Bir annenin doğum hikayesi....
Evliliğimizin 2. yılını doldururken bebek sahibi olmaya karar vermiştik. Kısa bir süre içinde hamile kalmıştım. Genel olarak rahat bir hamilelik geçirmiştim. Doğum şekline ise çoktan karar vermiştim ancak benim planladığım gibi gerçekleşmedi:
Artık son günlerdeydik; ancak ne ağrı ne sızı ne de bir hareket vardı. Herhalde her şey bir anda başlayacak apar topar hastaneye gideceğiz diye düşünüyordum. Ama işler hiç de planladığım gibi gitmedi... Alp Bey son haftalarda kilo almıyordu. Neyse ki kalp atışları, hareketleri ve amnion sıvısı gayet iyi durumdaydı aksi taktirde hamileliği sonlandırmak gerekiyordu. 21 Temmuz'da kontrole gittik, doktorumuz "son birkaç gün daha veriyorum, siz bu kadar normal doğum istemeseydiniz 38. veya 39. haftada alırdık, kilo almaması stres nedeniyle olabilir, böyle bir durumda da beklemenin bir faydası yok, bebek dışarıda anne sütü ile daha iyi gelişir" dedi. Eşim ve ben "tamam" deyip ayrıldık, tabi ben hala sancılar başlayacak diye umutla bekliyorum... Son kontrolümüze 24 Temmuz Salı günü gittik ve doktorumuz "artık tamam, almalıyız" dedi. Bizim tereddütte kaldığımızı görünce "düşünün ve tekrar konuşalım" dedi. Bahçeye çıktık, daha fazla ısrar etmenin bir faydası olmayacağına, riske atmamamız gerektiğine karar verdik. Kendimi çok fazla normal doğuma şartladığım için biraz ağladım ama sonra "demek ki hayırlısı bu" dedim. Güne karar vermek üzere doktorumuzun yanına gittik, "bugün bile olabilir" dediJ eşim "Bugün olmasın, Eser heyecanlanır şimdi" dedi. O daha heyecanlıydı, bence olabilirdi ama ertesi güne karar verdik. 25 Temmuz 2007 Çarşamba günü 14.00, epidural sezaryen ile.. Doktorumuz ameliyathane ile görüştükten sonra anestezi uzmanı ile de görüştü ve bizi kendisine yönlendirdi. Kanım alındı, trombosit sayısına bakılıyormuş, bu sayı düşük ise epidural de olamıyormuş, "İnşallah bir sorun olmaz, zaten normal doğum olamıyor bari bunda sorun olmasın" dedim, çünkü bebeğimi hemen görmeyi çok istiyordum. Hemşire aksi bir durum olursa bildireceklerini söyledi. Oradan hasta yatışa gidip işlemlerimizi yaptırdık, sünnet hakkında bilgi aldık. Arkadaşlarımızdan duyduklarımıza ve okuduklarımıza göre yeni doğan sünneti hem kolay hem de ağrısız olduğu için buna karar vermiştik.
Herkese telefon açtık, haberi verdik...
Ben de hiç bir heyecan belirtisi yoktu. Güzel bir uyku çekmiştim. Saat 8'e kadar bir şeyler yememe izin olduğu için kahvaltı ettik, 12'ye kadar da su içebilirdim. 12'de hastaneye gittik. Ben hala oldukça sakindim, benim dışımda herkes daha heyecanlıydı, bu kadar soğukkanlı olduğumu bilmiyordumJ. Hep beraber odaya çıktık, sonra eşim Mehmet herkesi gönderdi. Hastabakıcılar 14'de beni almaya geldiler. Herkes ameliyathanenin kapısındaydı, vedalaştık ve içeri alındım.
Artık heyecanlanmaya başlamıştım, kapıda anestezi uzmanı vardı, "eşim de gelebilir mi" diye sordum, "hayır" dedi. Doktorumuza zaten sormuştuk ama eşlerin alınmadığını söylemişti "yine de bir şansınızı deneyebilirsiniz" dediği için sormuştumJ. İçerde bir sürü görevli vardı, herkes arı gibi çalışıyordu. Onlar için ne kadar sıradan, benim için ne kadar da olağanüstü bir durum diye düşündüm. Ve işlemlere başladılar:
Sol yanıma döndüm, doktor belimi daha belirgin dışarı çıkartmamı istedi. Neredeyse hiçbir şey hissetmedim. Saate bakıyordum ikiyi biraz geçiyordu. Doktorumuzun yanında bir de yardımcı doktor vardı. Tüm ekip pek neşeliydi bu durum beni de rahatlatıyordu. Doktorum, anestezi doktoruna "tamam mı hocam, başlayalım mı" diye sordu, anestezi doktoru "buz testini de yapayım tamam" dedi. Ben sanki hala uyuşmamış gibiydim, müdahaleci ruhumla "siz bir daha test edin lütfen sanki hala hissediyorum" dedim, herkes pek güldü bu sözlerimeJ. Doktorum, "yavrucak hala hızla hareket ediyor" dedi ben artık hissetmiyordum. Ve işleme başladılar, oldukça rahattım, hareketleri hissediyordum ama acı, sızı yok, ilginç bir duydu. Anestezi doktoru ile sohbetteyiz. Kısa bir süre sonra kendisi, eğilip perdenin arkasına baktı ve sağ üst tarafıma doğru duran minik yatağı göstererek "başı çıkmak üzere, çıkınca bu yatağa koyacaklar hemen oraya bak" dedi. Veeee ağlama sesi ile Alpciğimiz doğdu, ona bakıyordum, hemşireler ilk bakımını ve kontrolünü yapıyorlardı, okuduklarımdan nelere baktıklarını biliyordum, tabi hemen "sağlıklı mı" diye sordum gözyaşları içinde, çok sağlıklı olduğunu söylediler. Bizimki ağlıyor, birkaç saniye susup etrafına bakar gibi yapıp tekrar ağlıyordu. Ardından benim boynuma doğru koydular, o kadar yumuşaktı ki, ellerini tuttum, çok güzel bir duyguydu, şuan bu satırları yazarken de gözlerim doluyor... Anestezi doktoru daha da yaklaştırdı bana, bizimki gür sesi ile ağlıyordu. Hemen ardından bebek odasına götürmek üzere ayrıldık, benim dikiş işlemlerime başladılarJ artık daha da rahattım, anestezi doktoru ile sohbete devam ettik, bir ara doktorum eğilip "burada sohbet koyu" dedi, hep beraber güldük... Gerçekten de anestezi doktoruna çok müteşekkirim, o kadar çok destek olup beni rahatlattı ki anlatamam. Kendisinin de doğum günüymüş meğerJ En sonunda her şey bitti, kısa bir süre bekletilmek üzere ameliyathanenin dışına alındım, oradan da artık odaya çıkacaktım. Bu arada titreme nöbeti başladı, bu normalmiş, kan kaybı, heyecan vs, hiç böyle titreme görmemiştim, kendime hakim olamıyordum, çok ilginçti! Dışarı çıkıp ailemi ve bebeğimi görmek, kucaklamak istiyordum, iyice sabırsızlanmıştım, ama titremeye devamJ. En sonunda dışarıya çıkartıldım, herkes bekliyordu, nasıl olduğumu sormalarının yanı sıra çok güzel bir bebek, çok sağlıklı diyip duruyorlardı. Odaya çıktık, meraklı bakışlar altında Alp'i getirdiler. Bizimki hemen emmeye başladı, karnımdayken de genelde parmak emdiği için bu konuda oldukça başarılıydı, çok şükür ki sütüm de hemen gelmeye başlamıştı.
İsteyen herkese bebek sahibi olmalarını diliyorum, zor ama çok çok güzel bir duygu, onu seyretmekten kendimizi alıkoyamıyoruz. Bir yaşına az bir süre kala bu satırları sizlerle paylaşmaktan mutluyum, herkese hayırlı doğumlar ve bebeklerini sağlıkla, mutlulukla büyütmelerini diliyorum.