Evde tek olmaktan kötü şeyler de var, mesela evde iki küçük çocukla olmak. Yalnızlık korkutucu, anlıyorum sizi ama iki aciz yavrunun yükü, onları koruma isteği insanı öyle eziyor ki, anlatamam.
99 depreminde saatlerce enkazda kalmış, bütün ailesini kaybetmiş bir insanım. Eşimin işi sebebiyle İstanbul'a geldik, ki en son geleceğim yerdi aslında. Tek başıma olsam bu kadar korkmazdım ama kızlarımın biri 4 yaşında, diğeri 9 aylık. Büyük kreşe gidiyor, kreşi 15-20 dakika yürüme mesafesinde. Dün depremle birlikte kucağımda bebeğimle kendimi sokağa attım. Kreşe kadar uçarak gittim resmen. Vardığımda stresten, koşturmaktan, korkudan nasıl terlemişim, kafamdan su sızıyor, sonra bir titreme. Bas bas böğüre böğüre ağlamak istedim ama çocuklar korkmasın diye çaktırmadım tabi. İnsanı nasıl aciz hissettiren bir şey şu annelik. Allah evlatlarımızı korusun, kollasın.
Şahsen deprem haberlerini izlemiyorum, takip etmiyorum. Bana bir şey katacakları yok, boşuna korku tetikliyorlar. Haberlerden bağımsız olarak, kendimizce nasıl önlemler alabiliriz onlara odaklanmak lazım. Evimizde yüksek eşyalar duvara sabitlenmiş durumda. Yeni bina, çok katlı sayılmaz. Aniden evden çıkmamız gerekir diye, içinde su, battaniye, çocuklara yiyecek bir şeyler, birer takım üst baş, bez, ıslak mendil gibi şeyler olan bir çantamız var, kapıya yakın duruyor. Eşimle deprem anından evdeysek hangimiz hangi kızımızı alacak, nereye sığınacak planladık. Eğer dışarıda ve birbirimizden uzaktaysak, bir buluşma noktası belirledik. Başka yapacak bir şey yok, dua etmekten başka. Allah büyük acılardan hepimizi korusun.