ayşe hatun önal sendromu

ben varım kendi bekarlığa veda partisinden kaçmış insanım
gayet memnunum ama kendimi olduğum gibi kabul ettim ya bunu dert etmiyorum sen de etme bence
herkesin karakteri farklı işte
 
Var var olmaz mı :)
Kesinlikle itiraf ediyorum. Özümde tembel değildim ama. Kimya okurken, sabah laboratuvar dersine hazırlanıyordum. Önceki gecede bir arkadaşsın doğum gününü kutlamıştık ama arkadaşımız bursadaydı. Onun adına pasta kesip yedik :) arkadaş dedi ki bu ne böyle hoparlörden doğum günü mü kutlanır. Kanlı canlı görebilseydim keşke sizi.
Laboratuvar dersi girişlerinde mini sınavlar oluyordu. O sınavı geçersen derse girme hakkı kazanıyorsun. Ona çalıştım tüm gece. Sabah oldu aldım önlüğümü yola çıktım. Ve daha önce planlamadığını ani bir şekilde fakülteye değil otogara giden minibüslere binip Samsun’dan Bursa’ya gittim. Arkadaşa sürpriz yapıp ertesi gün geri döndüm. Bunun başka başka versiyonları da var. Ben tembel değildim. Ama tembelleştim ve insanlara karşı mı değiştim. İnsan anlayışım değişti ve tembelleştim mi denklemi çözemiyorum.
 
mutsuzsundur
 
Mutsuz olduğum hiçbirşey yok değildir pek tabi beni mutsuz hissettiren şeyler vardır. Ama gece olup da başımı yastığa koyduğumda gelen dünyanın en mi mutlu insanıyım sorusunu yıllardır sorarım ve kendimi hep çok şanslı hissederim bu noktada. O yüzden genel anlamda mutsuz değilim. Aksine çok mutluyum. Ama belki kendimi bu denli aykırı hissetmek beni mutsuz ediyor olabilir. Ben buna böyle demezdim ama ihtimal kapısını açık bırakıyorum.
 
yok ben tembelliği kastetmiştim:) benim tembellik durumum mutsuzlukla başlamıştı ondan öyle düşündüm
yoksa diğer mevzular kafa dinlemek için harika zaten bence o konularda hemfikirim:)
 
üni ve sonrası bir dönem aynen öyle yoğun geçiyor. şimdiyse tavrım net: o kadar dolu ki hayat, çok az boş zamanım var ve bunu da sadece gerçekten sevdiklerime ayırmayı tercih ediyorum.
eskisi gibi kalabalıklar beni de yoruyor.
 
bende öyle düşünürdüm.. ama misafiri de çok severim ve bence çok yorucu.. çalışıyorum, haftasonları, haftaiçi hep misafirim vardır.. gelenlerin çoğu da yatılı gelir.. ama çok güzel ya ben o yorgunluğu çekerim yani.. kalabalık sofralar, kahkahalar, birşeyler paylaşmak muhteşem duygular bunlar. evet misafir ağırlamak zor ve yorucu ama değiyor
 
Ben hep böyleydim az insan vardır çevremde..işim gücüm yerinde..mesela bugün okulun kahvaltisi var, ortam iyi ama kahvaltı uzakta..uzak diye gitmiyorum.

Misafir gelince de muhabbet olsun istiyorum, bir tek ikram hazırlar iki çeşit de yaptırırım, gerisi angarya geliyor
 
Söylenirken ve tek başına..

Bazı insanlar evinde tek başına ölüyor ya ..Bir çoğu bu şekilde insanlardan kaçan tipler.

Yakın zamanda çapraz Apartmanımız da emekli bir hemşire vefat etmiş 1 hafta öylece koltukta.. ve kim buldu dersiniz kapı açmadığı komşuları..
Merak edip göremeyince zorla kapıyı açtırıyorlar..Tek bir akraba,arkadaş ortada yok.
Çok acı ve üzücü ..

Zamanla o insanlarla da arayı düzeltemez insan..

çünkü artık o insanlar da senin dışında da çevre ediniyor.
 
al benden de o kadar sadece eşim ben ve kızım .3 kişilik dunyama bırı gırdıği zaman mutsuzlukdan öluyorum.yeni biriyle tanışayım hemen kek, börek derdıne düşüyorlar.yada hemencecik fazla bır samımıyet.
bence insanlar beklentı içine gırıyorlar kendınle ılgılı ve buda yoruyor. yalnızlık çok güzel.
 
bütün konuyu hatta cevaplarinizi tam olarak ben yazmış gibiyim hatta yalnızlığı o kadar seviyorum ki çocuk yapamiyorum yıllarca yalnız kalamicak olmak birine bakma hizmet etme fikri korkunç geliyor. Bi de şu var sanırım sizde (kendinden biliyorum) fazla empati böyle bi hastalık var (beyhan budak psikolog bi videosunda anlatiyor bakın isterseniz) insanların tüm duygularını hislerini hatta bakışından düşüncelerini bile anlıyor olmak ruhsal yorgunluk bıkkınlık veriyor yani bi ömürde on kişilik ömür yaşıyor gibi oluyorsunuz fazla duygu yüklemesinden.
 
Evime gelen hicbir misafiri geri cevirmem. Misafiri evin bereketi olarak gorurum. Evim sanki misafire ikram sundukca bereketleniyor gibi gelir.
 
Benim zaten 2 çocuğum var ve çalışıyorum kalan vaktim gece 11 sonrası oluyor ve biraz kitap sonrasi uyuyorum.Elimden bez düşmüyor yemek temizlik vb.zaman aliyor. Hayatima çok yeni insan almiyorum eski dostlar yetiyor ancak eşimin davet etmek istedigi arkadaşları ve eşlerini alıyorum biz de gidiyoruz eğer ben elektrik alirsam aile görüşmeleri devam ediyor tersiyse durum eşim arkadasiyla görüşüyor. Çay sohbetleri kahve sohbetleri yeterli sofralar kurup yemege cagirmam yemeğe de gitmem.
Sehir disina gitsek kimsede kalmam otel tercih ederim kimse bu zamanda rahatsiz edilmemeli.
Kapı açmamak bana ters geldi ayıp geldi hiç yapmadım banyodaysan falan o esnada tamam da onun dışında açarım. Az ve öz insan yeterli bu bi hastalik degil tam tersi sağlıklı iliskiler böyle olur.
 
Yazdığınız yazının birçok yerinde size katılıyorum hatta sizin gibi düşünüyorum. Bazen modum düşük olur hasta olurum o gün bir misafir gelecekse burun kırın yaparım. Ama başka bir gün neşem keyfim yerindeyse seve seve ağırlarım. Boş muhabbetten faydası olmayan dedikodudan hoşlanmam. O tarz insanlarla görüşmek istemem. Doyurucu bir sohbet ilham veren bir arkadaşa hayır demem. Son dönemlerde meşhur bir kitap okudum adı Ikıgai. Orada uzun süre yaşamış insanların hayatlarından kesitler olan bir bölüm var. Hepsi arkadaşlarıyla oturup çay içmeyi, bir araya gelip dans etmeyi veya oyun oynamayı seven yaşlılardı. Onların hikayesini okurken içim sıcacık oldu mesela ve gerçekten insansız olmuyor diye düşündüm. Bilmiyorum yalnızlığı sevsemde, bazen yalnızlıktan aşırı bunaldığımda oluyor.
 

Valla aynı ben. Akşama kadar insan içinde çalışınca özellikle kafa oluyor balon. Kimseyi istemiyorum, dört duvar istiyorum akşamları. Kış aylarını yatağımla aşk yaşayarak geçirmek istiyorum.

Çalışan insanlar genelde aynı, çok yoğun olmayan işte yorulmayan, hizmet sektöründe çalışmayanlar daha aktif ve tabi ev hanımları, çevremde gördüğüm kadarıyla.
 
bir şu arkadaş hikayesi de benden. eski kocam bayılırdı. öyle arkadaşlı muhabbetlere. hiçbir zamanda bekar arkadaşlarından kopamadı. arkadaşları için beni eker harcardı.onlarla sinemaya yemeğe gittiğimizde elimden dahi tutmazdı.onlar önden giderse onlara takılır arkada beni yalnız bırakırdı. evli çiftler yanyana çift olarak görünürken biz karı kocadan başka her şeye benzerdik. emrivaki misafir çağırır.işten güçten yorgunluktan düzensiz evim(1 gün toplayıp 6 gün dağıtıyorduk) elaleme reklam olurdu.sonra bol bol suçlamıştır arkadaşın yok senin diye diye. sonra ne mi oldu o arkadaşçıklar karı koca olsun tek olsun. hatta anne babası hep beni ona kötüledi o da herkese benzetmeye çalıştığı evlilik en sonunda evliliğe benzemedi.eşi olarak beni anlamak yerine karşımda kim varsa onlara hak verip onlara karşı beni savundu. çocuk yapınca da. çocuk, arkadaşlarını tanıştığı insanları anne babasını eğlendiren süs köpeği oldu onun için.
hala da görüşme günlerinde öyle görüyor çocuğu.
ailesi de oğluş yetiştirdik diye parçalyorlar hala kendilerini.herkese benzeyen ama hiçbir şeye benzemeyen. hala arkadaş arkadaş diye parazit insanları toplayan biri. birde dışarıdan insan zannetmiyorlar mı?
 
Birde benim olduğum çevrede birbirini pastalarla böreklerle ağırlamak çok meşhur. Sen yapmasan kimse yüzüne bakmıyor. Yalnızlaştırıyorlar insanı. Şimdi düşündümde ne kadar çıkarcı davranışlar insanlar nasıl yaşaması gerektiğini bilmiyor bence. Saçma bir düzen kuruyorlar. Oysaki herkesin bir uğraşı olsa bir hobisi bir merakı belki boşluklara yer kalmayacak. Sohbetler de daha kaliteli olacak. Herkes birbirini bıktırmadan yanında olacak belki de.
 
En iyisini yapıyorsunuz bence. Ben çok sosyal insanları anlamıyorum. Haftada 2 kez dışarı çıksam bütün kendimle olan planım düzenim aksar.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…