Arkadaşlar!!
Sanırım anlatma yetersizliği yaşıyorum...
Konunun ana fikri, 2. kadınları yargılamak değil zaten!!
Yorumları okuduğumda; verilmek istenen mesajı göz ardı edip; ufak detayları masaya yatıran arkadaşlar görüyorum...
Konu tümüyle değerlendirilmeli!
Bazı arkadaşlar, erkeklerden çok, kadınların suçlandığına dair bir izlenime kapılmış...
Bazıları da; sadece aldatan kadınlar üzerinde yoğunlaştığımı düşünmüş...
Kimileri değer yargılarımızı, dine bağlamış...
Kimleri de; ayrıntıları ön plana çıkarmış...
Anlatılmak istenen şey; bunlar değil!
Bakın!
Bir aldatma olayında; kadın ve erkeğin suçu aynıdır... ıki taraf da; bundan aynı ölçüde sorumludur...
Bir tarafı göz ardı edip de; diğer tarafa yüklenme gibi bir hataya düşemeyiz...
Şu bir gerçek ki; biz kadınlar, toplumun; merkeziyiz...
Bizler; gelecek nesilleri şekillendiren bir tohum görevi görüyoruz...
Bizim yetiştirdiğimiz çocukların ahlaki değerlerinin sağlam ya da bozuk olması ; tamamen bizim yetiştirme şeklimize bağlı...
Her kadın bir ressamdır; o büyük toplum tablosunu çizmede; her kadının paletinden izler vardır...2 kadınlara değinirken; erkekleri göz ardı etmiş değiliz...
Diyoruz ki; erkekleri de, kadınları da yetiştiren biz kadınlarız...
"Çocuklarınızı yetiştirirken dikkat edin!" derken, sadece kız çocuklarını kasdetmiş değiliz...
Çocuk kavramının içine, hem kız , hem erkek girer...
Her iki cinsi de, aynı sağlam iradeyle yetiştirmeliyiz ki; gelecekte Kimin elinin kimin cebinde olduğunu bilmediğimiz ahlaki bir çöküş yaşanmasın...
Bunun haricinde; internetin; bizler üzerindeki gücünü sorgulamalıyız...
Bu aldatma olaylarını sürekli konu malzemesi edinirsek; bize çok ters gelen şeyler; bir süre sonra, artık normal hale gelmeye başlayacak...
ışte en çok bundan korkmalıyız...
2. kadınları ele almamın sebebi de buydu...
Düşünün ki; cep telefonu, piyasaya ilk çıktığında, herkese yabancı bir kavramdı...
Doğru dürüst kullanmayı bilmiyorduk ilk başta...
Sadece, önemli meslek sahibi insanlarda bulunurdu... Herkesde bulunmazdı...
Ama zamanla; insanlarda bir kanıksama gelişti... ılk başlarda; yabancılık çekenler, zamanla alıştılar..
Kullanıcı sayısı git gide arttı... Hatta çocukların bile; son derece kolaylıkla kullandığı bir alet halini aldı...
Cep telefonu faydalı bir alet olduğu için; bu bizim yararımıza bir gelişmeydi (kısmen)...
Ama bir de; ele alınan konunun sürekli tekrarı halinde; insanların zamanla değer yargılarının kötü yönde etkileneceğini düşünün... Bunun zararlarını hiç bir şey telafi edemez...
Burada bir şeyi açıklığa kavuşturmam gerek:
Değer yargısı; dediğimiz kavram üç kısma ayrılır:
1- Kısa sürede; hatta gün içinde değişen değer yargıları : Mesela gün içinde beğenerek aldığımız bir eşyayı; akşam tekrar baktığınızda beğenmediğimizi düşündüğümüz oluyor...
Ya da; sabah canımız çikolata isterken, akşam; midemiz kaldırmıyor...
Bunlar da bir değer yargısıdır... Ama sonuçları sadece bizim anlık duygularımızı bağlar; ve bir zararı yoktur...
2- Uzun sürede; yıllar içinde değişen değer yargıları : Mesela, önceki senelerde yumurtanın zararlı olduğuna inanılırken; artık uzmanlar yumurtanın çok faydalı bir besin kaynağı olduğunu söylüyorlar ve insanların da görüşü bu yünde değişti...
ışte, uzun sürede değişen değer yargılarının içine; ahlaki değerler de giriyor...
Yani, sürekli önümüze sunulan bir kısım konular; zamanla bizim değer yargılarımızı değiştirme eğilimindedir...
3- Asla değişmeyecek olan, olduğu gibi kalan değer yargıları: Vatanın bölünmezliği, kutsallığı; Mısır halkının, firavunlara verdiği değer (yıkıma uğrayıncaya kadar); ya da annelik duygusu gibi...
Bu kimi insanda az, kimi insanda çok olabilir; ama kalıcıdır....
Rica ediyoruz : Lütfen sadece sadece kadınlara yüklendiğimiz düşünülmesin...
Biz erkekleri de en az kadınlar kadar suçlu buluyoruz.. Ama erkekleri de bir kadın yetiştiriyor diyoruz...
"Yetiştirdiklerinize dikkat edin." diyoruz...
ınternet gibi ortamlarda bu tarz konuların sıkça işlenmesi doğru değil diyoruz...
Ailelerimize sahip çıkalım diyoruz...
( Aileyi kutsal görmeyenler olabilir... Fakat bu düşünceyle şekillenen toplumların, ne kadar kısa sürede çöküş yaşadıklarını tarih bize defalarca göstermiştir. Bunun tartışmasını anlamsız buluyorum.. Biraz sosyoloji ve tarih kitaplarını incelediğimizde bunu açıkça görebiliriz... )
Birinci kadınlara gelince: Meşru bir iş yaptığı sürece; boşanmak isteyip istememesi beni bağlamaz...
Zaten, aldatılan kadınlardan; eşlerinin kendisini aldattığını bilenler olduğu gibi; bilmeyenler de çok fazla...
Ayrılmak isteyip istememek kişinin sadece aile içini ilgilendiren bir konu...
Burada kararı onlar verecektir....
Meşru bir iş yaptığı sürece; yaptığını sorgulama hakkım yoktur...
Amaaaa; gayri meşru yapılan her işi sorgulama hakkımı sonuna kadar kullanırım...
Sonuçları toplumu etkilediği için!!!...