gerçek bir hikaye okuyunca çok şaşırdım paylaşmak istedim.
ALEM GAY OLMUŞ KENDİNE DİKKAT ET
Hoşumuza gitse de gitmese de artık böyle bir gerçek var; erkekler, karılarını sadece kadınlar için terk etmiyor, başka erkekler için de ediyor.
Aşağıda okuyacağınız röportajı bir arkadaşımla yaptım, medya sektöründen biri. Haklı sebepleri var, adının açıklanmasını istemedi...
O gün ne oldu ki?
- Boynunda kocaman bir morluk gördüm. "Bu ne?" dedim. Fark etmediği için gizleme gereği bile duymamış. Acayip rahattı. Düşünsene, az önce biriyle şiddetle sevişmişsin, sonra hiçbir şey olmamış gibi karının yanına geliyorsun. Ben böyle bir soğukkanlılığa inanamıyorum. Yani insan azıcık bir gerilim taşımaz mı? Ben bir halt karıştırsam, bütün dünya yüzümden anlar. O ise "Belki de böcek sokmuştur, hadi eve gidelim" dedi. Ama yok öyle eve gidelim. Günlerce hayatı o kadar dar ettim ki ona, sonunda patladı, sokakta bir arkadaşına rastlamış, yanında iki kadın varmış, onlarla arabanın içinde sevişmişler, kadın boynunu morartmış. Ama ciddiye alınacak bir şey değilmiş, onu affetmeliymişim. "Peki canım" dedim ve kapıyı gösterdim. Ağlaya ağlaya en yakın arkadaşımı aradım, evde oğluma hiçbir şey belli etmemek için de elimden geleni yaptım...
Sonra?
- Sonra geri geldi. Onu hasretle kapılarda karşıladım. Bahanem, işsiz ve evsiz olmasıydı. Başka nereye gidecekti ki? O benim kocamdı, tabii ki ona eve alacaktım! Bugün öyle davrandığım için kendime çok kızıyorum. Hatta kendimden utanıyorum. Ama o anda aldığım darbe yüzünden ayrılmaya korktum. Zaten korkular kadar insanı bitiren başka bir şey yok. İçindeki hayvan o kadar vahşileşiyor ki, bokunu çıkarıyorsun. Kendine acımanın ne kadar fena bir şey olduğunu da o günlerde anladım. Birine bağlanmak, birini sevmek değildi artık benimki, hastalıklı bir uzva yapışmak gibiydi. Kızgınlıktan deliriyordum, ama adamı kapı dışarı edemiyordum. Yanında uyumuyorum, ama evden gitmesini de istemiyorum. Bu arada bir de ne olduğunu bütün ayrıntılarıyla öğrenmemiş olmak beni mahvediyordu. Her şeyi en ince detayına kadar öğrenmeliydim.
Öğrendiniz mi?
- Tabii, tabii. O kadını sorup durdum. Bir fahişe olduğunu söyledi. "Profesyonel olarak bu işi yapan biri" dedi. "Çok mu zevk verdi sana söyle" filan derken, onun bir köşede süt dökmüş kedi gibi oturması, süklüm püklüm olması hasta ediyordu beni.
Bu arada boyundaki iz...
- Valla nasıl bir şehvetse geçmek bilmedi, kan oturmuş demek ki! İki hafta ev dahil her yerde atkıyla dolaştı.
Sonra?
- Bir arkadaşım, "Sen kafayı yiyorsun, bir psikiyatra git" dedi. Gittim. Ama karşımdaki ukala doktoru sevmedim. Ben de sosyoloji okudum, az buçuk bilirim bir şeyler, "Efenim önce çocukluğunuza dönelim" tripleri hiç hoşuma gitmedi, kadınla kavga ederek oradan çıktım. Eski kocam da, psikiyatra onun yüzünden gidiyorum ya, kendini sorumlu hissediyor, "Hadi buluşalım" dedi, buluştuk, beni dağılmış görünce, "Psikiyatrlar insana her zaman iyi gelmiyor" dedim, buna çok üzüldü ve birden "Doktora gitme. Sen hasta değilsin. Hasta olan benim" diye ağlamaya başladı.
Nasıl yani?
- Ben de öyle dedim. "Nasıl yani!" "Sana yalan söyledim, o bir kadın değildi, bir erkekle birlikte oldum ben" demesin mi?
Siz ne yaptınız?
- Öyle kalakaldım. Baktım kaptırmış kendini ağlıyor, hıçkıra hıçkıra. Birden anaç tavuk oluverdim, "Üzülme" dedim, "üzülme." Sarıldım, kafasını filan okşadım. Dünyanın en tuhaf şeyi, birlikte olduğun adamın "Ben erkeklerden heyecan duyuyorum" demesi. "Benle ne işin vardı o zaman Allah’ın cezası!" diyemiyorsun, bir de ona anlayış göstermen gerekiyor. Hayatında ilk defa galiba bana o zaman tamamen teslim oldu. Meğer hamamda bir erkekle birlikte olmuş, ama cinsel birleşme yaşamamışlar. Sadece öpüştüklerini anlattı. Öpüşmenin şiddetine bakılırsa, birbirlerini epey bir arzulamışlar...
Siz öyle dinliyor musun bunları?
- Tabii tabii. "Hamam nerede?" diyorum. Anlatıyor. Eyüp Sultan’daymış, çok meşhur bir hamammış, bütün gayler bilir ve gidermiş. Erkekler altlarında peştamal, üstleri çıplak dizilirmiş, birbirlerini seçermiş, yukarıda da odalar varmış. Gül gibi kocam, heriflerle yatıyor Ferzan Özpetek filmlerine benzeyen bir hamamda. Ben de "A öyle mi?" diyorum, dinliyorum.
Sonraki günler...
- Ruhsuzlaştım. Olur olmaz ağlıyorum. İşte, işe giderken arabada, duşta. Sonra antidepresan içmeye başladım, geçti neyse. O günlerde yaptığım en bilinçli şey, AIDS testi yaptırmak oldu. Ağlaya ağlaya yaptırdım. "O kadar şansızım ki, kesinlikle hastalık bulaşmıştır!" diye düşünüyorum. Evet, o aralar dünyanın en şanssız kadını olduğumu düşünüyordum. Bir çocuğumun olması, hayatta yalnız olmamam da acımı hafifletmiyordu. Bu tür yaralar hep tek başına alınıyor çünkü.
Hem kendinize acıyorsunuz hem ona kızıyorsunuz...
- Tabii, tabii "Benimle işin neydi?" "Niye evlendik biz?" "Ben varken kaç tane oldu o heriflerden?" Hepsini soruyorsun. Her bir soru, başka bir tribin çağrıştırıcısı olabiliyor. Beni rahatlatan tek şey onun kendini anlatmasıydı...
Neden?
- Bilmiyorum, en azından hakikat. Yalan dolan değil. Gerçek kimliğini öğreniyorsun. Küçükken mahallede ona ve arkadaşlarına cinsel organını gösteren abiden başladı. Sonra askerlik hikayaleri. Terhis olmadan bir gece önce biri bunu uyandırıyor, "Lütfen organını göster, bir kerecik" diyor, bana bunu anlatmıştı, "Ay ne fena, ne sapıklar var!" demiş, üzerinde bile durmamıştım. Nedense göstermedi gibi gelmişti, meğer tuvalete gidip göstermiş. Aklının almadığı şu oluyor: Sana bu kadar yakın olan birinin, kendini senden bu kadar iyi saklayabilmesi...
Başka neler öğrendiniz ve hayret ettiniz...
- Bir kere de yolda yürürken bir taksinin yanında durduğunu, şoförün, "Seni istediğin yere kadar götüreyim!" diye ısrar ettiğini anlatmıştı. Hikaye garip gelmişti ama "Binmedim tabii" deyince çok da ciddiye almamıştım. Meğer binmiş, bizimki de adama "Takscilik yapmak için fazla güzel değil misin?" demiş. Elin taksicisiyle kur yapıyorlar birbirlerine! O da "Beni beğendin demek gel öne" demiş. Bunlar yan yana havaalanından Bostancı’ya kadar gelmişler. Arabada oral seks yapmış bizimki adama. İnanabiliyor musun? İnerken de hem taksimetrede yazan parayı vermiş hem de o rezilliği yapmasına müsaade etti diye bahşiş. Verdiği para da benim param! Şaka gibi. Ben çalışıyorum buna para veriyorum, bu da taksicilere veriyor. Düşünsene, sonra da ben adamla akşam birlikte uyuyorum filan. Ben hızımı alamadım bir sürü taksiciyle konuştum. "Evet abla var böyle hikayeler" dediler. 10 bin liraya erkeklerin şipşak seviştiği oteller buldum Kadıköy’de.
Bütün bu yaşadıklarınız arasında sizi en çok sarsan ne oldu?
- Gay olduğunu bilmesine rağmen evlenmeye bu kadar istekli olması, peşimden koşması... Çok zorlanıyorlar, çok acı çekiyorlar, içlerinde bizim bilmediğimiz bir şürü şey oluyor. Ve kabul görmek için bir paravan şirket gerekiyor. Ben öyleydim, gizli eşcinsel kocamın paravan şirketiydim!
Bu olay sizde neye yol açtı? Erkeklere mi yoksa kendinize mi güveniniz sarsıldı?
- Kendime güvenim sarsıldı. Erkekler yine aynı oradalar. İyisi de kötüsü de var. Ama ben onlar hakkında çok fena yanılabiliyormuşum bunu gördüm.
"Başıma gelenleri aman kimse öğrenmesin!" diye çaba gösteriyor musunuz?
- Yok hayır. "Neden boşandınız?" diye soranlara, kendimi yakın hissediyorsam anlatıyorum. Ama daha çeneme vurmadı. Bu süreç içinde de en çok oğlum bana destek oldu. Hayata bakışımı, inancımı ve aşık olma potansiyelimi kaybetmedim daha. Ama bence bunda antidepresanı bırakmıyor olmamın da etkisi var...
Şimdi biriyle birlikte misiniz?
- Yok değilim, iki yıl oldu ayrılalı, daha hazır hissetmiyorum kendimi. Kim olduğumu yazma o yüzden, erkekler toptan kaçacaklar benden!
Kocası gay çıkan bir kadın ne hisseder?
Dünyada en tuhaf şey birlikte olduğun adamın "Ben erkeklerden hoşlanıyorum" demesi
Eski eşinizle ne zaman, nasıl tanıştınız?
- Yaklaşık yedi yıl önce bir açılışta. O hep çok heyecanlı bir karşılaşma olduğunu söyler, "Seni görür görmez aşık oldum" der. Ben ise daha çok aşık olunan, ağır kadın rolündeydim. Belki de hoşuma giden bu oldu. Arzulanmak, kendimi iyi hissettirdi. Ama arada yaş farkı vardı...
Kaç yaş?
- 11 yaş küçüktü benden. Önce haliyle, "Hadi ya, sen eğlenecek başka birilerini bul" gibi bir tavır takındım ama samimi görünüyordu. Etrafımdakiler de, "İyi vakit geçirirsin ne var yani" deyince, e ben de hazırmışım ki, balıklama atladım.
Hayatınıza giren diğer erkeklerden farkı...
- Bugüne kadar birlikte olduğum erkeklerin en ilgilisi ve en düşüncelisiydi. Ben sağımda kimsenin yürümesinden hoşlanmam mesela, böyle bir tikim var, bunu keşfetmişti. Market torbalarını ölse bana taşıtmazdı, salakça gelebilir ama benim için önemli, kadın taşımazmış, sonra kapıları açar, sigaraları yakardı. Sonra, saatlerce kılık-kıyafet bakmama ses çıkarmazdı. Hatta benim gözden kaçırdığım hoşuma gidecek şeyleri bulup, denemem için ısrar ederdi. Bunun gibi bir sürü şey. Çok şefkatliydi, çok espriliydi, çok zekiydi...
"Hayatımı paylaşmak istediğim adam işte bu!" ne zaman dediniz?
- Demedim. Her şey kendiliğinden gelişti. Beklenmedik bir şekilde askere alındı, dağıtım iznine geldiğinde de evlenme teklif etti, 10 gün içinde evlendik. Askerdeyken evli olduğumuz için rahat rahat görüşebilecektik.