- 19 Ağustos 2008
- 17.902
- 54.073
Kızlar merhaba, tanıdığım insanlar tarafından devamlı suistimal edildiğinden bu meseleyi uzun süre önce dillendirmeyi bıraktım. Bu sebepten burada sizlerle paylaşmak istedim.
Yaklaşık bir sene önce bir süre birlikte yaşadığım erkek arkadaşımdan hamile kaldım, o zamanlar üç aylık çok yeni bir ilişkimiz vardı. Ben çok aşıktım, onun da bana çok aşık olduğuna emindim öyle ki her gün sabaha karşı uyanıp beni uykumda kontrol eden, ben daha ağzımı açmadan her istediğimi saniyesinde yapan, küçücük bir balkonda saatlerce oturup ertesi gün işe gitmesi gerekirken benim için sabahlayan bir adamdı o zamanlar.
Yaşlarımız çok büyük değildi o 23 ben 19, ikimizin de işi gücü düzenli bir hayatı vardı.
Hamilelik durumumu öğrenmeden önce dengesiz hormonlardan ve düşük özgüvenimden mütevellit kendisinden ayrılıp sonrasında çok pişman olduğum bir dönem yaşadık, çok üzüldü çok kırıldı tekrar barışmak istemedi. Güç bela ne kadar pişman olduğumu ve ne kadar değer verdiğimi anlamasını sağladığımda barışma evresindeyken hamile olduğumu öğrendik.
Sonrasında her şey birbirine girdi, konuya dahil olan arkadaşları devamlı beni yönlendirmeye çalışıyorlardı, ben olayın şokuyla ne düşüneceğimi bile bilmezken beni bunun dünyanın sonu olduğuna ve aldırmazsam kendi hayatımın yanında sevdiğim adamın hayatını da mahvedeceğime inandırdılar.
Tüm kargaşanın arasında ben tek başımaydım, aileme söylemedim, çok güvendiğim iki arkadaşım hariç kimseye anlatmadım bile.
Bana ne yapmak istediğimi sormak kimsenin aklına gelmedi, doktorlar araştırıldı, para durumu halledildi, randevu alındı ve tüm bunlar olurken erkek arkadaşım beni ankarada bırakıp muğlaya annesinin yanına gitmişti.
Tek başımaydım günde en fazla 15 dk telefonda ya konuşurduk ya konuşmazdık. Aramızdaki tüm bağ birden kopmuştu çok sevdiğim ve beni çok sevdiğine inandığım adam sanki hiç tanışmıyormuşuz sanki yaşadığımız şeylerin hiç bir önemi yokmuş gibi davranıyordu, bana yarım ağızla olsa bile seni seviyorum demiyordu artık.
Ben bunun dönemin verdiği sıkıntıdan olduğuna inandırdım kendimi, tatsız bir mesele olduğundan böyle yapması normal ama her şey düzeldiğinde eskisinden daha iyi olacağız diyordum kendi kendime.
Hiç sormadım kendime bunu gerçekten kendim için mi istiyorum yoksa sadece onu korumak için mi yapıyorum diye. Henüz olayı idrak edememiştim, durumun ciddiyetinin farkında değildim. Aklımda sadece erkek arkadaşımın hayatına zarar vermek istemeyişim vardı.
Her neyse öğrendiğimizde zaten iş işten geçmek üzereydi o sebepten her şey göz açıp kapayıncaya kadar yaşandı bitti.
Bebeğimi aldırdım, aldırdığım günün gecesi erkek arkadaşımla yollarımızı ayırdık sonrasında aileme açtım konuyu ve başta iyi karşılasalar da devamlı konusu açıldığı için kendimi kötü hissettiğimden evden ayrıldım.
Şimdi üzerinden bir sene geçmek üzere neredeyse, tekrar ailemin yanına döndüm, tekrar kendime bir amaç edindim, işler yolunda, yeni bir ilişkim bile var.
Ama bir yıldır asla geçmeyen bir boğulma hissiyle baş etmeye çalışıyorum her gece uyumadan önce canım çıkana kadar ağlayıp sonrasında yorgunluktan sızıyorum, bir yıldır tam anlamıyla mutlu olduğum tek bir an bile olmadı ne zaman gülsem arkasından içimi kaplayan ağlama hissinden hiç kurtulamadım.
Vicdan azabı, pişmanlık, kaybetme hissi.
Bunun bir kayıp olduğunu kabullenmem çok uzun sürdü
Hem bebeğimi hem sevdiğim adamı kaybettim, birkaç arkadaşımı, ailemle aramdaki maneviyatı, işimi her şeyimi kaybettim.
Şuan her şey yolunda ama bir daha asla eskisi gibi gülemeyeceğimi düşünmek beni çok yıpratıyor, gerçekten hayata tutunmak için çok uğraşıyorum. Ergenliğe ilk girdiğim dönemlerden beri major depresyondan muzdaribim bu da durumu daha da zorlaştırıyor. Ailem psikiyatra gitmemden yana değil çünkü ne zaman gitsem bir kamyon antidepresanla dönüyorum.
Bir yılda her şeyin nasıl değiştiğini, nasıl değiştiğimi düşünüyorum. Uzun süredir hiç bir şey hissetmiyorum. Kendim olmayı çok özledim. Bazen her şey çok anlamsız geliyor haddinden fazla acı çekmiş bir insan bir daha kendini iyi hissetmeye elverişli olabilir mi bilmiyorum.
O 23 sen 19 yaşında, okuma, hayatınıza bir yön çizme çabası içinde olmanız gereken zamanlarda yanlış olaylara girmişsiniz. Kürtaja çok ılımlı bakmasam da olması gereken olmuş, doğursaydın ne olacaktı ? Mesleğiniz, geçiminiz, toyluğunuz başka bir facianın içine girecektiniz. Aklı başında genç insanlar olarak korunmaya önem verseydiniz hiç bunlar yaşanmazdı. 23 yaşında toy bir delikanlının bu işlerden kaçması çok normal, ailesi, çevresi, geleceği vs... bebeği harcaması daha kolay tabi. Şimdi bu tedbirsizliğin ve bazı şeyleri bu kadar erken yaşamanın bir bedeli tabi ki var, yaşadığın depresyon gayet normal ki hayatına yeni birini alabildiğine göre o kadar derin değil. Hatalarınla yüzleşip yoluna devam edeceksin, cinselliğin o kadar hareketli olduğu yaşlarda gerçek aşk binde birdir, yaşadığın şeyin aşk olmadığını, birliktelikte hata yaptığınızı kabul edip yoluna bakacaksın. Dünyadaki hiç bir antidepresan bir bebek için duyduğun vicdan azabını iyileştiremez bu yarayı zamana bırakacaksın.... Yeni bir ilişkin var madem aynı hataları yapmamaya bakacaksın. Hayata hoş geldin genç arkadaşım, her yaşadığının iyi ya da kötü bir bedeli var, öğrenmiş oldun. Aşk güzel şey sizin yaşlarınızda ama aşk için kendini ateşe atmak ahmaklıktır bunu hiç unutma .... Gerçek aşk canını yakmaz, sana zarar vermez, senin toplum ve ailen içindeki konumunu düşünür. İlaveten ilahi adalet vardır, o da arkasını dönüp gitmek kararının bedelini elbet ödeyecektir