Merhabalar. Bu siteye ilk kez üye oluyorum. Ama daha önce burada paylaşılan neredeyse her şeyi takip ettim. Hayatın ne oyunları varmış dedim okuduğum bazı konularda. Burada güçlü, akıllı kadınlara hep hayran oldum. Şimdi sizlerden gerçekten destek ve yardım istiyorum.
Evet, sanırım ben de boşanıyorum.
Sanırım diyerek belki de kendimi kandırıyorum. Belki de gerçekten her şey bitmiştir. Ya da kurtulması benim elimdedir.
Kısaca anlatayım müsaadenizle. (Bayağı uzun olmuş ama ne olur okuyun ve yardım edin bana)
2015 Şubat'ta evlendim. Beni göremeyince uykuları kaçan bir adamdı. Senin için Roma'yı yakarım falan diyen... Onun tayin işleri için Kasım'da nikahımız olmuştu. Akrep burcudur kendisi, varsa yoksa "Ben kinciyim hiç bir şeyi unutmam"der durur. Unutmuyormuş gerçekten.
Kendisinin bir annesi var, burada yorum yapmak istemiyorum. Kadın yıllarca eşini maddi olarak yemiş. parası bitince de koymuş kapıya. (Benim yorumum değil, kendi öyle anlatmıştı.) Bizim düğünden sonra "Allah nasıl sağ çıkarmış bu arabadan" dedirten bir trafik kazası geçirmiş kayın biraderimle. Doktor bir iki dikiş atmış,kollar falan alçılı; taburcu etmiş. Neymiş efendim, kv dava açacakmış doktora; hastanede yatırmadı diye, tazminat alacakmış. Bu derece bir insan yani. "Nereden para elde edebilirim?" mantığıyla yaşıyor. Oğlu memurdur benim gibi. "Yoğurdu mayaladım, kaymağını sana yedirtmem" demişliği vardır.
1 ay sonra kocam tutturdu arabaları satacağız! Neden? 8 bin tl kredi kartı borcu varmış; eşyaların borcu. Oysaki bana eşyaları kardeşinden aldığı borç ile aldığını söylemişti, balayından gelir gelmez de bana hiç sorma zahmetinde bile bulunmadan düğün altınlarının büyük bir kısmını bozdurup kardeşinin borcunu ödemişti. Neyse; iki araba satınca 80 bin tl yapıyor, ne gerek var; iki kişi zaten 5 bin gelirimiz var! 8 binlik borcu çok rahat öderdik. "Yooook olmaz, ben karısının altında araba gezdiriyor dedirtmem." Kv: "Altında araba gezip duruyorsun, o araba satılacak!!!! Bir süre direndim ama sonra satışa çıkardım arabayı tabi. Her gün bir olay, bir kavga çıkıyordu çünkü. . Amaç borç ödemek ya da yeni araba almak değil; beni elsiz kolsuz bırakmak. Bir kavga kıyamet, neyse topladık bir şekilde...
Kendisi 10 km uzakta oturan anneme, 5 km uzakta olan ablama bile göndermez. İşe dolmuşla gider gelirim ama geziyormuşum! O zaten benim ailemi ilk sorunda reddetti, "ben onları istemem görüşmem" falan dedi. Üstelemedim. "Benim ailemin senin göstereceğin saygı - sevgiye ihtiyaçları yok." dedim. Bir de arabasını kendi kardeşine satıyor, bir miktar peşin alıyor; kalını ayda bin lira taksitle ödüyor kardeşi. Arabası 40 bin lira; kardeşi veriyor 38. Açıkça bu garibimi anası ve kardeşi kazıklıyor da farkında değil. Pek düşkün, anası dul ya. Bu yüzden hem düğünden önceki olaylarda hem sonrasında bir kere olsun beni savunmamıştır, annesi o kadar laf etmiştir bana ama.
Bu sefer onun anası; (nasıl tarif etsem kendisini bilmiyorum ama sanırım kendisinde narsist kişilik bozukluğu var) başladı. Yok kazadan sonra şunu yapmamışım, kötü davranmışım falan filan. Kocamı bana karşı doldurdu. Biz her kv ziyaretinden veya telefondan sonra kavga ettik. Wc'ye kadar götürüp donuna kadar çektim, elimle yemek yedirdim, yaranamadım. O kaza olmasaydı belki her şey daha iyi olabilirdi. Kazayı öğrendiğimizde biz bal ayındaydık. Eşime gidelim dedim. "Ne gideceğiz, unuttun mu annemin dediklerini, herkes ettiğini çeker"demişti. Düğünden önce, kına gecesinde falan kv benle çok uğraştı, resmen bu düğün olmasın diye elinden gelen her şeyi yaptı. Yine de eşim annesine karşı hep öfkeli ve geçmişten getirdiği bazı sorunları unutamamış olsa da hem eşime hem annesine yardımcı olmaya çalıştım. Olan bana oldu, ikisi harika oldular, ben kötü. Halbuki eşim annesinin her şeyde mesele yaratan, olay çıkaran ve kusur bulan bir insan olduğunu ve "onu takmamam" gerektiğini defalarca söyledi. Kazadan sonra çok düştü annesine, bir türlü orayı bırakamadı, evli bir adam gibi olamadı, önceliği hep o ev oldu. Ben neydim, kimdim belli değildi...
Bir ay daha geçti başladı, ev alacağız demeye. Olur alalım, dedim. Yok demek mümkün mü, hayır lafına sinir olur, zindan eder hayatı... Ama öyle hemen ev alınır mı? Semt araştırmak, ev aramak lazım. Yine iki araba satılsın ki üstüne kredi çekip ev alalım değil mi? Bana arabayı satışa çıkarttırdı, o satışa çıkarmadı. O sıralar annesi ve kardeşi mevcut evden taşınmaya falan hazırlanıyor gibiler. Meğer kocası benim kv'ye galiba dava açıyormuş boşanma için. Kadın muhtemelen tutuşmuş ev altından gidecek diye. Zaten çoook zaman önce "eşinizle uzun zamandır ayrıymışsınız, neden dava açmıyorsunuz?" dediğimde, "Bu ev ortak mal, boşanırsak ev altımdan gider." demişti. Benim kocama ev aldırıyor ki, o altı odalı koca villası giderse bir garantisi olsun. Benim herifi gene kullanıyorlar yani. 8 bin tl kredi kartı duruyor, hala ödenmemiş; zaten evliliğin 2. ayındayız. Dünya kadar ev borcu nasıl öderiz bilmiyorum.
Derken bizim koltuk takımı; alalı 3 ay olmuş, adamlar bir türlü getirmemiş defolu, üretim hatası falan. Allah'tan iki kanepe var oturma odası için ben almıştım. Dedim ki şu gelmeyen mobilyayı iade edelim, kalır 5 bin, onu da öderiz. İade işleri biraz uzun sürüyor il hakem heyetinden bir sürü evrak mevrak. Üşendi bizimki. "Yok, nişanda takılan seti bozduralım." dedi. Olmaz dedim o mihir. İşte her şey bu sözden sonra başladı.
Bana ne laflar ne hakaretler. Mihir köylü adetiymiş, ben köylüymüşüm. Köy kızları gibi gidip kv'ye hizmet etmeliymişim. Zaten geçen ay kirayı onun maaşından ödemişiz. O keriz miymiş? Ben onu ne sanmışım? Bu ay (nisan ayı için söylüyor) benim öğrenim kredim varmış, kirayı yatırmıyormuş onu da bunu da ödemiyormuş... Parasını sadece kendisi için harcıyormuş, ben de ne halim varsa göreyimmiş... Ben kimmişim ki, babamın evi orada duruyormuş... Bir kavga kıyamet... Kalktı gitti evden. Aradım geldi. Sonra gene gitti, bir daha çağırdım, geldi ve gitti. Bir daha çağırdım. Her geldiğinde yine bağırmalar hakaretler ve en çok canımı yakan sözü "Sen kimsin ki!" Bu lafa çok üzüldüğümü fark edip sırf canımı yakmak için defalarca söyledi. Yine kapıya yöneldi. "Bu sefer de gidersen kötü olacak, çözemeyeceğiz meseleyi"dedim, gitti. "Nereye gidersen git, karışmıyorum sana ne halin varsa gör, ben geldiğimde bu evde olma" falan dedi. Nereye gidiyorsun, diye sordum. Sana ne, sen kimsin ki hesap mı vereceğim gibi bağırmalar... Gitti. Dünyadaki herkes ve her şey bir olmuş, ben de dahil, eşimi bir şeylere kurban ediyoruz gibi algılıyor hayatı.
Eşimin öfke kontrolü sorunu var öncesinde defalarca hem bireysel hem de çift terapisi önerdim, araştırdım ama kabul etmedi. Hatta araştırmalarım neticesinde eşimin pasif agresif kişilik bozukluğu olabilceğinden endişelenirken, az önce yüzeysel anlattığım bu olay neticesinde onun kesinlikle bir pasif agresif olduğuna kanaat getirdim. Eve geldiğinde onunla bu terapi işini ciddi ciddi konuşup ikna etmeye çalışacaktım ama evimden etti beni. Temizlik, çamaşır falan işleri hallettim. Aradım, nerdesin dedim yine aynı şeyleri söyledi, ben annemi görmeye gidiyorum dedim. Defol git, s.git, bir daha gelme... Akşam 7-8 oldu, ben anneme yeni gittim. Zaten griptim o zaman ilaç milaç içince uyuya kaldım. Kardeşim mesaj atmış ona, ablam çok yorgun ve hasta gece burada kalacak, demiş. "Annene kavuşmuşsun bir daha gelmezsin bu eve" diye mesaj attı. Çok kızdım, sinirlendim, üzüldüm ama "yarın olsun giderim "dedim. Yarın oldu. aradı "Gel neyin varsa evde götür" falan dedi. Düşündüm, "siniri geçsin giderim". Sonraki gün "ben evi, eşyaları boşaltıyorum"diye mesaj atmış. 2 gün sonra eve gittim ki kapının göbeğini değiştirmiş. Yanımda babam ve iki arkadaşım vardı, nasıl rezil oldum! Polisi aradım. Aslında o anda kilidin değiştiği aklıma gelmedi. Evde yabancı biri mi var, hırsız mı var panikledim. Polis geldi, "kapı göbeği değişmiş" dedi.
Baktım bu bayağı ciddi. Zaten her kavgada "boşarım seni görürsün" falan diyordu. Bir kaç gün daha geçti. Çağırdım konuşalım diye. Biliyorum ki öfkesini biraz kontrol etse anlaşırız, sakinleşmesi lazım. Onu sakinleştirmeye çalışırken ben çileden çıkıyorum. Pasif agresif davranışları insanı gerçekten canından bezdiriyor. Konuşurken gene aynı laflar, "sen bu eve giremezsin, bu ev benim, seninle anlaşmalı boşanacağız" falan lafları. İçimden dedim, benim evime bir şekilde girmem lazım. Gittim savcılığa şikayet ettim, hakaret, boşanma tehditi, bir daha eve gelme, ben eşyaları götürüyorum mesajları, kilidi değiştirme... 1 ay evden uzaklaştırma vermişler! Tebligattan sonra eve gittim ki evi talan edilmiş. Altın - gümüş ne varsa yok olmuş! Evdeki alyans ve tek taş yüzüğüme kadar götürülmüş. Bütün dolaplar, çekmeceler boşaltılmış, içindekiler sağa sola saçılmış, kitaplar masanın üstüne yığılmış. Geri kalan her şey götürülmek üzere derlenip toplanmış. Bu sefer gerçekten hırsız girmiş! Polisi aradım, eve hırsız girmiş diye. Tutanak falan tuttular, kamera kayıtlarını aldılar. Ancak evi daha detaylı inceledim sonra; benim çeyizim, benim eve aldığım her şey bir odaya rastgele atılmış; belli ki bir kadın eli değmiş. Yani benim kv gelmiş, eşyalar - ev babasının malı gibi götürmeye kalkmış. Bu olaylardan sonra kuzenim aracı olmak için gitti, eşimle konuştu ama nafile! Ailem araya giremiyor her şey daha kötü olur diye; çünkü sebepsiz bir şekilde benim ailemden nefret ediyor. Gerçi bu sebepsiz nefretin kaynağı kesinlikle pasif agresiflik.
Geçen hafta avukatı aradı, "eşiniz t... boşanmak istiyor, ben avukatıyım." Kafayı yedim. Dedim nasıl olur, ne oluyor bir dakika. Avukatla buluştum. Annesinin, kendisinin yaptığı her şeyi anlattım, zırıl zırıl ağladım, tutamadım kendimi. Kadın üzüldü halime, "ya sizi bana böyle anlatmadılar, şoktayım; keşke boşanmasanız" falan dedi. "Müvekkilimle bir konuşacağım" dedi. Bugün bir daha aradı avukat, "kesin olarak boşanmak istiyor, anlaşmalı" dedi. Dedim neymiş şartları? Karşılıklı hiç bir şey almayacak - vermeyecekmişiz. "Ne diyorsunuz siz, öyle anlaşma mı olur? Anlaşmayı çok istiyorsa gelsin evlilikte anlaşalım. Öyle sevgiliden ayrılır gibi olur mu?" Avukat "çok haklısınız, ama ben elçiyim" dedi.
Ya hanımlar, ablalarım; böyle evlilik biter mi? Hiç mi kurtulmaz. Bu adam çok inatçı ve de annesinin sözünden çıkmıyor. Hiç mi şans yok acaba. Sizce karşıma alsam, konuşsam
onu sevdiğimi söylesem, o büyük aşkına ne oldu desem bir faydası olur mu? Sanırım uzaklaştırma cezası çok koymuş, onun intikamını boşanarak alacak. Pasif agresifler intikam ve kinden beslenirler ya, öyle bir şey. Ama ben şikayetçi olmasaydım, evdeki altınları falan benim aldığımı iddia edecekti, annesi bana hırsız falan derdi, kesin biliyorum. Polis ve savcılık izniyle eve girmem lazımdı ki beni suçlamasınlar. Ben 1 gün verirler sanıyordum 1 ay vermişler, avukata da söyledim. Öfke ve nefreti eminim kat be kat arttı. Şimdi ne yapmam lazım? En azından eşimi terapiye yönlendirmek için ne yapsam? Kabul etmez belki de ama terapi işe yarar mı? Ne olur bir yardımcı olun tecrübelerinizden bir şeyler söyleyin.
Evet, sanırım ben de boşanıyorum.
Sanırım diyerek belki de kendimi kandırıyorum. Belki de gerçekten her şey bitmiştir. Ya da kurtulması benim elimdedir.
Kısaca anlatayım müsaadenizle. (Bayağı uzun olmuş ama ne olur okuyun ve yardım edin bana)
2015 Şubat'ta evlendim. Beni göremeyince uykuları kaçan bir adamdı. Senin için Roma'yı yakarım falan diyen... Onun tayin işleri için Kasım'da nikahımız olmuştu. Akrep burcudur kendisi, varsa yoksa "Ben kinciyim hiç bir şeyi unutmam"der durur. Unutmuyormuş gerçekten.
Kendisinin bir annesi var, burada yorum yapmak istemiyorum. Kadın yıllarca eşini maddi olarak yemiş. parası bitince de koymuş kapıya. (Benim yorumum değil, kendi öyle anlatmıştı.) Bizim düğünden sonra "Allah nasıl sağ çıkarmış bu arabadan" dedirten bir trafik kazası geçirmiş kayın biraderimle. Doktor bir iki dikiş atmış,kollar falan alçılı; taburcu etmiş. Neymiş efendim, kv dava açacakmış doktora; hastanede yatırmadı diye, tazminat alacakmış. Bu derece bir insan yani. "Nereden para elde edebilirim?" mantığıyla yaşıyor. Oğlu memurdur benim gibi. "Yoğurdu mayaladım, kaymağını sana yedirtmem" demişliği vardır.
1 ay sonra kocam tutturdu arabaları satacağız! Neden? 8 bin tl kredi kartı borcu varmış; eşyaların borcu. Oysaki bana eşyaları kardeşinden aldığı borç ile aldığını söylemişti, balayından gelir gelmez de bana hiç sorma zahmetinde bile bulunmadan düğün altınlarının büyük bir kısmını bozdurup kardeşinin borcunu ödemişti. Neyse; iki araba satınca 80 bin tl yapıyor, ne gerek var; iki kişi zaten 5 bin gelirimiz var! 8 binlik borcu çok rahat öderdik. "Yooook olmaz, ben karısının altında araba gezdiriyor dedirtmem." Kv: "Altında araba gezip duruyorsun, o araba satılacak!!!! Bir süre direndim ama sonra satışa çıkardım arabayı tabi. Her gün bir olay, bir kavga çıkıyordu çünkü. . Amaç borç ödemek ya da yeni araba almak değil; beni elsiz kolsuz bırakmak. Bir kavga kıyamet, neyse topladık bir şekilde...
Kendisi 10 km uzakta oturan anneme, 5 km uzakta olan ablama bile göndermez. İşe dolmuşla gider gelirim ama geziyormuşum! O zaten benim ailemi ilk sorunda reddetti, "ben onları istemem görüşmem" falan dedi. Üstelemedim. "Benim ailemin senin göstereceğin saygı - sevgiye ihtiyaçları yok." dedim. Bir de arabasını kendi kardeşine satıyor, bir miktar peşin alıyor; kalını ayda bin lira taksitle ödüyor kardeşi. Arabası 40 bin lira; kardeşi veriyor 38. Açıkça bu garibimi anası ve kardeşi kazıklıyor da farkında değil. Pek düşkün, anası dul ya. Bu yüzden hem düğünden önceki olaylarda hem sonrasında bir kere olsun beni savunmamıştır, annesi o kadar laf etmiştir bana ama.
Bu sefer onun anası; (nasıl tarif etsem kendisini bilmiyorum ama sanırım kendisinde narsist kişilik bozukluğu var) başladı. Yok kazadan sonra şunu yapmamışım, kötü davranmışım falan filan. Kocamı bana karşı doldurdu. Biz her kv ziyaretinden veya telefondan sonra kavga ettik. Wc'ye kadar götürüp donuna kadar çektim, elimle yemek yedirdim, yaranamadım. O kaza olmasaydı belki her şey daha iyi olabilirdi. Kazayı öğrendiğimizde biz bal ayındaydık. Eşime gidelim dedim. "Ne gideceğiz, unuttun mu annemin dediklerini, herkes ettiğini çeker"demişti. Düğünden önce, kına gecesinde falan kv benle çok uğraştı, resmen bu düğün olmasın diye elinden gelen her şeyi yaptı. Yine de eşim annesine karşı hep öfkeli ve geçmişten getirdiği bazı sorunları unutamamış olsa da hem eşime hem annesine yardımcı olmaya çalıştım. Olan bana oldu, ikisi harika oldular, ben kötü. Halbuki eşim annesinin her şeyde mesele yaratan, olay çıkaran ve kusur bulan bir insan olduğunu ve "onu takmamam" gerektiğini defalarca söyledi. Kazadan sonra çok düştü annesine, bir türlü orayı bırakamadı, evli bir adam gibi olamadı, önceliği hep o ev oldu. Ben neydim, kimdim belli değildi...
Bir ay daha geçti başladı, ev alacağız demeye. Olur alalım, dedim. Yok demek mümkün mü, hayır lafına sinir olur, zindan eder hayatı... Ama öyle hemen ev alınır mı? Semt araştırmak, ev aramak lazım. Yine iki araba satılsın ki üstüne kredi çekip ev alalım değil mi? Bana arabayı satışa çıkarttırdı, o satışa çıkarmadı. O sıralar annesi ve kardeşi mevcut evden taşınmaya falan hazırlanıyor gibiler. Meğer kocası benim kv'ye galiba dava açıyormuş boşanma için. Kadın muhtemelen tutuşmuş ev altından gidecek diye. Zaten çoook zaman önce "eşinizle uzun zamandır ayrıymışsınız, neden dava açmıyorsunuz?" dediğimde, "Bu ev ortak mal, boşanırsak ev altımdan gider." demişti. Benim kocama ev aldırıyor ki, o altı odalı koca villası giderse bir garantisi olsun. Benim herifi gene kullanıyorlar yani. 8 bin tl kredi kartı duruyor, hala ödenmemiş; zaten evliliğin 2. ayındayız. Dünya kadar ev borcu nasıl öderiz bilmiyorum.
Derken bizim koltuk takımı; alalı 3 ay olmuş, adamlar bir türlü getirmemiş defolu, üretim hatası falan. Allah'tan iki kanepe var oturma odası için ben almıştım. Dedim ki şu gelmeyen mobilyayı iade edelim, kalır 5 bin, onu da öderiz. İade işleri biraz uzun sürüyor il hakem heyetinden bir sürü evrak mevrak. Üşendi bizimki. "Yok, nişanda takılan seti bozduralım." dedi. Olmaz dedim o mihir. İşte her şey bu sözden sonra başladı.
Bana ne laflar ne hakaretler. Mihir köylü adetiymiş, ben köylüymüşüm. Köy kızları gibi gidip kv'ye hizmet etmeliymişim. Zaten geçen ay kirayı onun maaşından ödemişiz. O keriz miymiş? Ben onu ne sanmışım? Bu ay (nisan ayı için söylüyor) benim öğrenim kredim varmış, kirayı yatırmıyormuş onu da bunu da ödemiyormuş... Parasını sadece kendisi için harcıyormuş, ben de ne halim varsa göreyimmiş... Ben kimmişim ki, babamın evi orada duruyormuş... Bir kavga kıyamet... Kalktı gitti evden. Aradım geldi. Sonra gene gitti, bir daha çağırdım, geldi ve gitti. Bir daha çağırdım. Her geldiğinde yine bağırmalar hakaretler ve en çok canımı yakan sözü "Sen kimsin ki!" Bu lafa çok üzüldüğümü fark edip sırf canımı yakmak için defalarca söyledi. Yine kapıya yöneldi. "Bu sefer de gidersen kötü olacak, çözemeyeceğiz meseleyi"dedim, gitti. "Nereye gidersen git, karışmıyorum sana ne halin varsa gör, ben geldiğimde bu evde olma" falan dedi. Nereye gidiyorsun, diye sordum. Sana ne, sen kimsin ki hesap mı vereceğim gibi bağırmalar... Gitti. Dünyadaki herkes ve her şey bir olmuş, ben de dahil, eşimi bir şeylere kurban ediyoruz gibi algılıyor hayatı.
Eşimin öfke kontrolü sorunu var öncesinde defalarca hem bireysel hem de çift terapisi önerdim, araştırdım ama kabul etmedi. Hatta araştırmalarım neticesinde eşimin pasif agresif kişilik bozukluğu olabilceğinden endişelenirken, az önce yüzeysel anlattığım bu olay neticesinde onun kesinlikle bir pasif agresif olduğuna kanaat getirdim. Eve geldiğinde onunla bu terapi işini ciddi ciddi konuşup ikna etmeye çalışacaktım ama evimden etti beni. Temizlik, çamaşır falan işleri hallettim. Aradım, nerdesin dedim yine aynı şeyleri söyledi, ben annemi görmeye gidiyorum dedim. Defol git, s.git, bir daha gelme... Akşam 7-8 oldu, ben anneme yeni gittim. Zaten griptim o zaman ilaç milaç içince uyuya kaldım. Kardeşim mesaj atmış ona, ablam çok yorgun ve hasta gece burada kalacak, demiş. "Annene kavuşmuşsun bir daha gelmezsin bu eve" diye mesaj attı. Çok kızdım, sinirlendim, üzüldüm ama "yarın olsun giderim "dedim. Yarın oldu. aradı "Gel neyin varsa evde götür" falan dedi. Düşündüm, "siniri geçsin giderim". Sonraki gün "ben evi, eşyaları boşaltıyorum"diye mesaj atmış. 2 gün sonra eve gittim ki kapının göbeğini değiştirmiş. Yanımda babam ve iki arkadaşım vardı, nasıl rezil oldum! Polisi aradım. Aslında o anda kilidin değiştiği aklıma gelmedi. Evde yabancı biri mi var, hırsız mı var panikledim. Polis geldi, "kapı göbeği değişmiş" dedi.
Baktım bu bayağı ciddi. Zaten her kavgada "boşarım seni görürsün" falan diyordu. Bir kaç gün daha geçti. Çağırdım konuşalım diye. Biliyorum ki öfkesini biraz kontrol etse anlaşırız, sakinleşmesi lazım. Onu sakinleştirmeye çalışırken ben çileden çıkıyorum. Pasif agresif davranışları insanı gerçekten canından bezdiriyor. Konuşurken gene aynı laflar, "sen bu eve giremezsin, bu ev benim, seninle anlaşmalı boşanacağız" falan lafları. İçimden dedim, benim evime bir şekilde girmem lazım. Gittim savcılığa şikayet ettim, hakaret, boşanma tehditi, bir daha eve gelme, ben eşyaları götürüyorum mesajları, kilidi değiştirme... 1 ay evden uzaklaştırma vermişler! Tebligattan sonra eve gittim ki evi talan edilmiş. Altın - gümüş ne varsa yok olmuş! Evdeki alyans ve tek taş yüzüğüme kadar götürülmüş. Bütün dolaplar, çekmeceler boşaltılmış, içindekiler sağa sola saçılmış, kitaplar masanın üstüne yığılmış. Geri kalan her şey götürülmek üzere derlenip toplanmış. Bu sefer gerçekten hırsız girmiş! Polisi aradım, eve hırsız girmiş diye. Tutanak falan tuttular, kamera kayıtlarını aldılar. Ancak evi daha detaylı inceledim sonra; benim çeyizim, benim eve aldığım her şey bir odaya rastgele atılmış; belli ki bir kadın eli değmiş. Yani benim kv gelmiş, eşyalar - ev babasının malı gibi götürmeye kalkmış. Bu olaylardan sonra kuzenim aracı olmak için gitti, eşimle konuştu ama nafile! Ailem araya giremiyor her şey daha kötü olur diye; çünkü sebepsiz bir şekilde benim ailemden nefret ediyor. Gerçi bu sebepsiz nefretin kaynağı kesinlikle pasif agresiflik.
Geçen hafta avukatı aradı, "eşiniz t... boşanmak istiyor, ben avukatıyım." Kafayı yedim. Dedim nasıl olur, ne oluyor bir dakika. Avukatla buluştum. Annesinin, kendisinin yaptığı her şeyi anlattım, zırıl zırıl ağladım, tutamadım kendimi. Kadın üzüldü halime, "ya sizi bana böyle anlatmadılar, şoktayım; keşke boşanmasanız" falan dedi. "Müvekkilimle bir konuşacağım" dedi. Bugün bir daha aradı avukat, "kesin olarak boşanmak istiyor, anlaşmalı" dedi. Dedim neymiş şartları? Karşılıklı hiç bir şey almayacak - vermeyecekmişiz. "Ne diyorsunuz siz, öyle anlaşma mı olur? Anlaşmayı çok istiyorsa gelsin evlilikte anlaşalım. Öyle sevgiliden ayrılır gibi olur mu?" Avukat "çok haklısınız, ama ben elçiyim" dedi.
Ya hanımlar, ablalarım; böyle evlilik biter mi? Hiç mi kurtulmaz. Bu adam çok inatçı ve de annesinin sözünden çıkmıyor. Hiç mi şans yok acaba. Sizce karşıma alsam, konuşsam
onu sevdiğimi söylesem, o büyük aşkına ne oldu desem bir faydası olur mu? Sanırım uzaklaştırma cezası çok koymuş, onun intikamını boşanarak alacak. Pasif agresifler intikam ve kinden beslenirler ya, öyle bir şey. Ama ben şikayetçi olmasaydım, evdeki altınları falan benim aldığımı iddia edecekti, annesi bana hırsız falan derdi, kesin biliyorum. Polis ve savcılık izniyle eve girmem lazımdı ki beni suçlamasınlar. Ben 1 gün verirler sanıyordum 1 ay vermişler, avukata da söyledim. Öfke ve nefreti eminim kat be kat arttı. Şimdi ne yapmam lazım? En azından eşimi terapiye yönlendirmek için ne yapsam? Kabul etmez belki de ama terapi işe yarar mı? Ne olur bir yardımcı olun tecrübelerinizden bir şeyler söyleyin.
Son düzenleme: