Babamı sevmiyor olmam..

skla

Yeni Üye
Kayıtlı Üye
25 Haziran 2024
1
1
21
Babam kendimi bildim bileli keyfine düşkün bir adamdı. Sözde serbest meslekte çalışıyor, (emlakçı) ama bir kere olsun işe gittiğini görmedim. Yılda bir kaç satış belki yapar, onlardan aldığı komisyon da senelik 70.000-80.000₺ anca. Yani asgari ücretin üçte biri falan.

Annemse devlet memuruydu. 25-30 sene çalışıp emekli oldu. Aynı zamanda kendisinin üzerinde miras var. Babama ise ailesinden kalan tek kuruş yok. Yani anlayacağınız eve gelen paranın %80i annemin emekli maaşı ve onun miras mülklerinden gelen kiralardır. Babam ayda 7-8.000₺ kazanıyorsa da o da kendi içkisine, sigarasına, yaktığı benzine gidiyor. Yani hane gelirinin %20sini babam karşılıyorsa bile, o paranın hemen hepsi de kendi masraflarına gidiyor.

Babam eve maddi olarak yardım etmediği, ya da çok küçük bir yardımda bulunduğu gibi, ev işlerine de hiç elini sürmüyor. Biz evi süpürürken bir köşede oturuyor. Gündüzleri tüm gün telefonda, akşamları da arkadaşlarıyla dışarı çıkıyor.

Bunu çevremden bir kaç kişiye anlattığımda babanın bir sağlık sorunu mu var ki çalışmıyor dediler. Ama yok. Olsa anlardım. Kendisi oldukça sağlıklı, çoğu zaman benden daha dinç hatta. Eğitimli de aynı zamanda.

Ara sıra annemi aldattığı da oluyordu. Ben bunu küçük yaşımda onun telefonundaki mesajlara denk gelince gördüm. Bir kere annem görmesin diye o mesajları silmeye çalışmıştım, büyüyünce öğrendim ki annem zaten biliyormuş. Onlar bunu pek umursamadı ama ben çok üzülmüştüm. Hem babam bunu yaptığı için, hem de annem sevdiği adamın kendisini aldatmasını normal karşıladığı için. Yaşım da küçük olunca bu olay kalbimi dağlamıştı.


Neyse, Allah var, babam pek bağırmaz, dövmez, eve içkili gelse de bir köşede oturur. Ama bunlar baba olmak için yeterli midir? Karısının kazandığı parayı yiyen, sağlığı yerinde olmasına rağmen doğru düzgün çalışmayan, ev işlerine elini dahi sürmeyen adama baba demek istemiyorum. Manevi olarak da çok varlığını hissetmedim, zira kendisi normalde sakindir ama sinirli tarafı da çok kötüdür, gerçekten çok kötüdür. Bunu kendisi de kabul eder. Bir çok derdimi ondan saklarım sinirlenmesin diye.

Bir de babamda kendimi bildim bileli mağdur edebiyatı vardır, kendi annesi ve babasıyla arssı pek iyi değil, hep sevilmemiş çocuk kozunu oynar o yüzden. Annemi ve kardeşimi böyle manipüle eder. Onlar da burada yazdığım her şeyin doğru olduğunu bilir, ama babamda suç bulmazlar. Onlara göre babam cefakardır. Keza kendisi dışarıdan çok iyi bir imaj çizer, tam aile babası gibi gözükür. Ama malesef ki ne eli doğru düzgün para tutan ne de ev işi yapan, karısını aldatan, sinirlenince olur olmaz şeylere çatan biridir.

Bir noktada sadece baba olarak değil, eş olarak düşünmek lazım. Annem işten eve yorgun argın gelirdi, ve yine temizlik, ütü gibi işleri o hallederdi. Demem o ki babam annemi hiç sevmemiş, sevse böyle yorulmasına izin vermez, bir işin ucundan tutardı. Sonuçta kendisi tüm gün evde, annem işteydi.

Velhasıl zengin olmasak da, şükür aç değiliz açıkta değiliz, babam çalışmasa da annemin emekli maaşı ve mirastan gelenler yetiyor ama bana öyle geliyor ki eğer bir adam çocuklarının boğazından geçen lokma için çalışmıyorsa, ki dediğim gibi sağlığı iyi durumda, çalışmamak için bir bahanesi yok, üstüne üstlük evde hiç bir işe elini sürmüyorsa, bilmiyorum, belki de o insan baba olmak için yaratılmamıştır.

Artık babamı sevmiyorum. Mezuniyetime gelmesini istemiyorum, doğum yaparsam torununu görmeye gelmesini istemiyorum, olur da ondan önce ölürsem cenazeme gelmesini de istemiyorum. Bunları zaten kabullendim, ama beni üzen şey, artık annemi de eskisi kadar sevemiyorum. Babama gösterdiği töleranstan muhtemelen. Örneğin ona göre babamın onu aldatması ahlaksızlık değildir, ama benim etek boyum, işte o ahlaksızlık olabilir.

Bu sene 22 yaşına gireceğim. Küçükken, yirmili yaşlarımın ortasında evlenmiş olurum diye düşünürdüm. Ama şu an yaklaşan gelecek için bir evlilik düşüncem hiç yok. Evleneceğim adam da babam gibi biri olursa diye korkuyorum belki de. Yanlız başına ölüp gitmek daha iyi bir seçenek gibi geliyor. Sessiz sedasız, kimseye zarar vermeden ve kimseden zarar görmeden.

Biraz iç dökme sorusu oldu, fikirlerinizi merak ettim. Buraya kadar okuduysanız teşekkürler. Herkese iyi akşamlar & uykular dilerim. Umarım her şey gönlünüzce olur. :')
 
Babam kendimi bildim bileli keyfine düşkün bir adamdı. Sözde serbest meslekte çalışıyor, (emlakçı) ama bir kere olsun işe gittiğini görmedim. Yılda bir kaç satış belki yapar, onlardan aldığı komisyon da senelik 70.000-80.000₺ anca. Yani asgari ücretin üçte biri falan.

Annemse devlet memuruydu. 25-30 sene çalışıp emekli oldu. Aynı zamanda kendisinin üzerinde miras var. Babama ise ailesinden kalan tek kuruş yok. Yani anlayacağınız eve gelen paranın %80i annemin emekli maaşı ve onun miras mülklerinden gelen kiralardır. Babam ayda 7-8.000₺ kazanıyorsa da o da kendi içkisine, sigarasına, yaktığı benzine gidiyor. Yani hane gelirinin %20sini babam karşılıyorsa bile, o paranın hemen hepsi de kendi masraflarına gidiyor.

Babam eve maddi olarak yardım etmediği, ya da çok küçük bir yardımda bulunduğu gibi, ev işlerine de hiç elini sürmüyor. Biz evi süpürürken bir köşede oturuyor. Gündüzleri tüm gün telefonda, akşamları da arkadaşlarıyla dışarı çıkıyor.

Bunu çevremden bir kaç kişiye anlattığımda babanın bir sağlık sorunu mu var ki çalışmıyor dediler. Ama yok. Olsa anlardım. Kendisi oldukça sağlıklı, çoğu zaman benden daha dinç hatta. Eğitimli de aynı zamanda.

Ara sıra annemi aldattığı da oluyordu. Ben bunu küçük yaşımda onun telefonundaki mesajlara denk gelince gördüm. Bir kere annem görmesin diye o mesajları silmeye çalışmıştım, büyüyünce öğrendim ki annem zaten biliyormuş. Onlar bunu pek umursamadı ama ben çok üzülmüştüm. Hem babam bunu yaptığı için, hem de annem sevdiği adamın kendisini aldatmasını normal karşıladığı için. Yaşım da küçük olunca bu olay kalbimi dağlamıştı.


Neyse, Allah var, babam pek bağırmaz, dövmez, eve içkili gelse de bir köşede oturur. Ama bunlar baba olmak için yeterli midir? Karısının kazandığı parayı yiyen, sağlığı yerinde olmasına rağmen doğru düzgün çalışmayan, ev işlerine elini dahi sürmeyen adama baba demek istemiyorum. Manevi olarak da çok varlığını hissetmedim, zira kendisi normalde sakindir ama sinirli tarafı da çok kötüdür, gerçekten çok kötüdür. Bunu kendisi de kabul eder. Bir çok derdimi ondan saklarım sinirlenmesin diye.

Bir de babamda kendimi bildim bileli mağdur edebiyatı vardır, kendi annesi ve babasıyla arssı pek iyi değil, hep sevilmemiş çocuk kozunu oynar o yüzden. Annemi ve kardeşimi böyle manipüle eder. Onlar da burada yazdığım her şeyin doğru olduğunu bilir, ama babamda suç bulmazlar. Onlara göre babam cefakardır. Keza kendisi dışarıdan çok iyi bir imaj çizer, tam aile babası gibi gözükür. Ama malesef ki ne eli doğru düzgün para tutan ne de ev işi yapan, karısını aldatan, sinirlenince olur olmaz şeylere çatan biridir.

Bir noktada sadece baba olarak değil, eş olarak düşünmek lazım. Annem işten eve yorgun argın gelirdi, ve yine temizlik, ütü gibi işleri o hallederdi. Demem o ki babam annemi hiç sevmemiş, sevse böyle yorulmasına izin vermez, bir işin ucundan tutardı. Sonuçta kendisi tüm gün evde, annem işteydi.

Velhasıl zengin olmasak da, şükür aç değiliz açıkta değiliz, babam çalışmasa da annemin emekli maaşı ve mirastan gelenler yetiyor ama bana öyle geliyor ki eğer bir adam çocuklarının boğazından geçen lokma için çalışmıyorsa, ki dediğim gibi sağlığı iyi durumda, çalışmamak için bir bahanesi yok, üstüne üstlük evde hiç bir işe elini sürmüyorsa, bilmiyorum, belki de o insan baba olmak için yaratılmamıştır.

Artık babamı sevmiyorum. Mezuniyetime gelmesini istemiyorum, doğum yaparsam torununu görmeye gelmesini istemiyorum, olur da ondan önce ölürsem cenazeme gelmesini de istemiyorum. Bunları zaten kabullendim, ama beni üzen şey, artık annemi de eskisi kadar sevemiyorum. Babama gösterdiği töleranstan muhtemelen. Örneğin ona göre babamın onu aldatması ahlaksızlık değildir, ama benim etek boyum, işte o ahlaksızlık olabilir.

Bu sene 22 yaşına gireceğim. Küçükken, yirmili yaşlarımın ortasında evlenmiş olurum diye düşünürdüm. Ama şu an yaklaşan gelecek için bir evlilik düşüncem hiç yok. Evleneceğim adam da babam gibi biri olursa diye korkuyorum belki de. Yanlız başına ölüp gitmek daha iyi bir seçenek gibi geliyor. Sessiz sedasız, kimseye zarar vermeden ve kimseden zarar görmeden.

Biraz iç dökme sorusu oldu, fikirlerinizi merak ettim. Buraya kadar okuduysanız teşekkürler. Herkese iyi akşamlar & uykular dilerim. Umarım her şey gönlünüzce olur. :')
Bazı insanlar kafesin içinde mutlu olduklarını zannederler gerçekleri görmezler kafesin kapısı açık olsa bileee

Bir düzen var hatalı olsa dahi sistemi kimsenin bozası yok alan razı satan razı:)

Sen de kendi dünyanı kurup istediğin kadar aileni dahil edeceksin belki çok belki hiç

Dünya böyle bazen çok mükemmel bazen de tekeri patlak ama yola da devam ediyor insan :)

Ömrün güzel olsun daha yolun başındasın güzel çiçekli böcekli günlerin var önünde boşver geçmişi
Sen geçmişten dersini almışsın hayatını ona göre kur :)
 
Annenle baban aradındaki ilişki onları bağlar. Babanı sevmemen de çok normal. Sen kendi hayat düzenini kurmaya bak
 
X