- Konu Sahibi halesss_97
-
- #61
self deprecating sarcasm, kendini aşağılayarak yapılan alayın adresi çoğunlukla hitap edilen gruptur ya o bakımdan. yani ben bakınca böyle görüyorum. gördüğümün doğruluğu tartışmaya açık ama buna ne gerek var? bir şeye hizmet etmez. bu arkadaşın aklından geçen kim bilir nedir. benim fikrim bu yönde ama kendisini pek de açıklamadığından mikko bir fikir olması da mümkün.İçgörüsü olmayan birinin yüzüne ayna tutmak, ölünün nabzını aramak gibi bir şey ama, tesiri olmaz ki. Ancak kibre sarkastik bir dokunuş olabilir evet.
Kesinlikle katılıyorum. Ya bir araştırma için ya da uzaktan bir anket çalışması için açılmış bir konu gibi geldi bana da. İki kelimeyi bir araya getiremeyen insan bu kadar nizamlı cümleler kurup kendini anlatamaz. Satır başlarına, konu bütünlüğüne , noktalamaya kadar dikkat etmiş konu sahibiBen de konuyu ilk okuduğumda fake olduğunu düşündüm çünkü kimse kendi zekasına bu kadar hakaret etmez. Ya deney yapmak için açtı konuyu ya dalga geçmek için. Ciddiye alıp uzun uzun yorum yapanlar var, haklarına girmiş oluyor.
İlle psikiyatriste gitmene gerek yok. Psikoloğa gidip terapi de alabilirsin. mutlaka ilaç kullanman gerekiyorsa o seni psikiyatriste yönlendirir.Bir diğer sık söylenen şey, psikiyatriste git. Bunu da düşünmüştüm ama gitmedim. Hem gitsem kendimi ifade edemeyeceğim, hem de verilen tek şey antidepresan kimyasal ilaçlar olacak. Kimsenin elinde sihirli değnek yok ki hayatı tersine çevirsin benim için. Başka insanların hiç zorlanmadan yaptığı şeyleri ben kimyasallar kullanarak mı yapacağım? Bu bahsettiğim, rahatsız olduğum eziklik durumu işte. Başkalarının ilk saniyede anladığını bir hafta sonra ancak kavrayabilmek.
Siz de güzel yazmışsınız, size de cevap vereyim. Yoruma kapalı olma sebebimi en başta yazmıştım zaten. Benim durumumda yapılacak bir şey yok ki. İçsel olarak çevremdeki insanlardan çok daha gerideyim, şanssızım. Genetik piyango bu. Zeka seviyemin onlar kadar parlak olmaması, onlar kadar disiplinli olamam, onlar kadar hayatı sevmemem. Bunların hiçbirisini ben istemedim ki. Ben de çok araştırdım daha zeki, daha disiplinli birisi olmanın yollarını; sabahları erken kalkmayı. Ama hepsinin sonunda hüsran oldu. Başaramadım, başaramadığım gibi başaranların sevinçlerine de şahit oldum. Şimdi diyeceksiniz ki size ne başkalarının başardıklarından; ama insan toplumsal bir canlı. Kendini kendi benzerleri ile kıyaslayarak yerini tayin ediyor, bir sınavda en kötü puanı alan öğrencinin kendini aptal hissetmemesi mümkün mü? Bence değil.Daha ilk mesajın ilk cümlesi, muhtemelen bir daha yazmayacağım. İster bu konu olsun ister başkası siz zaten fikre yoruma kapalı birisiniz. Burası anonim bir platform. Kimse kimseyi tanımıyor dökün eteğinizdeki taşları, gerekirse her gün yazın birileri de size cevap versin yol göstersin. Konuşarak kendinizi ifade edemiyorsunuz ama yazınız gayet açıklayıcı ve akıcı.
Size göre derdiniz çok, birinden başlayın o halde anlatmaya. Ben mesela öğrencilik dönemim başladığından beri 6.30-7.00 den sonra uyumadım. Hafta sonları da bazıları 10.00 11.00 e kadar uyur ama ben yine de en geç 8.00 de yataktan çıkmış olurum. Alarmı kapatmamayı prensip haline getirdim, hayır kapatmayacağım kalkacağım dedim. Gündüz uykusu da uyuyamam çünkü uyursam sersem bir şekilde kalkıyorum. Sabah erken kalkmayı huy edinmem, kızım doğduktan sonra çok işime yaradı mesela. Ben buradan başlayın derim. Gidin bir doktora anlatın şikayetinizi, belki hormonal bir problemdir belki de dengesiz besleniyorsunuzdur. Vitamin takviyesi hormon tedavisi falan düzeltebilirsiniz bu durumu. Siz uyumayı seviyorum sanıyorsunuzdur ama belki de vücut fonksiyonlarınızda sorun vardır.
Başörtülü olmanızı bile kendiniz problem haline getiriyorsunuz. Otomatikman beni dışlarlar diye düşünüyorsunuz. Dini görüşünüzü kimseye empoze etmeye çalışmıyorsanız kime ne. Twitter da başörtülülere hakaret ediyorlarmış gülüyorlarmış. Size ne bundan. Sizin şahsınıza mı ediyorlar? Ortam o kadar değişik ki, twitter da hangisi ak hangisi kara bilemezsiniz. Sanal dünya deniyor işte. Başörtülü diye yanlış yapmıyor mu insanlar, eleştirilemezler mi, başörtüsü dokunulmazlık mı sağlıyor birisine? Bakın mesela Boğaziçi olaylarında başörtülü Rümeysa diye bir kız çıktı, hayranlıkla izliyorum dinliyorum kendisini. Genel kültür seviyesi, akıcı konuşması, kendine güveni...Saatlerce konuşsun sohbet etsin zevkle dinlerim kendisini. Benim herhangi bir dini inancım yok ama bu benim dindar veya başörtülü biriyle dost arkadaş olamayacağım anlamına gelmiyor.
Konunuza sahip çıkıp yorumlara cevap vermezseniz, insanlar sıkılır ve yardıma o kadar da ihtiyacınız olmadığını düşünür. Konum aktif kalsın fikir yardım istiyorum diyorsanız karşılık verin ve cevaplayın soruları lütfen.
İç görü kazanman lazım. Hayata ve kendine kirli gözlük camlarıyla bakıyorsun. Sana küçüklükten beri söylenen sözleri tekrarlıyorsun. Gerizekalı olmadığın aşikar. Biraz fazla duygusallık ve hassasiyet var sadece. Bu yüzden sana söylenen her kötü şeyi aklına kazıyıp içselleştirmişsin. Söylenen iyi şeyleri hatırlamıyorsundur bile. Mesela burada yazım tarzının çok akıcı olduğu söylendi, muhtemelen umrunda bile olmayacak. İşte bu davranışından ve alışkanlığından kurtulmak için psikoğa gitmelisin. Ekşi sözlük örneğinden bile bariz belli. Mesela ben gidip ekşi sözlüğe “zayıf kadınlar” yazsam binlerce hakaret içerikli yazı okurum. Ama içselleştirmem. Çünkü ben zayıf olmaktan ibaret değilim, orada yazılan hiçbir şey beni yansıtmıyor. En başta ülkenin cumhurbaşkanın eşi kapalı. Sence yazdığın şey mantıklı mı?Bir diğer sık söylenen şey, psikiyatriste git. Bunu da düşünmüştüm ama gitmedim. Hem gitsem kendimi ifade edemeyeceğim, hem de verilen tek şey antidepresan kimyasal ilaçlar olacak. Kimsenin elinde sihirli değnek yok ki hayatı tersine çevirsin benim için. Başka insanların hiç zorlanmadan yaptığı şeyleri ben kimyasallar kullanarak mı yapacağım? Bu bahsettiğim, rahatsız olduğum eziklik durumu işte. Başkalarının ilk saniyede anladığını bir hafta sonra ancak kavrayabilmek.
Yazdığın hiçbir şey komik gelmedi öncelikle bunu belirteyim. Ama sen nedense güleceğimizi düşünmüşsün. Bence sen hep başkaları yerine düşünüyorsun başkalarının gözünden bakıyorsun kendine. Kimsenin aklını okuyamazsın arkadaşım sen kendin için böyle düşünüyorsun başkaları senin için değil. Kendine bakış açımı değiştir ve insanların aklını okumaktan vazgeç çünkü bunu yapamazsın. Bende bazen senin gibi görürüm kendimi ama İnan bana bizim düşündüğümüz kadar kötü değil dışardan görünen.Herkese merhaba, bu forumdaki ilk yazım ve muhtemelen bu konu dışında başka yazım olmayacak, maksadım biraz iç dökmek biraz da yaşadıklarımı ve hissettiklerimi anlatmak. Benim durumumdaki biri için yapılacak pek bir şey yok, çözüm yolu yok, bunu biliyorum ama sonuçta insan doğası; içimdeki sürekli canımı sıkan şeyleri aktarmak istiyorum.
Konuya nereden başlasam bilemiyorum, hayatımda olumlu olan hiç bir şey yok ki onunla mukayese edip size derdimi anlatayım. Sadece olumsuzluklar var. İnsanları köşeden seyredip onlara özenen, hayaller aleminde yaşayan, cümle kurmayı bile beceremeyen birisiyim ben. Bu satırları bile kırk defa düşünerek, acaba düzgün cümle nasıl kurulur diye kafa patlatarak yazıyorum. Ne yapayım, düşük zekalıyım. Bunu kabul etmek çok güç ama öyle. Öğrencilik hayatımda bir kez olsun dersi derste anlayamadım, başkalarının anında anlayıp hocalara sorular sorduğu konuları evde 2-3 kez çalışır yine de onların derste öğrendikleri seviyeye gelemezdim. Zaten dikkat denen şeyden eser yoktur bende, bıraksalar her gün 12 saat uyurum. Erken uyanmayı asla beceremem, defalarca alarm kapatır geri yatarım, sonra öğle vakti kalkar neden erken kalkmadım diye kahrolur, kendimden ve hayattan nefret ederim. Biliyorum belki size çok komik gelir, özellikle burada büyük şeyler başarmış, iyi meslek sahibi olmuş insanlara, disiplinli insanlara komik gelir. Ama ben hayatımda hiçbir şey başaramadım, neye elimi attıysam heves ettiysem hayal kırıklığı ile sonuçlandı.
Hayatımda hiç samimi arkadaşım olmadı, arada bir beni arayıp kendi dertlerini bana anlatan, benim ne anlattığımı önemsemeyen, benim yaşam tarzımla alay edenleri saymazsak tabii. Arkadaş edinmem mümkün değil zaten, dediğim gibi geri zekalı bir insanım. Size bir insanın kendini böyle adlandırması komik gelebilir ama öyle. Asla ikili diyalog kuramam, sesim titrer, cümleleri yutarım. Ses tonum berbattır zaten. Kiminle konuşsam iki-üç dakika sonra suratında mide bulanmasına yakın bir acıma duygusu görürüm yüzlerinde bana karşı. Haksız da sayılmazlar, ben de sevmiyorum kendimi.
Başka insanlara karşı böyle hissetmem tesadüf değil tabii, giyim tarzımın da etkisi var, başörtü takıyorum. Hal böyle olunca zaten insanların büyük çoğunluğu size düşman oluyor, hele ki büyükşehirlerde, hele ki eğitim seviyesi yüksek yerlerde. Kural panosunda dini/siyasi şeyler yasaktır yazdığı için ancak bu kadarını söyleyebiliyorum, ama bununla ilgili yaşadığım o kadar kötü anım var ki... En basitinden gece yarılarına kadar twitter'da, ekşi sözlük'te insanların tesettürlü insanlara hakaret ettikleri, dalga geçtikleri paylaşımları okuduğumu, berbat bir moral bozukluğu ile ağlamaklı ama asla ağlayamayan, eziklik hissini dibine kadar yaşarken uyumaya çalıştığımı çok bilirim. Kural ihlali olmasın diye bu sorunumu burada kesiyorum, hayatımda hep kurallara riayet eden birisi oldum zaten. Ama karşılığında insanlar bana karşı her türlü kuralı ihlal edip beni ezdiler. Doğanın kanunu bir yerde bu, ne yapayım ben de buyum. Yenilen, ezilen kaybeden kişiyim. Çocukken de böyleydim, büyüdüm yetişkin oldum hala böyleyim.
El becerim de berbattır benim, kaç yaşıma geldim mutfakta bir patates soyamam, yemek yapmaya kalksam her tarafı batırırım. Elimin ayarı yok, ayarı olsa zaten kafamın içinde akıl yok. 7/24 uykulu gezerim, günde 12 saat uyumuş olsam bile. Ne yapacağımı unuturum, bir şeyler yapmaya kalksam asla hayal ettiğimi yapamam.
Başarılı insanların hayatına baktığımda yaşam tarzları, oturup kalkmaları, konuştukları güldükleri şeyler, yedikleri içtikleri, dini ve sosyal görüşleri, aile tarzları, okudukları, gezdikleri, izledikleri hep benim zıttım olan şeyler. Benim gibi olup başarılı olan, sevilen-sayılan bir insan görmedim ki şimdiye kadar. Ben nasıl kabul göreyim ki toplumda? Eğri cetvelden doğru çizgi çıkar mı? Benim DNA'm da var eziklik.
Çok çabaladım kendimi geliştirmek için, yabancı dil öğrenmeye çalıştım, erken kalkmaya çalıştım, düzenli birisi olmaya, akademik başarısı olan biri olmaya hep çabaladım ama hepsi hüsran oldu. Benimle aynı zamanda başlayanları bırakın benden geç başlayanlar bile beni solladı geçti, düşük zekalı, başarısız, disiplinsiz biri olduğumu her seferinde yüzüme vurdu.
Çok yazdım belki ama hep dolap beygiri gibi aynı şeyin etrafında döndüm, bu da ne demektir bilemem. Ben orta okulda okurken öğretmenim verdiğim cevapla dalga geçmek için söylemişti bunu bana. O gündür dilime pelesenk oldu, ben de kullanır dururum. Bir de bu huyum var, doğru düzgün cümle kuramam asla kendi kendime, başkalarının taklitçisiyimdir. Hep de alay konusu olmuştur bu yönüm. Ne yapayım...
Hayatta bana karşı bir şey kalmadı artık, başarılı olamayacağımı kabul ediyorum, düşük zekalı olduğumu kabul ediyorum, ezik olduğumu kabul ediyorum, olmak istediğim kişiyle olduğum kişi arasında uçurum var. Kapanmayacak bir uçurum. Hayatıma son versem diye düşünür dururum sürekli ama onu bile beceremem ki ben. Keşke bir gün uyuyup bir daha uyanmasam. İnanın hem benim en iyisi olur hem de kimse eksiğimi hissetmez. Zaten hayatta bir başarım yok, hayata ne koymuşum ki ne geri alayım.
Bu konuya da gelecek cevapları az çok tahmin ediyorum. Bir kesim abarttığımı söyleyecekler, bir kesim mağdur edebiyatı vs., bir kesim genel geçer tavsiyeler. Ama günün sonunda ben gene işe yaramaz, başarısız, ezik, yıkık birisi olarak kalacağım. En başta da yazdım ya, ne yapayım kaderim bu benim. Çirkinim, tipsizim, düşük zekalıyım, maddi durumum yok, arkadaşım yok, fikrim felsefem yok, hayatta amacım yok. Ne yapayım... Berbat bir hayatım var. Son sözüm de bu olsun. Sadece içimdeki yazmak istedim ama yazınca daha kötü oldum, halbuki rahatlarım sanmıştım((
Herkese merhaba, bu forumdaki ilk yazım ve muhtemelen bu konu dışında başka yazım olmayacak, maksadım biraz iç dökmek biraz da yaşadıklarımı ve hissettiklerimi anlatmak. Benim durumumdaki biri için yapılacak pek bir şey yok, çözüm yolu yok, bunu biliyorum ama sonuçta insan doğası; içimdeki sürekli canımı sıkan şeyleri aktarmak istiyorum.
Konuya nereden başlasam bilemiyorum, hayatımda olumlu olan hiç bir şey yok ki onunla mukayese edip size derdimi anlatayım. Sadece olumsuzluklar var. İnsanları köşeden seyredip onlara özenen, hayaller aleminde yaşayan, cümle kurmayı bile beceremeyen birisiyim ben. Bu satırları bile kırk defa düşünerek, acaba düzgün cümle nasıl kurulur diye kafa patlatarak yazıyorum. Ne yapayım, düşük zekalıyım. Bunu kabul etmek çok güç ama öyle. Öğrencilik hayatımda bir kez olsun dersi derste anlayamadım, başkalarının anında anlayıp hocalara sorular sorduğu konuları evde 2-3 kez çalışır yine de onların derste öğrendikleri seviyeye gelemezdim. Zaten dikkat denen şeyden eser yoktur bende, bıraksalar her gün 12 saat uyurum. Erken uyanmayı asla beceremem, defalarca alarm kapatır geri yatarım, sonra öğle vakti kalkar neden erken kalkmadım diye kahrolur, kendimden ve hayattan nefret ederim. Biliyorum belki size çok komik gelir, özellikle burada büyük şeyler başarmış, iyi meslek sahibi olmuş insanlara, disiplinli insanlara komik gelir. Ama ben hayatımda hiçbir şey başaramadım, neye elimi attıysam heves ettiysem hayal kırıklığı ile sonuçlandı.
Hayatımda hiç samimi arkadaşım olmadı, arada bir beni arayıp kendi dertlerini bana anlatan, benim ne anlattığımı önemsemeyen, benim yaşam tarzımla alay edenleri saymazsak tabii. Arkadaş edinmem mümkün değil zaten, dediğim gibi geri zekalı bir insanım. Size bir insanın kendini böyle adlandırması komik gelebilir ama öyle. Asla ikili diyalog kuramam, sesim titrer, cümleleri yutarım. Ses tonum berbattır zaten. Kiminle konuşsam iki-üç dakika sonra suratında mide bulanmasına yakın bir acıma duygusu görürüm yüzlerinde bana karşı. Haksız da sayılmazlar, ben de sevmiyorum kendimi.
Başka insanlara karşı böyle hissetmem tesadüf değil tabii, giyim tarzımın da etkisi var, başörtü takıyorum. Hal böyle olunca zaten insanların büyük çoğunluğu size düşman oluyor, hele ki büyükşehirlerde, hele ki eğitim seviyesi yüksek yerlerde. Kural panosunda dini/siyasi şeyler yasaktır yazdığı için ancak bu kadarını söyleyebiliyorum, ama bununla ilgili yaşadığım o kadar kötü anım var ki... En basitinden gece yarılarına kadar twitter'da, ekşi sözlük'te insanların tesettürlü insanlara hakaret ettikleri, dalga geçtikleri paylaşımları okuduğumu, berbat bir moral bozukluğu ile ağlamaklı ama asla ağlayamayan, eziklik hissini dibine kadar yaşarken uyumaya çalıştığımı çok bilirim. Kural ihlali olmasın diye bu sorunumu burada kesiyorum, hayatımda hep kurallara riayet eden birisi oldum zaten. Ama karşılığında insanlar bana karşı her türlü kuralı ihlal edip beni ezdiler. Doğanın kanunu bir yerde bu, ne yapayım ben de buyum. Yenilen, ezilen kaybeden kişiyim. Çocukken de böyleydim, büyüdüm yetişkin oldum hala böyleyim.
El becerim de berbattır benim, kaç yaşıma geldim mutfakta bir patates soyamam, yemek yapmaya kalksam her tarafı batırırım. Elimin ayarı yok, ayarı olsa zaten kafamın içinde akıl yok. 7/24 uykulu gezerim, günde 12 saat uyumuş olsam bile. Ne yapacağımı unuturum, bir şeyler yapmaya kalksam asla hayal ettiğimi yapamam.
Başarılı insanların hayatına baktığımda yaşam tarzları, oturup kalkmaları, konuştukları güldükleri şeyler, yedikleri içtikleri, dini ve sosyal görüşleri, aile tarzları, okudukları, gezdikleri, izledikleri hep benim zıttım olan şeyler. Benim gibi olup başarılı olan, sevilen-sayılan bir insan görmedim ki şimdiye kadar. Ben nasıl kabul göreyim ki toplumda? Eğri cetvelden doğru çizgi çıkar mı? Benim DNA'm da var eziklik.
Çok çabaladım kendimi geliştirmek için, yabancı dil öğrenmeye çalıştım, erken kalkmaya çalıştım, düzenli birisi olmaya, akademik başarısı olan biri olmaya hep çabaladım ama hepsi hüsran oldu. Benimle aynı zamanda başlayanları bırakın benden geç başlayanlar bile beni solladı geçti, düşük zekalı, başarısız, disiplinsiz biri olduğumu her seferinde yüzüme vurdu.
Çok yazdım belki ama hep dolap beygiri gibi aynı şeyin etrafında döndüm, bu da ne demektir bilemem. Ben orta okulda okurken öğretmenim verdiğim cevapla dalga geçmek için söylemişti bunu bana. O gündür dilime pelesenk oldu, ben de kullanır dururum. Bir de bu huyum var, doğru düzgün cümle kuramam asla kendi kendime, başkalarının taklitçisiyimdir. Hep de alay konusu olmuştur bu yönüm. Ne yapayım...
Hayatta bana karşı bir şey kalmadı artık, başarılı olamayacağımı kabul ediyorum, düşük zekalı olduğumu kabul ediyorum, ezik olduğumu kabul ediyorum, olmak istediğim kişiyle olduğum kişi arasında uçurum var. Kapanmayacak bir uçurum. Hayatıma son versem diye düşünür dururum sürekli ama onu bile beceremem ki ben. Keşke bir gün uyuyup bir daha uyanmasam. İnanın hem benim en iyisi olur hem de kimse eksiğimi hissetmez. Zaten hayatta bir başarım yok, hayata ne koymuşum ki ne geri alayım.
Bu konuya da gelecek cevapları az çok tahmin ediyorum. Bir kesim abarttığımı söyleyecekler, bir kesim mağdur edebiyatı vs., bir kesim genel geçer tavsiyeler. Ama günün sonunda ben gene işe yaramaz, başarısız, ezik, yıkık birisi olarak kalacağım. En başta da yazdım ya, ne yapayım kaderim bu benim. Çirkinim, tipsizim, düşük zekalıyım, maddi durumum yok, arkadaşım yok, fikrim felsefem yok, hayatta amacım yok. Ne yapayım... Berbat bir hayatım var. Son sözüm de bu olsun. Sadece içimdeki yazmak istedim ama yazınca daha kötü oldum, halbuki rahatlarım sanmıştım(
Kendin öyle olduğun için değil,bu kadar net ifadesi,Türkçesi düzgün,kendini böyle zalimce eleştiren birisi ancak 1NİSAN şakası olur..Herkese merhaba, bu forumdaki ilk yazım ve muhtemelen bu konu dışında başka yazım olmayacak, maksadım biraz iç dökmek biraz da yaşadıklarımı ve hissettiklerimi anlatmak. Benim durumumdaki biri için yapılacak pek bir şey yok, çözüm yolu yok, bunu biliyorum ama sonuçta insan doğası; içimdeki sürekli canımı sıkan şeyleri aktarmak istiyorum.
Konuya nereden başlasam bilemiyorum, hayatımda olumlu olan hiç bir şey yok ki onunla mukayese edip size derdimi anlatayım. Sadece olumsuzluklar var. İnsanları köşeden seyredip onlara özenen, hayaller aleminde yaşayan, cümle kurmayı bile beceremeyen birisiyim ben. Bu satırları bile kırk defa düşünerek, acaba düzgün cümle nasıl kurulur diye kafa patlatarak yazıyorum. Ne yapayım, düşük zekalıyım. Bunu kabul etmek çok güç ama öyle. Öğrencilik hayatımda bir kez olsun dersi derste anlayamadım, başkalarının anında anlayıp hocalara sorular sorduğu konuları evde 2-3 kez çalışır yine de onların derste öğrendikleri seviyeye gelemezdim. Zaten dikkat denen şeyden eser yoktur bende, bıraksalar her gün 12 saat uyurum. Erken uyanmayı asla beceremem, defalarca alarm kapatır geri yatarım, sonra öğle vakti kalkar neden erken kalkmadım diye kahrolur, kendimden ve hayattan nefret ederim. Biliyorum belki size çok komik gelir, özellikle burada büyük şeyler başarmış, iyi meslek sahibi olmuş insanlara, disiplinli insanlara komik gelir. Ama ben hayatımda hiçbir şey başaramadım, neye elimi attıysam heves ettiysem hayal kırıklığı ile sonuçlandı.
Hayatımda hiç samimi arkadaşım olmadı, arada bir beni arayıp kendi dertlerini bana anlatan, benim ne anlattığımı önemsemeyen, benim yaşam tarzımla alay edenleri saymazsak tabii. Arkadaş edinmem mümkün değil zaten, dediğim gibi geri zekalı bir insanım. Size bir insanın kendini böyle adlandırması komik gelebilir ama öyle. Asla ikili diyalog kuramam, sesim titrer, cümleleri yutarım. Ses tonum berbattır zaten. Kiminle konuşsam iki-üç dakika sonra suratında mide bulanmasına yakın bir acıma duygusu görürüm yüzlerinde bana karşı. Haksız da sayılmazlar, ben de sevmiyorum kendimi.
Başka insanlara karşı böyle hissetmem tesadüf değil tabii, giyim tarzımın da etkisi var, başörtü takıyorum. Hal böyle olunca zaten insanların büyük çoğunluğu size düşman oluyor, hele ki büyükşehirlerde, hele ki eğitim seviyesi yüksek yerlerde. Kural panosunda dini/siyasi şeyler yasaktır yazdığı için ancak bu kadarını söyleyebiliyorum, ama bununla ilgili yaşadığım o kadar kötü anım var ki... En basitinden gece yarılarına kadar twitter'da, ekşi sözlük'te insanların tesettürlü insanlara hakaret ettikleri, dalga geçtikleri paylaşımları okuduğumu, berbat bir moral bozukluğu ile ağlamaklı ama asla ağlayamayan, eziklik hissini dibine kadar yaşarken uyumaya çalıştığımı çok bilirim. Kural ihlali olmasın diye bu sorunumu burada kesiyorum, hayatımda hep kurallara riayet eden birisi oldum zaten. Ama karşılığında insanlar bana karşı her türlü kuralı ihlal edip beni ezdiler. Doğanın kanunu bir yerde bu, ne yapayım ben de buyum. Yenilen, ezilen kaybeden kişiyim. Çocukken de böyleydim, büyüdüm yetişkin oldum hala böyleyim.
El becerim de berbattır benim, kaç yaşıma geldim mutfakta bir patates soyamam, yemek yapmaya kalksam her tarafı batırırım. Elimin ayarı yok, ayarı olsa zaten kafamın içinde akıl yok. 7/24 uykulu gezerim, günde 12 saat uyumuş olsam bile. Ne yapacağımı unuturum, bir şeyler yapmaya kalksam asla hayal ettiğimi yapamam.
Başarılı insanların hayatına baktığımda yaşam tarzları, oturup kalkmaları, konuştukları güldükleri şeyler, yedikleri içtikleri, dini ve sosyal görüşleri, aile tarzları, okudukları, gezdikleri, izledikleri hep benim zıttım olan şeyler. Benim gibi olup başarılı olan, sevilen-sayılan bir insan görmedim ki şimdiye kadar. Ben nasıl kabul göreyim ki toplumda? Eğri cetvelden doğru çizgi çıkar mı? Benim DNA'm da var eziklik.
Çok çabaladım kendimi geliştirmek için, yabancı dil öğrenmeye çalıştım, erken kalkmaya çalıştım, düzenli birisi olmaya, akademik başarısı olan biri olmaya hep çabaladım ama hepsi hüsran oldu. Benimle aynı zamanda başlayanları bırakın benden geç başlayanlar bile beni solladı geçti, düşük zekalı, başarısız, disiplinsiz biri olduğumu her seferinde yüzüme vurdu.
Çok yazdım belki ama hep dolap beygiri gibi aynı şeyin etrafında döndüm, bu da ne demektir bilemem. Ben orta okulda okurken öğretmenim verdiğim cevapla dalga geçmek için söylemişti bunu bana. O gündür dilime pelesenk oldu, ben de kullanır dururum. Bir de bu huyum var, doğru düzgün cümle kuramam asla kendi kendime, başkalarının taklitçisiyimdir. Hep de alay konusu olmuştur bu yönüm. Ne yapayım...
Hayatta bana karşı bir şey kalmadı artık, başarılı olamayacağımı kabul ediyorum, düşük zekalı olduğumu kabul ediyorum, ezik olduğumu kabul ediyorum, olmak istediğim kişiyle olduğum kişi arasında uçurum var. Kapanmayacak bir uçurum. Hayatıma son versem diye düşünür dururum sürekli ama onu bile beceremem ki ben. Keşke bir gün uyuyup bir daha uyanmasam. İnanın hem benim en iyisi olur hem de kimse eksiğimi hissetmez. Zaten hayatta bir başarım yok, hayata ne koymuşum ki ne geri alayım.
Bu konuya da gelecek cevapları az çok tahmin ediyorum. Bir kesim abarttığımı söyleyecekler, bir kesim mağdur edebiyatı vs., bir kesim genel geçer tavsiyeler. Ama günün sonunda ben gene işe yaramaz, başarısız, ezik, yıkık birisi olarak kalacağım. En başta da yazdım ya, ne yapayım kaderim bu benim. Çirkinim, tipsizim, düşük zekalıyım, maddi durumum yok, arkadaşım yok, fikrim felsefem yok, hayatta amacım yok. Ne yapayım... Berbat bir hayatım var. Son sözüm de bu olsun. Sadece içimdeki yazmak istedim ama yazınca daha kötü oldum, halbuki rahatlarım sanmıştım((
Ne kadar vit d aliyordun?Yazdıklarınızı okuyorum, okumuyor değilim. Çoğu kişi kan tahlili tavsiye etmiş, zaten yaptırmıştım. D vit. eksikliği çıkmıştı, onun da tabletini aldım ama bir farkı olmadı.
Yazdıklarımın sahte olduğunu söyleyenlere bir şey demiyorum, kimse inanmak zorunda değil. Ama ciddiye alıp saygılı cevap verenlere teşekkürler, yazdıklarım kendi hayatım. Başkasının kurgusu değil.
Çoğu kişi abarttığımı söylemiş ama maalesef görünen köy de kılavuz istemiyor, yazdıklarımın hepsi benim hayatım. Zamanı geriye çevirmek gibi bir şansım da yok.
Kendinizi o kadar güzel ifade etmişsiniz ki açıkçası hiç inanamadim anlattiginiz gibi biri olduğunuza.Herkese merhaba, bu forumdaki ilk yazım ve muhtemelen bu konu dışında başka yazım olmayacak, maksadım biraz iç dökmek biraz da yaşadıklarımı ve hissettiklerimi anlatmak. Benim durumumdaki biri için yapılacak pek bir şey yok, çözüm yolu yok, bunu biliyorum ama sonuçta insan doğası; içimdeki sürekli canımı sıkan şeyleri aktarmak istiyorum.
Konuya nereden başlasam bilemiyorum, hayatımda olumlu olan hiç bir şey yok ki onunla mukayese edip size derdimi anlatayım. Sadece olumsuzluklar var. İnsanları köşeden seyredip onlara özenen, hayaller aleminde yaşayan, cümle kurmayı bile beceremeyen birisiyim ben. Bu satırları bile kırk defa düşünerek, acaba düzgün cümle nasıl kurulur diye kafa patlatarak yazıyorum. Ne yapayım, düşük zekalıyım. Bunu kabul etmek çok güç ama öyle. Öğrencilik hayatımda bir kez olsun dersi derste anlayamadım, başkalarının anında anlayıp hocalara sorular sorduğu konuları evde 2-3 kez çalışır yine de onların derste öğrendikleri seviyeye gelemezdim. Zaten dikkat denen şeyden eser yoktur bende, bıraksalar her gün 12 saat uyurum. Erken uyanmayı asla beceremem, defalarca alarm kapatır geri yatarım, sonra öğle vakti kalkar neden erken kalkmadım diye kahrolur, kendimden ve hayattan nefret ederim. Biliyorum belki size çok komik gelir, özellikle burada büyük şeyler başarmış, iyi meslek sahibi olmuş insanlara, disiplinli insanlara komik gelir. Ama ben hayatımda hiçbir şey başaramadım, neye elimi attıysam heves ettiysem hayal kırıklığı ile sonuçlandı.
Hayatımda hiç samimi arkadaşım olmadı, arada bir beni arayıp kendi dertlerini bana anlatan, benim ne anlattığımı önemsemeyen, benim yaşam tarzımla alay edenleri saymazsak tabii. Arkadaş edinmem mümkün değil zaten, dediğim gibi geri zekalı bir insanım. Size bir insanın kendini böyle adlandırması komik gelebilir ama öyle. Asla ikili diyalog kuramam, sesim titrer, cümleleri yutarım. Ses tonum berbattır zaten. Kiminle konuşsam iki-üç dakika sonra suratında mide bulanmasına yakın bir acıma duygusu görürüm yüzlerinde bana karşı. Haksız da sayılmazlar, ben de sevmiyorum kendimi.
Başka insanlara karşı böyle hissetmem tesadüf değil tabii, giyim tarzımın da etkisi var, başörtü takıyorum. Hal böyle olunca zaten insanların büyük çoğunluğu size düşman oluyor, hele ki büyükşehirlerde, hele ki eğitim seviyesi yüksek yerlerde. Kural panosunda dini/siyasi şeyler yasaktır yazdığı için ancak bu kadarını söyleyebiliyorum, ama bununla ilgili yaşadığım o kadar kötü anım var ki... En basitinden gece yarılarına kadar twitter'da, ekşi sözlük'te insanların tesettürlü insanlara hakaret ettikleri, dalga geçtikleri paylaşımları okuduğumu, berbat bir moral bozukluğu ile ağlamaklı ama asla ağlayamayan, eziklik hissini dibine kadar yaşarken uyumaya çalıştığımı çok bilirim. Kural ihlali olmasın diye bu sorunumu burada kesiyorum, hayatımda hep kurallara riayet eden birisi oldum zaten. Ama karşılığında insanlar bana karşı her türlü kuralı ihlal edip beni ezdiler. Doğanın kanunu bir yerde bu, ne yapayım ben de buyum. Yenilen, ezilen kaybeden kişiyim. Çocukken de böyleydim, büyüdüm yetişkin oldum hala böyleyim.
El becerim de berbattır benim, kaç yaşıma geldim mutfakta bir patates soyamam, yemek yapmaya kalksam her tarafı batırırım. Elimin ayarı yok, ayarı olsa zaten kafamın içinde akıl yok. 7/24 uykulu gezerim, günde 12 saat uyumuş olsam bile. Ne yapacağımı unuturum, bir şeyler yapmaya kalksam asla hayal ettiğimi yapamam.
Başarılı insanların hayatına baktığımda yaşam tarzları, oturup kalkmaları, konuştukları güldükleri şeyler, yedikleri içtikleri, dini ve sosyal görüşleri, aile tarzları, okudukları, gezdikleri, izledikleri hep benim zıttım olan şeyler. Benim gibi olup başarılı olan, sevilen-sayılan bir insan görmedim ki şimdiye kadar. Ben nasıl kabul göreyim ki toplumda? Eğri cetvelden doğru çizgi çıkar mı? Benim DNA'm da var eziklik.
Çok çabaladım kendimi geliştirmek için, yabancı dil öğrenmeye çalıştım, erken kalkmaya çalıştım, düzenli birisi olmaya, akademik başarısı olan biri olmaya hep çabaladım ama hepsi hüsran oldu. Benimle aynı zamanda başlayanları bırakın benden geç başlayanlar bile beni solladı geçti, düşük zekalı, başarısız, disiplinsiz biri olduğumu her seferinde yüzüme vurdu.
Çok yazdım belki ama hep dolap beygiri gibi aynı şeyin etrafında döndüm, bu da ne demektir bilemem. Ben orta okulda okurken öğretmenim verdiğim cevapla dalga geçmek için söylemişti bunu bana. O gündür dilime pelesenk oldu, ben de kullanır dururum. Bir de bu huyum var, doğru düzgün cümle kuramam asla kendi kendime, başkalarının taklitçisiyimdir. Hep de alay konusu olmuştur bu yönüm. Ne yapayım...
Hayatta bana karşı bir şey kalmadı artık, başarılı olamayacağımı kabul ediyorum, düşük zekalı olduğumu kabul ediyorum, ezik olduğumu kabul ediyorum, olmak istediğim kişiyle olduğum kişi arasında uçurum var. Kapanmayacak bir uçurum. Hayatıma son versem diye düşünür dururum sürekli ama onu bile beceremem ki ben. Keşke bir gün uyuyup bir daha uyanmasam. İnanın hem benim en iyisi olur hem de kimse eksiğimi hissetmez. Zaten hayatta bir başarım yok, hayata ne koymuşum ki ne geri alayım.
Bu konuya da gelecek cevapları az çok tahmin ediyorum. Bir kesim abarttığımı söyleyecekler, bir kesim mağdur edebiyatı vs., bir kesim genel geçer tavsiyeler. Ama günün sonunda ben gene işe yaramaz, başarısız, ezik, yıkık birisi olarak kalacağım. En başta da yazdım ya, ne yapayım kaderim bu benim. Çirkinim, tipsizim, düşük zekalıyım, maddi durumum yok, arkadaşım yok, fikrim felsefem yok, hayatta amacım yok. Ne yapayım... Berbat bir hayatım var. Son sözüm de bu olsun. Sadece içimdeki yazmak istedim ama yazınca daha kötü oldum, halbuki rahatlarım sanmıştım((
Bir şey yapmaya hevesim yok hayatta. Beterin beteri vardır derler zaten. Hayatın da aynı bilgisayarlar gibi bir kapatma düğmesi olsa keşke diyorum hep.Geri zekalı olsaydın, bu kadar kelimeyi bir araya getirip bir yazı oluşturamazdın. Biraz daha cürretkar ol hayatta. Ne kaybedersin? Kaybedeceğin kadar kaybetmişsin zaten...
Kapatma düğmesi var, intihar. Ama öyle kolay bir iş değil. Etmesi ayrı zor, islam inancı varsa ettikten sonrası ayrı zor. Bu hayatı öyle ya da böyle yaşamaktan başka çaren yok.Bir şey yapmaya hevesim yok hayatta. Beterin beteri vardır derler zaten. Hayatın da aynı bilgisayarlar gibi bir kapatma düğmesi olsa keşke diyorum hep.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?