Anne olmak fedakarlık gerektirir hatta bazen hiç olmayı da gerektirir.




Başka psikologlar ya da devlet kurumlarını denediniz mi acaba ? Belki de tanıları tam olarak doğru değildir?
 
Vallahi okurken ağladım içindeki çaresizliğe ...
Hep dua ederim Allah'ım sen kimseyi çaresiz bırakma diye çünkü çaresizlik insana hiç ummadığı şeyler yaptırabilir....
Rabbim bu günün hürmetine,hemde hamileyim duan kabul olur derler tez zamanda sanA ve bu durumda olan ne kadar Nacar kul varsa Fettah ismi hürmetine kapılar açsın...
 
Ne yazıp ne söyleyebileceğimi tartmaya çalışıyorum da, sanki ne desem olmayacakmış gibi.
Sizin tartışmanızda, eşimle olan geçmişteki şiddetli tartışmalarımızdan da paylar buldum.

Bizim bir kavgamızı anlatayım, en azından yalnız olmadığını, ağır bir şiddet-yalan ve aldatma gibi haller dışında, evliliklerin nerelerden dönebileceğini ve her şiddetin her şartta ne kadar şiddet olduğunun tartışılabileceğini biraz sorgula ve kendine yüklenmeyi, bir kalıp içinde, o anki durum-duygulardan ayrı sadece davranışı irdeleyip kendini deşmeyi, kendine "Gurursuz" demeyi bırak.

Biliyorsun, bende de adet oldu, konularına geliyor, kendimden bir parça dökerek yüzünü umuda döndürmeye çalışıyorum kendimce, en azından bunların gayet insani-olabilir şeyler olduğunu kendine hatırlatmanı, zaten zor olan hayatın içinde sürekli kendine-eşine yüklenmeyi bırakmanı, kendi bi salmanı istiyorum.

Eşimle evliliğimiz, birbirinden oldukça farklı huylara sahip iki kişinin bir araya gelip, çocuk büyütmeye çalışması halinde ilerliyor ve ayda-iki ayda bir birbirimize bir şeyleri izah eder, bıkmadan anlatır, tartışır şekilde sürüyordu.
Ben salana kadar.

Oğlumun doğumundan sonra artan sorumluluklar, çocuğumun ilk bir buçuk sene yaşadığı ve yaşattığı ağır kolik süreç benim ayarlarımı ve beklentilerimi bozmuştu, dolaylı yoldan eşimi de.
Ki ben bunu bir buçuk, bilemedin iki sene yaşadım; sen ise daha yoğun bir şekilde hala daha yaşamaktasın, bu daha büyük bir gayret, yorgunluk, bıkkınlık, özveri ve içine çıldırış içeren bir durum.

İlk bir buçuk sene içinde, eşimle itişmeli kakışmalı kavga yaşadık mı? Yaşadık.
Eşim vurmadı ama itti-çekti, kollarımdan sıkıp, yere zor kullanarak yatırıp sabitledi, durmam için.
Çünkü eşimi ittim ve hızımı alamayıp rast gele defalarca vurdum.

Bu olayın zemininde de şöyle bir ortam vardı:
Uykusuzluk yaşıyordum, günlerce hiçbir şekilde dinlenememiştim, annemin söylenmelerinden bıkmış ondan yardım almayı tamamen kesmiştim, tuvalete gitmek de yemek yemek de eziyetti oğlumla uğraşırken çünkü ne yaptıysam kesin işe yaramıyor, ağlamalarının çırpınmalarının önünü alamadıkça beynimi zorlayarak çözüm arıyor, şekilden şekle giriyor ve hiçbir kalıcı çözüm bulamadıkça/bu sürecin max sabırdan başka bir yolu olmadığını anladıkça da sinirleniyordum, uyutsam 30 dk demez dikilir ve yeni bir ağlama sürecine daha girerdik. Gecesi gündüzü kalmamıştı, yemek yemez, kendini sıkmaktan kabız, evin içi çöp ev, laf söz anlamaz bilmez, bana eğlemekten-sabretmekten ve aralıksız bir yerleri silip düzenlemekten başka yol yok... Günlerce eşimin görmesini istemiştim ne kadar berbat bir halde olduğumu.

Bana yapışık, zor bir çocuk, tam zamanlı anne haline gelen bir kadın, eşim ise görmedi.
Sizinkinden farkla, ben önüme alıp konuştum da "Ben iyi değilim X, bitik hissediyorum" dertleşmeli bir konuşma da gerçekleştirdim ama cevaben eşimden "E annelik kolay mı? Olacak tabi" gibi anam usulü bir cevap aldım. Bu beni daha çok sinirlendirmekten başka bir işe yaramadı. Çok iyi hatırlıyorum o konuşmayı, bana "Anlıyorum, ben yanındayım, bu süreci birlikte aşacağız, geçecek bu günler" vb. bir şeyler demesini istiyordum, istediğim cevabı değil, beni delirtecek tetik cümleleri buldum karşımda:
"Annesin tabi, artık anne oldun kolay değil, her kadın bu dönemden geçer bir sen mi doğurdun?" vs.

"Git, konuşmak istemiyorum, tamam" dediğimi de, ısrarla başımdan göndermeye çalıştığımı da hatırlıyorum eşimi, eşimin ise aksine, odayı terk etmeyerek sözleri ile üzerime geldiğini de.
Odayı ben terk ettim, peşimden geldi.
Baktım olmayacak, evden çıkıp gitmeye yeltendim ve beni kapıda yakalayıp,
"Abartıyorsun"lu bir konuşmaya başladı ki bu abartıyorsun lafını işitmem yetti İdrak.
"Abartıyorum ha, dur abartıvereyim ben sana!" diye üzerine atladım adamın. "Git" dediğimde gitmiş, beni yalnız bırakarak söylediklerini sindirme fırsatını bana tanımış olsaydı biz itiş-kakış birbirimize girmeyecektik.
Ya da ben "Böyle konuşarak beni incitiyorsun, senden duymayı beklediklerim bunlar değildi" gibi bir konuşmaya girebilecek sakinlikte kalsaydım, belki eşim söylediklerinin bana ne kadar ağır geldiğini kavrayacaktı. "Akıl edemedim özür dilerim, haklısın" diyebilecek potansiyelde biri çünkü.

Beni tutup sabitledi de, sustu mu? Hayır.
"İyice delirdin be sen" tarzı konuşmaya devam etti üzerimde, birbirimizin fitilini yaktık çünkü.
185lik 100 kilo adamı üzerimden tamamen itmeye gücüm yetebiliyor olsaydı (ki baya zorlandı beni tutmakta), muhtemelen o gün bir aile faciası yaşamıştık. Evimizin kapı girişinin tabanında, üzerimde beni tutmaya çalışan eşime küfür, hakaret, bağırıp çağırma artık Allah ne verdiyse... Kendimi tanıyamadım. Ve son olarak girdiğim şiddetli ağlama krizi, (şu an memleket değiştirerek buradan taşınmış olan) komşumuzun kapıya gelip beni sakinleştirmeye çalışması, annemlerin de haber alıp hemen bize gelmesi cümbür cemaat oh...
İşin en kötü, içimi mahveden kısmı ise, yenice uyumuş olan oğlumun sesime uyanıp yanımıza gelmesi ve beni o ağlama krizi içinde görmesi. "Bir daha tekrarlanmayacak asla, oğlum beni böyle görmeyecek" sözünü kendime verdiğim gündür de.
Rezillikse rezillik bak, al buyur konu komşulu, ana babalı, çocuklu tam kadro. :)

Yaşadığımız en büyük ve en ileri gittiğimiz kavgaydı. Üzerinden 1 sene geçti.
O gün "Bitti bu iş, tamamen bitti" dediğim yerden döndüm.
Kendimi de suçladım ama uzun sürmedi, kendime hak verdim bir miktar çünkü bu patlama olacaktı, eşim -git- dediğim an gitseydi ben kendimi sakinleştirmenin yoluna bakardım beni bilirdi, ama rahatsız olduğumu göre bile üzerime gelmeyi tercih etti. Eşime de hak verdim, çünkü annemden-annesinden, herkesten bana karşı duyduğu/gördüğü/bildiği tek destek(!) biçimini sergiledi ve benim de onları geçiştirmek için "İyi ok, tamam, doğrudur" şeklinde savmamı benim sakinleşmem olarak yorumladı, dahasını bilemedi, o süreçte akıl edemedi, kendime doğru yolu gösterivermedim.

Birbirimize cephe alarak kendimize döndüğümüz, düşündüğümüz, birbirimizden hiçbir bk beklemediğimiz, 6-7 ay geçirdiğimiz sürece girdik. Her şey bozuldu, ne cinsellik ne bir şey. Çocuk için rol gibi devam etti.
Sonra da tamir süreci başladı, birbirimizden hiçbir şey beklemediğimiz yerden bir araya geldik, beklentilerimizi yeniden tartabildik ilginçtir ki. Hani bu tamiri nasıl açıklarım ben de bilmiyorum, bir salma-bırakma- kendi kendine akış içinde oldu diyebilirim.

Demek istediğim; bu kavgalar çocuklu hayat içinde olabiliyor İdrak.
Kendini yeniden gördüğün, duygularını tarttığın-temize çektiğin dönemler bunlar. Daha ileri gidilmiş olsaydı, daha farklı bir yorum yapardım; benim için buradan da dönülecek-çok daha iyi olunacak ışık var. Kopulması gerekiyorsa da kopulur ve daha "Acaba"sız karar da alırsın. Tam ortası.
Burada artık bi sal, bırak bir yöne kendiliğinden aksın, seni de götürür o akış.

İkinci kısım oğlunun tedavisi, maddi kısım ve sigara:
Ben de sigara kullanıyorum ve evet, nasıl bir sığınak, rahatlama-kaçış haline geldiğini de biliyorum.
Bu hengame içinde de sigarayı bırakma ile baş edebileceğin kısmına da çok yorum getiremiyorum; bunun tartımı sende. Dışarıdan bir gaz olarak "Bunun da üstesinden gelecek güce sahip bir insansın" diyebilirim sana. Tersine "Kendini bir de bu şekilde zorlayıp kasma, gayet insani bir tutunma-kaçma yolu, şu an buna ihtiyacın vardır, bu kadar oluyordur" da diyebilirim. Ancak kendini suçlu hissetme.
Belki çok tartışmalı bir laf edeceğim ama tek lüksün de sigara be kuzum, başka ne alıyorsun kendine? Kısacağın daha neresi var? Elinde bir zihnine,eline,diline her yerine bulaşan ve yemek bağımlılığından sonra baş etmesi en zor bağımlılık olarak kabul edilen bir -zaaf- kalmış.
Bu bağımlılığı da hazır olduğunda aşacağına inanıyorum.

Oğlunun durumunun da günümüz şartlarında tedavisi/izlenecek yolu/desteği de belli. Bir bilinmeze düşüp kapı aramaktan çok daha iyidir. Sağlık sorunu içeren durumlarda, kendimi "Daha beterine bakıp şükretmek" aralığında tutarak rahatlıyorum İdrak, aklını, umudunu, gücünü bu şekilde muhafaza etmesi daha kolay. Aşılamaz değil, yolunuz belli yapılacaklar belli, umut da veren bir yol. Zamanla çok daha iyiye gideceğinden, gayretinin meyvelerini toplayacağından eminim. Sen elinden geleni, üzerine düşeni fazlası ile yapan bir annesin. Geçecek bu günler, yorsa da bitirse de geçecek.
 
Yorumlarının hastasıyız.
 

Görümcem zaten bu apartman ne rezillikler gördü bu nedir ki diyor da ben yine de utanıyorum işte. Herkes aynı şeyi söylüyor bir sal artık diye. Psikoloğa gitmem şart oldu benim. Başka yolu yok gibi. Kendi başıma salamıyorum çünkü.
 

Bence eşimde karaktersizlik sorunu var. Dürtü dediğin nedir ki, sorun daha derin. Neyse çok da gömmek istemiyorum ama şu an onun durumunu düşünemem. Boğazlasam öfkem bitmez. Teşekkür ederim yorumunuz için.
 

Koala gibi sıktı boynumu pis herif. Ben de midesine tekme attım. Hayır yani salak salak da hareketler. Vurmak istiyor ama vurmuyor. İlkokul çocuğu gibi saç çekiyor boyun sıkıyor. Hayır yapacaksan tam yap bari de ben de öfkemi dizginlemeyip aile faciası çıkarayım. Ne bileyim polis falan çağırayım komple rezillik olsun.

Böyle hem rezil oldum hem de ortada bir morluk falan da yok. Hani millet şiddet gördüm sanıyor ama tam öyle de değil. Oturup detaylı anlatacak halim de yok saçımı çekti itti diye. Aman ne bileyim ya.
 
O kadar hastayken neden balkon yikadiniz ?

Balkon yikiyorsaniz demek ki gerçekten hasta değilsiniz.

Balkon yerine mutfağa gidebilirdiniz.

Bilmem biraz inadına yıkadım sanki. Çünkü ben hastayken onun ilgilenmesi be hayta yapılacak bir şey var mı diye sorması gerekirdi. Ben de sanırım kalan son gücümle kendi işimi yaparım sen de zıkkım ye demek istedim.
 

Ben sizin ne anladığınızı anlamadım pek. Çocuğum bir şey yaşamadı ki. Yani bir şey yaşadığı için değil terapiler.
 

Eşimi kışkırtıyor damarına basıyorum evet. Onun tabiriyle erkek gibi davranıyorum vs. Ancak o da masum değil. Söyleyip beni herkese rezil etmekle tehdit ettiği konu çok mahrem bir konu. Ailemin kaldıramayacağı, benim geçmişimle alakalı bir mevzu. Ben oldukça şeffaf bir insan olduğum için ve de yalandan tiksindiğim için insan ilişkilerinde ki evlilik de dahil "ben buyum. Doğrumla yanlışım ile buyum. Bil ona göre karar ver" diye yaklaştım. Pişman da değilim. O ise bugün bunu bana karşı kullandı. Demek ki dürüstlüğü hak etmeyen bir Karaktersizmiş. Hala çok gerginim ve sindiremiyorum beni mahrem sırlarımla tehdit etmesini.
 
derin sularda sizin yorumlarınız için ben de konu açmak istedim şu an :)
Keşke hiçbirimizin burda konu açacak dertleri olmasa ama hayat stabil ve tekdüze değil.
Hepimiz zaman zaman çeşitli sıkıntılar yaşayıp,
hayat yolculuğunda yalpalayıp bocalıyoruz.
İki güzel kitap tavsiye edeceğim.
Benim insan ilişkilerini ve evlilik dinamiklerini daha iyi anlamama faydası oldu.
*Herkes Kendi Hayatının Kahramanı/
Psikiyatrist Dr.Gülcan Özer
Gülcan Hocamın diğer kitapları da güzeldir,
okuması kolaydır,
instagram hesabı da harika.

*Az Seçilen Yol/ Psikiyatrist Dr.M.Scott Peck

Sevgiyle kalın...
 

Aslında tuhaf değil kafamdaki fikir de buydu. Madem beklemek gerekiyor kes alakanı ev arkadaşı ol bir süre diyordum ama plan elimde patladı.
 

Hiç de değil kendi diyen kendi olur tamam mı öyle değil bi kere.

Anlatmıştım. Kibrimden o öfke. Bana nasıl yalan söyledi ne hakla beni kandırdı düşüncesinden kaynaklı. Affetmekten ziyade sindiremedim. Ve söylediği her ağır sözde öfkem artıyor.
 

Öyle deseydim yapardı belki. Hırs evet. Bitmek bilmeyen öfke ve hırs. Beni bu tüketecek belli ki. Bazen bu forumda benim duyduklarımı ve yaşadıklarımı anlatan kadınlar görüyorum. Benzer olaylar. Ancak onlar çok farklı bakıyorlar olaya. "nasıl düzelir evliliğim seviyorum" falan diyorlar benim aklım almıyor mesela. Nasıl öfkelenmiyorlar nasıl seviyorlar diyorum. Bendeki sorun bu.
 

Sizin yorumlarınızı da çok beğeniyorum belirteyim önce :)

Kışkırtıcı bir insan olduğum doğrudur. Asla çözüm odaklı düşünmem. İnsanları test eder gibi, doğru olanı yapacaklar mı diye beklerim ama yönlendirmem ya da anlamalarını sağlamam. Sorunlu muyum evet.

Eskiden susup delirtirdim şimdi konuşup delirtiyorum. Evet oğluma tüm merhametimi ilgimi ve sevgimi veriyorum. Başka kimseye kalmıyor. Bunu çok sorguladım neden böyle diye acaba herkese yetecek kadar sevgi dolu değil miyim bir oğlumu mu seviyorum diye düşündüm emin olamadım.
 
Neden bu öfke peki?
Geçmişten gelen affedemediğiniz birşey var ve bu adama öfkeniz geçmiyor.
Her konunuzda alenen belli.
Sevmiyor musunuz?
Bu sorunun cevabını şimdiki ruh halinizle veremezsiniz de, öncenizi düşünün.
Sevip almadınız mı?
Sizin terapiye ihtiyacınız var, eşinize olan öfkeniziniz asıl nedenini ortaya çıkaracak birşeylere...
Ne iyi gelir ne güzel olur.
Çok daha dönülmez yerlerden dönülen evlilikler vardır muhakkak.
Siz de dönersiniz.
İnşallah Allah kalbinize ferahlık dinginlik versin.
 
Bence eşimde karaktersizlik sorunu var. Dürtü dediğin nedir ki, sorun daha derin. Neyse çok da gömmek istemiyorum ama şu an onun durumunu düşünemem. Boğazlasam öfkem bitmez. Teşekkür ederim yorumunuz için.
yazım tarzın çok güzel. Bunu değerlendirmeni tavsiye ederim. Çalışmak demek 8- 5 değil yaaa.
 

Evet çok garip bir bağ var sigara ile aramda. Bana ait olan tek şey o ve o da giderse iyice kötü olurum gibi hissediyorum.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…