En azından bu listeyle ruhunuzu itiraflarla hafifletmiş gibisiniz, bu da güzel.Beş çocuğu da olsa 92.kez aldatılan, dövülen, işkenceye maruz bırakılan kadınlara neredeyse bas bas boşanın diye yazıp üzülürken bu durum karşısında sanki yapılabilir bir şeylerin olabileceğini hissettim.
Ben de öğretmenim ve evlilik döneminde yüksek lisans ve başka bir eğitim programına birlikte devam edip çalışmıyorum.Yaklaşık 10 yıldır çalışan birisi olduğum için bazı zamanlarım gerçekten zor geçiyor.Siz de çalışmıyormuşsunuz, eğer ki önceden çalışmışsanız bu yeni düzen (evlilik) ve çalışamama , yeni bir insanla uyum sağlama , onu tanıma biraz canınızı sıkmış olabilir.
Çalışmadığım için benim de ara ara heyheylerim üzerime gelir ve eşimin söylediği sözleri yanlış anlayabiliyorum.O domates yemez hatta domatese bile dokunamaz bir keresinde "senin yüzünden domatese hasret kaldım, rüyalarıma giriyor" falan demiştim, gidip almıştı. Belki tatlı serzenişler eşinizi de bu konuda yola getirebilir.Bilgisayar oyunları hastalık, eşimin oynadığı bir oyun var mesela.Ben de oynamaya başladım.Bir odamızı internet cafe gibi yaptık, yemekten sonra 2-3 saat deliler gibi oynayıp hem stres atıyoruz hem de birlikte oyun da olsa bir şeyyler paylaşıyoruz.Eşim 6 gün çalışıyor bir tek pazar günleri boş.Bense okula gidiyor sonrası hep evdeyim, doğal olarak pazar günü evde oturmak istemiyorum, büyük olasılıkla siz de böyle dşünüyorsunuzdur ama 6 gün erken kalkmış, çok yorulmuş, gidip gelirken trafikte cebelleşmiş insanı da o gün tutup gezmeye götürmek tam bir işkence.Balkonda çiçeklerle (çiçek yoksa maydonoz bile olur :)) bir kahvaltı, arkasından türk kahvesi ve biraz daha dinlenmesine izin vermek belki işe yarayabilir.Tek maaş olayı da gerçekten dert; yeni bir düzene geçmiş bir kişi için önceden ödemediği kirayı, faturaları, kredi kartlarını, deterjan parasını zartı zurtu ödemesini beklemek ve karşısında bir şey yapamamak insanı biraz daha yetersiz hissettiriyor.Bunun yerine haftada 2 kez fön çektirmeye gidiliyorsa bunu ayda 2ye çekmek ya da bütçe tam yerine oturana kadar evde fön çekmek bile işlerin düzelmesinde rol alabilir.Ayrıca birbirini insan isterse 10 yıl flört döneminde tanısın, aynı evi, aynı hayatı birlikte paylaşınca bu duruma alışmak da zor oluyor.Horlayabilir, limitsiz gaz çıkarabilir, :) Bir de ne olursa olsun dediğiniz gibi "zaman kaybısın" yok şusun busun diye beylik laflar kullanıp karşı tarafı yaralamamak lazım.Sinirden, stresten falan olabilir ama o laflar unutulmuyor ve hep yara olarak kalıyor.Bence biraz uzlaşmayı deneyin.Siz de onunla bilgisayar oyununu oynayın, siz de playstatin başında onunla maç yapın, siz de daha dinlendirici şeyleri seçin ve ekonomik özgürlüğünüzü tekrar ele alıncaya kadar gider-gelir hesabına hakim olun , belki de gerçekten onun maaşıyla ev dönmüyor, zor günler geçiriyor ve sizinle paylaşamıyor olabilir.Sizin bu kadar adım attığınızı gördükten sonra belki o da adım atacaktır.Bence bir şans verin.