- 29 Aralık 2017
- 541
- 489
- 18
- Konu Sahibi tolstoyevski
-
- #61
getirdikleri + götürdükleri tartılırsa benim azcık ucundan itirazım olabilir ama nankör olamam tabii iyi kullanirsan nimetYasadigim devre ait olmadigimi bazen ben de hissediyorum. Ama sadece insanlar ve insan iliskileri bakimindan. Yoksa teknolojiye falan hic itirazim yok
Eki Görüntüle 2112213 Dakikalardir şu karikatürü bulmak için verdiğim çabayı @Mune görse bana pro üyelik verirdi
Yasadigim devre ait olmadigimi bazen ben de hissediyorum. Ama sadece insanlar ve insan iliskileri bakimindan. Yoksa teknolojiye falan hic itirazim yok
Sizinde alıntılar karışmış sanırımZaten konu yazısında teknolojiye veya günümüze bir gönderme ben göremedim.Sadece özlemleri, hisleri dile getiren bir yazı okudum.
Gerçekçi yaklaşmak isterken bile çizgiyi aşanlar var hakikaten abla,alttan almaya çalışsamda bu denli nezaketsizlik KK' ya yakışmıyorAcaba sizleri çabalarınızdan dolayı kırmızı mı yapardım gri mi ?
Siz bir yandan bunu düşünürken bir yandan konu dışına çıkmayın isterseniz :)
İnan o zaman da vardır hayatı tiye alan boş tipler o seyrettiğimiz sinema bir arkadaşımda ortaçağda yaşasam sevgilimin kucağında üzüm yesem boş boş felsefe yapsam diyordu kız o devirde yaşasak bizi köle yaparlar iş yapmazsak kafamızı diyotinle keserlerdi dedimİyi Akşamlar Cümleten KK hanımları,
Başlıktan da az çok belli olduğu üzere, kendimi hiçbir zaman içinde yaşadığımız yüzyıla ait hissedemedim. Yaradılış mı, yoksa sonradan yerleşen bir karakter mi bilmiyorum, yaşıtlarımın sergilediği çoğu hâl,hareket,davranış bana sıradan gelmekle beraber, onlara ayak uydurmazsam olgun ve sıkıcı damgası yemekten korkarak zoraki ortak oluyorum ve tam anlamıyla sıkılıyorum. Kafa dengi olanlar var elbet, ama genelinde bir başıboşluk ve gırgır var,bu da beni itiyor kendi kabuğuma çekilmek istiyorum. Bu demek değil ki onlar sıradan, ben üstünmüşüm gibi hissediyorum,asla. Sadece benim frekanslarım bu yüzyılın çok ötesini çekiyormuş gibi :)
Yaniii,,mesela, 90'ların sıcacık atmosferini, eski film ve dizileri izlerken bile alabiliyorum.Oraya aitmişim gibi hissediyorum.Şarkıların,aşkların güzelliği ve duruluğu ilmek ilmek işliyor ruhuma. Birde şimdiki aşklara bakıyorum. Ve bu aşklara yazılan şarkılara. Tüm hücrelerim koşarak uzaklaşmak istiyor:) Belki 90'lar da kesmez 80'lere kadar uzanır bu özlem. Eski koltuklar antikalar bayramlar ve misafirliklerin, muhabbetlerin tadı sanki benim de hâlâ damağımda yaşamadığım hâlde. Yaşamadan özlüyorum.
Çok çok eskiye gitsem kırlarda bayırlarda dörtnala at bindiğim yıllar aksa gitse yaşlanıp antika ve sade duru ahşap evimin içinde sallanan koltuğumda torunlarımı ağırlasam. Sobanın üzerinde sıcacık kestane kızartıp ikram etsem. Modern banyolar neymiş dedirten leğende torun torba çoluk çocuk bıcı bıcı yaptırma faslını yaşasam. :) internet olmasa evime ansiklopedi yığsam ve o nahoş kokusunu aldıkça ve tozlandıkça hapşursam. Küçükken yaptığım gibi uyumadan evvel telefondaki herhangi bir bildirime değil, heyecanlı bir kitabın son sayfasına odaklansam nasıl bitecek diye heyecanlansam ve mutlu uyusam.
Ben cidden bambaşka bir devirde yaşıyorum ruhen
içimi döktüm birazcık, uzun olduysa affola
bu arada bu yazının alt fonunda : Aslan Tlebzu-Kafa Chikh çalsın. Efsanedir.
Eki Görüntüle 2112213 Dakikalardir şu karikatürü bulmak için verdiğim çabayı @Mune görse bana pro üyelik verirdi
güzel bir bakış açısı :) ben zamanın büsbütün dışında değilim tanpınar amcamızın da dediği gibi. kopuğum demedim ki tamamiyle. anlatmak istediğim o zamanlar da kötü birtakım şeyler mevcutmuş ama şu anki şükürsüzlük memnuniyetsizlik ya da ruhsuzluk bu kadar yaygın değilmiş ' dir bence, yani, ben öyle hissediyorum. kendi çocukluğum bile her şey azken aza yetinerek çok mutlu ve huzurlu geçti , şimdi saçma sapan şeylere üzülebiliyorum arada, noluyor diyebiliyorum kendime. o sorgulamaların yansıması galiba bu yazımSon 1 ay içinde ne kadar konu açtığınıza bakın.
İletişim dışarıda insanlarla olmasa, tercihen bazen içimize gömülsek bile, farklı kanallardan devam ediyor her daim. Aksi halde bizleri ruh ve sinir hast. Hastanesinin bir odasına kitliyorlar. Uyum sağlamak zorundayız yani. Toplum bizi çağırıyor:)
İnsanın besin zincirinin en tepesinde olma sebebi muazzam esnekliğidir. Çetin koşullarda mücadele eder. Bunu sadece hayat mücadelesi olarak düşünmeyin. Susarak, çok konuşarak, ya da isyan ederek veya bla bla... misal fransız devriminde meydana yürüyen kızgın halkın içinde kalıp ezilmiş bilmem kaç yüz çocuğun sesini kim duydu? Ya da o yılki mahsülü sular altında kalan çiftçi bankaların kredi vermediği 1750 yılında ne yaptı da başının çaresine baktı acaba? Bir kadeh alıp eline, keyif yapmaya vakti ya da direnci var mıydı acep?
Samimiyet isteğiniz, o yılların, tv programları ve çeşitli yayımlarda düşündüğünüz şekilde yansıtılmasındandır. Şu an tv de gördüğünüz 80-90 lar diZileri çok yoz. O dönem de yozdu. Altın varaklı aynalar, gösteriş budalası ev kadınları, ince iple tutturulmuş ikiyüzlü akrabalık ilişkileri, ilgisiz babalar, kocalar... türk geleneği adı altında sindirilmiş kadın ve koz çocukları.
insan her zaman bencildir. Afrikadaki zulu kabilesini de gözlemlesek, sonunda samimiyet değil, hayatta kalma mücadelesi baskın olur. Ama sanat, şarkı, şiir dili, kışın ortasında “ben buradaydım” demek için duvara iki başlı geyik resmi yapan 20 lerindeki bir kadın için de vardı. O zaman kitle 5 kişiydi, şimdi milyonlar olabiliyor.
Misal sallanan sandalye yaparken kesilen ağaçtaki cevizin sırf sinir sistemi yok diye canı acımamış mıdır? Ya da civcivler neden kasalarla üst üste taşınıyor? Şu an ölecek olan kanser hastası birinin çektiği acıyı içimizde yaşayabilir miyiz empati yoluyla? Bana göre samimiyet, şartsız şurtsuZ benim içimdeki acının dünyaya yayılmasıdır, mutluluğum gibi. Herkesin tek bedende varolduğu bir dünyada insani ilişkilerin şu devirde ya da bu devirde daha samimi olduğu kanısına nasıl varabiliriz?
Ayak üstü felsefemsi bi şiler bi şiler.
Kızcağız şurada masum hislerini paylaştı,karikatür yoluyla (nazik insanlardan özürlerimle söylüyorum)küfür bile yedi.
Sevgili mecmiruh en iyisi (ihtimalle müstakbel) kv,grmc,yada elt yakınması veya ihanet korkusu konularıyla gel canım anlaşılmak için somutluk lazım:)) Soyut biraz zormuş...
Samimi olarak düşündüğünüz yıllarda, bu ülkede konuşan ve direnen insanlar, bu ülkenin insanı ve insani kurumları tarafından, tarihinin en trajik faili meçhul ölüm ve idamlarına sürüklenmiştir.güzel bir bakış açısı :) ben zamanın büsbütün dışında değilim tanpınar amcamızın da dediği gibi. kopuğum demedim ki tamamiyle. anlatmak istediğim o zamanlar da kötü birtakım şeyler mevcutmuş ama şu anki şükürsüzlük memnuniyetsizlik ya da ruhsuzluk bu kadar yaygın değilmiş ' dir bence, yani, ben öyle hissediyorum. kendi çocukluğum bile her şey azken aza yetinerek çok mutlu ve huzurlu geçti , şimdi saçma sapan şeylere üzülebiliyorum arada, noluyor diyebiliyorum kendime. o sorgulamaların yansıması galiba bu yazım
Ben alttan alarak kendi seviyemi belli ettim, onlar; vurdu gol oldu gibi sözler, veyahut küfürlü karikatürlerle kendi seviyelerini. Her kap dışındakini sızdırır diye yazmışsınız zaten ben yazmadan :) Her insan her fikre katılmayabilir ama bunu dile getirirken yüz yüze söylenemeyecek şeyler burada yazılıyor. Ne kadar yakışıksız bir durum hele ki yaşı benden büyükler için hayretler içinde okudumKızcağız şurada masum hislerini paylaştı,karikatür yoluyla (nazik insanlardan özürlerimle söylüyorum)küfür bile yedi.
Sevgili mecmiruh en iyisi (ihtimalle müstakbel) kv,grmc,yada elt yakınması veya ihanet korkusu konularıyla gel canım anlaşılmak için somutluk lazım:)) Soyut biraz zormuş...
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?