İnanın bende son senelerde kendimi yemeye verdim. Uykum düzensiz doğru duzgun yemek yemem.Abur cubur yerim.Hareketli biriydim.65 tim fiziğim iyiydi.Simdi 95 kiloyum.Selamlar siteye üniversite dönemlerinde üyeydim yıllar olmuş geçmiş tekrar sizin fikirlerinize ihtiyacım olduğu bir dönemdeyim. Umarım bu durumu yaşamış, anlayan, yorum yapabilecek birileri vardır. Derdimi elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım. Sıkmadan okuyup yorum yapacak olanlara şimdiden teşekkürlerimi iletiyorum.
Çocukluğumda ve ergenliğimde aşırı zayıftım annem çok üzülürdü yemek yemediğim için, doktora götürmüşlüğü bile vardı. Yemek yemeyi sevmezdim bütün gün okulda aç dururdum, sofraya bile oturmaz yemezdim. Okuldan gelir birkaç meyve atıştırırdım yaşamak için yerdim. Sonra liseden mezun oldum. İstediğim okulu ve bölümü kazanamadım. Sürekli evde üniversite sınavına hazırlanmalı iki sene geçirdim o dönemde stresten, üzüntüden, kaygı bozukluğundan yeme bozukluğum tıkınırcasına yeme bozukluğuna evrildi. Tabi abur cubur zararlı şeyler üstüneydi daha çok. Çok geçmeden diyabet tanısı aldım. Hızla kilo aldım. İnanılmaz kilolara ulaştım. Birdenbire kilo aldığım için vücudumda çatlamayan yer kalmadı. Duygusal olarakta çöküşe girdim. Yedikçe ağladım, ağladıkça yedim. Sonrasında da karaciğer bozukluğu teşhisi kondu. Kullandığım ilaçlar bir yandan içinde bulunduğum metabolik sendrom bir yandan ben asla kilo veremedim. Verdiysem de çok hatrı sayılır olmadı ve misliyle geri aldım.
İstediğim okulu kazanıp ailemden uzakta okumaya başladım. Bu süreçte psikolojik destek aldım. Psikiyatri anksiyete ve panik bozukluğu teşhisi koydu. Herşey yoluna giriyor derken önce babamı kaybettim sonra da bir taciz olayı yaşadım. Ve herşeyin patlama noktasını yaşadım, çok kötü durumdaydım. Doktorun önerisi ilaçlara başladık. İlaçlar çok uyku yaptı, iştahımı çok açtı. Yaşadığım psikolojik buhranlarında sebebiyle yedikçe yedim. İçinden çıkamadığım bir döngünün içinde debelenip durdum. Nasıl bu hale gelmiştim neden en başından başaramadım diye hep kendimi suçladım. Mutsuz, çirkin, yalnız bir insana dönüştüm. Geçen sene eylül ayında canıma artık tak demiş olacak ki, şekerimin yükseldiği komalık olma yolunda olduğum birgün karar verdim. Önce diyetisyene sonra spor salonuna başladım. Totalde 40 kilo vererek 110 kilodan 70 kiloya düştüm. Değerlerim düzeldi, bütün ilaçlardan kurtuldum. Daha iyi daha aktif bir insanım artık.
Şimdi diyeceksiniz ki o zaman sorun ne? Sorun şu: kendimi asla normal bir insan olarak görmemem. Sandım ki birgün normal bir kiloya indiğimde herşey çok güzel olacak, bitecek tüm bu çile. Ama öyle olmadı, olmuyor. Zayıfladığıma, artık güzel göründüğüne asla ikna olmamam. Aynadaki beni beğenmiyor olmam. Yıllarca kilolu yaşayıp zayıf halimi bilmediğim için mi bilmiyorum kendime yabancıyım. Yüzüm, elim, bacağım herşey farklı birine ait gibi. Öte yandan İdeal kilom 65, aylardır duraklamış kilom yüzünden kendimi başarısız hissetmem. Ve daha kötüsü geri kilo almaktan korkmam. Daha da kötüsü kendimi stresli mutsuz hissettiğim anlarda yiyemenin beni eksik hissettirmesi. Yıllarca teselliyi yemeklerde bulmuş biri için yiyememe durumu kabus gibi. Yersem alıyorum, devamı gelecek bildiğim için o topa hiç girmemeyi seçiyorum. Ama hayatım bu şekilde sonsuza kadar herşeyden uzak durarak, kilo alırım korkusuyla nasıl geçer bilmiyorum. Psikolojik destek diyecekler için hala alıyorum. Ama inanın yeme bozukluğu dediğimiz şeyin bence bir sonu yok. Bilmem kaç seans gidip çözümleyebileceğiniz birşey değil. Birazcık ara verin herşey başa geri sarıyor.
Kendimi anlatabildiğimi umuyorum. Umarım böyle bir durumu yaşamış, şahit olmuş, bilgisi dahilinde olan kim varsa konuma yazar. Kitap, film, doktor, her ne öneriniz olursa açığım. Kendimi mutlu hissetmek istiyorum. Kendimi sevmeye çok ihtiyacım var…
Enerjinizi bir de baska şeylere kanalize etmeyi son bi deneyin derim.Selamlar siteye üniversite dönemlerinde üyeydim yıllar olmuş geçmiş tekrar sizin fikirlerinize ihtiyacım olduğu bir dönemdeyim. Umarım bu durumu yaşamış, anlayan, yorum yapabilecek birileri vardır. Derdimi elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım. Sıkmadan okuyup yorum yapacak olanlara şimdiden teşekkürlerimi iletiyorum.
Çocukluğumda ve ergenliğimde aşırı zayıftım annem çok üzülürdü yemek yemediğim için, doktora götürmüşlüğü bile vardı. Yemek yemeyi sevmezdim bütün gün okulda aç dururdum, sofraya bile oturmaz yemezdim. Okuldan gelir birkaç meyve atıştırırdım yaşamak için yerdim. Sonra liseden mezun oldum. İstediğim okulu ve bölümü kazanamadım. Sürekli evde üniversite sınavına hazırlanmalı iki sene geçirdim o dönemde stresten, üzüntüden, kaygı bozukluğundan yeme bozukluğum tıkınırcasına yeme bozukluğuna evrildi. Tabi abur cubur zararlı şeyler üstüneydi daha çok. Çok geçmeden diyabet tanısı aldım. Hızla kilo aldım. İnanılmaz kilolara ulaştım. Birdenbire kilo aldığım için vücudumda çatlamayan yer kalmadı. Duygusal olarakta çöküşe girdim. Yedikçe ağladım, ağladıkça yedim. Sonrasında da karaciğer bozukluğu teşhisi kondu. Kullandığım ilaçlar bir yandan içinde bulunduğum metabolik sendrom bir yandan ben asla kilo veremedim. Verdiysem de çok hatrı sayılır olmadı ve misliyle geri aldım.
İstediğim okulu kazanıp ailemden uzakta okumaya başladım. Bu süreçte psikolojik destek aldım. Psikiyatri anksiyete ve panik bozukluğu teşhisi koydu. Herşey yoluna giriyor derken önce babamı kaybettim sonra da bir taciz olayı yaşadım. Ve herşeyin patlama noktasını yaşadım, çok kötü durumdaydım. Doktorun önerisi ilaçlara başladık. İlaçlar çok uyku yaptı, iştahımı çok açtı. Yaşadığım psikolojik buhranlarında sebebiyle yedikçe yedim. İçinden çıkamadığım bir döngünün içinde debelenip durdum. Nasıl bu hale gelmiştim neden en başından başaramadım diye hep kendimi suçladım. Mutsuz, çirkin, yalnız bir insana dönüştüm. Geçen sene eylül ayında canıma artık tak demiş olacak ki, şekerimin yükseldiği komalık olma yolunda olduğum birgün karar verdim. Önce diyetisyene sonra spor salonuna başladım. Totalde 40 kilo vererek 110 kilodan 70 kiloya düştüm. Değerlerim düzeldi, bütün ilaçlardan kurtuldum. Daha iyi daha aktif bir insanım artık.
Şimdi diyeceksiniz ki o zaman sorun ne? Sorun şu: kendimi asla normal bir insan olarak görmemem. Sandım ki birgün normal bir kiloya indiğimde herşey çok güzel olacak, bitecek tüm bu çile. Ama öyle olmadı, olmuyor. Zayıfladığıma, artık güzel göründüğüne asla ikna olmamam. Aynadaki beni beğenmiyor olmam. Yıllarca kilolu yaşayıp zayıf halimi bilmediğim için mi bilmiyorum kendime yabancıyım. Yüzüm, elim, bacağım herşey farklı birine ait gibi. Öte yandan İdeal kilom 65, aylardır duraklamış kilom yüzünden kendimi başarısız hissetmem. Ve daha kötüsü geri kilo almaktan korkmam. Daha da kötüsü kendimi stresli mutsuz hissettiğim anlarda yiyemenin beni eksik hissettirmesi. Yıllarca teselliyi yemeklerde bulmuş biri için yiyememe durumu kabus gibi. Yersem alıyorum, devamı gelecek bildiğim için o topa hiç girmemeyi seçiyorum. Ama hayatım bu şekilde sonsuza kadar herşeyden uzak durarak, kilo alırım korkusuyla nasıl geçer bilmiyorum. Psikolojik destek diyecekler için hala alıyorum. Ama inanın yeme bozukluğu dediğimiz şeyin bence bir sonu yok. Bilmem kaç seans gidip çözümleyebileceğiniz birşey değil. Birazcık ara verin herşey başa geri sarıyor.
Kendimi anlatabildiğimi umuyorum. Umarım böyle bir durumu yaşamış, şahit olmuş, bilgisi dahilinde olan kim varsa konuma yazar. Kitap, film, doktor, her ne öneriniz olursa açığım. Kendimi mutlu hissetmek istiyorum. Kendimi sevmeye çok ihtiyacım var…
Ah 35 yıllık ömrümde benzerlerini yaşadım yaşıyorum.Selamlar siteye üniversite dönemlerinde üyeydim yıllar olmuş geçmiş tekrar sizin fikirlerinize ihtiyacım olduğu bir dönemdeyim. Umarım bu durumu yaşamış, anlayan, yorum yapabilecek birileri vardır. Derdimi elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım. Sıkmadan okuyup yorum yapacak olanlara şimdiden teşekkürlerimi iletiyorum.
Çocukluğumda ve ergenliğimde aşırı zayıftım annem çok üzülürdü yemek yemediğim için, doktora götürmüşlüğü bile vardı. Yemek yemeyi sevmezdim bütün gün okulda aç dururdum, sofraya bile oturmaz yemezdim. Okuldan gelir birkaç meyve atıştırırdım yaşamak için yerdim. Sonra liseden mezun oldum. İstediğim okulu ve bölümü kazanamadım. Sürekli evde üniversite sınavına hazırlanmalı iki sene geçirdim o dönemde stresten, üzüntüden, kaygı bozukluğundan yeme bozukluğum tıkınırcasına yeme bozukluğuna evrildi. Tabi abur cubur zararlı şeyler üstüneydi daha çok. Çok geçmeden diyabet tanısı aldım. Hızla kilo aldım. İnanılmaz kilolara ulaştım. Birdenbire kilo aldığım için vücudumda çatlamayan yer kalmadı. Duygusal olarakta çöküşe girdim. Yedikçe ağladım, ağladıkça yedim. Sonrasında da karaciğer bozukluğu teşhisi kondu. Kullandığım ilaçlar bir yandan içinde bulunduğum metabolik sendrom bir yandan ben asla kilo veremedim. Verdiysem de çok hatrı sayılır olmadı ve misliyle geri aldım.
İstediğim okulu kazanıp ailemden uzakta okumaya başladım. Bu süreçte psikolojik destek aldım. Psikiyatri anksiyete ve panik bozukluğu teşhisi koydu. Herşey yoluna giriyor derken önce babamı kaybettim sonra da bir taciz olayı yaşadım. Ve herşeyin patlama noktasını yaşadım, çok kötü durumdaydım. Doktorun önerisi ilaçlara başladık. İlaçlar çok uyku yaptı, iştahımı çok açtı. Yaşadığım psikolojik buhranlarında sebebiyle yedikçe yedim. İçinden çıkamadığım bir döngünün içinde debelenip durdum. Nasıl bu hale gelmiştim neden en başından başaramadım diye hep kendimi suçladım. Mutsuz, çirkin, yalnız bir insana dönüştüm. Geçen sene eylül ayında canıma artık tak demiş olacak ki, şekerimin yükseldiği komalık olma yolunda olduğum birgün karar verdim. Önce diyetisyene sonra spor salonuna başladım. Totalde 40 kilo vererek 110 kilodan 70 kiloya düştüm. Değerlerim düzeldi, bütün ilaçlardan kurtuldum. Daha iyi daha aktif bir insanım artık.
Şimdi diyeceksiniz ki o zaman sorun ne? Sorun şu: kendimi asla normal bir insan olarak görmemem. Sandım ki birgün normal bir kiloya indiğimde herşey çok güzel olacak, bitecek tüm bu çile. Ama öyle olmadı, olmuyor. Zayıfladığıma, artık güzel göründüğüne asla ikna olmamam. Aynadaki beni beğenmiyor olmam. Yıllarca kilolu yaşayıp zayıf halimi bilmediğim için mi bilmiyorum kendime yabancıyım. Yüzüm, elim, bacağım herşey farklı birine ait gibi. Öte yandan İdeal kilom 65, aylardır duraklamış kilom yüzünden kendimi başarısız hissetmem. Ve daha kötüsü geri kilo almaktan korkmam. Daha da kötüsü kendimi stresli mutsuz hissettiğim anlarda yiyemenin beni eksik hissettirmesi. Yıllarca teselliyi yemeklerde bulmuş biri için yiyememe durumu kabus gibi. Yersem alıyorum, devamı gelecek bildiğim için o topa hiç girmemeyi seçiyorum. Ama hayatım bu şekilde sonsuza kadar herşeyden uzak durarak, kilo alırım korkusuyla nasıl geçer bilmiyorum. Psikolojik destek diyecekler için hala alıyorum. Ama inanın yeme bozukluğu dediğimiz şeyin bence bir sonu yok. Bilmem kaç seans gidip çözümleyebileceğiniz birşey değil. Birazcık ara verin herşey başa geri sarıyor.
Kendimi anlatabildiğimi umuyorum. Umarım böyle bir durumu yaşamış, şahit olmuş, bilgisi dahilinde olan kim varsa konuma yazar. Kitap, film, doktor, her ne öneriniz olursa açığım. Kendimi mutlu hissetmek istiyorum. Kendimi sevmeye çok ihtiyacım var…
Yeme bozukluğu sıkıntısı yaşamadım ancak bende oldukça kilo aldım korona döneminde 50 küsürden 65 e falan cıkmıştım ve bu beni acayip etkilemişti sonra bende karar verdim sizin gibi ve zayıfladım 45 e kadar düştüm. Alışkanlık haline getirmiştim cünkü kilo almaktan deli gibi korkuyordum hala biraz kilo takıntım devam ediyor. Kendime ara günler yapıyorum arkadaşlarımla cıktıgımda kendime tatil tanıdıgım günlerde canım ne istiyorsa yiyorum ama bünye küçüldüğü için bir tatlı yesem agır geliyor ekmek özellikle bünyem almıyor. Yzun süredirde stabil kilodayım devam ediyorum ve haftasonları yediğim tatlı veya ekmek bana kilo yapmıyor cünkü bunu her gğn devam ettirmiyorum bence sizde kendinizi tamamen kısıtlamak yerine arada kaçamak yapabilirsiniz istediğiniz kiloya döndüğünüzdeSelamlar siteye üniversite dönemlerinde üyeydim yıllar olmuş geçmiş tekrar sizin fikirlerinize ihtiyacım olduğu bir dönemdeyim. Umarım bu durumu yaşamış, anlayan, yorum yapabilecek birileri vardır. Derdimi elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım. Sıkmadan okuyup yorum yapacak olanlara şimdiden teşekkürlerimi iletiyorum.
Çocukluğumda ve ergenliğimde aşırı zayıftım annem çok üzülürdü yemek yemediğim için, doktora götürmüşlüğü bile vardı. Yemek yemeyi sevmezdim bütün gün okulda aç dururdum, sofraya bile oturmaz yemezdim. Okuldan gelir birkaç meyve atıştırırdım yaşamak için yerdim. Sonra liseden mezun oldum. İstediğim okulu ve bölümü kazanamadım. Sürekli evde üniversite sınavına hazırlanmalı iki sene geçirdim o dönemde stresten, üzüntüden, kaygı bozukluğundan yeme bozukluğum tıkınırcasına yeme bozukluğuna evrildi. Tabi abur cubur zararlı şeyler üstüneydi daha çok. Çok geçmeden diyabet tanısı aldım. Hızla kilo aldım. İnanılmaz kilolara ulaştım. Birdenbire kilo aldığım için vücudumda çatlamayan yer kalmadı. Duygusal olarakta çöküşe girdim. Yedikçe ağladım, ağladıkça yedim. Sonrasında da karaciğer bozukluğu teşhisi kondu. Kullandığım ilaçlar bir yandan içinde bulunduğum metabolik sendrom bir yandan ben asla kilo veremedim. Verdiysem de çok hatrı sayılır olmadı ve misliyle geri aldım.
İstediğim okulu kazanıp ailemden uzakta okumaya başladım. Bu süreçte psikolojik destek aldım. Psikiyatri anksiyete ve panik bozukluğu teşhisi koydu. Herşey yoluna giriyor derken önce babamı kaybettim sonra da bir taciz olayı yaşadım. Ve herşeyin patlama noktasını yaşadım, çok kötü durumdaydım. Doktorun önerisi ilaçlara başladık. İlaçlar çok uyku yaptı, iştahımı çok açtı. Yaşadığım psikolojik buhranlarında sebebiyle yedikçe yedim. İçinden çıkamadığım bir döngünün içinde debelenip durdum. Nasıl bu hale gelmiştim neden en başından başaramadım diye hep kendimi suçladım. Mutsuz, çirkin, yalnız bir insana dönüştüm. Geçen sene eylül ayında canıma artık tak demiş olacak ki, şekerimin yükseldiği komalık olma yolunda olduğum birgün karar verdim. Önce diyetisyene sonra spor salonuna başladım. Totalde 40 kilo vererek 110 kilodan 70 kiloya düştüm. Değerlerim düzeldi, bütün ilaçlardan kurtuldum. Daha iyi daha aktif bir insanım artık.
Şimdi diyeceksiniz ki o zaman sorun ne? Sorun şu: kendimi asla normal bir insan olarak görmemem. Sandım ki birgün normal bir kiloya indiğimde herşey çok güzel olacak, bitecek tüm bu çile. Ama öyle olmadı, olmuyor. Zayıfladığıma, artık güzel göründüğüne asla ikna olmamam. Aynadaki beni beğenmiyor olmam. Yıllarca kilolu yaşayıp zayıf halimi bilmediğim için mi bilmiyorum kendime yabancıyım. Yüzüm, elim, bacağım herşey farklı birine ait gibi. Öte yandan İdeal kilom 65, aylardır duraklamış kilom yüzünden kendimi başarısız hissetmem. Ve daha kötüsü geri kilo almaktan korkmam. Daha da kötüsü kendimi stresli mutsuz hissettiğim anlarda yiyemenin beni eksik hissettirmesi. Yıllarca teselliyi yemeklerde bulmuş biri için yiyememe durumu kabus gibi. Yersem alıyorum, devamı gelecek bildiğim için o topa hiç girmemeyi seçiyorum. Ama hayatım bu şekilde sonsuza kadar herşeyden uzak durarak, kilo alırım korkusuyla nasıl geçer bilmiyorum. Psikolojik destek diyecekler için hala alıyorum. Ama inanın yeme bozukluğu dediğimiz şeyin bence bir sonu yok. Bilmem kaç seans gidip çözümleyebileceğiniz birşey değil. Birazcık ara verin herşey başa geri sarıyor.
Kendimi anlatabildiğimi umuyorum. Umarım böyle bir durumu yaşamış, şahit olmuş, bilgisi dahilinde olan kim varsa konuma yazar. Kitap, film, doktor, her ne öneriniz olursa açığım. Kendimi mutlu hissetmek istiyorum. Kendimi sevmeye çok ihtiyacım var…
Sizi çok iyi anlıyorum. 95 kiloydum. Anasınıfından sonra kilo almaya başladım yani lise çağlarımda kiloluydu. Kendi çabamla 1 buçuk senede 35 kilo verdim. Ama kendimi hep kilolu olarak görmeye devam ettim. Sonra doğum derken tekrar aldım. Şimdi 115 kiloyum. Boyum 173. Kilo vermeye çalıştıkça üstüne koydum. Eski irademden eser yok. Kendimi bi şekilde toparlamam gerekiyor.Selamlar siteye üniversite dönemlerinde üyeydim yıllar olmuş geçmiş tekrar sizin fikirlerinize ihtiyacım olduğu bir dönemdeyim. Umarım bu durumu yaşamış, anlayan, yorum yapabilecek birileri vardır. Derdimi elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım. Sıkmadan okuyup yorum yapacak olanlara şimdiden teşekkürlerimi iletiyorum.
Çocukluğumda ve ergenliğimde aşırı zayıftım annem çok üzülürdü yemek yemediğim için, doktora götürmüşlüğü bile vardı. Yemek yemeyi sevmezdim bütün gün okulda aç dururdum, sofraya bile oturmaz yemezdim. Okuldan gelir birkaç meyve atıştırırdım yaşamak için yerdim. Sonra liseden mezun oldum. İstediğim okulu ve bölümü kazanamadım. Sürekli evde üniversite sınavına hazırlanmalı iki sene geçirdim o dönemde stresten, üzüntüden, kaygı bozukluğundan yeme bozukluğum tıkınırcasına yeme bozukluğuna evrildi. Tabi abur cubur zararlı şeyler üstüneydi daha çok. Çok geçmeden diyabet tanısı aldım. Hızla kilo aldım. İnanılmaz kilolara ulaştım. Birdenbire kilo aldığım için vücudumda çatlamayan yer kalmadı. Duygusal olarakta çöküşe girdim. Yedikçe ağladım, ağladıkça yedim. Sonrasında da karaciğer bozukluğu teşhisi kondu. Kullandığım ilaçlar bir yandan içinde bulunduğum metabolik sendrom bir yandan ben asla kilo veremedim. Verdiysem de çok hatrı sayılır olmadı ve misliyle geri aldım.
İstediğim okulu kazanıp ailemden uzakta okumaya başladım. Bu süreçte psikolojik destek aldım. Psikiyatri anksiyete ve panik bozukluğu teşhisi koydu. Herşey yoluna giriyor derken önce babamı kaybettim sonra da bir taciz olayı yaşadım. Ve herşeyin patlama noktasını yaşadım, çok kötü durumdaydım. Doktorun önerisi ilaçlara başladık. İlaçlar çok uyku yaptı, iştahımı çok açtı. Yaşadığım psikolojik buhranlarında sebebiyle yedikçe yedim. İçinden çıkamadığım bir döngünün içinde debelenip durdum. Nasıl bu hale gelmiştim neden en başından başaramadım diye hep kendimi suçladım. Mutsuz, çirkin, yalnız bir insana dönüştüm. Geçen sene eylül ayında canıma artık tak demiş olacak ki, şekerimin yükseldiği komalık olma yolunda olduğum birgün karar verdim. Önce diyetisyene sonra spor salonuna başladım. Totalde 40 kilo vererek 110 kilodan 70 kiloya düştüm. Değerlerim düzeldi, bütün ilaçlardan kurtuldum. Daha iyi daha aktif bir insanım artık.
Şimdi diyeceksiniz ki o zaman sorun ne? Sorun şu: kendimi asla normal bir insan olarak görmemem. Sandım ki birgün normal bir kiloya indiğimde herşey çok güzel olacak, bitecek tüm bu çile. Ama öyle olmadı, olmuyor. Zayıfladığıma, artık güzel göründüğüne asla ikna olmamam. Aynadaki beni beğenmiyor olmam. Yıllarca kilolu yaşayıp zayıf halimi bilmediğim için mi bilmiyorum kendime yabancıyım. Yüzüm, elim, bacağım herşey farklı birine ait gibi. Öte yandan İdeal kilom 65, aylardır duraklamış kilom yüzünden kendimi başarısız hissetmem. Ve daha kötüsü geri kilo almaktan korkmam. Daha da kötüsü kendimi stresli mutsuz hissettiğim anlarda yiyemenin beni eksik hissettirmesi. Yıllarca teselliyi yemeklerde bulmuş biri için yiyememe durumu kabus gibi. Yersem alıyorum, devamı gelecek bildiğim için o topa hiç girmemeyi seçiyorum. Ama hayatım bu şekilde sonsuza kadar herşeyden uzak durarak, kilo alırım korkusuyla nasıl geçer bilmiyorum. Psikolojik destek diyecekler için hala alıyorum. Ama inanın yeme bozukluğu dediğimiz şeyin bence bir sonu yok. Bilmem kaç seans gidip çözümleyebileceğiniz birşey değil. Birazcık ara verin herşey başa geri sarıyor.
Kendimi anlatabildiğimi umuyorum. Umarım böyle bir durumu yaşamış, şahit olmuş, bilgisi dahilinde olan kim varsa konuma yazar. Kitap, film, doktor, her ne öneriniz olursa açığım. Kendimi mutlu hissetmek istiyorum. Kendimi sevmeye çok ihtiyacım var…
Azmini içinSelamlar siteye üniversite dönemlerinde üyeydim yıllar olmuş geçmiş tekrar sizin fikirlerinize ihtiyacım olduğu bir dönemdeyim. Umarım bu durumu yaşamış, anlayan, yorum yapabilecek birileri vardır. Derdimi elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım. Sıkmadan okuyup yorum yapacak olanlara şimdiden teşekkürlerimi iletiyorum.
Çocukluğumda ve ergenliğimde aşırı zayıftım annem çok üzülürdü yemek yemediğim için, doktora götürmüşlüğü bile vardı. Yemek yemeyi sevmezdim bütün gün okulda aç dururdum, sofraya bile oturmaz yemezdim. Okuldan gelir birkaç meyve atıştırırdım yaşamak için yerdim. Sonra liseden mezun oldum. İstediğim okulu ve bölümü kazanamadım. Sürekli evde üniversite sınavına hazırlanmalı iki sene geçirdim o dönemde stresten, üzüntüden, kaygı bozukluğundan yeme bozukluğum tıkınırcasına yeme bozukluğuna evrildi. Tabi abur cubur zararlı şeyler üstüneydi daha çok. Çok geçmeden diyabet tanısı aldım. Hızla kilo aldım. İnanılmaz kilolara ulaştım. Birdenbire kilo aldığım için vücudumda çatlamayan yer kalmadı. Duygusal olarakta çöküşe girdim. Yedikçe ağladım, ağladıkça yedim. Sonrasında da karaciğer bozukluğu teşhisi kondu. Kullandığım ilaçlar bir yandan içinde bulunduğum metabolik sendrom bir yandan ben asla kilo veremedim. Verdiysem de çok hatrı sayılır olmadı ve misliyle geri aldım.
İstediğim okulu kazanıp ailemden uzakta okumaya başladım. Bu süreçte psikolojik destek aldım. Psikiyatri anksiyete ve panik bozukluğu teşhisi koydu. Herşey yoluna giriyor derken önce babamı kaybettim sonra da bir taciz olayı yaşadım. Ve herşeyin patlama noktasını yaşadım, çok kötü durumdaydım. Doktorun önerisi ilaçlara başladık. İlaçlar çok uyku yaptı, iştahımı çok açtı. Yaşadığım psikolojik buhranlarında sebebiyle yedikçe yedim. İçinden çıkamadığım bir döngünün içinde debelenip durdum. Nasıl bu hale gelmiştim neden en başından başaramadım diye hep kendimi suçladım. Mutsuz, çirkin, yalnız bir insana dönüştüm. Geçen sene eylül ayında canıma artık tak demiş olacak ki, şekerimin yükseldiği komalık olma yolunda olduğum birgün karar verdim. Önce diyetisyene sonra spor salonuna başladım. Totalde 40 kilo vererek 110 kilodan 70 kiloya düştüm. Değerlerim düzeldi, bütün ilaçlardan kurtuldum. Daha iyi daha aktif bir insanım artık.
Şimdi diyeceksiniz ki o zaman sorun ne? Sorun şu: kendimi asla normal bir insan olarak görmemem. Sandım ki birgün normal bir kiloya indiğimde herşey çok güzel olacak, bitecek tüm bu çile. Ama öyle olmadı, olmuyor. Zayıfladığıma, artık güzel göründüğüne asla ikna olmamam. Aynadaki beni beğenmiyor olmam. Yıllarca kilolu yaşayıp zayıf halimi bilmediğim için mi bilmiyorum kendime yabancıyım. Yüzüm, elim, bacağım herşey farklı birine ait gibi. Öte yandan İdeal kilom 65, aylardır duraklamış kilom yüzünden kendimi başarısız hissetmem. Ve daha kötüsü geri kilo almaktan korkmam. Daha da kötüsü kendimi stresli mutsuz hissettiğim anlarda yiyemenin beni eksik hissettirmesi. Yıllarca teselliyi yemeklerde bulmuş biri için yiyememe durumu kabus gibi. Yersem alıyorum, devamı gelecek bildiğim için o topa hiç girmemeyi seçiyorum. Ama hayatım bu şekilde sonsuza kadar herşeyden uzak durarak, kilo alırım korkusuyla nasıl geçer bilmiyorum. Psikolojik destek diyecekler için hala alıyorum. Ama inanın yeme bozukluğu dediğimiz şeyin bence bir sonu yok. Bilmem kaç seans gidip çözümleyebileceğiniz birşey değil. Birazcık ara verin herşey başa geri sarıyor.
Kendimi anlatabildiğimi umuyorum. Umarım böyle bir durumu yaşamış, şahit olmuş, bilgisi dahilinde olan kim varsa konuma yazar. Kitap, film, doktor, her ne öneriniz olursa açığım. Kendimi mutlu hissetmek istiyorum. Kendimi sevmeye çok ihtiyacım var…
İnsanlara bel bağlamamalı, çoğu destek yerine köstek oluyorlar. Bir kere toplumumuzda sosyalleşme demek yemek demek. Israr üzerine ısrar etmek adeta bir şartmış gibi. Artık çok samimiyetsiz geliyor bu insanlar bana. "senin için yaptım, Ölümü gör ye" Ben mi istedim de yaptın? benim onu yemem ile senin ölünün ne ilgisi var? Eşim ki en büyük destekcim geçen gün doğum gününde onun istediklerini yemedim diye bana bozuldu, benimle kavga etti. Yok Motivasyonu dışarıda değil içeride bulmak lazım. Bir kere bu benim bedenim benim kararım demeyi öğrenince insan daha da bir motivasyona ihtiyaç yok.Tebrik
Azmini içinyıllar önce internette bir videoda, 250 gr olsa bile yağdan kilo verdiğinizde bunu hafife almayın. Gücünüzü görmeniz gerekir. Kadin her 250 gramda 1 margarin paketi koymuş kenara. Onları gösterince insan bir şaşırıyor önce. 1 kg Bile 4 paket yag. Düşünsenize arkadaş cevreniz, aileniz ile ilişkileriniz nasıl. Siz yolunuzu sasirdiginizda , size motivasyon ve manevi destek konusunda yardımcı olacak insanlar olmalı mutlaka
Sizinki bir şey değil ya,sabah estetik olanları düşündüm kendilerine yabancı olmuyorlar mı aynaya bakınca tuhaf hissetmiyorlar mi falan diye.Selamlar siteye üniversite dönemlerinde üyeydim yıllar olmuş geçmiş tekrar sizin fikirlerinize ihtiyacım olduğu bir dönemdeyim. Umarım bu durumu yaşamış, anlayan, yorum yapabilecek birileri vardır. Derdimi elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım. Sıkmadan okuyup yorum yapacak olanlara şimdiden teşekkürlerimi iletiyorum.
Çocukluğumda ve ergenliğimde aşırı zayıftım annem çok üzülürdü yemek yemediğim için, doktora götürmüşlüğü bile vardı. Yemek yemeyi sevmezdim bütün gün okulda aç dururdum, sofraya bile oturmaz yemezdim. Okuldan gelir birkaç meyve atıştırırdım yaşamak için yerdim. Sonra liseden mezun oldum. İstediğim okulu ve bölümü kazanamadım. Sürekli evde üniversite sınavına hazırlanmalı iki sene geçirdim o dönemde stresten, üzüntüden, kaygı bozukluğundan yeme bozukluğum tıkınırcasına yeme bozukluğuna evrildi. Tabi abur cubur zararlı şeyler üstüneydi daha çok. Çok geçmeden diyabet tanısı aldım. Hızla kilo aldım. İnanılmaz kilolara ulaştım. Birdenbire kilo aldığım için vücudumda çatlamayan yer kalmadı. Duygusal olarakta çöküşe girdim. Yedikçe ağladım, ağladıkça yedim. Sonrasında da karaciğer bozukluğu teşhisi kondu. Kullandığım ilaçlar bir yandan içinde bulunduğum metabolik sendrom bir yandan ben asla kilo veremedim. Verdiysem de çok hatrı sayılır olmadı ve misliyle geri aldım.
İstediğim okulu kazanıp ailemden uzakta okumaya başladım. Bu süreçte psikolojik destek aldım. Psikiyatri anksiyete ve panik bozukluğu teşhisi koydu. Herşey yoluna giriyor derken önce babamı kaybettim sonra da bir taciz olayı yaşadım. Ve herşeyin patlama noktasını yaşadım, çok kötü durumdaydım. Doktorun önerisi ilaçlara başladık. İlaçlar çok uyku yaptı, iştahımı çok açtı. Yaşadığım psikolojik buhranlarında sebebiyle yedikçe yedim. İçinden çıkamadığım bir döngünün içinde debelenip durdum. Nasıl bu hale gelmiştim neden en başından başaramadım diye hep kendimi suçladım. Mutsuz, çirkin, yalnız bir insana dönüştüm. Geçen sene eylül ayında canıma artık tak demiş olacak ki, şekerimin yükseldiği komalık olma yolunda olduğum birgün karar verdim. Önce diyetisyene sonra spor salonuna başladım. Totalde 40 kilo vererek 110 kilodan 70 kiloya düştüm. Değerlerim düzeldi, bütün ilaçlardan kurtuldum. Daha iyi daha aktif bir insanım artık.
Şimdi diyeceksiniz ki o zaman sorun ne? Sorun şu: kendimi asla normal bir insan olarak görmemem. Sandım ki birgün normal bir kiloya indiğimde herşey çok güzel olacak, bitecek tüm bu çile. Ama öyle olmadı, olmuyor. Zayıfladığıma, artık güzel göründüğüne asla ikna olmamam. Aynadaki beni beğenmiyor olmam. Yıllarca kilolu yaşayıp zayıf halimi bilmediğim için mi bilmiyorum kendime yabancıyım. Yüzüm, elim, bacağım herşey farklı birine ait gibi. Öte yandan İdeal kilom 65, aylardır duraklamış kilom yüzünden kendimi başarısız hissetmem. Ve daha kötüsü geri kilo almaktan korkmam. Daha da kötüsü kendimi stresli mutsuz hissettiğim anlarda yiyemenin beni eksik hissettirmesi. Yıllarca teselliyi yemeklerde bulmuş biri için yiyememe durumu kabus gibi. Yersem alıyorum, devamı gelecek bildiğim için o topa hiç girmemeyi seçiyorum. Ama hayatım bu şekilde sonsuza kadar herşeyden uzak durarak, kilo alırım korkusuyla nasıl geçer bilmiyorum. Psikolojik destek diyecekler için hala alıyorum. Ama inanın yeme bozukluğu dediğimiz şeyin bence bir sonu yok. Bilmem kaç seans gidip çözümleyebileceğiniz birşey değil. Birazcık ara verin herşey başa geri sarıyor.
Kendimi anlatabildiğimi umuyorum. Umarım böyle bir durumu yaşamış, şahit olmuş, bilgisi dahilinde olan kim varsa konuma yazar. Kitap, film, doktor, her ne öneriniz olursa açığım. Kendimi mutlu hissetmek istiyorum. Kendimi sevmeye çok ihtiyacım var…
Sizi anliyorum ama sürekli bu durumu kafaya taktiginiz icin bu durumu böyle sonuclanmis. Bende eskiden cok zayiftim dediginiz mi kaygi gelecek anksiyete bozuklugum vardi. Zor sürec ama atlatiyorsun ben cok sükür atlattim. sürekli evde olma haftanin iki günü spor yap reformer pilates‘i bilirmisin imkanin yeterli ise muhakkak katilmalisin. Sagligin icin ruhsal acidan iyi gelecek arada böyle spor’a katilmalisin veya simdi yaz cok sicak spor yapmakla ugrasamam derseniz o zamab yüzmeye katilin. Arada bi sosyal ortamina da karis kafan rahatlasin. umarim sende atlatirsinSelamlar siteye üniversite dönemlerinde üyeydim yıllar olmuş geçmiş tekrar sizin fikirlerinize ihtiyacım olduğu bir dönemdeyim. Umarım bu durumu yaşamış, anlayan, yorum yapabilecek birileri vardır. Derdimi elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım. Sıkmadan okuyup yorum yapacak olanlara şimdiden teşekkürlerimi iletiyorum.
Çocukluğumda ve ergenliğimde aşırı zayıftım annem çok üzülürdü yemek yemediğim için, doktora götürmüşlüğü bile vardı. Yemek yemeyi sevmezdim bütün gün okulda aç dururdum, sofraya bile oturmaz yemezdim. Okuldan gelir birkaç meyve atıştırırdım yaşamak için yerdim. Sonra liseden mezun oldum. İstediğim okulu ve bölümü kazanamadım. Sürekli evde üniversite sınavına hazırlanmalı iki sene geçirdim o dönemde stresten, üzüntüden, kaygı bozukluğundan yeme bozukluğum tıkınırcasına yeme bozukluğuna evrildi. Tabi abur cubur zararlı şeyler üstüneydi daha çok. Çok geçmeden diyabet tanısı aldım. Hızla kilo aldım. İnanılmaz kilolara ulaştım. Birdenbire kilo aldığım için vücudumda çatlamayan yer kalmadı. Duygusal olarakta çöküşe girdim. Yedikçe ağladım, ağladıkça yedim. Sonrasında da karaciğer bozukluğu teşhisi kondu. Kullandığım ilaçlar bir yandan içinde bulunduğum metabolik sendrom bir yandan ben asla kilo veremedim. Verdiysem de çok hatrı sayılır olmadı ve misliyle geri aldım.
İstediğim okulu kazanıp ailemden uzakta okumaya başladım. Bu süreçte psikolojik destek aldım. Psikiyatri anksiyete ve panik bozukluğu teşhisi koydu. Herşey yoluna giriyor derken önce babamı kaybettim sonra da bir taciz olayı yaşadım. Ve herşeyin patlama noktasını yaşadım, çok kötü durumdaydım. Doktorun önerisi ilaçlara başladık. İlaçlar çok uyku yaptı, iştahımı çok açtı. Yaşadığım psikolojik buhranlarında sebebiyle yedikçe yedim. İçinden çıkamadığım bir döngünün içinde debelenip durdum. Nasıl bu hale gelmiştim neden en başından başaramadım diye hep kendimi suçladım. Mutsuz, çirkin, yalnız bir insana dönüştüm. Geçen sene eylül ayında canıma artık tak demiş olacak ki, şekerimin yükseldiği komalık olma yolunda olduğum birgün karar verdim. Önce diyetisyene sonra spor salonuna başladım. Totalde 40 kilo vererek 110 kilodan 70 kiloya düştüm. Değerlerim düzeldi, bütün ilaçlardan kurtuldum. Daha iyi daha aktif bir insanım artık.
Şimdi diyeceksiniz ki o zaman sorun ne? Sorun şu: kendimi asla normal bir insan olarak görmemem. Sandım ki birgün normal bir kiloya indiğimde herşey çok güzel olacak, bitecek tüm bu çile. Ama öyle olmadı, olmuyor. Zayıfladığıma, artık güzel göründüğüne asla ikna olmamam. Aynadaki beni beğenmiyor olmam. Yıllarca kilolu yaşayıp zayıf halimi bilmediğim için mi bilmiyorum kendime yabancıyım. Yüzüm, elim, bacağım herşey farklı birine ait gibi. Öte yandan İdeal kilom 65, aylardır duraklamış kilom yüzünden kendimi başarısız hissetmem. Ve daha kötüsü geri kilo almaktan korkmam. Daha da kötüsü kendimi stresli mutsuz hissettiğim anlarda yiyemenin beni eksik hissettirmesi. Yıllarca teselliyi yemeklerde bulmuş biri için yiyememe durumu kabus gibi. Yersem alıyorum, devamı gelecek bildiğim için o topa hiç girmemeyi seçiyorum. Ama hayatım bu şekilde sonsuza kadar herşeyden uzak durarak, kilo alırım korkusuyla nasıl geçer bilmiyorum. Psikolojik destek diyecekler için hala alıyorum. Ama inanın yeme bozukluğu dediğimiz şeyin bence bir sonu yok. Bilmem kaç seans gidip çözümleyebileceğiniz birşey değil. Birazcık ara verin herşey başa geri sarıyor.
Kendimi anlatabildiğimi umuyorum. Umarım böyle bir durumu yaşamış, şahit olmuş, bilgisi dahilinde olan kim varsa konuma yazar. Kitap, film, doktor, her ne öneriniz olursa açığım. Kendimi mutlu hissetmek istiyorum. Kendimi sevmeye çok ihtiyacım var…
Tabi ki asil enerji ve motivasyon insanın içinden gelirse sürdürülebilir olur . Ama herkes öyle değil. Kimisinin kendi ile ilgili algısı net ve gerçekçi olmayabiliyor . Hele de psikolojik olarak çalkantılı dönemlerinde ise kişi. O yuzden Güçlü ve sağlıklı insanlar bile bir psikologdan vs görüş alıyor . Evet kendi iç dünyamız çok önemli ama aynı zamanda çevre etkileşimi bizler için çok önemli. Bir de herkesin içe dönük zekası çok gelismi olmayabilir. Herkesin çevresi köstek olacak diye bir şey yok . Ama arada kötü etkilenenler illa oluyor tabi. Haklisiniz . O konuda da iş, kendi ile iletişiminde bitiyorİnsanlara bel bağlamamalı, çoğu destek yerine köstek oluyorlar. Bir kere toplumumuzda sosyalleşme demek yemek demek. Israr üzerine ısrar etmek adeta bir şartmış gibi. Artık çok samimiyetsiz geliyor bu insanlar bana. "senin için yaptım, Ölümü gör ye" Ben mi istedim de yaptın? benim onu yemem ile senin ölünün ne ilgisi var? Eşim ki en büyük destekcim geçen gün doğum gününde onun istediklerini yemedim diye bana bozuldu, benimle kavga etti. Yok Motivasyonu dışarıda değil içeride bulmak lazım. Bir kere bu benim bedenim benim kararım demeyi öğrenince insan daha da bir motivasyona ihtiyaç yok.
Selamlar siteye üniversite dönemlerinde üyeydim yıllar olmuş geçmiş tekrar sizin fikirlerinize ihtiyacım olduğu bir dönemdeyim. Umarım bu durumu yaşamış, anlayan, yorum yapabilecek birileri vardır. Derdimi elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım. Sıkmadan okuyup yorum yapacak olanlara şimdiden teşekkürlerimi iletiyorum.
Çocukluğumda ve ergenliğimde aşırı zayıftım annem çok üzülürdü yemek yemediğim için, doktora götürmüşlüğü bile vardı. Yemek yemeyi sevmezdim bütün gün okulda aç dururdum, sofraya bile oturmaz yemezdim. Okuldan gelir birkaç meyve atıştırırdım yaşamak için yerdim. Sonra liseden mezun oldum. İstediğim okulu ve bölümü kazanamadım. Sürekli evde üniversite sınavına hazırlanmalı iki sene geçirdim o dönemde stresten, üzüntüden, kaygı bozukluğundan yeme bozukluğum tıkınırcasına yeme bozukluğuna evrildi. Tabi abur cubur zararlı şeyler üstüneydi daha çok. Çok geçmeden diyabet tanısı aldım. Hızla kilo aldım. İnanılmaz kilolara ulaştım. Birdenbire kilo aldığım için vücudumda çatlamayan yer kalmadı. Duygusal olarakta çöküşe girdim. Yedikçe ağladım, ağladıkça yedim. Sonrasında da karaciğer bozukluğu teşhisi kondu. Kullandığım ilaçlar bir yandan içinde bulunduğum metabolik sendrom bir yandan ben asla kilo veremedim. Verdiysem de çok hatrı sayılır olmadı ve misliyle geri aldım.
İstediğim okulu kazanıp ailemden uzakta okumaya başladım. Bu süreçte psikolojik destek aldım. Psikiyatri anksiyete ve panik bozukluğu teşhisi koydu. Herşey yoluna giriyor derken önce babamı kaybettim sonra da bir taciz olayı yaşadım. Ve herşeyin patlama noktasını yaşadım, çok kötü durumdaydım. Doktorun önerisi ilaçlara başladık. İlaçlar çok uyku yaptı, iştahımı çok açtı. Yaşadığım psikolojik buhranlarında sebebiyle yedikçe yedim. İçinden çıkamadığım bir döngünün içinde debelenip durdum. Nasıl bu hale gelmiştim neden en başından başaramadım diye hep kendimi suçladım. Mutsuz, çirkin, yalnız bir insana dönüştüm. Geçen sene eylül ayında canıma artık tak demiş olacak ki, şekerimin yükseldiği komalık olma yolunda olduğum birgün karar verdim. Önce diyetisyene sonra spor salonuna başladım. Totalde 40 kilo vererek 110 kilodan 70 kiloya düştüm. Değerlerim düzeldi, bütün ilaçlardan kurtuldum. Daha iyi daha aktif bir insanım artık.
Şimdi diyeceksiniz ki o zaman sorun ne? Sorun şu: kendimi asla normal bir insan olarak görmemem. Sandım ki birgün normal bir kiloya indiğimde herşey çok güzel olacak, bitecek tüm bu çile. Ama öyle olmadı, olmuyor. Zayıfladığıma, artık güzel göründüğüne asla ikna olmamam. Aynadaki beni beğenmiyor olmam. Yıllarca kilolu yaşayıp zayıf halimi bilmediğim için mi bilmiyorum kendime yabancıyım. Yüzüm, elim, bacağım herşey farklı birine ait gibi. Öte yandan İdeal kilom 65, aylardır duraklamış kilom yüzünden kendimi başarısız hissetmem. Ve daha kötüsü geri kilo almaktan korkmam. Daha da kötüsü kendimi stresli mutsuz hissettiğim anlarda yiyemenin beni eksik hissettirmesi. Yıllarca teselliyi yemeklerde bulmuş biri için yiyememe durumu kabus gibi. Yersem alıyorum, devamı gelecek bildiğim için o topa hiç girmemeyi seçiyorum. Ama hayatım bu şekilde sonsuza kadar herşeyden uzak durarak, kilo alırım korkusuyla nasıl geçer bilmiyorum. Psikolojik destek diyecekler için hala alıyorum. Ama inanın yeme bozukluğu dediğimiz şeyin bence bir sonu yok. Bilmem kaç seans gidip çözümleyebileceğiniz birşey değil. Birazcık ara verin herşey başa geri sarıyor.
Kendimi anlatabildiğimi umuyorum. Umarım böyle bir durumu yaşamış, şahit olmuş, bilgisi dahilinde olan kim varsa konuma yazar. Kitap, film, doktor, her ne öneriniz olursa açığım. Kendimi mutlu hissetmek istiyorum. Kendimi sevmeye çok ihtiyacım var…
Çocukluğunuzun hangi yönüyle yaşadığınız bu duruma etkisi oldu acaba sizce? Benimde bebeğim yemek beğenmiyor. Yanlış bir şey yapmak istemiyorum. İstemeden aynı sürece sokmak istemem onuAh 35 yıllık ömrümde benzerlerini yaşadım yaşıyorum.
Öncelikle kilo verme moduna girmek ve kilo vermek senin de başardığın gibi kolay mesele. Esas olan sonrasında düzen tutturmak.
Ben asla tutturamadım.
20-25 senedir kilo alıp veriyorum. Hem de kendi başıma diyet spor yaparak. 35-40 kilo vermişliğim var. Sonra 1-2 sene rölantide kalıp, aman ya sal gitsin diyip geri alıyorum 1 senede hepsini.
Bununla ilgili çok araştırma yaptım çok merak ettim. Psikolojik nedenlerden elbette yeme bozukluğu oluyor ama işin bir de çocukluktan gelen kısmı var. Ki ben ona ihtimal veriyorum.
Çocukluğum baya minyon zayıf olarak geçti.
Annem yemem için ısrar eder, hadi bi lokma daha derken ben yediğimi kusarmışım.
Rüzgar çıkınca uçacak dermiş konu komşu o kadar zayıflık.
İçmediğim vitamin balık yağı vs kalmamış her şeyi dayamışlar.
Liseye doğru inanılmaz yeme artışı ve abur cubur tüketimiyle tamamen farklı bir bedene bürünmüştüm.
Sonrası devamlı kiloları ver, kiloları al şeklinde.
Ben şuan inceleme fırsatı bulmadım ama instagramda denk geldim Barış Muslu var. Kitapları var videoları ve seminerleri var.
Onu inceleyeceğim.
Bunun dışında umarım bu döngüden çıkarız
Zorlanarak yeme dürtüsünün aşılanması ve anne sütünün nasıl kesildiği kısmı bence.Çocukluğunuzun hangi yönüyle yaşadığınız bu duruma etkisi oldu acaba sizce? Benimde bebeğim yemek beğenmiyor. Yanlış bir şey yapmak istemiyorum. İstemeden aynı sürece sokmak istemem onu