- 31 Mart 2022
- 4.868
- 15.453
Gece yarısı yaşlı gözlerle telefonu elime aldırıp beni bdv'ye getiren iç sıkıntısından geçmiş özleminden selamlar.Sorum yok.Hikayem uzun olacak baştan söyleyimiçimi dökmek istedim diyelim başarabilirsem...
Yaralı yanım ailem...
Anne baba sevgisinden mahrum kalmadım hiç.Ailece çok sınandık diyebilirim.Nirvana boyutundaki maddi sıkıntılar arasında doğmuş,soğuktan sabaha çıkmaz bu bebek denilen,bu sebeptendir ki hala her zor gecesinde bu sözü hatırlayıp her sabah güneşi daha sıcak selamlayan biriyim. Ekmek kovalayışı 3 şehir gezdirdi bize.
Babamın iş için yurt dışına gidişi,o gelene kadar konuşmayışım,geldikten sonra başkalarına baba deyişim,tası tarağı toplayıp memlekete seneler sonra geri dönüşüm ile travmatik hayatımıza merhaba demişiz bilmeden.
Memlekete geldik gelmesine ama işsizdik. Ben ortaokuldaydım. Eve geldiğimde icra memurları vardı. Eşyalarımızın gidişini bilmem kaçıncı kez izledik.(Çocuk çizgi film izliyor abi ya tv dursa mı?dediklerini de hatırlarım) Baş dönmesi ataklarım sonucu yanlış doz ile ilaca başlatıldım. (Vertigoymuş esasen)ilaçların aldırdığı kilolar hala benimle ama barıştım onlarla da.
Bundan sonrası ani olan her şeyden korkmam ve tabiki panik atak getirdi bana.(burdan sonrasını karışık yazıyorum) Ani bir telefon ile nişan alışverişimde iken baban kalp krizi geçirdi,ani bir telefon ile baban ikinci kalp krizini geçirdi,ani bir telefon ile babana bir şeyler oldu koş!sonuç;bronş ca...
Babamın kanserle,benim ailemi dik ve bir arada tutma savaşım tam gaz devam
Film sahnelerini yaşadım soğuk yoğun bakım kapısında. Koşturan drlar,yerlerde yuvarlanan annem,hazırlıklı olun işimiz çok zor diyen hemşireler...Zamandan kopuyor,mekandan soyutlanıyormuş insan. Şu hayatın gerçeğini kim bilir deseniz bana sevdiğini yoğun bakımda bekleyenler derim.
Babamın kemoterapiler,radyoterapileriyle geçen birkaç sene.Tıraşını ben yaptım kemoterapi öncesi. Hani ağlamaman gerektir ama tutamazsın da boğazın cayır cayır yanar ya. Gık diyemedim. Ben onun kızıydım çünkü,kara kuzusu...
Dr kontrolünde geçmiş olsun kanseri yendi babanız dedi doktor. O an ki sevinçle ne yaptığımı çok hatırlamıyorum. Onu kaybetme korkusu ile yüzleştiğim,dertlerimin küçüklüğü altında ezildiğim ve ona sımsıkı sarılabileceğim bir sürenin daha olduğu bilincine ererek yaşamaya devam ettim,ettik.
Evlendim.(Şükür ki gözlerimi dolduran bir adamı sevdim,mutluyum)Babamın rutin kontrolü sırasında metastaz öğrendik. 1.evrede biten illet oldu mu sana 4.evre.Eşimle şehirdeki nerdeyse tüm profları gezdik zar zor görüşme talep edip pet çekimlerini ve tüm sürecin belgesini gezdirdik, neredeyse hepsi şunu dedi"4.evre kurtulma değil,ağrıyı azaltma evresidir,hazırlanın"
Bir gün yine ani bir telefon. Kızım iş çıkışı buraya gel istersen baban pek iyi değil. İçime oturan o acıyı o düğümü tarif edemem,imkansız. Sakince tamam deyip kapattım telefonu alıştırılmaya çalışıldığım en zor gerçeğin uyuşturduğu zihnimi uyandırmaya çalışarak başlık attım tahtaya.
Kötüydü,her geçen dakika daha kötü. Yiyemiyordu serum takıldı,oksijen verildi. Duyuyor ama konuşamıyordu.Nöbetleşe durduk baş ucunda.
Nöbet sırası eşimle bendeydi o gece.Eşim uyudu bir ara. Baba beni duyuyor musun dedim. Gözlerini yumdu açtı.Baba seni çok seviyorum dedim yüreğinden bir damla gözyaşı aktı. Son iletişimimiz buydu.
Ev kalabalıktı bir sürü akbaba birikti. Eşim gel hava alalım dedi çıkarttı beni,bir telefon geldi yine. "Eve gel" arka fonda çığlıklar.Orayı hatırlayamıyorum pek. Odasının kapısında yere yığıldığımı hatırlıyorum sadece.His sıfır,acı yok,yüzde yüz şok,duruma ve mekana yabancılaşma vardı sadece.Zaten çok da hatırlamıyorum.
Gasilhanede iken yağmur bastırdı babam üşür mü hava soğudu demişim.İsmini aldılar önce benden,artık ona cenaze diyorlardı.Sonra kahramanımı koydular toprağın altına. Ben o gün kız çocuğu değildim artık.Büyüdüm...
En sevdiği kitaplarını Tolstoylarını bizi ısıtmak için sobada yaktığını,galerisindeki son fotonun benim fotoğrafımın ekran görüntüsü olduğunu,baş sağlığı için "kahvaltıya"gelenlerin yumurta yok mu yııaaa?deyişini,duyduğunu bildikleri halde "kefeni hazır mı?"dediklerini ve babamın gözünden süzülen yaşları, çıkarttığım kavgaları,kovduğum insanları,babamın son nefesinde bile Bibli'nin migreni geçti mi?deyişini,evlendiğim günün sabahı bana sen benim kamelya çiçeğimsin,sen benim umudumsun çok mutlu ol içini bir kırıklık kaplarsa hissederim,ben aramadan gel,mutlaka ilk bana gel deyişini, daha bir çok şeyini hiçbir zerresini unutmak istemiyorum,unutmaktan çok korkuyorum.
Bilmiyorum en yakınlarıma bile çok açmam kendimi kolay bir hayatım olmadı,bir çoğunuz gibi. Bu sadece babamla ilgili kısım. Birçok sıkıntıyı,travmayı iç içe yaşadık. Ama bu gece ayrı özledim. Çok özledim... Bir söz okudum diyor ki bir gün en sevdiğim öldü,ben neye üzülsem onun ölümüne ağladım. Çok doğru inanın. Parmağımı kessem baba diyecek haldeyim.
Buraya özellikle küçük yaşlarda konu açan kardeşlerim var. Klişe gelecek belki ama vakit varken sevdiklerinizin değerini bilin,hemen gidin sarılın. İçinden çıkamadığınız bir konuda en iyisi babama sorayım deyip elinize telefonu aldığınızda o artık yok şoku ağır geliyor.Sarılın.Mezar taşları çok soğuk...
Yaralı yanım ailem...
Anne baba sevgisinden mahrum kalmadım hiç.Ailece çok sınandık diyebilirim.Nirvana boyutundaki maddi sıkıntılar arasında doğmuş,soğuktan sabaha çıkmaz bu bebek denilen,bu sebeptendir ki hala her zor gecesinde bu sözü hatırlayıp her sabah güneşi daha sıcak selamlayan biriyim. Ekmek kovalayışı 3 şehir gezdirdi bize.
Babamın iş için yurt dışına gidişi,o gelene kadar konuşmayışım,geldikten sonra başkalarına baba deyişim,tası tarağı toplayıp memlekete seneler sonra geri dönüşüm ile travmatik hayatımıza merhaba demişiz bilmeden.
Memlekete geldik gelmesine ama işsizdik. Ben ortaokuldaydım. Eve geldiğimde icra memurları vardı. Eşyalarımızın gidişini bilmem kaçıncı kez izledik.(Çocuk çizgi film izliyor abi ya tv dursa mı?dediklerini de hatırlarım) Baş dönmesi ataklarım sonucu yanlış doz ile ilaca başlatıldım. (Vertigoymuş esasen)ilaçların aldırdığı kilolar hala benimle ama barıştım onlarla da.
Bundan sonrası ani olan her şeyden korkmam ve tabiki panik atak getirdi bana.(burdan sonrasını karışık yazıyorum) Ani bir telefon ile nişan alışverişimde iken baban kalp krizi geçirdi,ani bir telefon ile baban ikinci kalp krizini geçirdi,ani bir telefon ile babana bir şeyler oldu koş!sonuç;bronş ca...
Babamın kanserle,benim ailemi dik ve bir arada tutma savaşım tam gaz devam
Film sahnelerini yaşadım soğuk yoğun bakım kapısında. Koşturan drlar,yerlerde yuvarlanan annem,hazırlıklı olun işimiz çok zor diyen hemşireler...Zamandan kopuyor,mekandan soyutlanıyormuş insan. Şu hayatın gerçeğini kim bilir deseniz bana sevdiğini yoğun bakımda bekleyenler derim.
Babamın kemoterapiler,radyoterapileriyle geçen birkaç sene.Tıraşını ben yaptım kemoterapi öncesi. Hani ağlamaman gerektir ama tutamazsın da boğazın cayır cayır yanar ya. Gık diyemedim. Ben onun kızıydım çünkü,kara kuzusu...
Dr kontrolünde geçmiş olsun kanseri yendi babanız dedi doktor. O an ki sevinçle ne yaptığımı çok hatırlamıyorum. Onu kaybetme korkusu ile yüzleştiğim,dertlerimin küçüklüğü altında ezildiğim ve ona sımsıkı sarılabileceğim bir sürenin daha olduğu bilincine ererek yaşamaya devam ettim,ettik.
Evlendim.(Şükür ki gözlerimi dolduran bir adamı sevdim,mutluyum)Babamın rutin kontrolü sırasında metastaz öğrendik. 1.evrede biten illet oldu mu sana 4.evre.Eşimle şehirdeki nerdeyse tüm profları gezdik zar zor görüşme talep edip pet çekimlerini ve tüm sürecin belgesini gezdirdik, neredeyse hepsi şunu dedi"4.evre kurtulma değil,ağrıyı azaltma evresidir,hazırlanın"
Bir gün yine ani bir telefon. Kızım iş çıkışı buraya gel istersen baban pek iyi değil. İçime oturan o acıyı o düğümü tarif edemem,imkansız. Sakince tamam deyip kapattım telefonu alıştırılmaya çalışıldığım en zor gerçeğin uyuşturduğu zihnimi uyandırmaya çalışarak başlık attım tahtaya.
Kötüydü,her geçen dakika daha kötü. Yiyemiyordu serum takıldı,oksijen verildi. Duyuyor ama konuşamıyordu.Nöbetleşe durduk baş ucunda.
Nöbet sırası eşimle bendeydi o gece.Eşim uyudu bir ara. Baba beni duyuyor musun dedim. Gözlerini yumdu açtı.Baba seni çok seviyorum dedim yüreğinden bir damla gözyaşı aktı. Son iletişimimiz buydu.
Ev kalabalıktı bir sürü akbaba birikti. Eşim gel hava alalım dedi çıkarttı beni,bir telefon geldi yine. "Eve gel" arka fonda çığlıklar.Orayı hatırlayamıyorum pek. Odasının kapısında yere yığıldığımı hatırlıyorum sadece.His sıfır,acı yok,yüzde yüz şok,duruma ve mekana yabancılaşma vardı sadece.Zaten çok da hatırlamıyorum.
Gasilhanede iken yağmur bastırdı babam üşür mü hava soğudu demişim.İsmini aldılar önce benden,artık ona cenaze diyorlardı.Sonra kahramanımı koydular toprağın altına. Ben o gün kız çocuğu değildim artık.Büyüdüm...
En sevdiği kitaplarını Tolstoylarını bizi ısıtmak için sobada yaktığını,galerisindeki son fotonun benim fotoğrafımın ekran görüntüsü olduğunu,baş sağlığı için "kahvaltıya"gelenlerin yumurta yok mu yııaaa?deyişini,duyduğunu bildikleri halde "kefeni hazır mı?"dediklerini ve babamın gözünden süzülen yaşları, çıkarttığım kavgaları,kovduğum insanları,babamın son nefesinde bile Bibli'nin migreni geçti mi?deyişini,evlendiğim günün sabahı bana sen benim kamelya çiçeğimsin,sen benim umudumsun çok mutlu ol içini bir kırıklık kaplarsa hissederim,ben aramadan gel,mutlaka ilk bana gel deyişini, daha bir çok şeyini hiçbir zerresini unutmak istemiyorum,unutmaktan çok korkuyorum.
Bilmiyorum en yakınlarıma bile çok açmam kendimi kolay bir hayatım olmadı,bir çoğunuz gibi. Bu sadece babamla ilgili kısım. Birçok sıkıntıyı,travmayı iç içe yaşadık. Ama bu gece ayrı özledim. Çok özledim... Bir söz okudum diyor ki bir gün en sevdiğim öldü,ben neye üzülsem onun ölümüne ağladım. Çok doğru inanın. Parmağımı kessem baba diyecek haldeyim.
Buraya özellikle küçük yaşlarda konu açan kardeşlerim var. Klişe gelecek belki ama vakit varken sevdiklerinizin değerini bilin,hemen gidin sarılın. İçinden çıkamadığınız bir konuda en iyisi babama sorayım deyip elinize telefonu aldığınızda o artık yok şoku ağır geliyor.Sarılın.Mezar taşları çok soğuk...
Son düzenleme: