- 18 Mayıs 2012
- 2.254
- 1.465
-
- Konu Sahibi Idrakyollariiltihabi
- #161
:)) boşanacaksan boşan imkan yoksa sus otur yerinde diyorsun ki çok haklısın bence de. Tam bir sığır olduğum için arafta kalmaya bayılıyorum. Hayır yani durum belliyse ne boşanma lafını aç ne rezil ol değil mi. Yok illa kaşıycam kanayan yerleri ki irin aksın iyice.
Evet eşim birçok kadının rahatlıkla idare edebileceği ve hatta sevebileceği biri. Bazılarının da asla kabul etmeyip anında boşayacağı bir model. O bazıları azınlık ama varlar.
Ben ise maalesef zor insanım kabul ediyorum. Epey zor bir insanım. En azından ikili ilişkilerde. Anne olarak ne kadar verici isem eş olarak o kadar bencilim.
Bu arada benim de 5 yaşında bir oğlum var. Kaba motor becerileri cok geriydi. 2 yasini bitirmişti yürüdüğünde. 22 aylikken gittigimiz doktorlar bizi reamen bir turnikeye sokma cabasi içindeydiler. Yürümez dedilercp dediler ve baska sendromlardan bahsettiler hemen bir özel rehabilitasyon merkezi önerdiler. Hepsinin birbirinden çıkarı vardı sanki. Inanilmaz günlerdi. Cok bunalmıştım simdi o doktorlara oglumu götürüp gosteresim var. Cok şükür hepsi geride kaldı. Sizinki de halledilemez bir durum değil. Eli ayağı tutuyor maşallah. Bizimkine her goren hiperaktif derdi cunku hic oturmazdı 3 yaşlarında yemek dışında. Hic yorulmaz enerjisi bitmez. Ben öğretmenim etkinlikler yapmaya çalışırdık odaklamazdı kalkıp giderdi vs. Ama baska bir tip fakultesinde doktora goturduk çocuk polk. bastan aşağı her seye baktılar. O sonuçlar gelmeden yürüdü bizim yaramaz. Diyecegim o ki cok tanınmış doktorlardan da ne yazik ki bu isi para icin yapanlar var, bazi konularda ikna edip ısrarcı olabiliyorlar.Çok teşekkür ederim. Elimden geldiğince olayı dramatize etmemeye gayret ediyorum. Evet biliyorum dünyanın sonu değil oğlum çok şükür sağlıklı görünüyor eli ayağı tutuyor. Durumu tüm ayrıntıları ile yazdım ki sorunun sadece oğlum olmadığı anlaşılsın.
Kesinlikle üzmek için yazmadım.. Ben de şiddetten dolayı boşanma aşamasında olan bir kadınım, ama eminim ki barıştım desem topa tutulurum, oğlum için desem, babasına çok düşkün her babadan ayrılışı travmatik bir sahne desem topa tutulurum.. Çünkü hanımefendi kendini çok iyi ifade edebiliyor ben düz anlatıyorum.. Ben bu konuyu açsam.. Şiddet gördüm, çocuğumla ilgili bitakkım sıkıntılarım var katlanmak zorundayım diye yazacaktım ve topa tutulacaktım..ayrıca bu üyenin daha önceki bir konusunda keşke şiddet veya aldatma olsada elimde bariz bir sebep olsa ayrılmak için dediğini hatırlıyorum.. Anlatmak istediğim öyle kolay olmuyor bu işler..@Pnomatik biraz ağır olmamış mı eleştiri ? Bu arkadaş belki demedi bile bu lafları ...zaten yaşadığı durumun üzüntüsü , çocuğuyla ilgili endişesi varken uzmeyelim boş yere ...
Sana hak veriyorum elbet birisi dert yandığı zaman ayy benim kocişim hiç öyle yapmaz ayaklarıni yıkar,ağzımın içine bakar ,hemen bosan diye s.dik yaristiran tipleri bende sevmiyorum uyuz da oluyorum ama sanki bu üye o "Cicişler" den değil :)
Burda genelde çocuğum var katlanmam gerekiyor diye konular açılıyor ona ithafen dedim.. Sizi üzmek veya yargılamak için demedim.. Benim o tarz diyenlere bile saygım var belki seviyor onun gibi sevmediğimiz için bilemiyoruz diyorum.. Dediğim gibi kimseyi yargılamak değil amacım sizin nazarınızda bu işlerin bu kadar kolay olmadığını hele çocuk varken anlatabilmek.. Yoksa ben de boşanma aşamasında bir kadınım yaşadıklarınızı tahmin edebiliyorum..Çok önyargılı bir mesaj olmuş :) ben burada kimseye boşan demedim. "maddi gücüm var ailem destek oluyor on kere aldatıldım ama kocamı çok seviyorum" diyenler hariç. Onlara dedim. Hatta kendinize az biraz saygınız olsun da dedim. Sebep çaresizlik ve mecburiyet ise kimseye boşan çekme demem çünkü hayat o kadar da toz pembe değil. Sebep her türlü pisliği yapan kocaya, imkanlara rağmen sevdiği için katlanmak ise derim. Gurursuz da derim, boşan da derim. Zira sevgi biter iyileşirsin ancak kendine olan saygın bitince iyileşemiyorsun.
Yazmak istemedim utandım evet şiddet var. El kaldırıp vurmak şeklinde değil. İtme, sıkma, çok komik ama mesela saç çekme. Evet evet saç çekme. Elim armut toplamadığı için bilmukabele karşılık verdim ben de. Hatta ben vurdum da. Yüzüne vurmadım ama. Artık neresi denk gelirse. Şiddet var görüldüğü üzere.
Sevgisiz ve belki tahammülsüz ve dahi mutsuz ebeveynler (ya da bir veli). Ben sadece okuduklarımdan yorum yapabilirim. Resmin tamamını siz daha iyi bilirsiniz. O yüzden olumlu ya da olumsuz şöyle yap diyecek bir durumumuz olamaz. Sadece çocuk için boşanmayıp fedakarlık yaptığını düşünen delusional ebeveynlerden bahsettim arkadaşa cevap verirken.Yalnız atladığınız bir nokta var. Bu olaylar yaşanırken oğlum evde değildi. Hani hiçbir kavgaya ve rezilliğe şahit olmadı. O eve geldiğinde normal hale dönmüştü herkes. Eşimden şu an nefret ediyor olsam da asla oğlunun yanında sesini yükseltmez. Bırakın kavga etmeyi sesler de yükselmez. Oğlumun maruz kaldığı tek şey ki asla küçümsemiyorum bunu, hissedebileceği gerginlik. Huzursuzluk. Kavga gürültü rezillik görmedi asla. Hani kendimi camdan atarım yine de ona yaşatmam böyle bir ortamı.
Allah yardımcınız olsun bütün kalbimle dilerim ki, yaşadıklarınız belli ki çok çok ağır, ne diyeceğimi bilemiyorum ama siz çok çok iyi bir annesiniz bence, belki hiçbirimizin olamayacağı kadar.Merhaba hanımlar
Konu gerçekten çok ama çok uzun olacak. Uzundu okumadım, destan yazsaydın, okumadım ki gibi akla ziyan yorumlarla kendinizi yormayın. Okumayın. Çünkü uzun.
Okuyabilecek kudrete ve isteğe sahip olanlar için de, gerçekten hiç olmadığım kadar kötüyüm. Bitik vaziyetteyim. Çok kısa zaman önce konu açtım onun da farkındayım. Ancak gerçek manada yalnızım. Konuşabileceğim daha doğrusu yaşadıklarımı anlatabileceğim kimse yok. İki ayrı mevzu var anlatmak istediğim. Esasında yardım ya da öneri de değil beklediğim. Yazmak istiyorum sadece. Hani ağlayarak geçer sandım ama geçmedi. İçim dışıma çıkana kadar ağladım ama geçmiyor. Yazarsam belki hafiflerim.
Dün öğlen vakti eşim demek istemediğim lakin hala eşim olan kişi eve erken geldi. Neyse ki oğlum okuldaydı... Saçma sapan bir sebep yüzünden beş yıllık evliliğimde hiç olmayan şeyler yaşandı. Yaşarken utandım, hatırladıkça utanıyorum, anlatmaya mecalim yok. Lütfen detay sormayın. Asla affedemeyeceğim sözler ve eylemlere maruz kalıp, asla affedilmeyecek karşılıklar verdim. Rezillik, saygısızlık... Ne söyleyeyim ki daha. Aile apartmanındayım ve herkes evime geldi. İlk Kez kendimi bu kadar aşağılanmış, çaresiz ve gurursuz hissettim. Anlatamıyorum bile... Evet biliyorum bu saatten sonra bu evlilikten bir cacık olmaz. Biliyorum saygı bitince hiçbir şey düzelmez. Hepsini biliyorum. En son kayınvalidem elimdeki valizi alıp "bizim hiç mi Hatırımız yok, bizim için kal Allah aşkına" diyordu bembeyaz suratı ile. Hani öyle bir rezillik. Neyse bu konuyu burada kesip neden bu hale gelmiş rezil bir evlilikten, onursuz bir tavır sergileyip gidemediğimi anlatayım.
Ben böyle bir günün ardından hemen ayağa kalkmalıydım çünkü aylardır randevu almak için kovaladığım, neredeyse her gün aradığım, oldukça iyi miktar ödemem gereken psikoloğa nihayet oğlumu götürecektim. Anneyken, kadın olmak unutulur mu? Unutulması gerekiyor işte bazen. İptal edemezdim... Bu lanet evden çekip gidemezdim de.
Oğlumu götürdüm. Uzun süren birebir seansın akabinde benimle görüşme süreci başladı. Aslında kendimi birçok şeye hazırlamıştım ama yine de kalbim kulaklarımda atıyordu dinlerken. Bilinen tanı şüphelerini saydı ve daha önce söylenmemiş bir teşhis daha ekledi listeye. Eksik kalmasındı çünkü. Karşı gelme bozukluğu. Nispeten daha tehlikeli bir durum diğerlerine kıyasla. Hiperaktivite, dürtü kontrol bozukluğu, dşkkat dağınıklığı vs. Kesin mi teşhis tabi ki değil. Bu muhtemel teşhislerin yelpazesinde salınıyormuş oğlum. Her ne olursa olsun benim oğlum o, mühim değil zaten teşhisin adı. Ancak mühim olan şu ki, aralıkları sıklaşacak bireysel terapilerin zorunlu olduğu bir sürece girmemiz gerektiğini söyledi. Bu terapiler için ciddi ödemeler gerekiyor ve ben bunları sakince dinlerken "şu durumda uzun mesaili çalışma hayatına dönmeniz de neredeyse imkansız. Yoğun İlgi ve zaman gerekiyor" cümlesini de duyuyorum. Tamam oldu o zaman. Peki.
Oğluma ara veriyorum ve kendime dönüyorum. Bari burada kendime döneyim. Geçirdiğim zorlu süreçte sakinleşmemi sağlayan ya da benim sığındığım tek şey sigaraydı. Bunu bırakmam gerek. Oğlum için bu zorunlu bir durum. Başka türlü masrafları karşılamamız imkansız. Çalışamam çünkü oğlumun önünde belirsiz bir süreç var. Terapi sıklığı bile belli değil henüz. Kaldı ki anlatmam imkansız yaşanması gerekir, oğlumla düzenli bir şekilde mesaiye gidip gelmem imkansız. İdrak sıkıştı dostlar, tam manasıyla sıkıştı. Ama sigarayı bırakmam lazım ben anneyim. Her durumda her şartta fedakarlık etmeliyim.
Hala bu evde ve bu evlilikte olduğum için kendimden nefret ediyorum. Ne gurursuzum ne de karaktersiz. Oğlum babasız kalmasın, aman oğlum için sürüyor bu evlilik demiyorum. Mecburum. Tam anlamıyla mecburum. Tedavi süreci masraflı, ailem ne beni anlayacak ne de destek olacak anlayışa sahip değil. Hadi öyleler diyelim, oğluma nasıl davranacaklarını kestirmek hiç zor değil. Oğlumun durumunu anlatmıyorum bile onlara. Sorunlu muamelesi yapmasınlar diye. Hoş zaten evlerinde kalacak yer bile yok. E hadi her şeyi göze aldım ayrı eve çıktım diyelim. Aldığım maaşla hem tedavi, hem ev geçimi, hem manevi sorumluluğu almak imkansız. Aa bak hatırladım şimdi oğlumla çalışmak da mümkün değildi. Hayal dünyasından uyan idrak. O kadar kolay değil...
Ne diyorduk annelik fedakarlık gerektirir. Yahu ben oğlumu yeterince seviyorum, ilgileniyorum, her hücremle kendimi ona adadım. Siz beni sevin ya. Bana şefkat gösterin, benimle ilgilenin, nasılsın deyin. Hala ölmedin değil mi deyin. Dur bir nefes al deyin ne bileyim en olmadı saçımı falan okşayın çok mu zor. Oğlumun seveni var ilgilenen bir annesi var. Onu değil siz beni düşünün. Diyebildim mi? Hayır. Demem mi gerekir ki acaba. İnsan olan, az biraz vicdanı olan düşünemez mi bunu? Bu kadın çaktırmadan ölüyor, öyle çaktırmıyor ki hala ayakta diye düşünmez mi insan?
İdrak bak sigarayı bırak. Kusura bakma ama annesin fedakarlık yapman lazım.
İdrak kusura bakma ama sizin yüzünüzden bu çocuk böyle oldu. Birbirinize İlginiz muhabbetiniz yok. Hem kadın evliliği ayakta tutar.
İdrak anne dediğin kendini yok sayar. Kusura bakma ama bu böyle.
Abartma idrak herkes zorluk çekiyor ne var.
İdrak oğlun nasıl? Bak oğlana iyi bak. İlgilen. İyi bak oğlana mutlaka. Bak tamam mı.
Bakıyorum yahu. Bakıyorum ben oğluma çok iyi bakıyorum. Bana niye kimse bakmıyor? Gıkımı çıkarmıyorum yıllardır şimdi çıkarsam "bencil" olur muyum mesela. Olurum bence. Oğlu bu durumdayken hala kendini düşünüyor derler biliyorum ben. Yuttuğum, anlatamadığım, yok saydığım onca acıya ve kırgınlığa rağmen ben oğluma iyi bakıyorum.
Bir ergenlik hezeyanı daha ekleyip susayım madem. Mümkünse çok yaşamak istemiyorum ama ölmeden önce "hayatımı mahveden aileme, eşime hatta herkese hakkımı helal etmiyorum" deme şansım olsun istiyorum. Hiç olmazsa az biraz vicdan azabı çeksinler istiyorum. Tam da bu yüzden mümkünse aniden ölmeyeyim. Durup konuşmaya vaktim olsun mesela. Uzatmalara kalayım ne bileyim son dakika golünü atıp öyle gideyim istiyorum.
İki patolojik vakanın birleşmesinden bir hayır gelmeyeceği belliymiş zaten. Bu evliliğin bir gün bu hale geleceği belliydi. Çok bile dayandı aslında. Kafam öyle karışık ki, konuya nereden girdim nereden çıktım bilmiyorum. Dua edin bana. En çok buna ihtiyacım var sanırım. Ayakta kalabilmem için dua edin. Vasat anneliğimi iyileştirmem için, sabredebilmem için dua edin. Lütfen.
O kadar hastayken neden balkon yikadiniz ?
Balkon yikiyorsaniz demek ki gerçekten hasta değilsiniz.
Balkon yerine mutfağa gidebilirdiniz.
sonuna kadar okudum henüz netleşmesede konulması muhtemel tanıların hepsinin ialçlı yada psikolojik terapi ile çözümü var ve çocuğunuz çok ufak değilse bu çalışmanıza engel değil o engelli bir birey değil sadece diğerlerinden farklı bir çocuk sigaraya gelince kendiniz için bırakın derim...Merhaba hanımlar
Konu gerçekten çok ama çok uzun olacak. Uzundu okumadım, destan yazsaydın, okumadım ki gibi akla ziyan yorumlarla kendinizi yormayın. Okumayın. Çünkü uzun.
Okuyabilecek kudrete ve isteğe sahip olanlar için de, gerçekten hiç olmadığım kadar kötüyüm. Bitik vaziyetteyim. Çok kısa zaman önce konu açtım onun da farkındayım. Ancak gerçek manada yalnızım. Konuşabileceğim daha doğrusu yaşadıklarımı anlatabileceğim kimse yok. İki ayrı mevzu var anlatmak istediğim. Esasında yardım ya da öneri de değil beklediğim. Yazmak istiyorum sadece. Hani ağlayarak geçer sandım ama geçmedi. İçim dışıma çıkana kadar ağladım ama geçmiyor. Yazarsam belki hafiflerim.
Dün öğlen vakti eşim demek istemediğim lakin hala eşim olan kişi eve erken geldi. Neyse ki oğlum okuldaydı... Saçma sapan bir sebep yüzünden beş yıllık evliliğimde hiç olmayan şeyler yaşandı. Yaşarken utandım, hatırladıkça utanıyorum, anlatmaya mecalim yok. Lütfen detay sormayın. Asla affedemeyeceğim sözler ve eylemlere maruz kalıp, asla affedilmeyecek karşılıklar verdim. Rezillik, saygısızlık... Ne söyleyeyim ki daha. Aile apartmanındayım ve herkes evime geldi. İlk Kez kendimi bu kadar aşağılanmış, çaresiz ve gurursuz hissettim. Anlatamıyorum bile... Evet biliyorum bu saatten sonra bu evlilikten bir cacık olmaz. Biliyorum saygı bitince hiçbir şey düzelmez. Hepsini biliyorum. En son kayınvalidem elimdeki valizi alıp "bizim hiç mi Hatırımız yok, bizim için kal Allah aşkına" diyordu bembeyaz suratı ile. Hani öyle bir rezillik. Neyse bu konuyu burada kesip neden bu hale gelmiş rezil bir evlilikten, onursuz bir tavır sergileyip gidemediğimi anlatayım.
Ben böyle bir günün ardından hemen ayağa kalkmalıydım çünkü aylardır randevu almak için kovaladığım, neredeyse her gün aradığım, oldukça iyi miktar ödemem gereken psikoloğa nihayet oğlumu götürecektim. Anneyken, kadın olmak unutulur mu? Unutulması gerekiyor işte bazen. İptal edemezdim... Bu lanet evden çekip gidemezdim de.
Oğlumu götürdüm. Uzun süren birebir seansın akabinde benimle görüşme süreci başladı. Aslında kendimi birçok şeye hazırlamıştım ama yine de kalbim kulaklarımda atıyordu dinlerken. Bilinen tanı şüphelerini saydı ve daha önce söylenmemiş bir teşhis daha ekledi listeye. Eksik kalmasındı çünkü. Karşı gelme bozukluğu. Nispeten daha tehlikeli bir durum diğerlerine kıyasla. Hiperaktivite, dürtü kontrol bozukluğu, dşkkat dağınıklığı vs. Kesin mi teşhis tabi ki değil. Bu muhtemel teşhislerin yelpazesinde salınıyormuş oğlum. Her ne olursa olsun benim oğlum o, mühim değil zaten teşhisin adı. Ancak mühim olan şu ki, aralıkları sıklaşacak bireysel terapilerin zorunlu olduğu bir sürece girmemiz gerektiğini söyledi. Bu terapiler için ciddi ödemeler gerekiyor ve ben bunları sakince dinlerken "şu durumda uzun mesaili çalışma hayatına dönmeniz de neredeyse imkansız. Yoğun İlgi ve zaman gerekiyor" cümlesini de duyuyorum. Tamam oldu o zaman. Peki.
Oğluma ara veriyorum ve kendime dönüyorum. Bari burada kendime döneyim. Geçirdiğim zorlu süreçte sakinleşmemi sağlayan ya da benim sığındığım tek şey sigaraydı. Bunu bırakmam gerek. Oğlum için bu zorunlu bir durum. Başka türlü masrafları karşılamamız imkansız. Çalışamam çünkü oğlumun önünde belirsiz bir süreç var. Terapi sıklığı bile belli değil henüz. Kaldı ki anlatmam imkansız yaşanması gerekir, oğlumla düzenli bir şekilde mesaiye gidip gelmem imkansız. İdrak sıkıştı dostlar, tam manasıyla sıkıştı. Ama sigarayı bırakmam lazım ben anneyim. Her durumda her şartta fedakarlık etmeliyim.
Hala bu evde ve bu evlilikte olduğum için kendimden nefret ediyorum. Ne gurursuzum ne de karaktersiz. Oğlum babasız kalmasın, aman oğlum için sürüyor bu evlilik demiyorum. Mecburum. Tam anlamıyla mecburum. Tedavi süreci masraflı, ailem ne beni anlayacak ne de destek olacak anlayışa sahip değil. Hadi öyleler diyelim, oğluma nasıl davranacaklarını kestirmek hiç zor değil. Oğlumun durumunu anlatmıyorum bile onlara. Sorunlu muamelesi yapmasınlar diye. Hoş zaten evlerinde kalacak yer bile yok. E hadi her şeyi göze aldım ayrı eve çıktım diyelim. Aldığım maaşla hem tedavi, hem ev geçimi, hem manevi sorumluluğu almak imkansız. Aa bak hatırladım şimdi oğlumla çalışmak da mümkün değildi. Hayal dünyasından uyan idrak. O kadar kolay değil...
Ne diyorduk annelik fedakarlık gerektirir. Yahu ben oğlumu yeterince seviyorum, ilgileniyorum, her hücremle kendimi ona adadım. Siz beni sevin ya. Bana şefkat gösterin, benimle ilgilenin, nasılsın deyin. Hala ölmedin değil mi deyin. Dur bir nefes al deyin ne bileyim en olmadı saçımı falan okşayın çok mu zor. Oğlumun seveni var ilgilenen bir annesi var. Onu değil siz beni düşünün. Diyebildim mi? Hayır. Demem mi gerekir ki acaba. İnsan olan, az biraz vicdanı olan düşünemez mi bunu? Bu kadın çaktırmadan ölüyor, öyle çaktırmıyor ki hala ayakta diye düşünmez mi insan?
İdrak bak sigarayı bırak. Kusura bakma ama annesin fedakarlık yapman lazım.
İdrak kusura bakma ama sizin yüzünüzden bu çocuk böyle oldu. Birbirinize İlginiz muhabbetiniz yok. Hem kadın evliliği ayakta tutar.
İdrak anne dediğin kendini yok sayar. Kusura bakma ama bu böyle.
Abartma idrak herkes zorluk çekiyor ne var.
İdrak oğlun nasıl? Bak oğlana iyi bak. İlgilen. İyi bak oğlana mutlaka. Bak tamam mı.
Bakıyorum yahu. Bakıyorum ben oğluma çok iyi bakıyorum. Bana niye kimse bakmıyor? Gıkımı çıkarmıyorum yıllardır şimdi çıkarsam "bencil" olur muyum mesela. Olurum bence. Oğlu bu durumdayken hala kendini düşünüyor derler biliyorum ben. Yuttuğum, anlatamadığım, yok saydığım onca acıya ve kırgınlığa rağmen ben oğluma iyi bakıyorum.
Bir ergenlik hezeyanı daha ekleyip susayım madem. Mümkünse çok yaşamak istemiyorum ama ölmeden önce "hayatımı mahveden aileme, eşime hatta herkese hakkımı helal etmiyorum" deme şansım olsun istiyorum. Hiç olmazsa az biraz vicdan azabı çeksinler istiyorum. Tam da bu yüzden mümkünse aniden ölmeyeyim. Durup konuşmaya vaktim olsun mesela. Uzatmalara kalayım ne bileyim son dakika golünü atıp öyle gideyim istiyorum.
İki patolojik vakanın birleşmesinden bir hayır gelmeyeceği belliymiş zaten. Bu evliliğin bir gün bu hale geleceği belliydi. Çok bile dayandı aslında. Kafam öyle karışık ki, konuya nereden girdim nereden çıktım bilmiyorum. Dua edin bana. En çok buna ihtiyacım var sanırım. Ayakta kalabilmem için dua edin. Vasat anneliğimi iyileştirmem için, sabredebilmem için dua edin. Lütfen.