- 19 Şubat 2018
- 509
- 391
- 32
Follow along with the video below to see how to install our site as a web app on your home screen.
Not: This feature may not be available in some browsers.
Neden oyle dusunuyorsunuz? Benim cevremde bir suru pisman olan kadin var. Sadece kolay kolay bunu kimse itiraf edemiyorBen nişanlıyken hamile kaldım ama dugune 1kac ay kalmisti .cok endişeliydim doktorla görüştm oda bana annelik hissetmeden hazırlanabilecek birsey değil dedi yuzlesmelisiniz zamani olmayabilir ama
Emin olduğum sey asla pisman olmayacagniz....
Benim her hafta grupça buluşup kahvaltı yaptığım arkadaşım doğumdan sonra sadece 1 hafta gelmedi. Yarın doğuma gidiyorum dedi güldük eğlendik. Ertesi hafta katılmadı ama bir sonraki hafta bebek arabasıyla geldi kaldığı yerden devam. Üstelik buluşma sonrası alış verişini yaptı, diğer çocuğu okuldan aldı gitti evine. Ne ane ne kayınvalide ne yardımcı ne başka biri. Gayet sakin planlı programlı yeni düzene adapte oluyorlar. Kültürsel bir durum haklısınız. Babalar ben anlamam demiyorlar. Erkekler tuvaletinde de alt açma üniteleri var ve gayet de adamlar götürüp temizliyor bebekleri. Annenin geliri daha yüksekse baba bakıyor anne çalışıyor mesela.Aynen, benim de spor salonunda muhabbet ettiğim Alman kadınlar var, çocuk olduktan sonra normal hayatlarını yaşamaya devam ediyorlar işte öyle ölüp bitmiyorlar bilemedim, kültürsel bir durum kesinlikle
Bence bu yorumu yapan kişi anne değil. Çevrenizde kimse annelikden pişman olmadı. Bence siz öyle düşünüyorsunuz. En olmayacak zamanda doğurmuş, en kötü senaryolar için bile yine de "iyi ki doğurmuşum" denildiğini sıklıkla duyarız aksine. Doğurmadan önce korkmayı anlarım. Çocuk bakmanın zorluklarından şikayet etmeyi de anlarım. Ortaya gelmiş bir çocuğu görüp yaa keşke bu doğmasaydı diye düşünebilmek kimse iicn olası gelmiyor bana. Bir de kimse itiraf edemiyor filan demissiniz hay allahimNeden oyle dusunuyorsunuz? Benim cevremde bir suru pisman olan kadin var. Sadece kolay kolay bunu kimse itiraf edemiyor
Benim annelikten pisman olan arkadaslarim mi anne degil yoksa ben mi anne degilim? Hayir insanlar bunu soyluyor, boyle dusunebiliyor dedigim icin eger anne degilsem yalanci mi oluyorum ben bu durumdaBence bu yorumu yapan kişi anne değil. Kimse annelikden pişman olmaz. Bence siz öyle düşünüyorsunuz. En olmayacak zamansa doğmuş en kötü senaryolar için bile yine de iyi ki doğurmuş denildiğini sıklıkla duyarız aksine. Doğurmadan önce korkmayı anlarım. Çocuk bakmanın zorluklarından şikayet etmeyi de anlarım. Ortaya gelmiş bir çocuğu görüp yaa keşke bu doğmasaydı diye düşünebilmek kimse iicn olası gelmiyor bana. Bir de kimse itiraf edemiyor filan demissiniz hay allahim
Arkadaşlarınız size ne soylediler bilemem ama siz "böyle" bir anne iseniz eğer; muhtemelen her şikayet eden kadını kendiniz gibi görüyor öyle konumlandiriyorsunuz. Bu durumda yalancı olmuyorsunuz ama psikolojik destek almanız gerektiği aşikar. Çünkü bilimsel olarak bile bu cogunlukla mümkün değil. Anne doğumda yüksek oranda prolaktin salgılar bu aynı zamanda şefkat hormonudur. Annenin bebegine olan sevgisi ve bağı bilimseldir. Bu kadar çok sevdiğin bir canlı için "keşke olmasaydı" diye düşünebilmek için bir yerlerde bir şeyler yanlış gelişmiş demektir. Fiziksel, psikolojik... ama normal değil.Benim annelikten pisman olan arkadaslarim mi anne degil yoksa ben mi anne degilim? Hayir insanlar bunu soyluyor, boyle dusunebiliyor dedigim icin eger anne degilsem yalanci mi oluyorum ben bu durumda
Uzman degilseniz tespitlerinizi kendinize saklasaniz keske, uzmansaniz zaten bu kadar az veriyle tespit yapma cesaretini gostermezdiniz orasi ayri.Arkadaşlarınız size ne soylediler bilemem ama siz "böyle" bir anne iseniz eğer; muhtemelen her şikayet eden kadını kendiniz gibi görüyor öyle konumlandiriyorsunuz. Bu durumda yalancı olmuyorsunuz ama psikolojik destek almanız gerektiği aşikar. Çünkü bilimsel olarak bile bu cogunlukla mümkün değil. Anne doğumda yüksek oranda prolaktin salgılar bu aynı zamanda şefkat hormonudur. Annenin bebegine olan sevgisi ve bağı bilimseldir. Bu kadar çok sevdiğin bir canlı için "keşke olmasaydı" diye düşünebilmek için bir yerlerde bir şeyler yanlış gelişmiş demektir. Fiziksel, psikolojik... ama normal değil.
Söylediğinizi yurtdışında da uzun süre gözlemleme fırsatım oldu, kendim de tatil beldesinde yaşıyorum. Fakat iş Türk toplumuna gelince, ben çocuksuz bir birey olarak açık söyleyeyim bence de çocuklu aileler çocuk oyun alanlı yerleri tercih etsinler. Kimse alınıp gücenmesin. Pek çok sosyal mecrada da bu konuşuluyor açıkça.Işte bu insandan insana degisir.
Bazi kadinlar/ciftler aşiri kasiyorlar.
Tabiki cocuk parkina gidilir ( ama bunu diger cocuklu arkadaşlarla yapmak en mantiklisi) ama bir cocuk illa 7/24 parkta oynayacak diye bir zorunluluk yok. Normal bir Cafede oturup resim cizebilir, yapboz yapabilir. Dedigim gibi avrupada bu tür Cafeler yok bile. Burdaki cocuklar ailelerinle standart Restaurant ve Cafelere gidiyorlar. Bi nebze ailelerine ayak uyduruyorlar. Normal olanida bu. Yerine göre haraket.
Konuyla ilgili yorum yapamam bekar ve çocuksuz bir kadın olarak ama şu yorum benim ve birçok insanın kanayan yarası haline geldi artık. Öyle bir çocuk yetiştirme! Anlayışı gelişti ki son zamanlarda artık çocuksuz insanlar asla aynı ortamda bulunmak istemiyor. Çocuksuz otel restoran seçenekleri çıktı ve çıkması da gerekiyordu. Bence çocuksuz apartman seçeneği de çıksın çünkü iki taraf da birbirini asla anlamıyor. Burda bile apartmanda gürültü konularında çocuğunu bağlayacak mısın tabiki koşsun oynasın çocuk sesinden ne olacakmış diyen anneler koşa koşa geliyor yorumlara. Çocuğun oynamak hakkıysa çalışan insanın evinde dinlenmek haklı değil mi? İnsanların yaşadığı bir yerde sıfır ses beklemiyor kimse tabiki gürültü olur ama kendi apartmanımdan örnek vereyim gece on birde bile çocuklar koşuyor ve onların koşmasıyla benim evimde duvarlar titriyor. Çocuksuz alan istenmesinin sebebi de kimsenin çocuk düşmanı olması değil yetiştirilmeyen vahşi çocuk gürültüleriyle kaosuyla aynı ortamda olmak istememeleri.Söylediğinizi yurtdışında da uzun süre gözlemleme fırsatım oldu, kendim de tatil beldesinde yaşıyorum. Fakat iş Türk toplumuna gelince, ben çocuksuz bir birey olarak açık söyleyeyim bence de çocuklu aileler çocuk oyun alanlı yerleri tercih etsinler. Kimse alınıp gücenmesin. Pek çok sosyal mecrada da bu konuşuluyor açıkça.
Çok yakın zamanda gördüğüm bir kaç örnek vereyim. Geçen bir mağazada çocuk eline telefonla kabanların olduğu bölmenin altına girmiş bir yandan oyun oynarken bir yandan kabanların sarkan kısımlarını ağzıyla tükürük yapıyordu. Annesi normal bir şekilde alışverişe devam etti. Bir diğeri bir kozmetikte bir reyondaki göz farlarını eliyle alıp tek tek aşağı attı, reyon görevlisi gelip uyardı, anne o arada kozmetik seçiyordu. En sık olan da bir restorana gittiğimiz de masaların arasında koşturan çığlık atan çocuklar, kaç tanesi arkadan sandalyeme çarptı bilmiyorum, aileleri de ya takmıyor alışık oldukları için ya da 5 dk da bir bağırıyorlar yüksek sesle yalandan "oğlum dur yapma, kızım dur vs". Sonra aynen devam.
Uzun yıllardır yurtıdışında görev yapmış bir danışmanımda da ben bunu duydum. Tiyatroya gitmek Türkiye'de eziyet çünkü, aileler koca 9 -10 yaş çocuğa toplum içinde davranış kodlarını öğretemiyor diye. O kadar haklı ki.
Bence eğer bu mantıkta yetiştirmedilerse en azından çocuklu alanları tercih etmeliler. Çünkü uyarırsanız ailelerle siz muhatap oluyorsunuz, her an çocuk düşmanı olabilirsiniz, bu çok sıkıntılı. En azından aileler buna göre davranırsa, ortak kesişim az olur.
Ben hayatıma devam edicem, hayata katıcam diyen insanın maalesef rahat olma şansı yok. Çünkü diğerlerine de saygı göstermek lazım.
Söylediğinizi yurtdışında da uzun süre gözlemleme fırsatım oldu, kendim de tatil beldesinde yaşıyorum. Fakat iş Türk toplumuna gelince, ben çocuksuz bir birey olarak açık söyleyeyim bence de çocuklu aileler çocuk oyun alanlı yerleri tercih etsinler. Kimse alınıp gücenmesin. Pek çok sosyal mecrada da bu konuşuluyor açıkça.
Çok yakın zamanda gördüğüm bir kaç örnek vereyim. Geçen bir mağazada çocuk eline telefonla kabanların olduğu bölmenin altına girmiş bir yandan oyun oynarken bir yandan kabanların sarkan kısımlarını ağzıyla tükürük yapıyordu. Annesi normal bir şekilde alışverişe devam etti. Bir diğeri bir kozmetikte bir reyondaki göz farlarını eliyle alıp tek tek aşağı attı, reyon görevlisi gelip uyardı, anne o arada kozmetik seçiyordu. En sık olan da bir restorana gittiğimiz de masaların arasında koşturan çığlık atan çocuklar, kaç tanesi arkadan sandalyeme çarptı bilmiyorum, aileleri de ya takmıyor alışık oldukları için ya da 5 dk da bir bağırıyorlar yüksek sesle yalandan "oğlum dur yapma, kızım dur vs". Sonra aynen devam.
Uzun yıllardır yurtıdışında görev yapmış bir danışmanımda da ben bunu duydum. Tiyatroya gitmek Türkiye'de eziyet çünkü, aileler koca 9 -10 yaş çocuğa toplum içinde davranış kodlarını öğretemiyor diye. O kadar haklı ki.
Bence eğer bu mantıkta yetiştirmedilerse en azından çocuklu alanları tercih etmeliler. Çünkü uyarırsanız ailelerle siz muhatap oluyorsunuz, her an çocuk düşmanı olabilirsiniz, bu çok sıkıntılı. En azından aileler buna göre davranırsa, ortak kesişim az olur.
Ben hayatıma devam edicem, hayata katıcam diyen insanın maalesef rahat olma şansı yok. Çünkü diğerlerine de saygı göstermek lazım.
Yalnız annelikten pişman olmakla ilgili de bilimsel çalışmalar yapılıyor. Tezler yazılıyor. Hatta birisi kitaplaştırılmış ve dilimize de çevrilmiş. Okuyorum hali hazırda. Çocuğun olduktan sonra onu sevmek ve onunla bağ kurmak ile keşke çocuğum olmasaydi/ben anne olmasaydım demek farklı şeyler. Tek doğru kendinizinkiymiş gibi ahkam kesmeseniz keşke. Yanlış his diye bir şey yoktur.Arkadaşlarınız size ne soylediler bilemem ama siz "böyle" bir anne iseniz eğer; muhtemelen her şikayet eden kadını kendiniz gibi görüyor öyle konumlandiriyorsunuz. Bu durumda yalancı olmuyorsunuz ama psikolojik destek almanız gerektiği aşikar. Çünkü bilimsel olarak bile bu cogunlukla mümkün değil. Anne doğumda yüksek oranda prolaktin salgılar bu aynı zamanda şefkat hormonudur. Annenin bebegine olan sevgisi ve bağı bilimseldir. Bu kadar çok sevdiğin bir canlı için "keşke olmasaydı" diye düşünebilmek için bir yerlerde bir şeyler yanlış gelişmiş demektir. Fiziksel, psikolojik... ama normal değil.
Anormal değilsiniz. Ben de sizin gibiydim ve anne olduktan sonra “iyi ki” dedim. Ama bu sizin kararınızı etkilemesin. Siz belki de demeyeceksiniz.Daha önce de konu açmıştım, konu iyice çıkmaza girdi...
Çocuk istemiyorum. Ne zaman isterim veya ister miyim onu da bilmiyorum. Eşim artık beklemek istemiyor. Ben ise assssla hazır değilim, deli gibi korkuyorum. Dün akşam baya baya bu konu yüzünden tartıştık. Biraz daha hazır değilim, istemiyorum dersen farklı şeyler yapmak zorunda kalıcam falan dedi. Boşanmayı mı kastetti anlamadım, sormadım da çok kötüydüm çünkü hatta ağlıyordum. Öyle geldi bana ama sanırım blöf yapıyor. Eşimi seviyorum, o da beni seviyor hissediyorum ama bu konu artık bizim çıkmazımız oldu. Ne yapıcam hiçbir fikrim yok. Deli gibi baba olmak istemesi bana çok saçma geliyor. Acımasız geliyor hatta. Çok bencilce, düşüncesizce. Şunu da düşünüyorum; çocuk istemediğim için boşanırsam, (27 yaşındayım şu an) ya sonra bu kararımdan pişman olursam? Belki de zaman geçtikçe anne olmak isteyeceğim? Açıkçası yaşlanınca yanımda birileri olsun isterim, ziyaretime gidip gelen, arayıp soran birilerini isterim. Yalnız kalmaktan korkuyorum. 3 yıllık evliyiz bu arada. Terapi mi alsam napsam? Asla istememe sebeplerim şöyle: işimi bir süre de olsa bırakmak zorunda olmak (belli bir zamana kadar annenin bakması gerektiğini düşünüyorum), bir bireye bağımlı olmak ve onun bana bağımlı olması, vücudumda meydana gelecek deformasyonlar, fiziksel ve psikolojik değişimler, lohusalık, bebek bakımı, bir birey yetiştirme sorumluluğu, maddi manevi yetebilme korkusu, uykusuzluk, sürekli yorgunluk hali, eşimle yaşanabilecek sıkıntılar (doğum sonrası ve çocuk bakımı konusunda), Allah korusun ama yarın bir gün eşimle başka bir konuda sıkıntı yaşarsam sırf çocuğum var diye katlanmak zorunda kalmak... He bir de kv sürekli ben gelip bakarım diyor olursa, o da ayrı bir problem. Yurtdışında yaşıyor, bakma bahanesiyle bize yerleşebilecek bir tip. Tabi buna müsaade etmem ama bunun için de stres yaşamak istemiyorum. Burada da okuyoruz, çevremde de görüyorum. Çocuk evliliğe atılan bomba gibi. Neden böylesine radikal bir değişim yaşayalım ki diyorum. Şu an kafama estiği gibi geziyorum, eğleniyorum. Eşimle gece yarısı çıkıyoruz esince. Anne olunca bebeğe göre hareket etmek zorunda kalıcaz. Bencil mi düşünüyorum? En korktuğum şeylerden biri de sağlıksız bir bebek dünyaya getirmek. Aşırı korkuyorum. Terapi fayda eder mi acaba. Ben anormal miyim? Benim gibi olup, anne olduktan sonra iyi ki diyen var mı?
Ben bu cevabınızdan rahatsız oldum. Erkekler için bebek sahibi olmanın ne demek olduğunu biliyorsunuz değil mi? Hayatlarında neredeyse hiçbir şey değişmiyor. Yine geceleri rahatça uyuyor, sabah kalkıp işlerine gidiyorlar. Eşim akşam eve geldiğinde kızım uyumuş oluyor mesela, sabah yarım saat görürse görüyor, o kadar. Bir de boş günlerinde biraz destek oluyor bakımına ve çok yoruluyor, akşam erkenden uyuyakalıyor çocuktan önce. Benim mesaimse asla bitmiyor. Üstelik artık finansal özgürlüğüm yok, sosyal hayatım aşırı kısıtlı."Deli gibi baba olmak istemesi bana çok saçma geliyor. Acımasız geliyor hatta. Çok bencilce, düşüncesizce. "
Sadece bu yazdığınız bu bakış için hemen bir uzman yardımı isteyin ne kadar haklısınız ne kadar haksızsınız belli olur.Büyüğünüz olarak yazmak istemeyim uzman değilim sonuçta.
Ben nişanlıyken hamile kaldım ama dugune 1kac ay kalmisti .cok endişeliydim doktorla görüştm oda bana annelik hissetmeden hazırlanabilecek birsey değil dedi yuzlesmelisiniz zamani olmayabilir ama
Emin olduğum sey asla pisman olmayacagniz....
O kadar güzel şekilde aktarmışsınız ki tecrübelerinizi. Çok çok teşekkür ederim. Beni anlayan insanlar olduğunu görmek çok mutlu etti beni. Elbette doğacak bebeği sevmemek bana biraz mümkün değil gibi geliyor. Canından, kanından bir canlı sonuçta ve fıtratımızdan kaynaklı da o bağın kurulacağını düşünüyorum. Kaygım asla sevememek değil, belki o durumu yaşayanlar da vardır bilemiyorum tabi.Anormal değilsiniz. Ben de sizin gibiydim ve anne olduktan sonra “iyi ki” dedim. Ama bu sizin kararınızı etkilemesin. Siz belki de demeyeceksiniz.
Yaşınız çok genç. Eşiniz kaç yaşında bilmiyorum ama bebek olduktan sonra bakımı, evin işleri yüzde doksan sizde olacak. Siz istemeden olacak bir iş değil bebek. Hiçbir zaman tam anlamıyla hazır hissetmeyeceksiniz ama eğer bu karar size bu denli korkutucu geliyorsa kesinlikle yapmayın derim. En kolay bebeğin bakımı bile çok zor. 7/24 size bağımlı, yapışık yaşayan bir canlı. Her şeyinizi ona göre ayarlayacaksınız.
Anne olduktan sonra bambaşka biriyle tanışacaksınız, yeni kendinizle. Onu sevebilecek misiniz? Şu anki karakterinizi düşünün. Eğer biraz anksiyeteniz varsa çok daha kaygılı biri olacaksınız. Düzen delisiyseniz tüm düzeniniz bozulacak, yenisi kurulana kadar uzun zaman geçecek. Çocuk yetiştirirken kendinizi defalarca yıkıp geçmeniz ve baştan inşa etmeniz gerekecek. Genç yaşta cahil cesareti ve toylukla çocuk sahibi olmak bir şey. Sizin gibi okuyan, meslek sahibi olan, bir canlı dünyaya getirmeden evvel şartlarını, verebileceklerini düşünen tartan birinin çocuk sahibi olması başka bir şey. Ben sizi asla yargılamadım ve çok haklı buldum. Umarım sizin için doğru zaman geldiğinde bu zor kararı alabilirsiniz çünkü çok iyi bir anne olacağınıza eminim. Sevgiler…
Ben bu cevabınızdan rahatsız oldum. Erkekler için bebek sahibi olmanın ne demek olduğunu biliyorsunuz değil mi? Hayatlarında neredeyse hiçbir şey değişmiyor. Yine geceleri rahatça uyuyor, sabah kalkıp işlerine gidiyorlar. Eşim akşam eve geldiğinde kızım uyumuş oluyor mesela, sabah yarım saat görürse görüyor, o kadar. Bir de boş günlerinde biraz destek oluyor bakımına ve çok yoruluyor, akşam erkenden uyuyakalıyor çocuktan önce. Benim mesaimse asla bitmiyor. Üstelik artık finansal özgürlüğüm yok, sosyal hayatım aşırı kısıtlı.
Spinal anesteziyle doğum yaptığım için beş aydır belim ağrıyor ve kucağımda sekiz kilo bebekle çoğu gün yemek yemeye bile fırsatım olmadan her şeyi tam etmeye çalışıyorum. Buna rağmen yüzün gülüyor, evimi ve evladımı her şeyden çok seviyorum, sahip olduğum her şey için şükrederek mutlu yaşıyorum.
Gelgelelim eşim bunalımda, adapte olamıyormuş. Sorumluluk ağır gelmiş, oysa ki baba olmak için çıldıran oydu.
Erkekler maalesef mental olarak bizim kadar güçlü değiller ve çoklu iş yapmakta başarısızlar. Bir kadının her şeyden önce kendine ve yalnız kendine güvenmesi gerek böylesi bir durumda yükü kaldırabilecek gücü kendinde bulabilmesi için. Ben iki düşük yaptım, kızımın doğumu çok zor ve riskli oldu. Uzun süre hareketlerim kısıtlandı ve bazı ailevi durumlardan ötürü yardımsız ve yalnız başıma bakmak zorunda kaldım. Eğer bebeğimi bu denli istemeseydim ve sevmeseydim, yaşadığım her zorlukta eşime ve kendime öfkeyle dolacaktım. Uzun lafın kısası, bebek yapmak kadının kararı olmalıdır diye düşünüyorum. Sevgiler…
Çok teşekkür ederim, böyle bir konunun konuşulduğu başka platform bilmiyordum. Çok faydalı olacak bana.o halde bunu da paylaşmanın zamanı geldi
reddit'te ebeveyn olmaktan pişmanlık duyanların hikayelerinin paylaşıldığı subreddit regretful parents
ve gönüllü olarak çocuksuz olanların hikayelerinin bulunduğu subreddit childfree
Bence bu yorumu yapan kişi anne değil. Çevrenizde kimse annelikden pişman olmadı. Bence siz öyle düşünüyorsunuz. En olmayacak zamanda doğurmuş, en kötü senaryolar için bile yine de "iyi ki doğurmuşum" denildiğini sıklıkla duyarız aksine. Doğurmadan önce korkmayı anlarım. Çocuk bakmanın zorluklarından şikayet etmeyi de anlarım. Ortaya gelmiş bir çocuğu görüp yaa keşke bu doğmasaydı diye düşünebilmek kimse iicn olası gelmiyor bana. Bir de kimse itiraf edemiyor filan demissiniz hay allahim
Evet çok zor, 2 cocuklu evde oturan bir mimar olarak söylüyorum, cocuklu hayatı anlatımınız aşırı gerçekçi ve doğru eksiği yok fazlası var. Nekadar ertelenirse okadar iyi, sonuç itibariyle cocuk sahibi olacaksınız yazdıklarımdan anladıgım kadarıyla, o nedenle yaşınız 30 üstü olsa yapın derdim ama 2-3 yıl daha ertelemek ve ortada buluşmak daha mantıklı gözüküyorDaha önce de konu açmıştım, konu iyice çıkmaza girdi...
Çocuk istemiyorum. Ne zaman isterim veya ister miyim onu da bilmiyorum. Eşim artık beklemek istemiyor. Ben ise assssla hazır değilim, deli gibi korkuyorum. Dün akşam baya baya bu konu yüzünden tartıştık. Biraz daha hazır değilim, istemiyorum dersen farklı şeyler yapmak zorunda kalıcam falan dedi. Boşanmayı mı kastetti anlamadım, sormadım da çok kötüydüm çünkü hatta ağlıyordum. Öyle geldi bana ama sanırım blöf yapıyor. Eşimi seviyorum, o da beni seviyor hissediyorum ama bu konu artık bizim çıkmazımız oldu. Ne yapıcam hiçbir fikrim yok. Deli gibi baba olmak istemesi bana çok saçma geliyor. Acımasız geliyor hatta. Çok bencilce, düşüncesizce. Şunu da düşünüyorum; çocuk istemediğim için boşanırsam, (27 yaşındayım şu an) ya sonra bu kararımdan pişman olursam? Belki de zaman geçtikçe anne olmak isteyeceğim? Açıkçası yaşlanınca yanımda birileri olsun isterim, ziyaretime gidip gelen, arayıp soran birilerini isterim. Yalnız kalmaktan korkuyorum. 3 yıllık evliyiz bu arada. Terapi mi alsam napsam? Asla istememe sebeplerim şöyle: işimi bir süre de olsa bırakmak zorunda olmak (belli bir zamana kadar annenin bakması gerektiğini düşünüyorum), bir bireye bağımlı olmak ve onun bana bağımlı olması, vücudumda meydana gelecek deformasyonlar, fiziksel ve psikolojik değişimler, lohusalık, bebek bakımı, bir birey yetiştirme sorumluluğu, maddi manevi yetebilme korkusu, uykusuzluk, sürekli yorgunluk hali, eşimle yaşanabilecek sıkıntılar (doğum sonrası ve çocuk bakımı konusunda), Allah korusun ama yarın bir gün eşimle başka bir konuda sıkıntı yaşarsam sırf çocuğum var diye katlanmak zorunda kalmak... He bir de kv sürekli ben gelip bakarım diyor olursa, o da ayrı bir problem. Yurtdışında yaşıyor, bakma bahanesiyle bize yerleşebilecek bir tip. Tabi buna müsaade etmem ama bunun için de stres yaşamak istemiyorum. Burada da okuyoruz, çevremde de görüyorum. Çocuk evliliğe atılan bomba gibi. Neden böylesine radikal bir değişim yaşayalım ki diyorum. Şu an kafama estiği gibi geziyorum, eğleniyorum. Eşimle gece yarısı çıkıyoruz esince. Anne olunca bebeğe göre hareket etmek zorunda kalıcaz. Bencil mi düşünüyorum? En korktuğum şeylerden biri de sağlıksız bir bebek dünyaya getirmek. Aşırı korkuyorum. Terapi fayda eder mi acaba. Ben anormal miyim? Benim gibi olup, anne olduktan sonra iyi ki diyen var mı?