Deryass'dan Seçmeler

Temel Fadime'yle tiyatro gişesine gitmiş:

- Pize içi pilet lütfen.

- Leyla ile Mecnun için mi?

- Hayir Fadime'yle penum için.
 
Avukat, müvekkiline telgraf çekti:

"Başınız sağolsun. Karınızın gömülmesini mi, mumyalanmasını mı, yoksa yakılmasını mı sağlayalım?"

Ertesi gün cevap geldi:

Emin olmak için üçü de yapılsın."
 
Hey dostum iyi haberlerini aldım, evlenmişsin!!

-evet bu 4. oldu
-önceki üçüne ne oldu peki?
-üçü de öldü..
-yapma yaaa.. çok üzüldüm.. nasıl oldu peki?
-ilk karim yediği mantarlardan zehirlenerek öldü
-bu korkunç birey.. peki ye ikincisi?o da mantar zehirlenmesinden öldü.
-tanrım ne kaderin varmış senin
-ya üçüncüsü? yoksa o da mi...
-hayır.. o boynu kırılarak öldü
-anlıyorum.. kazaydı yani..
-hayır... mantarları yemedi.
 
Yamyam baba-oğul balta girmemiş ormanda dolaşırken nehirde yıkanan genç
ve çok güzel bir kadın görürler.

Oğul sorar:

-Ne dersin baba, yiyelim mi onu? Baba bir an düşündükten sonra:

-Hayır, bunu eve götürür, onun yerine anneni yeriz!
 
Bayan profesör, solunum olayını sormak amacıyla, sigarasından bir nefes çekip öğrencisinin yüzüne üfledi:
- Söyle bakalım, bu nedir?
- Terbiyesizliktir efendim...

Yaşlı bir öğretmen, Fen Bilgisi dersinde kasları anlatıyordu. Bir ara öğrencilerden birine şu soruyu sordu:
- Şimdi ben boks yapsam hangi kaslar çalışır?
Çocuk sakin sakin cevap verdi :
- İzleyenlerin gülme kasları öğretmenim!

Hemsire Doktora,
"Ne zaman tansiyonuna bakmak için egilsem hastanin nabzi hizlaniyor, tansiyonu yükseliyor. Ne yapsam Doktor Bey?"
"Bu sagliklilik belirtisi Hemsire Hanim. Yakanizi iliklemeniz yeterli."

Derste hoco sorar:
_ çocuklarım Allah´a günahlarımızı affettirmek için ne yapmalyz?
uzun bir sessizlikten sonra çocuklardan biri:
_ ne mi yapmalyız? ilk önce günah işlemeliyiz

Kadin apandisitten ameliyat olmak üzeredir.
- Doktor bey, ameliyattan sonra herkes benim yara izimi görecek mi? diye sorunca
Doktor hemen ciddi takir tavinarak,
- Size bagli efendim.

şöför çarptığı yayayı teselli eder:
- şansınız varmış, size çarptığım yer tam doktorun muayenehanesinin karşısı.
- Yerdeki inleyerek cevaplar:
- o doktor benim.

a.s
 
Yeni Geldim

Temel, bir binanın altıncı katından düşer. Hemen etrafına bir
kalabalık toplanır. Yoldan geçen biri kalabalığı yararak, yaralı
Temel'in üzerine eğilip sorar:
-Ne oldu? Temel, zorlukla:
-Vallahi bilmeyrum. Ben de şimdi celdum.





Sinek

Temel, eczane açar. İlk müşterisi gelir:
-Bana bir sinek ilacı verir misiniz?

Temel:
-Tabii, sineğunuzun nesi var?
 
Birinci sınıfa başlayan çocuklara öğretmen, babalarının mesleklerini soruyordu :
-Söyle bakalım Tuna, baban ne iş yapıyor? Tuna :
-Otobüsleri kaldırıyor efendim, dedi. Bir sıra önde oturan bir çocuk yanındaki arkadaşına yavaşça sordu:
-Pekiyi anlayamadım, neymiş babası? Arkadaşı büyük bir saflıkla cevap verdi:
-Vinç miş, vinç
 
Kayserili Tuhafiyeci dükkanindan geçimini saglayabiliyor, bir kösede üç bes kurus da biriktirebiliyordu.


Günün birinde sagindaki dükkan bosaldi, derken orasi da tuhafiyeci oldu. Sonra solunda bir tuhafiyeci daha... Rekabet basladi, isleri
kötüye gitti.

Ama sonunda bir çözüm yolu buldu :

Sagindaki komsusu, dükkaninin üzerine, gerçek ucuzluk burada yazdirmisti.

Solundaki, en büyük tuhafiye magazasi, yazili bir bez asmisti.

Bizimki,
ikisinin ortasina su yaziyi koydurdu :

Magazaya buradan girilir
 
Florida, Miami modası var ya sanatçılarımızda. Banu Alkan da atlamış gitmiş Miami'ye. Türkiye'deyken demişler ki, "Florida timsah cennetidir. Timsah orada çok ucuzdur."

Banu bir timsah ayakkabı almak için hemen ilk dükkana dalmış. Seçmiş. Fiyat? Ateş pahası… Öbür dükkan… Ateşpahası… Tepesi atmış Banu'nun. Tezgahtara bağırmış: "Şimdi gider, kendime bir timsah avlarım. O zaman daha uygun bir fiyatla timsah ayakkabım olur."
"Hemen," demiş tezgahtar, "hemen gidin. Büyük bir tane yakalayın ama."

Banu dalmış Florida'nın uçsuz bucaksız bataklıklarına. Akşam tezgahtar evine dönerken bir bakmış Banu. Elinde bir tüfek… Sulara dalmış... 5 metre boyunda bir timsah da ona doğru yüzüyor... Kıyıda 10, 12 timsah ölüsü, sırtüstü çevrilmiş yan yana yatıyor.

Çekmiş tetiği Banu. Tam açık ağzından vurmuş hayvanı. Sürükleyerek kıyıya çekmiş. Bin güçlükle sırtüstü çevirmiş ve öfkeyle bağırmış:
"Hay Allah kahretsin.! Bunun da ayakkabısı yok!"
 
Akıl hastanesine yeni gelen doktor, hastaları ziyaret ediyordu.Birine yaklaştı :

-Sizin adınız nedir bakayım?

-Hüsamettin efendim.

-Soyadınız?

-Tanrıoğlu.

Tam o sırada yandaki yaşlı :

-İnanma inanma doktor, yalan söylüyor.Benim böyle bir oğlum yoktur.

 
Temel imam efendiye sorar.
-Okey demek günah mitur?
İmam efendi cevap verir.
-Herıld yani
 
Mısıra gezmeye giden Temel ile Dursun'un kayığı Nil nehrinde batar. Tabii hünerlerini ortaya
koymanın tam zamanı gelmiştir. Şampiyonlar gibi yüzmeye başlarlar. Bir ara Temel kocaman bir
nesnenin kendilerine dogru geldiğini görür. Dev bir timsah iştahla onlara dogru yüzmektedir.

Temel keyifle bağırır; Ula Dursun, işe bak, adamların kurtarma gemileri bile LAKOSTE
 
Hep Boğa mı?
İspanya'da tatilini geçiren turist, restoranda tipik bir İspanyol yemeği yemek istemişti. Listeyi uzun uzun inceledi. Cojano adı dikkatini çekti. Ne olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu. Parmağını basıp, garsona işaret etti. Garson bir tabak içerisinde yemeğini getirdi. Nefis bir şeydi ama içindekinin ne olduğunu çıkaramadı. Bir çeşit etti ana ne? ... Garsonu çağırdı ve sordu... Garson anlattı:
- Bugün boğa güreşlerine gittiniz mi bayım?

- Evet...

- İşte bu yediğiniz yemek bugün arenada öldürülen boğanın yumurtalıklarından yapıldı.

Adam ertesi gün gene aynı restorana gitti. Tadı damağında kalan yemeği Cojano'yu bir kez daha istedi. Lezzetle yedi. Artık ahbap oldukları garson hatır sormaya geldi:

- Nasıl memnun kaldınız mı bayım?

- Kaldım kalmasına ama bir şey dikkatimi çekti. Dün yediğim Cojano biraz daha büyüktü gibi geldi bana.

Garson başını iki yana salladı:

- Her zaman boğa kaybetmez bayım...
 
Adamın biri misafirliğe gitmiş. Akşam olunca haliyle sormuşlar :
- Pardon arkadaş, demişler karı-koca. "Bizim odada mı yatarsın, bebeğin odasında mı, yoksa boş bir odada mı?

Adam düşünmüş :

- Karı-kocanın yanında yatılmaz, bebekte uyanır ağlarsa uykusu kaçacak, ben boş odada yatarım, demiş.

Sabah olunca adam elini yüzünü yıkamış, bir de bakmış çok güzel bir kız adama havlu tutuyor.

Adam:

- Kızım senin ismin ne? diye sormuş.

Kız :

- Bebek amcacığım ya sizin isminiz?..

Adam :

- Eşek kızım eşşşeeek...
 
Sarışın bomba partinin en önemli kişisi oluverdi birden. Hemen tüm erkekler etrafına toplanıverdiler. Köşede bir kadın kocasının kulağına fısıldadı:
"Anlamıyorum, erkekler onda ne buluyorlar?"
"Ben de..." dedi adam. "Gidip bir yakından bakayım
 
Temel mahkemeye düşmüş, hakim sormuş:
-Adın nedir?
-Temel oğlu Temeldir.
-Babanın adı nedir?
-Temel oğlu Temeldir.
-Annenin adı nedir?
-Temel kızı Temeldir.
-Evli misin?
-Evlüyüm.
-Kiminle?
-Bir kadunla.
Hakim sinirlenmiş ve demiş ki:
-Lan salak, sen hiç erkekle evlenen birini gördün mü?
Temel:
-Evet gördüm, benim karum bir erkekle evlüdür demiş.jeyyar
 
bir ara bi kasabada yaşayan bi oduncu bi de terzi varmış terzi oduncuyla uğrşıp dururmuş ilk gün gitmiş yanına dizili odunlardan birini almış

terzi: bu ne?
oduncu: odun
terzi: ben sana kodum
oduncu: (gülmüş geçmiş)

2.gün
terzi: (gina aynı şekilde) bu ne?
oduncu: odun
terzi: ben sana kodum
oduncu: (sinirlenmeye başlamış)

3.gün
terzi: bu ne?
oduncu: odun
terzi: ben sana kodum
oduncu: (iyice kafası atmış)

ertesi gün oduncu terzinin dükkanına gider eline bi makas alır ve sorar
oduncu:bu ne?
terzi:makas
oduncu:ben sana kodum
terzi:uydumu şimdi bu
oduncu:uysada kodum uymasada kodum
 
Temel doktorda

Temel hastalanmıştı. Doktora gitti, doktor Temel'in tedavisinin her gün parmaklanmak olduğunu söyledi. Temel bunu kimseye anlatamayacak kadar utandığı için mecburen her gün doktora gidip orada tedavi oluyordu.

Bir gün doktoru yerinde bulamayınca eve gidip durumu utana sıkıla karısına anlattı. Karısı ona tedaviyi doktoru taklit ederek yapabileceğini söyleyince Temel tedaviyi tarif etmeye başladı:

-Karıcığım sol elini sol omzuma koy.Tamam.Sağ elini de sağ omz...?¦.?"

Temelin jeton düştü:

-Uyyyy Doktur yedum senu..
 
Nalbur Dükkanı

Adamın biri dükkana girmiş ve hamsi istemiş...
'Karadenizli misiniz'? diye sormuş tezgahtar. Adam kızmış:
- Ne olacak?
ve başladı yine öfkeyle sormaya:
- Ne yani? Şimdi Antep fıstığı istesem 'Antepli misin?' diye mi soracaksın! 'İzmir tulumu' istesem
İzmirli, 'kestane şekeri' istesem Bursalı mı olacaktım?
- 'Yooo' dedi tezgahtar..
- O zaman niye sordun 'Karadenizli misin' diye?
- Burası Nalbur dükkanı da ondan.
 
X