Erdoğan'ın cevap verme algoritması

Misty Day

she wolf
Kayıtlı Üye
5 Mayıs 2013
2.835
4.190
[h=5]Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Gezi Parkı protestoları hakkındaki tutumunu eleştiren Blog yazarı Ozan Tüzün, "Tayyip Erdoğan'ın yıllar geçtikçe mükemmelleştirdiği ve her sorulan soruya cevap verirken kullandığı bir algoritma var" diyor ve Başbakan Erdoğan'ın kullandığı yöntemleri formüle ediyor.[/h]İşte o yazı:
"Tayyip Erdoğan’ın yıllar geçtikçe mükemmelleştirdiği ve her sorulan soruya cevap verirken kullandığı bir algoritma var. İletişim okumuş bir insansı olarak irdelemeye çalıştım.

Bu algoritma bir kaç adımdan oluşuyor ve eğer zamanı varsa tüm adımları (1'den 8'e hepsini), zamanı daha kısıtlıysa bazılarını (genellikle 1 & 3 & 6'yi) kullanıyor.

Daha iyi anlatabilmek için bir örnekle açıklayacağım. Erdoğan’ın küçüklüğüne dönüp, evdeki vazoyu kırdığını varsayacağım.

Tayyip evde yalnızdır ve annesi eve gelince vazoyu kırılmış olarak bulur.

Annesi: Tayyip! Vazoyu mu kırdın!

Adım 1: Yapılan yanlışın ifade edilme şeklini değiştir, onu yanlış olmaktan çıkar ve iyi bir şey gibi göster.
- Vazoyu kırmadım, parçalarına ayrıştırdım ve yeniden şekillendirilebilmesi için bir düzenleme yaptım.

Bu tekniğin gerçek hayattaki örnekleri şöyle:

"Ağaçlara zarar vermiyoruz, yerlerinden sokup taşıyoruz."
"Değişmedim, geliştim."
"Alkolü yasaklamıyoruz, kullanımını düzenliyoruz."

Adım 2: O suçu işleyecek / hatayı yapacak dünyadaki son insan olduğuna ikna et.
- Ben vazoya neden zarar vermek isteyeyim ki? Ben de vazoyum. Vazonun daniskasıyım. O vazo alındığında, onu omzunda 4 kat, bak rakam veriyorum tam 98 merdiven, yukarı taşıyan benim. Vazonun güneşten rengi solmasın diye onu depoya koyalım diyen, kimse kıskanmasın, nazar gelmesin diye arkadaşlarım gelince üstünü örten yine benim. O vazonun bir numaralı destekçisi benim, niye zarar vermek isteyeyim?

Bu tekniğin gerçek hayattaki örnekleri şöyle:

"Biz niye ağaç kesmek isteyelim, tam 3 katrilyon ağaç diktik."
"Biz niye yargıya baskı yapalım, Türkiye’deki en büyük adalet saraylarını yapan, onlara cumhuriyet tarihindeki en büyük olanakları sağlayan biziz."

Adım 3: Söz konusu olayın önemini indirge, olayı normalleştir, hatta yaptığının az bile olduğunu örneklerle açıkla.
- Ayrıca ben vazonun yeniden düzenlenmesine neden bu kadar tepki gösterdiğini anlamıyorum. Vazo, daha çok eski komünist ülkelerde kullanılan, artık miadını doldurmuş bir süs eşyası. Bak Amerika'ya, bak İngiltere’ye var mı evlerde vazo? Hiç filmlerde görüyor musun? Modern evlerde görüyor musun? Anca Çavuşesku dönemindeki Romanya'da, sosyalizm illetinden kurtulamamış Ukrayna’nın oblastlarında kullanılan, barok bir şey vazo. Var mı modern dünyada vazonun yeri? Yok. Bu tepkiyi anlamak mümkün değil. Bence vazonun yeniden düzenlenmesinde geç bile kalındı.

Bu tekniğin gerçek hayattaki örnekleri şöyle:

"Alkol düzenlemesi sadece bizde yok ki. Bunu biz mi uydurduk? Bakın İskandinav ülkelerine, Fransa'ya, İngiltere’ye, hepsinde kat be kat daha fazla kısıtlama var. Bizdeki düzenlemeler daha başlangıç seviyesinde."

Adım 4: Şefkatinle, erdeminle karşıdakini ez. İstesem yapardım ama yapmadım de.
- Şimdi bana böyle suçlamalarla geliyorsun ama ben istesem o vazoyu 20 kere kırardım. Her gün evdeyim, vazoyla baş başayım. Madem böyle hasmane bir tavrım var neden kırmadım? İstesem kırardım hatta yok ederdim. Ama yapmadım. Şahsi olarak vazoyla her konuda ayni fikirde olmasam da yapmadım, çünkü ben senin düşüncelerine saygı duyuyorum. İnsanların vazoyu sevme hakki benim için kutsal. Vazoyu vazo olduğu için değil yaradandan dolayı seviyorum. Ben bu evde vazoların teminatıyım.

Bu tekniğin gerçek hayattaki örnekleri şöyle:

Bunu sadece Erdoğan değil, tüm parti kullanıyor aslında. Güncel örnekleri "Gezi olaylarında, istesek interneti keserdik, kesmedik." veya Melih Gökçek’in dediği "Sizi bir kaşık suda boğardık ama kahretsin ki demokratız."

Adım 5: Soruyu asla cevapsız bırakma. Soruya "varsayalım dediğiniz doğru" şeklinde cevap ver. Bunun olasılığını kabul et ve bu olasılığa karşı da sorumlu bir şekilde davrandığını göster.
- Varsayalım dediğin doğru. Vazonun başına söylediğin şeyler geldi. Bu her şeyin benim yüzümden olduğunu mu gösterir? Pencereler ceyran yapmış, kedi koşarken vurup kırmış olabilir. Ben bunların araştırılması için komşunun oğlu Mustafa'ya gerekli talimatları verdim. Dünkü rüzgârın hızını araştıracak, kedinin davranışlarını inceleyip bana rapor verecek. Eğer bir yanlış tespit edersem o kediyi önce ben cezalandırırım. O pencereleri önce ben tamir ederim. Her şeyi takip ediyorum, her şeyi evimiz için, evimizin güzelliği, ferahı için yapıyorum.

Bu tekniğin gerçek hayattaki örnekleri şöyle:

"Polisin Gezi Parkı olaylarında aşırı gaz kullanmasıyla ilgili şikâyetler var, doğru. Bunların incelenmesi için gerekli yerlere talimat verdim. Eğer böyle bir şey varsa, incelecek, gereği yapılacak. Böyle bir şeye izin vermeyiz, veremeyiz."

Adım 6: Soruyu soranın bu konudaki samimiyetini sorgula.
- Şimdi bir de şöyle bir nokta var. Salondaki vazo, dünyada ilk defa yeniden düzenlenen vazo değil. Madem vazolar konusunda böyle bir hassasiyetin var, alt komşunun vazoları, hem de 1 değil tam 2 vazosu, oğlu tarafından kırıldığında neden tepki göstermedin? O zaman neredeydin? Ya da taşınırken seramikleri kırılan Ayşe teyzeyle birlikte neden gözyaşı dökmedin? Bu vazonun farkı yalnızca benimle ilgili olması mı? Burada amaç üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek. Vazo bahane.

Bu tekniğin gerçek hayattaki örnekleri şöyle:

"Madem ağaçları bu kadar seviyorsunuz, ben orman arazisinin içine üniversite yapılmasın diye yırtınırken neredeydiniz? Neredeydi bu kalabalıklar?"
"Madem basın özgürlüğü diye bu kadar yırtınıyorsunuz, 28 Şubat döneminde neredeydiniz?"

Adım 7: Olaydan yırttın, kendini iyi gösterdin. Şimdi bu avantajı rakibini kötü göstermek için kullan.
- Bu vazo kırmak falan hep Ali'nin (kardeşimin) yapacağı şeyler. O yapar bunları. Geçen sene cam dolabın penceresini kıran, küçükken babamın pikabına top atan kim? Ali. Ali'nin zihniyeti kırar ancak vazoyu. Bunun arkasında da o var; ben sana söyleyeyim. Şimdi babamın harçlıklara karar vereceği dönem yaklaşıyor ya, beni okul konusunda yenemiyor, aklınca böyle bir çamur atma yolu buldu. Bunları babam hep görüyor. Babam doğru kararı verir, benim içim rahat. Ben hep konuşuyorum babamla."

Bu tekniğin gerçek hayattaki örnekleri şöyle:

"Bu gösteriler, kargaşalar hep CHP zihniyetinin bir urunu. Bunların arkasında onlar var, seçim yaklaşıyor ya aklınca oradan vuracak. Marjinal gurupları örgütleyip, üç beş çapulcuyla kargaşa çıkartmaya çalışıyorlar. Ama biz halkımızı biliyoruz, halkımız bunlara itibar etmiyor. Halk her şeyi görüyor."

Adım 8: Konu kapandı, cevap verildi. Konuşmanı kendini ve yaptıklarını överek zirvede bırak. - Ben bunlara bakmıyorum anne. Ben işime bakıyorum. Bak 2 senelik ortaokul hayatımda, sınıfın en çalışkanı olmuşum. Herkes beni parmakla gösterir hale gelmiş, diğer çocukların annesi de oğullarına Tayyip gibi ol evladım der duruma gelmiş. Bu durumdayız. Din 5, beden 5, matematik 5. Bu durumdayız. Ben işime bakıyorum, dersime bakıyorum. Ailemiz için hayırlı bir evlat olmaya, ailemizi, babamın da dediği gibi evelallah apartmandaki örnek aile konumuna taşımaya çalışıyorum, çalışacağım.

Bu tekniğin gerçek hayattaki örnekleri şöyle:

" Ekonomi şöyle güzel, IMF borçları şöyle az, milli gelir şöyle yükseldi vs vs."
------------------------------------------------

Bu 8 adım dışında bir de içerilere serpilmiş ufak detaylar oluyor. Talimat verdim, arkadaşlar çözdü:

İyi şeylerde "biz" de, ilişkilendirilmeyi istemediğin şeylerde ise "devlet, polis vs" gibi kurum adları ver.
İyi şeylerde:
"Galatasaray’ın stadını biz yaptık ve Galatasaray'a verdik."
"Kayseri'ye galaksinin en büyük su fıskiyesini yaptık."

İlişkilendirilmek istemediği konularda:
"Polis gaz kullanımında aşırıya kaçmış olabilir."
"Devlet, İmralı’yla da konuşur, herkesle de konuşur."

Soruya / suçlamaya kendi değerlerini değil suçlayanın değerlerini, silahlarını kullanarak cevap ver.
Örneğin, "Anayasada, devlet halkını alkolden, uyuşturucudan korur yazıyor. Bu görev bana verilmiş; bu maddeyi biz eklemedik ki."

Adını telaffuz etmek istemediği insanların / kurumların ismini farklı söyle, farklı söylenemiyorsa ad tak.
Örneğin Atatürk deme, Gazi Mustafa Kemal de. Öcalan deme, İmralı de. CHP deme CeHaPe zihniyeti de.

Cevaplanması uzun sürecek soruları sanki cevap evet/hayır kadar kısaymış gibi laf arasında sor, karşındaki cevap veremesin, haklı görün.
Mesela onlarca gazeteciyle konuşurken birine "sizce gösterilerden ne mesaj almalıyım, siz söyleyin" de.

X sizi şöyle eleştirdi seklinde bir soru gelince cevabına direkt ad hominem yaparak başla.
"X madem o kadar demokrattı, neden şöyle böyle haksızlıklar olurken sustu? Y'nin Japonya'ya ne hayrı dokunmuş? Bunların amacı bağcıyı dövmek."

Hep yaptıklarını öv ama hiç kendini övme, aksine kendini önemsizleştir.
Örneğin "bu hükûmet cumhuriyet tarihinin en büyük atılımını yaptı" veya "Türkiye’nin en büyük x'ini yine biz yaptık" vs deyip yaptıklarını yüceltirken diğer yandan da "Ben hükümdarınız değil, hizmetkârınızım" gibi cümlelerle kendini önemsizleştir. Mesela Van hakkında konuşurken ikisini tek seferde yapmıştı: "Yaptığımız yatırımlarla adeta yeni bir Van inşa ettik. Bütün bu adımları niçin atıyoruz? Biz emanetçiyiz, hizmetkârız, efendi değiliz."

Her yaptığının ucuna, geniş perspektifli, büyük bir amaç koy.
Örneğin alkol yasası çıkartıp "Biz çocuklarımıza ufuk vermek, hedefler göstermek, Fatihler, Mimar Sinan'lar yetiştirmek zorundayız" de ya da kavşak açma töreninde "Hedefimiz 2023" de.

Her yapılan şeyi daha da sivriltmek için eskiden yapılmış kendine göre bir yanlışla birlikte sun.
Her ikisini de abartarak zıtlık yarat. Örneğin "Eskiden kahvaltıda çocuklara bira içiriliyormuş, bu tavsiye ediliyormuş. Şimdi ise gençleri alkolün zararlarından koruyoruz."

Her şeye hâkimsin, her şeyi biliyorsun havası oluştur; böylece insanlara otokontrol aşıla, izlendiklerinin bilinciyle hareket etsinler.
"X'i kimin organize ettiğini çok iyi biliyoruz." veya "NY Times'da Gezi Parkı ilanını kimlerin fonladığını biliyoruz." (zaten indiegogo'da para veren herkesin adı kabak gibi yazıyor.) Konuşmalarda küsuratsız, tam rakamlar vererek her şeyi detayına kadar biliyor havası vermek de bunun bir örneği.

Ne dersen de hep reasoning (sebep göstermecilik) yap. Mutlaka "çünkü" de. Gösterdiğin sebep çok mühim değil, insanların "sebep?" diye düşünmesine mahal verme.
"Haydarpaşa’yı otel yapmak istiyoruz çünkü İstanbul’da çok büyük bir otel açığı var." Burada önemli olan yapmak istediğini önce söylemen, bu önemli. Yoksa mantıksız bir şey dediğin anlaşılıyor; mesela cümleyi ters çevirip "İstanbul’da çok büyük otel açığı var, o yüzden Haydarpaşa’yı otel yapmaya karar verdik" dersen ikna edici olmaz.

Reasoning yaparken, kolay gösterilebilir bir sebebin yoksa "çünkü" ile başlayan herhangi bir şey de söyleyebilirsin: "Biz Taksim'i yayalaştırmak istiyoruz, çünkü millet bizden bunu istiyor."
------------------------------------------------

Bu zavallı hizmetkârınızın tespitleri şimdilik bu kadar. Başka inanılmaz tespitlerim olursa yazıyı güncelleyeceğim."

Kaynak:Erdoğan'ın cevap verme algoritması - Türkiye Haberleri - Radikal
 
Son düzenleme:
allah iyiliğinizi versin akşam akşam çok güldüm :)))
demek vazoyu kırmadım , parçalara ayırdım demiş : )
annesi ne demiş peki? vazo dediğin nedir oğlum, canın sağolsun mu demiş :)
yoksa , Allah seni kahretmesin, bu vazo kaç para biliyomusun sen deyip, tekme tokat girişmiş mi : ((
 
Yazının esprili oluşuna aldanılmasın okurken.Dalga geçmek için yazılmış bir yazı değil,son derece doğru tespitler yapmış.
 
Algoritma tamam...Özellikle de 6. basamak...her seferinde mutlaka uygulanan yegane basamak....

şimdi söylediklerini algoritmaya uyarlayıp söyleyeceklerini yazacağım size

yada yazmamak daha mantıklı sanırım :26: ''Biz söylemeden biliyor bu kesin büyük komplocuların bir casusu'' diye göz altına alınmak da var
 

burada örneklemenin 'saçma' olması konu değil ki verilen cevabın nasıl olduğu basit bir şekilde anlatılmaya çalışılmış.

'evet vazoyu kırdım' dese senin söylediğin cevap seçenekler arasında olurdu. :))
 
sınıfın en çalışkanı olmayı başarmışsa sorun yok,vazo dediğin nedirki

hem vazo aslında hiç kırılmamışsa,hatta ortada vazo falan yoksa
 
Sınıfın çalışkanı olduğunu "iddea" ediyor...Ayrıca vazoyu kırıp halının altına süpürdüyse vazonun hiç varolmadığını düşünmek de kolaydır tabi,peki ya görmeden kırıkların üzerine basıp ayağınızı yardığınızda...?O zaman da vazo aslında hiç yoktu denebilecek mi?
 


İddeasını gerçekmiş gibi göstermek için birde kabadayılıkla diğer çalışkanları sindirmiş, olmadı rüşvet vermiş, bilemedin yan sınıftan boş yer satmış, daha da olmadı sınav kağıtlarını özelleştirmiş olabileceği kanaatindeyim

Vazo için yorum yapmayayım
 

demi, her basit görünen şeyin altında şayet yazan bazit değilse bir mana gizlidir. cevabımı birde bu açıdan okuyun
 
bu konuyu görmemiştim ama harika bi yazı bence.okurken gerçekten de böyle dedim hatta 2 kere okudum.yazanın kalemine sağlık.
 
Rosemary yazına şu maddeyi de ekleyebilir miyim izninle?

Varan 1:


Varan 2: AKP'nin 22 Temmuz seçimleri sonrasında, "Türkiye'nin İslami bir kimliğe bürünerek Malezya gibi olabileceği" tartışmaları yaşanırken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ABD'deki temaslarında Türkiye'nin "laik" kimliğinin altını çizdi ve bunun değişmeyeceği mesajını verdi. Musevi kuruluşlarının temsilcileriyle yaptığı toplantıda, "Müslüman ülkenin liderisiniz" şeklindeki bir cümleyi, "Hayır, laik bir ülkenin lideriyim" diye düzelten Erdoğan, ABD basınına verdiği mülakatlarda da anayasanın laiklikle ilgili maddelerinin değiştirilmeyeceğini vurguladı.

Varan 3: Ben "dindar bir nesil yetiştirmek hedefimiz" dedim. Bu sözlerimin arkasındayım.

Sürekli bir değişim içinde hangisi gerçek?
 
Rose bu arada, vazo ile başlayan yazıyı çocukluktan çıkıp bugüne getiren yazarı kutlarken keşke diyorum vazoyu ortalara koysaydı okuyanların ilgisini dağıtıyor durduk yere. Değil mi ama?

Şu algoritmalara bir iki örnek daha vermek istedim;
Varan 1: Başbakan sensin, ister asar, ister kesersin.
Erdoğan'ın 23 Nisan kutlamalarında koltuğunu bıraktığı çocuğa yetki kullanma talimatlarını verirken sarf ettiği sözler.

Varan 2: ''Türkiye bugün 8 yıl öncesine göre daha demokratik bir ülke. Türkiye, özgürlüklerin, demokratik hakların, kültürel hakların, ifade özgürlüğünün daha da genişlediği, daha modern standartlara kavuştuğu bir ülke''
 
sınıfın en çalışkanı olmayı başarmışsa sorun yok,vazo dediğin nedirki

hem vazo aslında hiç kırılmamışsa,hatta ortada vazo falan yoksa


Ya o vazo aile yadigarıysa ve manevi olarak çok değerliyse?
2. Ortada vazo filan yoksa ya anne yalan söylüyor yada halüsinasyon görüyor?
 
Ya o vazo aile yadigarıysa ve manevi olarak çok değerliyse?
2. Ortada vazo filan yoksa ya anne yalan söylüyor yada halüsinasyon görüyor?


ya vazoyu çöpten bulduysa ve hiç bi önemi yoksa ? bir çok varsayımda bulunulabilir keza,varsayalımki aile yadigarı ve çok değerli ise, ne yapmalı anne oğlunu evlatlıktanmı reddetmeli bikaç gün konuşur sonra unutur kanımca

2. söylediğinizde kuvvetle muhtemel tabi
 
Millet başbakanın annesi değil yalnız hatırlatayım dedim
Duygusal yönden değil tekniğe bakarsanız kolay olur
 

prompterin bozulduğu zamanlara denk geliyor olabilir :))
 
Evet aslında yazar algoritmayı basite indirgeyerek anlatmaya çalışmış ama dediğin gibi dikkat dağıtıcı bir öğe haline gelmiş vazo sanırım.Baksana burda bile gereksiz bir vazo muhabbetine girilip asıl konudan sapılıyor.

Örnekler saymakla bitmez zaten.Yazar daha çok gezi olaylarıyla ilgili beyanların üzerinde durmuş ama bu algoritmayı hemen her konuda uyguluyor.

Önceki mesajının sonundaki soru için cevabım ise e)Hiçbiri,daha doğrusu işine geldiği gibi...
 

çok önemlide olabilir çöpten bulunmuş önemsiz birşeyde olabilir.
Soru tek ve net vazoyumu kırdın? evlatlıktan reddetme gibi bir durum yok ortada sadece bir soru ve yanıtları var.
Bu çercevede olayı irdelemek daha doğru bence.
bir vazo kırıldıysa ortada kırıklar vardır yani annenin yalancı olması ihtimalini çürütür bu durumda :)
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…