aşk mı? çok geride kaldı!!!

hepsibu

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
14 Şubat 2012
9
0
20li yaşların ortalarına doğru eskiye dair yaşanmış olumsuz tecrübelerden arınmak, ailevi sıkıntılardan uzak kalmak, kendi hayatını kurmak adına evlilik kararı almıştı… Yeterince tanımaya gerek duymadan, aradığı özellikleri dikkate almadan, sadece huzur istiyorum verebilir misin sorusunu sorarak hızlı adımlarla evliliğe yürüdü… Evlilik yolunda ailesinden aldığı tam destek doğru bir yolda olduğuna inandırmıştı onu… Evlilik hazırlıkları sürerken onlarca istenmeyen durum yaşamasına rağmen kararından vazgeçmedi… Evleneceği kişinin ailesi oldukça sabit fikirli ve uyumsuzdu… Alınan her türlü karara karşı çıkıyorlar ve oğullarının maddi desteğinden bu evlilik yüzünden mahrum kalacaklarına inanıyorlardı… O süreçte yaşanması istenmeyecek ne varsa yaşıyorlardı. Maddi sıkıntılar daha ilk günden kendini belli etmeye başlamış, plansız bir döneme girmişlerdi… çünkü önlerinde henüz askerlik dönemi duruyordu…üstesinden gelebileceklerini düşünüp yollarına devam ettiler…ve beklenen gün geldi….düğün başladı..her şeyi unutmak istediler yaşanan tüm olumsuzlukları…ama bilemiyorlardı ki düğün günleri en hatırlamak istemeyecekleri günleri olacaktı….damadın annesi tüm çirkefliğini ortaya koyacak maddi destek sağlayacağını düşündükleri düğün takılarını toplayıp onlara hiçbir şey bırakmayacak üstelik bunu yaparken de oldukça kaba ve de çirkin bir tavır sergileyecekti…düğün berbat geçmiş gözyaşları saklanamayacak hallere gelmişti duvak altında…bir an vazgeçti, gelin çiçeğini elinden bırakırken masaya..babasıyla konuştu götür beni dedi…yapamayacağım dedi…ama aile onuru ve terbiyesi gereği yine ikna oldu…bozuk bir moral ve hayal kırıklıkları ile düğün sona ermiş herkes yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu fark etmişti…ama sonraki gün sonraki hafta ve sonraki aylarda da sıkıntılar devam etti…eşinin ailesinin yaşadığı şehre, her gidişinde sıkıntılar baş göstermiş araya kocaman bir nefret girmişti..üstelik hırsızlıkla suçlandıklarını iddia etmeye başlayan aileyle arasına asla aşılamayacak mesafeler ve de nefret girmişti…çaresizlik ya da umutsuzlukla baş edemeyen bir halde bu durumları bile kabul ederek yola devam etme kararından vazgeçmedi hiç..şansına küsmek deyimi gerçek oluyor etrafında masal gibi düğünler yaşayan arkadaşlarını deli gibi kıskanıyor ve hayatının en güzel günü olacağına inandığı o günü asla hatırlamak istemiyordu…ve askerlik süreci gelmişti nihayet…uzun dönem ve de çok uzak bir şehre gidiyordu eşi…iş hayatında birtakım olumsuzluklar da üst üste gelmiş kendi ailesi de çok uzak bir şehre yerleşme kararı almıştı…yapayalnız ve parasız uzun bir yıl onu bekliyordu..ve kararını verdi…eşi askere gittiğinde o da kendi ailesiyle beraber ailesinin yeni yerleşecekleri şehre gidecek orda çalışmaya devam edecekti.ve de yaptı….
Eşi askere gittikten sonra bir takım değişiklikler de başladı…kıskançlık krizleri anlamsız baskılar ve çözülemeyen aşılamayan sıkıntılar…yoğun çalışma şartları bir yana yeni evli ama eşinden ve evinden ayrı olma psikolojisi bir yana her şey onu dipsiz bir kuyuya doğru sürüklüyordu…çok yoruluyordu ve kendine bile vakit ayıramıyordu..ama eşi bunu anlamıyor kendisiyle yeterince ilgilenmediği gerekçesiyle sık sık huzursuzluk yaratıyordu…üstelik internet üzerinden başka bir kızla yazışmalarını ele geçirmiş ve bunun sıkıntısı da omuzlarına yüklenmişti..başta inkar etmiş ama sonradan itiraf etmişti..ciddi olmayan vakit geçirmek için muhabbet olsun diye girişilmiş saçma sapan bir şey olduğunu da eklemişti ama yine de can yakıyordu…uzaklık ve maddi sıkıntılar üst üste gelince aralarında bir şeyler değişiyor evlilik gibi bir hayata alışamadan ayrı kalmaları bu sıkıntıları artırıyordu…eşinin askerlik hayatı oldukça rahattı ve kişisel sıkıntı yaşamıyordu ama kendisinin iş temposu ve aile yanına dönme psikolojisi oldukça yıpratıcı olmaya başlamıştı…üstelik( ailesi ona göre mükemmel olsalar da )çocukluk dönemleri oldukça sıkıntılı geçmişti..evdeki aralıksız kavga gürültü onu zaten yeterince bunaltmış ve hep içinde bir özlem olmuştu uzaklara gitmek için…yaşanmamış bir çocukluk hep ona eşlik ediyordu..hep olgun olmak anne ve babasını kavga ederken ayırmak birbirlerine zarar vermesinler diye çırpınmak zorunda kalıyordu…kardeşini de kucağına alıp gecelerce ağladığını da hatırlıyordu…şimdiler de kavga gürültü azalmış olsa da bir dizi sağlık problemi baş göstermişti…ölümcül hastalıklar ve hayati ameliyatlardan geçilmiş anne ve babasının ölümlerden dönüşlerine şahit olmuştu…hep dik hep güçlü hep olgun bir çocuk olmak zorunda kalmış ve çok erken büyümüştü…işte eşi askerdeyken tekrar o evde ailesiyle kalmak ona tüm bunları hatırlatmış zaten zayıf olan yaşam gücünü iyice azaltmıştı…üstelik eşinin ailesi de ne arıyor ne de soruyordu…köşeye sıkışıp kalan bir ruh haliyle hayalet gibi işten eve evden işe gidiyor kendini unutmak için sanki daha çok işine sarılıyordu…garip olan, eşini özlemek konusunda durağan bir döneme girmişti…sanki özlemiyordu…anlamlandıramasa da durum buydu ve bunun için de elinden bir şey gelmiyordu…evlilik kararı yanlıştı…hızlı alınan bir karardı…ama her şey için çok geçti….çünkü eşi asla ve asla ayrılma konusunu kabul etmeyecek bir karakterde idi..üstelik sevildiğinin de farkındaydı…kısır bir döngüde yapabildiği tek şey kendine zarar vermekti…ailesiyle konuştu..ayrılık fikrini…ama reddedildi…bastırıldı üstelik eleştirilen de kendisi oldu..çünkü ona rahat batıyordu!!!!!!
Son iki yılda yaşadıklarını ve de yaşayamadıklarını düşündüğünde gözyaşlarına boğuluyor çaresizliğin acısını tüm benliğinde hissediyor üstelik kimselere derdini anlatamıyordu…ailedeki sağlık sorunları tekrar artmaya başlamış ve üst üste ameliyatlar başlamıştı…birer birer çözülse ve de güzel sonuçlar elde edilse de hastane süreçleri çok yıpratıcı olmaya başlamıştı…giderek dibe çöküyordu..zayıflamış ve yorgun düşmüştü…hayatı bambaşka bir şekle girmiş ve hiç hesapta olmayan şeyler yaşanmıştı…
İşlerin yavaş yavaş yoluna giriyor gibi gözükmeye başladığı günler eşinin de askerlik döneminin sonuna geldiği günlerdi..çok az kalmıştı askerliğin sona ermesine…4-5 ay sonra eşi dönecekti..ama neredeyse 2 yıllık evli olacaklardı…beraber geçiremedikleri 2 yıl….karmaşa ve hüsran…
Ve…bir gün internette dolaşırken bir sohbet sitesine takıldı…günlerce sohbet ettiği biri vardı artık..kendini tanıtmamış üstelik yalan yanlış bilgiler vermişti…çok şişman çok kısa çok çirkin biri olduğunu belirtmiş ve sadece hayata dair sorunları ve sıkıntıları anlatıyordu…iyi geliyordu evet! yanlış mıydı değil miydi bilmiyordu ama nefes alabildiği ender saatleri onunla yaşıyordu..birbirlerini görmeden duymadan kendilerini anlatmadan sadece yazışıyorlardı..dertleşiyorlardı …herhangi biri değillerdi birbirleri için..denk gelmişlerdi sanki..sanki özellikle karşılaşmışlardı..birbirlerine çok iyi geliyorlardı ve anlam kazanmışlardı…ama yetmedi tabi ki..bu kadar yüksek bir çekim ve özleme dönüşen bağ sadece yazışmaya sığmadı..telefon görüşmeleri başladı…vicdani sıkıntılar yüreğini delerken tarifsiz bir huzur ve heyecan da elini kolunu bağlıyordu…telefon görüşmeleri sabahlara dek sürüyor uykusuzluk ikisine de vız geliyordu..doyumsuzdu..eşsizdi…sarsıntıydı…..
Derken görüşme kararı aldılar..artık dayanılmaz bir güç altında eziliyorlardı ama söylenmesi gereken gerçekler vardı…ve söylendi…..
Yaşanan kabus bir gece sabahında her ikisi de gerçeklere çarpmış ve dünyaları altüst olmuştu…yıkıktılar ve de bitkin….birbirlerine bu kadar uygun ve uyumlu iken,birbirlerini tamamlamışken,ruh ikizi olduklarını fark etmişken…sanki yıllardır birbirlerini arıyorlarmış gibi hissederken…
İki gün süren sessizliği mail kutusuna düşen bir mail bozdu…İstanbul’a çağırıyordu..gözlerime bakarak anlat bana kendini diyordu..durmadı gitti istanbula…duramazdı…gitti….ilk buluşma ilk karşılaşma ilk gün….ya cennete ya cehenneme …..ama bir yere gidilmek zorundaydı..
Ve karşılaştılar…10 yıldır birbirini tanıyormuşçasına kucakladılar birbirlerini…yeni bir hayat başlıyordu..mutluluğu kalplere sığmayacak kadar derin ve büyük ..önemi yoktu engellerin…aşamayacakları hiçbir şey yoktu….
Aylar geçti ve kağıt üstünde de olsa devam eden bir evliliğin gölgesinde kaçak göçek bir aşk yoruyordu kalpleri…önce ailesine anlattı boşanmak istediğini..sonra eşine…ama kimse kabul etmedi..bir kez daha reddedildi..dünyasını başına yıktılar araya ne helal edilecek hak bıraktılar ne evlatlık ne saygı…kesin ve net bir tavırla herkes karşı çıktı..olamazdı böyle bir şey kabul edilemezdi..anne baba hatrı için devam edilmesi istendi..üzme bizi dediler..dayanamayız buna…Direndi çabaladı rest çekti ama başaramadı…eşi askerden döndü…ev tuttular tekrar aynı eve yerleştiler..arada ne sevgi kalmıştı ne saygı…kırıcıydılar duyarsızdılar…oluşturamadıkları mutluluğun suçunu birbirlerine atıyorlardı..Ve madem evlilik bitmedi adına aşk dediği dünyasını üstüne kurduğu can bildiği sevdasını sonlandırması gerekiyordu..ilk denemede olmadı ikinci denemede olmadı üçüncü deneme de bir oldu bir olmadı…ve bir gece telefonda ağlayarak bitirmek istedi ama acısından doğru dürüst konuşamadı..ama eşi kapıdan yarım yamalak da olsa dinlemiş ve ihanete uğradığını sezinlemişti sanki..kıyametler koptu kavgalar edildi söylenmedik şey kalmadı..ama benimsin ve ben bu ilişkiyi kurtaracağım diye yalvardı eşi…gözyaşı döktü diz çöktü..peki dedi peki…aklını ruhunu kalbini geride bırakarak eşine sarıldı umutsuzca..canı yanıyordu ve kötü şansına lanetler yağdırıyordu…vicdanen yıkık olmanın acısıyla eşine döndü…Ve görevleri gereği İstanbul’a yerleştiler…ikisi de yeni bir hayat kurma gayretiyle çabalıyordu eşi mutluydu artık..huzurluydu..peki o?hayatı ellerinin arasından kayıp gitmiş ve imkansız olmuştu aşkın adı artık…hiç aramadı..hiç haber alamadı bir daha…aşktı …yaşadığı da hissettiği de özlediği de…aynı şehirdeydiler aynı semtte üstelik ama yıllarca bir kez olsun karşılaşmadılar..aramadılar birbirlerini..kıvrandılar öldüler belki özlemlerinden ama arayamadılar…bitmişti…bitirilmişti…Ve son bir kez vedalaşmak için birbirlerini hayata göndermeden önce son kez görmek için son bir buluşma ayarladılar…buluştular…konuştular..vedalaştılar..hoşçakal dediler…son bir sarıldılar bırakma dedi bırakma son bir ümitle..ama bilmediği bir şey vardı karşı tarafın…söyleyemediği şey aslında imkansızlığı perçinliyordu…hamileydi…..evlilik sürecekse adam gibi sürmeliydi…kararlı ve planlı bir hamilelikti..eğer olmasaydı böyle bir şey geri dönmekten korkuyordu..onu durdurabilecek tek şey bu olurdu…yoksa koşa koşa gidecekti her defasında…gitmemek için dönememek için araya aşılması imkansız olan bir engel sokmak içindi…öyle de oldu…ve 5 yıl geçti…hiç unutamadı …bir gününü bile onsuz geçiremedi..zihni kalbi hala ona aitti…giderek çürüyordu sanki.ölüyordu..kızına sarılarak hayatta kalmaya çalışsa da giderek gömülüyordu derin sancılara..eşine son derece ilgili alakalı davranmaya çalışıyor mutluluk rolleri oynuyordu..eşine karşı ezik hissettiği için kendini..rüyalarında onu görmek bile tarifsiz ödül oluyordu aslında…
Kıvranıyor kanıyor ağlıyor ama kimselere çaktırmıyordu...mutlu görünüyordu..ama değildi ki…kendinden vazgeçti..kızı için yaşıyordu sadece…kızı için…eşiyse geçen yıllarda garantilediği evliliği için çaba göstermeyi bırakmıştı..evet hala aşık gibiydi ama monotonluk hakimdi her şeye..sıkıcıydı…anlamsızdı..maddi sorunlarla boğuşuyorlardı hala…çekilen krediler bütçeyi aşan harcamalar araba taksitleri derken 8 yıllık bir evlilik olmuştu…düşe kalka ite ite getirilen bir evlilik..istanbuldan ayrıldılar…kızları okula başladı…hayat şekillenmişti çoktan..keşkelerle acılarla pişmanlıklarla örülü acı veren bir hayata sahipti ama hep bastırıyordu bu duygularını..evde yalnız kaldığı anlar dışında hiç rol yapmayı bırakmadı..yalnızken?ilk günkü gözyaşları hala devam ediyordu…kendi kendine sanki onunla konuşuyormuş gibi konuşuyordu sürekli…aklından çıkaramıyordu ne yapsa olmuyordu..ve bir gün yine sancılı günlerin biriydi,onu aramak istedi..sadece merhaba demek bir kez olsun sesini duymak için..aradı…konuşamadı titremelerden…ikisi de şaşkındı..havadan sudan iki yabancı gibi konuştular…özlem ne acımasız bir duyguydu böyle…mutluluk ne dayanaksız…ve konuşmanın sonuna doğru öğrenilen bir gerçekle acı dirildi.ayağa kalktı ve boğazını sıktı sanki..hayatında 2 yıldır biri olduğunu ve de çok mutlu olduğunu söylüyordu…mutluluklar dilediler birbirlerine…
Evine döndü…her zamanki gibi…hayat ona şans tanımadı…mutluluk ona hiç uğramadı….ayakta kalmaya çalıştıkça çamura battı…şimdi harika bir işi güzel bir geliri ve dünyalar tatlısı kızıyla eşiyle kendi dünyasında kendisini yıllar önce gömdüğü yerde bırakarak yaşamaya devam ediyor..her şey var o yok….hayat var yaşamak yok….yaşıyor gibi yapmak var….aşk mı?gömdüğü yerde yaşamaya devam ediyor…..
 
çok zor şeyler yaşamışsınız, gerçekten üzüldüm =(

bitip giden şeylere takılmayın artık. sahip olamadığınız için belki bu kadar sevdiniz, hatta takıntı haline getirdiniz. karşı taraf sizi unutmuşken siz her günü onunla yaşıyorsunuz. yazık ediyorsunuz kendinize. buna değmez. inanın değmez. hiç kimse bu denli bir sevgiye değmez bence.

eşinizi yeniden bunca acıdan sonra sevmeniz mümkün ama ruhunuz bir başkası ile dolu iken nasıl olacak ki bu? eşinize -madem ayrılmadınız ve devam etme kararı aldınız- onu yeniden sevmek için bir şans verin. unutun eski sevgileri, kapatın bu defterleri. geçmişte yaşamak ne size ne ailenize fayda vermez. bu şekilde sadece kendinizi tüketirsiniz.
 
Kendimden parçalar buldum sende.Bilirim imkansızlığın ne demek olduğunu.Sevdiğine kavuşamamayı ama başkasına ait olmayı. :2:
 
Bu yazdıkların gerçekse benim gerçeğim sanki,unutmak için hamile kalmak..yoksa ondan vazgeçememek..eşine haksızlık yapmamak için bunları seçmek ve ailen için eşine kendi hayatından geçip bir şans vermek..sonunda mutsuzluk
 
okurken çok üzüldüm ne yalan ve boş bi dünyadayız. bu gerçek mi yoksa kurgu mu?
 
ummadıgımız olaylar en beklenmedik zamanda olurmus bence askı aramayı bırakın o zaten bulacaktır sizi :)
 
Bugün Esimle evli olarak ilk geçireceğimiz sevgililer günüydü bebek bekliorum Tup bebek tedavisi gördüm evde dinlendiğim için ona Ozel bisey yapamadım ama karnımda onun çocuğunu taşıyabilmek en onemlisiydi o bişeyler yapar diye düşündüm doktorlar bile bu donemde ilginin moralin şart olduğunu söylüyorlar, esım eve geldi tabikide de bisey almamıştı beklentim birsey alması degildi bana kendimi Ozel hissettirsin yeterdi 4gundur evden dışarıya çıkmadım bu durumdan şikayetçi değildim fakat gün icinde kayınpederim aradı tabiki de benim ailem tüm yaşadıklarımı biliyordu ama o ailesi üzülür die onlara söylemedi ya insan kendi cocugunami üzülür gelinine mı kayınpederim konuşmayı cok sever ama benim ilaçların etkisi ve ağrılarım ile hiç boş konuşcak Halim yoktu dünde söylemiştim rahatsizim diye kayınvalidem esimi ariyarak kavga edip etmediğimizi sormuş bu tür seyler bu durumdayken can sıkıyor siz canınız yavrunuz derdinde eyinizden et kopuyor tedavi olan arkadaslar bilirler karşılığında bu davranışlar sizi huzursuz ediyor kayınvalidem tekrar aradı eşimden aksam sevgililer gunümüzü kutlamak içinmiş ne gunümüz ne sevgililigimiz hiç olmadı ki bizim bı ailesi vardı o kadar esime dedimki boş şeylerle canımı akmak istemiorum kendimi bebeğimi korumak istiyorum gereksiz seyleri sallayip aticam dedim sevgili esım bana büyür önce kendini salla evden git dedi sok oldum ya bu benim esım transferimin4.gunü sevgililer gunü bı sucum yok evden kovuldum çıktım yağmur yahoo yuruyemiyorum karnıma ağrılar batıyor eve dondüm bana beni o evde istemediğini ailesine nasıl laf söylediğimi söyledi ve beni karnımdan itti sinirle ona vurdum beni aşamalara ve kovmaya devam etti babami arayıp gelip beni almalarını soliyecekmis beni görmek istemiomus ben naptiniz bildimi anliyamadim kendimi bı odaya kapattım çünkü mutfaktaydim mutfağa girecekmiş bana cok mutfağından dedi karnım ağrıyor ağlıyorum cok içerlerim bebeğime bisi olsun istemiyorum ama esimi ölene kadar affetmicem kendimi hiç bu kadar kötü hissetmemistim
 
Onu o kadar cok sevmiştim ki anlatamam hani ilk askı olur ya insanın o da benim ilk sakındı iste onun için atan kalbimi bir ben biliyorum varım yokum o olmuştu önsöz gunün ölmüyordu derken sevgili olduk dunyanın en mutlu kizi ben oldum bana evlenme teklif ettigi gün dunyanın en mutlu kadını olmuştum cok güzel bir düğünümüz oldu cok şanslydim iki balayina gittim halayından dönünce evimize geldik ben cok mutluydum hersey cok güzeldi esime cok aspirim bı gün eltimle konuşurken eltin bana esimin eşi yokken onun için tatile geldigini ona cok düşkün olduğunu ona hediyeler aldığını anlattı şaşırdım iyi nietindendir dedim ardından kız beni aramak yerine esimi aramaya başladı gunde iki defa nerdeyse şaşırdım eşimde onu ariyodu ve Asır'ı mutlu samimilerdi yanımda değillerdi ama telefonla yanlarindaydi neyse bir ay dayandım takı esın bana ya düğünde onunla dans etmedim acaba bana kustumu ya küstüyse diyene kadardı esime ayrılmak istediğimi söyledim nedenini söyledim beni çirkin düşünceyle suçladı ardından esın aramaya o aramaya devam etti kız hamileydi ok ama hamile olmak bunu gerektirmiodu esım onun hamile olduğunu her zaman yanında olması gerektiğini söyledi bugün guneslenirken bana ya iki gün oldu onun sesini duymadım dedi aramalıyım dedi ve beni bıraktı bı kenara saka gibiydi devamını anlatmasamda olr bu sekilde yedi ay gecti sustum bağırdım ayrılmak istedim ama hep kötü ben oldum hep beni suçladı hep beni azarladı en son ailesine anlattım ya evliliğim biticekti Yada birileri dur diyecekti kayınvalidem bana hak verdi yardımcı olucagini söyledi bu arada kız benimle hiç konuşmuyor sadece Esimle konuşuyor esın ancak haftada bire indirdi aramayı o da ben rahatsız oluyorum diye yılbaşında aradık Esimle konuştu ben konusurken suratıma kapadı esım şaşırdı cidden dedi bu arada 10aylik mücadelem esnasında tasikardim ve 2mm lik tümöre sahip oldum cok üzüldüm esın aramayı bıraktı sonunda bende bebek için tedaviye başladım psikolojimin bozukluğundan sorun olmamasına rağmen gebe kalamadım Tup bebek tedavisine başladım başladım diyorum çünkü esım çalışırken ben hastane köşelerinde baska illerdeydim o yumurta toplama ve transferde benimleydi sadece ama o bile fazlaymis tedaviye başladığımı ailem biliodu ama ailesine dilemedi uzulurlermis die boğun kayinvalidemle konuşuyorum elti Hanim ona gidilmiş bebek ziyaretine bizimde gelip gelmicemizi soruyor eşsiz gelmiş bizim gelmemizi teklif etti kayınvalidem dedim olayı biliorum bide teklif edilsin ne biliyim unuttum dedi ve sinirim bozuldu aksam Esimle bu konudan tartıştık bak dedim ben tedavi görüyorum büyür seyler duymak istemiyorum esım kayınvalidemi arayıp bidaha benimle konuşmamasını benim sorun yaratmaya çalıştığımı benimle evlenerek hayatını kararttigini söyledi annem geldi anneme ile seyler dedi ki cidden ben bile inandım suçlu olduğuma
 

konu sahibi arkadaşım öncelikle sana cevap vermek istiyorum; hayat ne olursa olsun yaşamaya değer acısıyla da tatlısıyla da...allah sağlık afiyet versin yuvanızda yavrunuzla birlikte..herşey gecer ama deler de geçer..

pelin'ciğim bebek vermeye çalıştığın ve acılarına katlandığın bunca şeye evlendiğin adamın layık olduğunu düşünmüyorum..cok üzüldüm senin adına..
 
Konu sahibi arkadaşım; Allah bundan sonra dilediğiniz her mutluluğu yaşatsın size. Aşk... Öyle çok şey yazabilirim ki bununla ilgili.. kitap olur...Neyse ileride kitabıma kalsın bu konuyla ilgili fikirlerim...
Siz bundan sonra mutlu olmaya bakın... Geçmişle yaşamaya devam ederseniz mutlu olamazsınız.. Kendinize söz verin, bundan sonra geçmişe takılıp kalmadan, o yaşananları tatlı bir anı olarak belleğinize atacağınıza dair... Ve yolunuza bakın.. Yolunuz açık olsun her ne şekilde devam ederseniz edin...

Pelinlord arkadaşım; "Vicdanı ölmüş bir insan doğadaki en tehlikeli yırtıcıdır..." Siz bu yırtıcıya bir evlat hediye etmek için nelere katlanmışsınız... hala da katlanıyorsunuz... Size abla tavsiyesi (büyük ihtimal sizden çok büyüğüm) Kesinlikle buna mecbur değilsiniz... Bunu bilip öyle yaşayın... Allah yardımcınız olsun...
 
işi gücü olan bir insanın kocasının ve ailesinin gönlünü etmek için evli kalmak zorunda kalması çok saçma..
gerçekten vazgeçemeyecek olan, vazgeçmezdi aşık olduğu adamdan.
kararını alır, uygular, ailesini de ikna ederdi..
böylesi olsa olsa kendini kandırmaca..
eşinizin maddi durum ve statüsü daha iyi olduğu için, onu seçtiniz; hepsi bu..
 
Son düzenleme:

bi'de şöyle düşün...evlenip boşanmış biriyle beraberliği karşı tarafın ailesi tarafından reddedilecekti...normail mi?hayır..doğru mu?hayır..herkesin başına herşey gelebilir..ama toplumsal katı doktrinler bazen dikiliveriyor insanın karşısına...
eşinizin statüsü demişsiniz...durum tam tersiydi...onun maddi olanakları ve statüsü çok daha parlaktı ama benim aklıma bile gelmeyecek bir kriterdi sadece..
 

Teşekkür ederim ama yadim esimdende küçük bu yüzden akıl oyunlarıyla beni koşturmaya çalışıyor herseyin bedelini bana içeriyor ve inanirmisiniz ben bu davranışları hakedecek sekilde yetiştirilmesin ben aileme bile kendimi anlatamıyorum anlatmaya kalktığımda araya girip benim uydurduğunu o sakınman benim yaptığımı ve madur kaldığını söylüyor ben cıvıl cıvıl ici dısında bı kız oldugum için ailem onu kirabilcegimi düşünüyor çünkü düşündürüyor aslına bakarsanız evlendiğim adamın düşmanım olduğunu düşünüyorum çünkü dün gece gram vicdan azabı çekmedi ve bana benim hasta oldumu siyonizden beni üzdü birazdan anneme güdüden olanı biteni anlatmak istiyorum ama yine ben suçlu olucam korkuyorum
 

Bir kayıt cihazı alıp kaydedemez misiniz? Madem size inanmıyorlar bu yolu deneyin bence..
 

haklısın...yapabileceğim tek şey bu...kendini tüketmek dersen evet her gün biraz daha....
 
Ne kadar tanıdık bi hayat....Başklarının mutluluğu için kendini mutsuz etmek...
 
sabırla okuyan herkese teşekkür ederim...anlatabilecek kimse olmayınca etrafta burdan döktüm içimi...
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…