1.5 yıldan sonra velayetin el değiştirmesi...

İçim parçalandı, tek bildiğim birşey var ki şu hayatta ne olursa olsun ancak ölüm ayırır beni evlatlatlarımdan. 4 yaşındaki çocuk demiyorum benim gözümde bebek o hala annesinin yanına yakışır. Anne genel ev çalışanı bile olsa çocuk anneye verilir 7 yaşına kadar diyor avukat. Baba da ayrı kaldığında ğzülebilir ancak bir annenin yaşadığı acıyı yaşayamaz.çocuğu annenin yanına alması için maddi şartları önemli değil bence baba bunu nafakayla karşılar.
 
çocuk alışmış, bir düzeni var, babasını da çok seviyor belli ki hiç alıp da rahatını bozmayın.
 
Çok laf cambazlığı yapmışsın...bırak çocuk babasında kalsın...nedense kötü niyetli biri olduğunu düşündüm...davayı açarken iftira atabilmekten bile bahsetmişsin...ben kızına çok verimli bir anne olacağını düşünmüyprum

Sen bir kadının anneliğini hangi cüretle burdaki 1 mesajından sorguluyosun sen çok mu iyi niyetlisin?
Ne garip insanlar var yahu.
 
Çok üzüldüm geçmişi değiştiremeyiz ama geleceğe doğru adım atmak lazım
Çocuğun yeri annenin yanı desem o tarafta düzen kurulmuş zaten sorunsuz geçiyor günleri... bunu bir çocuk psikoloğu ile görüşseniz olmaz mı
Ben çocuk orda kalsın demek istiyorum ama içimde orda kalsın derken çok rahat değil sanki yanlış gibi ama düzenini bozup al çocuğunu yanına demek de olmuyor
Çok üzüldüm durumunuza Allah hayırlı kapılar açsın
 
Baba da anne gibi çocuğun ebeveynidir, çocuk illa ki anne de olmalıdır diye bir şey yok
Zaten geçen zaman içerisinde anneden ayrılmanın zorluğunu atlatmış çocuk, bir düzen kurulmuş
Boşanmış ebeveynlerin çocuğuyum, 6 yaşımda kendi isteğimle babamda kaldım
Babam maddi olarak annemden çok gerideydi, yetersiz bir babaydı yine de 14 yaşımda beni anneme verince hayatımın yıkımını yaşadım diyebilirim. Ömrümce hiç bir şeye o kadar üzülmedim ve geri dönüşümsüz olarak yaralandım. Benim iyiliğim için yapılmış bir hareketti ama babam ölene dek affetmedim, şimdi 40 yaşına gelmişken ancak yüreğim yumuşadı babama, çocuğunuza bunu yapmayın. Daha çok vakit geçirmeye, ilgili olmaya, yanında olmaya çalışın ama alıp da onun küçücük dünyasını karıştırmayın. Belki büyüdüğünde gelmek, kalmak sizinle vakit geçirmek isteyecektir ona bu yolları kapatmayın. Tüm bunlar yerine kendinize bir düzen oturtma için çabalayın,yalnız bir kadın olarak lafından bir kurtulun önce, yalnız bir kadın her şeyi yapabilir, kendim yaptığım için biliyorum ve İstanbul'da yaşıyorum.
Çocuğunuzla diyaloğunuzu devam ettirirken, kendi düzeninizi kurun, güçlenin, anne ben gelmek istiyorum diyeceği zamana hazırlıklı olun. Ufkunuzu genişletin önce, öğretmenseniz, illa öğretmen kalmak zorunda değilsiniz, özel sektörde de pek ala daha çok kazanacağınız bir iş yapabilirsiniz gibi
 
Sen bir kadının anneliğini hangi cüretle burdaki 1 mesajından sorguluyosun sen çok mu iyi niyetlisin?
Ne garip insanlar var yahu.
Sanırım konuyu iyi okumadınız veya takip etmiyorsunuz.kadın kızının babasına iftira atmayı bile planlıyor.niye niçin...zamanında vermeseydi kızını...bir sürü bahane sıralayıp durmuş...bir baba eşine çocuğunu almak için iftira atsa iyi baba mı olur...kadın kızının yaşadığı şehre yerleşmeye bile milyon tane bahane bulup,aslında kızının büyümesi için uygun olmayan bir ortama sokmaya çalışıyor,babadan koparıp 16 saatlik uzaklığa kızı sürükleyecek
 
Çok üzüldüm geçmişi değiştiremeyiz ama geleceğe doğru adım atmak lazım
Çocuğun yeri annenin yanı desem o tarafta düzen kurulmuş zaten sorunsuz geçiyor günleri... bunu bir çocuk psikoloğu ile görüşseniz olmaz mı
Ben çocuk orda kalsın demek istiyorum ama içimde orda kalsın derken çok rahat değil sanki yanlış gibi ama düzenini bozup al çocuğunu yanına demek de olmuyor
Çok üzüldüm durumunuza Allah hayırlı kapılar açsın
Bende kalsın dedim ama açıp açıp bakıyorum konuya yorumumu düzenleme şansım olsa emin değilim diyeceğim.
 
Ben olayın çocuk psikolojisi tarafından bakıcam. Siz çocuğu çok ufakken babasına bırakmışsınız ve o çocuk artık anne sevgisinden mahrum kaldığı için(sizi suçlamak için yazmıyorum şartlar bunu gerektirmiş) Şimdi düzenini bozup kendi yanınıza alırsanız bu çocuk çok afallayacak. Zaten bikere bir ayrılık yaşamış sizinle. Babasına babaannesine dedesine düşkün besbelli ve orda çok güzel bakılıyor. Hangi sebeple bıraktınız bilmiyorum ama madem bıraktınız,bence düzenini bozmayın. Size şöyle örnek vereyim.. benim annem beni ufakken anneanneme,teyzemin yanına bıraktı. 1 inci sınıftayken de yanına almak istedi fakat ben teyzeme olan düşkünlüğümden dolayı,teyzeme anne diyordum ve hala anneciğim derim. İkisi yan yana geldikleri zaman bile anneciğim demeye çekinmiyorum asla. Ben gitmek istemedim ama beni bir şekilde aldı yanına. Vr bu dönem psikolojim alt üst oldu ne okula odaklanabildim,ne anne sevgisinin tadını alabildim. Bence o çocuğun düzenini bozmayın.
Kendiniz için yapmayın bunu zaten istediğiniz zaman görüyorsunuz..
 
Sözleşmeli öğretmenlik işini orada yapabilirmisiniz onu araştırın. Aileniz normalin bir tık üstü madem en azından kiranızı karşılasınlar, bi el atsınlar size. Ufacık bi ev tutarsınız aynı mahallede her gün görürsünüz. Okula götürürsünüz belki, haftasonları sizde kalır ne bileyim.
Ama babadan ayrı 1-2 hafta geçirdiğinde bile hırçınlaşan çocuk tamamen koparıldığında neler yaşar Allah bilir.
Ama anneden de ayrı kalmaması lazım çok ufak daha :KK43:

Çok özel değilse neden boşandınız? Geri dönüşü olmayan bi durum değilse, ve istiyorsanız yani tekrar denemeyi teklif mi etseniz acaba?
 
Hanımlar. Yargılayarak olayı polemiğe çevirmek kesinlikle çözüm olmayacak. Bunun hepimizin farkında olması çok çok güzel. Herkes istediği yorumu yapmakta özgür farkındayım. Fakat Yargı içeren yorumları göz ardı etmek durumunda kalacağım. Konumun asıl amacı olan 'yardım alma' nın gerçekleşebilmesi için.

Konuyu çok soğukkanlılıkla yazacak oluşum duygulardan soyut bir insana geldiğimden zannedilmesin asla. Bilakis duygularımı zaptetmek için kendimi zor tutuyor olacağım. Ama makul bir karara varabilmek için duyguları zapt altına almak daha sağlıklı diye düşünüyorum. Ve belki burada sizlerle fikir alışverişi yaparken o sahte güçlü kadın profilinin ardında hüngür hüngür ağlıyor olacağım.

Konu şu ki
Yanlış bir karar olan evlilik. Bu evlilikten meydana gelen müşterek bir çocuk. Ve en çok ta çocuğun psikoloji bozulması ile çocuk 2.5 yaşındayken gerçekleşen bir boşanma. Psikolojisi alt üst bir anne. Babanın anlaşmalı boşanma için şart sürmüş olması ve bir iki sebepten daha ötürü (detay vermek acı olacak o yüzden yapamacağım) benim velayeti babaya bırakma şeklinde yaptığın büyük hata. Ve babanın müşterek evi bırakarak çocuğu da alarak memleketine gitmesi.

Aradan geçti 1.5 yıl. Kızım 4 yaşını bitirdi. Anaokuluna başladı. Aramızda 16 saat mesafe var. 1 ay en geç 2 ay içerisinde o 16 saat mesafeyi giderek hep kızımı gördüm. Ondan uzak kalmadım. Birkaç sefer de 1 er aylık sürelerle yanıma aldım. Vayy fedakar anne 16 saat yol gitmiş her ay denmesi için demiyorum bunları. Ki zaten fedakarlıktan bi haber olduğum son derece bariz. Sadece velayeti bırakarak anneliğimden istifa etmedim. Yaptığım hatanın kızımda yaratma ihtimali olan travmaları en aza indirgemek adına çaba sarfettim. En azından kötünün iyisi olabilmek adına. Kızımın terkedilme hissine kapılmaması adına. Onda boşanmanın etkilerini hafifletmek adına. Ve itiraf edeyim bir parça da çığlık çığlığa olan vicdanımın en azından yaşanabilir boyutta olması adına.

Kızım babanın yanında iyi bakılıyor eminim. Baba boşandıktan sonra tanıdığım en iyi babalardan biri haline geldi. Bu net. Sürekli gidip görüyorum zaten. Kızımın hal ve tavırlarını gözlemliyorum. Baba ve ailesi ile de iletişim halindeyim zaten. Kızım aile ortamında yetişiyor. Boşanmış bir aile çocuğu olmasının etkileri ne yazık ki mevcut. En büyük faktör babanın kızımın her istediğini yerine getirmesi. Şımarık yetişiyor diyebilirim. Fakat psikolojisi bozuk bir çocuk denemez kesinlikle. Ki bu konuda öğretmeni de aynı fikirde.

Kızım beni özlüyor evet. Ama benimle kaldığı zamanlar da 1 ya da maksimum 2 hafta içinde de babayı özlüyor. Burada hırçınlaşıyor. Ve ne yazık ki bazen olmayacak isteklerini yerine getirmediğimde beni babasına gitmekte tehdit edebiliyor. Ve 12 yaşında teyzesi var kızımın. Pek anlaştıkları söylenemez. Kızım benimle kaldığı zamanlar teyze ve yeğen arasında problemler maksimum düzeye ulaşıyor birkaç hafta sonra ve arayı bulmak için ben en çok ta annem müthiş çaba sarfediyoruz. Sarfedilen çaba söz konusu Olamaz elbet. Ama tek çocuk olarak büyümeye alışmış iki çocuğun psikolojisinden bahsediyorum.

Baba kızına inanılmaz düşkün oldu. Kızım da her kız çocuğu gibi babasına düşkün elbette. Kızımla aramdaki diyalogta büyük sorunlar olduğunu söyleyemem.

İki taraf arası manevi tablo bu şekilde. Maddi tabloya gelirsek babanın düzenli bir işi var. Ben ise ücretli öğretmenlik yapıyorum. Aldığım ücret ve yatan sigortam belli. Ailem ise maddi olarak ortanın bir tık üstü diyebiliriz. Yani kendi gelirim tam olmasa da ailem dolayısıyla maddi sıkıntım yok.

Bir çocuğun anneye olan ihtiyacı da yadsınamaz bir gerçek.

Asıl konu ise :
Velayetin el değiştirmesi için bir dava açmak istiyorum. Fakat bu sadece kızımı özlediğim ve onsuz yarım olduğum için bencilce bir istek mi yoksa alınması gereken isabetli bir karar mı kestiremiyorum. Ve çocuğun iyi bakılması, velayetin babada olmasının çocukta ağır psikolojik sorunlar meydana getirmiyor oluşu mevcutken, baba velayeti kesinlikle vermek istemiyorken ve ben de bu kadar özenli bakıma rağmen sırf kızımı alabilmek için eski eşe çocuğa bakmıyor diye iftira atamayacakken, hadi alçaldım ve kızımı alabilmek adına iftira attım diyelim kesinlikle kanıtlayamayacakken bu davayı kazanma olasılığım nedir?
( Bu soru avukat arkadaşlara)

Evet durum bu. Genel hatlarıyla çerçeve bu. Her geçen gün kalbimdeki yük ağırlaşıyor. Öyle zaman oluyor ki kalbimdeki hasret fiziksel bir acıya dönüşüyor. Dayanılmayacak gibi oluyor. Özellikle kızımı gidip gördükten sonra 1 hafta dünya da cehennemi yaşıyorum. Tam kendimi teskin etmişken deli gibi özlüyorum gidip görüyorum. Ve herşey yeniden sarıyor. Böyle de bir paradoks...

Şimdi olay genel hatlarıyla bu iken benim velayeti alma isteğim son derece haklı mı? Kızımın menfaatine uygun mu? Yoksa herkes artık düzenini kurmuşken kurulan düzene bencilce bir çomak sokmak mı?
Ben çıkamadım işin içinden. En doğrusunu kızım için bulmak istiyorum.

Ve tekrar avukatlara sorum
Şu şartlar dahilinde açılan davayı kazanma olasılığım nedir?
açıkcası çocugunuzu bırakmanız büyük hata ama bi kere olmuş bu süreç çocugunuzu çok yıpratacak tabi sizi de çünkü hali hazırda bi düzeni var ordan direk çekip almak zor olur babanın da bırakacağını hiç sanmıyorum bence bura da yorumları bırakın siz bi avukattan danışma alın sizin için en doğrusu bu olur her kafadan bir ses var burda hiç sağlıklı değil.
 
Siz de tahmin edersiniz ki bodoslama gidemem bir kadın olarak ancak ayağım sağlam basacaksa gidebilirim. Aöf okuyorum lisans. Ancak onun bitmesi ve atama durumunda gidebilirim ki bu sene daha 2. Sınıfa geçtim. En iyi ihtimalle 1 yılda atanma halinde bile en az 4 yıl sürecek yani.
Ve evet benimle başbaşa yaşamayacak. Ailemle birlikte yaşayacağız benimle birlikte kalması halinde. Ve bu şekilde birkaç demo yaşadık dediğim gibi. Ayrı eve çıkmayı da maddi gücüm kaldırmaz.

Bence eski esin ile konuş. Nafaka vs üzerinde anlaş onun şehrine git veya o kızı ile birlikte senin şehrine taşınsın. Tamam bosanmissiniz, ayrı yasayacaksiniz ama 16 saat yol çocuk için cook büyük haksızlık. Bu arada esin sana evlilikten bir ev bıraktı sanırım. O evi ne yaptın. Onu kiraya verebilirsin. Ailen ile o evde oturuyorsan, ailen başının çaresine baksın sen evi kiraya ver kızının şehrine taşın.
 
Bence çocuk illa annede kalmalı, onun yeri annesinin yani diyenler fena halde yanılıyor. Çocuğun yani kendisini en mutlu hissettirecek ebeveynin yani...
Küçükken annemle babam tartışınca çok korkardim, ' ya beni anneme verirlerse ' diye, çünkü tam bir babaciydim (ki geçen onlarca yıl beni değiştirmedi)
Çocuk babasının yanında prenses gibi yetişiyor, iletişimi iyi, sevildiğini hissediyor... Ama bir anda babasından çok çok çok uzağa , küçük bir şehre, belki de kendi odasının bile olmadığı bir eve gidiyor. Üstelik evde anlaşamadığı ergen bir abla var... Ve ev ev üstüne olmaz sozü... Siz kendi evinizde olsanız bir şekilde düzeninizi kurabilirdiniz kizinizla, ama siz zaten o evde misafir sayilirsiniz. Yani evin siz dışımızda belirlenmiş kuralları var...
Ne bileyim...
Bence önce kendi şartlarınızi düzeltmeye bakın. Ya da eşinizin şehrine taşınmanın bir yolunu bulun, özel okul mu olur, sözlesmeli öğretmenlik mi olur. Bir hal çaresine bakıp haftasonlari yanınıza almak için dava açabilirsiniz. hem böylece haftası rahat rahat çalışırsınız...

Ayrıca birşey söylemek istiyorum. Biz de tam 9 sene bir akrabanın çocuğuna baktık. (Akrabayı zerre sevmeyiz. İşe başlayınca çocuk daha çok küçük (birkaç aylık) ben çalışayım siz gunduz bakın, çok zor durumdayız diye verdiler , sonra olaylar olaylar... Önemli değil ama 9 sene biz baktık.
9 senenin sonunda nihayet annesine gitti.
Sonuç?
Yaz tatilinde bizdeydi ve kesinlikle gitmek istemedi. Bugün 'gel alalım seni,liseyi bizde oku' desek uçar gelir .
Bilmem anlatabiliyor muyum?
Çocuğun yeri illa da annesinin yani değildir, bazen babasının yani bile değildir (ki babaannesi tarafından bakılan ve çocukluğunu çok mutlu hatırlayan arkadaşlarım var) ... Çocuğun yanı mutlu olduğu yerdir
 
Tüm yorumları okuyamadım belki hukuki boyutunun cevabı verilmiştir. Velayet kısmına yüzde yüz hakimim diyemem ama babası iyi bakmıyor demedikce ve bunu ispat etmedikçe alamazsınız. Bir kere anne çocuğu kendisi vermedikce, annenin ahlaki bir sorunu olmadıkça, kesinlikle velayet babaya verilmez. Ama siz bu haktan vazgecmissiniz ilk davada. Şimdi ne değişti der hakim. Ispat etmeniz zor. Çocuk illa 7 yaşından önce dinlenmez diye birşey yok. Psikologlar eşliğinde çocuğun dinlenmesini talep ederseniz dinlenebilir. Ama hakim dinlenmesine gerek gormeyebilir de. Evlenirseniz bu velayeti almak için güçlü bir sebeptir.
Kardeşinizle anlasamiyormus, 1 2 hafta içinde babasını ozleyip hırçınlık yapıyormuş. Orda bir duzeni var, iyi bakıldığını söylüyorsunuz. Bence düzenini bozmayın çocuğun. Bir de, hic birimiz başınızdan geçenleri tam olarak bilemeyiz ama ilk boşanma sürecinde çocuktan kopmak her zaman daha zordur. Bunu yapmışsınız siz 2.5 yaşındaki cocugunuzdan ayrılmayı göze alabilmissiniz. Şimdi pismansiniz evet. Diyelim çocuğu aldiniz ve kardesinizle olan anlasmazliklar, duzeninin bozulması, babasına olan özlemi boyutu değiştirdi ve dayanamaz hale geldiniz. Yine mi vereceksiniz çocuğu? Bu ihtimal, telafisi olmayan tahribata sebep olur.
Eşinizin yaşadığı şehre tasinamaz mısınız? Uzak ve aileniz yok, anlıyorum. Ama tek oda da olsa bir ev tutarsiniz, her hafta sonu sizde kalır. Hafta içi de görüşürsünüz.
 
Hanımlar. Yargılayarak olayı polemiğe çevirmek kesinlikle çözüm olmayacak. Bunun hepimizin farkında olması çok çok güzel. Herkes istediği yorumu yapmakta özgür farkındayım. Fakat Yargı içeren yorumları göz ardı etmek durumunda kalacağım. Konumun asıl amacı olan 'yardım alma' nın gerçekleşebilmesi için.

Konuyu çok soğukkanlılıkla yazacak oluşum duygulardan soyut bir insana geldiğimden zannedilmesin asla. Bilakis duygularımı zaptetmek için kendimi zor tutuyor olacağım. Ama makul bir karara varabilmek için duyguları zapt altına almak daha sağlıklı diye düşünüyorum. Ve belki burada sizlerle fikir alışverişi yaparken o sahte güçlü kadın profilinin ardında hüngür hüngür ağlıyor olacağım.

Konu şu ki
Yanlış bir karar olan evlilik. Bu evlilikten meydana gelen müşterek bir çocuk. Ve en çok ta çocuğun psikoloji bozulması ile çocuk 2.5 yaşındayken gerçekleşen bir boşanma. Psikolojisi alt üst bir anne. Babanın anlaşmalı boşanma için şart sürmüş olması ve bir iki sebepten daha ötürü (detay vermek acı olacak o yüzden yapamacağım) benim velayeti babaya bırakma şeklinde yaptığın büyük hata. Ve babanın müşterek evi bırakarak çocuğu da alarak memleketine gitmesi.

Aradan geçti 1.5 yıl. Kızım 4 yaşını bitirdi. Anaokuluna başladı. Aramızda 16 saat mesafe var. 1 ay en geç 2 ay içerisinde o 16 saat mesafeyi giderek hep kızımı gördüm. Ondan uzak kalmadım. Birkaç sefer de 1 er aylık sürelerle yanıma aldım. Vayy fedakar anne 16 saat yol gitmiş her ay denmesi için demiyorum bunları. Ki zaten fedakarlıktan bi haber olduğum son derece bariz. Sadece velayeti bırakarak anneliğimden istifa etmedim. Yaptığım hatanın kızımda yaratma ihtimali olan travmaları en aza indirgemek adına çaba sarfettim. En azından kötünün iyisi olabilmek adına. Kızımın terkedilme hissine kapılmaması adına. Onda boşanmanın etkilerini hafifletmek adına. Ve itiraf edeyim bir parça da çığlık çığlığa olan vicdanımın en azından yaşanabilir boyutta olması adına.

Kızım babanın yanında iyi bakılıyor eminim. Baba boşandıktan sonra tanıdığım en iyi babalardan biri haline geldi. Bu net. Sürekli gidip görüyorum zaten. Kızımın hal ve tavırlarını gözlemliyorum. Baba ve ailesi ile de iletişim halindeyim zaten. Kızım aile ortamında yetişiyor. Boşanmış bir aile çocuğu olmasının etkileri ne yazık ki mevcut. En büyük faktör babanın kızımın her istediğini yerine getirmesi. Şımarık yetişiyor diyebilirim. Fakat psikolojisi bozuk bir çocuk denemez kesinlikle. Ki bu konuda öğretmeni de aynı fikirde.

Kızım beni özlüyor evet. Ama benimle kaldığı zamanlar da 1 ya da maksimum 2 hafta içinde de babayı özlüyor. Burada hırçınlaşıyor. Ve ne yazık ki bazen olmayacak isteklerini yerine getirmediğimde beni babasına gitmekte tehdit edebiliyor. Ve 12 yaşında teyzesi var kızımın. Pek anlaştıkları söylenemez. Kızım benimle kaldığı zamanlar teyze ve yeğen arasında problemler maksimum düzeye ulaşıyor birkaç hafta sonra ve arayı bulmak için ben en çok ta annem müthiş çaba sarfediyoruz. Sarfedilen çaba söz konusu Olamaz elbet. Ama tek çocuk olarak büyümeye alışmış iki çocuğun psikolojisinden bahsediyorum.

Baba kızına inanılmaz düşkün oldu. Kızım da her kız çocuğu gibi babasına düşkün elbette. Kızımla aramdaki diyalogta büyük sorunlar olduğunu söyleyemem.

İki taraf arası manevi tablo bu şekilde. Maddi tabloya gelirsek babanın düzenli bir işi var. Ben ise ücretli öğretmenlik yapıyorum. Aldığım ücret ve yatan sigortam belli. Ailem ise maddi olarak ortanın bir tık üstü diyebiliriz. Yani kendi gelirim tam olmasa da ailem dolayısıyla maddi sıkıntım yok.

Bir çocuğun anneye olan ihtiyacı da yadsınamaz bir gerçek.

Asıl konu ise :
Velayetin el değiştirmesi için bir dava açmak istiyorum. Fakat bu sadece kızımı özlediğim ve onsuz yarım olduğum için bencilce bir istek mi yoksa alınması gereken isabetli bir karar mı kestiremiyorum. Ve çocuğun iyi bakılması, velayetin babada olmasının çocukta ağır psikolojik sorunlar meydana getirmiyor oluşu mevcutken, baba velayeti kesinlikle vermek istemiyorken ve ben de bu kadar özenli bakıma rağmen sırf kızımı alabilmek için eski eşe çocuğa bakmıyor diye iftira atamayacakken, hadi alçaldım ve kızımı alabilmek adına iftira attım diyelim kesinlikle kanıtlayamayacakken bu davayı kazanma olasılığım nedir?
( Bu soru avukat arkadaşlara)

Evet durum bu. Genel hatlarıyla çerçeve bu. Her geçen gün kalbimdeki yük ağırlaşıyor. Öyle zaman oluyor ki kalbimdeki hasret fiziksel bir acıya dönüşüyor. Dayanılmayacak gibi oluyor. Özellikle kızımı gidip gördükten sonra 1 hafta dünya da cehennemi yaşıyorum. Tam kendimi teskin etmişken deli gibi özlüyorum gidip görüyorum. Ve herşey yeniden sarıyor. Böyle de bir paradoks...

Şimdi olay genel hatlarıyla bu iken benim velayeti alma isteğim son derece haklı mı? Kızımın menfaatine uygun mu? Yoksa herkes artık düzenini kurmuşken kurulan düzene bencilce bir çomak sokmak mı?
Ben çıkamadım işin içinden. En doğrusunu kızım için bulmak istiyorum.

Ve tekrar avukatlara sorum
Şu şartlar dahilinde açılan davayı kazanma olasılığım nedir?
Çocuk mutlu iyi bakılıyor demişsinizpeki siz ona aynı hayat standardını sağlayabilecek misiniz ne iş yapıyorsunuz siz işe gidince kim bakacak bunları önce kendinize sorun
 
Yargılamak kimsenin haddi değil yaşadıklarını bilmiyorum kimse evladından kolay vazgeçmez..

Bu çocuk senin çocuğun,psikolojisi bozulmuş olabilir babasını ozleyebilir bu durum senin çocuğun oldugu gerçeğini değiştirmez..sen karnında tasidin sen acısını çektin senin canından bir parça dünyaya geldi,isterse saraylarda olsun benim cocugumsa olduğu kadar ,yapabildiğim kadar on ayakkabiyle değilde bir ayakkabiyla ama Ben büyütecegim..çünkü ben dogurdum!bir Türk annenin karşısında dağ dursa annelik gücüyle onu bile yıkar geçer eminim.
Teyzeye gelince iki gün kavga eder üçüncü gün birbirlerine kardeş abla olmayı öğrenirler..
Çocuğunun en güzel zamanlarını sen gör,eller değil...
Bu vicdanla mutlu olamazsın,hiçbir annenin çocuğundan ayrı mutlu mesut hayat yaşayacağını sanmıyorum.Allah büyük de davani aç...
 
Velayetin el değiştirmesi ilk defa bu başlıkta mı yazıldı?

Hukukta da böyle mi geçiyor?

Kamu vicdanı sorgulayan, bir avukat yazısı gibi okudum
 
Bencede çocuğun düzenini bozmak iyi olmaz. Biraz daha sabredip durumları düzeltip yakınına taşınsanız daha iyi olur gibi
 
Hanımlar. Yargılayarak olayı polemiğe çevirmek kesinlikle çözüm olmayacak. Bunun hepimizin farkında olması çok çok güzel. Herkes istediği yorumu yapmakta özgür farkındayım. Fakat Yargı içeren yorumları göz ardı etmek durumunda kalacağım. Konumun asıl amacı olan 'yardım alma' nın gerçekleşebilmesi için.

Konuyu çok soğukkanlılıkla yazacak oluşum duygulardan soyut bir insana geldiğimden zannedilmesin asla. Bilakis duygularımı zaptetmek için kendimi zor tutuyor olacağım. Ama makul bir karara varabilmek için duyguları zapt altına almak daha sağlıklı diye düşünüyorum. Ve belki burada sizlerle fikir alışverişi yaparken o sahte güçlü kadın profilinin ardında hüngür hüngür ağlıyor olacağım.

Konu şu ki
Yanlış bir karar olan evlilik. Bu evlilikten meydana gelen müşterek bir çocuk. Ve en çok ta çocuğun psikoloji bozulması ile çocuk 2.5 yaşındayken gerçekleşen bir boşanma. Psikolojisi alt üst bir anne. Babanın anlaşmalı boşanma için şart sürmüş olması ve bir iki sebepten daha ötürü (detay vermek acı olacak o yüzden yapamacağım) benim velayeti babaya bırakma şeklinde yaptığın büyük hata. Ve babanın müşterek evi bırakarak çocuğu da alarak memleketine gitmesi.

Aradan geçti 1.5 yıl. Kızım 4 yaşını bitirdi. Anaokuluna başladı. Aramızda 16 saat mesafe var. 1 ay en geç 2 ay içerisinde o 16 saat mesafeyi giderek hep kızımı gördüm. Ondan uzak kalmadım. Birkaç sefer de 1 er aylık sürelerle yanıma aldım. Vayy fedakar anne 16 saat yol gitmiş her ay denmesi için demiyorum bunları. Ki zaten fedakarlıktan bi haber olduğum son derece bariz. Sadece velayeti bırakarak anneliğimden istifa etmedim. Yaptığım hatanın kızımda yaratma ihtimali olan travmaları en aza indirgemek adına çaba sarfettim. En azından kötünün iyisi olabilmek adına. Kızımın terkedilme hissine kapılmaması adına. Onda boşanmanın etkilerini hafifletmek adına. Ve itiraf edeyim bir parça da çığlık çığlığa olan vicdanımın en azından yaşanabilir boyutta olması adına.

Kızım babanın yanında iyi bakılıyor eminim. Baba boşandıktan sonra tanıdığım en iyi babalardan biri haline geldi. Bu net. Sürekli gidip görüyorum zaten. Kızımın hal ve tavırlarını gözlemliyorum. Baba ve ailesi ile de iletişim halindeyim zaten. Kızım aile ortamında yetişiyor. Boşanmış bir aile çocuğu olmasının etkileri ne yazık ki mevcut. En büyük faktör babanın kızımın her istediğini yerine getirmesi. Şımarık yetişiyor diyebilirim. Fakat psikolojisi bozuk bir çocuk denemez kesinlikle. Ki bu konuda öğretmeni de aynı fikirde.

Kızım beni özlüyor evet. Ama benimle kaldığı zamanlar da 1 ya da maksimum 2 hafta içinde de babayı özlüyor. Burada hırçınlaşıyor. Ve ne yazık ki bazen olmayacak isteklerini yerine getirmediğimde beni babasına gitmekte tehdit edebiliyor. Ve 12 yaşında teyzesi var kızımın. Pek anlaştıkları söylenemez. Kızım benimle kaldığı zamanlar teyze ve yeğen arasında problemler maksimum düzeye ulaşıyor birkaç hafta sonra ve arayı bulmak için ben en çok ta annem müthiş çaba sarfediyoruz. Sarfedilen çaba söz konusu Olamaz elbet. Ama tek çocuk olarak büyümeye alışmış iki çocuğun psikolojisinden bahsediyorum.

Baba kızına inanılmaz düşkün oldu. Kızım da her kız çocuğu gibi babasına düşkün elbette. Kızımla aramdaki diyalogta büyük sorunlar olduğunu söyleyemem.

İki taraf arası manevi tablo bu şekilde. Maddi tabloya gelirsek babanın düzenli bir işi var. Ben ise ücretli öğretmenlik yapıyorum. Aldığım ücret ve yatan sigortam belli. Ailem ise maddi olarak ortanın bir tık üstü diyebiliriz. Yani kendi gelirim tam olmasa da ailem dolayısıyla maddi sıkıntım yok.

Bir çocuğun anneye olan ihtiyacı da yadsınamaz bir gerçek.

Asıl konu ise :
Velayetin el değiştirmesi için bir dava açmak istiyorum. Fakat bu sadece kızımı özlediğim ve onsuz yarım olduğum için bencilce bir istek mi yoksa alınması gereken isabetli bir karar mı kestiremiyorum. Ve çocuğun iyi bakılması, velayetin babada olmasının çocukta ağır psikolojik sorunlar meydana getirmiyor oluşu mevcutken, baba velayeti kesinlikle vermek istemiyorken ve ben de bu kadar özenli bakıma rağmen sırf kızımı alabilmek için eski eşe çocuğa bakmıyor diye iftira atamayacakken, hadi alçaldım ve kızımı alabilmek adına iftira attım diyelim kesinlikle kanıtlayamayacakken bu davayı kazanma olasılığım nedir?
( Bu soru avukat arkadaşlara)

Evet durum bu. Genel hatlarıyla çerçeve bu. Her geçen gün kalbimdeki yük ağırlaşıyor. Öyle zaman oluyor ki kalbimdeki hasret fiziksel bir acıya dönüşüyor. Dayanılmayacak gibi oluyor. Özellikle kızımı gidip gördükten sonra 1 hafta dünya da cehennemi yaşıyorum. Tam kendimi teskin etmişken deli gibi özlüyorum gidip görüyorum. Ve herşey yeniden sarıyor. Böyle de bir paradoks...

Şimdi olay genel hatlarıyla bu iken benim velayeti alma isteğim son derece haklı mı? Kızımın menfaatine uygun mu? Yoksa herkes artık düzenini kurmuşken kurulan düzene bencilce bir çomak sokmak mı?
Ben çıkamadım işin içinden. En doğrusunu kızım için bulmak istiyorum.

Ve tekrar avukatlara sorum
Şu şartlar dahilinde açılan davayı kazanma olasılığım nedir?
İşin hukuki boyutuna dair en ufak bilgim yok. Sadece manevi boyutuna yorum yapmak istedim. Şu aşamadan sonra davayı açarsanız ve kazanırsanız, kızınız babasına alışmışken ondan ayıran faktörü siz olarak görecektir ve daima size ön yargı ile yaklaşacaktır. Teyzesi ile anlaşamadıkça ve babasına olan alışkanlığı aniden bu şekilde değiştikçe huzuru bozulacaktır. Bu sefer gözündeki anne modeli de zedelenecek ve hem babasını özleyecek hem de huzursuz olduğu ve yanında yaşamak istemediği bir anneye mahkum kaldığını düşünecektir.
Yanlış anlamayın, sizi şu an eminim ki çok ama çok seviyordur. Ama böyle bir dava gerçekleştiği takdirde çocukların baktığı pencere hırçınlığa ve öfkeye odaklanır diye düşünüyorum.
Dava açmak yerine, görüşme sıklığınızı arttırabilmek adına haftasonları kızınızı görmeye gitmeniz mümkün mü acaba? En azından cuma günü yola çıkar ve haftasonunu kızınızla geçirirsiniz diye düşündüm. Birbirinize daha yakın olurdunuz böylece. Diğer bir seçenek de kızınıza daha yakın bir sehre taşınmanız, ki bu da oldukça zor bir seçenek.
Umarım en doğru yolu bulabilirsiniz, çok yorucu bir süreç olsa gerek.
 
X