Büyük ihtimal zaten yazmışımdır ama beyni yıkanmış ve yalan yanlış bilgiler yaymakta beis görmeyen çok kişi olduğu için bir daha yazayım.
Proteinle başlıyorum tekrar. Tüm bitkisel besinler tüm amino asitleri içerirler. Yani mesela sadece marulda bile vücut için gerekli olan tüm amino asitler vardır. Eğer günlük gerekli kalori ihtiyacınızı karşılayacak kadar besin tüketiyorsanız, herhangi bir protein eksikliğine maruz kalmanız mümkün değildir ki sadece baklagil ailesinden birçok ürün (fasulyeler, nohut, bezelye, mercimek vs.) 100 gramında,
100 gram yumurtanın, bifteğin, tavuk etinin, köftenin, peynirin, yoğurdun içerdiğinden daha fazla protein içermektedir.
Maş fasulyesi mesela, 100 gramında 25 gram protein var. Zaten 60 kiloluk bir kadının günlük ortalama protein ihtiyacı da 45-50 gram.
Yulaf, 100 gramında 17 gram protein bulunur.
Soya fasulyesi, kavrulmuş olup olmadığına göre değişmekle beraber, 100 gramında en az 40-50 gram protein bulunur.
Nohut, 100 gramında 20 gram protein bulunur.
100 gram bademde 20 gram protein, 100 gram yer fıstığında 27 gram protein, 100 gram ay çekirdeğinde 22 gram protein,
100 gram cevizde 15 gram protein, 100 gram meksika fasulyesinde 25 gram protein, 100 gram kuru fasulyede 15 gram protein,
100 gram kırmızı mercimekte 12 gram protein, 100 gram çavdar ekmeğinde 15 gram protein, 100 gram buğday ekmeğinde 14 gram protein, 100 gram kepekli ekmekte 9 gram protein,
100 gram bildiğimiz beyaz makarnada 6 gram protein bulunur.
Daha sabaha kadar yazmaya devam edebilirim. Anlaşılması gereken tek şey, bitkisel besinlerle beslenirken ihtiyacınız olan tüm proteini fazlasıyla ve en sağlıklı şekilde alacağınızdır.
Çünkü hayvansal besinlerden protein alırken aynı zamanda yüksek oranda trans yağ, doymuş yağ ve kolesterol da alırsınız. Bunlar da insan vücudu için, en kibar şekliyle söylemek gerekirse, zehirdir.
Gelelim kalsiyuma.
Yıl olmuş 2016, hala süt ürünlerinden kalsiyum alınabildiğini sanan var.
Her hayvansal besin tükettiğinizde vücudunuz asidik olur, vücut bunu nötrlemek için kemiklerinizden kalsiyum fosfatı emer, fosforla kanınızı nötrler, bozunan kalsiyumu da çişle atar. Yani kendi anne sütünüz dışında herhangi bir süt ürünü tükettiğiniz an, vücudunuz kemiklerinizden kalsiyum emip bunu atmaya başlar. Kalsiyum kaybedersiniz.
Ama hayvan sütünün zararları bunla da bitmiyor.
Hayvan sütündeki kalsiyumun vücut tarafından absorbe edilebilmesi için, yüksek oranda magnezyumla beraber alınması gerekir. İneğin yavrusu bu yüksek oranda magnezyumu, otlandığı ve çok yüksek oranda ot yediği için alabilir. Dolayısıyla inek yavrusu, sadece kendisi için dizayn edilmiş olan inek sütündeki kalsiyumu absorbe edebilir çünkü gerekli magnezyumu almıştır.
İnsana ne olur? Kendisi için üretilmemiş, apalakasız bir türün sütünü içmeye kalktığı için, doğal olarak o sütteki tüm kalsiyumu absorbe etmesine olanak sağlayacak magnezyum tüketimi yoktur. Aldığı ama absorbe edemediği bu fazla kalsiyum ne olur? Dekalsifikasyon dediğimiz olaya yol açar.
Dekalsifikasyon, osteoporozun yani kırılgan, sağlam olmayan kemiklerin, damar tıkanıklıklarının, kalp hastalıklarınnın, böbrek taşlarının, diş sorunlarının, kronik böbrek rahatsızlıklarının, eklem kireçlenmelerinin bir numaralı sebebidir.
Yani her süt ürünü tükettiğinizde, kalsiyum kaybetmekle kalmıyor, bir de absobe edemediğiniz bu kalsiyum sebebiyle tüm bu hastalıkları o zavallı vücudunuzda paşa paşa, kendi isteğinizle yaratıyorsunuz.
Bir yetişkinin günlük kalsiyum ihtiyacının 1000 mg olduğu söylenir uzun yıllardır. Yapılan araştırmalar bu miktarın yarısının vücut için yeterli olduğunu göstermiş. Fakat yine de biz 1000 mg kalsiyum ihtiyacını baz alalım ve başlayalım.
100 gram karalahanada 200 mg kalsiyum var.
5 tatlı kaşığı susamda 350 mg kalsiyum,
2 su bardağı brokolide 150 gram kalsiyum,
1 portakalda 70 mg kalsiyum,
1 bardak ıspanakta 300 mg kalsiyum,
1 bardak pazıda 120 mg kalsiyum,
1 bardak lahanada 100 mg kalsiyum,
100 gram dereotunda 210 mg kalsiyum,
100 gram bademde 270 mg kalsiyum,
100 gram yer fıstığında 100 mg kalsiyum,
100 gram cevizde 100 mg kalsiyum,
100 gram kerevizde 45, 100 mg pırasada 65 mg kalsiyum,
100 gram tahinde 450 mg kalsiyum (zaten susamdan yapıldığı için normal),
100 gram maydanozda 150 mg kalsiyum,
100 gram kekikte 410 mg, 100 gram pul biberde 300 mg kalsiyum,
1 kase kuru fasulyede 160 mg kalsiyum, 100 gram buğday ekmeğinde 110 mg kalsiyum...
Yani ben yaz yaz yorulurum artık... Kalsiyumu da almama şansınız yok gördüğünüz gibi. Bu baharatların bu kadar yüksek kalsiyum içermesi de, sadece süs niyetine azıcık serpiştirdiğiniz baharatlardan bile ne kadar kalsiyum alındığını gösteriyor.
B12'ye gelelim. En sevdiğim konu. Bu konu hakkında da çok cahil cühela yorum duymuştum da bu kadarını sanki ilk kez duyuyorum.
B12 hiçbir besinde bulunmaz. B12'yi hayvanlar üretmez, b12'yi bitkiler de üretmez. B12, bakteriler tarafından üretilen bir vitamindir. Ayrıca b12 hiçbir şekilde midemizde üretilmez, bu fantezi dünyasına hayranım, o nereden çıktı=D
B12 sadece bakteriler tarafından üretildiği için, tükettiğimiz besinler bir şekilde bu bakterilere bulaşmışlarsa b12 içerirler sadece. Bu yüzden topraktan gelen besinler doğal olarak b12 içerirler çünkü topraktaki b12 üreten bakterilere bulanmışlardır.
Fakat bu topraktan gelen besinleri fazlaca yıkadığımızda (ki yıkamak zorundayız, şehir hayatı, ilaçlamalar vs.), b12'yi de bu besinlerin üstünden yıkayarak atmış oluruz.
Hayvansal besinlerdense, söylediğim gibi, doğal olarak b12 gelme olasılığı yoktur çünkü b12 hayvanın ürettiği bir şey değildir. Hayvan öldürüldüğü sırada tesadüfen vücudunda b12 depolamış haldeyse bile, bu, topraktan beslendiği içindir.
Ve işin sizi en hayalkırıklığına uğratacak kısmı geliyor: hayvansal besinlerden b12 olmanız mümkün değildir çünkü hayvansal bir ürünü ısıya maruz bıraktığınız an (ki bildiğim kadarıyla hiçbiriniz eti çiğ yemiyorsunuz), eğer o hayvanda tesadüfen b12 vardıysa bile, bu ısıyla o b12'yi öldürürsünüz.
Yani hayvansal besinlerden b12 alamazsınız.
B12, vücudumuzda doğal olarak bazı yerlerde üretilir. Kalın bağırsakta üretilen b12, kullanamadığımız, absorbe edemediğimiz bir b12'dir. İnce bağırsakta, ağızda ve boğazda üretilen b12'mizi ise absorbe edebiliriz.
Fakat özellikle hayvansal ürün tüketenlerin florası ve enzim aktivitileri sağlıksız olduğu için, hayvansal ürün tüketenlerin yani vegan olmayanların, absorbe edilebilir yeterli b12 üretme şansı çok düşüktür.
Dolayısıyla iş b12 konusuna gelince, özellikle vegan olmayanların b12 takviyesi alması gerekir. B12 takviyesi dediğimiz de ayda yılda 1 tanesini içeceğiniz bir hap.
Çünkü b12 vücutta depolanır. Günlük b12 ihtiyacı mikrogramlar seviyesindedir ve sadece 1 tane b vitamini hapı bile 1 miligram b12 içerir, bu da günlük b12 ihtiyacının 1000 katıdır.
B12'yi doğal olarak alabileceğiniz besinler sadece fermente olmuş besinlerdir. Lahana turşusu çok iyi bir b12 kaynağıdır mesela.
D vitaminini de unutmayalım, istediğiniz kadar yırtının, zaten gerekli d vitaminin maksimum yüzde 10'unu besinlerden alabilirsiniz. Daha fazlası olası değil. Ve buna gerek de yok. Günde yaklaşık 15 dakika güneş ışığı zaten d vitamini depolarınızı fazlasıyla dolduracak kadar d vitamini üretmesine sebep olacak vücudunuzun.
Bu arada, lahmacunu, köfteyi, döneri, kebabı hayvanlara zarar vermeden de yiyebilirsiniz. Google'a bir zahmet vegan köfte, vegan lahmacun, vegan pizza, vegan dondurma, vegan döner, vegan kebap yazarsanız, göreceksiniz.
Hayvanlara zarar vermeden çok sağlıklı, çok lezzetli, çok kolay bir şekilde beslenebilirsiniz.
Ya da illa ben bu zararın parçası olmaya devam edeceğim diyorsanız, buyurun, izleyin, madem mideniz için iyi, gözleriniz için de iyi olmalı: