Türkü Severler Kulübü

YUH YUH

Uzaktan yakından yuh çekme bana
Sana senin gibi baktım ise yuh
Efendi görünüp bütün insana
Hakkın kullarını yıktın ise yuh

Bu kadar milletin hakkın alanlar
Onları kandırıp zevke dalanlar
Diplomayla olmaz hakim olanlar
Suçsuzun başına çöktüm ise yuh

Ben insanım benden başlar asalet
Asillere paydos, beye nihayet
Şu insanlık derde girerse şayet
Ona yar olmaktan bıktım ise yuh

Yuh yuh soyanlara
Soyup kaçıp doyanlara
İnsanlara kıyanlara
Yuh nefsine uyanlara yuh
 
Tersname

Aşık Mahzuni Şerif

Sana Diyeceğim Var Eğlen Yolcu
Kurduğun Yuvayı Yık Da Öyle Git
Zamanede İlk Görevdir İnsana
Baştan Dinden Haktan Çık Da Öyle Git

Bir Sudan Geçince Köprüyü Devir
Sel Basmış Tarlaya Irmağı Çevir
Birlik Dümenini Tersine Kıvır
Sağa Sola Sövüp Dök De Öyle Git

Allah Bir Deseler Sen Söyle Haşa
Nadan Ehliyle Çıkılmaz Başa
Komşunun Açlığı Tatlı Tamaşa
Bir Tekme De Sen Vur Yık Da Öyle Git

Ortak İsen Hesap Etme Ölçmeyi
İhmal Etme Dost Irzına Geçmeyi
Bir Döğüşte Çok Ayıp Gör Kaçmayı
Beş On Yumruk Yiyip Sek De Öyle Git

Elinden Tut Çamurlara At Körü
Beriye Ötede Öteye Beri
Kapıya Gelirse Döv Misafiri
Bir De Ana Avrat Çek De Öyle Git

Kızına Bakanın Oğlunu Öldür
Meclise Girersen Büyüğe Saldır
Kefeni Soy Mezarlara Kül Doldur
Ölünün Dişini Sök De Öyle Git

Ciğerin Yarası Sivri Cam İster
Kötülük Meydanında Kendin Göster
Adamın Cömerdi Yavuz İt Besler
Meteliği Başa Kak Da Öyle Git

Küfür Eksik Etme Aziz Dilinden
Gaddarlık Kılıncın Koyma Belinden
Hiçbir Şey Gelmezse Bile Elinden
Fesat Tohumunu Ek De Öyle Git

Hasılı Sözümün Tersine Yürü
Görmesin Gözlerin Topalı Körü
Kısa Yerden Eksik Etme Ömürü
Mahzuni Şerif'ten Bık Da Öyle Git
 
Anakara'da Yedik Taze Meyvayı

Anakara'nın keskin ilçesinin cin ali köyünde 1924 yılında Sefer adında bir erkek çocuk doğar. İlkokulu köyünde okuyan Sefer 15 yaşından sonra ailesinin tüm rençberlik işlerine yardım eder yürütür. Güçlüdür kuvvetlidir Sefer. Köyde herkes tarafından sevilir. 20 yaşına gelince de Seyfli köyünden Hatice yi istetir. Söz kesilir düğün olur evlenirler.

Aradan üç ay geçince Sefer ince hastalık denilen vereme tutulur. Doktorlar bir çare bulamazlar. Taa Ankara lara götürülür ve 20 Haziran 1944 te garip Sefer ölür. Aşağıdaki türkü Sefer için yakılmıştır.



Ankara'da Yedik Taze Meyvayı
Boşa Çiğnemişim Yalan Dünyayı
Keskin'den De Sildirmeyin Künyeyi
Söyleyin Anama Anam Ağlasın
Anamdan Başkası Yalan Ağlasın

Ankara'yla Şu Keskin'in Arası
Arasına Kara Duman Durası
Çok Doktorlar Gezdim Yokmuş Çaresi
Söyleyin Anneme Annem Ağlasın
Babamın Oğlu Var Beni Neylesin

Trene Bindim De Tren Salladı
Zalim Doktor Ciğerimi Elledi
İy- olursun Dedi Geri Yolladı
Söyleyin Anama Anam Ağlasın
Anamdan Başkası Yalan Ağlasın

Benzim İçtim Ciğerlerim Tutuşur
Ağlama Hatice, Sefer Yetişir
Söyleyin Anneme Çalsın Nennimi
Kim Alırsa Alsın Nazlı Gelini

Binmiş Taksiye De Sefer Geliyor
Annesinin Ciğerini Deliyor
Gelin Hatice'yi Eller Alıyor
Söyleyin Anama Anam Ağlasın
Gelin Hatice'yi Kimler Eylesin

Mezarımı Derin Kazın Dar Olsun
Edirafı Lale Sümbül Bağ Olsun
Ben Ölüyom Ahbaplarım Sağ Olsun
Söylen Kardaşıma Çalsın Sazımı
Kadir Mevlam Böyle Yazmış Yazımı
 
Yüksek Yüksek Tepelere Ev Kurmasınlar

Bu öykü Malkara köylerinden alınmış olup belli bir kişinin dilinden yazıya geçirilmiş değildir. Çevrede herkes tarafından bilinen bir öyküdür. Söylentiye göre, çok eskiden köyün birinde Zeynep isimli çok güzel bir kız vardır. Onaltıya yeni bastığında Zeynep’i köylerindeki bir düğünde aşırı (yabancı) köylerden gelen Ali isimli bir genç görür. Ali Zeynep’i çok beğenir ve köyüne döndüğünde kızın babasına hemen görücü gönderir. Zeynep’i Ali’ye verirler. Kısa bir zaman sonra düğünleri olur. Ali, Zeynep’i alıp aşırı köyüne götürür.

Zeynep’in gelin gittiği köy ile kendi köyü arası üç gün üç gece çeker. Bu kadar uzak olduğundan dolayı Zeynep, anasını babasını ve kardeşlerini tam yedi yıl göremez. Bu özlem Zeynep’in yüreğinde her gün biraz daha büyüyerek dayanılmaz bir hal alır. Köyün büyük bir tepesinde bulunan evinin bahçesine çıkarak kendi köyüne doğru dönüp için için kendi yaktığı türküyü mırıldanır ve gözleri uzaklarda sıla özlemini gidermeye çalışırmış.

Oysa kocası, Zeynep’in bu özlemine pek aldırış etmez. Kaldı ki eski sevgisi de pek kalmadığından kendini fazlaca horlamaya, eziyet etmeye başlar. Sonunda bu özlem ve kocasının horlaması Zeynep’i yataklara düşürür.

Gün geçtikçe hastalığı artan Zeynep’in düzelmesi için, köyden gelip gidenler de anasının babasının çağrılmasını salık verirler. Başka çare kalmadığını anlayan Zeynep’in kocası da anasına babasına haber vermeye gider. Altı gün altı gecelik bir yolculuktan sonra bir akşam üstü Zeynep’in anası babası köye gelirler, Zeynep’i yatakta bulurlar. Perişan bir halde Zeynep hala türküsünü mırıldanmaktadır. Aynı türküyü anasına babasına da söylemeye başlar. Çevresindeki bütün köy kadınları duygulanıp göz yaşı dökerler. Annesi fenalıklar geçirir ve bayılır.

Zeynep hasretini giderir, giderir ama artık çok geç kalınmıştır. Bir daha onmaz, sonu ölümle biter. Herkes Zeynep için göz yaşı döker. İşte o gün bu gündür bu türkü ayrılığın türküsü olarak söylenip durur.

Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar
Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler
Annesinin bir tanesini hor görmesinler

Uçan da kuşlara malum olsun ben annemi özledim
Hem annemi hem babamı hem köyümü özledim

Babamın bir atı olsa binse de gelse
Annemin yelkeni olsa uçsa da gelse
Kardeşlerim yolları bilse de gelse

Uçan da kuşlara malum olsun ben annemi özledim
Hem annemi hem babamı hem köyümü özledim
 
Yanıyorum Yanıyorum - Neşet Ertaş

Bahçe duvarından aştım
Sarmaşık güllere dolaştım
Öptüm sevdim helalaştım
Yanıyorum yanıyorum hele

Mayıl oldum gonca güle
Acem şalı ince bele

Bir bakışta yaktın beni
Dert ile bıraktın beni
Yaktın beni yaktın beni
Yanıyorum yanıyorum hele

Mayıl oldum gonca güle
Acem şalı ince bele

Yeter naz eyleme bana
Gel görelim kana kana
Aşık oldum gülüm sana
Yanıyorum yanıyorum hala

Mayıl oldum gonca güle
Acem şalı ince bele
 
slm türkü dostları, sabahtan beridir aynı türküyü dinliyorum, alıp alıp götürüyor her dinleyişimde.. paylaşmak istedim

Zülfü Kaküllerin Amber Misali - Erkan Oğur

Zülf-ü kâküllerin amber misali
Buy-u erguvan dan güzelsin güzel
Kızarmış gonca gül gibi yüzlerin
Şah-ı gülistan dan güzelsin güzel

Yüzünde yeşil ben aşikar olmuş
Çekilmiş kaşların zülfikâr olmuş
Gözlerin aleme hükümdar olmuş
Mihr-i süleyman dan güzelsin güzel

Kurulmuş göğsünde bahçe-i vahdet
Hatmolmuş kadrinle tûbayı hikmet
Cemalin seyreden istemez cennet
Sen huri gılman dan güzelsin güzel

Gözlerin velfecri benzer imrân 'e
Seni seven âşık olur divane
Yanakların şûle, vermiş cihana
Yüz mahı taban dan güzelsin güzel

Çiğ düşmüş çayıra benzer yüzlerin
Âşıkın öldürür şirin sözlerin
Mısrın hazinesi değer gözlerin
Zühre-i rahşan dan güzelsin güzel

Sıdkı der suretim hattın secdegâh
Cümle güzellere oldum pişegâh
Güzeller tacısın yüzün padişah
Yusuf-u kenan'dan güzelsin güzel

06 - Zülfü Kaküllerin Amber Misali - eSnips, share anything
 
Giresun Üstünde (Eşref Bey)

Giresun üstünde vapur bağ'rıyor
Eşref'in yarasın doktor sarıyor
Eşref'in anası yanmış ağlıyor

Atma Hakkı atma pişman olursun
Giresun beylerine düşman olursun

Batlama deresi bir ufak dere
Eşref'i vurdular nafile yere
Nafile nafile o da nafile

Giresun'da dostum var o da nafile
Cenazeyi koydular otomobile

Giresun üstünden atlayamadım
Hakkı düşman imiş anlayamadım
Nafile nafile o da nafile

Giresun'da dostum var o da nafile
Cenazeyi koydular otomobile
 
TUTAM YÂR
ELİNDEN TUTAM

Tutam yâr elinden tutam
Çıkam dağlara dağlara
Olam bir yaralı bülbül
İnem bağlara bağlara

Birin bilir birin bilmez
Bu dünya kimseye kalmaz
Yâr ismini desem olmaz
Düşer dillere dillere.

Emrah eder bu günümdür
Arşa çıkan tütünümdür
Yâra gidecek günümdür
Düşem yollara yollara.
 
Dere Boyu Kavaklar

Dere boyu kavaklar deve boyu kavaklar
Açtı yeşil yapraklar açtı yeşil yapraklar
Ben yare doyamadım ben o yare doyamadım
Doysun kara topraklar doysun kara topraklar

Basmadan gel asmadan basmadan gel asmadan
Fistan giymiş basmadan fistan giymiş basmadan
Kalk gidelim sevdiğim kalk gidelim sevdiğim
Devriyeler basmadan devriyeler basmadan

Acem kızı çeçen kızı sen allar giy ben kırmızı
Çıkalım şu dağın başına sen gül topla ben nergisi
Hadi gülüm yandan yandan
Biz korkmayız ondan bundan biz korkmayız ondan bundan

Oy bulanacak oy bulanacak
Bu işler ne olacak bu iş nasıl olacak
Erkeklerin günahı biz erkeklerin günahı
Kız sizlerden sorulacak kız sizlerden sorulacak

Acem kızı çeçen kızı sen allar giy ben kırmızı
Çıkalım şu dağın başına sen gül topla ben nergisi
Hadi gülüm yandan yandan
Biz korkmayız ondan bundan biz korkmayız ondan bundan
 
♥ 2008 yılı acılarımızla, sevinçlerimizle geride kalacak. 2009 daha fazla umut, daha fazla sevinç, daha fazla mutluluk getirsin. Yaşamında güzel yıllar, mutlu yarınlar, gerçek dostluklar hep seninle olsun. Yeni yılın sana ve tüm sevdiklerine sağlık, mutluluk, neşe, başarı, bolca para, sevgi ve huzur getirmesini dilerim. Mutlu Yıllar
 
Burayı ilk ziyaretim daha önce eklendimi bilmiyorum ama bende en
sevdiğim türkünün sözlerini eklemek istedim;

Gönül dağı yağmur yağmur varan olunca
Akar can üstüne sel gizli gizli
Bir tenhada can cananı bulunca
Sinemi yaralar yar oy yar oy yar oy yar

Dil gizli gizli Dil gizli gizli
Sinemi yaralar yar oy yar oy yar oy yar
Dil gizli gizli Dil gizli gizli

Dost elinden gel olmazsa varılmaz
Rızasız bahçenin gülü verilmez
Kalpten kalbe bir yol vardır görülmez
Gönülden gönüle gider yar oy yar oy yar oy yar

Yol gizli gizli Yol gizli gizli
Sinemi yaralar yar oy yar oy yar oy yar
Yol gizli gizli Yol gizli gizli

Seher vakti garip garip bülbül öterken
Kirpiklerin o kok yar yar cana batarken
Cümle alem uykusunda yatarken
Kimseler görmeden yar oy yar oy yar oy yar

Gel gizli gizli gel gizli gizli
Hoyratlar görmeden yar oy yar oy yar oy yar
Gel gizli gizli gel gizli gizli
Horozlar ötmeden yar oy yar oy yar oy yar
Gel gizli gizli gel gizli gizli
 
DERDİM ÇOKTUR HANGİSİNE YANAYIM?

Derdim çoktur hangisine yanayım?
Yine tazelendi yürek yarası,
Ben bu derde hande derman bulayım,
Meğer şah elinden ola çaresi.

Efendim,efendim benim efendim,
Benim bu derdime derman efendim,
Türlü donlar giyer gülden naziktir,
Bülbül çevreyleme güle yazıktır.

Çok hasretlik çektim bağrım eziktir,
Güle gelir,gelir canlar paresi,
Efendim ,efendim benim efendim,
Benim bu derdime derman efendim.

Benim uzun boylu Serv-i Çınarım,
Yüreğime bir od düştü yanarım,
Kıblem sensin,yönüm sana dönerim,
Mihrabımdır iki kaşın arası.

Efendim,efendim benim efendim,
Benim bu derdime derman efendim,
Dilar ile Muhabbete doyulmaz,
Muhabbetten kaçan insan sayılmaz.

Münkir üflemekle çırağı soyunmaz,
Tutuşunca yanar Aşkın çırası,
Efendim,efendim benim efendim,
Benim bu derdime derman efendim,
PİR SULTAN"IM katı yüksek uçarsın
Selamsız sabahsız gelir geçersin,
Aşık muhabbetten Niçin kaçarsın?
Böyle midir ilimizin töresi?

Efendim,efendim benim efendim,
Benim bu derdime,derman efendim.

Ali ekber ÇİÇEK
 
Divane Ettin Aklımı - Aşık Mahzuni şerif

Divane ettin aklımı
Taştan taşa vura vura
Aradım can yoldaşımı
Baştan başa sora sora

Kimi yanar kimi söner
Kimi iner kimi biner
Saraylar virana döner
Boştan boşa dura dura

Gir Mahzuni dost bağına
Kar yagmış dostluk bağına
Gençliğim ömrüm çağına
Baştan başa yara yara
 
ÇEŞM-İ SİYAHIM
İşte gidiyorum çeşm-i siyahım
Önümüze dağlar sıralansa da
Sermayem derdimdir servetim ahım
Karardıkça bahtım karalansa da

Haydi dolaşalım yüce dağlarda
Dost beni bıraktı ah ile zarda
Ötmek istiyorum viran bağlarda
Ayağıma cennet kiralansa da

Bağladım canımı zülfün teline
Sen beni bıraktın elin diline
Güldün Mahzuni'nin berbat haline
Mervanın elinde parelense de

Asik Mahzuni Serif
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…