Sezer, seni dün okudum. Benzer şeyleri yaşadığım için senin için de çok üzüldüm. Rabbim içine ferahlık versin. Ne kadar zor olduğunu iyi bilirim. Sende kaç haftalıkdı, bilmiyorum, ancak baya ilerlemişmiş. Ben 18 haftalık kayb etmiştim. İlk günden kabullenmeme rağmen tam olarak atlatmam tam bir seneni buldu. Geçiyor, zaman lazım. Ben ne kadar erken toparlanmaya çalıştımsa da zaman geçmeyince olmuyor. Hiç tatmadığım, yaşamazsam asla anlayamayacağım bir acıydı. Bebeğimi kayb ettikten sonda, tanıdığım bazı insanların aslında ne kadar büyük bir acı yaşadığını anladım. Rabbim kimseye yaşatmasın.
Sana yazmakta maksadım, sakın kendini iyi göstermeğe kalkma. Ağlamak istediğin zaman ağla. Bu acı kolay geçmiyor. Bir süre sonra eşlerimiz de bizi, hiss ettiklerimizi anlamıyor. Ancak sakın isyan etme. Niye böyle oldu deme. Olmamalıydı, niye benim başıma geldi... gibi düşünceler hem iyileşmeği engeller, hem de isyana götürür. Ben bebeğimi görmüştüm, beni en çok onu görmek yaktı, unutamadım. Çareyi tamamen düşünmemekte gördüm. Hiç düşünmememe rağmen iyileşmek uzun sürdü (yani tamamen iyileşmek). O benim 7 sene sonra, 4. tüp denemesinde gelen bebeğimdi. Ancak kısmet değilmiş ki, çabuk gitti. Şimdi yeni umutlarla ve tabii korkularla yola devam ediyoruz, elhamdulillah. Sen de acını yaşa, ancak emin ol ki, geçecek.