• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

ekonomik olarak gecinmek zor

Konu zaten temelde kim daha çok yoruluyor değil. Tabi işten eve gelip yemek yapmak yorucu. Asıl konu çalışan kadınlarımızın evde olanlara toto büyüten kadınlar muamelesi yapması. Eskiden çocuğum yoktu. Şimdi çocuğum oldu. Bu sebeple evi sürekli temiz tutmak zorundayım. Çalışırken haftada 1 süpürürken şimdi hergün çünkü yerlerde gezen bir bebeğim var. Beni çalışmak (öğretmenim) yormadı. Ama ev işi yoruyor. Belki bünye meselesi bilmiyorum. Ev sil süpür toz al dolap içi düzenle vs yapmaktansa ders anlatmayı tercih ederim. Şimdi diyeceksiniz ki çalışırken de bunları yapmıyor muydunuz? Hayır yapmıyordum gerçekten. Zaten sadece haftasonu adamakıllı evde oluyorduk. Boş evin nesini temizleyeyim? Pratik yemekler yapıyordum mesela. Şimdi oğlum için daha sağlıklı beslenmek istiyoruz. Yemeğe ayrı mesai harcıyorum.
Bebek olduğu için bunları yapıyorsunuz diyenlere de zaten ev hanımlarının çoğu bebekli.
Velev ki kadın evde toto büyütüyor olsun yahu kime ne?
Bir kadının kendi hayatı içerisinde yapıp yapmadıkları niye başkasına dert oluyor ya da başkasınin ona üstten bakmasına sebep olabiliyor?
Sanki evde toto büyüten kadının yerine de çalışıyorda dert oluyor bir şekilde bazılarına.
Ben bu küçük görmeye çalışanların kendi hayatlarından rahatsız olduğunu düşünüyorum sadece, başka bir açıklama bulamıyorum.
6 yıl çalıştım,7 yıldır çalışmıyorum, iki dönemde çalışan yada çalışmayan kadınlar için olumsuz bir yorum yapmadım. Herkesin kendi hayatı, kendi keyfi. İster evde toto büyütür, ister arı gibi çalışır sadece kendini ve eşini ilgilendirir bu durum. Gerisine halt etmek düşmüş.
 
Son düzenleme:
Velev ki kadın evde toto büyütüyor olsun yahu kime ne?
Bir kadının kendi hayatı içerisinde yapıp yapmadıkları niye başkasına dert oluyor yada başkasınin ona üstten bakmasına sebep olabiliyor?
Sanki evde toto büyüten kadının yerine de çalışıyorda dert oluyor bir şekilde bazılarına.
Ben bu küçük görmeye çalışanların kendi hayatlarından rahatsız olduğunu düşünüyorum sadece, başka bir açıklama bulamıyorum.
6 yıl çalıştım,7 yıldır çalışmıyorum, iki dönemde çalışan yada çalışmayan kadınlar için olumsuz bir yorum yapmadım. Herkesin kendi hayatı, kendi keyfi. İster evde toto büyütür, ister arı gibi çalışır sadece kendini ve eşini ilgilendirir bu durum. Gerisine halt etmek düşmüş.

Doğru söze ne denir.
 
Ay en çok ben yoruluyorum yarışına neden döndü konu?
Çok yorulmak marifetmi? Çok yorulduğunu anlatan arkadaşlar madalya taktılarmı? Yada rütbe yükseldimi merak ettim?
Benim hayata bakış açım kendimi yorup hırpalamak değil ne çalışmadığım nede çalıştığım dönem için.
Herşeyden önce keyfim ve rahatım gelir.
Neden yorukmak iyi birşeymiş gibi algılanmış anlamadım
 
Velev ki kadın evde toto büyütüyor olsun yahu kime ne?
Bir kadının kendi hayatı içerisinde yapıp yapmadıkları niye başkasına dert oluyor ya da başkasınin ona üstten bakmasına sebep olabiliyor?
Sanki evde toto büyüten kadının yerine de çalışıyorda dert oluyor bir şekilde bazılarına.
Ben bu küçük görmeye çalışanların kendi hayatlarından rahatsız olduğunu düşünüyorum sadece, başka bir açıklama bulamıyorum.
6 yıl çalıştım,7 yıldır çalışmıyorum, iki dönemde çalışan yada çalışmayan kadınlar için olumsuz bir yorum yapmadım. Herkesin kendi hayatı, kendi keyfi. İster evde toto büyütür, ister arı gibi çalışır sadece kendini ve eşini ilgilendirir bu durum. Gerisine halt etmek düşmüş.
En doğru yorum bu olmuş🥰
 
Neden yorukmak iyi birşeymiş gibi algılanmış anlamadım
Diğer ülkelerde kadının kadına bakış açısına vakıf değilim o yüzden bizim coğrafyamıza mı özgüdür bilemiyorum ama bizde kadınlar arası sürekli bir rekabet var, bu kimi zaman aleni olmuyor veya bilerek yapılmıyor, sanki DNA’mıza kodlanmış istemsizce yapıyoruz, örneğin çalışan kadınların büyük kısmı yine bir kadın çalışma arkadaşından mobbing görüyor, performans yarışına giriliyor, aşağılanarak bezdirilmeye çalışılıyor çünkü rakip görüyor.

Evli kadınlar birbiriyle evliliğini yarıştırıyor, kim daha iyi eşyalara, takılara sahip, kimin kocası kendisine daha düşkün, en muhteşem çocuğu kim yetiştiriyor, en temiz, en bakımlı kim?

Doğum şekliniz nedir? Az sancıyla doğurursanız yeteri kadar anne değilsinizdir, çok sancılı doğurursanız başkaları gibi kolay doğuramadığınız için anneliğiniz daha kıymetlidir, tek çocukla annelik annelik değildir, çocuğu sakin kadınla, durmayan çocuğu olan kadının anneliği aynı değildir.

Kendimiz gibi olmayanı yorulmuş yıpranmış fedakar sıfatlarına layık görmüyoruz, bu eskiden beridir var maalesef, bir kadın diğer kadının yaptığı işi küçümser, bu ister ev işi, annelik, eşlik olsun ister meslek olsun.
 
Diğer ülkelerde kadının kadına bakış açısına vakıf değilim o yüzden bizim coğrafyamıza mı özgüdür bilemiyorum ama bizde kadınlar arası sürekli bir rekabet var, bu kimi zaman aleni olmuyor veya bilerek yapılmıyor, sanki DNA’mıza kodlanmış istemsizce yapıyoruz, örneğin çalışan kadınların büyük kısmı yine bir kadın çalışma arkadaşından mobbing görüyor, performans yarışına giriliyor, aşağılanarak bezdirilmeye çalışılıyor çünkü rakip görüyor.

Evli kadınlar birbiriyle evliliğini yarıştırıyor, kim daha iyi eşyalara, takılara sahip, kimin kocası kendisine daha düşkün, en muhteşem çocuğu kim yetiştiriyor, en temiz, en bakımlı kim?

Doğum şekliniz nedir? Az sancıyla doğurursanız yeteri kadar anne değilsinizdir, çok sancılı doğurursanız başkaları gibi kolay doğuramadığınız için anneliğiniz daha kıymetlidir, tek çocukla annelik annelik değildir, çocuğu sakin kadınla, durmayan çocuğu olan kadının anneliği aynı değildir.

Kendimiz gibi olmayanı yorulmuş yıpranmış fedakar sıfatlarına layık görmüyoruz, bu eskiden beridir var maalesef, bir kadın diğer kadının yaptığı işi küçümser, bu ister ev işi, annelik, eşlik olsun ister meslek olsun.
Çalışıyor-yatıyor
Sezeryen-normal doğum vs örnekleri diğer ülkelerdede duydum
Türk kadınıda has birşey değil genel olarak bazı kadınların huyu bu ama hangi ülkeden olursan ol Yorulmayıda kıyaslamaz insan ya
Çok tuhaf cidden
Övünülen işlerde ütü, bulaşık gibi banal işler
Sanki çok çalışıp kansere çare bulmuşlar gibi bi havalar.
Kendini yormayan veya az yoranlara laf sokmalar vs
Hiç bir erkek işten eve geldim masa kurdum çamaşır astımla övünmez mesela. Tam aksine akşama kadar eşek gibi çalıştım birde evde hiç yapamam bırak kalsın olduğu kadar der geçer. Gider uzanır bacaklarını diker tavana keyfine bakar, kadınlarda yırtınsınlar.
Bu biraz canın kıymetini bilmeklemi alakalı emin değilim ama ben iş hele hele ev işi gibi nankör işlerle asla övünmem bana göre değil.
Mümkünse kendimi yormayı hiç sevmem, her işimi kolaylaştırmayı severim.
 
Konu zaten temelde kim daha çok yoruluyor değil. Tabi işten eve gelip yemek yapmak yorucu. Asıl konu çalışan kadınlarımızın evde olanlara toto büyüten kadınlar muamelesi yapması. Eskiden çocuğum yoktu. Şimdi çocuğum oldu. Bu sebeple evi sürekli temiz tutmak zorundayım. Çalışırken haftada 1 süpürürken şimdi hergün çünkü yerlerde gezen bir bebeğim var. Beni çalışmak (öğretmenim) yormadı. Ama ev işi yoruyor. Belki bünye meselesi bilmiyorum. Ev sil süpür toz al dolap içi düzenle vs yapmaktansa ders anlatmayı tercih ederim. Şimdi diyeceksiniz ki çalışırken de bunları yapmıyor muydunuz? Hayır yapmıyordum gerçekten. Zaten sadece haftasonu adamakıllı evde oluyorduk. Boş evin nesini temizleyeyim? Pratik yemekler yapıyordum mesela. Şimdi oğlum için daha sağlıklı beslenmek istiyoruz. Yemeğe ayrı mesai harcıyorum.
Bebek olduğu için bunları yapıyorsunuz diyenlere de zaten ev hanımlarının çoğu bebekli.
Ev hanımları daha rahat asla demiyorum, yanlış anlaşılmasın. Çünkü bu bence kişiden kişiye değişir, çalışan çalışmayana göre değil. Ama sadece dikkatimi çektiği için yazıyorum, sizin değerlendirmeniz de doğru değil bence. Çünkü kendi çocuksuz çalışan döneminiz ile, çocuklu evde geçirdiğiniz dönemi kıyaslıyorsunuz. Çocuğunuz biraz daha büyüdüğünde ve işe başladığınızda, eğer yardımcı falan da almayacaksanız, şimdiki kadar zorlanma ihtimaliniz var. Çünkü anladığım kadarıyla sizi daha çok yoran şey evde olmanız değil çocuk nedeniyle daha fazla temizliğe, yemeğe ve diğer işleri yapmaya ihtiyacınızın olması.

Tekrar belirteyim evde ya da işte emek veren her kadına saygı duyuyorum.
 
Diğer ülkelerde kadının kadına bakış açısına vakıf değilim o yüzden bizim coğrafyamıza mı özgüdür bilemiyorum ama bizde kadınlar arası sürekli bir rekabet var, bu kimi zaman aleni olmuyor veya bilerek yapılmıyor, sanki DNA’mıza kodlanmış istemsizce yapıyoruz, örneğin çalışan kadınların büyük kısmı yine bir kadın çalışma arkadaşından mobbing görüyor, performans yarışına giriliyor, aşağılanarak bezdirilmeye çalışılıyor çünkü rakip görüyor.

Evli kadınlar birbiriyle evliliğini yarıştırıyor, kim daha iyi eşyalara, takılara sahip, kimin kocası kendisine daha düşkün, en muhteşem çocuğu kim yetiştiriyor, en temiz, en bakımlı kim?

Doğum şekliniz nedir? Az sancıyla doğurursanız yeteri kadar anne değilsinizdir, çok sancılı doğurursanız başkaları gibi kolay doğuramadığınız için anneliğiniz daha kıymetlidir, tek çocukla annelik annelik değildir, çocuğu sakin kadınla, durmayan çocuğu olan kadının anneliği aynı değildir.

Kendimiz gibi olmayanı yorulmuş yıpranmış fedakar sıfatlarına layık görmüyoruz, bu eskiden beridir var maalesef, bir kadın diğer kadının yaptığı işi küçümser, bu ister ev işi, annelik, eşlik olsun ister meslek olsun.
Sanki DNA kıza kodlanmış cümlesindeki sanki kelimesi fazla çünkü kodlanmıştır da gerçekten. İnsanlar asırlardır ne kadar gelişse de temelimizde olan DNA ya karşı koyamayız. İnsanlığın ilk dönemlerinde de kadınlar en güçlü erkeği alıp en sağlam yuvayı kurup neslini devam ettirmek için birbiriyle yarışırlardı. Bugün de kadınların birbiri arasındaki güzellik yarışının ve diğer yarışların temeli budur. Bunun gibi indirim olduğunda ya da bol bulduğunda insanların bunu stoklamaya çalışması ilkel genlerimizin bir izidir. Ne kadar gelişsek de bazı şeyler temelimizde var ve gördüğünüz üzere ilk insanla bugünkü insanın temel güdü ve davranışları arasında bir değişim olmadı 🤷🏻‍♀️ Bu arada ben de az yoruldu çok yoruldu muhabbetine katılmıştım az yukarda görmüşsünüzdür. Bu az çok yorulma konusunu ev hanımlarını küçük görmek vs amaçlı konuşmadım asla. Aksine benim çevremde çoğu ev hanımı sürekli çalışan kadınlardan daha çok yorulduklarını iddia ediyor. Sürekli duyduğum için ben de fikrimi belirttim. Yoksa yorulmak marifet değil zaten kimse kendi isteğiyle yorulmayı seçmiyor malesef hayat koşuşturmacası canımız çıkana dek enerjimizi tüketiyor.
 
Diğer ülkelerde kadının kadına bakış açısına vakıf değilim o yüzden bizim coğrafyamıza mı özgüdür bilemiyorum ama bizde kadınlar arası sürekli bir rekabet var, bu kimi zaman aleni olmuyor veya bilerek yapılmıyor, sanki DNA’mıza kodlanmış istemsizce yapıyoruz, örneğin çalışan kadınların büyük kısmı yine bir kadın çalışma arkadaşından mobbing görüyor, performans yarışına giriliyor, aşağılanarak bezdirilmeye çalışılıyor çünkü rakip görüyor.

Evli kadınlar birbiriyle evliliğini yarıştırıyor, kim daha iyi eşyalara, takılara sahip, kimin kocası kendisine daha düşkün, en muhteşem çocuğu kim yetiştiriyor, en temiz, en bakımlı kim?

Doğum şekliniz nedir? Az sancıyla doğurursanız yeteri kadar anne değilsinizdir, çok sancılı doğurursanız başkaları gibi kolay doğuramadığınız için anneliğiniz daha kıymetlidir, tek çocukla annelik annelik değildir, çocuğu sakin kadınla, durmayan çocuğu olan kadının anneliği aynı değildir.

Kendimiz gibi olmayanı yorulmuş yıpranmış fedakar sıfatlarına layık görmüyoruz, bu eskiden beridir var maalesef, bir kadın diğer kadının yaptığı işi küçümser, bu ister ev işi, annelik, eşlik olsun ister meslek olsun.

Bence yok. Kuzey Avrupa o konuda daha rahat, bizdeki gibi kadınları tiple, kıyafetle , evlenmeyi başarmakla! yargılama falan yok. Kıyafete ona buna delice para harcama zaten yok, sokaktaki kadınlar normal şeyler giyiyor. Erkekler de karşısındaki kadının en çok huyuna önem veriyor, karşıdaki insanı tanımaya çalışıyor flört ederken. Bizdeki erkeklere bakıyorum , kadına satılık mal gibi bakıyor, manken arıyor, eve para getirsin maaş getirsin şeklinde kafa ... iğrenç yani ben mal değilim insanım diyesi geliyor insanın.
Başka bir kadına benim evim seninkinden temiz, yemeğim de daha güzel çatla patla dersen insanlar kıçlarıyla güler :ruh:Maddeye değer verme, eşyaya mobilyaya düşkünlük, öyle evini çekip sosyal medyaya koyma falan zaten yok. Genel olarak hava atma yok, hava atacaksan da eğitimle atarsın mesela evdeki koltukla değil :bicak:

En son istanbula geldiğimde çok şaşırmıştım, sokakta çok sayıda estetikli kadın hatta erkekler de vardı, toplumumuz genel olarak çok maddeci ve yüzeysel bir hale gelmiş. Nerdeyse bütün sosyal ilişkiler para üstüne kurulu, varsa yoksa para. Açıkçası mide bulandırıcı bulmuştum bu durumu.
 
Ay en çok ben yoruluyorum yarışına neden döndü konu?
Çok yorulmak marifetmi? Çok yorulduğunu anlatan arkadaşlar madalya taktılarmı? Yada rütbe yükseldimi merak ettim?
Benim hayata bakış açım kendimi yorup hırpalamak değil ne çalışmadığım nede çalıştığım dönem için.
Herşeyden önce keyfim ve rahatım gelir.
Neden yorukmak iyi birşeymiş gibi algılanmış anlamadım

Çok yorulmayla hava atmayı da ilk kez duyuyorum yahu, o zaman bu yarışın birincisi kesinlikle eşşekler, sırtlarında tüm gün bir şeyler taşıyorlar. Eşşekler > yorulmayla övünen super zeka kadınlar
 
Bence yok. Kuzey Avrupa o konuda daha rahat, bizdeki gibi kadınları tiple, kıyafetle , evlenmeyi başarmakla! yargılama falan yok. Kıyafete ona buna delice para harcama zaten yok, sokaktaki kadınlar normal şeyler giyiyor. Erkekler de karşısındaki kadının en çok huyuna önem veriyor, karşıdaki insanı tanımaya çalışıyor flört ederken. Bizdeki erkeklere bakıyorum , kadına satılık mal gibi bakıyor, manken arıyor, eve para getirsin maaş getirsin şeklinde kafa ... iğrenç yani ben mal değilim insanım diyesi geliyor insanın.
Başka bir kadına benim evim seninkinden temiz, yemeğim de daha güzel çatla patla dersen insanlar kıçlarıyla güler :ruh:Maddeye değer verme, eşyaya mobilyaya düşkünlük, öyle evini çekip sosyal medyaya koyma falan zaten yok. Genel olarak hava atma yok, hava atacaksan da eğitimle atarsın mesela evdeki koltukla değil :bicak:

En son istanbula geldiğimde çok şaşırmıştım, sokakta çok sayıda estetikli kadın hatta erkekler de vardı, toplumumuz genel olarak çok maddeci ve yüzeysel bir hale gelmiş. Nerdeyse bütün sosyal ilişkiler para üstüne kurulu, varsa yoksa para. Açıkçası mide bulandırıcı bulmuştum bu durumu.
Niye ki? Kozmetik endüstrisini dünyada ilk patlatan fransa değil mi? Parfümler cilt bakım ürünleri ben küçükken hep o ülkenin ürünleri meşhurdu. Şimdi İsveç, Kore dünya çapında meşhur oldu. Brezilya dünya güzelleriyle övündü yıllarca, Venezuela keza öyle… sadece Türkler mi yaptırıyor estetik, saç ektirmeye dünya buraya geliyor. Yani estetik kaygılar bütün dünyada var. Şekilcilik, yüzeysellik bir sektör çünkü. Ve sadece ülkemiz para kazanmıyor bu sektörden
 
Niye ki? Kozmetik endüstrisini dünyada ilk patlatan fransa değil mi? Parfümler cilt bakım ürünleri ben küçükken hep o ülkenin ürünleri meşhurdu. Şimdi İsveç, Kore dünya çapında meşhur oldu. Brezilya dünya güzelleriyle övündü yıllarca, Venezuela keza öyle… sadece Türkler mi yaptırıyor estetik, saç ektirmeye dünya buraya geliyor. Yani estetik kaygılar bütün dünyada var. Şekilcilik, yüzeysellik bir sektör çünkü. Ve sadece ülkemiz para kazanmıyor bu sektörden

Evet Dior ve Chanel Fransa'dan mesela ama satış grafiklerine bakarsanız bu şirketlerin cirosu en çok ABDden geliyor. Lüks kozmetik ve designer kıyafetlerin hedef pazarı zaten ABDdir, Avrupa hedef kitlede yer almaz. Chanel'in adı Fransız ama kendisi uluslararasi bir sirket, HQı Londra'da. Coco Chanel'in sadece adı Fransız, kendisinin ve markasının asıl çıkış yaptığı yer ABDdir, çalışan sınıf kadınlara kıyafet satarak ünlü olmuştur.Dior'un HQ Fransa'da ama sözde, geriye kalan tüm operayonlar ve büyük ofisler ABDde.
Youtubeda lüks kozmetik deneme videoları var, açın bakın o videoları çekenler genelde ABDlidir, bir makyaj paletine 60$ veren Avrupalı çıkmaz, çıksa da video çekmez. Almanları örnek vermiştim, kıyafete de makyaja da o kadar önem veren yok, çok para döken zaten yok.

Diğer ülkelerden bahsetmedim zaten, Kuzey Avrupa yazdım. İsveç ünlü kozmetik şirketi çıkarabilir tabi, ama İsveçli kadınlar da aynen Almanlar gibi, doğal takılıyorlar. Botokslu motokslu İsveçli göremezsiniz sokakta. Gece yatmada önce yüzüne krem sürmekle, estetikti botokstu çuvalla para harcamak arasında dünya kadar fark var. Sokağa çıkarken az biraz makyaj yapmakla tüm hayatı dış görünüşe odaklı hale getirmek arasında çok fark var. Dediğimde iddialıyım, bence gözlemim doğru, İstanbul Avrupadaki en yüzeysel insanların olduğu şehir bile olabilir. Almanya'da sokakta ne giyersen giy insana saygı var.İstanbul'da normal, düz bir kılıkla sokağa çıkınca insanı adam yerine bile koymuyorlar, en basitinden.
 
Son düzenleme:
Back