Merhaba arkadaşlar. Yılbaşı gecesinden beri kafaya taktığım bi konu var. Ben özel günlere önem veririm güzel geçsin isterim. Sonlara doğru bir gerginlik yaşandı sizlere bahsetmek fikir almak istiyorum. Biraz uzun kusura bakmayın isterseniz okumayabilirsiniz. Sevgilimle birlikte evden çıktık arkadaşlarımızla buluştuk bir şeyler içtik eğlendik. Yeni yıla girdikten bir süre sonra bir kaç arkadaşın yanımızdan ayrıldıgını gördüm. Ebru ve Hazal. diyelim isimlerine. Ebru daha yeni tanıstıgımız arkadaş olduğumuz birisi, Hazal ise yakın arkadaşımın ablası, bizden 2-3 yaş falan büyük. Yakın arkadaşıma(Hülya diyelim) sevgilimle ortak yakın arkadaşım kendisi. Ben hülyaya ablanlar nerede diye sordum, o da bilmiyormuş merak edip aramış. Bir arkadaşları varmış bulunduğumuz yere uzaktalarmış ve onları almaya gitmişler ebrunun arabasıyla. Neyse biz aramıza dönmelerini beklerken tekrar telefonlaştıklarında öğreniyoruzki bizi almayı teklif etmeden, haber vermeden, hülyanın ve hazalın birlikte yaşadıkları eve geçmişler. aslında ebruyu başından beri kanım almamıştı onunda aslında bana ısınamadığına eminim. tuhafıma giden hazalın bu duruma müdahale edememesiydi sonuçta biz neyse ama kardeşinide almadan gitmiş bulundular. hülyaya yani yakın arkadaşıma açık açık, bunun ebru tarafından bilerek yapılmış bir hareket olabileceğini düşündüğümü söyledim. hülya hayır hiç sanmıyorum öyle bir şey yapamaz bizde taksiyle gidelim dedi. ebru, hülyaya cok fazla polis vardı o tarafta ve uğrayamadık yanınıza demiş onu belirtti hülya. Ben yinede benle alakalı bir durum olabileceğini düşündüğüm için kabul etmedim. hülyaya biz en iyisi evimize dönelim zaten olduğumuz yere bizim ev daha yakın istersen sende gelebilirsin, şu an sizin eve gitmemiz hem daha uzun sürecek hem de oradan kalkıp evimize döneceğiz biliyorsun eşyalarımız evde sevgilimin işe gitmesi gerekecek bize ters kalıyor sizin ev dedim. Hülya ısrar kıyamet lütfen gelin birlikte gidelim ellerinde olmayan bir durumdu bu zaten biz arkadan taksiyle falan geliriz diye düşünmüşlerdir yoksa bende buradayım ablam bırakmazdı asla dedi. Yinede sevgilimde gelmek istemedi çünkü çocuğun asıl derdi geç girişlide olsa çok az uyuyarak işe gitmek istememesiydi ve vaktinin yollarda harcanmasını istemiyordu çok kez dedi gitmeyelim diye. Hülyanın Bize gelmesinede yılbaşı gecesi oldugu icin ablası sonradan laf edebileceği için mecburen o bizi kendi evlerine çağırıyordu. Neyse gidelim biraz dinlenelim hem de benimki uyurken, biz eşyaları alıp dönsek birlikte diye düşündük. Ben hülya ya bana söz verir misin çünkü tek başıma git gel yapmak istemiyorum bana yoldaş olabileceksen size geçelim yoksa biz şimdi direkt dönelim dedim, hülya tamam dedi, söz verdi. Sevgilimde doğal olarak ikimizden söz istedi eşyaları alıp gelebilecekseniz kesin olarak, geçelim size, yoksa işe gidemem dedi. direkt hülya lafa girip tabiki söz veriyorum lena gitmese dahi ben gider alırım kolundan tutar götürürüm uyutmam onuda zaten daha önce yapmadıgımız şey mi falan dedi. Hadi gidiyoruz otururuz bir şeyler içeriz sohbet ederiz çok özledim senle vakit geçirmeyi diyince bana, bende kırmak istemedim. Sevgilimede söz vermiş bulundum.
Neyse biz geçtik onlara, sevgilim biraz durup uyudu. Birlikte bir şeyler içip sohbet ediyoruz. Ben lavaboya gittim. hülya mutfakta bir şeyler hazırlıyordu o sıra. Dönerken koridorda duyuyorum, fısır fısır bir şeyler konuşulup gülüşülüyor. Ben girince salona bi sessizlik oldu. Gözler bi anda bana çevrildi. İster istemez anladım hakkımda bir şeyler konuşulduğunu. Yinede alınganlık etmek istemedim bana öyle gelmiştir dedim. Mutfağa hülyanın yanına uğradım su içmeye biraz ayaküstü sohbet ettik. Sonra döndüm salona ve yine aynı şey. Sonra tadım kaçmadan yatayım bari diye düşündüm ama hemen kaçıyor gibi olmamak için oturdum sessizce bi süre telefonumla ilgilendim. Sonra yatmaya odaya geçiyordum baktım sabah olmuş etraf aydınlanmaya başlamış, aklıma çat diye geldi, hülyaya seslendim, gidip bizim gidip eşyaları almamız lazım diye, aa tamam hadi gidelim dedi. ebru bir anda çıkıştı nereye gidiyorsunuz diye, eşyaları alıp gelmemiz lazım dedik. Bir anda başladı, hayır ben hülyayı göndermem, arkadaşımı göndermiyorum gidemez bi yere falan demeye. Ben anlamadım neden böyle yaptığını koruma içgüdüsü ile yaptığı bir şey sandım. Ben de onun arkadaşıyım birlikte gidip geleceğiz hava aydınlandı artık ne var bunda bu korumacı tavrı gerektirecek dedim. Hayır göndermiyorum diye tekrarladı. Bende güzelce anlattım neden gitmemiz gerektiğini. Hayır o bir yere gitmiyor ablasıda istemiyor zaten gitmesini dedi. Bende o zaman bırakta ablası söylesin bana bunu veya hülya bir şey söylesin, aralarında konuşsunlar dedim. Ne ablasından ne hülyadan o ara ses çıkmıyor niyeyse donup kaldılar. Tepki bekliyorum hülyaya gidiyor muyuz dedim evet gidiyoruz bakma sen ona dedi. Ablasıda gitsin veya gitmesin demiyor, kızın zaten elinde içki kafası bi dünya anlamıyor bile ne olup bittiğini. ebru hala tekrarlıyor dedigini. Son olarak güzelce açıkladım ebruya.
Tek başıma gitmekte çekincelerim olduğu için hülya ile birlikte gidip alacaksak ancak o şekilde gelebiliriz bu eve dedik, yoksa biz evimize dönecektik. Bu konuda bana ve sevgilime söz verildiği için bu söze göre hareket edilmesini bekliyorum yoksa bende sevgilime karşı zor durumda kalacağım anlamıyor musun dedim. Hülyada onayladı dedigimi.
Ebru, bu durumu sevgilinle konuşacaksın o zaman ben göndermiyorum diyor. Hülya bir yandanda ulaşım kartını arıyor. Ben sıkıldım bu Ebrunun tavrından ve sevgilimi uyandımaya çalıştım eşyalarını almaya gidicektik ama ebru göndermiyorum diyip duruyor, uyanabileceksen gidelim uğraşmayalım dedim ama uyku sersemi anlamadı pek. O sırada içeride ebru hala hakkımda konuşuyordu. Ne diye alıp götürüyor hülyayı evden, kendi gitsin alsın gibisinden. Duyunca içeri geçtim artık dayanamadım patladım sesim yükseldi. Ya sen kimsin sana ne oluyorda bu şekilde karışma ve karar verme hakkını görüyorsun kendinde, kendi aramızda konuşup planladık sana defalarca anlattım kafan basmıyor mu ayrıca sevgilimle konuşmamı gerektirecek bir şey yok çünkü zaten üçümüz kendi aramızda konuşup ona göre karar aldık ve bu seni ilgilendirmiyor diye çıkıştım ve ebru beni koridora çekti. ‘eğer giderseniz bu sefer ablası benim başıma ekşiyecek sürekli hülya neden gitti, niye birlikte gitti, nereye gitti aynı konu üstünde duracak bende bu şeyi çekmek zorunda değilim bu yüzdende hülyayı göndermek istemiyorum’ dedi. Dahada sinir oldum bunu yapmasının altındaki sebep artniyetli olduğu için. Sen kendini düşünüyorsan bende kendimi düşünüyorum kusura bakma sana göre hareket edemez kimse varsa bununla ilgili bir sorun ablası bir şey söylerdi. Hülyayada kararı sana bırakıyorum ablanlada konuşun istersen kartını bulamadıysanda gişeden alalım yenisini dedim. Baktım hala aramakla uğraşıyor ve hülyayıda saldım o yüzden, onunda kafası iyi oldu belliki. Sinirlendirdiği için asıl odak noktam zaten ebruya kaymıştı resmen inadıyla benide inada bindirdi. Gidemezsin göndermem diyip sesleniyordu hala hülyaya. Sen kimsinde başkası yerine karar veriyorsun kim ne istiyorsa onu yapar ne sanıyorsun sen kendini diye yükseldim. Sonra hülyanın ablası hazal bi anda ayağa kalktı bana sakin ol lütfen falan diyor ama aynı zamanda bira şişelerini fırlatıyor benim ayağıma doğru. Normalde buna insan daha cok sinirlenir ama tepki vermemeye calıstım, bir daha aynı ortamda asla bulunmak istemiyorum sizlerle ben gidiyorum ne haliniz varsa görün dedim sadece. ebru demekki ortamı sen yönetemiyorsun gibisinden bir şey söyledi. İyice sinir kat sayım yükseldi bunu duyunca. Bu tavırlarının altında yatan nedenleri şu an deşmiyorum zaten sağlıklı kafayla düşününce herkes anlar neyi neden yaptığını. Burası benim evim değil, başkasının evinde ortam yönetmeyi kendi tekelimde görmüyorum çünkü ben haddimi çok iyi bilirim, sanada aynısını tavsiye ediyorum dedim ve çıktım salondan ayakkabılarımı giymeye. Neyseki sevgilimde seslere uyanmış, giyinmiş bunlar yaşanırken. Çıktık evden hemen. Sonra hülya balkondan seslendi bekleyin geliyorum diye. Bizde içeri gir gelmene gerek yok biz gidiyoruz diyip hızlıca yürüdük ve bilerek beklemedik olurda sonradan ablasıyla bi sıkıntı yaşamasın diye. Normalde sevgilimde ebruya tepkisiz kalmazdı ama işe gideceği için ve yorgun olduğu için olay uzasın istememiş.
Neyse biz yoldayken hülya yazmaya başladı bana. Biz çıktıktan sonra hepsiyle tartışmış falan. Hatta ebruya bu evden gitmesi gereken kişi onlar değil sizdiniz gibisinden bir şeyler söylemiş. Doğruysa içimin yağları eridi. Gerçi yüzsüz gibi oturmaya devam etmiş.
Ben hülyaya verdiğin sözü tutamaman sorun değildi benim için kafan iyi olmuş olabilir, üşenmiş olabilirsin, ablandan çekinmiş olabilirsin, keşke onun karışmasına izin vermeden, gelme niyetin vardıysa bile gelemeyeceğini söyleseydin bana ben seni anlardım. Benim kızdığım nokta senin ebruya haddini bildirmemendi. Biz orada misafirsek, ebruda misafir. Sende ablanda ev sahibisiniz ve ebruya tek laf etmediniz ve bunları yapmasına izin verdiniz. Kaldıki bende sevgilimde senin cok daha yakın arkadaşınız ve ebrunun tavırları ve ablanın üzerime şişe fırlatmaları yenilir yutulur cinsten değildi. Ben bir daha görüşmek istemiyorum hiç birinizle ben böyle negatif olaylar istemiyorum hayatımda dedim. Hülya ise bana benim suçum neydi ben ne yaptımki gerçekten özür dilerim ebruyu sildim bir daha asla görüşmem onla falan dedi ve özür diledi. Ben o an kızgınlıkla hülyanın üstüne gitmiş olmayayım diye kapattım telefonumu ve yatıp uyudum. Ben aramalarına mesajlarına dönmeyince bana diğer ortak arkadaşlarımız vasıtası ile ulaşmaya çalışmış konuşmak istemiş benimle ve yaşananları anlatmış. Gerçekten bu yaşananlara o da çok üzülmüş bunu hissettim. ortak arkadaşlarımıza olaydan bahsetmeside bana göre yanlış aslında ama demekki kendini çaresiz hissetmiş. Benimde böyle lanet bir huyum vardır kötü şeyler olduğu zaman kendimi çok fazla geri çekerim kimseyede bahsetmem ve zaman tanırım olay soğuyasıya kadar çünkü haksızlığa uğradığımı düşündüğüm zaman kolay kolay hazmedemiyorum hazmetmek için zamana ihtiyacım oluyor. Hülya aslında niyeti kötü olan biri değil gerçekten özünde saf temiz birisi. Bir süre zaman tanımak istememin bir diğer sebebide onu kıracak üzecek bir şey demekten korkuyorum yeterince üzüldü o da zaten. Aslında kararım başından belliydi hülyanhariç hiç biri ile bir daha görüşmemek ve aynı ortamda bulunmamak. Normalde bir süre daha görüşmezdim hülya ile ama sanırım zaman gönül koyma zamanı değil, yanında olmam gerek diye düşünüyorum. Sonradan ortak arksdaşlarımızdan duyduğuma göre ben uyurken büyük olaylar olmuş aralarında evleri ayırmaya kadar. Aslında ablası ile büyük sorunları vardı bu bardağı taşıran son damla olmuş. O yüzden hülyaneşyalarını falan toplamış anneannesine yerleşmiş. Gözümlede gördüm (anneannesi bizim bu taraflarda oturuyor) ertesi gün akşamı markete cıkmıştım, ama o beni görmedi. Olaylara müdahale edememesinin sebebi ise ablası ne olduğunu anlamadan dinlemeden daha büyük bir olay çıkartabilir ve zarar görebilirim diyeymiş (kızın bu arada cidden ağır psikolojik sorunları var fazla değinmek istemedim) ve susmak zorunda kalmış olayın şokuyla ne yapacağını bilememiş. Bu arada, başta ulaşım kartını bulamadıgında, numara mı yaptı acaba evden çıkmamak için diye düşünmüştüm çünkü ebruyada gerekeni yapmadığı için güvenim sarsılmıştı. Kart sonradan sevgilimin ceketinden cıktı işten gelince fark ettik, meğersem ona vermiş düşürmesin diye ama unutmuş. Hem bu yüzden hem duyduklarımdan ötürü bakış açım değişti ve niyetinin kötü olmadığına inanıyorum. Ablası ile sorunları var ve bu yüzden asıl yüklenmesi gereken kişi ebruyken ablasına yüklendi sanırım. Bu arada gerçekten bende ablasından ziyade ebruya daha cok kızgınım. Zaten bir varsayım olarak söyleyebilirim, bence bana karşı bir garezi vardı ebrunun ve başından beri benim gelmemi istemedi, sebebi ise ebrunun hazaldan bazı cıkarları var ve ebru benim bunu anladıgımı hissetti ve bu yüzden beni bir tehdit olarak gördü. Onla tanışana kadar bize yapmadıgı yalakalık kalmamıştı halbuki. Bunlar ayrı konu tabi neyse, kısacası ortalığı karıştırmaktı amacı. Bende uzatmayayım ve hülya ile iletişime geçeyim diyorum. Bu arada evet biliyorum siz demeden kendim söyleyeyim, kendim kaşındım eğer sevgilimi dinleseydim ve eve geçseydik bunların hiç biri yaşanmayacaktı.