- 17 Aralık 2014
- 1.390
- 970
- 40
Himmm pekiyi bu durumun kendi kisisel vehmimizden ayri birsey oldugunu nasil anlayacagiz ??görüşleriniz açılıyor
bu durumda sadece şuan ki dünyayı değil başka dünyalarıda görmeye başlarsınız...
Follow along with the video below to see how to install our site as a web app on your home screen.
Not: This feature may not be available in some browsers.
Himmm pekiyi bu durumun kendi kisisel vehmimizden ayri birsey oldugunu nasil anlayacagiz ??görüşleriniz açılıyor
bu durumda sadece şuan ki dünyayı değil başka dünyalarıda görmeye başlarsınız...
anlamadım?Himmm pekiyi bu durumun kendi kisisel vehmimizden ayri birsey oldugunu nasil anlayacagiz ??
Simdi şöyle le ki bazen kisiler gelistiklerini ve bir takim tecrubeler yasadiklarini dusunuyorlar ancak bazen bu tecrubelerin vehimlerinin yani kendi hayal dunyalarinin bir tuzağı olabilecegi de malu hepimiz yolun absindayken boyke seylerle de karislasmisizdir az cok diye dusunuyorum... Bu tecrubenin gercek bir tecrube olup olandigini kisi neye bakarak karar veriyor yani gercek tecrubeleri hayallerden nasil ayird edeceğiz?anlamadım?
Ben bu çalışmayı birkaç kez denedim. Anında olmasa da birkaç gün içinde değişik sonuçlar aldım. Tam bir güvenle ve konsantre ile yapınız. Yazı alıntıdır. Faydalı olması dileyimle...
Bunaltıcı bir yaz günüydü. Gecenin saat 01’inde oturup sohbet ettiğim bir bayan arkadaşa şunları söyledim.
-Bir insanla ne kadar samimiysem, yeri gelince gösterebileceğim bir duvar da var. Sen bunu biliyorsun dimi?
-Evet” deyince, iyice sinirlenmiştim.
-Ayol, son üç gündür buraya gelip, öylece oturuyor ve senin bitmeyen dertlerini dinliyorum. Hâlbuki bu saatlerde kitap okumayı severim.
Çok samimi olduğum bir arkadaştı ama onun artık kabul edip, alıştığım şeytani bir gülüşü vardı ve gülüyor. O güldükçe ben gerildim.
Arada bir görüşüp, ilim bilim üzerine konuşuyoruz. Dostluk çok mühimdir ama bu özel hayatı bloke etmemeli.
-Şimdi bana neden şeytan gibi güldüğünü açıklar mısın?” dedim.
Sus pus sükût etse de ben bekliyorum. O çok güvendiğim hislerim, yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu söylüyor. Ve dili çözüldü nitekim.
-Son günler çok bunalıyorum ve derdimi paylaşabileceğim tek kişisin sen.
-yoksa?
-Evet” dedi. “aynen”
-Sana telepati yapıp, buraya getirtiyorum.
-Bu çok basit bir şey! Benden öğrendiğin tekniği bana mı uyguluyorsun? Bana karşı sakın, uygulama demiştim ama!
Çenem tutulsun. İyi niyetimle kime ne öğretmiş olsam, hedefleri ben oluyorum. Gerçi bir daha yapmayacağına dair yemin billah etse de, koç burcuyum, Onu kara listeme almıştım bile. Bir kez o güvenim kaçmaya görsün….
İşte, sizlere Perşembe günkü yazımda, telepati üzerine yazacağımı söylemiştim ya, hemen bu hikâyeyi hatırlayıp pişman olduğumu itiraf etmeliyim. Korkarım okuyanlar içinden, beni tanıyanlar, bu öğrettiğim tekniği ya bana yaparlarsa:)) Gene de paylaşacağım, çünkü yazdıklarımın arkasında durmazsam, bunu kendime saygısızlık olarak göreceğime inanıyorum.
Benim kitabıma göre, ilimler ikiye ayrılıyor ve bunların her zaman her ikisini ayrı kefede tutmaya özen gösterdim hep.
1-Aklın erdiği ilimler. 2-Aklın ermediği ilimler.
Her ikisine karşı da ilgisi fazla olan bir insan olarak, ikisini de kendi iç dünyamda birbirine karıştırmıyorum. Zira madde, laboratuara girmesine rağmen, metafizik ile ilgili konuların hakikati inanmaktır.
Biri us ile diğerini sezgilerimle değerlendiriyorum. Gözle görünen her şey laboratuara girer ve bir açıklaması varken, görünmeyenin ham maddesi inanmaktır.
İnanmakla başlayan her şey kişinin kendini bağlar…
İnanmak!
Bireysel olarak, kendi yüreğine mutlak bir şekilde itimat etmektir. Kişi inanmakla ilgili bir konuda yaşadıklarıyla ilgili bireysel sonuçlar elde eder. Mesela; Allah’ı zikredip mutlu olan insanlar biliyorum. Bu mutluluk onların inançlarının bir sonucudur.
Yunanca’da “tele”, uzak demektir. “Pathos” duygusal bağ…Yani telepati, uzaktan duygusal bağlantı kurmak.
Telepati bana göre, üç şekildedir. A-Birinin düşüncelerini okumak B-Birine, kendi düşüncelerini okutmak. C-Birisiyle karşılıklı olarak, ses ve işaret kullanmadan sessiz iletişim kurmak.
İki kişinin birbirleriyle iletişime geçmesi için, aynı veya benzer frekanslarda olması gerek!
İnsan beyninin yaymış olduğu frekanslar, bilimsel olarak kanıtlanmış ama ben buraya girmiyorum. Şurada yapmış olduğum şey, kendi şahsi tecrübelerimi paylaşmak.
Uzaklığın ve kilometrelerin hiç önemi olmayan, ötelerin ötesinde olan bir kişiyle iletişime geçmeniz mümkündür. Sizin frekanslarınızla, onun frekanslarının buluşması, aranızdaki bu enerji alışverişini bir kablo olarak düşünün! Bir telefon kablosu gibi! Nitekim sade ve doğal bir yaşam süren Aborjinler telepatik olarak haberleşirlerdi.
Önce güzel bir duş alın! Çünkü suda bulunan statik elektrik, beyin faaliyetinizi çoğaltıp tetikleyecek.
Nasıl ki bir fotoğrafçı iyi bir resmi çekebilmesi için, gözü, eli, kalbi, beyni aynı anda bir kareye odaklanıyorsa, telepati yapacak olan kişi olarak, siz de önce beyin ve duygularınızı eşitleyin!
Bir kâğıt üzerine kırk kez, sağ elle, kırk kez sol elle isminizi yazın. Sonra kırk kez sağ yumruğu açıp sıkın, kırk kez de sol yumruğu ve bu egzersizle mantık ve duygular eşitlenmiş oldu. Daha sonra kuvvetle bir çiçek koklar gibi on kez burnunuzla nefes alın! Bu egzersizlerle mantık ve duygu eşitlemesini tamamladık.
Sıra sessiz bir yer aramaya geldi ama evde ama tabiatın içinde bir yer.
Şimdi en önemli noktaya geldi sıra. Lütfen kalbinize itimat edin! 30 yıllık bireysel araştırmalarım sonucu en büyük marifetin kişinin kendi sezgilerine inanması olduğunu fark ettim.
Ve oturuyorsunuz. Önce iletişime geçeceğiniz kişiyi hayal edin, onun ortamını…Ona kısa mesajlar yollayın….”Beni ara!” gibi kısa mesajlarla başlayabilirsiniz. Gerçi onun şartları uygunsa bunu yapacağına inanın. O sizi kesinlikle algıladı, şimdi veya daha sonra bu algının sonucu size yansıyacaktır. Şunu bilin ki, beyin zaten düzenli olarak birini düşündüğünüz zaman radyo sinyallerine benzeyen dalgalar yayıyor. Bu dalgayı şu anda bilinçli olarak yönlendirebiliyorsunuz.
Biz bu 5 duyu ile algılayamadığımız ruhsal tesirlere telepati diyoruz.
Hâlbuki bu söylediklerimi her insan birini düşünürken, bilinçsiz olarak yapmıyor mu?
Dediğim gibi, “beni ara!” gibi mesajlar verdiğiniz, çok sevdiğiniz kişi olmasına rağmen, size dönmüyorsa, bu onun mesajı almasına rağmen, şartlarının uygun olmadığına dair işarettir.
Telepati, metafiziktir. Yani fiziğin ötesinde, fiziğin durup orada kaldığı yerin ötesine geçmek! Burada kullandığımız ürün, sezgilerimiz….
Beş duyu ötesinde doğaüstü ile bağlantıya geçtiğimiz bir şey. Bir kimsenin telepati yapması için, önce kendine, sonra evrene ve yaradılıştaki sistemlere inanması gerekir.
İki zihin arasındaki köprü ve o köprüdeki bilinmeyen kablolarda insani enerjiniz akışa geçecektir. Sonsuzluğun bilimidir telepati. Bu anlattığım şeyler, Hindistan ziyaretimde, bir Guru’nun tarif ettiği ve bizzat not aldığım bilgilerdendir.
Burada stop edip, bir konuyu tekrar etmek istiyorum. Bazı insanlar gözle gördüğüne inanır, diğer fizik ötesi olaylara karşı inanmamak için beynini noktalarlar. İşte bu sebeple o tip insanlar telepati bağını kavrayamazlar.
İnsan beyni, bir konuda karar verip, kendini noktalarsa, o konulara karşı bir anlayış geliştiremez. Onlar bu karara sadık kala dursunlar, ben hem görünene hem görünmeyene en başta sezgilerime itimat etmeye devam etmekle bir zarar görmedim.
Geçenlerde, daha yeni sayılır, gece sabaha kadar uyuyamamıştım. Sanki yıldızlar kadar uzakta olan bir eski dostumu çok yakınımda hissediyorum….Evliya değiliz ki, ne döndüğünü anlayamıyorum da. Şöyle düşünün, sizi bir yakınınız kuvvetli düşünüyor. Artık sabah 5 te kalkıp, tabanca kurşununu alıp, geceliğimin cebine koydum ve anında uyumuşum.
Bu şu demektir; insanlarla sizin aranızdaki enerji akımını kesen, durduran tek şey biliyorum o da “kurşun”
Geceleri bilhassa 23 ile 01 arası, sarhoş gibi olduğum anlar olabiliyor. Çünkü o saatte yayınlanan köşe yazılarım sebebiyle pek çok okuyucu aynı saatlerde benimle sohbet ediyor gibi bir şey. İşte o an genelde bilgisayarı açıp onların çoğuna cevap vererek kurtulmuş oluyorum. Fakat o saatlerde avucumun içine kurşun alıp elimde bekletirsem, kimsenin düşüncesi, beyin dalgalarıyla gönderdiği enerji bana ulaşamıyor.
Benim sizden ricam, bir telepati yapacaksanız, onu, çocuklarınıza, annenize, babanıza yani sizi çok sevenlere yapın! Ayrı frekansta olup, sizi sevmeyen birine yaparsanız, o sizi mutlaka algılar ama nefretle algılar.
Şunu iyi bilin ki sizi sevmeyen bir ruha zorla hükümranlık kuramaz, iletişime geçemezsiniz..
VE sakın bunu bana yapmayın! Çünkü her ne kadar hissetsem de geri dönmem!
Koç burcuyum ben! Bir kere güvenim gitmesin….
Himmm pekiyi bu durumun kendi kisisel vehmimizden ayri birsey oldugunu nasil anlayacagiz ??
Simdi şöyle le ki bazen kisiler gelistiklerini ve bir takim tecrubeler yasadiklarini dusunuyorlar ancak bazen bu tecrubelerin vehimlerinin yani kendi hayal dunyalarinin bir tuzağı olabilecegi de malu hepimiz yolun absindayken boyke seylerle de karislasmisizdir az cok diye dusunuyorum... Bu tecrubenin gercek bir tecrube olup olandigini kisi neye bakarak karar veriyor yani gercek tecrubeleri hayallerden nasil ayird edeceğiz?
suan bende bu konuları arastırıyordum :) kesınlıkle denıcem ve yazıcam :)LaraPars aslında çalışma yapıp yorumları buraya yazabiliriz. ben bu çalışmayı uzunca bir süre yaptım. uzun dediysem öyle bir hafta fln. karşı taraf beni aramasa da dolaylı yollardan sinyaller vermeye başladı. içinde korku şüphe endişe oldugu için, sonucda o da insan, gelmesi cok uzun sürdü. bunları da göz önünde bulundurun :)
Şimdi arastırırken düsünce okumayla alakalı bir yazıya denk geldım, paylaşayım.
Öncelikle herşeyin başı inanç demiştik. Bu başlı başına ayrı bir konudur. İnanç konusunda hiçbir eksiğiniz olmadığından emin olun. Daha sonra en çok ihtiyacımız olan şey konsantredir. Öncelikle aranızda kendisi ile telepatik bağ kurmak istediğiniz kişiyi gözünüzün önünde canlandırmanızı istiyorum. Bu konumda gözleriniz kapalı olmalıdır. Kişiyi gözünüzün önüne getirin. Şimdi o kişinin tam olarak ne düşündüğüne konsantre olun. Onun ne yaptığını görmeye çalışın. Kişi ile aranızda zihinden zihine bir köprü olduğunu ve bu köprü üzerinden düşüncelerinin size aktarıldığını düşünün. Ne düşündüğüne konsantre olduğunuzda bir takım hissayatlara kapılacaksınız. Burda kişinin ne düşündüğüne dair bir sonuç alamazsanız bir önceki durugörü yazımızda anlattığımız şekilde kişinin o an nerde ne yapmakta olduğuna bakın. Bulunduğu yer ve konum size ne yapmakta olduğuna dair bilgi verecektir.
Kişi karşınızda duruyor ise, bu durumda gözlerinizi kapamanıza gerek yoktur. Sadece o kişiye dikkatlice bakın ve konsantre olun. Öyle bir konsantre olun ki kendinizi unutun. Kendinizi o kişi olduğunuza inandırın ve hissettiklerinize bakın. Ne hissediyorsunuz ne düşünüyorsunuz? Unutmayın, bu tekniğin püf noktası kendinizi o kişi olduğunuza tamamen inandırmaktır. Otomatikman aranızda kurulan zihinsel bağ sonucu, kişinin düşünceleri size aktarılacak ve hisleri yansıtılacaktır. Normalde siz bir kişiyi düşündüğünüz zaman evren ve zaman gerçeği netincesinde o kişi ile sizin aranızda telepatik bir bağ kurulur. Günah alma dediğimiz olayın temelide buna dayanır. Siz kişinin ardından gıybet edersiniz, kurulan bağ sonucu o kişinin günah adı verilen negatif enerjileri size aktarılır. Yada birine iyilik yaptığınız zaman yine aynı bağ üzerinden pozitif enerji aktarımı gerçekleşir.
Fallar boş iş :)