İyi olduğum alanları, başarılı özelliklerimi listeledim. Böylece sandığım gibi bomboş bir insan olmadığımı gördüm. Bir de kendime karşı bu kadar acımasız olmamayı öğrenmeye başladım. Mesela çok kaygılı olduğumuzda bu kadar kaygılı olduğumuz için de kendimize kızıyoruz ya, düşündüm ki acı çekiyor olduğun için kendini cezalandırmak çok saçma. Mesela doğada düşünelim bu durumu. Bir geyiğin bir bacağı bir aslan tarafından yaralansa, geyik "Ahhh akılsız kafam ahhh, biraz daha hızlı koşsaydım böyle olmazdı, hepsini hakediyorum ben!" diye düşünüp tutup diğer bacağını da kendi kırar mı? Ama biz yapıyoruz. Zaten çok kaygılıyız, kontrol etmekte zorlandığımız bir kaygımız var ve bu bize acı veriyor ama biz bunun için de kendimizi suçluyoruz. Böylece kaygımız ve depresyonumuz pekişiyor. Bir de başkalarından görmek istediğim sevgi ve şefkati kendime vermeye çalışıyorum. Örneğin ben bir sınavdan istediğim notu alamamışsam çok kaygılanırdım. Felaket senaryoları yazardım. Geleceğimin çok kötü olacağını düşünürdüm. Gerizekalıyım ben, hiçbir işe yaramıyorum diye düşünürdüm. Sonra böyle durumlarda şu şekilde düşünmeye başladım:
"Eğer bu notu alan yakın bir arkadaşım olsaydı sırf bu notu aldı diye onun geleceğinin mahvolacağını ve tam bir gerizekalı olduğunu düşünür müydüm?"
Cevap tabi ki hayır. Onu teselli eder, yanında olduğumu söyler ve bir dahakine istediği sonuca ulaşabilmesi için bir eylem planı yapmasına yardım ederdim.
O zaman neden kendime böyle davranayım ki?
Ben bunları yapıyorum. Tabi her zaman çok başarılı olamıyorum bu konuda ama en azından elimden geleni yapıyorum. Bir de meditasyon yapıyorum. Doktorum vermişti. Nefes alma ve gevşeme üzerine. Marconi Union'ın Weightless adında bir bestesi var, bilimsel araştırmalarla kaygıyı önemli ölçüde azalttığı ispatlanmış. İyi geliyor. Tabi bu aralar meditasyonu biraz boşladım ama