Akademide uğradığım haksızlıklar..Fikirlerinize ihtiyacım var.


Yanıtınız için teşekkür ederim. MD değilim, veteriner hekimiyim ve klinik bilimler bölümündeyiz, hasta yoğunluğumuz da tıptakiyle yarışır seviyede, akademisyenim henüz ve tez aşamama geçtim ancak o diğer asistan da 4.yılındayken bu şekildeydi hep yukarda hep hocaların yanında biz hep aşağıdaydık, ben seminerimi ve yeterliliğimi güç bela halledebildim çünkü hocamın yanına gidemiyodum doğru düzgün. Post-doc olduğu doğru ama bizim aramızda hiç bu şekilde konum, ast-üst ilişkisi olmadığı için o da nasıl olsa sepulik var halletsin işleri mantığında şu anda, kınadığı ve benzemeyi istemediği insanlar (hocalar) gibi davranmaya başladı. Kıdem, 2 ayda karakteri mi değiştirdi ben anlamayadım? Ben de zaten şuan çekiyorum ama onun işlerini rahatça halledebilme hakkı varken beni niye amele gibi görüyorlar ben anlayamadım.
 


Yanıtınız için çok teşekkürler, gerçekten yorumları okudukça biraz daha rahatladım. Maalesef akademisyenlik çok yıpratıyor, herkes yıprandığı için de hoca olunca yine aynısını yapmaya devam ediyor bu düzen bu şekilde kurulmuş. Ben böyle olmayacağım dedikçe dönüşmeye başladığını, karakterinden tavizler verdiğini görüyorsun. Daha önce hiç bu şekilde sorun yaşamadığımız için artık son zamanlarda bu durumlar batmaya başladı, bir de bu son olay bende iyice yeter artık saçı başı dağıtcam modu yarattı. Normalde birbirimizi idare edip, onun işi olduğunda (çoğu zaman) ben hep idare edip, uyum sağlayan tarafta oldum. O da benim işim olduğunda anlayışlıydı, gidemezsin, nerdesin gel hasta bak gibi çıkışlarda asla bulunmadı çünkü bunu yapanlar da var. Sorun şu sanırım ki dr ünvanını aldığı için biraz değişmeye başladı ve bunun da ilk örneğini bu olayda görmüş olduk. Ast-üst ilişkisine başlayabilirim havasına girdi. Bu zamana kadar öyle değilken şimdi bu şekilde değişmesi garip.
 


Yanıtınız için çok teşekkürler. Kendisiyle konuşmayı düşünüyorum. Bende de biraz pasif kalma olabiliyor, o an tepki veremeyip daha doğrusu normal cevap verip şok olup olay soğuduktan sonra ya da olaydan 1-2 dakika sonrasında şunu şunu da söyleseydim diyorum, bu özelliğimi hiç aşamadım, yenemedim. 4 senedir klinikte bifiil çalışıyorum hemen hemen her şeyi de öğrendim diyebilirim artık kendi işlerime bakmam lazım ya alta asistan gelecek ki gelmiyor kadro verilmiyor ya da ben bunları çözemeden gideceğim. Ben de şuanda önce diğer asistanla konuşup eğer işler çözülmezse diğer hocayla konuşma yönünde hemfikirim. Çözüleceği konusunda pek umudum yok ancak elimde geleni yapacağım.
 
Sakın tartışma ve şikayet moduna girmeyin. Hafif tatlı sert, öneride bulunur gibi konuşabilirsiniz. Hocalar hep kendini düşünür ve siz yine ikiniz yalnız kalacaksınız.
çok doğru hocalara bir şey olmuyor olan asistanlara oluyor, onlara davul zurna saz, bir kulağından giriyor diğerinden çıkıyor. Sınav mı var asistan düşünecek, her işlerini asistan halledecek. Üstüne bir de yorulacak, tez yazacak. Bizim aramızda da asla kötü olaylar olmadı, yaşanmadı, hep birbirimizi idare ettik, ancak şimdi böyle olması düşündürücü. Yine de konuşarak çözülmesi gereken durumlar.
 
Akademik olayları bilmiyorum. Bu durum özel şirkette yaşansaydı, önce asistan olan arkadaşınızla konuşun bu durumdan rahatsız olduğunuzu ve tepkisine bakın derim. Daha sonra ilk yöneticinizle görüşün. Direk dekana gitmeyin. Alacağınız tepkilere göre konuşmaya yön verirsiniz. Öncelikle kimseyi şikayet etmeyin, mutsuzluklarınızı anlatıp çözümü onlara sorun derim.
 


Tabi ki arş.gör.dr olduğu için kıdemi olması gerekiyor ancak bizim bu zamana kadar böyle bir muhabbetimiz olmadı. Dr olduktan sonra böyle olunca demek ki işin içine ünvan ve kıdemle ilgili birtakım egolar girebiliyor ve insanlar dönüşebiliyor. Bunun en güzel örneği. Bu arada kendisi uzun süre kalmayacak kürsüde, gitmeyi düşünüyor, nişanlısı başka bir şehirde dr yaptığı için onun yanına gidecek, yavaş yavaş da kürsüden ve klinikten uzaklaşmaya da başladı bu sebeple. Dr.öğr üyesi kadrosunu alamadan da gidebilir yani her halükarda işler bana kalacak gibi gözüküyor. Sanırım o zamanlar geldiğinde bakırköye bi başvuruda bulunabilirim gibi. Bakalım hayırlısı.
 
Bence ilk önce arkadaşınızla konusup sıkıntılarınızı anlatın,dağ dağa küsmüş dağın haberi olmamıs mevzusuna dönmesin sonra suçlu siz olursunuz

Önce onla konuşma taraftarıyım. Zaten öncesinde de kürsüdeki bu yoğunluğun bu şekilde gitmeyeceğini, asistan gelmesinin gerekli olduğunu kendi aramızda bahsediyorduk. Ancak işler ne ara bu hale geldi anlayamadım. Onla konuşmadan hocaya gidersem şikayet etmiş gibi olacağım o yüzden öncelikle hedefim primer muhattabıyla çözebilmek sorunu.
 

Kurulu düzenin çarklarında dönmeye mahkum gibiyiz. En ufak bir itirazında sus otur sen asistansın biz de böyleydik sen de çekeceksin naraları.. Hiç mi haksızlığa karşı duramayacağız, hep ağzımıza bir şeyler geri tıkılıyor. Kendileri de uğramışlar ancak şimdi aynılarını onlar yapıyor.
 


Evet görüşler hep bu yönde önce diğer asistanla konuşmam gerektiğine dair sanırım ben de o şekilde yapacağım. Ben de biraz daha çok yırtık olabilmeliyim ancak mizacım da çok uysal ve her şeye he diyebilen bir mizac, bunu yıllardır yenebilmek için verdiğim mücadelelerin haddi hesabı yok cunku en ufak bir haksızlıkta kafasına en cok vurulan bu tipler oluyor. Kendimle ilgili bu özelliği törpüleyip aşabilirsem daha iyi olabilir.
 
Merhaba, tıp fakültelerindeki bu anlamsız ezme olayını bir türlü aklım ermiyor. Belki camia dışındayım o yüzden. Ama dışarıdan bakınca ben çok çektim benden sonra gelenler çekmesin diye düşünmek gerekmez mi? Ben olsam öyle yapardım. Birçok asistan sizin durumunuzda bunu farklı yerlerde birçok kez okudum. Süreci değiştirecek birşeyler yapmak gerekiyor ama bu kadar yerde sorun yaşanırken düzeltilmesi gereken nedir onu da bilmiyorum. Ben de diğerleri gibi önce iş arkadaşlarınızla anlaşma yoluna girmenizi önerecektim. Baktınız ki olmuyor o zaman bildirirsiniz üstlerinize . Dişli olmak , aşırı değil ama kararlı adımlarla hep aynı şeyi beklemek istediğinden vazgeçmemek sizi sonuca ulaştırır diye düşünüyorum. Umarım hayallerinizi gerçekleştirirsiniz. Sevgiyle kalın
 
Sizi anlıyorum..akademisyenlik süresince yüzüp yüzüp kuyruğunda bırakan kimseleri duydum..tip alanında değil yalnız.hocasinin zulmünden ruh sagligini kaybedip depresyon tedavisi alani da duydum.en yakın arkadaşım akademisyen ve yıllardır bu mobbing ve haksızlıklara maruz kalıp neredeyse göğsünde kitle çıktı ameliyat oldu ve kansermi diye çok korktuk.neler yaşadı hassas duygusal iyi kalpli bir insandı,büyük buyuk insanların küçülmesine anlam veremiyordu.cok yıkıldı bırakmadı.şuanda tezini başarıyla verdi ama öğretim görevlisi oldu ama bu seferde başka üniversiteye sürdüler diyebilirim.davayı kazandı hala universite yönetimi umursamıyor.akademisyenligin zorluğunu oradan biliyorum.hala cektiriyorlar yani.universite yönetimini dava etti diye örümcekli pis kıyıda köşede kalmış bir odayı verdiler.odasini mis gibi yaptı ama hala yılmadı başaracağım diyor yaş geldi 35.yar.doç.olmak için gayret ediyor.olurda.ama yaşadığı zorlukları düşününce kendisine kıyamıyorum.keske öğretmenlik onu tatmin etseydi diyroum ama etmezdi biliyorum.size şunu sormak istiyorum.siz bu akademisyenligi bırakırsanız ne olur? Yani tus sınavına girip uzmanliginiz varmı? Kusura bakmayın çok anlamıyorum.yani pratisyen hekim olarak mı devam edeceksiniz o kısmı tam bilmiyorum.bide 4 yıldır kliniktesiniz madem tez,sunum v.s vermek için kaç yıl gerekli? Sizin şuanda hakikaten teziniz üzerine gayret ediyor olmanız gerekirdi.bence burada sizin hocanizda çok hatalı.acaba diğer arkadaş unvanını alınca mi size geçecek bilemedim? Bıraktığınız da herşey daha güzel olucaksa sizin sağlığınız herşeyden önemli diyorum
 
Böyle giderse kendi tezinle vs ilgilenemeyeceğin için hoca olman çok geç olacak. Bende akademisyenim yaptığım angaryalardan doktorama zaman ayıramıyorum ama ben bizim kürsüde tek asistanım o yüzden yapabileceğim bir sey yok. Bence bölüm başkanı ile konuşup derdinizi anlatmalısınız yoksa psikolojiniz bozulacak belli ki.
 



Ben de birçok kez istifanın kıyısından döndüm, yapma etme eyleme o kadar emek harcadın başladığın işi yarım bırakma mizansenlerine maruz kalıyorum bunu dile getirdiğimde. Bir de ben bu kadroya hakkımla geldim, ÖYP programıyla, merkezi atamayla ales yds ve agno notumla tercih yaptım ve kazandım, hiç bilmediğim bir şehire batıdan göç ettim, kendi ayaklarımın üstünde duruyorum, burayı tercih etmeden önce cok düşündüm gitsem mi gitmesem mi diye çünkü akademisyenliğin ne kadar zor olabileceğini ben de lisanstayken asistan ablalarımdan hep dinledim,gördüm, zorluklarına şahit oldum. Gitme kararını sancılarla aldım. Ancak hiçbir şey sağlığımızdan önemli değil. Ben de gecen sene yoğun stresten dolayı tiroit problemi geçirdim, henüz doktor teşhisi olmasa da depresyon belirtileri yaşıyorum sanırım. Mizacım değişti. Kitap delisi insandım, kitaplarımın yanından bile geçemiyorum. İlgi duyduğum aktiviteler yitik, gidik. Pamuk şekeri yumuşaklığındayken, sinir katsayısı everestlerde gezen, her şeye tahammülsüz bir insana dönüştüm. Bu şekilde ben doçent olsam kime ne yazar, akıl sağlığı bozukken yayın ve çalışma nasıl yapılır. Benim de sonum antidepresanlar gibi duruyor çünkü bu sorunlar çözülecek gibi durmuyor. Ben bu arada veteriner hekimiyim ve klinik bilimlerdeyim. Burdan istifa edersem doktoram yarıda kalır, başladığım işi bitiremem belki biçoğu insanın gözünde "Şuna bak dayanamadı, gitti, başaramadı" ezikliğini görürürüm ama benim ruh halim kaldıracak gibi değil, herkesin her şeyi aynı oranda kaldırabilme imkanı da yok. Burdan istifa edersem, özel klinik açabilirim çünkü yeterli klinik bilgisine sahibim. Ancak bi yerde konfor alanlarımızı kırmaya da cesaret edemiyoruz. Burda ayın 15inde maaşın düzenli yatıyor neticede kamudasın, geçim derdin, kirayı ödedim ödeyemedim derdin olmuyor. Serbest piyasa riskli ve rakibin çok, işini iyi yaparsan 2-3 senede kazancı çok oluyor ama onun da yıpranması fazla. Avantaj ve dezavantajları iyi tartıp adım atabilmeyi çok istiyorum. Belli bi yaştan sonra özel sektöre adapte olabilmek de zorlaşıyor. Serbest piyasada kendi işin oluyor, patron da sen oluyosun, kendin için çalışıyosun sadece, kazancın da kendine batsan da kendine. Burda şimdiye kadar harcadığım emeğe ben milyarlar kazanmıştım ama o zaman da klinik tecrübem azdı. Hayırlısı bakalım, her şeyden önce bu sorunlarla başa cıkabilmek için ne gerekiyosa adım atmaya hazırım. Yazılanlar ve gelen destek yorumları beni buna sevk etti. Yanıtınız için çok çok teşekkür ederim. Çok iyi moral oldu bana.
 


Evet çok haklısınız, psikolojim bozulma yoluna girmiş durumda zaten psikiyatrik destek almayı da düşünüyorum. Çünkü bazı şeylerin içinden ne kadar çırpınsanız da çıkmaya kendiniz tek başına muktedir olamıyorsunuz, tıkanıyorsunuz. Ya sorunlar çözülecek ve akademide kalacağım, ya sorunlar çözülmeyecek ancak antidepresanlarla devam edeceğim ya da istifa edip konfor alanımdan çıkıp bambaşka bir hayata yelken açacağım biraz risk alacağım. Tez aşamasındayım ve deneysel çalışmam başlayacak, nasıl yapacağım kara kara düşünüyorum. Hoca arkamda değil, her şeyi bana salmış durumda. Bir sorun çıksa sen yaparsın ya da sen istedin bu çalışmayı sen düzelt modunda. ANgaryaların haddi hesabı yok. Bir de klinik sorunları. Bana bakırköy gözüküyor gibi. Bölüm başkanına da daha once ufak tefek sorunlarımızı dile getirdiğimiz halde tamam halledeceğim diyip pek umursamadı ama bu tarz bir sömürüye belki duyarsız kalmaz umuduyla söyleyedebilirim bilemiyorum tam olarak.
 


Yanıtınız için çok teşekkürler. Artık bana hayal olmaktan çıktı işkenceye dönüştü. Sevdiğim bir alanda, ilerde şunu yapacağım idealiyle başladığım bu meslekten soğuyorum. Neşesiz, tahammülsüz, somurtkan bir karaktere dönüşüyorum. Toplu bir şekilde ses çıkarıp hak aramadan bu akademideki sorunlar çözülecek gibi değil, birçoğu da bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığında olduğu için sen çırpınıp durduğunla kalıyorsun. Bu zamana kadar hep kararlı hep ufak tefek sorunlarda ayakta durup yola devam edebilme cesaretinde ve gücünde oldum ama herkesin dayandığı bir noktası var benim de o noktam çok yakın. Artık kaldıramayabilirim sanırım. BAkalım hayat ne gösterir, belki yarın yeniden bir güneş doğar. Teşekkür ederim desteğiniz için, siz de sevgiyle kalın.
 

Yaşam şartları hayallerimizi törpülüyor hep. Sünger bobdaki squidword de bir mezarın başında ağlardı çocuklarım izlerken denk gelirdim anlam veremezdim. Sonradan bir yerde okudum hayallerinin mezarıymış orası. Çizgi film sonuçta ama yine hayatın içinden. Kızımı psikiyatriste götürecektim araştırma yaptım tus 1.si bir doktor varmış ona götüreyim dedim. Gerçekten de gözleri parlak parlak bakan , güler yüzlü , konuştuğumda ne demek istediğimi hemen anlayan genç başarılı bir doktor vardı karşımda. Kızımla ilgilendi , beraber resim çizdiler. Kızım da çok sevdi doktor abisini. Muayene sonu normal bir süreç olduğunu söyleyerek bizi bir daha görüşmeye çağırmadı doktor. O yüzden bir daha görüşmedik. 2 yıl sonra oğlumu götürmek istedim. Baktım hemen aynı doktor duruyor mu diye. Yine o doktora randevu aldık aynı yerdeymiş , çok sevinmiştim. Ama girer girmez bir terslik olduğunu anladım. Sevecen doktorumuz gitmiş yerine göz teması bile kurmayan , birkaç kere dediklerimizi tekrar ettiren , muayene süresi bitmesi için dakika sayan bir doktor gelmiş sanki , çökmüş , saçları dökülmüş , gözlerindeki o parlak ışık gitmiş. Ben oğlumu başka doktora da götürürüm sorun değil ama o doktorun haline çok üzüldüm . Ne ümitlerle ne hayallerle zor bir bölümde bu kadar başarılı olup daha sonrasında sistemle , sistemin getirdikleriyle, astlarla üstlerle, hastalarla , belki de zaman zaman dengesiz insanlarla uğraşa uğraşa bu hale gelmişti. Siz başkalarının sizi yıpratmasına izin vermeyin lütfen ...
 
Aslında bıraktığınız da yada birakmadiginizda ne gibi sorunlarla karşılaşacağınız bilincindesiniz.oncelikle bu çok güzel.aslinda gönlümden geçen şu ki mücadele edin ve bırakmayın.elbet o tezi bit şekilde vereceksiniz gibi..ama kar ve zarar olarak düşünün taşının..ruh sağlığınızın bukadar etkilenmesine çok üzüldüm.ne diyebilirim ki Allah yardımcınız olsun ve size bol sabır versin.hepsi geçecek ve bu günler sizin olgunlaşma adımınız olacak inşallah.sizin bölümümüzden alanınızda uzman olmuş kişilerle istişare edip öyle karar vermenizi öneririm.birde 6 ay gibi bir zaman belirleyin acele etmeyin.baktiniz olmuyor veteriner hekimliği önemli olduğu şehirlerde güzel bir klinik açıp kendi işinizin patronu olun.hakkinizda neyin hayırlı olup olmadığını gerçekten bilemeyiz.hic üzülmeyin canınızı sıkmayın inanın geçecek bu günler.
 
Ben sizi çok iyi anlıyorum çünkü ben de üniversitede araştırma görevlisi iken mobbing yüzünden istifa ettim. Ama siz etmeyin. Elbette bölüm başkanı ile konuşun. Mümkün olduğunca Ben dili ile konuşun, yapıcı olmak için geldiğinizin mesajını verin tavır ve konuşmalarınız ile. Asla başkalarını suçlar şekilde konuşmayın. Bunları zaten siz benim kadar iyi bilirsiniz. Belki bir şeyler değişir ama belki de değişmez değişmezse evet maalesef akedemi böyle. İnsanlar zaten çok sömürüldüklerinden ve çok çile çektiklerinden kendinden sonra gelen kidemsizlere de çektirmek istiyorlar. Ya ben yaşadım bunu bizim bölüme staj için gelenlerle ben ilgileniyordum ve biz o kadar çile çekerken stajyerlerin bu saf salak ve rahat hallerine gıcık oluyordum, ve ben de o bölümde staj yaparken stajerlere kötü davranıldığına sahit olmuştum. Birgün bir baktım ben de stajyere b.k gibi davranıyorum. Kızın kalbini kırdım sonra dedim "ne oluyor? Ben de onlara benzedim".
Bizim bölümde mobbing had safhada idi. Sürekli diken üstünde stresli bir haldeydik. sabah 8.30da işbaşında olmamız gerekiyordu bazen bölüm başkanı sabah 7.30da toplantı yapardı. Geç kalana ne biçim laf sayardı. Hakaretler havada uçuşurdu. Bölüm başkanı odasına çağırı diğer asistanı kötülerdi sonra yanından çıkıp o kişiye yine hiçbir şey olmamış gibi gülümserdiniz. Ay bir arkadaşımız evlenmeye nişanlanmaya kalktı ev kredisi çekecek önüne A4 kağuıdı koydu bölüm başkanı yaz bakalım nişanlanmakla ve ev kredisi çekmekle ne kadar yanlış yaptığını düşün yaz kendi kendine oku" dedi. Niye evlenirse o kişi 7 724 bölüm başkanının hizmetinde olmayacak diye. Bizim o asistanın evine dünürler geldi çocuğu gece 2'ye kadar çalıştırdılar proje yetişecek diye evine göndermediler düşünün ailecek damadın ailesine gidiliyor önceden planlanmış yemek için ve damat yok buna rağmen evlenmeyi başardı sonra bir sunumda bilgisayarın ekranında evlilik fotosu var kazara bir ekrana yansıdı bu bölüm başkanı "ne o biz senin karını görmek zorunda mıyız?" dedi herkesin içinde, başka bölümden hocalar ve öğrenciler de vardı sunumda. Yazsam bitmez ya o kadar çok şey var ki. Doktora yapan araştırma görevlisine evini boyattı ya hoca. Yani bizde ilaveten böyle şeyler de vardı. Kidemliler de birbirilerinin kuyusunu kazmaya çalışıyor bize "tarafını seç" diyorlardı oysa biz sadece bilim yapmak istiyoruz ama ne mümkün yalan yanlış datalarla makale çıkartıldığına şahit oldum ya ben daha ne söyleyim. Yaz yaz bitmez ki bu ya. Benim de damarımın basıldığıbirkonu. Konunuzu görünce tutamadım kendimi. Ben bildiğiniz istifa ettim.
 
Akademisyen olunca konu da makale tadında oluyor sanırım ,
Okuyan biri özet geçsin pls.
ben de uzun yazıları okumayı hiç sevmem ama bunu sonuna kadar okudum. İnanın özet geçilecek bir konu değil, konu sahibi yine özet geçmiş bence. Ah bu akademideki sorunlar, anlatılamaz yaşanır...
 
Biliyorsunuz, sizin kadar olmasa da o da baskı altında. Yani stresten dolayı öyle ters konuşmuştur diye düşünüyorum.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…