkıntıyı gidermek için tekrarlayan davranışta bulunma veya akıldan başka düşünceleri geçirme gibi. Yakınlarının başına kotü bir şey geleceğini düşünen bir hasta bunun olmaması için halen yapmakta olduğu davranışı ikinci kez yaparak bu düşünceden kurtulabilir (yolda yürürken aynı yolu geri dönüp tekrar yürümek gibi)
Kontrol etme: evine bir şey olacak veya yangın çıkacak korkusu ile tekrar tekrar kapıyı veya tüpün kapalı olup olmadığını kontrol etmek gibi.
Biriktirme: işe yaramayan bir çok eşyayı biriktirmek gibi. Örneğin bazı kişilerde yeterli yerleri olmadığı halde gazeteler, boş kavanozlar veya konserve kutuları gibi işe yaramayan şeyleri atamama davranışı görülebilir. Son birkaç yıldır yurdumuzda gazetelere yansıyan çöplük evler buna en güzel örnektir.
Sayma: yolda yürürken kaldırım taşlarını sayma veya araba plakalarını okuma, günlük işleri yaparken belli sayılarda tekrar etme v.b.(örneğin kazağını beş kere giyip çıkarma veya aynı yere üç kere gitmeme gibi)
Tamamlama: bu kompulsiyonu olan hastalar bir dizi davranışı mükemmel olana kadar tekrar tekrar yaparlar. Örneğin kirlilik takıntısı olan bazı hastalar el yıkamadan önce lavaboyu, musluğu ve sabunu yıkar (genelde belli sayıda) daha sonra belli sayıda elini yıkar ve elini yıkadıktan sonra tekrar aynı işlemi tekrarlar.
Aşırı tertipli ve düzenli olma: örneğin çalışma odasında herşeyin simetrik durması veya masanın üstündeki herşeyin belirli bir sıra ile dizilmesi gibi.
Yukarıda sayılanlar dışında sayı sayma, aşırı liste yapma veya aşırı dua etme gibi başka kompulsiyonlarda olabilir.
OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUĞUN NEDENLERİ NELERDİR?
OKBnin bilinen tek nedeni yoktur. Çeşitli etkenlerin bir araya gelmesi ile bu hastalığın ortaya çıktığı belirtilmektedir.
Genetik bir yatkınlıktan söz edilmektedir. OKBye neden olan bir gen bulunamamıştır, ancak OKB hastalarının yakınlarında bu hastalığın görülme olasılığı artmaktadır. Aynı ailede görülen OKB semptomlarının aynı olması gerekmez. Örneğin annede kontrol etme kompulsiyonları görülürken kızında sık el yıkama olabilir.
Beyinde kimyasal haberci görevi üstlenen serotonin seviyesinde düşmenin bu hastalığa neden olduğu söylenmektedir. Serotonin seviyesini artıran ilaçlar bu nedenle tedavide kullanılmakta ve tedavi edici etkisi görülmektedir.
Bazı araştırmacılar bu hastalarda beynin ön kısmı olan frontal kortex ile iç yapılardan bazal ganglionlar arasında iletişim kopukluğu olduğunu ileri sürmektedir.
Aile içi sorunlar veya stres yaratan durumlar bu hastalığa yol açmaz ancak var olan hastalığın alevlenmesine yol açabilir.
Obsesif kişilikteki kişilerle OKByi ayırmak gerekir. OKB hastalarının hastalık öncesi dönemlerinde genelde kompulsif davranışlara rastlanmaz.OKB hastalarının %15-35inde hastalık öncesi dönemde obsesif uğraşlara rastlanır.
OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Tedavide amaç öncelikle var olan hastalığı tedavi etmek sonra da hastalığın tekrarlamasını önlemektir. Bu amaçla iki tedavi yöntemi kullanılmaktadır:
Seçici serotonin geri alım inhibitörleri kullanmak
Bilişsel davranışçı tedavi uygulamak
Hastaların hastalıkları konusunda kendilerini eğitmeleri çok önemlidir.
Tedavinin başlarında bilişsel ve davranışçı tedaviyi oturtmak ve tedavi dozunu ayarlamak amacı ile haftada en az bir kez doktor kontrolüne gitmek gerekir. Hastalık yatıştıkça kontroller seyrekleşir, tamamen düzeldikten sonra da yılda bir kez bile olsa kontrole gitmekte fayda vardır.
İyileştikten sonra belirtiler tekrar başlar ve kognitif davranışçı tekniklerle kontrol edilemez ise, beklenmeyen ilaç yan etkileri görülürse, depresyon, anksiyete bozukluğu gibi başka ruhsal hastalık belirtileri görülürse veya bir yakınını kaybetmek gibi hastalığı kötü etkileyebilecek önemli bir yaşam olayı ile karşılaşılırsa vakit kaybetmeden psikiyatriste başvurmak gerekir.
Hastalığın tedavisi uzun süreli ve hastayı çok zorlayıcıdır. Tedavi süresince hastanın kendi kaygısını kontrol etmesi gerekir ki bu bazen imkansız hale gelebilir. Böyle yorucu bir tedaviyi geçtikten sonra aniden tedaviyi kesmek kesinlikle önerilmez. Tedavinin seyri sırasında tedavi ile ilgili sorunlar ortaya çıktığında bunun doktor ile paylaşılmasında fayda vardır.
HASTA YAKINLARINA DÜŞEN GÖREVLER NELERDİR?
Bu hastaların kendi hastalıkları konusunda genelde iç görüleri yoktur. Bu nedenle bu hastalarla yaşayan kişilere çok iş düşmektedir. Bu hastalığın aslında tedavi edilebilir olduğunu anlatmak ve doktora gelem konusunda bu hastaları ikne etmek genelde yakınlarına düşmektedir. Hastalığın tedavisi yorucudur ve hastayı oldukça gerginleştirir, bu dönemlerde hastanın yanında olmak ve destek vermek çok önemlidir. Belirtileri tartışarak düzeltmek mümkün değildir. Hastalar zaten bu düşünce ve davranışın saçma olduğunun farkındadır, onlarla bunu tartışarak üzerlerine gitmek hastanın sıkıntısını artırmaktan başka işe yaramaz. Bunun yerine onları anladığınızı ve yanlarında olduğunuzu belirterek destek olmak tedavinin seyri açısından oldukça olumludur. Davranış tedavisinde amaç takıntılı düşünceleri ortadan kaldırmak değil hastanın bu düşüncelerle barışık yaşamasını sağlamaktır. Örneğin çöp bidonunun yanından geçerken eline kir bulaştığını düşünerek defalarca elini yıkayan bir hastaya hayır kir bulaşmadı demek yerine eline kir bulaşıp bulaşmadığına karar vermek için çaba harcamamalısın, kir bulaştığını kabul etsen bile elini tekrar tekrar yıkamamak için direnmelisin düşüncesi aşılanır ve hastanın bunu başarması istenir. Bu nedenle hasta yakınlarının bu düşünceye uymayan yaklaşımları tedaviyi zora sokmaktan başka işe yaramaz. Bu tür yaklaşımlar OKB beliritlerinin artmasına sebep olabilir.
Aile içi sorunlar bu hastalığın sebebi olmaz ancak çoğu zaman hastalığın belirtileri aile içinde sorunlara neden olur. Bu hastalık pek çok hastalıktan daha fazla hasta yakınlarını rahatsız eder. Örneğin yıkanma obsesyonu olan bir hasta gün boyu banyoyu işgal ettiği için, hasta yakınları banyoyu kullanamaz hale gelebilir, veya dışarıdan kir bulaşacak diye obsesyonları olan bazı hastalar sadece kendileri değil ailenin diğer fertlerini de bazı davranışlar yapmaya zorlayabilirler (örneğin dışarıdan gelir gelmez soyunup banyo yapmak gibi). Bu nedenle tedaviye gelindiğinde çoğu zaman hasta yakınları da hastalar gibi yorgun ve tükenmiştir. Yakınları OKB tedavisi gören kişilerin zaman zaman tedaviyi yapan doktoru ziyaret ederek tedavinin seyri konusunda bilgilendirmesi ve ne yapacakları konusunda bilgi alması oldukça faydalıdır.
OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK
(SAPLANTI ZORLANTI BOZUKLUĞU,OKB)
OKB anksiyete bozuklukları içinde gruplanır. Günlük hayatta batıl inancı olan, en ufak şeylerden kaygı duyan veya şüphelenen insanlar çoktur. Bu gibi belirtileri gösteren herkes hasta olarak kabul edilemez, ancak bu düşünce ve davranışlar aşırıya kaçtığında obsesif kompulsif bozukluktan söz edilir.
Bazı kişiler aklına kötü bir şey geldiğinde bir tahtaya vurarak allah korusun der veya evden çıkarken dış kapının kilitli olup olmadığını bir kaç defa kontrol eden sıktır, bu tür davranışları obsesif kompulsif bozukluk olarak değerlendirmek yanlış olur. Bu hastalığın en önemli özelliği kişilerin takıntılı düşüncelerinin ve davranışlarının farkında olmasıdır. Bu kişilerde akla takılan düşünceler istemli olarak uzaklaştırılamaz veya saçma olduğunu bile bile aynı davranış çok defa tekrar edilir(uzun süre el yıkamak veya kapının kilitli olduğunu bilerek tekrar tekrar kontrol etmek gibi). Bu hastalığa yakalanmış kişilerin günlük işlevlerini yerine getirmesi güçleşir, iş hayatı ve sosyal ilişkileri genelde bozulur.
OKB bir hastalık olarak tek başına görülebileceği gibi bir belirti olarak başka psikiyatrik hastalıklara eşlik edebilir. OKB sıklıkla depresyonla bir arada görülür. Hastanın değerlendirmesinde buna dikkat etmek gerekir.
Yapılan araştırmalarda bu hastalığın toplumda %2-3 oranında görüldüğü tespit edilmiştir. Ancak tahmin edilen değerler bunun çok üstündedir.Bu hastalık herhangi bir yaşta başlayabilir. Okul öncesi çocukluk döneminde veya yaşlılıkta ortaya çıkabilir, ortalama çıkış yaşı 40dır.
Çeşitli nedenlerle hastaların OKB tanısı alması gecikebilir. Bunun değişik nedenleri olabilir; hastaların yaşadıklarının hastalık olduğunun farkında olmaması veya hekimler ayırt edici tanıda bu hastalığı düşünmemeleri bu nedenlerden bazılarıdır. Bazen depresyon, iş ve aile sorunları gibi başka tanılarında bu hastalıkla bir arada bulunması OKB tanısını güçleştirebilmektedir. Tedavide gecikmenin en büyük sakıncası depresyonun veya iş ve aile sorunlarının ortaya çıkma riskinin artmasıdır.
OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK BELİRTİLERİ NELERDİR?
Genelde obsesyon ve kompulsiyonlarla karakterizedir, ancak sadece obsesyon veya kompulsiyon yakınmaları olan hastalar da olabilir. Obsesyonlarda kompulsiyonlarda düşünce şeklinde olabilir. Ancak genelde obsesyonlar düşünce kompulsiyonlarda davranış şeklindedir.
Obsesyon (takıntı): kişinin kontrolü dışında tekrarlayan düşünce ve uyaranlardır. Hastalar bunun çok anlamsız olduğunu, kendilerini çok rahatsız ettiğini ancak bu düşüncelerden kurtulamadıklarını belirtirler. Bu takıntılar hastada iğrenme, korkma, şüphelenme veya anksiyete gibi duyguları da beraberinde getirir. Hastalar bu düşüncelerin kendi beyinlerinin ürünü olduğunun farkındadır. Sık görülen obsesyonlar şunlardır:
Kirlilik : çevreden kan, tükrük, mikrop veya semen gibi kir bulaşması veya kişinin çevreye kir bulaştırması
Kendi başına veya yakınlarının başına bir kötülük geleceği düşüncesi
Kontrolünü kaybetme ve saldırgan davranışta bulunma korkusu
Tekrarlayan ve kontrol edilemeyen cinsel düşünceler
Dinle ve ahlaki değerlerla aşırı uğraşma v.b.
Kompulsiyon (tekrarlayan davranışlar): hastalar takıntılı düşüncelerden kurtulmak için akıllarına başka düşünceleri getirirler veya bazı davranışlarda bulunurlar bu tür düşünce ve davranışlara kompulsiyon denir. Takıntılı düşünceler anksiyete artışına neden olurken kompulsiyonlar anksiyeteyi azaltır. Ağır OKB hastalarında bazen bu kompulsiyonlar tüm günü alabilir. Sık görülen kompulsiyonlar şunlardır:
Temizlik: saatlerce el yıkama, banyo yapma veya tekrar tekrar ev temizleme gibi. Bu şekilde el yıkayarak günde bir kalıp sabun bitiren veya çamaşır suyu ile elini yıkayan hastalar sıktır.
Tekrarlama: takıntılı düşünce ile oluşan sıkıntıyı gidermek için tekrarlayan davranışta bulunma veya akıldan başka düşünceleri geçirme gibi. Yakınlarının başına kotü bir şey geleceğini düşünen bir hasta bunun olmaması için halen yapmakta olduğu davranışı ikinci kez yaparak bu düşünceden kurtulabilir (yolda yürürken aynı yolu geri dönüp tekrar yürümek gibi)
Kontrol etme: evine bir şey olacak veya yangın çıkacak korkusu ile tekrar tekrar kapıyı veya tüpün kapalı olup olmadığını kontrol etmek gibi.
Biriktirme: işe yaramayan bir çok eşyayı biriktirmek gibi. Örneğin bazı kişilerde yeterli yerleri olmadığı halde gazeteler, boş kavanozlar veya konserve kutuları gibi işe yaramayan şeyleri atamama davranışı görülebilir. Son birkaç yıldır yurdumuzda gazetelere yansıyan çöplük evler buna en güzel örnektir.
Sayma: yolda yürürken kaldırım taşlarını sayma veya araba plakalarını okuma, günlük işleri yaparken belli sayılarda tekrar etme v.b.(örneğin kazağını beş kere giyip çıkarma veya aynı yere üç kere gitmeme gibi)
Tamamlama: bu kompulsiyonu olan hastalar bir dizi davranışı mükemmel olana kadar tekrar tekrar yaparlar. Örneğin kirlilik takıntısı olan bazı hastalar el yıkamadan önce lavaboyu, musluğu ve sabunu yıkar (genelde belli sayıda) daha sonra belli sayıda elini yıkar ve elini yıkadıktan sonra tekrar aynı işlemi tekrarlar.
Aşırı tertipli ve düzenli olma: örneğin çalışma odasında herşeyin simetrik durması veya masanın üstündeki herşeyin belirli bir sıra ile dizilmesi gibi.
Yukarıda sayılanlar dışında sayı sayma, aşırı liste yapma veya aşırı dua etme gibi başka kompulsiyonlarda olabilir.
OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUĞUN NEDENLERİ NELERDİR?
OKBnin bilinen tek nedeni yoktur. Çeşitli etkenlerin bir araya gelmesi ile bu hastalığın ortaya çıktığı belirtilmektedir.
Genetik bir yatkınlıktan söz edilmektedir. OKBye neden olan bir gen bulunamamıştır, ancak OKB hastalarının yakınlarında bu hastalığın görülme olasılığı artmaktadır. Aynı ailede görülen OKB semptomlarının aynı olması gerekmez. Örneğin annede kontrol etme kompulsiyonları görülürken kızında sık el yıkama olabilir.
Beyinde kimyasal haberci görevi üstlenen serotonin seviyesinde düşmenin bu hastalığa neden olduğu söylenmektedir. Serotonin seviyesini artıran ilaçlar bu nedenle tedavide kullanılmakta ve tedavi edici etkisi görülmektedir.
Bazı araştırmacılar bu hastalarda beynin ön kısmı olan frontal kortex ile iç yapılardan bazal ganglionlar arasında iletişim kopukluğu olduğunu ileri sürmektedir.
Aile içi sorunlar veya stres yaratan durumlar bu hastalığa yol açmaz ancak var olan hastalığın alevlenmesine yol açabilir.
Obsesif kişilikteki kişilerle OKByi ayırmak gerekir. OKB hastalarının hastalık öncesi dönemlerinde genelde kompulsif davranışlara rastlanmaz.OKB hastalarının %15-35inde hastalık öncesi dönemde obsesif uğraşlara rastlanır.
OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Tedavide amaç öncelikle var olan hastalığı tedavi etmek sonra da hastalığın tekrarlamasını önlemektir. Bu amaçla iki tedavi yöntemi kullanılmaktadır:
Seçici serotonin geri alım inhibitörleri kullanmak
Bilişsel davranışçı tedavi uygulamak
Hastaların hastalıkları konusunda kendilerini eğitmeleri çok önemlidir.
Tedavinin başlarında bilişsel ve davranışçı tedaviyi oturtmak ve tedavi dozunu ayarlamak amacı ile haftada en az bir kez doktor kontrolüne gitmek gerekir. Hastalık yatıştıkça kontroller seyrekleşir, tamamen düzeldikten sonra da yılda bir kez bile olsa kontrole gitmekte fayda vardır.
İyileştikten sonra belirtiler tekrar başlar ve kognitif davranışçı tekniklerle kontrol edilemez ise, beklenmeyen ilaç yan etkileri görülürse, depresyon, anksiyete bozukluğu gibi başka ruhsal hastalık belirtileri görülürse veya bir yakınını kaybetmek gibi hastalığı kötü etkileyebilecek önemli bir yaşam olayı ile karşılaşılırsa vakit kaybetmeden psikiyatriste başvurmak gerekir.
Hastalığın tedavisi uzun süreli ve hastayı çok zorlayıcıdır. Tedavi süresince hastanın kendi kaygısını kontrol etmesi gerekir ki bu bazen imkansız hale gelebilir. Böyle yorucu bir tedaviyi geçtikten sonra aniden tedaviyi kesmek kesinlikle önerilmez. Tedavinin seyri sırasında tedavi ile ilgili sorunlar ortaya çıktığında bunun doktor ile paylaşılmasında fayda vardır.
HASTA YAKINLARINA DÜŞEN GÖREVLER NELERDİR?
Bu hastaların kendi hastalıkları konusunda genelde iç görüleri yoktur. Bu nedenle bu hastalarla yaşayan kişilere çok iş düşmektedir. Bu hastalığın aslında tedavi edilebilir olduğunu anlatmak ve doktora gelem konusunda bu hastaları ikne etmek genelde yakınlarına düşmektedir. Hastalığın tedavisi yorucudur ve hastayı oldukça gerginleştirir, bu dönemlerde hastanın yanında olmak ve destek vermek çok önemlidir. Belirtileri tartışarak düzeltmek mümkün değildir. Hastalar zaten bu düşünce ve davranışın saçma olduğunun farkındadır, onlarla bunu tartışarak üzerlerine gitmek hastanın sıkıntısını artırmaktan başka işe yaramaz. Bunun yerine onları anladığınızı ve yanlarında olduğunuzu belirterek destek olmak tedavinin seyri açısından oldukça olumludur. Davranış tedavisinde amaç takıntılı düşünceleri ortadan kaldırmak değil hastanın bu düşüncelerle barışık yaşamasını sağlamaktır. Örneğin çöp bidonunun yanından geçerken eline kir bulaştığını düşünerek defalarca elini yıkayan bir hastaya hayır kir bulaşmadı demek yerine eline kir bulaşıp bulaşmadığına karar vermek için çaba harcamamalısın, kir bulaştığını kabul etsen bile elini tekrar tekrar yıkamamak için direnmelisin düşüncesi aşılanır ve hastanın bunu başarması istenir. Bu nedenle hasta yakınlarının bu düşünceye uymayan yaklaşımları tedaviyi zora sokmaktan başka işe yaramaz. Bu tür yaklaşımlar OKB beliritlerinin artmasına sebep olabilir.
Aile içi sorunlar bu hastalığın sebebi olmaz ancak çoğu zaman hastalığın belirtileri aile içinde sorunlara neden olur. Bu hastalık pek çok hastalıktan daha fazla hasta yakınlarını rahatsız eder. Örneğin yıkanma obsesyonu olan bir hasta gün boyu banyoyu işgal ettiği için, hasta yakınları banyoyu kullanamaz hale gelebilir, veya dışarıdan kir bulaşacak diye obsesyonları olan bazı hastalar sadece kendileri değil ailenin diğer fertlerini de bazı davranışlar yapmaya zorlayabilirler (örneğin dışarıdan gelir gelmez soyunup banyo yapmak gibi). Bu nedenle tedaviye gelindiğinde çoğu zaman hasta yakınları da hastalar gibi yorgun ve tükenmiştir. Yakınları OKB tedavisi gören kişilerin zaman zaman tedaviyi yapan doktoru ziyaret ederek tedavinin seyri konusunda bilgilendirmesi ve ne yapacakları konusunda bilgi alması oldukça faydalıdır.