Bana bıraktığın ve içimde kalan o "yeşil" di belki de bunlara sebep olan... "Kötü bir oyun seyrediyorsun geçicek" diyordum kendi kendime. "Bak geçince hiç birsey kalmıyacak bütün yaşananlar eksi sonsuzluğa uğurlanacak" diyordum kendi kendime. Ama olmadı. Geçmedi. Herşey artarak daha da çoğaldı. Pişmanlıklar sardı çevremi, "keşkeler" birikti içimde, "acabalar" dolaşıp durdu beynimde... Hepsi benden bağımsızdı. Hiçbir organıma söz geçiremedim. Hep sen çoğalıyordun, hep sen büyüyordun içimde...
Sana dönüşmeye başladığımı anlayıncada bir direniş başlattım kendime. Artık, hiç konuşmuyorum kalbimle... Kendi haline bıraktım onu. Ne derse desin, ne isterse istesin; hiç aldırmıyorum. Tıpkı derin dondurucudan çıkmış gibi bir kalbim var artık benim. Buz gibi... Içindeki herşey dondu. Sevgiler, sıcak gülümseyişler, arzular, istekler... Belki birgün üzerindeki buzlardan sıyrılıp "artık bende varım" diyerek yeniden ortaya çıkar ve bana döner; kimbilir. Ama o güne kadar , buz gibi "yesil"in arkasından bakacağım dünyaya.
Senin bana verdiğin o "acı yeşil"i yaşatacağım. Kolay değil çünkü kalbimde dallanıp budaklanan o "yesil"i bir anda kökünden sökmek. O yüzden zamana bırakıyorum herşeyi. Bakmadığın bir çiçek nasıl soluyorsa, o "yeşil" de bir gün elbet solup, sararacak. Hayatımda ilk kez sana açtığım kalbim de bundan böyle bahara açacak, sadece bahara....