Anne olmak gerçekten çok mu zor?

Annelikten pişman olan kesinlikle vardır ama açıkça demeye kimsenin dili varmaz kaybetmek istemeyiz çünkü ister istemez bağlanıyorsun pişmanım dersen ya Allah onu alırsa inancı oluşuyor gibi düşünüyorum.
Geçen hafta 1 haftalıktık yatakta oturdum sıfır uykuyla göz altlarım mosmor hüngür hüngür ağladım yapamıyorum ben diye eşim geldi pisman mısın dedi o an şimşek çaktı beynimde hayır hayır asla iyi ki var şükür diyebildim bir korku girdi iç güdüsel bu sanırım ama çok zorlanıyorum yardım alıyorum suan annemden psikolojim biraz bozuldu uykusuzluktan malesef devamlı ağladığım için yalnız bırakmak istemiyorlar beni 😔 pişman olan vardır açıkça hiç yapmasaydım diyen kişileri de duydum ben
 
Bu duygular sorgulanamıyor çünkü annelik bir tabu ve kutsal. Hatta bu forumda bile sıkça duyduğum bir cümle var "anneliğime laf etme". Neredeyse namus gibi bir tabu. Babalığıma laf etme diyen bir baba duyamayız mesela. İyi baba kötü baba, ilgili ilgisiz baba deriz. Farkında olmadan aslında anneliğe övgü olarak yapılan bu "kutsal anne imajı" yine günün sonunda kadınların sırtına yük oluyor.

Anne de bir kadın. Bu kadınlığın diğerleri tarafından hatırlandığı tek mevzular "çocuğu babasına ver haftasonu sen öğleden sonra gez" gibi tavsiyeler oluyor. Peki şunu soruyor muyuz? Kadın anne olacaksa bu anneliği, kadının yaşı ve olgunluğu, kocasıyla ilişkisi, hayattan beklentileri, karakteri gibi pek çok şey belirlemiyor mu? Bir kadın 24 yaşında anne olduysa, 30lu yaşlara geldiğinde şartlar, kendisi, içinde kalan yapamadıkları değiştiyse "keşke hayatım farklı olsaydı" diyemez mi bunu çocuğa yansıtamaz mı, sadece artık hayatına pişman ve hayal kırıklığı dolu bir insan olarak bile devam etmesi yeterli değil mi?
Fakat bu kültürde kadınlar bunu söyleyemez, dile getiremez, çünkü "anneliğinden vurulur". Fakat çok rahat görebilirsiniz "bir gülüşü yeter" diyenlerin bile gözlerinin parlamıyor olmasından, hayata karşı öfkelerinden, tahammülsüzlüklerinden, onların geçtiği yoldan geçmeyen başka kadınlara karşı tavırlarından.

Yani özet olarak diyorum ki anne olunca insan olmak bir tarafa bırakılmıyorsa, bunların hepsi normal. O nedenle kadınlar anne olurken 100 defa düşünmeli. Nasılsa çok seveceğim mantığıyla yola çıkmamalı. Bir kadın bu cümleyi sosyal hayatta
10 saniyede kurar, ben bir kez dinlerim ama o duygularla o yaşar.

Romantize edelim evet, ama kadınların da insan olduğunu, çocuk istemeyebileceğini, tıpkı erkekler gibi hayatta başka amaçları da olabileceğini, her kadının bir canlıyı yetiştirmek sorumluluğunda olamayabileceğini kabul edelim. İnanın sen de git 1 saat babasına, babaanneye bırak git bir kuaföre cümlesi her kadına yetmez.

Sırf 9 ayda bile vücutta olan hormonal ve fiziksel değişimlerde bile her şey kadında bitiyor. Bu nedenle karar mekanizması kadındır, erkek değil. Eğer kadına ağır gelirse olan bir de çocuğa olur. Bu nedenle biz kadınlar öncelikle bilinçli olalım.
Maalesef bizim toplumda annelik çok fazla abartılıyor çok kutsallaştırılıyor. Her kadın anne olmalı mantığı var.
 
Annelikten pişman olan kesinlikle vardır ama açıkça demeye kimsenin dili varmaz kaybetmek istemeyiz çünkü ister istemez bağlanıyorsun pişmanım dersen ya Allah onu alırsa inancı oluşuyor gibi düşünüyorum.
Geçen hafta 1 haftalıktık yatakta oturdum sıfır uykuyla göz altlarım mosmor hüngür hüngür ağladım yapamıyorum ben diye eşim geldi pisman mısın dedi o an şimşek çaktı beynimde hayır hayır asla iyi ki var şükür diyebildim bir korku girdi iç güdüsel bu sanırım ama çok zorlanıyorum yardım alıyorum suan annemden psikolojim biraz bozuldu uykusuzluktan malesef devamlı ağladığım için yalnız bırakmak istemiyorlar beni 😔 pişman olan vardır açıkça hiç yapmasaydım diyen kişileri de duydum ben
Size ve bütün lohusalara sımsıkı sarılmak istiyorum. Keşke çorba yapıp kapınıza gelebilsem şu an. O kadar taze ki her şey benim için de, sizi çok iyi anlıyorum. Sağlıkla, mutlulukla, huzurla büyütmenizi dilerim demek için yazdım sadece.
 
Size ve bütün lohusalara sımsıkı sarılmak istiyorum. Keşke çorba yapıp kapınıza gelebilsem şu an. O kadar taze ki her şey benim için de, sizi çok iyi anlıyorum. Sağlıkla, mutlulukla, huzurla büyütmenizi dilerim demek için yazdım sadece.
Çok çok teşekkür ederim bu cümleler bile o kadar iyi geldi ki 🙏🏻🙏🏻🥰🥹🥹🥹 desteğiniz için çok mutlu oldum
 
5 yıllık anneyim, annelikten nefret ettim :KK70:
Oğlumu her şeyden çok seviyorum ve 2. çocuğu imkanım olsa düşünüyorum. Buna rağmen annelik bence her kişinin harcı değil. Ben çok zorlandım-zorlanıyorum. Oğlum olmasa olmazdı ama içimdeki o yetersizlik hissi ve daha iyi olabilirdim düşüncesi asla bitmiyor. Gönül istiyor dünyadaki en iyi imkanları sunmak ama eldeki imkanlar belli. İşte bu beni bitiriyor. Yine de " Anne sen benim gün ışığımsın" demesi insanın içini eriten bir şey ama bende vicdan azabı ağır bastı.
 
Çok geçmiş olsun. Kendim de benzer bir deneyim yaşadığım için meraktan soruyorum, ne tür bir rahatsızlık sahibi oldunuz? Ben doğumdan sonra bir süre bebek uyumadığı için uyuyamadım. Bebek uyumaya başladığından beri de anksiyeteden, panik ataklardan, kabuslardan dolayı uyuyamıyorum. Bazen gözümü kapattığımda onun başına gelebilecek kazalar gözümün önüne geliyor. Bütün uykum kaçıyor. Üçüncü trimesteri de sayarsak 8 aydır uyumuyorum, günde 3-4 saat uykuyla yaşıyorum o da parça pincik. Sürekli kontrol halindeyim. Bir türlü kendimi salamadığım için genel ruh halim ajite. Şimdilik idare ediyorum ama böyle devam ederse hastalanacağımdan endişeliyim. Siz neler yaşadınız, nasıl atlattınız?
Cok tesekkur ederim. Atlatamadım. Graves hastaligina yakalandim. Bir hipertroid cesiti hic halim yok gozumun biri disari firladi falan. Estetik acidan cok kotu gorunuyo ve gozumde zarar gorebikllir. Sedef hastasi oldum. Cildimin heryerinde kollar bacaklar gobegim sirtim goguslerim hatta popomda bile sedef var :) Enfeksiyonlarim gecmiyo hep hastayim. Stres en buyuk dusmanimiz. Emzirdigim icin ilac da dogru duzgun alamiyorum. Suan cok zor durumdayim. Dikkat edin kendinize.
 
Cok tesekkur ederim. Atlatamadım. Graves hastaligina yakalandim. Bir hipertroid cesiti hic halim yok gozumun biri disari firladi falan. Estetik acidan cok kotu gorunuyo ve gozumde zarar gorebikllir. Sedef hastasi oldum. Cildimin heryerinde kollar bacaklar gobegim sirtim goguslerim hatta popomda bile sedef var :) Enfeksiyonlarim gecmiyo hep hastayim. Stres en buyuk dusmanimiz. Emzirdigim icin ilac da dogru duzgun alamiyorum. Suan cok zor durumdayim. Dikkat edin kendinize.
Çok üzüldüm, çok geçmiş olsun. Umarım en kısa zamanda iyileşirsiniz. Stres çok büyük bir etken ve maalesef bazen “şımarıklık” olarak görülüyor. Bu daha da çok körüklüyor hali hazırdaki kötü durumu…
 
Çok üzüldüm, çok geçmiş olsun. Umarım en kısa zamanda iyileşirsiniz. Stres çok büyük bir etken ve maalesef bazen “şımarıklık” olarak görülüyor. Bu daha da çok körüklüyor hali hazırdaki durumu…
Çok haklısınız çevremiz gereksiz görüyor, önemsemiyor bizim önemsediğimiz durumları bu da iyice sinir stres yapıyor. Tavsiyem henüz sağlıklıyken stres seviyenizi dusurmeye calisin. Tabi demekle olmuyor biliyorum.
 
Daha önce de konu açmıştım, konu iyice çıkmaza girdi...
Çocuk istemiyorum. Ne zaman isterim veya ister miyim onu da bilmiyorum. Eşim artık beklemek istemiyor. Ben ise assssla hazır değilim, deli gibi korkuyorum. Dün akşam baya baya bu konu yüzünden tartıştık. Biraz daha hazır değilim, istemiyorum dersen farklı şeyler yapmak zorunda kalıcam falan dedi. Boşanmayı mı kastetti anlamadım, sormadım da çok kötüydüm çünkü hatta ağlıyordum. Öyle geldi bana ama sanırım blöf yapıyor. Eşimi seviyorum, o da beni seviyor hissediyorum ama bu konu artık bizim çıkmazımız oldu. Ne yapıcam hiçbir fikrim yok. Deli gibi baba olmak istemesi bana çok saçma geliyor. Acımasız geliyor hatta. Çok bencilce, düşüncesizce. Şunu da düşünüyorum; çocuk istemediğim için boşanırsam, (27 yaşındayım şu an) ya sonra bu kararımdan pişman olursam? Belki de zaman geçtikçe anne olmak isteyeceğim? Açıkçası yaşlanınca yanımda birileri olsun isterim, ziyaretime gidip gelen, arayıp soran birilerini isterim. Yalnız kalmaktan korkuyorum. 3 yıllık evliyiz bu arada. Terapi mi alsam napsam? Asla istememe sebeplerim şöyle: işimi bir süre de olsa bırakmak zorunda olmak (belli bir zamana kadar annenin bakması gerektiğini düşünüyorum), bir bireye bağımlı olmak ve onun bana bağımlı olması, vücudumda meydana gelecek deformasyonlar, fiziksel ve psikolojik değişimler, lohusalık, bebek bakımı, bir birey yetiştirme sorumluluğu, maddi manevi yetebilme korkusu, uykusuzluk, sürekli yorgunluk hali, eşimle yaşanabilecek sıkıntılar (doğum sonrası ve çocuk bakımı konusunda), Allah korusun ama yarın bir gün eşimle başka bir konuda sıkıntı yaşarsam sırf çocuğum var diye katlanmak zorunda kalmak... He bir de kv sürekli ben gelip bakarım diyor olursa, o da ayrı bir problem. Yurtdışında yaşıyor, bakma bahanesiyle bize yerleşebilecek bir tip. Tabi buna müsaade etmem ama bunun için de stres yaşamak istemiyorum. Burada da okuyoruz, çevremde de görüyorum. Çocuk evliliğe atılan bomba gibi. Neden böylesine radikal bir değişim yaşayalım ki diyorum. Şu an kafama estiği gibi geziyorum, eğleniyorum. Eşimle gece yarısı çıkıyoruz esince. Anne olunca bebeğe göre hareket etmek zorunda kalıcaz. Bencil mi düşünüyorum? En korktuğum şeylerden biri de sağlıksız bir bebek dünyaya getirmek. Aşırı korkuyorum. Terapi fayda eder mi acaba. Ben anormal miyim? Benim gibi olup, anne olduktan sonra iyi ki diyen var mı?
Bencilce değil bu tercih.Ve istemezken, eşinizin isteği ile ikna olarak bu çocuğu yaparsanız çoook pişman olursunuz.Bence çok çok zor birşey.Sevgisi bambaşka evet ama bu kadarı yetmez size
 
Benim dar bir dünyam yok. Hiç de azımsanmayacak kadar insanın zaten ruhsal problemleri var. Belli ki sizin de var. Bakımı ihmal edilmiş çocukları ben ancak TV'lerde görüyorum. Normal olaylar TV'lerde olmaz değil mi? Yorulmak şikayet etmek başka bir şey. Ama bu yorgunluğa değmediğini düşünmek başka bir şey! Ben anne olmanin dogasinin bilimselliginden bahsetmistim. dar dunyamdan bir ornekti heralde 😀 önceki yorumunda prolaktinden bahsettim şefkat hormonudur dedim. bu yorumunda da oksitosinden bahsedeyim. Aşk hormonudur. Anneler (insan ve hayvan) ozellille doğum sırasında çok yüksek oranda oksitosin salgilar. Doğum sırasında rahim kasilmaları ile bu oksitosin kana karışır. Hatta annelerin çocuklarini güzel bulması da bu hormon ile ilgilidir çünkü hayrandır çocuğuna. Bu hormon doğumdan sonra da çok yüksek oranda vücutta kalır. Prolaktin de emzirme de vu hormonların salınımı arttırır. Anne en çok ilk 2 yıl yorulur değil mi? Çünkü çok fazla endişe ve kaygı duyar. Çocuğunu yüksek bir yerden atacağından korkar beyin oyun oynar. Aşırı kaygı ve sevgi nedeniyle. Hani itiraf edilmeyen bir şey varsa o bu yani:) kimi zaman paranoya derecesinde çocuğunu kaybetmekten korkarlar. Benim cevremde daha sık gördügum örneklerde çocuğunu hasta olacak diye çok kalın giydiren, mikrop kapmasin diye eve misafir almayan, nazar değecek diye emoji suratlı foto paylasan aşırı koruyucu tavırli anneler var. iste bunlar hep davranışları etkileyen hormonlardan:) bir diğer hormon östrojene gelelim. Kadinlik hormonu. hamilelik boyunca östrojen seviyesi çok yüksektir. Kadın özguvenlidir. Cinsel açıdan istekli, enerjik. Kadınsı. Saçları parlak ve gür...falan.. Doğum sırasında bu cok yuksrk seviye saatler içerinde dibi görür. Yani normal seviyeye iner. Ama bu hızlı düşüş annenin kendini yetersiz hissetmesin, cirkin hissetmesine neden olur. saçlar dökülür. Cinsel istek olmaz. Özguvensizdir. Beceremeyecegim, yapamayacagim diyebilir. Buna lohusa depresyonu denir. Iki aya kadar bu belirtilr azalarak kaybolur. Bu ruhsal sonycların sebebi duygusal degil, kimyasaldir. Düşen östrojen seviyesinin doğal bir sonucudur. Her kadin yasar Cok dusuk oranda (binde2) daha ağır sonuçları olan vakalarda var postpartum psikoz gibi... Kaygi, endise, uzuntu hepsi normal seyler. Bu surecte yeterli destek alamayan anne icin surec cok daha zor olabilir. Bunlar anneliginin dogasi ile ilgili genellemeler. Herkesin bedeni de hikayesi de olaylara tepkisi de farkli. Sen yorgan ortmezsin de buza sokarsin daha saglikli diye 🤪 ya da travmalarin vardir, annen sana bakarken hep şikayet etmiştir mesela yorgunluktan ya da hayatını yasayamamaktan.. sende cocugu bir yük hayata engel olarak kodladigin bilinc altinda postpartum surecin sende yetememe endisesinfen farkli sonuclari da olmustur. Bilemem. Ayip da degil gunahta.. Bunlari konusmak yargi dagitmak degil farkindalik yaratmak olabilir ancak. Özetle... Tedavi olun!
Ya siz ne anlatmışsınız bu kadar.
Bazı anneler çocuğu olduktan sonra keşke yapmasaydim diyor. Siz ısrarla hala pişman olunmaz, yok oksitosin, yok kaygı, yok bilmem ne. Her anne kaygılı olmaz, her anne kendini çocuğu doğduğunda tamamlanmış hissetmez, her anne hayatının bunca kısıtlanmasını tolere edemez. Herkes aynı değil siz bunun nesini anlamadınız?

İnsanların hislerine siz mi karar veriyorsunuz anlamadım ki. Pişman olanlar anormal değil, hasta deği, bozuk değil. Esas siz tedavi olun! İnsanların duyguları siz yok saydınız diye yok olmuyor.
O zaman çocuk istemeyen veya çocuğu olmus ama pisman olan kadinlar da 'Anne olmak için doğmuşum, çocuklarım benim herseyim, onlarsız hayatın anlamı yok' diyen kadınlara siz yanlış hissediyorsunuz bu şekilde mutlu değilsiniz aslında desin. Oldu mu? Bence hiç olmadı. Herkes duygularını yargılanmadan ifade edebildiğinde eminim daha mutlu bir toplum olacağız.
 
Ya siz ne anlatmışsınız bu kadar.
Bazı anneler çocuğu olduktan sonra keşke yapmasaydim diyor. Siz ısrarla hala pişman olunmaz, yok oksitosin, yok kaygı, yok bilmem ne. Her anne kaygılı olmaz, her anne kendini çocuğu doğduğunda tamamlanmış hissetmez, her anne hayatının bunca kısıtlanmasını tolere edemez. Herkes aynı değil siz bunun nesini anlamadınız?

İnsanların hislerine siz mi karar veriyorsunuz anlamadım ki. Pişman olanlar anormal değil, hasta deği, bozuk değil. Esas siz tedavi olun! İnsanların duyguları siz yok saydınız diye yok olmuyor.
O zaman çocuk istemeyen veya çocuğu olmus ama pisman olan kadinlar da 'Anne olmak için doğmuşum, çocuklarım benim herseyim, onlarsız hayatın anlamı yok' diyen kadınlara siz yanlış hissediyorsunuz bu şekilde mutlu değilsiniz aslında desin. Oldu mu? Bence hiç olmadı. Herkes duygularını yargılanmadan ifade edebildiğinde eminim daha mutlu bir toplum olacağız.
Hanımefendi öncelikle bir üslubumuza dikkat edelim. Sizin okuduğunuzu anlamak ile ilgili problemleriniz var diye ben tekrar açıklama yapmak zorunda değilim tekrar bir kaç kere okuyun, altını çizin duvara asin. Napiyorsaniz yapin. Canınız öyle istiyor diye size uymadi diye bilimsel veriler değişmiyor. Ben kesin olarak kanıtlanmış. Tıbbi veriler verdim sizin dandik yorumlarınızdan daha kıymetli. Böyle hissediyor diye tabii ki suçlu değiller. Yok da değiller. Ama mutsuzluktan sağlıklı bir duygu değil nedenleri araştırılıp fiziksel psikolojik sorun her neyse cozebilriler. Bu kadar! Bu uygulamanın en kötü yanı ağzı olanın konuşabiliyor olması..
 
Uzman degilseniz tespitlerinizi kendinize saklasaniz keske, uzmansaniz zaten bu kadar az veriyle tespit yapma cesaretini gostermezdiniz orasi ayri.

Ben pisman oldugumu soylemedim, benim cevremde pisman olanlar var ve bence itiraf edemeyen pisman olan anneler de var dedim ve siz bir anda freud’a bagladiniz 😂😂😂
Bu yorumunuzu simdi gordum. "Kimse bunu itiraf edemiyor" seklindeki bir önceki yorumunuzu abartılı bulup ona cevap yazmıştım. 'Herkes' pisman seklinde anladığım icin; heralde anne değilsiniz, Disardan bakan biri için öyle geliyor diye düzeltmek istedim. Herkes boyle neden hissedemez aciklamasiydi. Gercekten "Bence itiraf edemeyen pişman olan anneler de var" yazmış olsaydiniz hic bu konuşmaları yapmamis olurduk.. Ama boyle yazmiyordu:) devamında da arkadaşlarım mi yalan söylüyor ben mi filan diye siz kattınız kendinizi. Bende bu yalan değil ama altında nedenleri olabilir dedim.
 
Siz kimsiniz ve hangi sıfat ile başka insanlara tedavi olmasını salık veriyorsunuz?
Madem bilimsel gerçekliklerden söz ediyorsunuz bize bilimsel kaynaklarla geleceksiniz
Bahsettiğim hormon isimlerini bir zahmet Google'a yazıverin. Okudugunuzu anlamak ile ilgili sıkıntınız yoksa tabi.
 
Bahsettiğim hormon isimlerini bir zahmet Google'a yazıverin. Okudugunuzu anlamak ile ilgili sıkıntınız yoksa tabi.

Hayır ben direkt olarak sizin tezlerinizi destekleyen akademik makaleler bekliyorum. Google aramaları bilimsel dayanak ya da kanıt sunmaz.
Lütfen hakemli dergilerde yayınlanmış birden fazla makale yollayın bize. Yollayın ki titrinizi görelim
 
Hanımefendi öncelikle bir üslubumuza dikkat edelim. Sizin okuduğunuzu anlamak ile ilgili problemleriniz var diye ben tekrar açıklama yapmak zorunda değilim tekrar bir kaç kere okuyun, altını çizin duvara asin. Napiyorsaniz yapin. Canınız öyle istiyor diye size uymadi diye bilimsel veriler değişmiyor. Ben kesin olarak kanıtlanmış. Tıbbi veriler verdim sizin dandik yorumlarınızdan daha kıymetli. Böyle hissediyor diye tabii ki suçlu değiller. Yok da değiller. Ama mutsuzluktan sağlıklı bir duygu değil nedenleri araştırılıp fiziksel psikolojik sorun her neyse cozebilriler. Bu kadar! Bu uygulamanın en kötü yanı ağzı olanın konuşabiliyor olması..
Bir başka üyenin de 2 kez söylediği gibi bilimsel kaynaklarınızı paylaşır mısınız?
 
X