Kendi evinizi dusunun, dusunun ki babaniz, ya da kocaniz herseye karar veriyor, sizin hic soz hakkiniz yok, itiraz edemiyorsunuz, itiraz etseniz de sikayet mecriniz " sen bilmezsin kocan bilir" diyor, ne kendi istekleriniz ne de kendi geleceginiz hakkinda tek bir soz hakkiniz yok, kacacak yerinizinde olmadigini dusunun, butun dunyaniz o dort duvar, ne yapardiniz? Siz boyle bir evde yasamak ister miydiniz?
Peki kucucuk bir evde bile boyle durumlarda kiyametler koparken, siz koca bir ulkeyi bir kisinin ya da grubun kontrolune nasil birakirsiniz, nasil butun kontrol mekanizmalarini yok eden bir sistem ozlemi duyarsiniz, yoneticilerin sizlerin iyiligini dusundugune ve en iyi kararlari vereceklerine dair bu korkunc inanc nereden geliyor ve neden sivilller olarak devleti yani bir suru etnik, dini, politik ve ekonomik sinif arasindaki iliskileri duzenleyen mekanizmayi. denetlemek icin kurulan ve aktif sekilde calismasi gereken kurumlarin tasviyesine izin verirsiniz, ciddi olarak algilayamiyorum, argumanlarinizi anlayamiyorum. Zannediyorsunuz ki ulkeniz baskalari yuzunden, sadece dis gucler yuzunden, bu halde, hic bir sorumluluk almadan nasil yasiyoruz ve yasiyorsunuz. 80'lerden itibaren ulkemiz neoliberal politikalar yuzunden bugunki noktaya geldi, ve buyuk bir cogunluk karinca misali ulkelerinin ve kendilerinin felaketi olan ve daha da olacak olan bu yangina odun tasidilar, kah oy vererek, kah yontecileri sorgulamayip, uzerlerinde baski uygulamayip denetlemeyerek. Ben lisedeyken saatlerce ayakta yolculuk yapmak zorunda kalirdim, otobuste ayakta yolculuk yapan bir yasli gorsem ofkelenir "bugun sen ve ben ayakta gidiyorsak, bunun en buyuk sorumlulugu senin diye " kafamin icinde karsimdaki yasliyla kavga ederdim, ve ne yazik ki bu gidisle cocuklarimiza daha beter bir ulke birakacagiz, bu ayipta bize yeter.