Bir Cennet Kuşu Arya Hikayesi

Ne desem nasıl başlasam bunca acıyı anlatmaya…

Hayatımda hep sorumluluk sahibi biri oldum. Hem çalıştım hem iyi bir üniversitede okudum. İşçi bir ailenin kızıyım. Türkiye’de sayılı mesleklerden birine sahibim. Mutlu bir evlilik yaptım. Eşimle 17 yaşından beri birlikteydik. Önce çalıştık kuruş kuruş biriktirdik. Tırnaklarımızla kazıdık. 25 yaşındayken o da 26 yaşındayken evlendik. Ailelerimizin maddi hiçbir desteği olmadan her şeyi gönlümüzce yaptık. Bir evimiz olsun bir de kızımız dedik. Kredi çektik . Ailelerden borç aldım. Altın ve dolar olarak. O ay hamile kaldım. Hamileliğim biraz sancılı geçti. 12. Haftada düşük tehlikesi ve kanama yaşadım. Yattım ve 32+6’ya kadar geldim. O sabah her sabah gibiydi. Tuvalete gittim kalktığımda su damladı. İçime alev düştü. Suyum geliyordu. Ama sızıntı sızıntı. Hemen hastaneye gittik. 1 gece yattım sabah sezaryen ile 17.04.2020 tarihinde kızım dünyaya geldi . 1900 gr. 1 hafta ileri 34 ile uyumlu. Kadın doğum doktorum anneye verin bebeği demiş. Ama özel hastane yoğun bakıma alalım biraz emmesi gelişsin demiş. Bilseydim bırakmazdım. Spinal sezaryen ile doğum yaptım ağlayarak doğdu kızım. İlk ve son sesini duyuşumdu.

Sezaryen akşamı kızımı görmek için aşağı indim kadın doğum doktorum göstersinler bebeği sana dediler. Göstermediler kapıdan döndüm. Şimdi ki aklım olsa kırardım o kapıları… Resimlerinden sevdim kızımı hep. Ağlarken bakarken ki resimleri…

21.04.2020 günü… Ramazan ayı. Eşim iftardan sonra hastaneye süt götürdü. Gitti gelmedi. Bekledim bekledim… İçim ruhum daralıyordu. Eşim geldi. Perişan haldeydi.Entübe etmişler dedi. Ya normal erken doğdu az destek olsun dedim. Bilemedim. Olay 18:30’da olmuş bize kimse bilgi vermemiş. Eşim 23:00’da süt götürmeye gittiğinde öğrenmiş. Neler gizlenmiş bizden sonra anlıyorum.

Bize önce beyin kanaması dediler temiz çıktı. MR çekildi sonucu bizden saklandı. Bir şeyler olmuştu. Hastanenin beyin cerrahı bize bilgi vermiyordu. Ben yoğun bakıma bilgilendirme yaptım size cevap vermek zorunda değilim diyordu. Bize bilgi vermiyorlardı. Bugün uyanacak yarın uyanacak bizi oyaladılar. MR sonucunu kavga dövüş alıp özel bir muayenehane açtırdık. Oradaki çocuk nöroloğu bize kızımızın oksijensiz kaldığını yüksek ihtimal öleceğini, beyninde hasar görmemiş yer kalmadığını söyledi. MR sonucu ile kapısına dayandık. “Siz eğitimli anneler her şeyi biliyorsunuz ya.. Uyanacak çocuk” dedi. İnanmadım. Kızımı hemen ertesi gün başka bir hastaneye sevk ettik.Sevk ederken doktor aşırı tedirgindi. “Acele ediyorsunuz bebeğin bir şeyi yok. Gel istersen göstereyim ama sevk etmeyin” vs vs dedi. Sağlıkla verdiğim kızım komadaydı bu gerçeği kimse değiştiremezdi.

Kızımı o gün ambulansa binerken tam 12 gün sonra gördüm. Sevk edildiği gün evlilik yıldönümümüzdü. Seni her şekilde kabul ediyorum gel bana dedim… 1 haftalık sezaryenliyken ambulans peşinde koştum ben. Ne dikiş bildim ne acı. Yüreğim öyle acıyordu ki başka fiziksel acıları hissetmedim bile.

Sevk ettiğimiz hastanede ilk kontrolleri yapalım anne babayı bilgilendirmeye alalım dediler. Bekledik. 10 dk kadar sonra hemşire çıkıp sadece babayı alalım pandemi var dedi. Ben kapıdan dinleyeyim sizle temasım olmaz dedim. Dinlemediler. Eşim çıktığında bana sarıldı. Haftalar sonra anlattı bana orada denileni… Anneyi hazırla… Baba olarak size çok yük düşüyor… vs.vs. haftalar sonra anlatma sebebi de sevk edilen hastanenin yb baş hekimi bizi arayıp organ nakli düşünür müsünüz demesi… Çünkü kızımın ışık refleksi yokmuş, emme yutma, görme, kendi nefes alması bile beyin aktiviteleri yokmuş. Beyin ölümü tetkiki yapılması önerilmiş. Organların dayandığı yere kadar gider. Ama çok sürmez demişler.

Önce kızımı reddettim. Ölecekse ona bağlanmaktan korktum. Sonra aylarca özür diledim ondan. Ama hayat ya işte. Saksıda bir bitki gibi hiç gülmeden ağlamadan hiç kımıldamadan midesine inen bir hortum ile beslenerek, boğazında bir delikle nefes alarak yoğun bakımda tam 1 yıl yaşadı benim kızım… Tam 6 kez kalbi durdu. 7. Sinde kaybettim onu…

Evlat acısı çok zor. Ama evladını 1 yıl boyunca yoğun bakımda bırakıp eve gelmek ve dünyaya sığamamak çok zor. Çaresizlik en zoru… Acılarına çare olamamak derdini çözememek… Bir yeri ağrıyorsa bilememek çok zor.

Profilimdeki resim kızım ve ben…

Burayı onunla yaşadığımız 1 yıllık beni büyüten serüveni Dünyaya gelen Arya Kuşu anlatmak için açtım. Bu daha başlangıç bizim hikayemiz bu postta devam edecek…
Rabbim sabır versin inşallah 😔
 
5. Bölüm

ARYA zorlu savaşta…


Zorlu bir sistem içindeydik. Onun çektiği acıların son bulmasını beynim isterken kalbim direniyordu. Artık ikisini de dinlememe kararı almıştım. Anı yaşıyordum.

Arya kendi içinde aksiyonlu bir direniş gösteriyordu. Ara ara morarıyor, beslenemiyor, idrar yapamıyordu. Ama hepsini bir şekilde topluyor yeniden dağıtıyor yeniden topluyordu…

Kendimi bu süreçte çok yalnız hissettim. Kimsem yok gibiydi. Her işlerine koştuğum dost dediğim kimse yoktu. Ancak çok samimi olmadığımı düşündüğüm insanlar bir anda daha yakın oldu. Acıyı paylaşmak istemek gerçek dostlarımı belirledi. Ben konuşurdum anlatırdım. Günlerce gecelerce de kendime anlatmıştım zaten. Ama önemli olan dinleyecek birini bulmaktı. Yoksa yoldan çevirsem birine anlatsam da bana üzülürdü. Ama ben istedim ki biri beni dinlemek istesin.

Üstelik yaşadığım sorunlar nedeniyle uyum bozukluğu teşhisi almıştım. Sokağa çıkamıyor, evin dışında ya da hastane dışında hiçbir yerde kendimi güvende hissetmiyordum. Bir bebek arabası görüp kriz geçirebiliyordum. Markete dahi gidemez bir hal aldım. Evden dışarı çıktığımda ciğerlerim kaburgalarıma sığmıyor gibiydi. Bir Arya’ya gidişim bayram havasında idi. Eksik bir parçam tamamlanmış gibi oluyordu.

Bu döngü içinde bir sistem kurmuşken görüş günü gittiğimde Arya’ya hep yattığı köşe küvezinde göremedim. Özel odaya alınmıştı. Annesi Arya burada dediler… Girdim. Kızım sen ayrı odaya mı çıktın çok mu ağladı içerideki kardeşler dedim. Ama bir şeylerin ters gittiği belliydi. Arya’nın rengi benzi gitmişti. Pamuk teni kızım kahve saçları ve al yanakları sönmüştü. Ellerini tuttuğumda ateşinin olduğunu gördüm. Doktor bilgi vermeye geldiğinde enfeksiyonu olduğunu akciğerine kadar geldiğini söyledi. Yüreğim pır pır oldu.

Üstelik ev tipi ventilatör alıp evin bir odasını yoğun bakıma çevirecek kızıma yuva yapacaktım. Tamam bunun zamanı vardı. Ventilatörün uyum süreci vs en az 3 aydı. Ama arka koltukta bebek pusetini koyma hayali kurarken oksijen tüplerini ben taşımıştım. Ona ne kal ne git diyebiliyordum. 4.5 ayın sonunda 3.5 kg ancak olabilmişti. Ama bir anda beslenmeyi kestiler. Serum ile takviyeye dönüldü. Çaresizlik yine iliklerime kadar gelmişti. Yüreğim gidecekse gitsin artık bile demişti. Bir annenin evladı için söyleyebileceği son sözdü…

Bunun üzerine septik şok dediğimiz bir tablo gerçekleşti. Arya çok sıkıntılıydı. Üreyen bakteri hastane enfeksiyonuydu. Serratia diye bir bakteri. İnternete yazdığımızda “bebek katili” diye anılıyor, prematüre bebeklerde ölüm oranının %80 olduğu söyleniyordu. Ama o Arya idi. Bunu da atlattı.

Arya ismi Game Of Thrones dizisini izlerken eşime dönüp “kızımız olursa ismini Arya koyalım. Baksana ne kadar güçlü kız” dememle ortaya çıkmıştı. Arya da isminin hakkını verecekti. Bu onun 3. Zaferi oldu.

6. Bölüm

Annenin korkuları…


Arya “bebek katili” denilen enfeksiyonu da atlatmıştı. Yavaş yavaş kendini toplamaya çalışmaktaydı. Bu süreçte doğdu hastaneyle savcılık sürecimiz başlamıştı. Sevk edildiğimiz hastane bunu biliyordu. Ancak Arya yoğun bakım gibi steril ortamda hastane enfeksiyonu kapınca savcılık dosyasına dahil olmaktan korktular. Tabi bunu bize böyle anlatsalardı yine anlayışla karşılardık. Onlar ise bambaşka yol seçtiler. Arya’yı ölmeden o hastaneden göndereceklerdi…

Önce ev tipi ventilatörü denemeye çalıştılar. Ancak bu konuda tecrübesizlerdi. Israrla en az 5 kg olması gerektiğini iletmeme rağmen o ventilatörü deneyerek kızımı yordular. Üstelik kendileri bilmedikleri için devamlı medikalcinin gelmesini istediler.

Bir görüş günü kadın yoğun bakım doktoru geldi. “Hocam daha eve çıkmasına var. Bu kadar yorulmasın. Hem böyle çıkarsa ya kucağımda ölürse” dedim. “ Çocuğun anneye ihtiyacı var sonsuza kadar burada bakacak değiliz ya ölecekse ölecek ” diye çıkıştı. O gün eksik annelik yüreğime işledi. Eve gelmesini istiyordum ama kucağımda ölmesinden korkuyordum. Sonra sonra anladım Arya’nın bana değil iyi bir sağlık sistemine ihtiyacı vardı. Ama yüreğime sanki onu terk etmişim acısını işledi…

Arya için cihaz denemeleri olumsuz olunca yeni doğan yoğun bakımdan pediatri (çocuk) yoğun bakıma alınması gerek diye bir karar aldılar. Hemşireler Arya’ya bağlanmıştı. Pediatriye gidip görürüz biz ya duramayız diyorlardı. Ama planlar başkaydı. Bizim hastanemiz cihazlı çocukları bilmiyor diyerek 6 ay sonunda 4 Kasım 2020’de Arya’yı hiç bize sormadan buldukları bir hastanenin çocuk yoğun bakımına sevk etme kararı aldılar. Amaçları Arya ölecekti ve ellerinde ölmemesiydi.

Ama sevk edilen yerde kızımı görebilecek miydim ? Hem burada hemşireler beni tanımıştı. Kızımla vakit geçirmeme izin veriyorlardı. Gittiğim yer ya yapmazsa diye günlerce uyumadım.

Sevk edileceği hastaneyi aradım. Pediatri Yb servisinde tatlı bir baş hemşire çıkıp doktorlarının devlet hastanesinden geldiğini cihazlı bebeklerde uzman olduğunu anlattı. Zaten hastane onları aramış, bir bebeğin olduğu anneye eğitim verilip eve taburcu edileceği söylenmişti.

İşte dedim kızım evine gelebilecekti…

Ben bunu düşünürken kader bambaşka bir yol çizdi. Onların sürgün ettiği hastane anne kız olarak bizim buluşma noktamızdı. Bizi kavuşturacaktı….
 
5. Bölüm

ARYA zorlu savaşta…


Zorlu bir sistem içindeydik. Onun çektiği acıların son bulmasını beynim isterken kalbim direniyordu. Artık ikisini de dinlememe kararı almıştım. Anı yaşıyordum.

Arya kendi içinde aksiyonlu bir direniş gösteriyordu. Ara ara morarıyor, beslenemiyor, idrar yapamıyordu. Ama hepsini bir şekilde topluyor yeniden dağıtıyor yeniden topluyordu…

Kendimi bu süreçte çok yalnız hissettim. Kimsem yok gibiydi. Her işlerine koştuğum dost dediğim kimse yoktu. Ancak çok samimi olmadığımı düşündüğüm insanlar bir anda daha yakın oldu. Acıyı paylaşmak istemek gerçek dostlarımı belirledi. Ben konuşurdum anlatırdım. Günlerce gecelerce de kendime anlatmıştım zaten. Ama önemli olan dinleyecek birini bulmaktı. Yoksa yoldan çevirsem birine anlatsam da bana üzülürdü. Ama ben istedim ki biri beni dinlemek istesin.

Üstelik yaşadığım sorunlar nedeniyle uyum bozukluğu teşhisi almıştım. Sokağa çıkamıyor, evin dışında ya da hastane dışında hiçbir yerde kendimi güvende hissetmiyordum. Bir bebek arabası görüp kriz geçirebiliyordum. Markete dahi gidemez bir hal aldım. Evden dışarı çıktığımda ciğerlerim kaburgalarıma sığmıyor gibiydi. Bir Arya’ya gidişim bayram havasında idi. Eksik bir parçam tamamlanmış gibi oluyordu.

Bu döngü içinde bir sistem kurmuşken görüş günü gittiğimde Arya’ya hep yattığı köşe küvezinde göremedim. Özel odaya alınmıştı. Annesi Arya burada dediler… Girdim. Kızım sen ayrı odaya mı çıktın çok mu ağladı içerideki kardeşler dedim. Ama bir şeylerin ters gittiği belliydi. Arya’nın rengi benzi gitmişti. Pamuk teni kızım kahve saçları ve al yanakları sönmüştü. Ellerini tuttuğumda ateşinin olduğunu gördüm. Doktor bilgi vermeye geldiğinde enfeksiyonu olduğunu akciğerine kadar geldiğini söyledi. Yüreğim pır pır oldu.

Üstelik ev tipi ventilatör alıp evin bir odasını yoğun bakıma çevirecek kızıma yuva yapacaktım. Tamam bunun zamanı vardı. Ventilatörün uyum süreci vs en az 3 aydı. Ama arka koltukta bebek pusetini koyma hayali kurarken oksijen tüplerini ben taşımıştım. Ona ne kal ne git diyebiliyordum. 4.5 ayın sonunda 3.5 kg ancak olabilmişti. Ama bir anda beslenmeyi kestiler. Serum ile takviyeye dönüldü. Çaresizlik yine iliklerime kadar gelmişti. Yüreğim gidecekse gitsin artık bile demişti. Bir annenin evladı için söyleyebileceği son sözdü…

Bunun üzerine septik şok dediğimiz bir tablo gerçekleşti. Arya çok sıkıntılıydı. Üreyen bakteri hastane enfeksiyonuydu. Serratia diye bir bakteri. İnternete yazdığımızda “bebek katili” diye anılıyor, prematüre bebeklerde ölüm oranının %80 olduğu söyleniyordu. Ama o Arya idi. Bunu da atlattı.

Arya ismi Game Of Thrones dizisini izlerken eşime dönüp “kızımız olursa ismini Arya koyalım. Baksana ne kadar güçlü kız” dememle ortaya çıkmıştı. Arya da isminin hakkını verecekti. Bu onun 3. Zaferi oldu.

6. Bölüm

Annenin korkuları…


Arya “bebek katili” denilen enfeksiyonu da atlatmıştı. Yavaş yavaş kendini toplamaya çalışmaktaydı. Bu süreçte doğdu hastaneyle savcılık sürecimiz başlamıştı. Sevk edildiğimiz hastane bunu biliyordu. Ancak Arya yoğun bakım gibi steril ortamda hastane enfeksiyonu kapınca savcılık dosyasına dahil olmaktan korktular. Tabi bunu bize böyle anlatsalardı yine anlayışla karşılardık. Onlar ise bambaşka yol seçtiler. Arya’yı ölmeden o hastaneden göndereceklerdi…

Önce ev tipi ventilatörü denemeye çalıştılar. Ancak bu konuda tecrübesizlerdi. Israrla en az 5 kg olması gerektiğini iletmeme rağmen o ventilatörü deneyerek kızımı yordular. Üstelik kendileri bilmedikleri için devamlı medikalcinin gelmesini istediler.

Bir görüş günü kadın yoğun bakım doktoru geldi. “Hocam daha eve çıkmasına var. Bu kadar yorulmasın. Hem böyle çıkarsa ya kucağımda ölürse” dedim. “ Çocuğun anneye ihtiyacı var sonsuza kadar burada bakacak değiliz ya ölecekse ölecek ” diye çıkıştı. O gün eksik annelik yüreğime işledi. Eve gelmesini istiyordum ama kucağımda ölmesinden korkuyordum. Sonra sonra anladım Arya’nın bana değil iyi bir sağlık sistemine ihtiyacı vardı. Ama yüreğime sanki onu terk etmişim acısını işledi…

Arya için cihaz denemeleri olumsuz olunca yeni doğan yoğun bakımdan pediatri (çocuk) yoğun bakıma alınması gerek diye bir karar aldılar. Hemşireler Arya’ya bağlanmıştı. Pediatriye gidip görürüz biz ya duramayız diyorlardı. Ama planlar başkaydı. Bizim hastanemiz cihazlı çocukları bilmiyor diyerek 6 ay sonunda 4 Kasım 2020’de Arya’yı hiç bize sormadan buldukları bir hastanenin çocuk yoğun bakımına sevk etme kararı aldılar. Amaçları Arya ölecekti ve ellerinde ölmemesiydi.

Ama sevk edilen yerde kızımı görebilecek miydim ? Hem burada hemşireler beni tanımıştı. Kızımla vakit geçirmeme izin veriyorlardı. Gittiğim yer ya yapmazsa diye günlerce uyumadım.

Sevk edileceği hastaneyi aradım. Pediatri Yb servisinde tatlı bir baş hemşire çıkıp doktorlarının devlet hastanesinden geldiğini cihazlı bebeklerde uzman olduğunu anlattı. Zaten hastane onları aramış, bir bebeğin olduğu anneye eğitim verilip eve taburcu edileceği söylenmişti.

İşte dedim kızım evine gelebilecekti…

Ben bunu düşünürken kader bambaşka bir yol çizdi. Onların sürgün ettiği hastane anne kız olarak bizim buluşma noktamızdı. Bizi kavuşturacaktı….
Basın sagolsun cnm Allah rahmet eylesin
Bende 5.5 yıl önce ilk bebeğimi 38. Haftada kaybetmiştim. Göremeden toprağa vermiştim. O yüzden seni çok iyi anlıyorum. Ne yazık ki ilk kaybeden sen olmadığın gibi sonda olmayacaksın. Bazı anneler evlat sevgisini yüreğine koymadan evlat acısı yüreğine koyuyor😔 Arya çok şanslı bir melek böyle güçlü bir annesi olduğu için sen annesinolarak elinden gelen herşeyi yapmışsın ama ne yapalım işte bazı şeylere ne gücümüz ne de duamız yetiyor. İnş rabbim en kısa zamanda kucağıni doldurur. Asla Arya ni unutamayacaksın ama zamanla da alışacaksın Rabbım yar ve yardımcın olsun
 
Öncelikle minik yavrunuzun güvenilir bir yerde çok mutlu Hz Ibrahım ile birlikte olduğunu bilmenizi isterim. Yaşadığınız çok ağır bir imtihan. Evet birileri de sebep olmuş, durduk yere olmamış. Ama şükür ki sebep olan siz değilsiniz.kader planında bu yazılmıştı ama sebepler değişir.bir de şu açıdan bakın ki siz harika bir annesiniz. Sürekli koşturmuş gerek nefesinizle gerek sesinizle gerek kkalbinizle heeeeerr halinize minik Arya'ya destek olmuşsunuz..böyle güzel bir anne bir bebek daha neden dogurmasin ki? Kendinize bunu yapmayın.hayat devam ediyor. Eger pskiyatrik ilac kullaniyorsaniz doktor esliginde birakin ve yeni bir bebek daha alin derim.bu size çok iyi gelecek eminim. Allah sağlıcakla buyutebileceginiz evlatlar nasip eylesin❤

Çook ağladım yazdıklarınıza..yazmak iyi geliyorsa siz yazın biz okuruz elimizden geldigince destek de oluruz.
Böyle iyi bir kalbi tanidigima çok memnun oldum❤
 
Okurken paramparça olmak.
Ne kadar güçlü bir kadın olduğunun farkındasın değil mi ? Muhteşem bir annesin.
Kendimi güçlü hissettim Ama gücüm Arya idi. Ama annelik yönünden tam tersi eksik anne yetersiz anne hissettim. Ama elimden bu kadar geliyordu. Şimdi daha iyiyim. :KK66:
Bu süreçte kimse yanımda olmadı. Burada bu başlığa girip beni dinleyen/okuyan biri olduğunu bilmek güzel. Gece ışığı yanan bi pencere değilim artık. İçeride neler oluyor birileri biliyor. Yüreğime dokunuyor.
 
Öncelikle minik yavrunuzun güvenilir bir yerde çok mutlu Hz Ibrahım ile birlikte olduğunu bilmenizi isterim. Yaşadığınız çok ağır bir imtihan. Evet birileri de sebep olmuş, durduk yere olmamış. Ama şükür ki sebep olan siz değilsiniz.kader planında bu yazılmıştı ama sebepler değişir.bir de şu açıdan bakın ki siz harika bir annesiniz. Sürekli koşturmuş gerek nefesinizle gerek sesinizle gerek kkalbinizle heeeeerr halinize minik Arya'ya destek olmuşsunuz..böyle güzel bir anne bir bebek daha neden dogurmasin ki? Kendinize bunu yapmayın.hayat devam ediyor. Eger pskiyatrik ilac kullaniyorsaniz doktor esliginde birakin ve yeni bir bebek daha alin derim.bu size çok iyi gelecek eminim. Allah sağlıcakla buyutebileceginiz evlatlar nasip eylesin❤

Çook ağladım yazdıklarınıza..yazmak iyi geliyorsa siz yazın biz okuruz elimizden geldigince destek de oluruz.
Böyle iyi bir kalbi tanidigima çok memnun oldum❤
En büyük tesellim zaten artık onun cennet bahçesinde olması. O yaşarken acı onun acısıydı. Kaybettiğimde onun kurtuluşu benim acım oldu.
İlaçları Ağustos ayında bıraktım. Aryamın tüm hemşire ablaları aynı şeyi bir daha anne olmamı söyledi. Aryaya olanları gördükten sonra başka bir bebekte daha başıma gelirse diye çok korktum. Hala geceleri kendimi doğumhanede görüyorum ara ara. O karnından alınışı ağlayışı geliyor gözümün önüne. Her rüyada onun ağlarken gidişi geliyor bu sefer kalkıp peşinden koşmaya çalışıyorum vs... Ama daha iyiyim artık.
Yazmak iyi geliyor. Özellikle bu süreçte kimse beni dinlemedi o kadar yalnızdım ki şu yaşadığımı eşimle yaşadım. Ayrıntılarını anlatacağım kimse olmadı. İstedim ki biri benim yüreğime dokunsun. Çok yakınlarım çok uzağımmış. Burada çıkarsız birileri yanımda benden birşey beklemiyor ve ben dinliyor. Bu çok güzel.
 
En büyük tesellim zaten artık onun cennet bahçesinde olması. O yaşarken acı onun acısıydı. Kaybettiğimde onun kurtuluşu benim acım oldu.
İlaçları Ağustos ayında bıraktım. Aryamın tüm hemşire ablaları aynı şeyi bir daha anne olmamı söyledi. Aryaya olanları gördükten sonra başka bir bebekte daha başıma gelirse diye çok korktum. Hala geceleri kendimi doğumhanede görüyorum ara ara. O karnından alınışı ağlayışı geliyor gözümün önüne. Her rüyada onun ağlarken gidişi geliyor bu sefer kalkıp peşinden koşmaya çalışıyorum vs... Ama daha iyiyim artık.
Yazmak iyi geliyor. Özellikle bu süreçte kimse beni dinlemedi o kadar yalnızdım ki şu yaşadığımı eşimle yaşadım. Ayrıntılarını anlatacağım kimse olmadı. İstedim ki biri benim yüreğime dokunsun. Çok yakınlarım çok uzağımmış. Burada çıkarsız birileri yanımda benden birşey beklemiyor ve ben dinliyor. Bu çok güzel.
Canim,minik melegini okudum,bir sey yapamadim ama yaninda oturup seninle agliyorum su an😢
Yavrun cok sansli biliyormusun,senin gibi bir anneye nasip olmus💖
O,senin hep buyuk kizin olarak kalacak,bebek sahibi olmakla onu yok saymis olmayacaksin canim.
Burada hakseveri herkes tanir.Bir yavrusunu kaybetti,bir kizi daha dogdu.O soranlara iki kizim var diyordu,biri cennette.
Senin de yavrun hala senin guzel kizin,bunu hicbirsey degistiremez💖
Biz buradayiz,seni dinleyecek birilerini mutlaka bulursun,anlatirsan herseyi dinleriz💖
 
Canim,minik melegini okudum,bir sey yapamadim ama yaninda oturup seninle agliyorum su an😢
Yavrun cok sansli biliyormusun,senin gibi bir anneye nasip olmus💖
O,senin hep buyuk kizin olarak kalacak,bebek sahibi olmakla onu yok saymis olmayacaksin canim.
Burada hakseveri herkes tanir.Bir yavrusunu kaybetti,bir kizi daha dogdu.O soranlara iki kizim var diyordu,biri cennette.
Senin de yavrun hala senin guzel kizin,bunu hicbirsey degistiremez💖
Biz buradayiz,seni dinleyecek birilerini mutlaka bulursun,anlatirsan herseyi dinleriz💖
Anlatacağım. Dinlediğinizi biliyorum. Yüreğimden hissediyorum. Ama kimseyi ağlatmak değil niyetim. Sizi üzmek istemedim.
 
Kendimi güçlü hissettim Ama gücüm Arya idi. Ama annelik yönünden tam tersi eksik anne yetersiz anne hissettim. Ama elimden bu kadar geliyordu. Şimdi daha iyiyim. :KK66:
Bu süreçte kimse yanımda olmadı. Burada bu başlığa girip beni dinleyen/okuyan biri olduğunu bilmek güzel. Gece ışığı yanan bi pencere değilim artık. İçeride neler oluyor birileri biliyor. Yüreğime dokunuyor.
Daha ne yapacaksın ki ? Sen elinden gelenim fazlasını yapmışsın. Eğer bir ihmal varsa , umarım cezalarını bulurlar. Acını anlayamam ama inan yüreğime indi acın.
 
Anlatacağım. Dinlediğinizi biliyorum. Yüreğimden hissediyorum. Ama kimseyi ağlatmak değil niyetim. Sizi üzmek istemedim.
Yogun duygular,cabaniz,yavrunuz,inanin geciyor birbirimizi tanimasakta.
Bazen beraber aglamakta paylasmaktir,ben buna inaniyorum💖
Allah yavrunuzu hep icinizdeki dunyada yasatacak,cennette zaten hep var olacak💖
 
Yogun duygular,cabaniz,yavrunuz,inanin geciyor birbirimizi tanimasakta.
Bazen beraber aglamakta paylasmaktir,ben buna inaniyorum💖
Allah yavrunuzu hep icinizdeki dunyada yasatacak,cennette zaten hep var olacak💖
Ya normal hayatta ki arkadaşım çoğu şeyimi bilmez. Haberi dahi olmaz. Ama burada ki arkadaşlarım gerçekten çoğu zaman destek oldular.
Ben ilk kez bir konuya ağladım gerçekten. Okurken lime lime oldum. Bu anlattıklarının hepsinden hepimizden bir çok şey var.
 
Ya normal hayatta ki arkadaşım çoğu şeyimi bilmez. Haberi dahi olmaz. Ama burada ki arkadaşlarım gerçekten çoğu zaman destek oldular.
Ben ilk kez bir konuya ağladım gerçekten. Okurken lime lime oldum. Bu anlattıklarının hepsinden hepimizden bir çok şey var.
Aynen oyle.
Ben de aglamam,aglamaktan korkmak gibi birsey.
Hep dik durmak,aglarsam daha kotusu olur hissi.
Ama bu yaziya agladim.
Gozyasi rahmettir,rabbimiz hayirli evlat, ervaya da guzel bir kardes versin en yakin zamanda💖
 
7. Bölüm

Arya ve Gökkuşağı…


Arya’nın sevk kararı alındı. Hastaneyi buldular. Bize de bir şey demek düşmedi. Hem kızımı istemiyorlarsa orada onu zorla tutamazdım. Arya için istediğim tek şey sevilmesiydi. Onu sevgisiz bir ortamda bırakamazdım.

Sevk hastane bulunur bulunmaz 2 gün içinde gerçekleşti. Hastaneye gittim. İçeri aldılar. Hemen en sevdiğimiz hemşirelerimiz birikti başımıza. Biri geldi biri gitti. Herkes sırtımı sıvazlıyordu. Anneliğimi övüyordu. Ama o gün hissettim ki Arya’nın öleceğini biliyorlardı. Bana üzülüyorlardı. Ona bağlanmış olmam onları üzmüştü.

Arya’nın kafasına katater takıldığı için saçlarının yan kısmı traş edilmişti. Ekstra vitamin aldığı için kuyruk yapıp toplanacak kadar saçı olmuştu. Sevk edileceği gün bütün saçlarını kesmişlerdi. Bir torbada bana bir dolu avuç kızıl kahve saçlarını verdiler. Hafif kusmuk kokulu ama dünyanın en ipek saçları… Benim için yapmışlardı. Hemşireleri beni düşünmüştü. Yüreğime dokundu. Ambulans beklerken saatlerce kucağımda tuttum. Arya öyle çevrilecek bir çocuk değildi. Kollarım uyuşmuştu ama bırakasım gelmiyordu. Arya’nın yanında o gün ilk kez ve son kez ağladım. Onun istenilmemesi yüreğime dokunmuştu. Oysa onun sevilmemiş olmasını kabul edemezdim.

Ambulans geldi. Bizim yolculuğumuz başladı. Yoğun bakımdaki tüm hemşireler neredeyse bizi yolcu etti hatta baş hemşire ambulansa kadar sırtımı sıvazladı. “Çok iyi annesin. Hepsi geçecek ve sen yine anne olacaksın. Sakın pes etme” dedi. Kızdım. Ben anneydim. Arya’yı kimse yok sayamazdı.

Ambulansa binerken Arya kapalı küvezdeydi. Ama gökyüzünü görmeyi ihmal edemezdi. Ambulansa binmeden önce seslendim Arya bak bugün havada güneş var ve sana doğru dedim. Baş hemşire ambulansa anneyi de alın demiş. Dünyalar benim oldu. Bir de hava öyle değişikti ki sanki gökyüzü dört mevsimi Arya’ya göstermeye ant içmişti. Güneşle çıktığımız yolculuğumuz, Yağmur ile devam etti. Gökyüzünün son büyük süprizi ise koca bir gökkuşağıydı. İstanbul Basın Ekspres yolunda giderken gökkuşağını görüp Arya bunu görmelisin diye seslendim.

O gün bizim kızımla ilk araba yolculuğumuzdu. Sonuncusunun cenaze arabasında olacağını bilememiştim.



8. Bölüm

Arya Yeni Evinde…


Sevkimiz gerçekleşmişti. Arya yeni evine gelmiş. Annesi yine küvez ile onu bir bilinmezliğe bırakacağı için tedirgindi.

İçeri girdik. Arya için kocaman özel bir oda vardı. Burası artık bizim evimizdi. Sonra anlayacaktım.

Biraz sonra çocuk doktorumuz çıktı. Fulya hocam… Eve vermek için buraya sevk edildiğini cihazları getirip getirmediğimizi sordu. Ben kendisine cihazları ve cihaza uyum sorunlarını anlattım. Değerlerinden ve mevcut durumundan bahsettim. Durdu ve “ Sevk edilirken aile eğitimli bir aile demişlerdi. Hemşire misiniz ?" dedi. İki damla gözyaşı aktı gözümden “sadece anneyim” diyebildim. Fulya hocam evde bakımının zor olduğunu, gerekirse 24 saat uyumayacağımı vs. anlattı. Hepsi kabulüm hepsini göze aldım ben dedim. Sonuçta “bana ihtiyacı” olduğu hususu da bir doktor tarafından denilmişti. O zaman bu nasıl annelikti ? Bana ihtiyacı varsa ben yanında olmalıydım. Hemşireler ya da doktorlar değildi. O cümlenin bendeki derin yarasını görememiştim.

Fulya hocama cihazları teslim ettik. Her gün saat 11:00 gibi arıyor. Bilgi alıyordum. İki gün sonra gelip görebileceğimiz iletildi. Koştum. Fulya hocam geldi. “Annesi” diye konuşurdu. Birinin annesi olmak ne güzel bir histi. “Annesi, Arya eve gelemez. Sen bu cihazları iade et” dedi. Yıkıldım. Hayır bana böyle denmedi dedim. Bana ihtiyacı varmış dedim… Fulya hocam “Arya’nın size değil sağlık desteğine ihtiyacı var. Kendinizi yıpratmayın.” Dedi. Çok ağladım o gün. Ama sonra bunun gerçek olduğunu Arya da bana gösterecekti…
 
7. Bölüm

Arya ve Gökkuşağı…


Arya’nın sevk kararı alındı. Hastaneyi buldular. Bize de bir şey demek düşmedi. Hem kızımı istemiyorlarsa orada onu zorla tutamazdım. Arya için istediğim tek şey sevilmesiydi. Onu sevgisiz bir ortamda bırakamazdım.

Sevk hastane bulunur bulunmaz 2 gün içinde gerçekleşti. Hastaneye gittim. İçeri aldılar. Hemen en sevdiğimiz hemşirelerimiz birikti başımıza. Biri geldi biri gitti. Herkes sırtımı sıvazlıyordu. Anneliğimi övüyordu. Ama o gün hissettim ki Arya’nın öleceğini biliyorlardı. Bana üzülüyorlardı. Ona bağlanmış olmam onları üzmüştü.

Arya’nın kafasına katater takıldığı için saçlarının yan kısmı traş edilmişti. Ekstra vitamin aldığı için kuyruk yapıp toplanacak kadar saçı olmuştu. Sevk edileceği gün bütün saçlarını kesmişlerdi. Bir torbada bana bir dolu avuç kızıl kahve saçlarını verdiler. Hafif kusmuk kokulu ama dünyanın en ipek saçları… Benim için yapmışlardı. Hemşireleri beni düşünmüştü. Yüreğime dokundu. Ambulans beklerken saatlerce kucağımda tuttum. Arya öyle çevrilecek bir çocuk değildi. Kollarım uyuşmuştu ama bırakasım gelmiyordu. Arya’nın yanında o gün ilk kez ve son kez ağladım. Onun istenilmemesi yüreğime dokunmuştu. Oysa onun sevilmemiş olmasını kabul edemezdim.

Ambulans geldi. Bizim yolculuğumuz başladı. Yoğun bakımdaki tüm hemşireler neredeyse bizi yolcu etti hatta baş hemşire ambulansa kadar sırtımı sıvazladı. “Çok iyi annesin. Hepsi geçecek ve sen yine anne olacaksın. Sakın pes etme” dedi. Kızdım. Ben anneydim. Arya’yı kimse yok sayamazdı.

Ambulansa binerken Arya kapalı küvezdeydi. Ama gökyüzünü görmeyi ihmal edemezdi. Ambulansa binmeden önce seslendim Arya bak bugün havada güneş var ve sana doğru dedim. Baş hemşire ambulansa anneyi de alın demiş. Dünyalar benim oldu. Bir de hava öyle değişikti ki sanki gökyüzü dört mevsimi Arya’ya göstermeye ant içmişti. Güneşle çıktığımız yolculuğumuz, Yağmur ile devam etti. Gökyüzünün son büyük süprizi ise koca bir gökkuşağıydı. İstanbul Basın Ekspres yolunda giderken gökkuşağını görüp Arya bunu görmelisin diye seslendim.

O gün bizim kızımla ilk araba yolculuğumuzdu. Sonuncusunun cenaze arabasında olacağını bilememiştim.



8. Bölüm

Arya Yeni Evinde…


Sevkimiz gerçekleşmişti. Arya yeni evine gelmiş. Annesi yine küvez ile onu bir bilinmezliğe bırakacağı için tedirgindi.

İçeri girdik. Arya için kocaman özel bir oda vardı. Burası artık bizim evimizdi. Sonra anlayacaktım.

Biraz sonra çocuk doktorumuz çıktı. Fulya hocam… Eve vermek için buraya sevk edildiğini cihazları getirip getirmediğimizi sordu. Ben kendisine cihazları ve cihaza uyum sorunlarını anlattım. Değerlerinden ve mevcut durumundan bahsettim. Durdu ve “ Sevk edilirken aile eğitimli bir aile demişlerdi. Hemşire misiniz ?" dedi. İki damla gözyaşı aktı gözümden “sadece anneyim” diyebildim. Fulya hocam evde bakımının zor olduğunu, gerekirse 24 saat uyumayacağımı vs. anlattı. Hepsi kabulüm hepsini göze aldım ben dedim. Sonuçta “bana ihtiyacı” olduğu hususu da bir doktor tarafından denilmişti. O zaman bu nasıl annelikti ? Bana ihtiyacı varsa ben yanında olmalıydım. Hemşireler ya da doktorlar değildi. O cümlenin bendeki derin yarasını görememiştim.

Fulya hocama cihazları teslim ettik. Her gün saat 11:00 gibi arıyor. Bilgi alıyordum. İki gün sonra gelip görebileceğimiz iletildi. Koştum. Fulya hocam geldi. “Annesi” diye konuşurdu. Birinin annesi olmak ne güzel bir histi. “Annesi, Arya eve gelemez. Sen bu cihazları iade et” dedi. Yıkıldım. Hayır bana böyle denmedi dedim. Bana ihtiyacı varmış dedim… Fulya hocam “Arya’nın size değil sağlık desteğine ihtiyacı var. Kendinizi yıpratmayın.” Dedi. Çok ağladım o gün. Ama sonra bunun gerçek olduğunu Arya da bana gösterecekti…
Engelli bir evlâdım var ve her bir cümlen oyle derinden etkiliyor ki beni ona yedirdigim yemk son yemegimi acaba kizdigim zaman yuregime agir basan bir izdirap hemen gonul alma caninin istefigi herseyi yapma yapamazsam bunu istemisti yapamadim diyecekmisom gibi her an kaybetme korkum surekli yüreğimin hop etmesi ve hikayenizin yasadiklarimla benzemesi kahroldum😪
 
Engelli bir evlâdım var ve her bir cümlen oyle derinden etkiliyor ki beni ona yedirdigim yemk son yemegimi acaba kizdigim zaman yuregime agir basan bir izdirap hemen gonul alma caninin istefigi herseyi yapma yapamazsam bunu istemisti yapamadim diyecekmisom gibi her an kaybetme korkum surekli yüreğimin hop etmesi ve hikayenizin yasadiklarimla benzemesi kahroldum😪
Evet. Özel gereksinimli bebeği olan anneler birbirini en çok anlayanlar. Arya canı yandığını bile bilmezdi. O korku ile yaşamak çok zor. Her gece acaba cep telefonunun sesi açık mı diye kontrol edip yatmak. Ben son dönemlerde her günü son günümüz gibi kabul etmiştim. Görüşürüz annem demeyi bile bırakmıştım. Burada olursan şu tarihte geleceğim diyordum.

Kocaman sarılın çocuğunuza. Onun sevgisi kadar saf sevgi yok. "bunu istemisti yapamadim diyecekmisom gibi" demişsiniz ya. Çocuğunuzun sizden birşeyler istemiş olmasına bile şükretmek gerekirmiş. Varsın yapamayın. Annelik kimi zaman koca bir kucakta sarmalamaktır. Ona yetememek hissini atın üzerinizden. Siz onu o sizi olduğu gibi sevecek zaten. Hem ipek böcekleri çıktıkları kozaları sevmez mi...
 
Evet. Özel gereksinimli bebeği olan anneler birbirini en çok anlayanlar. Arya canı yandığını bile bilmezdi. O korku ile yaşamak çok zor. Her gece acaba cep telefonunun sesi açık mı diye kontrol edip yatmak. Ben son dönemlerde her günü son günümüz gibi kabul etmiştim. Görüşürüz annem demeyi bile bırakmıştım. Burada olursan şu tarihte geleceğim diyordum.

Kocaman sarılın çocuğunuza. Onun sevgisi kadar saf sevgi yok. "bunu istemisti yapamadim diyecekmisom gibi" demişsiniz ya. Çocuğunuzun sizden birşeyler istemiş olmasına bile şükretmek gerekirmiş. Varsın yapamayın. Annelik kimi zaman koca bir kucakta sarmalamaktır. Ona yetememek hissini atın üzerinizden. Siz onu o sizi olduğu gibi sevecek zaten. Hem ipek böcekleri çıktıkları kozaları sevmez mi...
Kalbin dusuncelerin o kadar rahatlatici ki huzur kokuyor her bir yazilarin kendini ve melegini anlatisin bana verdigin o guzel cewap bile seni tanimadan bile aryanin annesi sen cok güçlü bir kadınsın dedirtiyorsun . Halden anlayan ve bir birine güç veren senin gibi annelere ihtiyacim var 🙏💖
 
Anne değilim ama yaşadıklarınızı en içten duygularımla hissettim. Size ve eşinize sabır diliyorum. Minik Arya sizin için hep en özel bir yerde olacak. Hayatta sınavlarımız bitmiyor maalesef. Yeniden anne olma konusuna gelince ne zaman kendinizi hazır hissederseniz o zaman bebek sahibi olun, kendinizi hiçbir zaman suçlu hissetmeyin. Arya şimdi bir cennet kuşu kavuşmayı bekliyor ve sizi mutlu görmek istiyor. 🌸
 
X