- 13 Aralık 2020
- 1.028
- 1.390
Bizim burdan yorumluyorum bi sıkıntınız yok. Her ailede bunlar olur. Kavga, barışma, aksiyon....Herkesin ne dertleri var biliyorum benimki dert bile sayılmaz ama patlamak üzereyim. Çok yoruldum inanılmaz yoruldum. Hayatın akışı içinde beni bekleyen dağ gibi sorumluluklardan yoruldum. Hiç gücüm yok sanki hiçbiri için. Bunları düşünmek bile beni mutsuz etmeye yetiyor. Bunların üstesinden gelmezsem ama uzun vadede daha çok üzüleceğim. Ailemdeki bipolar ilişkiden sıkıldım. Bir yanda çok harika bir aile ortamı gibi görünmesi, bir yanda kamufle olmaya çalışan sorunlar, beklentiler...
Ben birçok açıdan çok iyi bir ailede büyüdüm. Beni severlerdi, benimle ilgilenirlerdi. Birçok ailenin aşırı tepki göstereceği durumlarda beni kabullendiler. Ama onların ilişkileri hiç sağlıklı değil. Küçüklüğümden beri bazen aşk böceği olurlar sonra birden küslük. Kapalı kapılar ardında kavgalar. Güya ben duymayacağım nasıl duymayacaksam. Sürekli bir boşanma lafı. Sonra beni öne sürerek bundan vazgeçmeleri. TheKnack daha küçük, TheKnack okula gidiyor, TheKnack'in sınav yılı, TheKnack bir üniversiteyi bitirsin öyle... Sonra bir barışma evresi, aşk dolu günler ve ardından tekrar kavgalar, tekrar boşanma sözleri... Bu çok yorucu gerçekten. Küçük bir çocuksun, ergensin, genç bir kadın olmak üzeresin ve ebeveynlerinin ertesi gün ne durumda olacaklarını bilmiyorsun. Bu müthiş bir güvensizlik hissini de beraberinde getiriyor. Sonra bu yorucu ilişkinin bitmeme sebebini kendim olarak görmenin verdiği suçluluk duygusu, çocukluktan beri. Bakın kaç yaşıma geldim. En son benzer kavgalarında şunu dediklerini duydum " TheKnack hamile şimdi boşanamayız çok üzülür."
Kendimi gerçekleştirmekten hiç bu kadar uzak olmamıştım. Sorumluluklarımı sırtlayamıyorum. Hiçbiri için gücüm yok sanki. Artık ne istediğimden de emin değilim. Ya da istediklerime ulaşacağına dair inancım yok oldu gibi. Eşim geleceğimizle ilgili hayallerini anlattığında canım acıyor. Yazık diyorum bu adamın ayağına da pranga vurdum.
Çok değersiz hissediyorum. Şu dünyada kimseye, hiçbir şeye bir yararım yok gibi geliyor bazen. Aslında beni sevenler var, iyi bir arkadaş grubum da var ama çoğu zaman yapayalnız hissediyorum. Bazen kimse için önemli olmadığımı düşünüyorum. Hem şu anki halimden memnun değilim hem gelecekten çok korkuyorum. Bir çok mutluyum müzik dinleyip dans ediyorum, bir an geliyor mutsuzluktan bir şey yiyemiyorum. İnanın bağırarak kaçmak istiyorum. Bazen evden, bazen bu şehirden, bazen bu ülkeden...
Gerçekten kontrolcü ve mükemmeliyetçiyim evet bu bana zarar veriyor. Şimdilik en azından bu durum sadece kendime zarar veriyor başka kimsenin üzerinde hakimiyet kurmaya çalışmıyorum. Umarım ileride çocuğum üzerinde de böyle sürekli kontrolcü bir tavır takınmam.Benim ailem herhalde doğduğumdan beri düzenli olarak boşanıyorlar. Önce benim büyümem sınavım işim evlenmem sonra kardeşim sonra başka bişey.. Boşanmayı ertelemek için sebepleri hiç bitmiyor ama ortada boşanmalık ciddi sebepler de yok. Sizin de olmadığını düşünüyorum her neyse.
siz son zamanlarda çok ani kararlar aldınız düzeniniz, yaşam tarzınız bir anda değişime uğradı ve uğrayacak. Hamileligin erken haftalarındasınız duygular daha çook inip çıkacak. Bu gibi durumlarda insn gerçeklerden uzaklasmak için bazen suni gündemler yaratıyo kendine benim ailem neden böyle, kocam neden şöyle dedi vs vs..
olduğu gibi kabullenip biraz akışına bırakmayı deneyin anladığım kadarıyla çok kontrolcü ve mükemmeliyetçi birine benziyorsunuz. Hayatınızda kontrol edemediğiniz gelismeler olunca kaba tabirle biraz çuvalladınız gibime geliyor ama zamanla düzelir kendinize eşinize zaman tanıyın.
son olarak tekrar aile konusuna dönmek gerekirse bırakın o kadar ile kalsın. Çok büyük dertler değil anlattıklarınız bizim iliskilerimiz çok mu iyi ki artık senelerin verdiği birikmişlikler, kırgınlıklar olmasın. Bu arada çok şaşırdım belirtmeden geçemeyeceğim bir önceki konunuzda aileniz pamuk şeker ailesi gibi bişeydi, anlatımınıza göre.
Dünyada çok acı ve trajedi var biliyorum. İşim nedeniyle yeri geliyor çok büyüklerine de şahit oluyorum sık sık. Ama ben acıları karşılaştırmayı doğru bulmuyorum. Acıların ölçülecek ve karşılaştırılacak nitelikte olgular olduğunu da düşünmüyorum. Aslında ortada bir sorun da var. Tabi sizin oradan nasıl görünüyor onu bilemem.Bizim burdan yorumluyorum bi sıkıntınız yok. Her ailede bunlar olur. Kavga, barışma, aksiyon....
Ve çok şanslınız ki bunları sizden saklamaya çalışan her ihtiyacınızı karşılamış bir aileniz var.
Ve yine bizim burdan bildiriyorum. Gerçek bir sorun görmüş olsaydın bu küçük detaylar gözüne batmazdı, hayatının tadını çıkar. Çünkü bu dünyada çok büyük acılar var. .
Ohh ben de bir an bundan rahatsızlık duyduğum için bende bir tuhaflık var sanmaya başlamıştım'' Ayrılın gözünüzü seveyim artık, benim yüzümden daha fazla katlanmayın birbirinize. Vallah üzülmeyecem billah üzülmeyecem, aksine rahat edecem yeter yahu. '' deyiverin, hiç yoktan kavgalarını sizi araya katmadan yaparlar artık.
Ben de öyleyim halen sorumluluk almak istemediğim, yüzleşmek istemediğim konularda ailemi suçlarım sizin tutarsızlıklarınız yüzünden ben bu hale geldim diye çocuk gibi ağlarım hatta. En son hamileliğimi öğrendiğimde de oldu işte iyi bir anne olabilecek miyim, yetebilecek miyim korkusu çünkü kavga dolu bir ortamda sorunlu bi şekilde büyüdüm psikolojik olarak. Bunun sonucu duygularımı saklamayı, hayatta sorun çıkarmayan kişi olmayı kendime dikte ettim. Bunun sonucu da her şeyi kontrol etmeye calisan, beklenti ve standartları hep en üst seviyede turan, bütün olasılıkları yaşanmadan hesaplamaya çalışan biri oldum. Size çok şükür öyle gelmemiş ama bana 20 yaşında depresyon ve anksiyete bozukluğu olarak geri döndü ve hala bunlar ile uğraşıyorum.Gerçekten kontrolcü ve mükemmeliyetçiyim evet bu bana zarar veriyor. Şimdilik en azından bu durum sadece kendime zarar veriyor başka kimsenin üzerinde hakimiyet kurmaya çalışmıyorum. Umarım ileride çocuğum üzerinde de böyle sürekli kontrolcü bir tavır takınmam.
Çuvallamak yaşadığıma yakın bir tabir olabilir. Hiç beklemediğim bir durum yaşadım. Çok sorumluluk sahibi davranmaya çalıştım. Mükemmel davranmaya her şeyin üstesinden mükemmel gelmeye aynı zamanda çok iyi hissetmeye psikolojik olarak çok üstte olmaya şartlandım. Zorlandığımı hissettikçe kendime kızıyorum. Kendimi suçluyorum suçluyorum suçluyorum. Bundan yeterince yorulunca bu duyguyu biraz atmak ve daha az yaralanmak için geçmişte kalan bazı şeyleri çıkardım tekrar tekrar analiz ettim ve kendim yerine onları suçlamaya çalıştım. Bazen eşimin rahat oluşu, çok mutlu görünmesi de beni çeşitli şekillerde olumsuz duygulanımlara itiyor.
Pamuk şeker benzetmesine istemsizce güldüm. Evet iyi bir ailem var gerçekten birçok kişiye göre şanslıyım bu konuda. Beni hep desteklediler ve sevdiklerini hissettirdiler. Ama mükemmel aile diye bir şey yok. Küçük yaşlarımda bu kavgalar ve sonra benim öne sürülmem nedeniyle hep onların mutsuz olma sebebi olduğumu düşünüp suçlu hissederdim. Daha sonra onlarınkinin sevmenin çok daha farklı bir biçimi olduğunu anladım. Ama hâlâ bazen çok suçlu hissedip bunaldiğımda belki bir çocuk bencilliğiyle onları geçmişten çıkarır suçlarım. Biliyorum aslında öfkem de kendime suçlamalarım da. Bazen de bu kadar mükemmeliyetçi olmamın temellerini attıkları için kızıyorum onlara. Ama biliyorum asıl öfkem kendime.
Sen de haklısın. Herkes kendi yaşadıklarıyla ölçüp biçiyor hayatı. Yaşamadığımız sürece olumsuzlukları kendi terazimize koyamıyoruz.Bazen ben de böyle düşünüyorum ama gerçek sorunlar ve dertler nedir? Kim neye göre karar verir neyin gerçek sorun olduğuna?
Peki bu yasta hala ailene diyemiyor musun beni bahane etmeyin ne istiyorsaniz yapin diye
Ya ne bileyim onlar aslında kendilerince gizli tutuyorlar zaten. Kapalı kapılar ardında kavga ederler. Ha ama çok başarılı oluyor mu bu saklamak için tartışılır. Biraz onların özel alanına müdahale edermişim gibi tedirginliklerim var. Ayrı şehirlerde olduğumuz için normalde uzun zamandır da bu kavgaları yinelediklerine şahit olmamıştım. Bir yandan siz de haklısınız aslında. Teoride en mantıklısı bu zaten ama ben bunu neden pratiğe dökemiyorumBu kavgalardan birinde araya girip "boşanmak istiyosaniz beni öne sürmeyin, ben hiç itiraz etmem, rahatça bosanabilirsiniz" deseniz bigun?
Anladım sizin "gerçek dert"ten kastınız çaresizlik.Sen de haklısın. Herkes kendi yaşadıklarıyla ölçüp biçiyor hayatı. Yaşamadığımız sürece olumsuzlukları kendi terazimize koyamıyoruz.
O yüzden diğer insanların tecrübelerini dinlemek ve de anlamak işimizi kolaylaştırır diye düşünüyorum.
Kendi tecrübelerimle diyorum ki,
İçinden çıkamayacağın, değiştiremeyeceğin ne bileyim, kontrol edemeyeceğin bir durumda değilsin.
Gerçek dert derken, gücünün yetmediği, elinin kolunun bağlandığı, hatta basacak zemin bulamadığın durumları kastediyorum.
Bu yaşta, bu kadar karamsar olmamalısın. Gençliğine hakkını vermelisin. Ne istersen yapabilirsin. Gelecek korkusunun da normal olduğunu ve herkesin bu korkuları taşıdığını bilerek, onlardan kaçmaya çalışmadan,korkularını da umutlarının yanına koyarak yoluna devam etmelisin.