Canım istanbuldan direk geçsen daha çok zorlanırdın bundan emin ol. Herkes alışkın olduğundan uzun süreli yaşadığından alışmış tabiki sevilecek yerleri de var ama şöyle bir sorunu var ki evden dışarı adım atamıyorum rahatça...
O yüzden oturacağın mühiti iyi seçmen lazım.
Düşün ayağımda topuklu, üzerinde deri ceketi bildiğin bir istanbul kokoşu olarak ankaranın yokuşlarından çıkmaya çalışıyorum.
Bir dikimevine gidiyim geçen dedim minibüse binmem için 5 dakika kadar yürürmem gerekiyor.
Korna çalanlar mı,lafla taciz edenler mi istersin üstelin karakol çevresinde oluyor bunlar.Öyle kısa filanda giymiyorum yani yüzünde makyaj ayağında topuklu olsun yeterli düşüncesi bildiğin.
Geçen kapıyı açtım üzerimde tayt thirt var komşunun biri birşey soracak tip tip bakıyor bir töbe töbe demediği kaldı yüzüme karşı...
Kızılay'a geçtim mi özellikle akşama doğru ya da bahçeli evlere kendimi evimde hissediyorum.Işıl ışıl kalabalık.
Denizinden filan değil yani.Her memleketin bir güzelliği var muhakkak ben hala Ankara'nın kini keşfetmeye çalışıyorum.
Boş yere bir yeri övüp sonra hayal kırıklığına uğratmak istemem en dikkat edeceğin şey burada oturacağın mühit.
Bir de enteresan şeyleri var mesela her yerde çöp kovaları yok ne biliyim direk diplerinde çöpler var geçen belediye başkanına mail attım
''Ankaranın geneli yokuş olduğundan çöp kovası veremiyoruz.Avrupa kentlerinde de böyle toplanıyor'' filan gibi bir şey yazmış.Var sen düşün nasıl bir yere taşındık yani
Yeni binadan çok pahalı olmayan bir ev alıcam diye tutturdum başıma bela aldım şimdi ki aklım olsa çankaya belediyesi sınırları dışına çıkmam:26:
Ben zonguldak'ta,muğla'da,trabzon'da da kaldım bir süre fakat inan şehrin ufaklığı çokta önemli değil.O kadar yer gezdim hiç bir şehir bana bu kadar gri gelmedi.