- 25 Temmuz 2017
- 2.508
- 6.467
-
- Konu Sahibi tugceozdemir24
- #221
- Uyku eğitimlerinde kullanılan yöntem “koşullamadır” ve davranışsal psikoloji altında yer alır. En basit açıklaması ile yapılan çocuğun ağlamalarına/yakarışlarına tepkisiz kalınarak/görmezden gelinerek bu davranışın söndürülmesidir. Burada çocuğun ihtiyacı giderilmemiştir, sadece çocuk çağırdığında ebeveynin gelmeyeceğini, ona dokunmayacağını, yardımcı olmayacağını öğrenmiş ve artık ihtiyacını dile getirmekten vazgeçmiştir. Bu bir pes ediştir. Bu çaresizlikten susmaktır (1) (11). Bu ekol, daha ilk çıktığı günlerden bu yana davranışın nedenlerini değil, kendisini değiştirmeyi hedefler ve yöntemleri bunun üzerine kurguludur. Bundan dolayıdır ki çocuk gelişiminde hayatımızdan çıkması gerektiği, davranışların nedenlerini anlamamızın önemi de son yıllarda çocuk psikolojisi gündeminde yer almaya devam etmektedir. Örneğin bir çocuk 5 yaşında ve altına kaçırıyorsa, biz neden bu stresi yaşadığını sorgularız. Ya da bir çocuk yemeğini yemiyor diye o yiyene kadar onu bir odada yalnız bırakıp ağlatıyor muyuz? Onun yerine neden yemediğini, bunun bilin ve bilinçaltı seviyelerindeki nedenlerini anlayıp çocuğa yardımcı olmak esası üzerine çalışıyoruz. Uykularda da dalamama, sık uyanma gibi birçok sorun yaşıyor çocuklar. Burada önemli olan sorunların nedenlerini anlamak ve davranışın kendisinden ziyade ana gerçek soruna odaklanmaktır. Bu da koşullanma yöntemi ile olmaz, çünkü koşullama hem yüzeysel kalır, hem de bünyeye ekstra stres yükler, yani birçok durumda aslında ana nedeni körükler.
- En güncel psikoloji ve nörobilim verileri der ki, uyku eğitimlerinde beklenen “kendi kendini sakinleştirebilme = regülasyon” yeteneği beyinde ortalama 5 yaşında gelişen bir beceridir. Ebeveyn odaklı olarak çocuk gelişim literatürüne giren uyku eğitimleri çocuklardan onların aslında yapamadıkları bir beceri beklenir. Ne kadar zorlandıklarını ve yara aldıklarını bir hayal edin! Yani uyku eğitimi bebeğin self-regülasyonuna (=öz-regülasyon, kendi kendini sakinleştirebilme becerisi) zarar verir. Bu becerimiz hayatın ilk yıllarında bu konudaki güven deneyimlerimiz ile doğru orantılıdır. Zorlandığı anlarda ebeveyn desteği ile regüle olan çocuğun beyninin bu bölümü prova yapar, bu anlarda yalnız bırakılan çocuk ise bundan mahrum bırakılmış olur. (1) Bu süreçlerde özellikle ağlama anlarında kucakta tutma ve sakinleştirme en gerekli yöntemdir. Hayatın ilk yıllarında sürekli fiziksel temas ve annenin varlığı ihtiyacı doğuştandır. Bu gelişimin “kucak dönemidir” (2) ve bebeğin/çocuğun sakinleşmesi, güvende hissetmesi için en doğru ortamdır.
- Dokunulma, ihtiyaç belirtisi olan seslenmelere, ağlamalara yanıt alma sakinleşmenin ve stresi azaltmanın en temel çözümüdür. Travma tedavilerinde bile bu kullanılır. İhtiyaçları daha hızlı cevaplanan bebek hayatın güvenli bir yer olduğu mesajını alır ve ten teması sayesinde sakinler, uyku için ön gereksinim olan regüle hale geçebilir (3)(4). Uyku eğitimlerinde dokunma yoktur veya sınırlıdır, bebeğin ihtiyacına göre değil eğitimin kurallarına göre uygulanır.
- Güvenli bağlanma ebeveynin bebeğinin sinyallerine açık olması, görmesi, cevap vermesi ve bu şekilde bebeğin ihtiyaçlarına cevap bularak hayatın güvenli olduğunu deneyimleyerek öğrenmesi sürecidir. Uyku eğitimlerinde ebeveyn talimatları uygular, sinyal izlemez. Bebek bu talimatlara maruz kalır ve sinyalleri cevap bulmaz. En yumuşak olduğu iddia edilen uyku eğitimleri dahi anne bebek arasındaki bu akışı engeller. Zira bu akış ancak annenin de o anda bebek gibi ilkel-duygusal beyni ile hareket etmesi ile mümkündür. Ancak talimat uygulayan beynin bilişsel çalışması ön plandadır ve ilkel-duygusal beyin fonksiyonları geri plandadır. Yani “ne yapması gerektiğini” düşünen beyin, bebeğin ilkel-duygusal motivasyonlar ile gösterdiği sinyalleri göremez, duyamaz ve zaten talimat uygulamaktan da cevap veremez.
- Uyku eğitimlerinde “yöntem” uygulanır, bebeğin veya ebeveynin bireyselliğini (duygusal gelişimi, tetiklenmeleri, tolerans sınırı, bağlanma modeli, kaygıları vs) dikkate alınmaz. Oysa ki bağımsızlık içeren bir davranış, bireyin bu konudaki özgeçmişine ve duygusal hazırlığına çok bağlıdır. Özellikle ebeveynine kaygılı bağlanmış bebekler hele de böylesine zorlandıkları anla baş etme konusunda tek başlarına bırakılınca, üstesinden gelmesi oldukça zor yaralar alabilir. (3)
- Uyku eğitimlerinde hedeflenen kesintisiz uyku 0-2 yaşın doğalında yoktur/çok seyrektir. Bilişsel ve duygusal gelişim kaynaklı, emen bebeklerde de emzirme süresi boyunca çocuğun ihtiyacına paralel gece uyanmaları normaldir
Çok uzun belki ama oku lütfen konu sahibi :) ben bu görüşü savunuyorum
Herkesin kendi fikrinede saygi duyuyorum