sevgili sisolin, burada konuşmalar bazen maksadını aşabiliyor. tavırlar, vurgular tam anlaşılamadığı için belki de, karşıdaki insan durumu biraz kişisel algılamış. tabi ki burası bir paylaşım sitesi, deneyimlerini paylaşma hakkını da kişilerden almayacaksın. arkadaşımız biraz duygusal karşılamış durumu.kendi deneyimlerini heyecanla paylaşmış. ama yazılarının başlarını okursan lolifer in, denemeden kimseyle paylaşmamış. boşa sallamamış yani.bu konuda kendisini taktir ettim doğrusu. sen de, kendi araştırmaların doğrultusunda, belki de denedin, bunun sonucunda bişeyler paylaşıyorsun son derece iyi niyetle. cilt yapısıyla ilgili söylediklerin, çatlak oluşum meselesi tamı tamına doğrudur. halihazırda saip olduğumuz bilgilerdir yani. zaten çatlak sorunu olan kişilerin tümü bu oluşum meselesini, cilt katmanlarını, dermis tabakasını, kolojen liflerin yitirimi sorununu araştıra araştıra öğrenmiş bulunmaktadır.ama ben bu yırtılmanın olduğu katmanın iyileşmeyeceğine inanmıyorum, sonuna kadar da inanmayacağım. şu yöntem, bu yöntem... önemli değil.mantık yürütmek te yanlış. boşver mantığı. bilim bazen araştırmayla, mantığı mantık üzerine oturtmayla, bazen de çılgınca, üzerinde düşünülmeyen deneyimlerin paylaşmasıyla büyür. bu düşünce biçimini sen de bilirsin mutlaka, sana öğretmek değil amacım. sadece bu mantıktan bakalım diyorum. sen daha realist bakalım diyorsan, o konuda da konuşalım arkadaşım. o açıdan da bakalım, ben seni anlıyorum. daha realist bakmak gerekirse, microroller diye bi alet var mesela. tam olarak çatlak oluşum sürecini geriye döndürecek, cildin bu alt katmanlarını iyileştirecek, kolojen liflerin çoğalmasını ve onarılmasını tetikleyecek bir yöntem bu. realist bakarsak, bu tedaviye söyleyecek hiçbişey bulamadım ben çürütecek. uzun zamandır düşünüyorum. evet, mantığa yakın olmayan yöntemleri de deniyorum ama, bunu da denemek lazım o zaman. hiç olmazsa akla yakın olanı da denedik deriz. sevgiyle kal...