Konuyu bı solukta okudum.
Konu benimde yıllardır öğrenmeye çalıştigim " yastık değişir, Kader değişmez" sözünün doğruluğu/gerçekliği üzerine. Şuan bir kitap okuyorum hatta. (Eşiniz gerçekten narsist gibi geldi bana. )
Onun dışında ailenizin küçükken sizden esirgedigi herşeyi, dışarda bulma ümidi ile yapılan bir evlilik var sanki.
Biz içimizdeki eksik parçayı bulmak için, yanlış yerlerde arıyoruz. Edindiğim bilgiler hep bu yönde. Sonra eksik parçayı bulamadığımız gibi, birde yara bere içinde kalıyoruz, başladığımız her ilişkide.
Aslında muhtaç olduğumuz kudret, damarlarımizdaki asil kanda mevcut. Önemli olan, yaralarımızı kendimiz sarmamiz. İçimizdeki çocukla barışmamiz.
Okuduğum kitapda yazar diyorki; "Bir komsumuz vardı. Temizlik hastası, kuşlardan nefret eden bir kadın. Bu kadının kuşları çok seven birde oğlu vardı. Balkona, camların önüne ekmek kırıkları koyardi kuşlar gelip yesinler diye."
İçimizdeki çocuk eksik kaldığı yerde, onarmaya çalışacak. Kuşları yemlemeye o devam ederken bizim balkon yıkamanız, hiçbir şeyi değiştirmez.
İçimizdeki çocuk yaralarını sarmak için, bizdeki eksik parçayı bulmaya çalışır. Bunu hisseden anne/babanıza benzeyen! Kişileri , kan kokusu almış sırtlan gibi hayatımıza çekeriz. Ayna nöronlar ile onlarda gelirler. İlkel beyin hisseder diyor.
Anne babanızın sizin çocukluğunuzda, esirgedigi, yanlış yaptığı neler var?
Bence, sizi gerçekten sevildiginize inandirmadilar, ihmal edildiniz. Gösterilen sevgi kırıntısıni gerçek sanmamiz bundan, diğer riskleri görmezden gelip ateşe kosmamiz bundan