Tam boşanacağım bir gülme geliyor.

Teşekkür ederim utandırmayınız beni :) bilmiyorum ki kendimi bildim bileli yazıyorum ondan olsa gerek :)
Muhteşemsin 💕 anlatış tarzına hayranım. Umarım geçmişi unutarak, tez zamanda geleceğinin, en huzurlu günlerini yaşarsın! Oğlun ve eşinle.
 
Bir de şöyle bir durum var, gamsizlik gercekten sökülüp atılması, eğitilmesi cok zor bir duygu. Ben kadin olmama ragmen ince dusunmeyen, esimin tam tersi cok sığ yasayan bir kadinim. Ama degisime nerden başlayacağım bilmiyorum cogu zaman. Esiniz de bunlari yasiyor olabilir. Alaya almaya calismasi, iliskiyi devam etme çabasından kaynaklaniyor
 
Ahshsh bırak o elazığlıyı. Ayrıl hemen. Ya çok değişken bizim durumumuz. Bazen öyle bir öfke ile doluyorum ki kesin bu adamdan nefret ediyorum araba mı çarpsa acaba diyecek kıvama geliyorum. Birkaç gün sonra "bakayım tatlı lan bu neyse yaşasın yazıktır" diyorum. Ancak her iki hissi yaşarken de çok emin oluyorum o hislerden.

Uzun süre boşanma sonrası muhtemel hayatımı planlarken, gün geliyor kendimi onun sevdiği yemeği yapayım derken buluyorum. Saçmalaştı iyice bu evlilik bence. Birbirimizin zihnini okumaya çalışmak evet. Artık tek iletişim yolumuz bu zaten.

Muhakkak çok canlı bir şekilde o hisleri yaşadığın için rahatsızsın zaten, ama kestirip atamıyorsun çünkü eşinle olan emosyonel bağın kopmuş değil. Kopsaydı bu ilişkiyi hiçbir şey tolere edemezdi. Ona hala bağlısın ve onu seviyorsun. Eşin de aynı senin gibi. Siz sadece yönünüzü şaşırmışsınız. Elinizden tutup, "Bakın bu doğru yön" diyecek birisine ihtiyacınız var ama ilişkinize vakit ayırmak ikinize de zor geliyor. İnsanlar kendilerine emek harcıyorlar, çocuklarına emek harcıyorlar, eşlerine de emek harcıyorlar ama ilişkilerine emek harcamıyorlar. Sıkıntı burada başlıyor. Siz ilişkinizi güçlendirmek, ona emek harcamak yerine kolaya kaçıp birbirinizin zihnini okumaya çalışarak "Amaaaan o da nasılsa öyle düşünüyordur, o da istemiyordur nasılsa" diyorsunuz. En son ne zaman birlikte sevdiğiniz bir aktiviteyi yaptınız mesela? Bu her şey olabilir yani illa "Birlikte golf oynamak" gibi bir aktiviteden bahsetmiyorum. Flört dönemlerinizde birlikte yapmaktan hoşlandığınız aktiviteleriniz mutlaka vardır, en basiti mesela bu birlikte yemek yapmak olabilir. Ancak "Birlikte televizyon izlemek" gibi şeyler aktiviteden sayılmıyor bilesin. :) Literatürde de buna "Biz deposunu doldurmak" diyoruz. "Ben" deposu ayrı, "Biz" deposu ayrı, "Hepimiz" deposu ayrı.

Kimi zaman farklılıkları çözmek gerekir. Bizim sıkıntımız genelde farklılık yokmuş gibi davranıp karşı tarafı değiştirmeye çalışmak oluyor. Onun yerine doğru iletişim kurmayı bilerek, farklılıkları kabul edebilmek önemli. İletişim istek istiyor ve benim gördüğüm çiftler genelde iletişim kurmaya isteksiz olduklarından dolayı gerçekleştirmiyorlar, mıyıl mıyıl, enerjisiz, hevessiz bir ilişki oluyor. Tıpkı sizde gördüğüm gibi. İletişim kurmanın da belli yolları yöntemleri var elbette.
 
Muhakkak çok canlı bir şekilde o hisleri yaşadığın için rahatsızsın zaten, ama kestirip atamıyorsun çünkü eşinle olan emosyonel bağın kopmuş değil. Kopsaydı bu ilişkiyi hiçbir şey tolere edemezdi. Ona hala bağlısın ve onu seviyorsun. Eşin de aynı senin gibi. Siz sadece yönünüzü şaşırmışsınız. Elinizden tutup, "Bakın bu doğru yön" diyecek birisine ihtiyacınız var ama ilişkinize vakit ayırmak ikinize de zor geliyor. İnsanlar kendilerine emek harcıyorlar, çocuklarına emek harcıyorlar, eşlerine de emek harcıyorlar ama ilişkilerine emek harcamıyorlar. Sıkıntı burada başlıyor. Siz ilişkinizi güçlendirmek, ona emek harcamak yerine kolaya kaçıp birbirinizin zihnini okumaya çalışarak "Amaaaan o da nasılsa öyle düşünüyordur, o da istemiyordur nasılsa" diyorsunuz. En son ne zaman birlikte sevdiğiniz bir aktiviteyi yaptınız mesela? Bu her şey olabilir yani illa "Birlikte golf oynamak" gibi bir aktiviteden bahsetmiyorum. Flört dönemlerinizde birlikte yapmaktan hoşlandığınız aktiviteleriniz mutlaka vardır, en basiti mesela bu birlikte yemek yapmak olabilir. Ancak "Birlikte televizyon izlemek" gibi şeyler aktiviteden sayılmıyor bilesin. :) Literatürde de buna "Biz deposunu doldurmak" diyoruz. "Ben" deposu ayrı, "Biz" deposu ayrı, "Hepimiz" deposu ayrı.

Kimi zaman farklılıkları çözmek gerekir. Bizim sıkıntımız genelde farklılık yokmuş gibi davranıp karşı tarafı değiştirmeye çalışmak oluyor. Onun yerine doğru iletişim kurmayı bilerek, farklılıkları kabul edebilmek önemli. İletişim istek istiyor ve benim gördüğüm çiftler genelde iletişim kurmaya isteksiz olduklarından dolayı gerçekleştirmiyorlar, mıyıl mıyıl, enerjisiz, hevessiz bir ilişki oluyor. Tıpkı sizde gördüğüm gibi. İletişim kurmanın da belli yolları yöntemleri var elbette.
Piskoloji mi okuyorsunuz
 
Sanki ortak yonlerini kaybetmisler galiba. Benim bu konudan anladigim o..

Çok kesin konuşamıyorum, ortak yönlerini kaybetmek derken yani ortak olarak yapacak hiçbir şey bulamamak gibi bir şeyse o biraz kesin konuşmak olur. idrak'a uzaktan, görebildiğim krokiden anladığım kadarıyla yorum yapıyorum çünkü; ilişkinin geçmişini, hangi süreçlerden geçtiğini, öncesini-sonrasını, çiftin ayrı ayrı kişilik özelliklerini bilemediğim için detaylandıramıyorum. Ama ortak yönlerini kaybetmekten kastınız yönünü şaşırmaksa evet yönlerini şaşırmışlar; birbirleriyle iletişime geçemedikleri, birbirlerini anlayamadıkları için sorun yaşıyorlar. Mesela idrak cinsel hayatlarından örnek vermiş. Çift terapistlerine gelen çiftler genelde "Bizim cinsel sorunlarımız var" diye gelmez, arada sorarsın "Ya evet cinsellik de çok kaliteli değil, eskiden şöyleydi böyleydi" derler. Hah alakası yok gibi görünse de cinselliğin kalitesi de iletişimden geçiyor. İletişim çalışırken cinselliğin kalitesinin de arttığını görüyoruz. O yüzden idrak'ın konusunda cinsel hayatlarının kalitesini yitirmesinden dem vurması beni şaşırtmadı pek.
 
Merhaba hatunlar
Aslında başlık tam olarak içinde bulunduğum durumu açıklıyor lakin ben yine de detay yazayım. Eser miktarda cinsel detay içerir konu. Sonra vay efendim ahlakımız bozuldu, libidomuz kan ağladı diye höykürmeyin bana.

Bir haftadır eşimle ortak çocuğumuzla alakalı mevzular dışında tek kelam konuşmuyoruz. Genel olarak da çok muhabbet etmiyoruz zira eşim beni yıllardır mobil cihazıyla aldatıyor. Aldatmaya konu olan canlı kanlı bir kadın olsa inanın daha işime gelirdi. Boşanmak için çok haklı bir gerekçem olur ve bir dakika bile düşünmezdim.

O kadar çok detay var ki okumayı zulüm görenler için nasıl özetlerim diye düşünüyorum bir yandan. Eser miktarda değineceğim cinsellik konusuna geçeyim. Beş yıllık evliyim ve son iki buçuk yıldır artarak devam eden bir cinsel problem yaşıyoruz. Önce karşılıklı isteksizlik, sonra tek taraflı isteksizlik, sonra eşimden kaynaklanan sorunlar neticesinde bir doktora gitmesi gerektiğine karar verdik. "psikolojik bu düzelir" diyerek sürekli erteledi. En son ben "ya doktora gidersin ya da boşanma dilekçesine kuş öldü beybi" yazarım deyince gitmeye karar verdi. Tam üç doktor değiştirdi. Hayatının tamamında erteleyen rahat bir insan olduğu için bu noktada "erkeklik gururu" zırvalığını düşünmenize engel olmak isterim. O her durumda, her işi erteler. Rahattır kendisi ve her daim onu iteklemem gerekir. En son ciddi bir para ödediği doktora tahlil sonuçlarını almak için haftalarca gitmediğinde çileden çıktım. Ancak içime doğru çileden çıktım. Bu kısma bir ara verip diğer konulardan devam edeyim.

Yine ittirmeli kaldıraç olma yolunda azimle ilerleyen eşim bize ekstra bir kazanç getirecek olan bir işi tam iki buçuk ay boyunca erteledi. Oradan gelecek parayı önemsiyorum çünkü oğlumun Psikolog masraflarına harcayacağım. Bu noktada ben çileden çıkıp bana yalan söylediğini, ortada bir iş ya da kazanç olmadığını, aksi halde bir insanın en azından baba olarak bu işi ertelemesini aklımın almadığını söyledim. Dırdır yapmakla itham edildim yine ve yeniden.

Gelelim dün geceye. Ben kendi halimde oğlumla ilgilendiğim bir haftanın sonunda dün laf attı konuşmak için. Asla sinirli bir çıkışım olmadı ki zaten uzun süredir sinirleri alınmış çürük et gibi dolaşıyorum evde. Benim olağanca sakin halime sinirlenip "ayrılmak istiyorsan ayrıl alla alla" gibi saçma bir çıkışta bulundu. "o da olur elbet de maddi olarak hazır değilim cicim. Malum bakmakla yükümlü olduğum senin pek ilgilenmediğin bir oğlumuz var" dedim. O konuşma da öyle kaldı.

Bugün sevgili eşim "sevişince geçer" düşüncesi ile bir adım attı. Klasik erkek beyinsizliği. Ben de yatağa uzanıp "al buyur" dedim. "haşlanmış pırasa gibi yatıp bir de cinsel sorunlarımız var diyorsun" dedi. Öyle baktım yüzüne uzun uzun. Sonra da "ortada haşlanmış pırasaya benzetilebilecek bir organ var esasında haklısın" dedim. Bi tadı kaçtı tabi. Fazla detay verdim farkındayım ama detay yazasım var. Anlaşılsın ki anlatmak için çabam olmasın. Sonra bir ciddileşip "merak etme kuzum düzelir aramız üzme kendini" dedi. Ve ekledi "sende bu memintolar varken ayrılmayız biz". Espri yaptı dangalak. Sevişince düzelmeyeceğini anlayınca, Johnny sins olamadık bari çakma cem yılmaz olayım da evlilik buradan kurtarılır diye düşündü demek. Neyse işte yataktan kalktık.

Bir müddet sonra kendi kendime yemin edip konuşmayacağım dediğim halde şu cümleleri söyledim ona.

-bak bu sevişince geçecek bir durum değil. Sen de biliyorsun öyle olmayacağını. Ben artık senin annen, öğretmenin, düşünmen gereken sorumlulukları hatırlatan alarmın olmayacağım. Ben ömrünün kalan yarısında yanıma eş istiyorum bir kambur değil. Benim bir oğlum var zaten bakmakla yükümlü olduğum. Çok da zor bir çocuk malum. Gerçi sen metresimin ekranına bakmaktan çocuğu da unuttun ya. Her neyse ben sadece onu yetiştirmekle yükümlüyüm. Ben bana destek bir eş olmayacaksa, zaten tek başıma üstlendiğim sorumluluklarla sen yokken de başa çıkabilirim. Bak ben hasarlıyım zaten. Çocukluktan, aileden. Ben artık daha fazla yük istemiyorum sırtımda. Ben başımı yaslayacak bir omuz isterken o omuz ağırdı diye masaj kremi ile ovmak istemiyorum. Anladın değil mi beni?

Anladım, haklısın dedi ama biliyorum unutacak yarın. İki gündür durmadan ağlıyorum. O kadar uzun zaman ağlamadım ki kriz gibi bitmek bilmiyor. O da şişen gözlerimden anlayıp merhamet ediyor belli ki. Merhamet duygusunun bittiğini sanıyordum ama kalmış biraz demek.

Çok uzattım kusura bakmayın ama daha da yazabilirim sayfalarca. Velhasılı kelam evli gibi değiliz. Bir paylaşım yok, sohbet yok, sıcaklık yok. Belki biraz sevgi var. Bugüne kadar emindim boşanma kararımdan. Ancak öyle bir tavrı var ki "hadi hadi barışalım ay küstün mü sen" şeklinde. Acaba ben şizofren falan mı oldum diye düşünüyorum. Yok yani, adam ciddiye alamıyor mevcut durumu. Ya da şaka yapmaya çalışıp beni normalleştitmeye çalışıyor bilmiyorum.

Ne evli gibiyiz ne de boşanıyoruz. Böyle saçma sapan bir ilişki. Birkaç gün de böyle bir şey yokmuş gibi davranır eski soğuk günlere geri döneriz. O kadar kafam karışık ki bu evlilikle ilgili, olduğu gibi yazdım. Anlaşılır oldu mu bilmiyorum. İlk kez evliliğimle ilgili hiç hoşnut olmasam da cinsel detaylara da girdim. Artık taştıysam demek ki.

Cevap veren parmaklarınız zeval görmesin efenim.
Anlatımınız beynimi o kadar yordu ki konuya odaklamadım
 
Sevgili idrak, aşırı mantıklı bir kadınsın illa ki aklına gelmiştir ama yine de soracağım. Uzaklaşmayı düşündün mü? Hani belki biraz sensiz kalsa... Fazlasıyla rahat bir adam çünkü eşin, senin herşeyi halletmene aşırı alışmış. Acaba sen etrafta olmasan ne olurdu diye düşündüm.
 
Ya senin anlatımlarını o kadar beğeniyorum ki çok güzel bir dilin var kitap yazmayı düşünmez misin piyasa da saçma sapan sürekli aynı kelimeleri tekrarlayan insanların çıkardığı Kitaplar bile satılıyor senin dilin beş basar onlara.evlilik konusuna gelince de yazının güzelliğinden ona konsantre olamadım haşlanmış pırasa favorim 😀😀
 
Bilmiyorum ki. Boşanırsam asla bir daha evlilik saçmalığına bulaşmayacağım için bekar bir anne olarak yaşamak nasıl olur kestiremiyorum. Sonra eşimin her gece oğlumuzu uyurken öpüp yatmasını, sabah işe gitmeden yine öpüp koklayıp gitmesini görünce vicdan yapıyorum. Evet boşanınca hala oğlumun babası olmaya devam edecek ama her gün görmeyecek en nihayetinde.

Sonra maddi olarak hazır değilim. Muhtemelen ailem boşanma durumunda asla bekar bir anne olarak yalnız yaşamama onay vermeyecekleri için onları da karşıma alacağım. Babamın beni reddetme ihtimali de çok yüksek :) öte yandan boşanmamızdan deli gibi korkan sevgili kayınvalidem muhtemelen organ yetmezliğinden ölür. Bir de onun vicdan azabını çek.

Ben mutlu olur muyum hiç bilmiyorum. O kadar yoruldum ki şu son birkaç yılda, mutluluk beklentim de yok aslında. Huzur istiyorum sadece.

Daha önceki konularinizi da biliyorum.Tüm yazdiklarinizin bende uyandirdigi durumu yazayim size.Bosanmayin.Su durumda yapicaginiz en iyi sey kendinize is bulup baska seylere odaklanmaniz.Böyle olursa bir cok sorununuzun kendiliginden cözülecegine inaniyorum.Su anda o kadar sikismissiniz ki cirpinip duruyorsunuz bu da size cok zarar verir.Ayrilirsaniz pisman olacaginizi düsünüyorum.
 
Sevgili eltim hahsjsjjs. Ders çalışıyordum konunu görünce dersi bıraktım geldim. Sen şu an bunalımlarından dolayı boşansan çok rahatlayacağını düşünüyorsun ama sen bu adamdan boşanırsan mutsuz olursun, eşin de mutsuz olur. Çünkü sizin aranızdaki emosyonel bağ (literatürde denen o yani ben ne diyeyim ehehe) kopmuş değil; yani umutsuz vaka değilsiniz. Sizin sıkıntınız iletişim kurmayı bilmemekten ve haliyle birbirinizin zihnini okumaya çalışmanızdan kaynaklanıyor. Elimden gelse de sizi terapiye alsam.

Astoria diline saglik.Ben de buna benzer seyler düsünüyorum.Bir de niye bu kadar icsellestirdiysem bosanirsa cok üzülücem.Icimden böyle geliyor.
 
İşte ben sevgiliyken böyle olsaydı ayrılırdım zaten. Nikahtan daha doğrusu çocuktan sonra böyle oldu. Sevgililik döneminde gayet enerjik, sorumluluk sahibi ve aktif bir adamdı. Sırf beni görebilmek için iki saatlik yol gelir buluşma saatinden önce orada olurdu. Ufacık derdim olsa işinden zaman ayırır çözmeye çalışırdı. Zerre kadar sinyal vermedi sağolsun.

İdrak tövbe Ya Rabbim:) aslında yazdıkların hele de ağladığını okuyunca üzülüp teselli etmeye çalışacağımız şeyler ama yazım dilin ister istemez güldürüyor, herşey yolunda olsa içinde müthiş potansiyeli olan bir kadınsın, ablacım iyi bir sevgili her zaman iyi bir eş iyi bir baba olamıyor, sevgiliyken sorumluluklar buluşma saatinin sona ermesine kadardır, asıl evlenip aynı eve girince ortaya çıkıyor ne kadar sorumluluk sahibi olduğumuz.

Seni sevmiyor diyemem ama kendini sana ve oğluna karşı sorumlu hissediyor da diyemem, sen kendince iyi kötü eşin için empati yapabiliyorsun, bu konuyu açmış olman bile aslında empati yaptığını, onun adına da çabalamaya çalıştığını gösteriyor bana göre, kendi aileni, eşinin annesini bile düşünüp onlar için de empati yapıyorsun, burada empati yoksunu olan veya yaşadığınız sorunları yüzeysel şeyler gibi görüp senin baktığın pencereden bakmayan, yaşadığın çöküşü görmeyen eşin bana kalırsa.

Bir iki şakalaşıp öpüşüp koklaşmayla düzeleceğini sanıyor ya da aslında herşeyin farkında fakat senin kadar önemsemiyor, bu da rahat ve gamsız biri olduğunu gösterir ki, evet bazen rahat ve gamsız olmak, olayları akışına bırakmak iyidir ama evliliklerde bir taraf derinliğin içine çekilip kaybolurken diğerinin geçince bir şeyin kalmaz demesi sinir bozucu olur.

Eşin düzelir mi? Evet belki bir ihtimal, sen çalışmaya başlarsan ve onun sana takındığı tavrı ona karşı kullanıp aynı şekilde davranırsan düzelir ama o zamana kadar sendeki tahammül bitmeyecek mi?
Şimdi ele avuca gelmediğini düşündüğün küçük küçük biriken sorunlar içinde dağ gibi büyümeyecek mi?

Evliliklerde sorunun olduğu anda yaşanan büyük patlamalardan korkmam, patlamayı yaşarsın, sen söylersin o söyler, bağırış çağırış olur sonra bir sakinlik, olay yeniden masaya yatırılır iyi kötü bir çözüme ulaşır ama küçük küçük biriken ve bir tarafın sorun değilmiş gibi görüp konuşmaya yanaşmadığı o birikenler vücuda yayılan habis gibidir, görmemek için üstünü örtersin, yıllar sonra örtüyü açtığında kangren olduğunu görürsün, gaz sıkışması gibi birikir birikir sonunda öyle bir patlar ki ortada sağlam bir şey kalmaz.

Ben bize yazdıklarından da fazlasının içinde biriktiğini düşünüyorum, patlamana tek engel de oğlun, oğluna olan sevgin ağır bastığı için kendimi yiyip bitirsem de susacağım moduna girmişsin gibi.
Terapist olmuyor diyorsun, iletişiminizde yok, içindeki herşeyi gizleyip kamufle etmeden, hatta yumuşatmadan bize yazdığın gibi kaleme alıp eşinin eline mi tutuştursan acaba?
Belki içindeki fırtınayı tüm çıplaklığıyla görürse yüzeysel bakmayı bırakır, olayın ciddiyetini kavrar.
 
İşte ben sevgiliyken böyle olsaydı ayrılırdım zaten. Nikahtan daha doğrusu çocuktan sonra böyle oldu. Sevgililik döneminde gayet enerjik, sorumluluk sahibi ve aktif bir adamdı. Sırf beni görebilmek için iki saatlik yol gelir buluşma saatinden önce orada olurdu. Ufacık derdim olsa işinden zaman ayırır çözmeye çalışırdı. Zerre kadar sinyal vermedi sağolsun.

Siz sebep olmuş olabilir misiniz buna ? Belki fazla irdeliyor olabilirsiniz, kasıyor , güven duymuyor, taktir etmiyor olabilirsiniz.
Bu sebepler onu yavaslatmis olabilir.

Sürekli bir tersleme ve irdeleme hali insanın yaşam enerjisini sömürür.


Çocuk konusunda da siz e bir tavsiye , ne yapıp edin babasıyla arabasını guzellestirin.

Erkek çocuğunun babayı otorite bilmesi ilerisi için çok önemli bir gereklilik.

Halinizden , yüzünüzden , laf sokmalarinizdan , aranızda ki tartışmalardan etkilendiği için babasını itiyor yoksa hiçbir çocuğun tribi bu kadar uzun sürmez , oynama isteği üzerine yelkenleri indirirler.

Bizi görmüyor, belli etmiyoruz deseniz de iletisiminizi , sevgi eksikliginizi , öpüşüp muhabbet etmediginizi görüyorlar bu detayı kaçırmayın.
 
X