Nafaka lütuf değil tabii ki de, fakat ev ve arabanın (ki evlilikten sonra edinilen malların yarısından zaten hakkını alıyor) verilmesi gayet lütuftur.
Ben eşimin anlaşmalı boşanmada ve sonrasında sözlü olarak sağladığı imkanları sayayım
herhangi bir kusura dayalı değil)
ortak hisseli ev satılana dek miras malı kendi evinde oturma hakkı (ev satıldı, eski eş çıktı)
Bu eşime miras malı olan kullanım hakkı verdiği evdeki tüm eşyalar.
ortak hisseli evin kredisi yüzde 50 bölüşülmesi gerektiği takdirde kendi payını ödememesi (her ay ödeniyor)
kredisini kendi üzerine ihtiyaç kredisi olarak çektiği için boşanmanın üzerinden 2.5 yıl geçmesine rağmen hala devam eden araba. araba eski eşte, fakat ödemeyi biz yapıyoruz.
Evindeki sosyal platform ve internet ödemeleri.
2 yıl boyunca nafaka dışında çocuğun tatil, okul, giyim, berber, oyuncak, haftada kesintisiz 3 gün yeme içme masrafları.
Her cuma 17-pazar 17 kesintisiz çocuk bakımı, ekstra eski eşin en az haftada 1 gün iş, hastalık , vs bahanesiyle çocuğu bırakması.
Üzerine eski eşin ortak evin satışını gerçekleştirmemesi ve çocuğumun iyiliği diye eski eşin evini gasp ederken mahkeme izin verdiği günler dışında çocuğu göstermemesi, gerekirse okuldan etütten kaçırması baba görmesin diye ve buna istinaden açılan davalara, avukat harç masraflarına ödenen hesaplamaktan yorulduğumuz paralar.
Yukarıda saydıklarımın %70 i artık değişti. Kendisi artık sadece nafaka alıyor. "Verecek tabi" olarak bakmak da bir bakış açısı. Baba şöyle yapacak, şu söyle olacak diye işin teorisinde takılmak bence kolay ve eğlenceli. Fakat bu konuların hepsi kendi içinde çok spesifik konular. Sağlıklı bir ortamda büyümesi istenen çocuk için "2" sağlıklı ebeveyn gerekiyor, tek yetmiyor.